23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLÜL 2013 PAZAR 6 HABERLER ODTÜ’de polis gazlı sulu müdahalenin yanı sıra sözlü şiddet de uyguladı Bu kez de küfür!.. u Çevik kuvvet direnişçileri dağıtmak için taş atarken, mahalleli ve ODTÜ’lü öğrencilerden oluşan ODTÜ Ağaçları Direnin... Hiçbir ağaca sarılıp öyle kaldınız, kulağınızı dayadınız ve ağacı dinlediniz mi? Geçen gün Büyükada’da orman yolunda yürürken bunu ilk kez bilinçli olarak yaptım. Bir ağaçla yapışık yaşamak nasıl bir şey? Onun bir parçası olabilir miyim gibi düşünceler aktı durdu. Topraktan aldığı besini yerçekimine meydan okurcasına taaa tepelerine taşıyan ince damarlarını dinlemeye çalıştım... Bu yolculuğu duyar gibi oldum... Antrenmanlı ve deneyimli olsam, ağaç içindeki su ve besin yükselişlerini mutlaka net duyarım! Olmazsa, aletle, cihazla! Acaba bu damarlar suyu ve besini nasıl tepelere taşıyor? Hemen araştırdım: Köklerde su yoğunluğu daha az olduğu için kök basıncı oluşuyormuş ve 30 metre yukarıya taşınabiliyormuş. Peki 100 metrenin üzerinde ağaçlar susuz mu kalıyor? Hayır, ağaç ona da çare bulmuş: İki kuvvet daha devreye giriyor; ilki kılcal odun boruları, kılcallık olayı nedeniyle, suyu 20 metre yukarı taşıyabiliyormuş.. etti 50 metre... Üçüncüsü de yapraklarda buharlaşma nedeniyle oluşan emme kuvveti/kohezyen gerilimi imiş. Bu gerilim de suyu kesintisiz 100 metreye kadar yukarıya çekebilecek bir kuvvet oluşturuyormuş! Etti 150 metre! Eminim, 250 metreye kadar büyeyecek ağaç olsa, dördüncü ve beşinci kuvvetlerini de oluşturur! Bunu yapmaması, ayakları topraktan kesilmesin, toprağa iyi bassın diyedir! Ne de olsa evi toprak ana, hepimizin gibi! Çok yukarılarda başları döner belki de! Belki de ağaçlarda da yükseklik korkusu oluşur, kim bilir? 110 metre boyunda ağaç saptanmış, 4000 yaşını bulan ağaçlar da varmış... Bir kayın ağacının sıcak zamanlarda su ihtiyacı günde 250 litre, ayçiçeğinin ise 1 litreymiş... Eh yağmurlu ve sıcak bölgelerde ağaçların devasa boyutlara ulaşmasının nedenini de anladık! Ağaca sıkı sarılınca, kabuklarının izleri kollarımda bedenimde şekillendi. Kabuklarının en önemli işlevi, ağacın suyunun zinhar dışarı sızmasını, buharlaşmasını engellemek! Gramını bile gövdesinden bırakmazmış! Su, en tepeye ulaşmak için kabuklarınca korunurmuş! Ağaçlar yüzlerce börtü böceğe, canlıya ev sahipliği yapıyor. Bizlere de! Dallarında yaşamıyor muyuz? HHH TV’lerde gözyaşı akıtıp yeşile ne kadar büyük aşkla bağlı olduklarını anlatanların önlerine, hemen her gün bir samimiyet testi çıkıyor... Ama hepsini de bir bir kaybediyorlar! İlk büyük test Gezi Parkı’ydı. İstanbul’un merkezini ve çevresini durmadan ve milyonlarca ton çimentolayan, kapatan, kent ve insandan nefes alacak geniş alanları ve yeşillikleri çekip alan RTE ve belediyesi, çimentolanacak ve kapatılacak başka hiçbir yer kalmamış gibi, bir avuç Taksim yeşilini de yok etmeye, hangi yeşil, ağaç, park sevdasıyla girişti acaba? Televizonda yeşile tutkunum palavrasının sıkıldığı sıralarda, ODTÜ ağaçları katledilmeye başlanmıştı! Yeşile, ağaca, doğaya tutkunluk, Ali kıran baş kesen belediye yöneticisine dur demeyi gerektirmez miydi! Oysa o kişi, devleti ve hükümeti arkasına almış, TOMA’sıyla ağaçları koruyan direnişçileri kimyasal gazlıyor! Ağaçlara sarılın! Nerede o zincirli Greenpeace’liler? Bırakın ODTÜ Ormanı’nı katletmeyi, heeeeeyyy İstanbul’u yok ediyorsunuz, kuzey ormanlarını oduna dönüştürerek, yerlerde istif istif! Bu sevda, aşırı aşktan kaynaklanan kıskançlık nöbetine tutularak sevgilisini parçalayıp öldüren katillerin kara aşkına benziyor... Yeşile doğaya tutkunum dedikçe, yeşil ve doğa parça parça öldürülüyor... Tutkun olmayın, normal bir insan ve normal bir yeşil sevginiz olsun sadece, belki duyarlı olursunuz; gözleriniz görür, kulaklarınız işitir! yaklaşık 3 bin kişi eylemlerini sürdürdü. Polisin ruhsatsız ve yasalara aykırı bir inşaatı korumasına anlam verilemedi. Eylemcilere sert müdahale sırasında güvenlik güçlerinin ‘Atatürk’lü küfürleri’ isyan ettirdi. MERT TAŞÇILAR ANKARA ODTÜ Ormanı’ndan geçecek otoban inşaatına karşı protestolarda önceki gece polis müdahalesinde çevik kuvvetin direnişçileri dağıtmak için taş atması tepki çekti. Ayrıca polisin direnişçilere, “Atatürk’ün p.çleri” diye bağırdığı iddia edildi. CHP’li vekillerin ısrarlarına karşın otoban inşaatının çalışma ruhsatının gösterilememesi üzerine inşaatın ruhsatsız olduğu anlaşıldı. İnşaat işçilerinden de belediye bünyesinde çalıştıklarına dair kurum kartı çıkmaması tepkiyi artırdı. Ağaçlar devrilince gerilim arttı Ankara 100. Yıl Mahallesi önceki geceyi çatışmalarla geçirdi. ODTÜ Ormanı’ndan geçmesi planlanan otoban inşaatına karşı çıkan mahalleli ve ODTÜ’lü öğrencilerden oluşan yaklaşık 3 bin kişi inşaatı protesto etti. İnşaat sırasında onlarca ağacın kesilmesi tepkiyi artırdı. Protestolar devam ederken direnişçilerin karşısında ağaçların devrilmesi gerilimi daha da arttırınca çatışma çıktı. Çatışma gece geç saatlere kadar sürdü. Sabahki baskının ardından yaşanan çatışmalarda CHP’li milletvekilleri de yer alırken polisin ruhsatsız ve yasalara aykırı bir inşaatı korumasına anlam veremedikleri belirtildi. ÇEVİK KUVVET: BİZ DE İSTEMİYORUZ Yaşananlar sonrasında ara ara sakinleşen inşaat alanında nöbet tutan bir çevik kuvvet polisi, “Aslında buradaki insanlarla bir sorunumuz yok. Biz de ağaç ke silmesini istemiyoruz” dedi. Çevik kuvvet polisi, her olayda kötü niyetli kişilerin eylemcilerin arasına girdiğini belirtti. “Biz provokatörlere karşı mücadele edi yoruz” diyen çevik kuvvet polisi, “Hiçbir zaman artniyetli yaklaşmıyoruz. Bazen olayın, koşulların nedeniyle kendini kaybeden arkadaşlar olabilir” diye konuştu. 6 direnişçi gözaltında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Polis dün gece de ODTÜ Ormanı’ndan geçecek otoban inşaatına karşı çıkan direnişçilere plastik mermi, gaz bombası, TOMA ve akreplerle müdahale etti. Müdahale sonrasında 6 direnişçi gözaltına alındı. ODTÜ Ormanı’ndan geçecek otoban inşaatı sürerken inşaata yönelik protestolar da devam ediyor. İnşaattaki ağaç kıyımına karşı toplanan yaklaşık bin kişi “Direne direne kazanacağız”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” ve “Her yer ODTÜ her yer direniş” sloganlarıyla inşaata yürüdü. İnşaatı koruyan çevik kuvvet ekipleri gruba anons yapmadan müdahale etti. Plastik mermi, gaz ve ses bombalarıyla yapılan müdahalede çok sayıda kişi yaralandı. Polisin direnişçilere yönelik ilk saldırısının ardından devreye TOMA’lar ve aktepler girdi. Bu sırada yurttaşlar ve direnişçiler bir TOMA’yı ara sokakta sıkıştırdı. Çevik kuvvet gaz bombası atmasıyla direnişçiler dağıldı. Müdahaleyi Ankara Emniyet Müdürü Kadir Ay yönetti. Ay “operasyon karargâhını” inşaatın yakınındaki bir restorana kurdu. Çevik kuvvete ara sokaklardaki direnişçiler için polis helikopteri eşlik etti. Helikopterin verdiği istihbarata göre ara sokaklara giren çevik kuvvet ekipleri 6 kişiyi gözaltına aldı. Çatışmalar gece geç saatlere kadar sürdü. Siz kimin adamısınız? Sabahki baskının ardından inşaat alanında toplanan yurttaşlar ve mahalle sakinleri yıkım işlemlerine “hukuksuz” olduğu gerekçesiyle tepki gösterdi. “Siz kimin adamısınız, paranızı kim veriyor, gidin buradan” diyerek işçilere tepki gösteren mahalle sakinleri, Ankara Anakent Belediyesi’nin işçileri tarafından şantiye sınırına çekilen güvenlik şeridinin yasal olmadığını da belirtti. İnşaat alanında toplanan yurttaşlar, şantiye şefi olduğunu belirten bir yetkiliden şantiyenin çalışma iznini ve inşaat ruhsatını istedi. Gerekli belgeleri yurttaşlara ve CHP milletvekillerine gösteremeyen şantiye yetkilileri, inşaatın yasal olduğunu savundu. CHP’li vekiller de şantiye işçilerinin belediye bünyesinde çalıştıklarına dair kurum kartı göstermelerini istedi. Kurum kartlarının olmadığı anlaşılan işçilerin vekillere, “Biz bugün çalışmaya başladık” yanıtını vermesi alanda herkes tarafından tepki topladı. Erdoğan konuştu polis öğrenci avına çıktı Hizbullah kıskaca aldı, evler basıldı MERT TAŞÇILAR Kamyonlara el kondu Direnişçiler, inşaatın yaklaşık 500 metre uzağında bulunan 100. Yıl Kavşağı’ndan şantiyeye doğru giden kamyonları durdurdu. Kamyon şoförlerinin anahtarlarını alan direnişçiler, şoförlere anahtarları verdi. Bölgeden yürüyerek uzaklaştırılan şoförlere herhangi bir müdahalede bulunulmadı. İnşaat devam ederken polisle direnişçiler arasındaki çatışma da sürdü polis göstericilere taş atarak karşılık verdi. Yolda yürüyen normal vatandaşlara da yanlarından uzaklaşması için taş atan polisler gösterileri seyretmek için balkonlara çıkmış yurttaşların tepkilerine karşın taş atmaya devam etti. Direnişçilerse bazı noktalarda polisle karşılıklı diyalog yaşadı. Bu diyaloglar sırasında küfreden polislerin “Atatürk’ün p.çleri gelin buraya” dediği iddia edildi. Polisler taşla dağıttı ANKARA ODTÜ’de, “Türbanlılara saldırdılar” iddialarının hedefinde yer alan 18 yaşındaki Heyen Yiğit, “Başbakan’ın konuşmasının ardından ev adresim internette paylaşıldı. Tehdit edildim. Hizbullahçılar Twitter’da recm edilmemi istedi” dedi. Yiğit, evi akşam saatlerinde polis tarafından basılarak gözaltına alındı. Polis 8 kişi için gözaltı kararı aldı. “ODTÜ’de türbanlılara saldırıldı” haberleri ile ilgili olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’ın St. Petersburg’dan “Gerekeni yapacağız” talimatını vermesinin ardından, saldırıya uğradıklarını iddia eden 2 kişi, öğrencileri polise şikâyet etti. Savcılık Heyen Yiğit ve İlknur Özcan dahil 8 kişi hakkında yakalama kararı çıkardı. Polis Heyen Yiğit’in evini basarak karakola götürdü. ODTÜ direnişinde olan İlknur Özcan’ı evinde bulamayan polis, arayarak karakola çağırdı. Polisin gözaltısından önce Cumhuriyet’e yaşadıklarını anlatan Yiğit, Kimya bölümü için kaydını yaptırmasının ardından kampus içerisindeki ailelerin yanına türbanlıların geldiğini şun Yiğit’in Cumhuriyet’e açıklamalar yapmasından saatler sonra evi polis tarafından basıldı. Yiğit’in avukatının eve gelmesini bekleyen polisler, bir süre sonra Yiğit’i karakola götürdü. Görüntülerdeki ikinci isim olan İlknur Özcan ise polis tarafından evinde bulunamadı. Çünkü Özcan, bu sıralarda ODTÜ’deki ağaçların kesilme İfadeye çağrıldılar si ile protesto edilen yol inşaatında direnişte olduğunu söyledi. Polisin müdahalesi sırasında, 10 Nisan Karakolu’ndan kendisine telefon geldiğini belirten Özcan, polisin kendisine “ifade vermek üzere ne zaman gelebileceğini” sordu. Özcan ise “gelirim” dediğini aktardı. Polisin diğer 6 kişiye ulaşamadığı öğrenildi. Türban Terörü Üniversiteye girecek gençleri Cemaat ve diğerleri “avlamak” için, üniversitelerde tezgâh açıyorlar... Sadece üniversitelerde olsa! Otobüs garajlarında bile! Yatacak yer vaadiyle. Orada, Cemaatin düzenine uyacaksınız, namaza kalkacaksınız, kafa yıkama seanslarına katılacaksınız, elinize tutuşturulan kitapları risaleleri okuyacaksınız, herhalde anladın mı sınavlarına da gireceksiniz! Görevleri yapmazsanız, kapının önündesiniz! Zorunluluktan kapana kısılan bazı öğrenciler, vakıf üniversitelerinde bizi kurtarın bu kapandan, yurt yapın diye çırpınıyor! ODTÜ’de bu amaçla tezgâhlarını kuranları, ODTÜ’lü öğrenciler kışkışlamak istemiş. Tezgâhta duranlar da türbanlıymış... İktidarın ve yüzsüz yandaşlarının yalanı dolanı biter mi! Vay okuldan türbanlı öğrencileri kovmuşlarmış! Türbana dokunmak kimin ne haddine! Bütün türbanlılar derslerde, dokunan mı var? Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymaya kalkan tek ve son “Kızılderili” Rennan Pekünlü’nün başına gelenleri gördükten sonra! Rennan’ın, derslere sokmamak için değil, “anayasal görevini” yaparak, öğrencinin sadece türbanlı girdiğini tespit edip rektörlüğe bildirmek için fotoğraf çekmesi, “dokunan yanar” tezgâhını işletti derhal ve hemen! İşin ilginci Yargıtay’ın da bu kararı onaması... Düşünüyorum da, bu karar AİHM’den vb. cezayla geri dönerse, yüksek hâkimlerimizin yüzünde herhangi bir belirti olacak mı olmayacak mı? Türban konusunda kimseyle aynı düşünmek zorunda değil insanlar. Türban kadın özgürlüğünün değil, “ruhban” erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısının nişanıdır... Ama, kimsenin türbanına ilişmeyi de hiç düşünmem! Bana ne! ları aktardı: “Annemin yanına da geldiler. Yurtlarda fuhuş yapıldığını, kızların düşük yaptığını söylediler. Ailemle Ankara’da kaldığımı söyledim buna karşın ısrar ettiler. Oturduğum bölgeden gidip gelmenin zor olacağını söyleyerek yurt için ısrar ettiler. Durumu okulun güvenliğine aktardım çözemediler bunun üzerine İlknur Özcan ile birlikte üzerinde ‘Dikkat cemaat var!’ yazan pankartları hazırladık. Videoda da görünen eylemi yaptık. Tarikatlara karşı olduğumuzu söyledik. Bizim yaptığımız eylemi kayıt için çocuklarıyla gelen veliler de destekledi.” Yaşanan tartışmaların ardından türbanlı öğrencilerin kendilerine tepki gösterdiğini söyleyen Yiğit, “Bize ‘Siz insan mısı nız? Ahlaksızlar. Bu iş burada çözülmezse, farklı yollarla bu işi çözeriz’ diyerek bizi tehdit etti” dedi. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının ardından tehditler aldığını internet üzerinden evinin açık adresinin paylaşıldığını belirten Yiğit, “Hizbullahçılar dahi Twitter’dan ismimi vererek recm edilmemi istedi. Onun dışında da çok fazla tehtit aldım. Yargısız infaz yapıyorlar. Yaptığımın doğru olduğunu düşünüyorum ve arkasındayım. Cemaati teşhir etmek istiyoruz” diye konuştu. Anne Hamide Yiğit de kızının yanında olduğunu belirterek destek oldu. Anne Yiğit, “Yalan söylüyorlar. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı yargısız infaz yapıyorsa bunu ispat etmekle yükümlüdürler” dedi. SOLUK ALAMAYAN TUTUKLU SERBEST BIRAKILMIYOR İstanbul Haber Servisi Tekirdağ 1 No’lu Cezaevi’nde kalan “otoimmün hemotolik anemi” hastalığıyla boğuşan siyasi tutuklu Murtaza Dağ, safrakesesindeki damar tıkanıklığı ve solunum yetmezliğinden hastaneye kaldırıldı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu, F tipi cezaevlerinde hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdiği oturma eyleminde bu hafta Murtaza Dağ’ın durumunu gündeme getirdi. İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, savcının ailesine Murtaza Dağ’ı son kez görmeleri için izin verdiğini belirterek “Bu bir aymazlık. Hasta tutuklular, ölünceye kadar süründürülüyor” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear