25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2013 ÇARŞAMBA CHP lideri Kılıçdaroğlu, BDP’lilerin söylemlerini Başbakan Erdoğan’a sordu: Tutsak var mı açıkla ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın milliyetçilik söylemini eleştirirken “Kıvırmaya çalışma, ettiğin laf yenilir yutulur laf değil, çıkıp millettten özür dile” çağrısı yaptı. Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ı “Sinop Belediye Başkanı’nı hedef alan sözleri ve ‘CHP’li belediyeler PKK’ye para aktarıyor’ sözleri için” de CHP’den “iki kez özür dilemeye” çağırdı. Kılıçdaroğlu grup toplantısında şöyle: Başbakan kıvırma: Bugün başbakan konuşmasının büyük bir bölümünü milliyetçiliğe ayırdı. Çünkü öyle bir laf etti ki nasıl kıvıracağını şaşırdı. Aman fazla kıvırma, belinde hasar olursa kabahatlisi ben değilim. Bir insan renginden, ailesinden, milliyetinden utanmaz. Vatandaş milliyetçilikten ne anlıyorsa CHP Genel Başkanı olarak ben de sem vatana ihanet ederim” diyor. Sayın Başbakan’a soruyorum: TEKEL’in içki bölümü 2004 yılında 292 milyon dolara özelleştirildi. 2 yıl sonra yüzde 90’ı 810 milyon dolara satıldı. Bunu alan da 2011 yılında 3.3 milyar dolara sattı. Burada vatana ihanet var mı yok mu? Telekom üç yıllık kârına satıldı. Vatana ihanet var mı? Balıkesir SEKA; Seydişehir Alüminyum’da, TÜPRAŞ’ta vatana ihanet var mı? Vatana ihanet lafını bilerek mi kullandın, kendini nerede konumlandırıyorsun o cümle içinde? Uzay Savaşları Geçen haftanın üzerinde en çok durulan konularından biri de “uzay” savaşlarıydı. Bu savaşlar, gezegenler arasında, “warp” motorlu uzay gemileriyle değil, internetin “sanal uzayında”, ülkeler arasında bilgisayarlarla yapılıyor. Tartışma o kadar yoğun ki, Financial Times başyazılarından birinde ele alıyor; Brzezinski bir yorumunda, bu savaşların kurallarını saptayacak uluslararası anlaşmaların gerektiğini savunuyor. The New York Times’ın aktardığına göre “Washington’da konuya ilişkin konferanslar birbirini izliyor”. İran’ın nükleer enerji altyapısını bir süre için felç eden Stuxnet virüsü olayının da gösterdiği gibi, ABD, İsrail, Rusya, Çin gibi güçler, Anonymous adlı muhalif hacker gruplarının, rakip devletlerin, ilgilendikleri kurumların, kişilerin bilgisayarlarına girerek veri çaldığı yıllardır “bilinen” bir gelişme. Bilgisayarların ve yazılımcıların kapasiteleri geliştikçe, ekonomilerin, şirketlerin altyapıları artan oranlarda bilişim ağlarına (internet intranet) bağlandıkça, bu tür saldırılar gittikçe daha karmaşık, etkin, engellenmesi zor biçimler alıyorlar. Geçen hafta tartışmaları, ABD merkezli siber güvenlik şirketi Mandiant’ın yayımladığı bir raporda (http://intelreport.mandiant.com/MandiantA PT1Report.pdf), saldırıların çoğunun geldiği IP adreslerini, hatta bu adreslerin bilgisayarların bulunduğu binayı açıklaması başlattı. Söz konusu bina Çin’deydi ve Kızıl Ordu’ya ait kuruluşları barındırıyordu. ABD hükümetinin şubat ayında yayımladığı, ancak basına geçen hafta yansıyan “ABD ticaret sırlarının çalınmasını engellemeye yönelik strateji” raporu da (http://www.compliance.asia/ storage/tadesecrets022013.pdf) öncelikle Çinli hackerleri suçluyordu. İnternet trafiğini izleyen Akamai Tehcnologies adlı ABD şirketi de 2012 yılının üçüncü çeyreğinde, Çin’in toplam saldırı trafiğinin bir numaralı kaynağı olduğunu ileri sürüyordu (Wall Street Journal, 21/02). Bu raporlardan anlaşıldığına göre Çinli uzmanlar, ABD’nin Apple, Google, General Motors, RSA Security, Lockeed Martin gibi stratejik sanayilerdeki şirketlerinin bilgisayarlarına, veri bankalarına girmişler. Ancak bu tür siber saldırılar, savunma, otomotiv ve bilişim gibi dallardaki sanayi şirketleriyle sınırlı değil. Washington Post’un aktardığına göre Çinli sibercasuslar Washington’daki, bütün düşünce kuruluşlarını, hukuk firmalarını, haber kurumlarını (medya merkezlerini), insan hakları örgütlerini, kongre bürolarını, konsoloslukları, federal devlet bürolarını ziyaret etmişler (21/02). Güvenlik uzmanları, “Bu sızmaların kapsadığı bilgiler, Washington’daki güç/iktidar ilişkilerinin mükemmel bir haritasını çıkarmaya yetecek düzeydedir” diyorlar. Anlaşılan Çinli uzmanlar, yalnızca ekonomik, teknolojik rekabette kullanılacak bilgilere değil, ABD devletinin derin ilişkilerinin şifresini çözmeye yönelik bilgilere de ulaşmaya çalışıyorlar. Bu düzeydeki bilgiler, ABD’li politikacıların siyasi, ekonomik ilişkilerini, özel yaşamlarını kapsamakla kalmıyor; Çin’in, şirketlerin ve işadamlarının devletle, siyasi partilerle ilişkilerinin, birçok yasal ya da yasadışı etkinliklerinin bilgilerine ulaşmasına olanak sağlıyor. Geçen haftaki tartışmalar esas olarak Çin’in etkinlikleri ve ABD’nin Çin’e karşı almaya hazırlandığı önlemler üzerinde yoğunlaşıyordu ama, ABD’nin dünyanın en gelişmiş bilişim teknolojisi şirketlerine, güçlü bilgisayarlarına ve mali kaynaklarına sahip olduğunu, “Cyber Command” başlığı altında kurulmuş bir askeri komutanlığa sahip olduğunu da unutmamak gerekiyor. Financial Times’ın da işaret ettiği gibi, siber casusluk alanında Çin’in arkasından ABD ve Rusya geliyor. Siber savaşlar, bugün dünyada ilk beş güvenlik tehdidi içinde yer alıyor. Brzezinski de bu yüzden makalesinde, “gizli şiddet” kavramını kullanıyor. “Devletler” diyor “açıkça savaş ilan etmeden, gittikçe artan oranda başvurdukları gizli şiddet eylemleriyle, uzun menzilli insansız savaş uçaklarını da kullanarak ulusal sınırları hiçe sayıyor, hedef aldıkları bireylere, rakip ülkelerin devlet kurumlarına saldırıyor, bu arada sivilleri de öldürebiliyorlar”. Böylece “uluslararası sistemin istikrarı, yalnızca teknolojik gelişmelerin biriken basıncıyla değil, halkların artan başkaldırma eğilimleriyle, uluslararası jeopolitik dengelerdeki kaymaların etkisiyle aşınmaya devam ediyor” (Financial Times, 24/02). Bilgi çağı, yeni uygarlık ufukları derken buyurun korku çağına, yeni barbarlığın ufuklarına... Vatana ihanet soruları: Otoyol, köprü ihalesiyle ilgili “Bunu verir ‘Devlet, babanın çiftliği değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında PKK’nin elinde bulunan asker ve kamu görevlilerinin “tutsak” olarak tanımlanmasına tepki göstererek “Başbakan buna ne diyecektir? Yoksa kendisi, şehide kelle, katile sayın dediği gibi militanlara da tutsak mı diyecektir?” dedi. AKP’nin 4. yargı paketiyle KCKPKK militanlarını serbest bırakacağını belirten Bahçeli, “Sayın Başbakan devlet senin babanın çiftliği ya da ortak olduğun şirketlerinden birisi değildir” dedi. Bahçeli, İmralı ile Başbakan arasındaki pazarlığın “Ver başkanlığı al özerkliği; ver başkanlığı al bağımsızlığı; ver başkanlığı al anadilinde eğitimi; ver başkanlığı al Güneydoğu’yu” diye özetlenebileceğini kaydetti. Yargının siyasallaşmanın etkisine girdiğini söyleyen Bahçeli, iktidar da dahil olmak üzere herkesin bugünkü halinden rahatsız ve şikâyetçi olduğunu belirtti. Bahçeli, sözde darbe davalarının tam bir kördüğüm olduğunu ve hukuksuzluğun ayyuka çıktığını kaydetti. Bahçeli, tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un tanık olarak dinlenmesini talep ettiği isimlerin mahkeme tarafından reddedilmesinin hukuk cinayetinden başka bir anlama gelmediğini ifade etti. Bahçeli, “AKP hukuktan elini çekmeli” dedi. MHP LİDERİ BAHÇELİ, 4. YARGI PAKETİNİ ELEŞTİRDİ onu anlıyorum. Öyle bir laf etti ki düzeltilecek yanı yok. Özür dile: Geçmiş olsun Erdoğan, sen bu milletin önüne çıkıp özür dileyeceksin. Etnik kimlik üzerinden siyasete hayır, inanç üzerinden siyasete hayır ama ben her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum, diyorsan orada dur. Bugün kıvırmaya çalışıyor. Bugün düştüğü kuyudan çıkmaya çalışıyor. Neymiş? Kapsayıcı milliyetçilik anlayışı. Sevsinler senin yeni milliyetçilik anlayışını. Git Rize’de de söyle dedim, söy lerim dedi. Sen Rize’de eğilip bükülmeden, kıvırmadan bu lafı diyeceksin, Rizeliler seni dinler, kararlarını verir. CHP’den 2 özür: BDP Sinop’a, Samsun’a gitti. Başbakan’ın ilk işi CHP’li başkanı suçlamak. Daha önce söylemiştim, yalancıdan başbakan olmaz. Sen başbakansın, vali emrinde, ara sor onlara bu olayları kimler çıkardı. Bir başbakana yakışır mı bu? Bunu yapan adama herhangi bir ülkede başbakan denilemeyeceğini öncelikle bu kişinin öğrenmesi lazım. Daha önce de CHP’li be lediyeler ihalede PKK’ye para aktarıyor demişti. Sorduk, tık yok. Senin CHP’den iki kez özür dilemen lazım. Bir Sinop olayı, bir de PKK olayı... BDP’li vekil nasıl özür diledi. Olgunluk gösterdi, sen de çık aynı olgunluğu göster. ‘Tutsak’ sorusu: BDP’li vekiller Öcalan’la görüştü. Dönüşte dediler ki; PKK’nin ve devletin elinde tutsaklar var. Çok önemli bir cümle. PKK’nin elindeki tutsakları biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti hapishanelerinde tutsaklar var mı çık söyle. Kim bunlar? Sen başbakansın. Hiçbir başbakan kendi ülkesini aşağılamaz. Kılıçdaroğlu İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN Tanzanyalı ülkücünün adı Alp BDP EŞ GENEL BAŞKANI DEMİRTAŞ: Bahçeli, Tanzanya’da açılan Ülkü Ocakları temsilcisi Waziri Msangi’yi kabul etti. Bahçeli, Msangi’ye “Alp” ismini verdi. Pek çok ülkede örgütlenme kararı olan Ülkü Ocakları’nın bu kapsamda Tanzanya’da açılan şubenin temsilcisi Waziri Msangi kendi ülkesinde Ülkü Ocakları temsilciliğini kurdu. Görüşmede Bahçeli, “Artık ismin Alp olsun. Bu ismi de kullan” dedi. Sanayi hırsızlığıyla sınırlı değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorunu konusunda başlayan müzakerelerde hükümete dönük en önemli güvensizliğin bu süreci “gelecek seçimlerde oya tahvil etme arayışı” olduğunu belirtti. Demirtaş’ın grup konuşması şöyle: AKP oy peşinde: AKP kendini merkeze koyarak tek başına barışı ülkeye getirme sevdasıyla hareket ederek yürümeyeceğini biliyor ama bunu kendi partisinin gelecekteki seçimlerde oylarına tahvil etmenin de envai çeşit yolunu arıyor. En büyük güvensizlik kaynağı budur. Bal bal diyerek: Hükümetin yol haritası çözüm anlayışı henüz netleşmiş değildir. Silahlar elbette ki sussun. Bal bal diyerek ağzın tatlanmayacağını, barış barış diyerek de barışın gelmeyeceğini biliyoruz. Sağlam adımlarla karşılıklı güven veren, demokrasi reformlarını da ötelemeden hızlı adımlarla ilerlenmeli. Uyduruk inkılap tarihi: Çanakkale Savaşı’nı birlikte yaptık diyorlar, ulusalcı elitler Muşluya sorsunlar, bu savaşı Türk olsunlar diye mi yapmışlar. Bu ülkenin tarihini uyduruk inkılap tarihi kitaplarından öğrenmedik. Yüzde 70 80’i yalan, kurgu. 1923’te bir anda herkes Türk olmaya karar vermiş gibi kitaplarda. Bizler de “bölücüler” çıkmışız bu toplumdaki uzlaşmayı bozuyoruz. Tarih kitapları değişsin: Biz etle tırnak değiliz iki onurlu eşit halkız. Biri çıkmış (başbakan) millet anlayışım etnik temele dayanmıyor diyor. O zaman Milli Eğitim Bakanı’na talimat ver, yanlış tarih kitaplarını kaldırın. Hâlâ çocuğuma okutulan kitapta iki kez Kürt sözcüğü geçiyor, o da zararlı cemiyetlerde... Irkçılığa, kafatasçılığa yer vermeyiz diyor ama 90 yıllık uygulamaların aynısı. Türklerin etkin kimliği: AKP, MHP, CHP son dönemde sırf Kürtlere etnik kimlik olmasın diye Türklüğü inkâr noktasına geldiler. Türklerin etnik kimliğini savunmak da bize düştü. Demirtaş Kitaplar değişsin Başbakan, tarih kitabını gündeme getirdi Atatürk’ü eleştirdi Kafatası kitabı: Türk Antropoloji Enstitüsü Tarihçesi. Baskı tarihi 1940. Beşinci sayfasında bir resim var, enstitünün laboratuvarının resmi. Notlarda yüzlerce kafatası var. İncelenmiş ya da incelenmeyi bekliyor. 10 bölgeden bu kafataslarını toplamışlar. Kadın ve erkekler üzerinde ölçümler yapılıyor. İfade şu: ‘Türk kafalarının zaviye kıymetleri üzerine tetkikler.’ Soruyorum şimdi bizim millet tarifimiz bu olabilir mi? Açıkça söylemek zorundayım: Bununla ilgili daha ilginç bir şey var, açıkça söylemek durumundayım. Türk Antropoloji Enstitüsü tarihinde iki kıymetli vesika diye geçer. Burada TC riyaseti olarak bu baş hitabet diye de geçiyor. Gerek Reisicumhuru olarak Gazi Mustafa Kemal ve aynı şekilde İsmet Paşa’nın da o zaman altında başbakan olarak imzası var. Bununla ilgili tebrik yazıları yazmışlar. Bu kitapçıkta da Şevket Aziz Kansu’nun Türk Antopoloj Enstitüsü tarihçesidir, burada hepsi A’dan Z’ye hepsi yerini alıyor. Şimdi soruyorum: Bu insani midir bu vicdani midir? Bunun, bizim dinimizde yeri olabilir mi? Kendi ırkının, soyunun, diğerlerinden üstün olduğunu iddia eden, şeytanın izindedir. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, “Çözüm için her yola başvuracaklarını, baldıran zehirini de içeceklerini” söylerken başta CHP olmak üzere muhalefet partilerini çok ağır bir suçlama yöneltti. Daha önce tek parti dönemi uygulamaları çerçevesinde CHP’yi eleştirirken özellikle 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü sert dille suçlayan Erdoğan bu kez Atatürk’ün imzasının da içinde bulunduğu bir kitabı gündeme getirdi. Grup toplantısında, 59. doğum günü nedeniyle partililerin yoğun alkışı altında konuşan Erdoğan canlı yayınla Yusufeli Barajı’nın temelini de attı. Necmettin Erbakan’ın ölüm yıldönümü nedeniyle anan Erdoğan, şunları söyledi: Ceddini bilmez : CHP Genel Başkanı ‘Rize’de bunları konuşamazsın’ dedi. Ankara’da, İzmir’de salladığı bayrağımızı, gidip Hakkâri’de sallayamayan biri çıkıp da bizi farklı yerlerde farklı konuşmakla itham edemez. Meclis kürsüsünde bir milletvekili çıktı, aleni olarak ırkçılık yaptı. Kendi içinde bu tür ceddini bilmez tipleri barındıran bir genel başkandan bir şey olmaz. Kılıçdaroğlu, eğer cesareti varsa o İzmir milletvekilini de yanına alsın, gitsin o düşünceleri Tunceli’de kendi memleketinde dile getirsin. İyi takip etsin beni, Rize’de de söyleyeceğim. Öcalan’ın ifadelerini yineledi: Rabbim, sizi boylar, kabileler halinde yarattı. Allah katında üstünlük takvadadır yani Allah’a yakın olmaktan, ondan sakınmaktadır. Şu ırk, şu ırka üstündür demiyor, şu kabile kabileye üstündür, demiyor. “Hepiniz çamurdansınız, birsiniz, tanışasınız diye sizi farklı ya ‘SİLAH BIRAKIR, İSTEDİKLERİ YERE GİDERLER’ Medeniyetler İttifakı forumu için Viyana’ya gitmeden önce İmralı sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Erdoğan PKK’nin silah bırakması gerektiğini belirterek, “Silah bıraktıktan sonra dünyada gidebilecekleri çok yer var. Biz diyoruz ki silahlar bırakılsın, gömülsün. Suça bulaşmamış olanlar annelerine, babalarına kavuşabilecekler” diye konuştu. İmralı’dan gelen mektubu değerlendiren Erdoğan, “Bizim temel ilkelerimiz belli. Bu konular uyuşuyorsa olumlu gelişmeler var demektir”dedi. BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın “Etle tırnak değiliz, eşit iki halk olacağız” açıklamasını değerlendiren Erdoğan, “Bunlar ‘iki eşit halk gibi’ dediğin zaman kantara çıkarıyor. Kantar tutmayabilir. Ben Kürt kardeşlerimle et ile tırnak gibiyim” diye konuştu. rattık” diyor. Aynı şekilde sevgililer sevgilisi Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde “Arap’ın Aceme, Acemin de Arap’a üstünlüğü yoktur” diyor. Atatürk de bizim gibi bunalmış: 1 Mayıs 1920’de Gazi Mustafa Kemal, Meclis kürsüsünden şu ifadeleri kullanıyor: “Efendiler meselenin bir daha tekerrür etmemesi ricasıyla, demek o da çok bunalmış, bizim bunaldığımız gibi, bir iki noktayı arz etmek isterim. Burada kastedilen ve Meclisi Âlimizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değlidir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir, fakat hepsinden mürekkep anasır İslamiyettir.” Ellerini ovuşturuyorlar: CHP Genel Başkanı çıkıyor “Bir tek şehit gelirse, sorumlusu Erdoğan’dır” diyor. Adeta “şehit gelsin de Başbakan’a saldırayım” diye ellerini ovuşturuyor. CHP ve MHP ve BDP sorumluluktan kaçarlarsa akan kan, ellerine bulaşacak. Baldıran zehiri içeriz: BDP’li vekillere İmralı’ya gitme noktasında Adalet Bakanlığımız eğer izin veriyorsa onun tek nedeni, bu yolda bir adım atılabilir mi? Biz, baldıran zehiri içmekse o baldıran zehirini de içeriz; yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin. namikzafer@yahoo.com Türkiye’nin en yüksek, dünyanın 3. en yüksek çift eğrilikli beton kemer barajı olan Yusufeli Barajı’nın temeli atıldı. Daha önce “Yusufeli Recep Tayyip Erdoğan Barajı” adı verileceği açıklanan barajın adı, son anda “Yusufeli Barajı” olarak değiştirildi. Erdoğan grup toplantısıda canlı yayınla Yusufeli Barajı’nın temelini attı. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve beraberindeki heyet törenin ardından baraj inşaatının yükseleceği yerde dua etti. Türkiye’nin en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı’nda 2.2 milyar metreküp su depolanacak, yılda 1.827 milyar kilovatt saat elektrik üretilecek. (AA) Barajın adı son anda değişti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear