22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
lanılan kamyonlarda doğal gaza geçişi kolay- laştırmak • Atıklardan ve yosunlardan üretilen yeni biyoyakıt konusunda araştırmalara daha fazla fbn" ayırmak • Yakıt piyasasını etanol ve metanol gibi bi- yoyakıtların rekabetine açmak Bu gibi cesur bareketler iktidardaki hükü- metlerden destek görmedikçc başarılı olamaz- lar. Petrol kamu sağlığını çeşitli yollardan tehdit eder. Şu anda pet- ro lşirketleriben- z i n i n yükseltmek için benzen, toluen ve ksilen gibi karsi- nojenlerden yararlanıyor. Ne var ki bu madde- lerin insan sağlığına verdiği zararlar, yalnızca ABD bütçesine yılda 100 milyar dolar civann- da yük bindiriyor. Biyoyakıtlara yöneltilen eleştiriler, biyoya- kıt ürctiminde kullanılan ekinlerin yiyeceğe ay- nlan payı azalttığı doğrultusundadır. Ancak tü- ketim için yetiştirilen mısınn %95'i insanlar için değil hayvan yemi için kullanılıyor. Sığırların mısırın içerdiği nişasta ile beslcnmesi etinin yağ- lanmasını sağlıyor. Dolayısıyla etin lezzeti artı- yor. Ne var ki bu da zaman içinde insanlarda ko- letrolün yükselmesine yol açıyor. Dahası, mısır nişastası sığır için doğal ola- tnayan bir besindin hayvanlarda ha:ınvsı:lığa ne- den olur. Sonuçta bayvan hastalanır. Hastahklarının iyileştirilmesi için bol miktar- da antibiyotik kullanılır. Bu uygulatna bazı va- kalarda ilaca dirençli bakterilerin gelişmesine ve nihai olarak da insanlarda enfeksiyon hasta- lıklanna karşı kullanılan ilaçlann etkisini azalar. Çözüın olarak mısır nişastasından biyoyakıt üre- tip, mısırın geride kalan proteinini hayvan ye- mi olarak kullanabiliriz. Böylecc sağlık üzerin- deki olumsuz etkisi ortadan kalkmış olur. Diğcr tnraftnn mısır nişastasını biyoyakıt ola- rak tüketecek yerde gıda sektöründe kullanmak fruktozun fiyatını büyük ölçüde düşürür. Bu da fast food maliyetlerinin düşmesine ve çocuklarda obezite sorununun salgın haline gelmesine yol açar. Perrol yalnızca çevresel ve stratejik so- runları tetiklemez; ayrıca kanser, damar tıka- nıklığı, Tip 1 diyabet gibi riskleri de artınr. *DışpoIitika mrmanı ve CIA Eski Başkanı EVRİM İnsanın kökenini yeni bîr bakış LESUEAIELLO* İnsan evrimini inceleyen bilim insanlan bil- gi edinmek için uzun yıllardır fosilleşmiş ke- miklerden, eski insanlann geride bıraktıklan eş- yalarından, yaşayan insanlann ve maymunların biyolojisi ve davranışlarından yararlanıyorlar- dı. Geçen Mayıs ayında insanın en yakın ak- rabası NeanderthaTin genomunun çözümlenmesi ortak tarihimizde yeni bir pencere açn. Bilim in- sanlan, insan ve Neanderthal genomu ile ger- çek kalıtsal bilgilere de ulaşmış oldu. Bu çahşmalar ayrıca genetik düzeyde in- sanlan diğer yaratıklardan neyin ayırt ettiğini de öğretecek. Bütün bunlar evrimi daha aynn- tılı bir şekilde anlamamıza zemin hazırlayacak. Almanya. Leipzig'deki Max Planck Enstitüsü Evrimsel Antropoloji Bölümü'nden Svante Paabo ve ekibi, Neanderhal gen haritasmı mo- dem insanın gen haritasıyla karşılaşnrdığı zaman iki grubun yollannı ayırmasından sonra modem insanda 200 bölgenin uyumsal evrime uğradı- ğını keşfetti. Bütün bu farklılıklar modem in- sanın niçin benzersiz olduğunu açıklıyordu. Genetikçiler son dcğişikliklerin bu genom böl- gelerinin işleyişini nasıl etkilediğini henüz bil- mese de bu bağlantıyı çok kısa zamanda ortaya çıkaracaklar gibi görünüyor. Paabo'nun ekibi şu anda Sibirya, Altay Dağiarı'ndaki Dcnisova Mağarasında bulunan, 30.000 ile 50.000 yaşında olduğu tahmin edi- len bir parmak kemiğinin DNA dizilimini çöz- meye çalışıyor. Bu parmak yeni bir türü işaret ediyor olabilir. Bu da Afrika'dan tahminlerin üzerinde göçün Avrupa'ya geldiğini göstergesi olabilir. Eski insanlara ait DNA'lann incelenmesinde ivme arttıkça paleogenetikçiler insan göçlerini daha iyi anlayacaklar. *New Yoık'takiAnaopolojikAraşaımalar Wenner-Gren Vakfi Başkanı GENOMİK Kişiye özel ilaç GEORGECHURCH* 3 milyar dolar tuta- rındaki İnsan G e n o m Projesi 2003 yılında ta- mamlandı- ğından bu yana insan genomunun çözülmesinin maliyeti mil- yonda bir o r a n ı n d a a z a 1 d ı . Genlere mü- dahale ctme teknolojisinin de yaygınlaşması ile birlikte biyolojide devrim niteliğinde değişik- likler gündeme geldi. Biyoteknolojinin dcmokratikleşmesi de- vam ederken 100 yıllık herkese uygun ilaçdö- nemi artık kapanma arifesinde. Bundan böyle doktorlar herkesin genlerine, bakterilcre, aler- jenlere, mantarlara, virüslere ve bağışıklık sis- temine uygun ilaç önerebilecek. lnternet bağ- lantısı üzerinden en ücra yerlerdeki hastalar bi- le erişilebilir olacak. Genlerin ve çevresel fak- törlerin birlikte değerlendirilmesi ile birlikte bes- lenme şckilleri, ilaçlar ve davramşlarda yapıla- cak uygun dcğişiklikler sağlıklı yaşam süresini artırabilecek. Gelccekte biyolojinizi yalnızca bilmek de- ğil şekillendirmek yaşamınızın ayrılmaz bir par- çası olacak. *Harvard Ûniversitesi Tıp Fakültesi Bilgisayaıh Genetik Merkezi Başkanı Reyhan Oksay İKTİSAT PENCEREMDEN Oktay Yenal yenal9@gmail.com Geçen yazımda dünyanın, son bunalımı izliyen yıllarda, artık eskisine dönmeyeceğini ileri sürmüştüm. Kısacası Çin, Hindistan, Rusya, Türkiye, bazı Güney Amerika ülkeleri büyüyecek, erken sanayileşen Avrupa ve Kuzey Amerika ekonomileri durgunlaşacak. Dünya Nasıl Değişecek? Bu ülkeler için 300 yıldan fazla birzamandır süren zenginler klübü olmanın SQ- DIL gerikalmışbirçok ölkenin de birsüre hızlıbüyümesikaderdegibigörünüyor. Varlıklı ülkelerle yoksulülkeler arasındaki birim başına ortalama gelirfarklan azalacak. Bir de, yeni düzenler kurulana dek, vahşi kapitalizm dözeninin sürdûğü bir çok ülkede herhalde gelir dağılımı bozulmağa devam edecek ve işsizlik artacak. Bunların do- ğuracağı tepkiler olacak ve belki de dünya düzeninde temelden değişmeler ortaya çıkacak. Bu sürecin önemli ayarlanma sorunlan doğuracağı kesin. Varlıklı ülkeler eski- si gibi hızla büyüyemiyecek, bir çok büyük nfuslu yoksul ûlke ise hızla kalkınacak. Türkiye'yiörnekalalım: 50yılsonra herhalde TürkiyeAvrupadaki ortalama gelir se- viyelerini yakalıyacak. Uluslararası ticaretin bu kadar yaygın ve teknoloji transferi- nin bu kadar akışkan olduğu dûnyamızda, Avrupa Birliği Türkiye'yi almasa bile, ol- dukca serbestticaretsürerse ve teknoloji akışkanlığı devam ederse, onlarla bizim ülkedeki ücret hadleri eşitlenmeğe doğru gidecek. Yalnız bu süreç, ancak Batı'nın durgunluğa ya da yavaşzenginlemeğe alışması ve Doğunun da uygarlaşma yolun- da 18. Ve 19. YüzyıllardakiAvrupa gibi mesafe kaydetmesi ile sancısız olabilir. Batı da Doğu da, bu ayarlanmaya alışmakta güçlük çekecek gibi görünüyor. Batı'da, yanizengin ülkelerde ne tepkiler olabilir? Batı'nın herşeyden önce ya- vaş tempoda bir gelişme sürecine alışması lazım, Bu elbette kolay olmayacak; ve Batı bir yandan iktisadi önlemleralırken bir yandan da dünya siyasalan üzerinde et- kiliolmaya çalışacak. Amerika'nın veAvrupa'nın ücretmaliyetleriile otomobil, bil- gisayar ve harcıalem aletleri dış ülkelere satması olanaksız. Bu durumlarda Batı sanayileri korumacılık istiyecek. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri'nin dünya hegemonu olması artık olanaksız. Bırakın bütün dün- yayı kendi çıkarları için sûrüklemesini, artık Amerika büyük bir askeri güç bile de- ğil. Nükleer bombalan ile dünyayı mahvetme kabiliyeti olsa bile, Irak ve Afganistan gibi küçük ülkeleri bile işgal etme kabiliyetinden yoksun. Gelir dağılımındaki bozulmaların ve işsizliğin azaltılması ise zor. Şimdiye kadar alıştığımız ve son yıllarda şaha kalkan kap'ıtalizmin de köşelerinden revize edilme- si gerekecek. Bir ay kadar önce ölen tarihçi TonyJudt'ın son kitabında' yazdığı gi- bi, bu gün bize "doğal" gelen birçok şey, "insanın yaratılışından gelm'ıyor-servetbirikimi arzusu, özelleştirme ve özelsek- törmerakı, varlıklılarla yoksullararasında açılan uçurum gibi. Birde bunlan haklı gös- teren söyiemlervar. Piyasalara hayranlık, kamu sektöründen nefret, sonu gelmeyen birbüyüme arzusu. Böyle yaşamağa devam edemeyiz. Judt, uzun boylu sosyal demokrası üzerinde durduktan sonra şu sonuca vanyor. "Sosyal demokrasiideal bir gelecek bahşetmiyor; hatta ideal bir geçmişe de işaret etmiyor. Fakatne var ki bu günkü olasılıklar arasında, yine de en iyisi." Öyle görü- nüyorkidünya düzenison bunalımdan sonra kolaykolayistikrarkazanamıyacak. Fakat zengin fakirülke ayırımlannda gözden kaçırılan birnokta daha var.Acaba Türkiye zenginleşirken aynı zamanda daha uygar, halkı daha mutiu birülke olacakmı? Bu sorunun cevabı ne yazık ki basit değil. Çünkü kültûr ve uygarlık ithal etmek, tekno- loji ithal etmek kadar kolay olmuyor. Sadece kalifiye iş gücüne değil, aynı zaman- da aydın liderlere de ihtiyaç var. Bu da üniversite sorunu. Düşünce alanında engin ufuklara açılan, hele toplumsalkonularda alim yetişti- ren üniversite gelişmesi, Türkiye'de geri kalmıştır. Maalesef, Cumhuriyetin 10'cu yı- lında büyük heyecanlarla kurulan üniversite, yerini muhasebe okullanna, kanun ez- berleme okullanna, aspirin reçetesi yazma okullanna, şosa yapma okullanna bı- rakmıştır. Elbette ki bu ve öbürmesleklerden yetişmiş kimselere de ekonominin ih- tiyacı vardır. (Gerçi bunlar çok daha az masraf ve tantana ile yapılabilir). Fakat, Türkiye'de bağımsız bir yargının esaslannı, sosyal adalet çözümlerini, anayasanın aksıyan yönlerini, demokrasi kurallarını hangi alimler kuracak ya da değiştirecek- lerdir? Istanbul Ûniversitesi kurulurken söylenenleri anımsamakta yarar var. Üniversite reformuna esas teşkil eden Malche Raporu şöyle diyordu: "Üniversite bilimsel zihniyeti yaratmakla yükümlüdür ve bunun dışında kurtuluş yolu yoktur... Üniversite sorunu, aslında, Türkiye'nin fıkri, manevi, hatta toplumsal geleceği so- runudur." ' Tony Judt, III Fares the Land. o
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear