23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B BAKIŞ Prof. Dr. Osman İNCİ Trakya’ya Truva Atları İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) şir- keti olan İstanbul Metropolitan (İMP) ve Kentsel Tasarım Merkezi tarafından ya- pılan Trakya Altbölge ve Trakya İlleri Çevre Düzeni planlamasında 12 adet Ta- rımsal Organize Bölge (TOB) ve 19 adet Tarımsal Alt Bölge (TAB) kurulmasına ka- rar verilmiş. Plan o kadar ciddi ki yazı- lımda 30 adet deniliyor, topladığınızda 31 adet (!) çıkıyor. Makine Mühendis- leri Odası Edirne Şubesi Başkanı Cum- hur PEKDEMİR bunları “Trakya’nın de- rinlerine yerleştirilmiş Truva Atları” ola- rak değerlendiriyor. Bu atların sahiple- ri kim? Yanıt açık ve net: Küresel ser- maye. Altbölge planında aynen: “Ta- rımsal İhtisas Organize Sanayi bölgesi ve besicilik, süt sığırcılığı, meyvecilik, seb- zecilik, seracılık, çiçekçilik vb. tarımsal üretim ve ürün işleme faaliyetlerinin bir arada yapıldığı, disipline edildiği, tek el- den sevk ve idare edildiği … alanlar” olarak tanımlanmaktadır. Buralarda üretim mutlak tarım arazileri, ürün işle- me tesisleri, marjinal tarım arazileri kullanılacak. Bu tek elden sevk ve idare şirketleşmeleri mi kastediyor? Öyle ya Devlet Çiftlikleri satıldığına göre başka bir anlamı olamaz. Trakya’da halen mevcut tarımsal ürün değerlendirme sanayisinin durumu or- tada. Yağ fabrikaları, yem-un-çeltik fabrikalarının çoğu yarım kapasite ile ça- lışmaktadır. Burada bu plan ile ilave sa- nayi tesisleri gelecek demektir. Tarımsal Alt Bölgeler (TAB) ise “… hu- bubat, meyve, sebze için tarım alanla- rı, meralar, mantarcılık, orman ürünle- ri, … seralar, depolar ve mandıra vb.” gibi işlevler üstlenecektir. Cumhuriyet döneminde kurulmuş, ör- nek tarımsal üretime ve tohumculuğa ön- cülük etmiş Devlet Çiftlikleri özelleştirme kapsamında satışa çıkarılmış ve satıl- mıştır. Sarmısaklı bunun en tipik örne- ğidir. İnanlı Çiftliği 30 yıllığına kiralan- mıştır. Türkgeldi Çiftliği ise özelleştirme kapsamına alınmıştır. Bu çiftlikler belir- li bir planlama sürecinde tohum ve da- mızlık hayvan üretmek amacıyla kurul- muş, yıllarca bu görevlerini başarı ile sür- dürmüşlerdir. Ancak son 50 yılda gün- cellenmemiş, teknolojileri yenilenme- miş, istihdam amaçlı kadroları şişirilmiş ve hatta yöneticilerin tutum ve davra- nışları sonucu elden çıkmaya başlamış- tır. Dev memesinde cüce emziren benim güzel yurdumda çitfçi tohum bulamaz- ken, tohum çiftlikleri satılmaktadır. İBB-İMP Trakya Altbölge Planı hazır- lama süreçlerinde yapılan toplantılarda Trakya Üniversitesi, halk ve sivil toplum örgütleri (STÖ) tarafından sanayiye bağlı su kirliliği ve mutlak tarım arazi- lerinin yasalara aykırı olarak yağma- lanması devamlı gündeme getirildi. Bu konu adeta Trakya’nın kırmızı çizgisi ola- rak anlatıldı. Üniversitenin yaptığı ko- rumacı planın değiştirilmemesi için özel- likle STÖ ve kent konseylerince olağan üstü çaba gösterildi. Sanayiye yeni yer- lerin açılması, bardağı taşıracaktı. İMP galiba bunu anladı ve kendilerince in- celikler ile sanayiyi Trakya’nın derinle- rine kadar ilerletti. Örneğin Kırklareli Or- ganize Sanayi Bölgesi’nin (OSB) şehrin merkezi kadar genişletilmesi, Edirne Şehir girişine sanayi yerleşmesi ve TOB’lar bu “incelikler”dendir. “Truva Atları” tarımsal sanayi kuru- luşlarının ve meraların “endüstriyel ta- rım”a açılmasıdır. Meralara yakın olması amaçlanmıştır. TOB’ların kurulduğu par- sellerin çevresindeki meralardan civar köyler nasıl yararlanacak? Köylü, me- ranın onda bir kadarından mı yararla- nacak? Truva atındaki ANGUS’ları (Avustralya’dan getirilen ve dualar ile karşıladığımız inekler) mera ve otlakla- ra boşalınca köylünün Sarıkız’ı ne ya- pacak? Şaka bir tarafa bu anlayış ile Trakya meraları büyük tehdit altındadır. TOB’ların yer belirlemesinde görev alan komisyon yönetmeliğe göre 9 üye- den oluşmaktadır. Bunların 7 tanesi Bakanlık temsilcileri, bir tanesi Özel İdare temsilcisidir. Eğer TOB kurulacak alan, belediye sınırları içinde ise bele- diye bir üye verebilmektedir. Yer Seçim Komisyon Başkanı ve sekreteryası ise Sa- nayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülecektir. Bölgede yaşayanların ve yerel yönetimlerin, tarım kuruluşlarının oy hakkı yoktur. İşte size ince sanayi. Ekolojik ve organik tarımın destekle- neceğini edebi bir dille anlatan İMP pla- nının yazarları Trakya’yı endüstriyel tarıma ve dolayısı ile genetiği değiştirilmiş organizmalara (hayvan, bitki, hububat, seracılık, çiçek vb.) mı açacaktır? Trak- yalı kaba sanayiye direnirken ince sa- nayi karşısında çaresiz mi? Hiç sanmı- yorum. Kimse umutlanmasın. Trakya’da çoban ateşleri yanmaya başladı. SAYFA 24 EYLÜL 2010 CUMA 2 Kaşar ucuz diye aldanmayın Market raflarında süt ürünlerinin bulunduğu bölümler artık tüketicilerin kolay karar vermesine imkan tanımayacak kadar çok marka ve çeşit içeriyor. Ancak tüketicilerin tek şansları, ürünlerin fiyat ve etiket bilgilerini inceleyerek benzer ürünler arasında doğru seçimi yapmaya çalışmalarıdır. Ancak ürün etiket bilgilerinin doğru olması durumunda, talep ettiği özelliklerdeki gıda maddesine sahip olabilir. Aksi halde tüketirken fark etmese bile aldatılmış ve yanıltılmış bir tüketici durumuna düşecektir. Mevzuatta boşluklar Son 10 yıldır karmaşa yaşanan ürünlerden biride kaşar peyniridir. Gerek yerel gerekse ulusal marketlerin hemen hepsinde “taze kaşar” adı altında satılan ve üreticiler tarafından “blok tip eritme peyniri” olarak adlandırılan ürün grubu bulunuyor. Piyasaya çıktığı günden beri kaşar peyniri olarak adlandırıldı ve raflarda daha ucuza satılmaya başladı. Türkiye’de günde yaklaşık 30 milyon litre süt üretiliyor. Sütün önemli bir kısmı da peynir üretimine gidiyor. Son yıllarda peynir sektöründe maliyetleri aşağı düşürmek için farklı teknolojiler ve maddeler kullanılmaya başlandı. Gelişen üretim teknolojileri ürün çeşitliliğini hızla artırırken bazı durumlarda mevzuatta ortaya çıkan boşluklar bir süreliğine de olsa haksız rekabete ve tüketicilerin yanlış yönlendirilmesine veya bazen aldatılmasına neden oluyor. 1995’te TS 3272 No’lu Türk Standardına göre kaşar peyniri; “pastörize sütün imalat tekniğine göre işlenmesi ve gerektiğinde katkı maddeleri ilavesi sonucu elde edilen ve olgunlaşma işlemine tabi tutulmayan, taze olarak piyasaya arz edilen kendine özgü koku, renk, tat ve araması olan sert yapılı süt mamulü” olarak tanımlandı. Yani kaşar peynirinin hammaddesi süttür, peynir değil. Eritme peynirinin standardı incelendiğinde sadece sürülebilir eritme peynirlerini kapsadığı anlaşılıyor. Aksal Süt Ürünleri sahibi Fehmi Aksal, bu sorunların denetlemelerdeki sıkıntıdan kaynaklandığını dile getirerek, “Çünkü yetki problemi var. Sen, ben kavgası nedeniyle bu değerlendirilemiyor” dedi. Tüketicilerin fiyat farkı nedeniyle hangisi ucuzsa ona yöneldiğine dikkat çeken Aksal, “10 liralık peynir 5 liraya satılıyorsa buna dikkat etmek gerek. Kışın 10,5-11 litreden, yazın ise 13 litreden 1 kilo kaşar elde edilebiliyor Bir kilo kaşarda sadece sütün maliyeti 10 TL kaşar peyniri, dilimlenebilir yarı sert peynirlerdendir. Bu peynir, sarımsı beyaz-sarı renkli ve hafif tuzludur. İyi bir kaşar peyniri, düzgün kalıplı olmalı. Kesilince ufalanmamalı ve eğilip bükülmeye dayanmalı” dedi. Hileli kaşarı ayırt etmekte kendisinin bile zorlandığı ifade eden Aksal “Peynirin kıvrılması esnasında peynir çatlamıyorsa eksik süt kullanılmadan peynir yapılmış demektir ve makbuldür. Taze kaşarda en önemli nokta görüntü ve lezzet” belirterek tüketicilerin peynirlerin fiyatlar konusunda dikkatli olmaları konusunda uyardı. Gelişen üretim teknolojileri ürün çeşitliliğini arttırıyor, mevzuatta ortaya çıkan boşluklar bir süreliğine de olsa haksız rekabete veya bazen halkın aldatılmasına neden oluyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear