25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART musakart yahoo.com Yaşananları kaygıyla izliyorum... Türkiye demokratikleşmenin sancısını mı çekiyor, ordu içinde darbeseverler mi ayıklanıyor yoksa ABD ve NATO karşıtı subaylar, generaller ve amiraller mi TSK’den temizleniyor? Bu gelişmelerden en çok hoşnut olan kişiler sanırım tarikat şeyhleri ve onların müritleri. Özel Yetkili Mahkemeler’in kuruluş amacı neydi? DGM’lerin yerini almak, Avrupa’ya “Türkiye demokratikleşiyor” havasını vermekti. O yılları şöyle bir düşünün, bizim dönek takımıyla dincilerin ve tarikatçı tosuncukların yazılarını bulup okuyun. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu özel mahkemelere “özel yargıç atayan” kurum değil miydi? DGM’lerin yerine kurulan bu özel mahkemeler ve özel yetkili savcılar, devrimcileri, solcuları, sosyalistleri yargılayacaklardı. Eh, polis çok rahat örgüt kurdurur, birkaç kişiyi eve toplar, ardından izler ve baskın yapar... Son yirmi yıla baktığımızda bunun nasıl yapıldığını görürüz... Evlere yapılan baskınlarda, yedi sekiz kişi yargısız infaza kurban giderken, halkımız polisleri omuzlara alıp şöyle sloganlar atardı: “Türkiye sizinle gurur duyuyor!” Sözü fazla uzatmaya gerek yok! Özel yetkili savcılar askere dokununca ortalık ayağa kalktı... Daha dün yazdım, Balbay’ın, Tuncay’ın, Çiçek’in, Deniz’in ve Ufuk’un bir yılı aşkın süredir Silivri’de yattıklarını... Peki gazeteler, televizyonlar bu konuda ne yaptı? Ergenekon’un yargılama sürecinde tutuklu Paşa’ya İzmit, Sapanca, Gebze üçgeninde öldürülen Kürt işadamlarıyla ilgili bir soru soruldu mu? Hiç girmeyeceğim hükümetin Orgeneral Hasan Iğsız’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na “hayır” demesine, KKK için en güçlü aday olan Atila Işık’ın istifa etmesine... Çünkü haberler ve yazılar varsayım üzerine yazılıyor. Sorun Türkiye’nin bu gelişmeleri nasıl izlediği... Başta söyledim, ben kaygılıyım! Bana göre halkımız bu konularla pek ilgili değil! Bakmayın siz, Başbakan Erdoğan’ın Denizli ve Aydın’da yaptığı mitinglerde “Biz beyaz gömleğimizi giyerek geldik” demesine filan. Bunlar Erbakan Hoca’nın deyişiyle faso-fiso sözlerdir, 12 Eylül’de yapılacak anayasa değişikliği için halkoylamasında seçmeni kışkırtmaktır. Ortada öyle demokratikleşme, özgürlükler olsa, dobra dobra yazarım! Nasıl Ergenekon süreci ilk başladığında “Faili meçhul cinayetler aydınlatılacaksa Ergenekon süreci çok önemlidir” diye yazdım, yine yazarım. Önceki gün CNN’de “Kürt sorunu” tartışılıyordu. Orhan Bursalı çok açık bir biçimde olayı değerlendirdi. Orhan demokratik ve özgürlükçü bir bakış açısı sergilerken BDP’nin PKK’yi siyasal bir güç olarak kullanmamasını istedi. Doğan Akın da izleyenlerin anlayabileceği görüşlerini açık bir ifadeyle ortaya koydu... Kürt kökenli sosyalist arkadaşların saptamaları da doğruydu... Tartışmayı tümüyle izlemedim ama “sınıfsal temele” dayalı politikalardan hiç söz edilmedi, sermaye-emek çelişkisine girilmedi. Hak-Par temsilcisi Hasan Basri Demir, 80’li yıllardan bir örnek verdi. Bir öğrencinin deftere “Kürt bayrağı” çizdiği için cezalandırıldığını söyledi. Elbet bunlar yaşandı Türkiye’de. Sadece Kürt çocukları değil, Türk çocukları da 15 yaşında hapislere girdi, aylarca hapis yattılar. Manisalı çocukları unuttuk mu? Dönemin CHP milletvekili Sabri Ergül’ün mücadelesini, aydınlarımızın birlikteliğini, dincilerin ve tarikatçıların “İyi oldu, gebersinler içeride” diye yazdıklarını. 1986 ya da 87 yılıydı; İzmir’de, 15 yaşında Almanya’dan Türkiye’ye gelen M.Ç, geri dönmek için okulun tuvaletine “orak-çekiç” resmi çizdiği için hem okuldan atıldı hem de bir yılı aşkın cezaevinde yattı. 12 Eylül sonrası Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan kanlı vahşeti de biliyoruz, Aydın’daki katliamı da... Eğer sorunlara sınıfsal bakmazsak, her akşam televizyonda “Kürt sorunu”nu, “iktidar-asker” ilişkilerini daha çok tartışırız. AKP önce Seçim ve Partiler Yasası’nı değiştirsin, 1965 yılındaki “Milli Bakiye” sistemine geçsin... Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler böyle gelişir... Öyle Dolmabahçe Sarayı’nda özel ofiste, Büyükanıt’la gizli yapılan görüşmeyle değil. AKP “Milli Bakiye” sistemine geçer mi? Geçemez! O zaman söylenecek tek şey var, Eşrefpaşa ağzıyla: “Yürüüüü! Anca gidersin!” Son söz: Türk Silahlı Kuvvetleri laik demokratik Cumhuriyetin ordusudur. Elbet eleştirilir!.. Ama acımasızca saldırılmaması ve yıpratılmaması gerekir... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Oyunu Türkiye Kaygıyla İzlemiyor mu? hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Başbakanımızın üç eşli danışmanı varmış! CMYB C M Y B Kart, Erdoğan’õn Büyükanõt’la birlikte siyaseti anayasal zemin dõşõnda düzenlediğini söyledi ‘Kompleks darbe’27 Nisan e-muhtõrasõ ve Dolmabahçe görüşmeleri nedeniyle Büyükanõt ve Erdoğan hakkõnda, dava açõlmasõnõ isteyen CHP’li Atilla Kart, “Türkiye, Genelkurmay Başkanõ ve Başbakan’õn siyasi ve kişisel çõkar ilişkileri etrafõnda, ‘postmodern ve kompleks sivil- askeri bir darbeye’ maruz kalmõştõr” dedi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili Atil- la Kart, Meclis’te dü- zenlediği basõn toplantõ- sõnda, 27 Nisan e-muhtõ- rasõ ve Dolmabahçe gö- rüşmeleri nedeniyle Bü- yükanõt, Erdoğan ve dö- nemin bakanlar kurulu üyeleri hakkõnda, kamu davasõ açõlmasõ için cum- huriyet savcõlarõnõn he- rekete geçmesini istedi. Kart, “Yaşar Büyüka- nıt hakkında; nüfuz su- iistimali ve görevin kö- tüye kullanılması sure- tiyle, 27 Nisan 2007 ta- rihinde vermiş olduğu ve eyleme dönüştürdüğü ‘e-muhtõra’ ve devamın- da da 4 Mayıs 2007 ta- rihli mutabakat ile ger- çekleştirdiği eylemleri” nedeniyle dava açõlmasõ gerektiğini savundu. Kart, Erdoğan ve bakanlar ku- rulu üyeleri hakkõnda ise 4 Mayõs 2007’de yapõ- lan Dolmabahçe toplantõ- sõna katõlarak, “suça bi- lerek ve isteyerek iştirak ettikleri”, Büyükanõt’õ “himaye ettikleri”, hu- kuk düzenini anayasal sisteme aykõrõ olarak ta- sarladõklarõ, anayasal sis- temi “ihlal ve iğfal et- tikleri” gerekçesiyle ka- mu davasõ açõlmasõ ge- rektiğini söyledi. Dolmabahçe görüşme- sinin ardõndan Büyükanõt ile Erdoğan arasõnda bir “mutabakata” varõldõ- ğõnõ kaydeden Kart, “Baş- bakan darbe girişimiy- le pazarlık yapmış, kişi- sel ve siyasi çıkar işbir- liğine girmiş, siyaseti, anayasal zemin dışında düzenlemiştir. Türkiye, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan’ın siyasi ve kişisel çıkar ilişkileri etrafında, ‘postmodern ve kompleks sivil-askeri bir darbeye’ maruz kal- mıştır” dedi. 27 Nisan bildirisine karşõ o dönemde CHP’nin de net bir karşõ duruş sergilemesi gerek- tiğini belirten Kart, “Bu tavrın sergilenmemiş olması, bu işbirliğinin sorgulanmaması için bir gerekçe olamaz. CHP zamanında ge- rekli tepkiyi koymadı diye, biz bu anayasa ih- lalini görmezden mi ge- leceğiz?” diye konuştu. Kart, referandumda “evet” oyu kullanacağõnõ açõkladõğõ için 1 yõl ihraç istemiyle disipline sevk edilen CHP’li Eşref Er- dem’le ilgili Grup Baş- kanvekili Kemal Ana- dol’un yaptõğõ açõklama- larõ da eleştirdi. BAYKALYAŞ’IDEĞERLENDİRDİ ‘Sivil darbenin askeri boyutu’ İZMİR (Cum- huriyet Ege Bü- rosu) - Eski CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, YAŞ sürecinde yaşananlarõ, “si- vil darbenin as- keri boyutu” di- ye adlandõrdõ. De- niz Baykal, Balyoz da- vasõnda 101 sanõğõn ya- kalanmasõ kararõna itiraz taleplerini oyçokluğuyla kabul edilmesine ilişkin de “Karar amacına ulaş- mıştır. Bu karar ile As- keri Şûra’da terfi ede- bilecek kişilerin terfile- ri engellenmiştir” dedi. Hükümetin, Silahlõ Kuvvetler’le “darbe ola- sılığını” ortadan kaldõr- mak için çatõşmadõğõnõ vurgulayan Baykal, “Si- lahlı Kuvvetler’in sa- dece morali değil, iç da- yanışması, hiyerarşik otoritesi tehlikeli biçim- de sarsılmaya başlamış- tır” dedi. Askeri darbe olmadan da, darbe orta- mõnõn yaratõlabileceği yö- nündeki sözlerini anõm- satan Baykal, “Türki- ye’de bir süredir yaşan- makta olan sivil darbe sürecinin askeri operas- yonla tamamlanması olayıdır” diye konuştu. Baykal, Jandarma Ge- nel Komutanõ Orgeneral Atila Işık’õn emekliye ay- rõlma kararõnõ da şöyle değerlendirdi: “Kara Kuvvetleri Komutanlı- ğı’na getirilmesi düşünülen bir orgeneralin, oraya gelmesi gereken insanın önünün kesil- mesi karşısında, ‘ben bu göreve gelmeyi reddedi- yorum’ anla- mında istifa dilekçesi vermesi, uzun süredir görmek istediğimiz onurlu, şerefli bir dav- ranıştır. Türkiye’de her- kesin baskıyla ya da ödüllendirilerek kulla- nılamayacağı ortaya ko- nulmuştur.” Savcõ Ze- keriya Öz’ün hakkõnda başlattõğõ incelemeyle il- gili de “siyasi bir giri- şim” nitelemesini yaptõ. ‘İyi niyet aramak mümkün değil’ Baykal, Balyoz dava- sõnda 101 sanõğõn tutuk- lanmasõnõn reddedilmesi- ne ilişkin “Bu 101 as- kerle ilgili yakalama ka- rarının hukuki bir an- lam taşımadığı bugün açıkça yargı kararıyla ortaya çıkmıştı. Huku- ken yanlış olan karar YAŞ’ı etkilemiştir” dedi. “İnternet Andıcı” iddia- sõ ile ilgili 19 askerin ifa- deye çağrõlmasõna ilişkin olarak ise Baykal, “As- keri şûradan bir gün önce böyle bir konunun ortaya atılmasında iyi niyet aramak mümkün değildir” diye konuştu. İHD ve Yakõnlarõ Kaybedilenler Derneği üyeleri, 93-97 arasõndaki işlenen faili meçhul cinayetler nedeniyle dönemin sivil ve askeri yöneticileri hakkõnda suç duyurusunda bulundu İstanbul Haber Servisi - İn- san Haklarõ Derneği ve Yakõnlarõ Kaybedilenler Derneği, emekli Koramiral Atilla Kıyat’õn “1993- 1997 yılları arasında faili meç- huller devlet politikasıydı” yö- nündeki açõklamalarõ üzerine dö- nemin siyasi ve askeri yönetici- leri Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Nec- mettin Erbakan, Doğan Güreş, İsmail Hakkı Karadayı ile OHAL valileri hakkõnda suç du- yurusunda bulundu. İHD ve Yakõnlarõ Kaybedilen- ler Derneği üyeleri dün savcõlõğa suç duyurusunda bulunduktan sonra İstanbul Adliyesi önünde basõn açõklamasõ yapmak istedi. Polisin izin vermemesi üzerine ad- liyenin yanõndaki Sultanahmet Parkõ’nda açõklama yapõldõ. Ortak açõklamada, Kõyat’õn açõklamalarõ anõmsatõlarak “Yıllardır evlat- larımızı, eşlerimizi, kardeşle- rimizi, anne-babalarımızı kay- beden, katledenlerin emir-ko- muta zinciri içerisinde hare- ket ettiğini söyledik. Şimdi bi- zim söylediklerimizi TSK men- supları, devletin bakanları söy- lüyorlar…” denildi. TEMİZÖZ’ÜNSANIKOLDUĞUFAİLİMEÇHULDAVASI ‘Ramazan Elçi JİTEM aracıyla ölüme gitti’ D İ Y A R B A K I R (Cumhuriyet Bürosu) - Kayseri eski Alay Ko- mutanõ Albay Cemal Temizöz, korucubaşõ Kamil Atağ’õn da arala- rõnda bulunduğu 7 sanõ- ğõn Şõrnak’õn Cizre ilçe- sinde 1993-95 yõllarõ ara- sõnda işlenen 52 faili meçhul cinayetle ilgili yargõlandõğõ davanõn 17. duruşmasõ Diyarbakõr 6. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nde devam etti. Duruşmada tutuklu sanõklar Temi- zöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ, Adem Yakin ve Kukel Atağ hazõr bulundu. Oturumda tanõklarõn dinlenmesine devam edildi. Ramazan Elçi’nin ölüme götürüldüğü günü an- latan Abdullah Gök, Şõrnak ve Ciz- re’de dolaşan Toros marka araçtan her- kesin korktuğunu, o yüzden dikkati- ni çektiğini ve arabayõ izlediğini dile getirdi. Gök, “Taksinin JİTEM’e ait olduğunu herkes biliyordu. Jİ- TEM olmazsa kimse Elçi’yi götü- remezdi. Araba durduğunda o yüz- den dikkatimi çekti. Elçi’yi zorla gö- türdüler. Ramazan, birkaç gün son- ra ölü bulundu” dedi. Aynõ tarihlerde öldürülen Abdullah Elfeti olayõ ile ilgili dinlenen tanõk- lardan Adnan Şık ise Albay Temi- zöz’ün o dönemlerde birçok tehdit olayõna katõldõğõnõ belirtti. Babasõnõn, 1994 yõlõnda Cizre Bele- diye Başkanlõğõ’na aday olduğu için Temizöz tara- fõndan jandarma komu- tanlõğõna çağrõlarak tehdit edildiğini anlatan Şõk, “Temizöz’ün çağrısı üze- rine jandarmaya gittim. Babam DYP’den aday- lığını göstermişti. Ba- bam üç dönem başkan- lık yapmıştı. Bana ba- bamın aday olmayaca- ğını, olması halinde her türlü kötülüğü yapa- caklarını, Kamil Atağ’ı seçtirecek- lerini söyledi. Bize yapacağı en kü- çük kötülüğün ise arazilerin ekil- mesine engel olacağını, buna rağmen ekmemiz halinde operasyon baha- nesiyle panzerlerle ekinlerini ezece- ğini açıkça söyledi” dedi. Babasõnõn buna karşõn adaylõğõnõ açõkladõğõnõ ancak tehdit nedeniyle arazileri o yõl ekemediklerini belirten Şõk, “Seçim döneminde ilçe seçim kurulu jandarmanın içine alınmıştı. Seçimden sonra sandıkların yarısı sa- yılmadan Temizöz bu iş bitmiştir, Atağ seçimi kazanmıştır diyerek, silahlarla kutlama yaptılar. San- dıklar, ilçe seçim kurulu yerine jan- darmanın içine alındı. İkinci kez babam itiraz dilekçesi yazdı. Bunun üzerine Temizöz, babamı aradı, di- lekçeyi verirsen oğlu ya da yeğenle- rini öldüreceğini söyledi. Babam da itiraz etmedi” diye konuştu. Cizre’de işlenen 52 faili meçhul cinayetle ilgili davada ifade veren tanõklar, cinayetlerin sorumlusunun JİTEM olduğunu belirtirken, Albay Cemal Temizöz’ün o dönemlerde birçok tehdit olayõna katõldõğõnõ belirtti. ‘Emir komuta cinayetleri soruşturulsun’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear