28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 7 AĞUSTOS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 15 Kültür varlõğõ sayõlan sinema salonu için öngörülen projeyle ilgili yürütmeyi durdurma kararõnõn ardõndan CEREN ÇIPLAK “2. grup korunması gerekli kültür var- lıkları” arasõnda yer alan Beyoğlu’ndaki Emek Sinemasõ aynõ zamanda toplumun belleğinde anõ değeri olan mekânlardan, tõpkõ AKM gibi. Bu gi- bi kurumlara herhangi bir “işletme” gözüyle ba- kõlmasõ hem sivil inisiyatiflerin hem de pek çok duyarlõ insanõn tepkisini çekti. Onlarca eylem ya- põldõ. Neden mi? Kasõm ayõndan beri kapalõ olan Emek için önce sinemanõn bu şekliyle kullanõl- masõnõn ekonomik olmadõğõ, işletme giderleri- ni karşõlayabilmek için yeni ticari birimler ve kü- çük cep sinemalarõ ilave etmek gerektiği söylendi. Ardõndan Emek Sinemasõ’nõ bu yapõlarõn en üst katõnda yeniden inşa edilmesi yönünde Beyoğ- lu Belediyesi’nin sahipliğinde bir proje teklif edil- di. Bu projeye göre sinema salonunun tüm yan duvarlarõ ve tavanõ numaralandõrõlarak söküle- cek (!!!) ve yeni yerinde yani yapõnõn en üst ka- tõnda tekrar inşa edilecek... (Emek Sinemasõ’nõn bulunduğu yapõ adasõ ve çevresi 5366 sayõlõ yasa kapsamõnda Bakanlar Kurulu’nun kararõ ile 2006 yõlõnda Yenileme Ala- nõ olarak ilan edilmişti. Bu yapõ adasõndaki 33 parsel üzerinde farklõ tarihlerde inşa edilmiş al- tõ adet yapõ bulunmakta. Proje tüm bu binalarõ kapsayacak biçimde 33 parselin bütününde ha- zõrlandõ.) Mimarlar Odasõ, Emek Sinemasõ için öngö- rülen bu projeyi onaylayan kurul kararõna dava açtõ. Davada mahkeme yürütmeyi durdurma kara- rõ verdi. Bu kararõndan ardõndan Mimarlar Oda- sõ İstanbul Büyükkent Şubesi YK Başkanõ Prof. Dr. Deniz İncedayı, 2. No’lu İstanbul Kültür ve Tabiat Varlõklarõ Koruma Kurulu Başkanõ Prof. Dr. Mete Tapan ve projenin müellifi mimar Fa- tih Kesgün ile Emek Sinemasõ üzerine konu- şuyoruz. Aklõmõzda pek çok soru var: Önerilen yõkõm ve yenileme süreci, çağdaş ye- nileme ve koruma ilkelerine ve ölçütlerine ay- kõrõ mõdõr? Bu uygulamada kamu yararõ var mõ- dõr? Mimarlar Odasõ tarafõndan yapõlan itirazlarõn gerekçeleri nelerdir? Emek Sinemasõ’na yapõ- lacak müdahale yöntemleri için avan projede öne- rilen yöntem yerine başka çözüm yollarõ da üre- tilebilir miydi? Projenin akõbeti ne olacak? Yerel yönetimlerin her geçen gün güçlenme- si yönünde politikalarõn benimsendiği, bu konuda çeşitli uygulamalarõn hayata geçirildiği bugün- lerde Beyoğlu Belediyesi’nin projeyi sahiplen- me konusunda nisan ayõnda NTV’deki bir prog- ramda “...Ben bu işin dışındayım, her şeyi Ku- rul bilir, sorumlu da onlardır...” tavrõ da eleştirildi. Edindiğimiz bilgiye göre, 5366 sayõlõ yasa ile ilan edilen yenileme alanlarõna sadece ve sade- ce belediyeler proje teklif edebilmekte! SELAM OLSUN ÜLKÜ TAMER Neyi Arıyoruz Aslında? Rivayet edilir ki, bir film çekiminde, yönetmen, Filiz Akın’a “Yere bak, bağır!” demiş. Filiz Akın, yere bakıp bağırmış. Çekim bittikten sonra, “Ben neden bağırdım?” diye sormuş. “Neden olacak,” demiş yönetmen, “yerde babanın ölüsünü gördün de ondan.” Yakıştırma mı, değil mi, orasını bilemiyorum. Yeşilçam’da bir haftada, bilemedin iki haftada film çekiliyordu o sıralarda. Hele işin başında Yılmaz Atadeniz gibi “uzman” bir yönetmen varsa, iç içe iki film birden kotarılıyordu. Bazen oyuncular iki filmde birden oynadıklarının farkında bile olmuyorlardı. Hatırlıyorum, Yılmaz Güney bir filminin afişini görünce, “Ben bu filmde ne zaman oynadım?” diye şaşırmıştı. Yeşilçam, altın çağını yaşıyordu. O Yeşilçam bugün özlemle anılıyor. Lütfi Ö. Akad, son filmleriyle Yılmaz Güney gibi sanatçıları bir yana ayırıyorum. “Yeşilçam özlemi” denilince akla gelenler, Küçük Hanımefendi, Hıçkırık gibi filmler, Ayhan Işık, Sadri Alışık, Belgin Doruk, Ahmet Tarık Tekçe gibi “artist”ler oluyor. Peki, nasıl filmlerdi onlar? “Size baba diyebilir miyim, amca?..”larla, “Senin annen bir melekti, yavrum...”larla süslenmiş yapay öykülerin sergilendiği filmlerdi. Hollywood’un efsane yapımcısı Samuel Goldwyn, senaryo yazarlarını toplamış bir gün, “Bana yeni klişeler üretin” buyruğunu vermiş. Yeşilçam’da “yeni” klişeler bile üretilmiyordu. Eski klişeler tekrarlanıyordu boyuna: Yoksul kızla zengin oğlanın ya da fabrikatör kızıyla şoför parçasının aşkları, iftira sonucunda kocası tarafından sokağa atılan namus timsali kadın, araba çarpınca kör olan ve bir gazino patronu tarafından şipşak keşfedilip sahneleri yıkan çiçekçi kız, hakkını ararken ya da öcünü alırken elini kana bulayıp hapse düşen mert delikanlı... ve her zaman “Türk polisi yakalar”. Yeşilçam sayesinde yabancı filmleri de tekrar tekrar seyretme olanağını buluyorduk. Eski Hollywood yapımları, Kadıköy’e, Urfa’ya uyarlanıyordu boyuna. Yeni yabancı filmler de bu yağmadan nasibini alıyordu. Daha DVD’lerin, videoların olmadığı ülkemizde, Aşk Hikâyesi (Love Story) filmini seyredip sayfa sayfa not almak için filmciler Beyrut sinemalarına gidiyorlardı. Bir ay sonra da Erich Segal öyküsünü, yerli Ali McGraw’larla, Ryan O’Neal’lerle izliyorduk. Ya oyunculuk? Adalet Cimcoz’un, Jeyan Mahfi Ayral’ın, Abdurrahman Palay’ın sesleriyle daha da katmerlenen ortaokul müsamereleri... Sözgelimi, Kanun Namınayla bir anda krallık koltuğuna kurulan Ayhan Işık’ın Lütfi Ö. Akad’sız filmlerine bakın... Küçük Hanımefendi’lerle, Cingöz Recai’yle sergilediği komedyenlik içler acısı değil midir? Sadece belirli “tip”ler, boyuna aynı kişiyi üreten Erol Taş’lar, Vahi Öz’ler, Mualla Sürer’ler, Kadir Savun’lar “yaşıyordu” beyazperdede. Biz bu Yeşilçam’ı özlüyoruz. Hangi gazeteyi açsam, hangi televizyon kanalını seyretsem, kiminle konuşsam bu özlemi görüyorum. Düğün’lerden, Adı Vasfiye’lerden, Susuz Yaz’lardan, Seyyid Han’lardan, Haremde Dört Kadın’lardan söz eden, onları yeniden değerlendiren yok. Yeşilçam denilince zaten onlar gelmiyor akla. Yerli kovboylar, palabıyıklı uzaylılar da gelmiyor. Özlenen Yeşilçam, Orhan Aksoy’ların, Orhan Elmas’ların, Nejat Saydam’ların Erenköy köşklerinde çektikleri “ağdalı dramlar” ya da “salon komedileri”... Biz bu Yeşilçam’ın nesini özlüyoruz? Bugün yapılan filmler eskilerden daha üstün, daha nitelikli. Ama biz o Yeşilçam’ı arıyoruz. Aslında aradığımız o Yeşilçam değil de, o “naif”lik, o “çocukça”lık mı? O günün Türkiye’si mi yoksa? ‘Osmanlı Mimarisi’ İngilizcede Kültür Servisi - Mimarlõk tarihçisi Prof. Doğan Kuban’õn “Osmanlõ Mimarisi” adlõ başyapõtõnõn İngilizcesi, İngiliz ACC Publishing Group tarafõndan yayõmlandõ. “Ottoman Architecture” adõyla piyasaya çõkan kitap, şu anda Osmanlõ mimarisine ilişkin literatürün en önemli yapõtõ sayõlõyor. Kitabõn Türkçesi mimarlõk, yapõ sektörü, kültür ve sanat yayõncõlõğõ alanõnda uzmanlaşmõş bir yayõnevi olan YEM Yayõn tarafõndan 2007 yõlõnda basõldõ. Bahadır Akkuzu anılıyor Kültür Servisi - 2009 yõlõnda geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamõnõ yitiren Kurtalan Ekspres’in “Bahadõr Abi”si (Bahadõr Akkuzu) yarõn saat 15.00’te Zincirlikuyu Mezarlõğõ’ndaki kabri başõnda anõlacak. Akkuzu, Kurtalan Ekspres’e katõldõktan sonra Barõş Manço’nun ölümüne dek birlikte çaldõ. 1955 yõlõnda İstanbul’da dünyaya gelen, besteci kişiliğiyle de tanõnan Akkuzu, “Sakõz Hanõm - Mahur Bey”, “Gönül Ferman Dinlemiyor” gibi şarkõlara imza attõ. Londra’da açılış Romanek filmiyle Kültür Servisi- Mark Romanek’in yönettiği, başrollerinde Carey Mulligan ve Keira Knightley’in yer aldõğõ “Never Let Me Go” (Gitmeme İzin Verme) adlõ film 13 Aralõk’ta başlayacak Londra Film Festivali’nin açõlõş filmi olacak. Kazuo Ishiguro’nun romanõndan sinemaya uyarlanan film, korunaklõ geçmişleriyle yüzleşen yatõlõ okul öğrencilerinin hayatõnõ konu ediniyor. Filmin Avrupa prömiyerinin yapõlacağõ festivalin tam programõ ise 8 Eylül’de açõklanacak. Kültür Servisi - Datça Belediyesi ile Edebiyatçõlar Derneği’nin işbirliğiyle düzenlenen “2. Datça Edebiyat Günleri”, 12-14 Ağustos tarihleri arasõnda gerçekleşecek. Etkinliğin bu yõlki “Onur Konuğu” ise şair, çevirmen Ataol Behramoğlu. Etkinliğin ilk günü Can Yücel, ölümünün 11. yõlõnda, saat 15.00’te Can Yücel Kahvesi’nde yapõlacak bir toplantõyla anõlacak. Ayrõca Can Yücel Müze Evi ve Can Yücel Anõt Mezarõ da ziyaret edilecek. 12 Ağustos’ta Amfitiyatro’da saat 21.00’de ise Şebnem Gürsoy’la Ayça Bilgin’in sunacağõ “Neden Datça, Neden Edebiyat Günleri?” adlõ etkinlik düzenlenecek. Etkinliğin konuşmacõlarõ ise Edebiyatçõlar Derneği Genel Başkanõ Gökhan Cengizhan, Ataol Behramoğlu ve Datça Belediye Başkanõ Şener Tokcan. 13 Ağustos’ta saat 17.00’de Özbel Kapõ Cafe Restoran’da “Babam Neden Öldürüldü Anne?” (Türkiye’nin Aydõnlõk Yüzlerine Karşõ İşlenen Suikastlar) başlõklõ söyleşinin katõlõmcõlarõ ise Öner Yağcı, Ali Bulunmaz, Özge Mumcu. Yine aynõ mekânda saat 18.00’de yapõlacak “Dünden Bugüne; Basın Nereye?” adlõ söyleşinin katõlõmcõlarõ ise Ahmet Abakay, Özgen Acar ve Mehmet Faraç olacak. Uğur Mumcu Araştõrmacõ Gazetecilik Vakfõ Yayõn Yönetmeni Orhan Tüleylioğlu da “Neden Öldürüldüler” konulu fotoblok sergisini etkinlik boyunca sergileyecek. Kültür Servisi - Pablo Picasso’nun en büyük bo- yutlu yapõtõ olarak bilinen “Le Train Bleu” (Mavi Tren), Londra’daki Vic- toria&Albert Müzesi’nde sergilenmeye başladõ. Pi- casso’nun 1924 yõlõnda Di- aghilev’in ünlü dans top- luluğu Ballets Russes için yaptõğõ bez afiş, 10.4 x 11.7 metre boyutlarõnda. Picasso’nun yapõtõ, 18 Ey- lül’den başlayarak Victo- ria&Albert Müzesi’nde gerçekleştirilecek “Diag- hilev ve Ballets Russes” sergisinin bir parçasõ olarak izle- nebilecek. Picasso’nun dev afişi, aslõnda sanatçõnõn kumsalda kaygõsõzca ko- şan iki kadõnõ betimlediği ve bugün Paris’teki Picasso Müzesi’nde bu- lunan tablosunun bir kopyasõ. Vic- toria&Albert’ta açõlacak serginin küratörü Jane Pritchard, Diaghi- lev’in gösteriden önce sahnenin önünde yer alan bu tür afişlerden çok hoşlandõğõnõ, Picasso’nun özgün resmini görünce de “İşte ben tam böyle bir şey istiyorum” dediğini söylüyor. Picasso nerdeyse bir ge- cede bitirdiği bez tabloyu imzalamõş ve Diaghilev’e ithaf etmiş. Yapõt, ilk kez 1924’te Paris’te Ballets Russes top- luluğunun “Le Train Bleu” adlõ gösterisinde kulla- nõlmõş. İki sezon kullanõldõktan son- ra katlanõp saklan- mõş ve daha sonra ilk kez 1939’a Pa- ris’te düzenlenen bir sergide yer al- mõş. Ünlü bale eleş- tirmeni Richard Buckle, yapõtõ 1968’deki bir mü- zayedede 69 bin sterline satõn almõş. Victoria&Albert Müzesi’nde açõ- lacak olan “Diaghilev ve Ballets Russes” sergisi, ünlü topluluğun ilk performansõnõn yüzüncü yõldönümü dolayõsõyla düzenleniyor. Sergide topluluğun özgün kostümleri, sah- ne tasarõmlarõ, posterler, notalar ve daha pek çok obje yer alacak. Bir süredir Emek Sinemasõ’nõn yõkõlõp, yerine yapõlacak bir alõşveriş merkezinin en üst katõna inşa edileceği iddialarõ gündemde. AKM’nin yenilenme sürecine benzer bir dönem yaşayan Emek Sinemasõ’nõn akõbeti ne olacak? Önerilen yõkõm ve yenileme süreci, çağdaş yenileme ve koruma ilkelerine ve ölçütlerine aykõrõ mõdõr? Bu uygulamada kamu yararõ var mõdõr? Sorularõmõzõ Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi YK Başkanõ Prof. Dr. Deniz İncedayõ, 2. No’lu İstanbul Kültür ve Tabiat Varlõklarõ Koruma Kurulu Başkanõ Prof. Dr. Mete Tapan ve projenin müellifi mimar Fatih Kesgün yanõtladõ. 2. DATÇA EDEBİYAT GÜNLERİ Picasso’nun en büyük yapıtı Londra’da VICTORIA&ALBERT’TAKİ ‘BALLETS RUSSES’ SERGİSİNDE YER ALACAK Onur konuğu Ataol Behramoğlu FATİH KESGÜN Proje Emek Sinemasõ’nõ yõkacak bir proje değildir! Emek Sinemasõ Salonu’nun nakil edilmesi ise sinemanõn yaşatõlmasõ, kullanõlarak korunmasõ için bu tür bir uygulama kesinlikle gereklidir. Proje alanõnda özgün durumda olan kültür varlõğõ olarak tanõmlõ her duvar, her yapõ yõkõlmadan korunmaktadõr. Alternatif olacak önerilerin bu bileşenleri doğru tanõmlayarak üretilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu proje, bilimsel olarak hazõrlanmõş bir koruma projesi. Sahanõn kütlesel ilişkilerini tanõmlayan bir avan proje. Tekrar belirtelim sahada özgün olarak bulunan hiçbir kültür varlõğõnõn yõkõmõ söz konusu değildir. Konunun yargõya taşõndõğõ günden bugüne kadar, “yeni”ye geçit vermeyen yerleşik aydõnlarõn, tekellerini õsrarla korumak gayreti içinde, sõnõfsal bir baskõ yaratmak amacõyla tamamen mimari olan meseleyi, hiçbir bilimsel incelemeye gerek duymadan siyasi platforma taşõmak istediğini görüyorum. Proje ekibi olarak, yargõ süreci tamamlanmadan projenin akõbeti hakkõnda görüş belirtmenin yanlõş olduğuna ve yasal olmayacağõna inanõyoruz.  EmekSinemasõ’nanaklenkoruma ‘YIKILMADAN KORUNACAK’ PROF. DR. METE TAPAN Dünyadaki uygulamalar izlendiğinde benzer uygulamalara rastlamak mümkün. Ancak bu tür yaklaşõmlarda kamu yararõnõn temel neden olmasõ aranõr veya müzelerde teşhir etmek amacõyla duvar panolarõnõn taşõnmasõ uygulamalarda izlenebilir. Sözü edilen konuda toplumsal bir yararõn varlõğõndan söz etmek zorlama olur. Koruma felsefesinde kültür varlõklarõnõ yerinde korumak esastõr. Kültürel süreklilikte sosyal yararõn kişisel yarardan daha önemli olduğunu unutmayalõm. ‘YERİNDE KORUMAK ESAS’PROF. DR. DENİZ İNCEDAYI Öncelikle tarihi Cercle d’Orient binasõnõ ve kompleksini barõndõran yapõ adasõ Beyoğlu Sit Alanõ içerisinde yer almakta. Sit alanõnda uygulanmak istenen 5366 sayõlõ Yenileme Yasasõ ve Kurul kararõ anayasa ile çelişmekte. Ayrõca bu karar, İstanbul 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlõklarõnõ Koruma Kurulu’nun 1991 tarih ve 2917 sayõlõ kararõnda belirtilen koruma kararlarõyla ve ilkelerine de aykõrõdõr. Bunlara bir de, Emek Sinemasõ DOCOMOMO - Türkiye Listesinde (Modern Mimarlõk Eserleri tescil listesi) yer almasõnõ ve Türkiye modern mimarlõğõnõn tescilli bir binasõ olduğunu ekleyebiliriz. Bu tür ilkesel, hukuksal ve anayasal çelişkilerin yanõ sõra, bilimsel ve estetik açõdan da Emek Sinemasõ’nõn yõkõlma kararõ, dünyaca kabul edilen çağdaş koruma kriterlerine ters düşmekte. Birçok benzer uygulamada da kültürel belleğin silinmesi ve toplumsal bağlamdan kopartõlmasõ yöntemiyle karşõlaşõyoruz. Emek Sinemasõ’nõn da kentsel mekânõn metalaştõrõlmasõ politikalarõna yenik düşmesi, toplumsal kültür varlõklarõnõn rant aracõ olarak görülmesi anlayõşõ Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi’nce kabul edilemez. Bilimsel kriterlere, sivil toplum görüşlerine karar süreçlerinde yer vermeyen, şeffaflõkla tartõşamayan bir koruma ve yenileme anlayõşõ, evrensel koruma ölçütlerini ve çağõmõzõn bilimsel doğrularõnõ yadsõmaktõr. ‘HUKUKSAL ÇELİŞKİLER VAR’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear