25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR SÖYLEŞİLERİ 7 CMYB C M Y B CEREN ÇIPLAK T emeli 1946’da Vali Lütfi Kırdar ta- rafõndan atõlan, Cumhuriyet döne- minin simge yapõlarõndan Atatürk Kültür Merkezi (AKM) temel atõlõşõndan 23 yõl sonra, 1969’da açõlmõş, açõlõştan 1 yõl son- ra da kuşkulu bir yangõn sonucu 1977’ye ka- dar kapalõ kalmõştõ. 2005’te de AKM’nin yõ- kõlarak yenilenmesi gündeme gelmişti. (Ge- rekçelerden biri de yapõnõn “çirkin” olmasõ olarak gösterilmesiydi.) AKM 2008’den beri de “yenilenmek” üzere kapalõ… AKM, 1999’da Kültür Bakanlõğõ İstanbul 1 Numaralõ Kültür ve Tabiat Varlõklarõ Ko- ruma Kurulu tarafõndan tescil edilmesine rağmen, alõnan tescil kararõnõn kaldõrõlmasõ önerisi 2006’da yine Kültür Bakanlõğõ tara- fõndan gündeme getirildi. Çünkü Ekim 2007’de 2010 Ajansõ için hazõrlanan yasa tas- lağõna “AKM’nin yeniden yıkılıp yapıl- ması” hükmü konacaktõ. Buna karşõlõk İs- tanbul 1 Numaralõ Koruma Kurulu da Kasõm 2007’de AKM’yi Birinci Grup Kültür Varlõğõ olarak tescil etti. Buna göre artõk AKM zaten yõkõlamazdõ! Yõkõmõn durdurulmasõ sonrasõnda AKM için İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansõ sorumluluğunda yapõnõn mimarõ Ha- yati Tabanlıoğlu’nun oğlu Murat Taban- lıoğlu tarafõndan hazõrlanan “yenileme pro- jesi” de binanõn özgün nitelikleri ve değer- lerinin kaybõna neden olacağõ gerekçesiyle Kültür Sanat-Sen’in geçen yõl açtõğõ dava so- nucu yargõ tarafõndan durdurulmuştu. Sonrasõnda söz konusu proje revizyon sü- recine sokularak bir uzlaşõ aranmõş, 2010 Ajansõ, Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, TMMOB Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şubesi, Kültür Sanat Sendikasõ, Özerk Sanat Konse- yi vb. gibi farklõ kültür ve sanat kurum ve ku- ruluşlarõnõn yer aldõğõ bir temsilciler grubu, proje müellifi Tabanlõoğlu Mimarlõk’tan re- vizyon projesi hakkõnda bilgi alarak projeye dair eleştiri ve çekincelerini dile getirmişler ve izleyen süreçte ortak kararlarda buluşul- muştu. Karara varõlan bu pro- je Bakanlõk tarafõndan 5 Haziran’da onaylandõ ve 2010 Ajansõ’na gönde- rildi. Ancak Mimarlar Odasõ İstanbul Büyük- kent Şubesi Başkanõ Prof. Dr. Deniz İncedayı, “2010 Ajansı uygulama için gerekli olan ödene- ği henüz aktarmamıştır ve görev süresi tamam- lanmamış olmasına kar- şın bu konudaki yasal sorumluluğunu ertele- mektedir” diyor. Geçen günlerde AKM, tam anlamõyla protesto- lara “seyirci” oldu: Bi- nanõn önünde ardõ ardõna açõklama yapan 2010 Ajansõ ile Kültür Sanat- Sen, AKM’nin belirsiz bekleyişinden birbirlerini sorumlu tuttular. Basõna yansõyan haberlere bakõ- lacak olursa Tabanlõoğlu’nun uzlaşma top- lantõlarõ öncesindeki yenileme projesine ya- põlan itirazlarõ anlamaya çalõşõyordu kamuo- yu yeniden! Biz de söyleşimize Prof Dr. De- niz İncedayõ ile bu noktadan başlõyoruz: - Murat Tabanlıoğlu’nun “yenileme pro- jesi” yıkma, yeniden bambaşka bir yüz ka- zandırma projesi değildi: Bu projede ne- lere itiraz edildi? Sonrasında nasıl bir projede görüş birliğine varıldı? - Evet, bu proje bir koruma, yenileme pro- jesiydi, ancak bazõ noktalarda AKM gibi mi- marlõk ve kültür tarihi açõsõndan çok boyut- lu değer taşõyan bir binanõn özgün nitelikle- rini belirli noktalarda farklõlaştõran müdaha- leler içeriyordu. Bunlar 2863 sayõlõ koruma yasasõna ve mevzuata aykõrõlõk oluşturuyor- du. İlgili kurum ve kuruluşlarõn itirazlarõ bu noktalara oldu. Örneğin, yeni cephe düzenlemesindeki yo- ruma ya da Kültür Merkezi’nin üst katõna öne- rilen özel bir restoran işletmesine itirazlar gel- di. Topluma mal olmuş AKM’nin kamuya açõklõğõ, şeffaflõğõ, ulaşõlabilirliği ve ekono- mik açõdan erişilebilirliği bu boyutun bir par- çasõ, kimliğin bir tamamlayõcõsõ. AKM de gerek kentlisiyle, kentle ve Cum- huriyet Meydanõ’yla ilişkisi, gerek kentliyle kentliyi buluşturmasõ açõlarõndan önemli bir kamusal hizmeti karşõlõyordu. Bu nedenle özelleştirmeci bir yaklaşõmõn, üst gelir grup- larõnõn kullanõmõyla sõnõrlanacak hizmet an- layõşõnõn kompleksin kültürel kimliğiyle bü- tünleşmeyeceği düşünülerek itiraz edilmiştir. - Aslında restoran için dünyada da ben- zer uygulamaların olduğu söylenerek eleş- tiriler size çevrildi. Örneğin, restorana karşı çıkılması eleştirildi. - Konu, restoran olmasõ ya da olmamasõna indirgenmemeli. Tartõşmayõ biraz da- ha derinleştirdiğimizde tasarõmõn ve ye- nilemenin sosyal, politik yüzüyle karşõlaşõyoruz. Kentliler için bir restoran, kültür etkinlikle- riyle bütünleşen bir hizmet olabilir kuşkusuz, ancak bütününde AKM kompleksinin, geti- rilen eklerle daha özel bir hizmet alanõna dö- nüşmesine, kentliyle ilişkisindeki farklõlaş- maya, özelleştirici anlayõşla binanõn her ke- sim tarafõndan erişilebilirliğinin sõnõrlandõ- rõlmasõydõ sorgulanan. Özgün karaktere ait bir değişimdi. Bu bağlamda, cephe ile ilişkili ola- rak ve şeffaflõk konularõnda kimliğinin sak- lõ kalmasõ konusunda uyarõlar yapõldõ. Bilimsel, çağdaş örnekleri anõmsatmak ye- rine, olumsuz örnekleri bularak “Dünyada ör- nekleri var” diyemeyiz. Ayrõca, her bir ese- rin, kendi içinde ve ken- dine özel toplumsal, çevresel bağlamõnda değerlendi- rilmesi gerekir. KORUNMASI BEKLENEN KİMLİK - Peki, yeter ki bu tür dönüşümlerle el- de edilecek gelir sanata geri dönsün görü- şüne neler söylersiniz? - Kuşkusuz sanatõn toplumda farklõ kurum ve kuruluşlar ve yönetimler tarafõndan sürekli desteklenmesi gerekir. Ancak kültür varlõğõ olarak tescilli, topluma mal olmuş bir yapõy- la özelleştirmeci bir yaklaşõmõn bütünleşmesinden söz ediyor- sak, bunu elde edilecek gelir- le değerlendirmek doğru ol- maz. Burada korunmasõ bekle- nen, mirasõn bütününe yansõ- yan kimliktir ve cephenin ticari amaçlõ kullanõmõ, özel bir res- toran işletmesi ve başkalarõ da eklenebilecek rant amaçlõ kullanõmlar yaratmak kültür sanat çevrelerinde ve kamuda haklõ bir tartõşma açmõştõr. - Sonunda projede bir uz- laşma sağlandı. Buna karşın AKM’de restorasyon çalış- maları neden başlamadı? İş gerçekten bir inatlaşmaya mı döndü? - Bu soruyu 2010 Kültür Ajansõ ve Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’na sormak gerekir. Her iki kurum da sorumlu ola- rak birbirlerini gösteriyorlar. Daha doğru anlayabilmek için süreci başõndan bugüne izle- mek ve tekrar değerlendirmek gerekir. AKM’nin iyileştirilmesi, sağlõklõlaştõrõlmasõ konularõn- da adõmlar atõlmõş, proje tar- tõşmaya açõlmõş ve bir noktada uzlaşõlmõştõr. Yenileme projesi uygulama için hazõrlanmõş, yasal sürecini tamamlamõştõr. SABIRSIZ BİR BEKLEYİŞ SÜRMEKTE - Şimdi beklenen nedir öyleyse? - 2010 Kültür Ajansõ’nõn, vaat edildiği gi- bi ödeneği aktarmasõ, uygulamayõ başlatma- sõdõr. Toplumda, kültür sanat insanlarõ arasõnda bu konuda haklõ olarak sabõrsõz bir bekleyiş sürmekte. - Restorasyon çalışmalarının başlaya- mamasının sorumlularından biri olarak gö- rülüyor Mimarlar Odası. Hatta “muhale- fet yapmak adına muhalefet yaptığınız” dü- şünülüyor çoğu kimselerce, “İsteme- zük”çüler deniliyor… - Kentsel mekân giderek hõzlanan ve yo- ğunlaşan biçimde imar rantõ ve özelleştirme politikalarõna açõlõyor. Dönüşüm projeleri olarak gündeme gelen projelerde detaylõ ola- rak incelediğinizde toplumsal yarar yerine ki- şisel ya da özel çõkar zihniyetiyle karşõlaşõ- yorsunuz. Dönüşüm gerekçesi kullanõlarak bir- çok değer yitiriliyor, mekân özelleştiriliyor, yapõlaşmaya açõlõyor. Bu denli hõzlõ bir “dö- nüşüm” yaşanmamõştõ belki de bugüne dek. Böyle bir tablo karşõsõnda Mimarlar Oda- sõ kamuya karşõ taşõdõğõ kurumsal sorumlu- luk gereği sorgulamacõ olmak durumunda. Bu nedenle daha fazla sorgulama, itiraz plat- formu oluşuyor, hukuki süreç başlatõlõyor. Mimarlar Odasõ çalõşmalarõnõ yakõndan iz- leyenler bunun tutarlõ bir kamusal yarar po- litikasõ olduğunu kolaylõkla görebilirler. Muhalefet yapmak için muhalefet yapõl- madõğõ açõktõr. Ancak ne var ki, toplumumuzda ve meslek alanõmõzda sürdürülen kamu ya- rarõ ve hukuk mücadelesini bu şekilde for- müle ederek kullanmak isteyenler az de- ğil. Özellikle “istemezükçüler” ta- nõmlamasõ, bugün çok yanlõş ve haksõz bir tanõmlama, bir karalama politikasõ olarak karşõmõza çõkõyor. Bu söylem sivil toplumun sesini bastõrmaya yönelik bir söylem. Son dönemlerde ne yazõk ki üst üste yaşa- dõğõmõz tartõşmalõ kentsel uygulamalar, özel imar davalarõ var ki, bunlar basõna, medyaya yansõdõğõnda, en kestirme yanõt “Her şeye muhalefet ediliyor” şeklinde oluyor. - AKM’de uygulamaya dönük çalış- maların başlaması için somut öneriniz ne- dir? - Önerim, yetkililerin ve yönetimin kültür hizmeti gibi önemli bir rolü olan bu binanõn kente acil olarak yeniden kazandõrõlmasõ yö- nünde çaba harcayarak uygulama sürecini baş- latmalarõ, kamuya karşõ sorumluluklarõnõ da- ha fazla ertelememeleridir. - Süreç şeffaf işlemiyor. AKM, uygula- ma noktasında tıkandı. AKM’nin bugün- kü durumunun sorumlusu kimdir? - Bugün gelinen noktada daha fazla bilgi- lendirmeye gereksinimimiz var. Birçok süreçte olduğu gibi, yeterince şeffaf olarak tartõşa- mõyoruz. Bilgilendirme yapõlmadõğõ için so- rumlunun da kim olduğu konusunda kesin bir yanõtõmõz yok. Yapõlan itirazlar gerekçeleriyle açõklanarak, toplumla ve basõnla paylaşõlarak yapõlmõş, kamusal yarar ilkesi ön planda tu- tulmuş ve AKM’nin korunmasõ ve yenilen- mesi sürecine, çok yönlü miras değerlerinin bütünlüğü anlayõşõyla yaklaşõlmõştõr. Mimarlar Odasõ Başkanõ Deniz İncedayõ’ya göre, AKM açmazõnda top İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansõ’nda AKM’nin daha fazla vakit kaybedilmeden Tabanlõoğlu Mimarlõk tarafõndan hazõrlanan ve onaylanan projeye uygun olarak, yenileme uygulamasõnõn başlatõlmasõnõ, kimliğinin, özgün niteliklerinin, kentliyle ve kentle ilişkisinin ve nice simgesel değerlerinin yaşatõlmasõnõ, sürdürülmesini dilerim. Aynõ zamanda kültürel bir mesaj niteliği de taşõyan bu yenileme, kentimizde ve toplumumuzda sivil toplum mücadelesinin de bir simgesi olacaktõr. AKM’nin iyileştirilmesi, sağlıklılaştırılması konularında adımlar atılmış, proje tartışmaya açılmış ve bir noktada uzlaşılmıştır. Yenileme projesi uygulama için hazırlanmış, yasal sürecini tamamlamıştır. 2010 Kültür Ajansı, vaat edildiği gibi ödeneği aktarmalı, uygulamayı başlatmalı. Toplumda, kültür sanat insanları arasında bu konuda haklı olarak sabırsız bir bekleyiş sürmekte. - Mimarlar Odası olarak AKM için bir sonraki adımınız nedir? - Biliyorsunuz, AKM’nin yenileme uygulamasõ başlatõlmadõğõ için TMMOB Mimarlar Odasõ, KESK Kültür Sanat Sendikasõ ve Özerk Sanat Konseyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bulundu. Ayrõca yapõlan açõklamalarla, Kültür ve Turizm Bakanlõğõ ile 2010 Ajansõ açõklama yapmaya, şefafflõğa çağrõldõ. Bu sürecin neden ertelendiği konusunda aydõnlanmak hakkõmõz. Bu konuda sanõyorum kampanyalar, bilgilendirmeler sürecek. Hukuksuz ve başarõsõz gelişen bir süreç sonucunda 2 yõlõ aşkõn süredir AKM hizmetinden yoksun kaldõk. Bu her şeyden önce kamuya karşõ yapõlan bir haksõzlõktõr. Bugüne kadar sürdürülen mücadelede kamu yararõ ve haklarõ sorgulamasõ nasõl yapõldõysa, bugünden sonra da izlenen yol topluma kaybettirilen sürenin ve kalitelerin sorgulanmasõ olacak. - Siz AKM’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? - Tabanlõoğlu Mimarlõk tarafõndan hazõrlanan ve onaylanan projeye uygun olarak, daha fazla vakit kaybedilmeden yenileme uygulamasõnõn başlatõlmasõnõ, AKM’nin kimliğinin, özgün niteliklerinin, kentliyle ve kentle ilişkisinin ve nice simgesel değerlerinin yaşatõlmasõnõ, sürdürülmesini dilerim. Aynõ zamanda kültürel bir mesaj niteliği de taşõyan bu yenileme, kentimiz ve toplumumuzda sivil toplum mücadelesinin de bir simgesi olacaktõr. Son dönemlerde ne yazõk ki üst üste yaşadõğõmõz tartõşmalõ kentsel uygulamalar, özel imar davalarõ var ki, bunlar basõna, medyaya yansõdõğõnda en kestirme yanõt “Her şeye muhalefet ediliyor” şeklinde oluyor. ‘Yeni proje uygulanmalõ’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Karaburun, 28- 30 Ağustos tarihleri arasõnda 1. Börklüce Şiir Gün- leri’ne ev sahipliği yapacak. Karaburun Belediyesi, 3K Kavimler Kapõsõ Sanat Derneği, Karaburun Gündelik Yaşam Bilim ve Kültür Derneği, Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa Kültür Sanat ve Dayanõşma Derneği ile Karaburun Yarõmadasõ Eko-Turizm Kültür ve Sa- nat Derneği’nin (EKSAD) düzenlenen şiir gün- lerinin onur konuğu, şair-yazar Hüseyin Yurt- taş olacak. 28 Ağustos Cumartesi günü Kara- burun Nergis Kafeterya’da başlayacak etkinli- ğin açõlõş konuşmalarõnõ Karaburun Belediye Başkanõ Serdar Yasa ile Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa Kültür Sanat ve Dayanõşma Derneği Başkanõ Mesut Karaoğlan yapacak. Et- kinlik kapsamõnda 30 Ağustos’a dek Karaburun merkez ve köylerinde şiir dinletileri, tiyatro gös- terimleri, söyleşiler gerçekleştirilecek. Denizİncedayı GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Tutukluların Haklı FeryadıTürkiye tarihinin önemli bir bölümü sıkıyönetim, yani Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı, en alt rütbeleri korgeneral olan askeri yöneticilerin tercihleriyle yaşandı. Bu sürelerde yargı görevini de kendilerine özgü oluşumu ve yetkileri bulunan sıkıyönetim mahkemeleri üstlendiler. Ardından “olağanüstü hal” dönemine geçildi. Sıkıyönetim komutanlarının görev ve yetkileri olağanüstü hal bölge valilerine, bir anlamda siyasal iktidara bağlı yöneticilere devredildi. Sıkıyönetim mahkemelerinin yargı alanına giren suçların kovuşturulması için de devlet güvenlik mahkemeleri kuruldu. Üç kişilik mahkeme heyetinin bir üyesinin askeri yargıç, kimi savcıları da askeri savcıydı. Sonra asker görevliler kurullardan çıkarıldı. Bir süre sonra da özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve buralarda görevli özel yetkili yargıç ve savcılar dönemi başladı. Sıkıyönetim ve olağanüstü hal dönemlerinde, Türkiye’de demokrasiden söz etmek olanaksızdı. Oysa bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi görev başında, Türkiye’nin demokratik bir devlet olduğu söyleniyor, demokrasi askerlerin canına okuma olanağını bile yaratırken yargıda olağanüstü hal durumu devam ediyor. Yargıdaki en önemli sorunlardan birisi de geçici nitelikli bir koruma önlemi olduğu tartışılmayan tutuklama uygulamasının sürekli niteliği kazanmış olmasının yarattığı tartışmalar oluşturuyor. Hukukçuların uygulamadan duyduğu endişenin boyutlarını anlamak için, Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi’nin araştırmalar sonunda oluşturduğu ve kitap haline getirdiği “Tutuklama Raporu”na bir göz atmak bile yetiyor. Silivri davalarındaki tutukluluk süreleri sanıkların ve hukukçuların diliyle infaza dönüşmüş durumda. Ama geldiğimiz noktada Türkiye’de “demokrasi” yönetimi değil de “hınç alma” yönetimi olduğu görüntüsü giderek yaygınlaşıyor. Çünkü iktidara, çeşitli nedenlerle yakın duran yayın organları ve yazarlar, durumdan öylesine memnun ve mutlular ki anlatması bile zor. Savundukları görüşlerin önünü kestiklerine inandıkları askerlerle aydınlara ve gazetecilere neredeyse düşman gibi bakıyorlar. Kendileri ile benzer görüşleri paylaşan kimi yazarların, aldıkları mahkûmiyetler nedeniyle yazarlığı bırakmış olmasını bile gündeme getirmiyorlar. 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Yasası’nın gazetecilerin görevlerini yapmalarını suç sayan maddelerinin gadrine uğrayan arkadaşlarının arkasında duramadıkları için, tüm gazetecilerin arkasında durmayı yeğleyen meslektaşlarını kötüleyerek yanlış tutumlarını gizlemeye çalışıyorlar. Galiba, yasanın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından çıkarılmış olması nedeniyle suskunluğu zorunlu sayıyorlar. Özel yetkili mahkemelerde görevli kimi yargıç ve savcıların yerlerinin değiştirilmesini engellemek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Bu nedenle olsa gerek, Silivri tutuklularının feryatlarına tepki veren TBMM Başkanı Şahin ile Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç’ın açıklamalarını yok sayarak üstlendikleri göreve de ters düşüyorlar. Türkiye demokratik bir ülke(!) ama, savunulan demokrasinin ne mene bir şey olduğunu anlamak her gün biraz daha zorlaşıyor. oerinc@cumhuriyet.com.tr Börklüce Şiir Günleri Çin’in en pahalı filmi Woo’dan Kültür Servisi - Yönetmenliğini yaptõğõ “Kõzõl Uçurum” serisiyle doğduğu topraklara dönen aksiyon ustasõ John Woo, IMAX şirketi ile birlikte Çin sinema tarihinin en pahalõ filmini çekmeye hazõrlanõyor. 2. Dünya Savaşõ’nda Japonya’yla savaşan Çin hava kuvvetlerini anlatacak bir dönem filmi olacak olan “Flying Tigers”õn bütçesi 90 milyon dolar olarak açõklandõ. Woo’ya göre film, Çin sinemasõnõn en gösterişli hava savaşõ sahnelerine sahip olacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear