Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
2 AĞUSTOS 2010 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
15
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
‘Dünyanõn Yeni Kobaylarõ
İnsanlar mõ Olacak?’
GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) konusunun, in-
sanõn ve insanlõğõn geleceğini çok yakõndan ilgilendirdiği,
her geçen gün çok daha iyi anlaşõlmaktadõr.
GDO’nun boyutlarõnõn çok kapsamlõ ve değişik olduğu
da değişik görüşlü bilim insanlarõnõn açõklamalarõndan an-
laşõlmaktadõr.
Uzun bir süredir, dünyanõn doğal dengeleri değiştirilmekte
ve geleceği belirsiz deneylerle, insanoğlu, geleceği bilin-
meyen bir yöne doğru sürüklenmektedir.
Meksika Körfezi’ndeki, petrol kuyusunun yõkõlmasõ so-
nucu denize yayõlan petrol, gelecekteki çok daha büyük çev-
re felaketlerinin habercisidir.
İnsanoğlunun dört bir yanõ tehlikeli maddelerle kuşatõl-
mõştõr.
İçtiğimiz sudan, yediğimiz ekmeğe kadar her şeye kuş-
kuyla bakar duruma getirildik.
GDO konusu, görsel ve yazõlõ medyada salt gõdalara odak-
landõrõldõ.
Bilim insanlarõnõn açõklamalardan, gen ve genetik deği-
şiminin, günümüzdeki bütün organizmalarõ kapsadõğõ an-
laşõlmaktadõr.
Bugün bir milyara ulaşan insanõ yakõndan ilgilendiren ve
her geçen gün katlanarak büyüyen açlõk sorununa çözüm
getirmek için GDO’larõn gündeme geldiği vurgulanmaktadõr.
Verimlerini arttõrmak için genleriyle oynanan ürünlerin, in-
san vücudunda özümsendikten sonra, gerek o insana, ge-
rekse o insandan üreyen kuşaklara da neler aktaracağõ bi-
linmemektedir.
Genetik konusunu ilk kez, Gregor Johann Mendel (1822
- 1884) gündeme getirmiş ve “genetiğin babası” olarak anõl-
mõştõr. Mendel deneylerini bitkiler ve özellikle de “bezel-
yeler” üzerinde yapmõş ve araştõrmalarõnõ sekiz yõl süren
aralõksõz bir çalõşmayla sürdürdükten sonra sonuca ulaşa-
bilmiştir.
Genetik biliminin öncüsü ve babasõ olan Mendel, de-
neylerinde, türlerin özelliklerinin “kalıtım yoluyla” son-
raki kuşaklara aktarõldõğõnõ bulmuş ve günümüz genetik bi-
limine öncülük etmiştir. Buluşlarõ “Mendel Yasaları” ola-
rak bilinmektedir. Bu yasalar, kendisinden sonra gelenle-
rin yaptõğõ deneylerle de doğrulanmõş ve “kalıtım kura-
mının” her canlõ için geçerli olduğu, “kesin olarak” ka-
nõtlanmõştõr.
Birleşmiş Milletler Tarõm ve Gõda Örgütü (FAO), 2008
yõlõnda dünyada 1 milyar insanõn açlõk sorunu yaşamakta
olduğunu açõklamaktadõr.
Açlõk bir “salgın hastalık” gibi hõzla yayõlmaktadõr. Özel-
likle geri kalmõş ülkelerde, önlenemeyen nüfus artõşõ,
dünyanõn birincil sorunu konumuna gelmiştir. Bugün Af-
rika açlõk sorununun en yoğun olduğu ülkelerin başõnda gel-
mektedir. Bazõ kaynaklara göre Afrika’nõn bazõ bölgelerinde,
her üç kişiden biri “aç yatıp aç kalkmaktadır”. Hindis-
tan, Çin, Kongo Cumhuriyeti, Endonezya, Pakistan, Ban-
gladeş ve Etiyopya, “en kötü beslenen” ülkelerin başõn-
da gelmektedir. Küresel õsõnmanõn getirdiği, iklim değişikliği,
su sõkõntõsõ, seller ile “erozyona uğrayan” topraklar ne-
deniyle, önümüzdeki 20 yõl içinde yüzde 50 oranõnda ar-
tacağõ kaçõnõlmaz görünen gõda gereksinimini karşõlama-
nõn olanaksõz olduğu açõklanmaktadõr. Bu nedenle bazõ gõ-
da ürünlerinde GDO’lar aracõlõğõ ile verimin yüzde 40’la-
ra kadar artmasõ gereğinin duyulmakta olduğu savunul-
maktadõr.
Bugün GDO’lar dünyada insanõn içinde “kara kutu” ola-
rak dolaşmaktadõr. Yarõn “kara kutu” açõldõğõnda gerçek
de ortaya çõkmõş olacaktõr.
Dileriz ki, o gün geldiğinde, insanlarõn, “kobay” gibi kul-
lanõlmadõğõ anlaşõlsõn, ama iş işten geçmiş de olmasõn.
Görünenler, “Dünyanın yeni kobayları insanlar mı ola-
cak” sorusunu akla getirmektedir.
Seçkin Mehmet
Abdullah Gül’ün oğlu Mehmet
Emre Gül’ün Harvard’a girmesinin
ne kadar hayırlı olduğu ÖSYS sı-
nav sonuçları ve kılavuzunun açık-
lanması ile bir kez daha anlaşıldı.
Mehmet Emre Gül, ne
49 kez yanlış yapılmış
kılavuz ile karşı karşıya
geldi, ne de resmi açık-
lanmış başarı puanı bir
hafta sonra yine resmi
olarak değiştirilen şaşkın
öğrencilerle aynı yazgıyı
paylaştı.
Milli gururumuz Meh-
met Emre Gül, yanlışların
yanlışlığı içinde yanlış bir
iş yapmamak için yaz
sıcağında ailecek üni-
versite seçme işkencesi
aşamasını da doğrudan
doğruya sıçramış oldu.
Böylelikle Mehmet Emre
Gül, girişimci ruhun seç-
kin örneklerinden oldu-
ğunu bir kez daha kanıt-
ladı. Bu ayrıcalıklı konumu nede-
niyle Mehmet Emre Gül’ü kutluyor,
kendisine o ünlü deyişteki gibi
başarılar diliyoruz:
Babasına bak, üniversitesini al.
Yardımlar
başladı
Ankara sokakların-
da Melih Gökçek’in
“yardım” araçlarını
görünce dostumuz
Ümit Sarıaslan’ın
aklına referandum
düşmüş:
“Sen misin ‘Hayır-
da hayır vardır’ di-
yen!
Aldı iletiyi Ankara
ayanı. Sultanın yüksek
iltifatına mazhar ola-
bilmek için kolları sı-
vadı yeniden. Her iki
koltuğun ve türlü kol-
tukçunun çıkarlarının
örtüştüğü bir kavşak-
ta, bizim sokakta ha-
reket başladı. Nerede
hareket, orada bere-
ket! Büyükşehir bele-
diyesi gıda ve temiz-
lik malzemesi dağı-
tım araçları sokaklar-
da arzı endam ettiği-
ne göre, kampanya
başladı demektir.
Öyle ya, hayret ki
hayır-dua kazanasın.
Güncel adlandırma-
sıyla evet oyu alasın!”
Siyaset görevi
CHP lideri Kemal Kı-
lıçdaroğlu, toplum için
siyaset yaptığını, bunu
da bir “görev” olarak al-
gıladığını hem görüşleri,
hem de davranışları ile
duyumsatıyor:
Yorulmadan, yüksün-
meden, çekinmeden sü-
rekli hep halkla birlikte.
Halka dokunuyor açık-
çası. Epeydir halkla
bağlarını koparmış parti
örgütünü de bu yönde
hareket etmesi için uya-
rıyor. Dahası, partisine
hatırı sayılır bir oy artışı
sağlamadığı durumda
genel başkanlıktan ayrı-
lacağını duyurmaktan
da kaçınmıyor.
Dedik ya, Kılıçdaroğlu,
siyaseti, Türkiye’yi çık-
mazlardan, karamsarlık-
tan, düşürüldüğü dipsiz
kuyulardan kurtarmak
için bir “toplumsal gö-
rev” sayıyor. Siyaseti,
olması gereken gibi ya-
pıyor. Siyasetin halk adı-
na, halk için yapılması
gerektiği kuralını doğru-
dan yaşama geçiriyor.
O yüzden Kılıçdaroğ-
lu’nun dediği doğrudur:
Bir siyasetçi olarak
Başbakan, Genelkurmay
Başkanı ile olağandışı
toplantılar yapıyorsa, ne
görüştüğünü halka açık-
lamak zorundadır.
Açıklamazsa, siyaseti
halk için değil, kendisi
ve çevresi için ya da bi-
rileri için yaptığını kanıt-
lamış olur. Ya da gizli
kapaklı işler yürüttüğü-
nü, diktatörlüğe özendi-
ğini.
Gelir vergisinde değişiklikten yola çı-
kıp yürürlüğe sokulan torba kanun
“gecekondu affı” da öngörüyor. Şehir
Plancıları Odası Genel Sekreteri Ümit
Özcan, onların ne menem gecekon-
dular olduklarına açıklık getiriyor:
“Hazine adına tescil edilen taşın-
mazların Büyükşehirlerde öncelikle
Büyükşehirlere, talebin olmaması ha-
linde ilgili belediyelere bedelsiz ola-
rak devredilir şeklindeki hüküm ilk ba-
kışta oldukça masum gibi görün-
mekle birlikte, ‘Bu taşınmazların ya-
pı sahiplerine satışı ve genel hü-
kümlere göre değerlendirilmesi bu ka-
nunun 5. maddesine göre yapılır’
cümlesi torba kanunda var olan ni-
yetin ifadesi olarak ortaya çıkmakta-
dır. Hazine taşınmazları üzerindeki ya-
pı sahipleri deyişinin yasal karşılığı, ge-
cekondular olmaktadır. Kanunun sö-
zünü ettiği gecekonduların ise, bizim
bildiğimiz fakir fukaranın oturduğu yer-
lerden olmadığı, kamu arazilerine ya-
pılmış havuzlu villaların da statü ola-
rak gecekondu olduğu hatırlanacak
olursa, böylesi önemli bir af düzen-
lemesinin neden bunca sessizlik için-
de kabul edilmiş olduğu da anlaşılmış
olacaktır.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu,
hemen hemen her konuşmasında
“Biz iktidara gelince, bugünküler gibi
havuzlu villalarda oturmayacağız” di-
yor ya... İşte o havuzlu villalar affe-
dilmek üzere torbaya dolmuş...
Villa affı
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
AKP’lilerin Bozulan Sinirleri
“...Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi
sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması
konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum,
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile
izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı
Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin
kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı
Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve
olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak
karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve
davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya
koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin
olmaması gerekir.
Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder
Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türküm diyene!’
anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye
Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması
için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık
görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki
sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu
kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
27 Nisan 2007 günü Genelkurmay’ın internet
sitesinde yayımlanan zehir zemberek muhtıra
metninin son bölümü yukarıdaki gibiydi. Muhtıra,
demokrasiden umudunu kesip umutlarını Türk
Silahlı Kuvvetleri’ne bağlamış kesimlerin
yüreklerine su serperken, “irticai eylemlerin
odağı olduğu” Anayasa Mahkemesi tarafından
tescil edilmiş AKP tabanında şok etkisi
yaratmıştı. “Tabanında” diyoruz, çünkü parti
yönetimi “muhtıra”yı umursamamış, tam tersine
açıkça diklenme, meydan okuma pozisyonu
almıştı. Bu pozisyonu AKP’ye üç ay sonra
yapılan genel seçimlerde puan kazandırmış,
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bel bağlayan “umutsuz
demokratlar” büyük bir hüsran yaşamışlardı.
“Muhtıra”nın yayımlandığı tarihten bir hafta
sonra, 4 Mayıs günü Başbakan ve daha sonra,
“O muhtırayı ben tek başıma kaleme aldım”
diyecek olan dönemin Genelkurmay Başkanı
Org. Yaşar Büyükanıt Dolmabahçe Sarayı’nda
bir araya gelmişler, 2 saat 15 dakika baş başa
görüşmüşlerdi. Bu görüşme bir “kutlama”, bir
“teşekkür” ya da bir “pazarlık” buluşması mıydı?
Bunu bilemiyoruz.
Tek bildiğimiz Org. Yaşar Büyükanıt’a
emekliliğine 20 gün kala, Bakanlar Kurulu
kararıyla 8 Ağustos 2008 günü “Üstün Hizmet
Madalyası” verildiği, bir de hizmetine değeri
trilyonla ifade edilen zırhlı bir otomobil
sunulduğu.
İnsan ister istemez bu onurlandırmanın, bu
ödüllendirmenin bir nedeni olmalı diye
düşünüyor. Bir de işin kafa karıştıran bir yanı
var: Bir hükümet, kendisine karşı zehir zemberek
bir “muhtıra” kaleme almış bir kişiye “Üstün
Hizmet Madalyası” verir mi?
Sorunun yanıtı “vermez” olunca o zaman
Cumhuriyet Halk Partisi’nin söz konusu
“muhtıra”nın danışıklı dövüş olduğuna ilişkin savı
haklılık kazanıyor.
AKP’liler açısından gerçekten de son derece
sinir bozucu bir durum; yoksa Hüseyin Çelik
olsun, Bülent Arınç olsun, niçin böyle abuk
sabuk sözler etsinler? Yok, CHP liderinin
sözlerine “ölüler gülermiş”, yok CHP liderinin
“boyu şu kadarcık”mış. Edilecek laf mı bunlar?
Ama dedik ya sinirleri bozulmuş.
Kamuoyu 4 Mayıs 2007 tarihli Dolmabahçe
görüşmesinde neler konuşulduğunu haklı olarak
merak ediyor. Yukarıda da sorulduğu gibi bu bir
“kutlama”, “teşekkür” yoksa bir “pazarlık”
buluşması mıdır? Bugünkü ortak kanı bunun bir
“teşekkür” buluşması olduğu doğrultusundadır,
nitekim Büyükanıt’a verilen “Üstün Hizmet
Madalyası” AKP hükümetinin ona karşı olan
şükran borcunun somut ifadesidir. AKP’lilerin
sinirleri ne kadar bozulursa bozulsun bunun
başka hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. “Var!”
diyorsanız, buyurun açıklayın.
dkavukcuoglu@superonline.com
www.denizkavukcuogluyazilari.blogspot.com
HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Söz söyle-
mekten korkma.
2/ Düşüncesiz-
ce her işe atõ-
lan... Yerölçü-
münde kullanõ-
lan taksimatlõ
cetvel. 3/ Kara-
deniz yöresine
özgü, mõsõr unu-
na çeşitli sebze-
ler karõştõrõlarak
yapõlan ekmek...
Eski dilde ok. 4/ Siper,
hendek... Himalaya-
lar’da yaşadõğõna ina-
nõlan “Kar Adam” a
verilen ad. 5/ Ödeşme,
razõ olma... Coşkun,
esinle dolu. 6/ Ağrõ
Dağõ’nda bir yayla...
Verme, ödeme. 7/
Gözlem ve deneyimler
sonucu elde edilmiş
şeylerin tümü. 8/ An-
laşma, uyuşma... Bir zaman birimi. 9/ Üstü kapalõ ola-
rak anlatma... Marmara Denizi’nde turistik bir ada.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kekelemek ya da söyleyiş hatasõ yapmaktan çeki-
nerek konuşmaktan korkma. 2/ “Denizayõsõ” da deni-
len fok türü... İtici neden, güdü. 3/ “Yine --- yükünün
kervanõ geldi / Çekemem bu derdi bölek seninle” (Fer-
yadi)... Bir bilim ya da sanat alanõnda kullanõlan özel
anlamlõ sözcük. 4/ 106 taşla oynanan bir oyun... Ley-
lak rengi, açõk mor. 5/ Güzel söyleme ve yazma yete-
neği. 6/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Boru sesi... Bir işi
yerine getirme. 7/ “Çok hoş” anlamõnda argo sözcük.
8/ Oylumlu... Köpek... Halk dilinde bulgur pilavõna ve-
rilen ad. 9/ Güney Amerika ve Okyanusya’da yetişen
büyük bir orman ağacõ.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
S E M P O Z Y U M
E F O R N A L E
K E B A N K E K
İ L E K M E
A L İ P A Ş A
A L N A N E
S İ T L A T İ F
E Z A N T İ K E
S E M İ R A M İ S
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
Alıçlarımızı istiyoruz
Çankaya Belediye Baş-
kanı Bülent Tanık’ın bize
Dikmen alıçına sahip çık-
maya söz verdiğini du-
yurmuştuk.
Alıç ağaçlarına düşkün
birçok doğaseverden
olumlu tepkiler aldık. Bun-
lardan biri de Orkun Le-
vent Boya idi:
“Alıç ağacını ilk, anne-
annemlerin bahçesinde
tanımıştım, çocukluğum-
da. Anneannem Tar-
sus’taki evinin bahçesine
bir çubuk dikmişti zama-
nında. Sonrasında da biz-
lere tırmanılacak bir ağaç-
çık olmuştu o çubuk. Yıllar
sonra Ankara’ya okumaya
geldiğimde, 1994’te, Dik-
men’de oturuyordum. Ge-
lenekselleştirdiğim cu-
martesi pikniklerinden bi-
rini gerçekleştirmek üzere
yola çıkmıştık. Keklik pı-
narından Oran’a geçer-
ken ani bir frenle durdum.
Anneannemin ağacını
görmüştüm. Umarım yi-
ne o ağacın ve kardeşleri-
nin gölgesi altına gireriz.”
Arınmış
Yazar Leylâ Erbil, ar-
kadaşı Füsun Akatlı’yı
andığı yazısında diyor ki:
“Hitler’in hayal ettiği
cennet vatan, Yahudiler-
den arınmış Almanya idi!
Biz de buranın Yahudile-
riydik; solcu, ulusalcı, yurt-
sever, cumhuriyetçi, laikçi,
çağdaşlık yanlısı, aydın-
lanmacı şucu bucu diye
dışlanan kesim!”
Çağ
Bir zamanlar en çağcıl kentle-
rimizden biri olan Diyarbakır, ge-
çen günlerde Şeyh Sait’i an-
mıştı. Bir zamanların en ışıklı
kentimiz Tunceli’nin Munzur’un-
da da Seyit Rıza’nın heykeli di-
kilmiş...
Şeyhlerden, seyitlerden umar
bekleyen bir Türkiye...
Çağ atlıyoruz: Geriye doğru.
SERİK İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI
DOSYA NO:2010/304 Talimat.
Satõlmasõna karar verilen gayrimenkulün cinsi, kõymeti, adedi ve evsafõ; 1. TAŞINMAZ. Antalya ili Serik İlçesi Kadriye beldesi 942 No’lu
parselde kayõtlõ 1.606,00 m2 miktarlõ taşõnmaz 8 adet dubleks mesken ve arsasõ vasõflõ, 1/8 arsa paylõ B blok 2 No’lu bağõmsõz bölüm belediye
hizmetlerinden tam olarak yararlanmaktadõr. Meskenin doğramalarõ PVC imalat olarak yapõlmõş, çatõsõ teras olarak bõrakõlmõş olup detaylõ bil-
gi dosyadaki bilirkişi raporunda olmakla borçlunun TAM hissesi satõşa sunulacaktõr. SATIŞ SAATİ : 16.00-16.10 arasõnda SATIŞA ESAS DE-
ĞERİ : 155.000,00-TL. İMAR DURUMU; Serik ilçesi Kadriye Belediye Başkanlõğõ’nõn 04/02/2010 tarih ve 190 sayõlõ cevabi yazõlarõ ile imar
planõ dahilinde olduğu bildirilmiş olmakla detaylõ bilgi dosyada mevcuttur. Satõş Şartlarõ; 1- Birinci açõk arttõrma 06/09/2010 günü saat yukarõ-
da belirtilen 16.00-16.10 arasõnda Serik İcra Dairesi’nde yapõlacaktõr. Bu arttõrmada muhammen kõymetlerinin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklar top-
lamõnõ ve satõş masraflarõnõ geçmesi şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok arttõranõn taahhüdü baki kalmak şartõ ile art-
tõrma on gün daha uzatõlarak onuncu gün olan 16/09/2010 tarihinde aynõ yer ve saatlerde ikinci arttõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu arttõrmada da bu
miktar elde edilmemişse, ilanda gösterilen sürenin sonunda en çok arttõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki arttõrma bedeli malõn tahmin edilen kõy-
metinin %40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanlõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõ ve bundan başka paraya çevirme ve pay-
laştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir. 2- Arttõrmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen
kõymetlerin %20’si nispetinde pey akçesi veya bu miktara kadar banka teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş bedeli üzerinden yasal oran-
da % 18 KDV, ihale damga resmi, tapu harç ve masraflarõ ile tahliye ve teslim masraflarõ alõcõya aittir. Gayrimenkulün aynõndan olan birikmiş
emlak vergisi ve tellaliye bedelleri satõş bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (irtifak hakkõ sahipleri) bu gayrimen-
kul üzerinde ki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirmeleri lazõmdõr.
Aksi taktirde haklarõ tapu sicilinde sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacaklardõr. 4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak
suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlardan ve
ayrõca temerrüt faizden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil oluna-
cak, bu miktar varsa önce teminat bedelinden alõnacaktõr. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup mas-
rafõ verildiği taktirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilir. 6- Satõşa iştirak edeceklerin şartnameyi görmüş ve münderecatõnõ kabul etmiş sayõla-
caklarõ, satõş ilanõnõn tebligat yapõlamayan ilgililere gazete ile ilanen tebliğ yerine kaim olacağõ başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõ-
lõ 2010/304 Talimat sayõlõ dosya numarasõyla müdürlüğümüze başvurmalarõ ilan olunur. 26/07/2010 Basõn: 52853
HARBİ SEMİH POROY
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com