25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2010 SALI 16 KÜLTÜR KARŞILAŞMALAR İNCİ ARAL Rauf Mutluay Yazlıktaki kitaplığımı karıştırırken Rauf Mutluay’ın, 1973-1976 yılları arasında Cumhuriyet’te yayımlanmış yazılarını topladığı “Bende Yaşayanlar” adlı kitabı geçti elime. 1977’de İş Kültür Y. tarafından basılmış. Göz gezdirirken yıllar önceye döndüm. Yetmişli yılların başı. Manisa. Türkiye 12 Mart karanlığını yaşıyor. Haber bültenleri aranan “şehir şakileri”nin isimlerini sayıp duruyor. Baskınlarla gençler öldürülüyor, yazarlar, aydınlar toplanıp işkenceye götürülüyor. Kitaplar sobalarda yakılıyor, sesini çıkaran vatan haini ilan ediliyor. Hava ağır. Kentin düşünce ve sosyal ortamı da bunaltıcı. Hiçbir şey olmuyormuş gibi yaşanıyor. Okulla ev arasında bezgin gidip geliyorum. İlişkiler kasaba ikiyüzlülüğü ve sığlığını aşamıyor. Orhan Gencebay’ın “Bir Teselli Ver’i, Rüştü Şardağ’ın, “Bir Gece Ansızın Gelebilirim” şarkısı çay bahçesi hoparlörlerinden sokaklara dökülüyor. Balkonda çiçek saksıları, çocuk bezleri, bitmeyen mutfak telaşları ve geçmek bilmeyen akşamlar. Hayat bu kadar olmamalı, diye düşünüyorum ama o kadar işte! Beni dengede tutan kitaplar. Yayın dünyasını Cumhuriyet’ten, gazetenin hem görsel hem de içerik olarak özenle hazırlanmış kültür sanat sayfalarından izliyorum. Rauf Mutluay’ın haftalık yazılarını bekliyorum. Çünkü o yarım sayfayla, geçmişten geleceğe; romanlardan sevdalara, şiirlerden mevsim dönümlerine, dost sofralarından yalnızlıklara gidiyor, başka ufuklara, incecik hüzünlere sürükleniyorum. Onun beğendiği, söz ettiği kitapları hemen okumak istiyorum. Ev sahibim kentin tek kitapçısı. Ismarladığım kitapları getirtiyor. Füruzan’ı, Yusuf Atılgan’ı tanıyorum. Dıranas’ı, Tarancı’yı, Dağlarca’yı, Necatigil’i, Cumalı’yı ve daha nice şair ve yazarı Rauf Mutluay’ın izinde, farklı okuma tatları alarak yeniden keşfediyorum. Onun her yazısıyla taşra alacası ışıyor, sınırlarımı yıkma, yazma isteği büyüyor içimde. İlk öykülerimin dergilerde yayımlandığı günlerdi. 1978 kışı belki. Ankara’dan İstanbul’a bir gelişimde kendisini tanıyan bir arkadaşla Rauf Bey’i ziyarete gittim. Cağaloğlu’nda, Larousse Ansiklopedisi’nde çalışıyordu. Çıkmak üzere olduğu bir saatte telaşlı, ayaküstü bir görüşmemiz oldu. Uzaktan uzağa, tanıyıp bilmeden, bir zaman, bir biçimde hayatlarımızı etkilemiş insanlarla yüz yüze geldiğimizde onlara duyduğumuz sevgi ve saygıyı dile getirmekte zorlanırız. Çekingenlik ya da yetersiz kalma korkusuyla tutulur kalırız. Çünkü karşınızdaki insan sizin kalbinizdeki yerinden ve anlamından çok daha somuttur. Şükran duygumu dile getirebildim mi bilmem ama o günkü karşılaşmamız hoş bir anı olarak kaldı bende. Evinin 12 Eylül öncesi faşistlerce bombalandığını, Rauf Bey’in bu olaydan çok etkilenip içine kapandığını çok sonra duydum. Olayın gerçekliğinden emin değilim ama bir daha yazmadı. Son yıllarını rahatsız, kırgın, mutsuz geçirdi. 1995’te hayata veda etti. Artık hiçbir yer taşra değil. İnternet, kitap ekleri, yayın katalogları, fuarlar ve imza günleriyle yazarlara, kitaplara ulaşmak kolaylaştı. Duygular iyi kötü, anında paylaşılabiliyor. Ama İkinci Dünya Savaşı’nın yokluk yıllarında eski tarihli Cumhuriyet’leri kesekâğıdı yapmaya kıyamayan, çok sonra, o gazetede okuruna “açık temiz bir ayna olma bilinciyle” yazdığını söyleyen Rauf Mutluay gibi insanlar çok azaldı. Birçok öğrencisinin, yazarımızın ve okurunun dünyasını zenginleştirmiş bu değerli öğretmen ve edebiyat adamını saygıyla anıyorum. Yazı ve denemelerinin toplandığı; Sebiller Su Vermiyor, Pas Demiri Yiyor ve Bende Yaşayanlar’ı, YKY yayımlamış. Hâlâ okumamış olanlara, yavan, çalakalem tanıtma yazılarından bıkanlara ve özellikle yazmak isteyen gençlere öneriyorum. aralinaral@gmail.com kultur@cumhuriyet.com.tr İ ngiliz oyun yazarõ David Ha- re’in son oyunu “Evet’in Gü- cü” 2008’de dünyayõ sarsan mali kriz üstüne odaklanõyor. “Bir oyun yazarı mali krizi anlamaya çalışıyor” alt başlõğõnõ taşõyan “Evet’in Gücü” dünya finans piya- salarõndaki çöküşü ve bu çöküşe gi- den süreci ustalõkla sorguluyor. Akõşõ bir gazeteci kõvraklõğõyla sağladõğõ bu süreçte öne çõkan, tabii ki onun araştõrmacõ yönü, zekâsõ, bul- gularõ birleştirme, yorumlama ve de tiyatro ile buluşturma gücü. Hare’in oyunlarõnõn hemen hepsinde aynõ araştõrmacõ, titiz yaklaşõm ön plana çõkõyor. Hatõrlanacağõ gibi, Gencay Gürün’ün genel sanat yönetmenli- ği döneminde Şehir Tiyatrolarõ’nda oynanmõş olan “Pravda” (Gazete Gazete), ki bu oyunu Howard Bren- ton’la birlikte yazmõştõ, basõn impa- ratoru Rupert Murdoch’un önle- nemez yükselişinin nedenlerini, ka- pitalizmin acõmasõzlõğõnõ gözler önüne seriyordu. Bir başka oyunu “Murmuring Judges” (Mõrõldanan Yargõçlar) adalet sistemine göz atõ- yordu. TİTİZ BİR ARAŞTIRMACI Yine aynõ şekilde, Britanya De- miryolu’nun özelleştirilmesi üstüne yazdõğõ “The Permenant Way” (Sabit Hat), Muhafazakâr Parti dö- neminde hõzla gerçekleştirilen özel- leştirme sonrasõ yaşanan tren kaza- larõnõ ve dolayõsõyla sistemi eleştiri- yordu. Bu oyunda, her oyunundaki insani sorgulamayõ daha farklõ bir çiz- gide geliştiriyor ve kişinin öfke, şaş- kõnlõk ve de önüne geçebileceği ve geçemeyeceği acõlar arasõnda çizgi çekmeye zorlanmasõ gerçeğiyle yüz- leşmesini ele alõyordu. Söz konusu oyun için bir gazete- ci gibi röportajlar yapan yazarõn, “İkiz Kuleler’de çocuğu ölen bir anne ile çocuğunu böylesi bir tren kazasında kaybeden anne arasın- da ayırım yapılabilir mi?” sorusu- na çocuğu kazada ölen bir annenin cevabõ dikkat çekici: “Onların acı- sı histerik bir durum. Biz ise ola- cakları sanki biliyorduk.” İnce bir çizgi… Hare’in titiz bir araştõrmacõ olarak kaleme aldõğõ oyunlar geniş tartõşma alanlarõ kapsõyor. “Evet’in Gücü”nde yazar hem anlatõcõdõr hem de sorularõ soran ki- şi. Oyun boş bir sahnede başlar. Neon õşõklarõ, teknolojinin tüm gücü kendini gösterir ve ekip bu sanal di- yebileceğimiz ortamda sahneye gi- rer. Genç ve orta yaşlõ iki kadõn (ga- zeteci ve akademisyen) dõşõnda san- ki bir erkekler ordusudur karşõmõz- daki. Anthony Calf’õn canlandõrdõğõ 60’lõ yaşlarõndaki Yazar’õn soru- suyla yol alõr öykü/oyun: “Bu bir oyun değil. Bir öykü. Ya da kısmen oyun. Ama gerçek bir öykü! Ve de ne öykü! Kapitalizmin param- parça oluşunun öyküsü. 15 Eylül 2008’de nerdeydiniz? Hatırlıyor musunuz? Farkında mısınız? Ka- pitalizm tam dört gün tamamen ki- litlendi.” Hare, olayõ incelemeye, araştõr- maya başlar. Bir belgesel değildir ama, gerçeklerden yola çõkan, bel- gelerden hareket eden zorlu bir de- nemedir. 1979’lu yõllardan 2000’le- re gelen, ileri ve geri sararak Geor- ge Soros’tan uluslararasõ lider yatõ- rõm bankalarõna, artan konut kredi- lerine bağlõ olarak çöken ekonomik sisteme, IMF’ye, sanayicilere, hü- kümet krizlerine uzanan bu ilişkile- ri kimi zaman şaşõrtan, kimi zaman gülümseten, çoğu zaman düşündüren bir akõş içinde ele alan bir dişli öy- kü-oyundur ortaya çõkan. İTAAT, MÜCADELE VE İSYAN Hare’in tiyatro üstüne konuş- malarõnõ derlediği bir kitabõnõ okuyorum: “Obedience, Strugg- le & Revolt” (İtaat, Mücadele & İsyan). Yazar, aynõ başlõğõ taşõ- yan bir konuşmasõnda bu baş- lõkla ilgili olarak Balzac’tan esinlendiğine değiniyor ve ona göre itaat etmenin anlamsõz, is- yan etmenin imkânsõz, müca- dele etmenin tehlikeli ama ka- çõnõlmaz olduğunun altõnõ çi- ziyor. Hare kuşkusuz mücadele edenler kategorisinde ve bu duruşundan ödün vermeyen bir yazar. Bütün oyunlarõnda eleştirel bakõşõ, politik duruşu öne çõkõyor. Yazarõn, 1970’lerde İngiltere’de tõrmanõşta olan politik tiyatro ve oyun yazarlõ- ğõ üstüne görüşleri ilgi çekici. O yõl- larda bizde yapõlan politik tiyatro ile kõyaslamalõ bir yazõ konusu olabilir. Hare, “Metaforlar oyunun bi- leşkesidir” diyor. “Her oyun belli bir olay üstüne değil, bir dünya üs- tüne odaklanmalıdır.” Hare’e gö- re, yazara düşen, bu dünyaya yo- ğunluk kazandõrmak, onu güçlen- dirmektir. Bu bağlamda, oyun kişi- lerine özgü renklerin temel izlekle bütünleşmesi de kaçõnõlmazdõr. Ti- yatro ile güçlü bir göbek bağõ oluş- turmak isteyen kişinin bilmesi gere- ken şey, tiyatronun insanõn kendini ifade aracõ olmadõğõdõr. Yazarõn çok ince bir üslupla vur- gulamak istediği, tiyatronun ne ya- man bir sanat olduğu. Hare, sõnõrla- rõ ustalõkla koyuyor. Tanõmlarõ us- talõkla yapõyor. Tiyatroda da atmos- feri dilin, sözcüklerin oluşturduğu- na değiniyor. Sözcükler yerine otur- madõğõ ve dünyayõ içine almadõğõ tak- dirde boşluğun kaçõnõlmazlõğõndan söz ediyor. David Hare’in yeni oyunu ‘Evet’in Gücü’ son kez Londra’da National Theatre, Lyttelton Sahnesi’nde sahnelendi Dünyayõsarsankrizsahnede “Evet’in Gücü”ndeki yazar şu soruyu sorar: “15 Eylül 2008’de neredeydiniz? Hatõrlõyor musunuz? Farkõnda mõsõnõz? Kapitalizm dört gün tamamen kilitlendi! Kültür Servisi - Belçikalõ polisiye yazarõ Georges Si- menon’un ünlü dedektifi Ko- miser Maigret’yi canlandõrdõ- ğõ filmleriyle ve diziyle tanõ- nan Bruno Cremer, 80 ya- şõnda kansere yenik düştü. Uzun süredir tedavi görmekte olan Kremer, Paris’teki bir hastanede yaşamõnõ yitirdi. 1991’den 2005 yõlõna ka- dar, Fransõz televizyonunda yayõmlanan 54 bölümlük bir dizide Simenon’un pipolu de- dektifi Maigret’yi oynayan Kremer, tiyatroda sahneye çõkmaya 1950’lerde başla- mõş, 1959’da Jean Anouilh’un “Beckett” adlõ oyununda başrole çõkmõştõ. Cremer, 1960’lar ve 1970’lerde Fransõz yönetmen Re- ne Clement’õn “Paris Yanıyor mu?”, “Öl- mek Zamanı” gibi filmlerinde de oyna- mõştõ. Paris Konservatuvarõ’nda Jean-Paul Belmondo gibi geleceğin ünlüleriyle birlikte öğrenim gören Kremer, 2000 yõlõnda “Un certain jeune homme” adlõ bir özyaşamöy- küsü yayõmlamõştõ. ‘Komiser Maigret’ kansere yenildi FRANSIZ OYUNCU BRUNO CREMER 80 YAŞINDAYDI O scar ödüllü Amerikalı oyuncu Patricia Neal, 84 yaşında hayata veda etti. Ünlü aktrisin ailesi, akciğer kanseri olan Neal’in, Massachusetts’in Edgartown kentindeki evinde önceki gün öldüğünü açıkladı. 1963 yılında Melvyn Douglas ve Pa- ul Newman ile başrolleri paylaştığı “Hud” filmindeki kâhya kadın rolüyle Oscar kazanan, iki yıl sonra 39 yaşında bir dizi felç geçi- ren Patricia Neal, beyazperdeye tekrar dönmeyi başardığında bir kez daha Oscar’a ve üç kez de Emmy ödüllerine aday gösterilmiş- ti. Ünlü bir Broadway oyuncusu da olan Neal’in rol aldığı filmler arasında “The Fountainhead”, “The Day the Earth Stood Still” (Dünyanın Durduğu Gün) ve “A Face in the Crowd” bulunuyor. Patricia Neal yaşamını yitirdi Patricia Neal yaşamını yitirdi GaryCoopervePatriciaNeal Lehman Brothers koleksiyonu açık arttırmada Kültür Servisi - 2008 küresel ekonomik krizinde ABD’nin en büyük iflasõna imza atan ünlü yatõrõm bankasõ Lehman Brothers Inc.’in sanat eserleri satõlõyor. Christie’s’de 29 Eylül’de yapõlacak olan müzayededen, 2 milyon sterlin (yaklaşõk 5 milyon TL) kazanç elde edilmesi bekleniyor. Satõşa çõkacak eserler arasõnda 19. yüzyõldan bu yana koleksiyona katõlan eserler ve ayrõca Britanyalõ sanatçõlar Lucian Freud ve Gary Hume’un çalõşmalarõ da bulunuyor. Kültür Servisi - “Kilink İstan- bul”da, “Kızılmaske”, “Maskeli Şeytan” gibi fantastik ve avantür filmlerin yönetmeni Yılmaz Atade- niz için yarõn bir saygõ gecesi dü- zenleniyor. “Ustalara Saygı” adõ al- tõnda Faruk Şüyün tarafõndan “Park Buluşmaları” kapsamõnda hazõrlanan etkinlik, Abbasağa Parkõ’nda saat 21.00’de başlõyor. 60’lõ ve 70’li yõllarda sinema sek- töründeki maddi imkânsõzlõklara rağ- men akõlcõ buluşlarla çektiği sayõsõz fantastik filmle Atadeniz en çok, ün- lü İtalyan çizgi roman serisi “Kil- ling”in Türk versiyonu olarak filme aldõğõ “Kilink”lerle tanõnõyor. 1932 yõlõnda doğan Atadeniz, “İki Sene Mektep Tatili”, “Maskeli Beş- ler” ve yerli “Zorro”lar gibi bilim kurgu, fantastik filmlerin dõşõnda, “Kovboy Ali”, “Kibar Haydut”, “Çirkin Kral” gibi Yılmaz Gü- ney’in ilk dönem filmlerinin yönet- menliğini yaptõ. Türkiye Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği’nin (SE-SAM) başkanlõğõnõ da yürüten Atadeniz’le hem filmlerde hem de farklõ projelerde çalõşan ve aralarõn- da Necip Sarıcı, Nuri Alço, Safa Önal, Selda Alkor, Sevdağ Fer- dağ, Suzan Avcı, Süleyman Turan, Tamer Yiğit, Temel Gürsu, Tunç Başaran’õn da bulunduğu pek çok ki- şi bu gecede sõradõşõ yönetmenle il- gili anõlarõnõ ve düşüncelerini pay- laşacaklar. Gecede ayrõca arşivci Yahya Karadaş’õn Yõlmaz Atadeniz filmlerinden hazõrladõğõ kolajlar ser- gilenecek. Y Ö N E T M E N Y I L M A Z A T A D E N İ Z Y A R I N A N I L A C A K ‘Turkish Killing’in yaratõcõsõna saygõ ULUSAL K A N A L Türksat 2A ve D-Smart 131. kanalday z www.ulusalkanal.com.tr 21:30 TAR HTEN GÜNCELE Merdan Aslan’ n konu u CHP stanbul l Ba kanı Berhan im ek
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear