Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Tüm dünya ülkelerinin
nesnel ve öznel koşulları
vardır... O ülkeler kendi
tarihleri ve kültürleriyle
gelişimini sağlar...
Neden yazıyorum bunları?
Türkiye’de son günlerde
yaşanan olayları, başka yöne
çekmeye çalışan kimi
aklıevveller var.
Gelişmemiş toplumlarda
halklar birbirleriyle çatıştırılır
ve kırdırılır....
Biz bunun örneğini 12 Eylül
öncesi gördük...
Çatışmalarda ölen, pusu
kurulan devrimci çocuklar ve
onları öldüren faşistler...
Hepsi yoksul aile
çocuklarıydı.
Bir dönem devrim için yola
çıkan 68 kuşağının bugünkü
haline bir bakın isterseniz...
Çoğu rüzgâr gülü olmuş...
Dinci politikaları “demokrasi
ve özgürlük” olarak
benimsemiş, devletin ve
tarikatçıların
televizyonlarından malı
götürmeye başlamışlar.
Hepsinin yaşam biçimi
değişmiş, büyük sermaye
patronlarına teslim olup, AKP
iktidarının borazancılığına
soyunmuşlar.
Sıkıştıklarında 1923
devrimini aşağılayarak
başlayıp, Demokrat Parti’nin
baskıcı, faşist yönetimini
unutup, sapla samanı
karıştırıyorlar, Güneydoğu’da
Şeyh Sait isyanını
savunuyorlar.
Kimdir bu Şeyh Sait? 1925-
26 Ağrı isyanlarının amacı
neydi?
Şeyhlik düzeninin sürmesini
istediği için din devleti
kurmaktı...
Yakın tarihi, o ülkenin
öznel, nesnel koşullarını
bilmeyen, tarihinden ve
kültüründen haberdar
olmayanlar, yaşadıkları
toprakların gelişim sürecini
bilemezler.
Önce bir ülkenin gelişim
sürecini bileceksiniz...
O zaman geleceğin ne
olduğunu kavrar, mutlu
olmanın ne olduğunu
anlarsınız...
Geleceğin mutlu toplumu,
benliğindeki derebeyini silmiş
erkekle, iç evrenindeki
(ruhunda) köleliği yok etmiş
kadından oluşacak.
Belki de o zaman insanlar
gerçek aşkı yaşayacaklar,
geçmişin Romeo’yla Juliet’i
bir başka biçimde sahneye
konulacaktır.
İlhan Selçuk’un arşivime
aldığım bir yazısı geçti elime
dün sabah ve okumaya
başladım...
İlhan Ağabey’in yazısının
girişi şöyleydi:
“Geçmiş zamanlarda çok
uzun süre ‘kadın’ ile ‘günah’
özdeşleşti. Önyargı Havva’dan
mı başlıyordu? Kutsal kitap
kadınlar için iyi şeyler
söylemiyordu. İnsanlık düşe
kalka ortaçağa ulaştığında
cadı avı başladı.
Cadı kimdi?
Kadın!”
15. yüzyılda büyücülük
suçları kadınlar için geçerliydi.
Sekizinci Papa Innocent,
1484’te yazılı bir buyrukla
engizisyon mahkemelerini
kurdu, büyücülük suçlarına
bakmakla iki yargıç
görevlendirdi.
Bugüne bakarsan Özel
Yetkili Yargı!
Papa için bir de hukuk
kitabı yazıldı iki yargıç
tarafından...
Amaç, Papa’ya yalakalık
yapmaktı...
Büyücülük yapan, âşık
olan, erkeklerle ilişki kuran
tüm kadınlar engizisyon
mahkemelerinde yargılandı...
Başı ise Almanya ve
İngiltere gibi ülkeler çekti...
Eldeki verilere göre 1450-
1550 yılları arasında sadece
Almanya’da 100 bin kadın
“cadı” olduğu gerekçesiyle
ölüm cezasına çarptırıldı.
Cadı avı 18. yüzyılın ikinci
yarısına değin sürdü.
Ben Almanya’da Bonn
yakınlarındaki bir kasabada
bulunan “işkence müzesi”ni
yıllar önce arkadaşım Mete
Atay’la gezdim ve kadınlara
nasıl işkence yapıldığını
gördüm...
Müzik eşliğinde işkenceden
geçen maket kadınların
çığlıklarına dayanamayıp
dışarı çıktım...
Bertrand Russell, “Din ve
Bilim” kitabında yanıt verir.
Çoğu erkek cadı avını,
kadınların işkenceden
geçirilip öldürülmesini
savunuyor, kimileri ise karşı
çıkıyordu.
Karşı çıkan erkekler neyle
suçlanıyordu?
“Sen ruhunu şeytana
satmışsın!”
Çağlar, süreçler,
dönemler... Yaşam, aşk,
özgürlük, işkence, ölüm...
Hepsi iç içe yaşar...
Mustafa Kemal Atatürk,
1789 Fransız Devrimi’nden
esinlenip, bağımsızlık
savaşımızdan sonra
“Aydınlanma Devrimi”ni
başlatmıştır.
Peki durduk yere mi yazdım
ben bu yazıyı?
Hayır!
Bir ülkede hâlâ işkenceler
sürüyorsa, hukuk dışı
uygulamalar yapılıyorsa temel
hak ve özgürlüklerden söz
edilemez.
Güneydoğu’da feodal
düzen sürüyorsa, töre adı
verilen vahşet, şeyhlerin
buyruğu, aile meclisinin
kararıyla 15 yaşındaki kız
çocuklarının canını alıyorsa
bundan hepimiz sorumluyuz...
Her ülke kendi tarihini,
kültürünü, geçirdiği evreleri,
nesnel ve öznel koşulları
bilmeli.
Eğer çağdaşlaşmaktan söz
ediyorsak bunun yolu
Aydınlanma Devrimi’ni
özümsemekten geçer...
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
başladı. Eşim ve çocuklar gelecek. Onları
karşımda dipdiri gördüğüm an, her şeye bedel.
Ama daha çok var, görüş 15.30’da...
Saat 11.15’te demir kapı şangırdadı. Gardiyan
bağırdı:
“Savcılık izniyle ziyaret var...”
- Kim?
“Orhan Erinç, İbrahim Yıldız, Şükran
Soner...”
Ailemle görüşe hazırlanırken, ikinci ailemin,
Cumhuriyet’in ziyareti!
İbrahim’e takıldım:
- Sizi bir yerden tanıyorum!
Bastı kahkahayı:
“Tamam, o işte...”
Hal hatırla birlikte konu doğal olarak
gazetemize geldi, yaşımıza dokundurduk:
“İlhan Abi bize genç kuşak diyordu ama, biz de
50 olduk...”
Orhan Abi’ye ilk aldığı sorumluluktan dolayı
sevincimi dile getirdim. Her zamanki sakinliğiyle
“Yapmaya çalışacağız” dedi.
Orhan Abi, sözlük kullanmayı, sözcüklerin
anlamı üzerinde derinleşmeyi sever. “Erinç”in
sözlük anlamı aynen şöyle:
“Hiçbir eksiği, üzüntüsü, acısı olmama durumu.
Dirlik, rahat, huzur...”
Cumhuriyet için bundan güzel hedef, dilek olur
mu?
Şükran Abla’yı da yeni sorumluluğu için
kutladım. Zaten aldığı görev ne olursa olsun o,
Cumhuriyet’i terk edecek “son er” olur. Şükran
Abla’yı fazla özlemiyorum, yeterli sıklıkla
görüşüyorum.
Bu güzel Cumhuriyet ailesi görüşünün ardından
öğleden sonraki aile görüşü de güzel geçti. Bir
önceki çarşamba da aylık açık görüşlerin en
kalabalık olanıydı.
Danıştay, açık görüşe eş, anne baba ve
çocukların yanı sıra kayınvalide, kayınpeder ve
kardeşleri de dahil etti.
Annemin adı Melek, kayınvalidemin adı da
Melek. Güzel bir buluşma oldu. İki melek arasında
elek oldum, tatlı tatlı gidip geldim.
Kızım, karımla baş başa görüşme süremizi
şöyle belirledi:
“Bana 4 tane matematik problemi yaz. Onları
çözünceye kadar konuşun. Sonra benimle
ilgilenin.”
75 dakikalık açık görüş bu kadar iyi
bölümlenebilirdi.
Oğlum yolda uyumamış. Bir kek, bir meyve
suyu, sonra aslan uykusu.
Masanın üstüne yatırdık. Kuru temizleme için
getirdiğim 2 yazlık takımdan yatak yaptık. Biraz
terliydi, hayıflandım ama, karım “olsun” dedi, “O
bize parfüm gibi geliyor. Buradan sana ait alıp
götürebildiğimiz tek şey o.”
Rıfat Ilgaz, “Parmaklığın Ötesinden” şiirinde
diyor ya:
“Kapılar demir süngülü, çifte kilitli, / Kapalı,
hürriyete giden yollar; / İçerdeki içerde mahzun /
Dışardaki dışarda...”
Ama bütün o kilitleri açan, demir kapıları eriten
bir şey var:
Umut...
Onu yitirmediğim sürece bütün acılar eninde
sonunda bala dönüşür.
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
verdi...
Darbe suçlamaları bumerang sanki.
Döndü dolaştı, darbelerden siyasal
hesaplarına göre görev çıkaran AKP iktidarını
vuruyor.
CHP’yi darbeleri savunmakla suçlayan RTE;
darbeyi örtbas etmek ya da yargıya
götürmemekle suçlanıyor.
Ana muhalefet 27 Nisan e-muhtırasını yazarı
eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve tabii
hükümet hakkında suç duyurusunda
bulunmaya hazırlanıyor.
Türkiye’de çok şey, çok insan, çok siyasetçi
sürekli ve de hızlı biçimde değişlim gösteriyor.
27 Nisan e-muhtırası açıklandığı günlerde
zamanın Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın
kimi koşullar, örneğin Abdullah Gül’ün
Cumhurbaşkanı seçilmesinin darbeye neden
olacağını duyurduğunu öne sürenlere karşı
çıkanlar...
...değişen zaman içinde bugün tam tersi
görüş bildirmekte beis görmüyorlar.
E-muhtıranın yayımlanmasından altı gün
sonra... beklenmedik bir görüşme gündemi
sarstı.
E-muhtıranın yazarı eski Genelkurmay
Başkanı ile muhtıranın hedefi Başbakan’ın
Dolmabahçe’de saatlerce baş başa verip
mezara götüreceklerini ilan ettikleri... çok gizli
“devlet sorunlarını” görüştükleri açıklandı.
Hemen her çevrede bu görüşme şaşkınlık
yarattı. Üstelik görüşmenin içeriğiyle ilgili
bilgilerin gizlenmesi, şaşkınlığı hayrete
dönüştürdü.
Doğal olarak darbe muhtırası veren askerle
muhtıraya hedef olan AKP iktidarı arasında
pazarlıkların yapıldığını öne süren söylentiler
yayıldı.
Bu gelişmeye son bir halka daha eklendi.
Eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’a,
emekliliğinde lüks bir araba armağan edildi.
Oysa Genelkurmay Başkanlığı’ndan emekliye
ayrılan hiçbir orgenerale bu ayrıcalık
uygulanmadı.
Büyükanıt’a bu özen ve özelliğin -örneğin
Güncel’de- nedenini soran ve irdeleyen yazılara
o zaman önemli partisel görev yapanların
katıldığını içeren hiçbir açıklama yok elimizde.
Tabii olayları irdelerken Türk siyasetine
damgasını vuran ünlü yorumsal sözü
unutmamak gerek: Dün dündür, bugün ise
bugün!..
Son gelişmeler bu sözün değerini bir kez
daha kanıtlıyor.
Darbelerin hesabı CHP’ye soran RTE’ye
şimdi CHP; darbeyi neden himaye ettiğini
soruyor.
AKP adına Hüseyin Çelik, Kılıçdaroğlu’nun
“kozmik” Dolmabahçe görüşmesiyle ilgili
yorumsal da olsa dikkat çeken saptamalarını
ehli kuburdakilerin -ölülerin- bile güleceğini
söyleyerek yanıtlamaya çalışıyor.
Ehli kuburdakiler darbe karşıtı AKP’nin darbe
savunuculuğuna soyunmasına acaba
gülmüyorlar mı?
Mademki darbe karşıtısın: Mademki
Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi 27 Nisan e-
muhtırasının son genel seçimlerde yüzde 47 oy
almasını sağlayan bir işbirliği olmadığına
inanıyor ve savunuyorsun...
...o zaman savcılığa CHP’den önce e-
muhtırayla ilgili suç duyurusunda bulunma
görevini neden yerine getirmedin, şimdi neden
öncelik almıyorsun... diye sormazlar mı insana?
Aynı mantık 35. maddeyle de ilgili. CHP,
darbe karşıtı AKP’nin darbelere gerekçe olan
35. maddeyi değiştiren yasayı Meclis’e
vermesini önerdi.
AKP’den ses çıkmayınca; 35. maddede
değişiklik içeren yasa önerisini Meclis’e verdi.
Darbelere... darbe gerekçelerine karşıtlık söz
konusu olunca mangalda kül bırakmayan
AKP... şimdi yok şöyle olmalıydı, yok böyle
yazılmalıydı gibi gereksiz mazeretler ileri
sürerek kıvırmaya başladı.
Nalıncı keseri artık AKP’ye çalışmıyor.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 31 TEMMUZ 2010 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Temmuz
Oslo Y 22
Helsinki Y 27
Stockholm Y 23
Londra Y 22
AmsterdamY 20
Brüksel Y 24
Paris Y 26
Bonn B 26
Münih B 30
Berlin B 26
Budapeşte Y 27
Madrid B 35
Viyana PB 25
Belgrad Y 26
Sofya Y 26
Roma Y 25
Atina B 29
Zürih B 24
Moskova B 30
Aşkabat A 33
Taşkent A 31
Bakû A 34
Bişkek A 30
Tiflis A 35
Kahire A 35
Şam A 41
İstanbul A 35
Edirne A 35
Kocaeli A 36
Çanakkale A 34
İzmir A 36
Manisa A 40
Denizli A 40
Zonguldak A 31
Sinop A 30
Samsun PB 32
Trabzon Y 31
Giresun Y 32
Ankara A 39
Eskişehir A 38
Konya A 39
Sıvas A 40
Antalya A 37
Adana A 36
Mersin A 35
Diyarbakır A 44
Şanlıurfa A 45
Mardin A 40
Siirt A 42
Hakkâri A 35
Van A 30
Kars A 30
Ülkemizin
kuzey kesimleri
parçalı bulutlu,
Doğu Karadeniz
kıyıları sağanak
ve gökgürültülü
sağanak yağışlı,
diğer yerler az
bulutlu ve açık
geçecek. Hava
sıcaklığı; Ülke
genelinde
mevsim
normallerinin 5 ila
7 derece
üzerinden
seyredecek.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
21. Yüzyılda Cadı Avı...
hikmet.cetinkaya@
cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
FIRAT KOZOK
ANKARA - TRT’nin referan-
dum sürecindeki yayõnlarõ nede-
niyle Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ’na suç duyurusunda bu-
lunan CHP, bu kez de kurumun
reklam ihalesi için yargõya gitti.
TRT yönetiminin reklam ortam-
larõ satõş ihalesindeki sözleşme be-
delini ve ödeme takvimini ihale
sonrasõnda ek protokolle değiş-
tirdiğini belirten CHP, Genel Mü-
dür İbrahim Şahin ile birlikte 3
üst düzey yönetici hakkõnda “ka-
muyu zarara uğratmaktan” da-
va açõlmasõnõ istedi.
CHP Grup Başkanvekili Mu-
harrem İnce, avukatõ aracõlõ-
ğõyla yaptõğõ başvuruda, kuru-
mun, Mart 2009’da “Reklam
ortamları satış ihalesi” açtõğõnõ,
ihaleyi 3 yõllõğõna tek teklif veren
Veritas Medya Şirketi’nin ka-
zandõğõnõ anõmsattõ. Şirketle 5 Ha-
ziran 2009’da imzalanan sözleş-
mede, şirketin TRT’ye her yõl için
60 milyon TL ödeme yapmasõnõn
öngörüldüğüne işaret eden İnce,
buna karşõn şirketin 16 Temmuz
2009’da statü tadiline giderek
Akdeniz Medya Satõş ve Pazar-
lama Evi Sanayi ve Ticaret A.Ş.
unvanõnõ aldõğõnõ kaydetti. Şir-
ketin bu tarihten sonra taahhüt et-
tiği rakamlarõ TRT’ye ödeyeme-
diğini belirten İnce, şirketle 29
Aralõk 2009’da imzalanan ek
protokolle ödeme planõnõn de-
ğiştirildiğini, birinci yõl için en az
60 milyon TL olan ödeme şartõ-
nõn 40 milyon TL’ye çekildiğini,
ikinci ve üçüncü yõl için 70 mil-
yon TL’ye çõkarõldõğõnõ ifade et-
CHP’li İnce, bu kez de reklam ihalesi için suç duyurusunda bulundu
CHP, TRT’nin peşini bırakmıyor
ti. Yapõlan değişikliklere TRT’nin
reyting sisteminden çõkmasõnõn
gerekçe gösterildiğini anlatan İn-
ce, bu gerekçenin şirketle imza-
lanan ana sözleşmede yer alma-
dõğõna işaret etti.
Kurumun reyting sisteminden
çekildiğine ilişkin ilk resmi açõk-
lamanõn 13 Ocak 2010’da ya-
põldõğõnõ, oysa ek protokolün
imza tarihinin 20 Aralõk 2009 ol-
duğuna dikkat çeken İnce, “TRT
Genel Müdürü İbrahim Şahin
ve diğer şüpheliler, Akdeniz
Medya ile TRT arasında im-
zalanan TRT reklam ortamları
satış sözleşmesini kamuyu za-
rara uğratacak şekilde ana
sözleşme hükümlerine aykırı
bir şekilde değiştirmişlerdir”
görüşünü savundu.
Ödeme yapmadı
Akdeniz Medya şirketinin hem
ana sözleşmede hem de ek proto-
kolde taahhüt ettiği ödemeleri ku-
ruma yapmadõğõna işaret eden İn-
ce, bu yolla firmaya çõkar sağlan-
dõğõnõ vurguladõ. TRT’nin çõktõğõ
ihaleyi alan Veritas şirketinin his-
se yapõsõ, dağõlõmõ ve hissedarla-
rõ arasõnda da şüpheli bir değişim
olduğuna dikkat çeken İnce, “İha-
le öncesinde 50 bin TL sermayeli
Veritas şirketinin sahibi Kaan
Bülbüloğlu iken ihale sürecin-
deki değişikliklerle Kaan Bül-
büloğlu şirketin en küçük orta-
ğı durumuna gelmiştir” dedi. İn-
ce, TRT Genel Müdürü İbrahim
Şahin, Genel Müdür Yardõmcõsõ
Zeynel Koç, Satõn Alma Dairesi
Başkanõ Selami Karanfil ve Rek-
lam Dairesi Başkanõ Ömer Altan
Bahadır hakkõnda “kamuyu za-
rara uğrattıkları gerekçesiyle”
kamu davasõ açõlmasõnõ talep etti.
SİİRT (Cumhuriyet) - Siirt’in Pervari ilçe-
sinde mayõn patlamasõ sonucu 3 asker hafif şe-
kilde yaralandõ.
Siirt’in Pervari ilçesine bağlõ Okçular köyün-
de yol kontrolü yapan askerlerin geçtiği sõrada te-
rör örgütü PKK üyelerince daha önceden yola dö-
şenen uzaktan kumandalõ mayõn
patlatõldõ. Patlamada 3 asker ha-
fif şekilde yaralandõ. Yaralõ as-
kerler Siirt Asker Hastanesi’ne
kaldõrõlarak tedavi altõna alõndõ.
Vali Musa Çolak, yaralõ asker-
lerin durumunun çok iyi oldu-
ğunu belirterek “Yaraları zaten
çok hafif. Daha çok çizik ola-
rak adlandırılabilecek yara-
lardır. Tedavileri yapıldı” de-
di. Saldõrõnõn ardõndan bölgede
operasyon başlatõldõ.
Mayın tuzağı
3 asker yaralı
AVUKATLARIYLA MESAJ GÖNDERDİ
Öcalan: Beni
oyaladõlar
Haber Merkezi - İm-
ralõ’da hükümlü olarak
bulunan terör örgütü li-
deri Abdullah Öcalan,
avukatlarõ aracõlõğõyla
gönderdiği mesajda
“Devlete sesleniyorum,
sorunu çözeceksen çöz.
İmha edeceksen et.
PKK’ye sesleniyorum.
Yapacaksan yap, tes-
lim olacaksan ol” dedi.
Öcalan, seçim var deni-
lerek kendisi yedi sekiz
yõldõr oyaladõklarõnõ ile-
ri sürdü.
Avukatlarõyla görü-
şen Öcalan, Hatay’õn
Dörtyol ilçesinde geçen
hafta 4 polisin şehit edil-
mesine üzüldüğünü ile-
ri sürdü. “Bu toplum
daha ne kadar kaldı-
racak bu yaşananları.
Ben bu yaşananlardan
üzüntü duyuyorum,
sadece PKK’liler için
değil ölen polisler-as-
kerler için de üzülü-
yorum. Ama yetmi-
yor” mesajõ veren Öca-
lan, yaşananlardan
memnun olmadõğõnõ, so-
runun çözümü için “ge-
ce gündüz düşündü-
ğünü hatta bir saat bi-
le uyumadığını” ileri
sürdü. “Bu gelişmeler-
den rahatsızım ve bun-
ları aşmaya çalışıyo-
rum” diyen Öcalan’õn
mesajlarõ şöyle: “Devlet
de PKK de bildiğini
okuyor. İşte görüyor-
sunuz, iki taraf da be-
ni dinlemiyor, aldık-
ları kararları uygulu-
yorlar. Ben devlet ile
PKK arasında boğul-
mayıp, bunları aşmaya
çalışıyorum. Devlete
sesleniyorum, bu so-
runu çözeceksen çöz,
imha edeceksen et!
PKK’ye de sesleniyo-
rum, devrim yapacak-
san yap teslim olacak-
san da ol! Artık bu işi
uzatmanın manası
yok, artık toplum bu
çözümsüzlüğü, oyala-
mayı kaldırmıyor.”
İstanbul Haber Servisi -
CHP İstanbul İl Başkanõ Ber-
han Şimşek, İstanbul Büyük-
şehir Belediyesi’nin (İBB) İs-
tanbul’da 1500 noktada çiçek
satõşõ yapmak üzere hazõrladõğõ
“Çiçek Büfeleri” projesinin
tüm yetkisinin ihalesiz olarak
Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan’õn Milli Görüş yõllarõn-
dan arkadaşlarõ olan işadamõ
Bekir Uğur ve Uğur’un dünü-
rü Kemal Okul’a devredildiği-
ni söyledi.
CHP’li Şimşek, dün partisinin
Şişhane’deki İstanbul İl Baş-
kanlõğõ’nda Interflora Çiçekçi-
leri Derneği Başkanõ Recep
Gedik ve İstanbul Çiçekçiler
Esnaf Odasõ Başkanõ Yunis
Erdoğan ile birlikte ortak basõn
toplantõsõ düzenledi. Şimşek,
İstanbul’daki seyyar çiçek satõş
noktalarõnõn düzenlenmesi için
2007 yõlõnda İBB Meclisi’nin
ortak karar aldõğõnõ, bu karar da-
yanak gösterilerek İstanbul’da
rantõn yüksek olduğu yol ke-
narlarõna, alõşveriş merkezi ön-
lerine ve otel yakõnlarõna 1500
tane “Çiçek Büfesi” yapõldõğõ-
nõ anõmsattõ. Projeyi İBB’nin iş-
tiraklerinden Kültür AŞ’nin yü-
rütmesine karşõn tüm yetkinin
Başbakan Erdoğan’õn Milli Gö-
rüş yõllarõndan arkadaşõ olan
Bekir Uğur ve Kemal Okul’a
verilmesini eleştiren Şim-
şek,“Servetini oğlunun sünnet
düğününden kazanan Recep
Bey, Uğur ve Okul’un çocuk-
larının da nikâh şahitliğini
yapmıştı. Bu iki kişiye özel ya-
pılan uygulama, İstanbul’da-
ki 6 bin çiçekçi, 25 bin işçi ve
onların sayıları 100 bini aşan
ailelerinin ekmeğine göz dik-
mektir. Recep Bey, bu ülkede
parti devlet sistemini yürüt-
mektedir. Aynı Osmanlı pa-
dişahları gibi ‘şu dağ senin, bu
ova senin’ diye istediğine isti-
diği her şeyi dağıtmaktadır”
dedi.
İstanbul İl Başkanõ Şimşek: Recep Bey düşünceleri, işadamlarõnõ,
aydõnlarõ, yazarlarõ hapsetti, şimdi de çiçekleri hapsediyor
‘Şimdi de çiçekleri hapsediyor’
Fotoğraf:DENİZTATARERTEMUR
CHP İstanbul İl
Başkanı Berhan
Şimşek, İBB’nin
“Çiçek Büfeleri”
projesinin
ihalesiz olarak
Başbakan
Erdoğan’ın Milli
Görüş
yıllarından
arkadaşı olan
Bekir Uğur ve
Uğur’un dünürü
Kemal Okul’a
devredildiğini
söyledi.