23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 3 TEMMUZ 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER 11dishab@cumhuriyet.com.tr SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Cervantes’in Osmanlısı’ Osmanlı haremine girmek istemeyen Avrupalı cariye, Mozart’ın 1781’de bestelediği “Saraydan Kız Kaçırma” operasında, -eserin Türk kahramanlarından- Osman’a şöyle diretir: “Öfke, emir, homurdanma… hepsi vız gelir bana. Karşında titreyip emirlerine boyun eğecek bir Türk cariyesi mi var sanıyorsun? Avrupalı bir bayanla başka türlü konuşulur, anlaşıldı mı?” 19. yüzyıl “Türk imajını” şartlayan Rossini’nin “İtalya’da Bir Türk” operasında keza, Fiorilla’ya ilanı aşk eden Selim Paşa; İtalyan güzelinden: “Siz Türksünüz, size inanmak mümkün mü? / Yüz kadınla harem kurmuşsunuzdur… / Kadını alırsınız / Bıkınca satarsınız / Türksünüz size inanmam…” yanıtını alır… Konu aynı konu… Cervantes’in “Büyük Sultan Katalina” adlı tiyatro eserinde “çağ” değişiyor sadece. Ama tema aynı. Kadını esir eden Türk’ün karşısında; -her daim- “biat etmeyi kabul etmeyen”, kişilik sahibi Avrupalı kadın var… “Saraydan Kız Kaçırma” ve “İtalya’da Bir Türk”; Cervantes’in “Katalina”sından çok sonra -18 ve 19. yüzyıllarda- piyasaya çıktığından… bu operalarda.. “Avrupalı/Avrupalı kadının üstünlüğü”, bir dinler çatışması yerine “özgürlük” fikirlerine dayandırılmış… Ne de olsa artık çünkü Fransız İhtilali fikirleri Avrupa’ya yayılmış…. Avrupalı kadın, hemcinslerine “sayı/meta” gibi bakan anlayışı reddediyor. İçinden çıktığı “üstün kültür” konumundan kendisini herhangi bir “cariye” değil; gelişmiş, özgün bir “birey” olarak görüyor. “Özgürlük- istibdat” farkını net ayırt edebiliyor… Mozart, Rossini gibi Avrupa’nın büyük bestecileri; “Türk imajında” kalıcı etkiler bırakan “despot, acımasız, zalim” Türk şablonuna; işte böyle uluorta meydan okuyan “reşit/emansipe” kadınlarla ayna tutuyor... Akdeniz’in paylaşıldığı yıllar… “Büyük Sultan Katalina”da da Cervantes, tam bunu yapmış. Cervantes’in içinde yaşadığı çağ, ne var ki özgürlükler çağı değil… Engizisyonun tavan yaptığı Katolik Krallar, Şarlken ve de Escorial manastırında sabah akşam ayin dinleyerek yaşayan II. Felipe dönemi yeni sona ermiş. II. Felipe; Kanuni ile çağdaş. İki imparator Akdeniz’i “paylaşıyor”. Kanuni’nin ölümüyle tahta çıkan II. Selim yıllarında, Osmanlı, İnebahtı (1571) bozgununu yaşıyor. Sokullu’nun “Bizim sakalımızı tıraş ettiler, tıraş edilen sakal daha gür çıkar!” sözleriyle küçümsemeye çalıştığı “olay”, Türklerin Avrupa’daki “gerilemesinin” dönüm noktası ve Osmanlı üzerinde Avrupa’nın “üstünlük” iddiasının başlangıcı oluyor. Cervantes, “Büyük Katalina”yı Akdeniz’de işte “Haçlı ideolojisi” ile “İslam fetihlerinin bayrağını taşıyan” Osmanlı mücadelesinin böyle büyük bir hınçla karşı karşıya geldiği bu dönemde yazmış. Kendisi bizzat İnebahtı’ya katılmış. Bir kolunu yitirmiş. Savaşın ardından bir süre de Cezayir’de esir düşen yazar; piyesi III. Murat döneminde kaleme almış. Bu tarihi “arka planı bilmek”; hem temsilde olan biteni kavramak, hem Cervantes’in sözcülüğünü üstlendiği “Hıristiyan ideolojisinin” içeriğini anlamak açısından önemli. “Haçlı” ile Osmanlı “fetih anlayışının” tam gaz çatıştığı bu dönemde “esir Katalina”nın III. Murat’a tutulabilmesini Cervantes, anlattığım opera örneklerinde olduğu gibi “özgürlük fikirleriyle” değil; “Katolik imanının” gücüyle açıklıyor… Bir “cariye” olarak III. Murat’ın haremine düşen İspanyol Katalina; başını öne eğmeden haşmetli Osmanlı padişahının gözlerinin içine dimdik bakacak gücü; “üstün özgürlük fikirleri” yerine, gönlündeki “üstün imandan”(!) alıyor... III. Murat’la, Katalina’nın ilk karşılaştığı sahnede daha.. bu noktanın altı kalın hatlarla çiziliyor. “Üstün uygarlık” iddiasının, “İnebahtı Savaşı”nın ardından Cervantes’le Avrupa’da böylece bir eşik atladığını görüyoruz. Aşk ‘uygarlık çatışmasının’ üstüne çıkıyor “Büyük Sultan Katalina”, kısaca “medeniyetler çatışması” üzerine kurulmuş. Cervantes ne var ki “aşkın”, “medeniyetler çatışması” üzerine “dahi”(!), çıkacak güçte olduğunu gösteriyor… “Avrupa’da Türk imajına” ilgi duyuyorsanız, “Büyük Sultan Katalina”yı kaçırmayın derim… Konu “uygarlık çatışması” bağlamında güncellik taşıyan boyutlarının yanı sıra; “Büyük Sultan…”; modern ışık, dekor ve kostüm anlayışı ile de alabildiğine dikkat çekici bir prodüksiyon olmuş. Osmanlı padişahı ve saray efradının, tarihi kostümler yerine modern giysilerle temsil edildiği yalın atmosferde, öncelikli olarak duygular ve oyunculuk vurgulanıyor. “Dekor” adına yalnız hareketli “cam” bir platformla “su” öğesinin kullanıldığı fon sayesinde aynı şekilde gene devlet tiyatrosu aktörlerinin -mükemmel(!)- oyun gücü ön plana çıkarılıyor… Dilimizi bilmediği halde “Katalina”yı Türkçe yönetmek cesareti gösteren İspanyol yönetmen Jose Maria Pou; tek kelimeyle bir mucize başarmış. Son zamanlarda izlediğim en iyi tiyatro oyunlarından biri diyebilirim… nilgun@cumhuriyet.com.tr İran’da recme karşõ alarm Sakine Muhammedi Aştiyani önce 2 erkekle ‘uygunsuz temas’ta bulunduğu gerekçesiyle 99 kõrbaç cezasõna çarptõrõldõ, sonra zina suçlamasõyla bilmediği bir dil olan Farsça ile itirafa zorlandõ. Şimdi recm edilmeyi bekliyor Dış Haberler Servisi - İran’da zinayla suçlanan Azeri bir kadõnõn her an barbarca öldürülebileceği uyarõsõ yapõldõ. Tanõnmõş İranlõ insan haklarõ sa- vunucusu ve avukat Muham- med Mustafayi, 42 yaşõndaki Sakine Muhammedi Aştiya- ni’nin 2006 yõlõnda tutuklandõ- ğõnõ, 5 yargõçtan 3’ünün oyuyla verilen idam cezasõnõn 2007 yõ- lõnda kesinleştiğini belirterek, 99 kõrbaç vurularak itirafa zorlanan kadõnõn taşa tutularak katledil- mesinin beklendiğini anlattõ. Mustafayi ayrõca Tebriz ken- tinde yaşayan Azeri kadõnõn İran’õn resmi dili Farsçayõ bil- mediği için kendisini mahkemede savu- namadõğõnõ belirtti. Şeriat hukukuna dayanan İran ceza ya- sasõna göre zinayla suçlanan kadõnlar hak- kõnda taşlayarak öldürme (recm) cezasõ ve- rilmesi için en az 4 erkek veya 3 erkek ile 2 kadõn şahidin ifadesinin gerekli olduğu- na dikkat çeken Uluslararasõ Taşlama Karşõtõ Komite Koordinatörü Mine Eha- di, Aştiyani’nin davasõnda ise hiçbir şahit olmadõğõna dikkat çekti. Ehadi, birçok durumda erkeklerin boşanmak istedikleri eşlerini zinayla suçladõklarõnõ dile getirdi. 2 kadõn şahidin ifadesinin bir erkeğin- kine eşit sayõldõğõ İran’da recm cezasõna çarptõrõlan erkekler bellerine kadar ka- dõnlar ise göğüslerinin saklanmasõ için bo- yunlarõna kadar toprağa gömülüyor. Taş- lanõrken gömüldüğü yerden çõkmayõ ba- şarabilenler idamdan kurtulabiliyor ancak bu cezaya çarptõrõlan kadõnlar için acõlõ ve yavaş bir ölümden kaçõş hemen hemen im- kânsõz. İran’da son olarak 2008 yõlõnda 3 erkek recme mahkûm olmuş ve biri top- raktan çõkmayõ başarmõştõ. Çocuklarından acıklı çağrı Aştiyani’nin 16 yaşõndaki kõzõ Feride ve 20 yaşõndaki oğlu Secad uluslararasõ top- luma çağrõ yaparak, “Lütfen bu kâbusun gerçek olmadan sona ermesine yar- dım edin. Annemizi kurtarmaya yar- dımcı olun” dedi. Londra merkezli Uluslararasõ Af Örgütü de yaptõğõ çağrõda, Aştiyani ile siyasi tu- tuklu Zeyneb Celalyan hakkõndaki idam cezalarõnõn infaz edilmemesini ve idamõn İran yasalarõndan çõkarõlmasõnõ istedi. Kürt kadõnõn 2009 başõnda, “Allah düş- manı olduğu” suçlamasõyla mahkûm edildiği belirtildi. Ayrõca, Sistan-Belucistan eyaletinde 2 ki- şinin Sünnilerle Şiiler arasõnda önceki yõl ortasõnda çõkan kanlõ çatõşmalarda yer al- dõklarõ gerekçesiyle idam cezasõna çarptõ- rõldõğõ belirtildi. İran’daki Sünni Beluci azõn- lõğõn liderleri Abdülmelik ve Abdülhamid Rigi kardeşler son 2 ay içinde asõlmõştõ. Kürdistan eyaletinde ise 20 kişinin uyuşturucu kaçakçõlõğõ suçlamasõyla, 15 kişinin ise siyasi nedenlerle idam sõra- sõnda olduğu kaydedildi. İran’da yõlõn ilk 6 ayõnda 126 kişinin idam edildiği bildirildi. PAKİSTAN Lahor’da Sufi türbesine saldõrõ Dış Haberler Servisi - Son dönemde art arda düzenlenen kanlõ saldõrõlarla sarsõlan Pa- kistan’da, önceki akşam Sufi- lere ait bir türbeye düzenlenen intihar saldõrõsõnda en az 42 ki- şi hayatõnõ kaybetti. Lahor kentindeki, Data Dar- bar türbesine düzenlenen inti- har saldõrõsõnda yaklaşõk 180 kişi yaralandõ. Bir bölgesel yönetim yetkilisi, 20 - 22 yaş- larõndaki iki saldõrganõn kont- rol noktasõndan camiye girerek üzerlerindeki patlayõcõlarõ ateş- lediğini belirtti. Bir güvenlik yetkilisi de saldõrõnõn düzen- lendiği sõrada türbenin yanõ sõra bir caminin de bulunduğu alanda 15 bin civarõnda kişi ol- duğunu, saldõrganlarõn geçtiği kapõlardaki detektörlerin arõzalõ olabileceğini kaydetti. Türbenin en kalabalõk oldu- ğu saatlerde düzenlenen saldõ- rõnõn ardõndan yakõnlarõnõ me- rak eden çok sayõda kişi böl- geye akõn etti. Saldõrõdan birkaç saat son- ra türbenin önünde gösteri düzenleyen yüzlerce Pakis- tanlõ, artan saldõrõlarõn önle- nememesini protesto etti. Po- lis havaya ateş açarak ve taş atarak göstericileri dağõtmaya çalõştõ. 2001’den beri ülkede- ki bir Sufi türbesine düzenle- nen en büyük saldõrõ olan in- tihar saldõrõsõnõn sorumlulu- ğunu üstlenen olmadõ. Petraeus’a ‘Hoş geldin’ mesajı Dış Haberler Servisi - Afganistan’õn Kunduz vilayetinde Taliban’õn Birleşik Devletler Uluslararasõ Kalkõnma Ajansõ (USAID) binasõna düzenlediği intihar saldõrõsõnda 5 kişi öldü. Eyalet Valisi Muhammed Ömer, dün sabaha doğru 6 intihar eylemcisinin USAID’e bağlõ “Kalkınma Alternatifleri” vakfõnõn kullandõğõ binaya saldõrmasõnõn ardõndan çõkan çatõşmanõn 5 saat sürdüğünü söyledi. Saldõrõda bir Alman güvenlik görevlisi ve bir Filipinli ile iki Afgan polisi ölürken, 20 kişi de yaralandõ. İşgal askerlerinin yanõ sõra ülkedeki Batõlõ kalkõnma ve yardõm ajanslarõna da sõk sõk saldõrõlar düzenleyen Taliban, dünkü saldõrõnõn hedefindeki “Kalkınma Alternatifleri” vakfõnõ, yardõm yapmaktan çok ABD ordusuna istihbarat hizmeti vermekle suçluyor. Taliban sözcüsü, saldõrõnõn Afganistan’daki ABD ve NATO güçlerinin komutanlõğõna atanan General David Petraeus’a “Hoş geldin” mesajõ olduğunu belirtti. Sakine Muhammedi Aştiyani. Eski diktatör yeniden mahkemede Dış Haberler Servisi - Arjantin’de 1976’da dönemin Devlet Başkanõ İsabel Peron’un devrilmesiyle sonuçlanan darbenin mimarlarõndan eski diktatör Jorge Rafael Videla, 25 yõl sonra dün ilk defa yeniden hâkim karşõsõna çõktõ. Daha önce bir dizi işkence ve cinayetten yargõlanarak 1985’te ömür boyu hapse mahkûm edilen Videla (84), 1990’da dönemin Devlet Başkanõ Carlos Menem tarafõndan çõkartõlan afla hapisten çõkmõştõ. 1998’de ise Videla, yüzlerce bebeğin ailelerinden koparõlmasõ ve Halkõn Devrimci Ordusu örgütü liderlerinin “kaybedilmesi” nedeniyle suçlu bulunarak ev hapsine alõndõ. Federal mahkeme af kararõnõ 2007’de bozarak cunta dönemi yetkililerinin yeniden yargõlanmasõnõn önünü açtõ. Videla, şimdi de darbeden hemen sonra 31 siyasi mahkûmun katledilmesi emrini vermekle yargõlanõyor. Sincan’a 40 bin kamera Dış Haberler Servisi - Çin, geçtiğimiz yõl 5 Temmuz’da meydana gelen kanlõ olaylarõn yõldönümü öncesinde Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’ye 40 bin güvenlik kamerasõ yerleştirdi. Resmi Şinhua haber ajansõ, polisin yüksek çözünürlükteki kameralarla 3 bin 400 otobüs, 200 otobüs durağõ, 4 bin 440 cadde ve sokak, 270 okul ve çocuk yuvasõ ile 100 alõşveriş merkezini izleyeceğini kaydetti. Urumçi’ye daha önce 5 bin polis takviye edilmişti. Çin hükümetine göre, geçen yõl Müslüman azõnlõk Uygurlar ile Çin’in çoğunluğunu oluşturan Hanlar arasõnda 5 Temmuz’da meydana gelen olaylarda yaklaşõk 200 kişi öldü, 1700’den fazla kişi yaralandõ. İran’a yaptırımı imzaladı Dış Haberler Servisi - ABD Başkanõ Barack Obama, Kongre tarafõndan onaylanan İran’a yeni yaptõrõmlar paketini önceki gün imzaladõ. Obama, Beyaz Saray’da paketi imzalarken yaptõğõ açõklamada, paketin Kongre’den şimdiye kadar geçen en sert yaptõrõmlarõ içerdiğini ve ABD ile uluslararasõ toplumun İran’õn nükleer silah temin etmesini önlemekte kararlõlõğõnõ gözler önüne serdiğini söyledi. Başkan Obama, yeni yaptõrõmlarla İran’õn rafine petrolün yanõnda, petrol ve doğalgaz sektörünü modernleştirmeye dönük mal ve hizmet alõmõnõ da zorlaştõracağõnõ ifade etti. Saldırı ve ardından çıkan çatışmada 20 kişi yaralandı. (Fotoğraf: AP) Videla, darbeden hemen sonra 31 siyasi mahkû- mun katledilmesi emrini vermekle yargılanıyor. VEHBİ KOÇ VAKFI AMERİKAN HASTANESİ’NE TEŞEKKÜR Sayın Rahmi Koç ve Sayın İnan Kıraç’a, Hastane Genel Müdürü Doç. Dr. Evren Keleş, Hastane Genel Müdür Yardımcısı Dr. Erhan Bulutçu ve Hastane Müdürü Dr. Erdal Aksoy’a, Prof. Dr. Atıf Akçevin, Dr. Tahsin Akgün, Dr. Gürbüz Barlas, Prof. Dr. Moiz Behar, Dr. Ari Boyacıyan, Dr. Önder Çerezci, Dr. Birsen Çetin, Dr. Demet Egeli, Dr. Alim Ekinci, Dr. Ayşen Erdil, Dr. Feryal İlkova, Dr. Zekiye Kural, Prof. Dr. Kemal Önen, Prof. Dr. Levent Tabak, Dr. Genco Yücel ekibine ve ayrıca Dr. Kamil Adalet’e, Koroner Yoğun Bakım’dan Dr. Recep Bozlak’a, Başhemşire Müjgan Mutlu Alkan ve diğer hemşire ve görevlilere, Genel Yoğun Bakım’dan Dr. İsmail Hacı, Başhemşire Ayşe Karakulak Tombul ve diğer hemşire ve görevlilere, 5B2 Servisi’nden Dr. Müjdat Babadostu’na ve diğer hemşire ve görevlilere, 6B Servisi’nden Dr. İsmail Bozkurt ve Başhemşire Berrin Bulut Çepni’ye ve diğer hemşire ve görevlilere, Nutrition Hemşire- si Sibel Hallaç’a, Fizyoterapist Emirhan Kubat’a, Laboratuvar’dan Selahattin Tezce’ye, hasta ilişkilerinden Semra Erkanlı ve ekibine, Güvenlik Amiri Arif Kılıç ve ekibine, tüm kalp cerrahisi, kardiyoloji, fizik tedavi, klinik laboratuvar, hasta finansman bölümü çalışanlarına, hasta kabul bölümü çalışanlarına, danışma servisi çalışanlarına, lokanta ve kafe bölümü çalışanlarına, otopark bölümü çalışanlarına İlhan Ağabey’in hastanede kaldığı uzun süreçte gösterdikleri şefkat, ilgi, sevgi ve özen için sonsuz teşekkürlerimizi ve minnettarlığımızı sunarız. Ülfet Ertel Ruhan Selçuk Murat Ertel Mehmet Benli
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear