Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HÜLYA KESKİN
DİSK’in kurucu başkanlarõndan Kemal Türk-
ler’in katledilmesine ilişkin hakkõnda 3. kez veri-
len beraat kararõnõn Yargõtay tarafõndan bozulma-
sõnõn ardõndan yeniden yargõlanan sanõk Ünal
Osmanağaoğlu duruşmaya yine gelmedi. Mah-
keme 10 günlük rapor alan sanõğõn eylül ayõna
ertelenen duruşmada hazõr edilmesine hükmetti.
Ancak Türkler’in katledilişinin ardõndan geçen
30 yõl bugün doldu. Bu da davanõn zamanaşõmõ
sürecine girerek ortadan kalkmasõna neden oldu.
Türkler’in avukatlarõ “insanlık suçlarında za-
manaşımı olmaz” derken konu ile ilgili asõl ka-
rarõ eylül ayõnda mahkeme verecek.
Bakõrköy 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki du-
ruşmaya Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’liyi öl-
dürmekten hükümlü olarak Bandõrma Ceza-
evi’nde olan sanõk Osmanağaoğlu katõlmadõ.
Mahkeme Başkanõ Atilla Tanrıvermiş, sanõğõn
mahkemede hazõr edilemesine yönelik Adalet
Bakanlõğõ’ndan onay verilmediğine dair gelen ce-
vabõ okudu. Şikâyetçi avukatõ Ömer Kavili, sa-
nõğõn aldõğõ 10 günlük raporun mahkemeye za-
manõnda ulaştõrõlmadõğõnõ bunun da dava sürecini
uzatmaya yönelik olduğunu söyledi. Kavili, mah-
kemenin yargõ yetkisinden kaçõnarak sanõk hak-
kõnda tasarruf sağlayan yetkililer hakkõnda suç
duyurusunda bulunulmasõnõ istedi.
“Sanığa son sözü sorulmamalı”
Şikâyetçi avukatõ Kudret Yıldırım, Türkler’in
öldürülmesinin sõradan bir olay olmadõğõnõ belir-
terek, “Eylemin bir insanlık suçu olarak kabul
edilmesi gerekli. Sanığa son sözünün sorulma-
sı gerekmemektedir” diye konuştu.
Sanõk avukatõ Selçuk Sunay ise “Bu davanın
uzamasının sorumlusu biz değiliz. Zamanaşı-
mı yasanın sanıklara tanıdığı bir haktır” dedi.
Sanõk avukatõ Sunay’õn konuşmasõ sõrasõnda
duruşma salonunda gergin anlar yaşandõ. Salonda
yükselen “faşist katiller” sözleri üzerine mahke-
me başkanõ izleyicileri uyardõ. Avukat
Rasim Öz’ün de “Sen bir katilin
neyini savunuyorsun?”
cümlesi üzerine salondaki
gerginlik arttõ.
Duruşma
ertelendi
Mahkeme, sanõk
Osmanağaoğlu’nun
tam teşekkülü has-
tane raporu alarak
daha önce aldõğõ
sağlõk raporu ile
uyumlu olup ol-
madõğõ hususu-
nun incelenme-
sine karar verdi.
Sanõğõn duruşma
günü hazõr edil-
mesine karar ve-
ren mahkeme he-
yeti duruşmayõ 23
Eylül’e erteledi.
Çelebi: Dava
bizim için
sonuçlanmıştır
Adliye çõkõşõ konuşan
DİSK Genel Başkanõ Sü-
leyman Çelebi, yargõnõn
kararlarõnõn gereğinin yapõl-
madõğõnõ vurgulayarak, “Bu da-
vada uzatmaları oynamak için her
şey yapılıyor. Bizim için zamanaşımı söz ko-
nusu olmaz. Vicdani olarak da hukuki olarak
da bu dava bizim için sonlanmıştır ve sonuç-
lanmıştır. Katilin kimler olduğu belli” diye ko-
nuştu. Çelebi, herkesi; bugün 30. ölüm yõldönü-
mü nedeniyle Türkler’in Topkapõ’daki mezarõ
başõndaki anmaya çağõrdõ.
Avukat Öz de mahkemenin görevini kötüye
kullandõğõnõ söyleyerek “Çünkü Ceza Genel
Kurulu kararıdır. Mahkeme sanığı çağırsa da
çağırmasa da o karara uymak zorundadır. Bu
kararı veren yargıçlar hakkında hukuki ve ce-
zai yollara başvurmaya devam edeceğiz” dedi.
Osmanağaoğlu babamın katili
Türkler’in kõzõ Nilgün Soydan da “Olayın tek
tanığıyım. Osmanağaoğlu babamın katilidir.
Onu babama kurşun sıkarken gördüm. Os-
manağaoğlu yaşadığım sürece elimden kurtu-
lamayacak. Gerekirse bir 30 yıl daha mücade-
le vermeye hazırım” dedi.
“Oturup ağlayacağız”
Kararõ değerlendiren İstanbul Üniversitesi Si-
yasal Bilgiler Fakültesi Ceza Hukuku öğretim
üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, “Yarın (bugün) za-
man fiilen doluyor ise dava zamanaşımından
düşer” dedi. Davanõn insanlõk suçu kapsamõna
alõnamayacağõnõ söyleyen Şen, “Sanık aleyhine
geçmişe yönelik etkide bulunamazsınız. O dö-
nemde öyle bir uygulama yoktu. Dava kesin-
leşmeden bugüne kadar geldiyse yarın da (bu-
gün) 30 yıl doluyorsa oturup ağlayacağız” de-
di. Şen, “Türkler ailesi davayı AİHM’e götü-
rülecektir. Aile, tazminat davasını kazanıp,
devlete de parayı ödetir” diye konuştu.
Türkler, 22 Temmuz
1980’de Merter’de evi-
nin önünde öldürülmüş-
tü. Cinayetle ilgili ilk da-
va 1981 yılında Ankara
Sıkıyönetim Askeri Mah-
kemesi’nde açıldı. Bu dava-
da karar 7 Nisan 1987 tari-
hinde çıktı. Abdülsamet Ka-
rakuş ve Aydın Eryılmaz ad-
lı tetikçiler Türkler’i öldür-
mekten 12’şer, olayda kul-
landıkları aracı gasp etmek-
ten de 20’şer yıl ağır hapis
cezasına çarptırıldı.
1999’dan beri Kemal
Türkler’in katil zanlısı
olarak yargılanan Ünal
Osmanağaoğlu’na 2003,
2007 ve 2009 yılında
verilen 3 beraat kara-
rı Yargıtay’da bozul-
du ve her defasın-
da yeninden
yargılama
yapıldı.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE
6 HABERLER
LEYLA TAVŞANOĞLU
“Washington’da insanlar, ‘Türkiye nere-
ye gidiyor? İkinci bir İran mõ oluyor’ diye so-
ruyorlar.” Bu sözler merkezi Washington’da
olan Amerika Atatürk Derneği’nin kurucu ve
onursal başkanõ Hüdai Yavalar’a ait. Yava-
lar’õn, AKP’nin 2002’de iktidar olmasõndan
beri ülkesiyle ilgili gittikçe artan kaygõlarõ var.
Gülen cemaatini topa tutuyor. Para kaynağõ-
nõn hesabõnõ soruyor. Bakõn neler anlatõyor...
- Washington’dan baktığınızda Türki-
ye’nin bugünkü siyasi çizgisini nasıl görü-
yorsunuz?
H.Y. - Bizi en çok üzen mesele, Türkiye’nin
gidişatõ. Bir türlü Türkiye’den kopamõyoruz.
Kopamamamõzõn sebebi de dünyanõn takdir et-
tiği Atatürk’ün bize bağõşladõğõ, küçük yaş-
ta korumaya ant içtiğimiz ülkemizi çok sevi-
yoruz. Hep söylediğimiz söz, “Acaba mem-
leketimize nasıl yardım edebiliriz?” Çünkü
hayatta en güzel şey vermektir. Biz de Ata-
türk’ün yolundan gittiğimiz için devamlõ su-
rette vermeye çalõşõyoruz. Türkiye’den ko-
pamadõğõmõz sürece de son zamanlarda Tür-
kiye’de olan hadiseler bizi derinden üzmek-
tedir. Bilhassa da AKP’nin tutumu bizi çok ra-
hatsõz ediyor.
- Neden?
H.Y. - Eskiden, “Türk” denilince Ameri-
kalõlar Atatürk’e olan hayranlõklarõnõn yanõnda
Türk askerinin ne kadar dürüst, çalõşkan ve par-
lak olduğunu söylerlerdi. Ama bugün artõk bu-
nu göremiyoruz. Kafalarõnda bir soru işareti
var. “Türkiye nereye gidiyor? İkinci bir İran
mı oluyor” diye soruyorlar.
Biz Amerika Atatürk Derneği olarak de-
vamlõ surette Kongre üyeleri, Pentagon, Dõş-
işleri Bakanlõğõ ile temastayõz. Biz ayrõca Tür-
kiye’ye çok bağlõ, Atatürk hayranõ olan in-
sanlara Amerikalõ ve Türk olmak üzere sürekli
ödül veriyoruz.
Bunlarõn içinde Prof. Dr. Türkan Saylan gi-
bi büyük bir kişi vardõ. Ayrõca ABD Genel-
kurmay Başkanõ Oramiral Mike Mullen, se-
natörler, temsilciler, yazarlar, bilim insanla-
rõ bizden ödül alanlar arasõndadõr.
Benim anlayamadõğõm nokta şu: Atatürk gi-
bi dünyanõn hayranlõk ve saygõ duyduğu bir
lider nasõl oluyor da Türkiye’deki kimi ke-
simler tarafõndan kabul edilmek istenmiyor?
- Peki, bu kesimler kimler?
H.Y. -Bugünkü hükümet olsun, Özal hü-
kümeti olsun aynõ şeyleri yaptõlar. Biliyorsu-
nuz Özal daha Kuveyt Savaşõ başlamadan Ba-
ba Bush’la çok yakõn ilişki içindeydi. Özal,
“Bir koyup üç alacağız” diyordu. Ama ne ol-
du? Kendisi ölünce ne Baba Bush ne de baş-
ka eski bir ABD cumhurbaşkanõ bunun ce-
nazesine gitti. Ama Ürdün Kralõ Hüseyin’in
cenaze töreninde dört ABD başkanõ vardõ.
Şimdi de Abdullah Gül ve El Tayyip de-
nilen Türkiye’nin başõndaki bu grup devam-
lõ surette buraya geliyor ve toplantõlar yapõyor.
Burada da büyük bir kullanõlma var. Çünkü
Ortadoğu’da ABD’nin önemli sorunlarõ var.
Bu sorunlar da hep enerjiden kaynaklanõyor.
Her şeyin üzerinde de İran sorunu var.
Bunlar ABD yönetiminin kafasõnõ çok ka-
rõştõrõyor. O nedenle de Türkiye’deki hükü-
metle iyi geçinmeye mecbur. Ama burada Tür-
kiye’nin değeri hiç kalmadõ.
- Duyduğuma göre buradaki şeriatçı grup-
lardan ve Gülen hareketine bağlı kişilerden
küfür dolu e-postalar alıyormuşsunuz. Bun-
ları anlatır mısınız?
H.Y.- Bu insanlar bir kere Atatürk, yani me-
deniyet düşmanõ insanlar. Bunlar Türk halkõ-
nõn ödediği paralarla burada okudu, cemiyet-
ler, dernekler kurdu. Bugün de Türkiye Cum-
huriyeti’ne karşõlar. İslam birliğine inanmõş-
lar. Fethullah Gülen’i hepimiz biliyoruz.
Amerikalõlar da biliyor. Gülen yeşil kart almak
için başvurduğunda yargõç , “Biz kendisine
yeşil kart veremeyiz. Ülkesine geri dönmesi
lazım” diye karar verdi. Ama aradan bir
hafta geçti geçmedi yargõç fikrini değiştirdi.
Çünkü binlerce mektup aldõ.
- Ne gibi mektuplar?
H.Y. - Gülen’in ne kadar önemli bir insan
olduğunu anlatan mektuplar. Georgetown
Üniversitesi öğretim üyeleri, eski Ankara Bü-
yükelçisi Morton Abramowitz de dahil ol-
mak üzere pek çok kişiye bu türden mektuplar
yazdõrõldõ sõrf Gülen Yeşil Kart alabilsin di-
ye. Bir de aklõmda hep şu soru var: Acaba bu
Gülen hareketi bu paralarõ nerelerden bulu-
yor? Bir yerlerden para akõtõldõğõ çok belli.
Ama nereden?
- Peki, ABD’de en çok dikkat edilen hu-
susların başında düzenli ve açık biçimde ge-
lir vergisi ödenmesi şarttır. Gelirler mutla-
ka kayıt altında olmalıdır. Bu grupların ge-
lirlerinin kayıt altında oldukları kesin mi?
H.Y. - Duyduğuma göre ABD hükümeti bu
paralarõn kaynağõnõ araştõrõyormuş. Çünkü bu
hareketin üyelerinin hemen tamamõnõn az
gelirli olduğu biliniyor. Bir de bunlarõn pek çok
okulu var ABD’de. Okul yaptõrdõklarõ sürece
ABD’ye öğrenci getirtebiliyorlar. Böylece bin-
lerce Türk çocuğu buraya getirilip Gülen
okullarõna öğrenci olarak alõnõyor.
- Amerika Atatürk Derneği olarak yüzler-
ce ödülün sahibisiniz. Eviniz bir Atatürk mü-
zesi gibi. Özellikle AKP hükümeti döne-
minde bu ödüllerin size ne yararı oldu?
H.Y. - Bu sadece kendi kendimin tatmini
meselesidir. Sadece buna yarõyor. Bizim Türk
milletine, Türkiye Cumhuriyeti’ne borcu-
muz var. Bu borcumuzu seve seve ödüyoruz.
İnsan vatanõndan kopamõyor. Hep vatanõnõn
iyiliğini istiyor.
İnsanõn kendini aşmasõ lazõmdõr. Yani dün-
yayõ anlamasõ demektir. Özellikle İslam ül-
kelerine gittiğim zaman Atatürk’ün Türkiye
için yaptõklarõnõ daha iyi anlõyorum. Atatürk’ün
nasõl bir deha olduğunu görebiliyorum.
Bakõn, İslam ülkelerinde kadõnlar hâlâ bir
meta olarak görülürken daha 1930’lu yõllar-
da Atatürk kadõnlara seçme ve seçilme hak-
kõnõ vermiştir. “Siz birer bireysiniz. Erkekle
eşitsiniz” demiştir. Bu ne muazzam bir gör-
üştür. Bir de gidin İslam ülkelerine bakõn. Ka-
dõn hâlâ recme uğruyor. Dayak yiyor.
Ama ne yazõk ki ülkemde bazõ kadõnlar Ata-
türk’ün bu büyük devrimlerini görmezden ge-
liyor. Bu da beni çok üzüyor. Aile, mahalle
baskõsõ, diyoruz. Ama bu insanlarõn artõk
kendilerini aşmalarõ, gözlerini dünyaya aç-
malarõ, kitap okumalarõ lazõm.
Bunun için biz Amerika Atatürk Derneği
olarak, “Türkiye, AKP’nin Türkiyesi de-
ğildir” diyoruz. Onun için mücadelemizi ve-
riyoruz.
- Siz burada çok iyi bir hayat sürmenize
rağmen aklınız hep Türkiye’de. Sık sık Tür-
kiye’ye geliyorsunuz. Aynı sıklıkla telefon-
da konuşabiliyor musunuz?
H.Y. - Evet. Sõk sõk Türkiye’ye gidiyorum.
Ama eskisi gibi telefonda rahatlõkla konu-
şamõyorum. “Aman Hüdai, fazla konuşma.
Dinleniyoruz” diye beni uyarõyorlar. Kor-
ku içindeler.
E-posta gönderiyorlar. Ama başka isimler
altõnda o da. Üstelik hep şifreli yazõşmalar.
Bu ne biçim baskõ kurmaktõr insanlar üze-
rinde?
Bir de sizin aracõlõğõnõzla şu mesajõ vermek
istiyorum. Beş yõl önce burada yeni yapõlan
büyükelçilik binasõnõn önüne plastikten bir
Atatürk heykeli diktiler. Düşünebiliyor mu-
sunuz? Atatürk’e zamanla çatlayan bir plas-
tik elbise giydirdiler. Ayrõca konsolosluk bö-
lümünde de bir plastik Atatürk büstü var. Üs-
telik ikisi de Atatürk’e uzaktan yakõndan ben-
zemiyor. Bu benim çok canõmõ yakõyor.
Amerika Atatürk Derneği’nin kurucu ve onursal başkanõ Yavalar’õn ülkesiyle ilgili kaygõlarõ var
‘AKP’nintavrõrahatsõzedici’
Amerika Atatürk Derneği’nin Başkanı Yavalar, Türkiye’deki gidişattan memnun değil.
TÜRKLER ZANLISI YİNE GELMEDİ
Zamana
gömülen
dava
Dursun Çiçek’in Askeri Mahkeme’nin ret kararõnõ beklemediği öğrenildi
‘İddianame bizi yıprattı’
ALİCAN ULUDAĞ
ANKARA - Kurmay Albay
Dursun Çiçek’in, Genelkurmay
Askeri Mahkemesi’nin “İrti-
cayla Mücadele Eylem Pla-
nı”yla ilgili açõlan davayõ red-
detmesini beklemediği ve avukatõ
Celal Ülgen’e “Bu yanlış bir ka-
rar. Hiç beklemeden temyize
gidelim” dediği öğrenildi. Çi-
çek’in kõzõ, stajyer avukat İrem
Çiçek de askeri savcõlõğõn hazõr-
ladõğõ iddianame sonucunda “Ba-
bam yine tek hedef olarak bir-
çok yıpratıcı habere konu oldu.
Şimdi hiçbir şey olmamış gibi
dava kapandı. Bu süreç sadece
bizi yıprattı” diye konuştu.
Dursun Çiçek’in askeri mah-
kemenin kararõnõ “hiç bekleme-
diği bir sonuç” olarak değer-
lendirdiğini belirten avukat Ce-
lal Ülgen, “Çünkü iddianame
ile kendisine atılmak istenen ça-
mur atılmış, savunmayla o iz-
leri silme şansı da kaçtı. Sa-
vunma bile yapılamadı. Sa-
vunmamız alınmadı, bu açı-
dan Dursun Çiçek çok büyük
bir şok yaşadı, şoke oldu” ifa-
delerini kullandõ. Çiçek’in ken-
disine “Bu karar, yanlış bir
karar. Hiç beklemeden temyi-
ze gidelim” dediğini aktaran Ül-
gen, hatta Çiçek’in birtakõm ha-
zõrlõklar yapacağõnõ da belirttiği-
ni kaydetti. Ülgen, gerekçeli ka-
rar açõklandõktan sonra Askeri
Yargõtay’a temyize gidecekleri-
ni dile getirdi.
“Askeri mahkemenin böyle
bir karar alması sizler için
sürpriz oldu mu?” sorusuna
Ülgen, “Süpriz oldu tabii ki.
Sürprizi de geçti. Hiç bekle-
mediğimiz bir seçenekti” kar-
şõlõğõnõ verdi. Bir mahkemenin
dikkate alacağõ ilk şeyin, yetki
uyuşmazlõğõ olduğunu belirten
Ülgen, “Bunun içerisinde coğ-
rafi bölge esasına dayalı görev
de var. Ayrıca yargı yoluna
ilişkin görev de var. Yani An-
kara mahkemeleri ya da aske-
ri yargı yolu mu sivil yargı yo-
lu mu konusundaki uyuşmaz-
lığı önce çözmeli mahkeme.
Bunu çözdükten sonra ancak
derdestlik konusunda bir karar
verecek. Hem yetki hem gö-
revle ilgili herhangi bir değer-
lendirme yapmadan, doğru-
dan doğruya CMK 223/7. mad-
desine göre nasıl olsa İstan-
bul’da açılmış bir dava var. O
halde bu dava görülemez diye
reddedilmesini yadırgıyorum”
görüşünü kaydetti.
‘Neden değiştirildi?’
Konuya geniş olarak bakmak
gerektiğini vurgulayan Ülgen,
davada askeri mahkemenin görev
alanõna giren bir eylem olduğu-
nu ifade etti. İsnat edilen eylemin
askeri mahalde olduğunun öne
sürüldüğü ve suçu işlediği iddia
edilen kişinin de muvazzaf albay
olduğunu anõmsatan Ülgen, “Bu,
eğer askeri mahkemede görül-
meyecek ise hangi dava askeri
mahkemede görülecek? Asker
kişilerin sivil mahkemelerde
yargılanması bu kadar kolay ve
basit idiyse CMK 250. madde-
nin değişikliğine neden gidildi
ve Anayasa Mahkemesi de as-
ker kişilerin sivil mahkeme-
Bilirkişi
raporlarõ
farklõ
BALYOZ İDDİANAMESİ
İstanbul Haber Servisi - Balyoz
Harekât Planõ iddianamesinde, darbe
girişimi olarak nitelendirilen plan hak-
kõnda Emniyet ve 1. Ordu bilirkişileri-
nin hazõrladõğõ raporlar arasõnda farklõ-
lõklar dikkat çekti. Emniyet dosyaya
sonradan veri yüklenmediğini belirtir-
ken, asker 2002’de oluşturulduğu be-
lirtilen dosyalarda 4 yõl sonraya ait bil-
giler bulunduğunu vurguladõ.
Balyoz Harekât Planõ iddianamesin-
de, TÜBİTAK, 1. Ordu Komutanlõğõ
ve Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM)
uzmanlarõ tarafõndan hazõrlanan 7 ayrõ
bilirkişi raporuna yer verildi. EGM ta-
rafõndan oluşturulan bilirkişi heyetinin
verdiği raporda, CD’ler içindeki belge-
lerin oluşturulma tarihlerinin uyumlu
olduğu, dolayõsõyla CD’lere sonradan
ekleme yapõlmadõğõ belirtildi.
1. Ordu Komutanlõğõ Savcõlõğõ tara-
fõndan görevlendirilen, başõnda bir
tümgeneralin bulunduğu bilirkişi heye-
tine göre ise plan seminerlerinin yer
aldõğõ CD’lere sonradan “art niyetli
kişiler tarafından” eklemeler yapõldõ
ve sahte bir CD üretildi. Savcõlõk, so-
ruşturma sürecinde elde edilen 19
CD’nin incelenmesi için EGM’yi gö-
revlendirdi. Savcõlõk, tüm CD’lerde
yer alan belgelerin türü, boyutu, hangi
bilgisayarda, hangi tarihte, ne kadar
sürede oluşturulduğunun, son kayde-
denin kim olduğunun, hangi program
kaydedilerek oluşturulduğunun tespit
edilmesini istedi. EGM’nin bilirkişi
heyetinin raporu savcõlõğa gönderildi.
1. Ordu Komutanlõğõ Askeri Savcõlõ-
ğõ da kendi yürüttüğü soruşturma kap-
samõnda, söz konusu CD’leri incele-
mesi için bir tümgeneral, iki kurmay
albay, bir kurmay binbaşõ ve bir mü-
hendis üsteğmenden oluşan bilirkişi
heyetine gönderdi. Buradan alõnan ra-
por da sivil savcõlara gönderildi ve her
iki rapor da iddianamede yer aldõ.
Çiçek’in kõzõ, stajyer avukat
İrem Çiçek askeri savcõlõğõn
hazõrladõğõ iddianame sonucunda
“Babam yine tek hedef olarak
birçok yõpratõcõ habere konu oldu.
Şimdi hiçbir şey olmamõş gibi
dava kapandõ. Bu süreç sadece
bizi yõprattõ” diye konuştu.
lerde yargılanmasını neden ip-
tal etti?” diye konuştu.
Çiçek’in kõzõ İrem Çiçek de şu
değerlendirmeyi yaptõ:
“Babam böyle bir kararı
beklemiyordu. Askeri mahke-
menin görevli olduğu konu-
sunda verdiğimiz dilekçenin
sonucunda bir şekilde görevli
mahkemenin belirlenmesi ko-
nusunda uyuşmazlık mahke-
mesine gidileceği ve Uyuşmaz-
lık Mahkemesi’nin karar ve-
receği yönünde bir düşüncemiz
vardı. Hiç beklemediğimiz bir
karar çıktı. Öte yandan bir şe-
kilde iddianame hazırlandı. İd-
dianame basında geniş yer bul-
du. Babam bir şekilde yine tek
hedef olarak birçok yıpratıcı
habere konu oldu. Şimdi hiçbir
şey olmamış gibi buradaki da-
va kapandı.”
Haberal’danhâkimlereicratakibi
İstanbul Haber Servisi - Yargõtay
4. Hukuk Dairesi’ne açtõğõ davayõ ka-
zanan 2. Ergenekon davasõnõn tutuk-
lu sanõklarõndan Prof. Dr. Mehmet
Haberal, 9 hâkim hakkõnda icra ta-
kibi başlattõ.
Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda
17 Nisan 2009’da tutuklandõktan birkaç
saat sonra rahatsõzlanan Haberal, ce-
zavinden hastaneye sevk edilmişti. Ha-
beral’in yaptõğõ tüm tahliye talepleri red-
dedilmişti. Haberal’õn avukatlarõ Yar-
gõtay 4. Hukuk Dairesi’ne başvurarak
hâkimler Resul Çakır, Rüstem Er-
yılmaz, Yakup Hakan Günay, Ali
Efendi Peksak, İdris Asan, Mehmet
Faik Saban, 9. Ağõr Ceza Mahkeme-
si Başkanõ Nurettin Ak, İstanbul 13.
Ağõr Ceza Mahkemesi ikinci heyetinin
başkanõ Kemal Can, 12. Ağõr Ceza
Mahkemesi Başkanõ Vedat Yılmaz
Abdurrahmanoğlu’ndan 20’şer bin
lira tazminat talep etmişti. Yargõtay 4.
Hukuk Dairesi, 9 hâkimi 1500’er lira
manevi tazminat cezasõna çarptõrmõştõ.
Haberal’õn avukatlarõ 19 Temmuz’da da
Ankara 27. İcra Müdürlüğü’ne başvu-
rarak 1500 liralõk manevi tazminat, 2 bin
liralõk avukatlõk ücreti ve mahkeme
masraflarõnõn da yer aldõğõ 3 bin 625’er
liranõn 9 hakimden haciz yolu ile tah-
sil edilmesini istedi. Mehmet Haberal
İlk dava
1981’de