23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
HÜLYA KESKİN DİSK’in kurucu başkanlarõndan Kemal Türk- ler’in katledilmesine ilişkin hakkõnda 3. kez veri- len beraat kararõnõn Yargõtay tarafõndan bozulma- sõnõn ardõndan yeniden yargõlanan sanõk Ünal Osmanağaoğlu duruşmaya yine gelmedi. Mah- keme 10 günlük rapor alan sanõğõn eylül ayõna ertelenen duruşmada hazõr edilmesine hükmetti. Ancak Türkler’in katledilişinin ardõndan geçen 30 yõl bugün doldu. Bu da davanõn zamanaşõmõ sürecine girerek ortadan kalkmasõna neden oldu. Türkler’in avukatlarõ “insanlık suçlarında za- manaşımı olmaz” derken konu ile ilgili asõl ka- rarõ eylül ayõnda mahkeme verecek. Bakõrköy 2. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki du- ruşmaya Ankara Bahçelievler’de 7 TİP’liyi öl- dürmekten hükümlü olarak Bandõrma Ceza- evi’nde olan sanõk Osmanağaoğlu katõlmadõ. Mahkeme Başkanõ Atilla Tanrıvermiş, sanõğõn mahkemede hazõr edilemesine yönelik Adalet Bakanlõğõ’ndan onay verilmediğine dair gelen ce- vabõ okudu. Şikâyetçi avukatõ Ömer Kavili, sa- nõğõn aldõğõ 10 günlük raporun mahkemeye za- manõnda ulaştõrõlmadõğõnõ bunun da dava sürecini uzatmaya yönelik olduğunu söyledi. Kavili, mah- kemenin yargõ yetkisinden kaçõnarak sanõk hak- kõnda tasarruf sağlayan yetkililer hakkõnda suç duyurusunda bulunulmasõnõ istedi. “Sanığa son sözü sorulmamalı” Şikâyetçi avukatõ Kudret Yıldırım, Türkler’in öldürülmesinin sõradan bir olay olmadõğõnõ belir- terek, “Eylemin bir insanlık suçu olarak kabul edilmesi gerekli. Sanığa son sözünün sorulma- sı gerekmemektedir” diye konuştu. Sanõk avukatõ Selçuk Sunay ise “Bu davanın uzamasının sorumlusu biz değiliz. Zamanaşı- mı yasanın sanıklara tanıdığı bir haktır” dedi. Sanõk avukatõ Sunay’õn konuşmasõ sõrasõnda duruşma salonunda gergin anlar yaşandõ. Salonda yükselen “faşist katiller” sözleri üzerine mahke- me başkanõ izleyicileri uyardõ. Avukat Rasim Öz’ün de “Sen bir katilin neyini savunuyorsun?” cümlesi üzerine salondaki gerginlik arttõ. Duruşma ertelendi Mahkeme, sanõk Osmanağaoğlu’nun tam teşekkülü has- tane raporu alarak daha önce aldõğõ sağlõk raporu ile uyumlu olup ol- madõğõ hususu- nun incelenme- sine karar verdi. Sanõğõn duruşma günü hazõr edil- mesine karar ve- ren mahkeme he- yeti duruşmayõ 23 Eylül’e erteledi. Çelebi: Dava bizim için sonuçlanmıştır Adliye çõkõşõ konuşan DİSK Genel Başkanõ Sü- leyman Çelebi, yargõnõn kararlarõnõn gereğinin yapõl- madõğõnõ vurgulayarak, “Bu da- vada uzatmaları oynamak için her şey yapılıyor. Bizim için zamanaşımı söz ko- nusu olmaz. Vicdani olarak da hukuki olarak da bu dava bizim için sonlanmıştır ve sonuç- lanmıştır. Katilin kimler olduğu belli” diye ko- nuştu. Çelebi, herkesi; bugün 30. ölüm yõldönü- mü nedeniyle Türkler’in Topkapõ’daki mezarõ başõndaki anmaya çağõrdõ. Avukat Öz de mahkemenin görevini kötüye kullandõğõnõ söyleyerek “Çünkü Ceza Genel Kurulu kararıdır. Mahkeme sanığı çağırsa da çağırmasa da o karara uymak zorundadır. Bu kararı veren yargıçlar hakkında hukuki ve ce- zai yollara başvurmaya devam edeceğiz” dedi. Osmanağaoğlu babamın katili Türkler’in kõzõ Nilgün Soydan da “Olayın tek tanığıyım. Osmanağaoğlu babamın katilidir. Onu babama kurşun sıkarken gördüm. Os- manağaoğlu yaşadığım sürece elimden kurtu- lamayacak. Gerekirse bir 30 yıl daha mücade- le vermeye hazırım” dedi. “Oturup ağlayacağız” Kararõ değerlendiren İstanbul Üniversitesi Si- yasal Bilgiler Fakültesi Ceza Hukuku öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen, “Yarın (bugün) za- man fiilen doluyor ise dava zamanaşımından düşer” dedi. Davanõn insanlõk suçu kapsamõna alõnamayacağõnõ söyleyen Şen, “Sanık aleyhine geçmişe yönelik etkide bulunamazsınız. O dö- nemde öyle bir uygulama yoktu. Dava kesin- leşmeden bugüne kadar geldiyse yarın da (bu- gün) 30 yıl doluyorsa oturup ağlayacağız” de- di. Şen, “Türkler ailesi davayı AİHM’e götü- rülecektir. Aile, tazminat davasını kazanıp, devlete de parayı ödetir” diye konuştu. Türkler, 22 Temmuz 1980’de Merter’de evi- nin önünde öldürülmüş- tü. Cinayetle ilgili ilk da- va 1981 yılında Ankara Sıkıyönetim Askeri Mah- kemesi’nde açıldı. Bu dava- da karar 7 Nisan 1987 tari- hinde çıktı. Abdülsamet Ka- rakuş ve Aydın Eryılmaz ad- lı tetikçiler Türkler’i öldür- mekten 12’şer, olayda kul- landıkları aracı gasp etmek- ten de 20’şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 1999’dan beri Kemal Türkler’in katil zanlısı olarak yargılanan Ünal Osmanağaoğlu’na 2003, 2007 ve 2009 yılında verilen 3 beraat kara- rı Yargıtay’da bozul- du ve her defasın- da yeninden yargılama yapıldı. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE 6 HABERLER LEYLA TAVŞANOĞLU “Washington’da insanlar, ‘Türkiye nere- ye gidiyor? İkinci bir İran mõ oluyor’ diye so- ruyorlar.” Bu sözler merkezi Washington’da olan Amerika Atatürk Derneği’nin kurucu ve onursal başkanõ Hüdai Yavalar’a ait. Yava- lar’õn, AKP’nin 2002’de iktidar olmasõndan beri ülkesiyle ilgili gittikçe artan kaygõlarõ var. Gülen cemaatini topa tutuyor. Para kaynağõ- nõn hesabõnõ soruyor. Bakõn neler anlatõyor... - Washington’dan baktığınızda Türki- ye’nin bugünkü siyasi çizgisini nasıl görü- yorsunuz? H.Y. - Bizi en çok üzen mesele, Türkiye’nin gidişatõ. Bir türlü Türkiye’den kopamõyoruz. Kopamamamõzõn sebebi de dünyanõn takdir et- tiği Atatürk’ün bize bağõşladõğõ, küçük yaş- ta korumaya ant içtiğimiz ülkemizi çok sevi- yoruz. Hep söylediğimiz söz, “Acaba mem- leketimize nasıl yardım edebiliriz?” Çünkü hayatta en güzel şey vermektir. Biz de Ata- türk’ün yolundan gittiğimiz için devamlõ su- rette vermeye çalõşõyoruz. Türkiye’den ko- pamadõğõmõz sürece de son zamanlarda Tür- kiye’de olan hadiseler bizi derinden üzmek- tedir. Bilhassa da AKP’nin tutumu bizi çok ra- hatsõz ediyor. - Neden? H.Y. - Eskiden, “Türk” denilince Ameri- kalõlar Atatürk’e olan hayranlõklarõnõn yanõnda Türk askerinin ne kadar dürüst, çalõşkan ve par- lak olduğunu söylerlerdi. Ama bugün artõk bu- nu göremiyoruz. Kafalarõnda bir soru işareti var. “Türkiye nereye gidiyor? İkinci bir İran mı oluyor” diye soruyorlar. Biz Amerika Atatürk Derneği olarak de- vamlõ surette Kongre üyeleri, Pentagon, Dõş- işleri Bakanlõğõ ile temastayõz. Biz ayrõca Tür- kiye’ye çok bağlõ, Atatürk hayranõ olan in- sanlara Amerikalõ ve Türk olmak üzere sürekli ödül veriyoruz. Bunlarõn içinde Prof. Dr. Türkan Saylan gi- bi büyük bir kişi vardõ. Ayrõca ABD Genel- kurmay Başkanõ Oramiral Mike Mullen, se- natörler, temsilciler, yazarlar, bilim insanla- rõ bizden ödül alanlar arasõndadõr. Benim anlayamadõğõm nokta şu: Atatürk gi- bi dünyanõn hayranlõk ve saygõ duyduğu bir lider nasõl oluyor da Türkiye’deki kimi ke- simler tarafõndan kabul edilmek istenmiyor? - Peki, bu kesimler kimler? H.Y. -Bugünkü hükümet olsun, Özal hü- kümeti olsun aynõ şeyleri yaptõlar. Biliyorsu- nuz Özal daha Kuveyt Savaşõ başlamadan Ba- ba Bush’la çok yakõn ilişki içindeydi. Özal, “Bir koyup üç alacağız” diyordu. Ama ne ol- du? Kendisi ölünce ne Baba Bush ne de baş- ka eski bir ABD cumhurbaşkanõ bunun ce- nazesine gitti. Ama Ürdün Kralõ Hüseyin’in cenaze töreninde dört ABD başkanõ vardõ. Şimdi de Abdullah Gül ve El Tayyip de- nilen Türkiye’nin başõndaki bu grup devam- lõ surette buraya geliyor ve toplantõlar yapõyor. Burada da büyük bir kullanõlma var. Çünkü Ortadoğu’da ABD’nin önemli sorunlarõ var. Bu sorunlar da hep enerjiden kaynaklanõyor. Her şeyin üzerinde de İran sorunu var. Bunlar ABD yönetiminin kafasõnõ çok ka- rõştõrõyor. O nedenle de Türkiye’deki hükü- metle iyi geçinmeye mecbur. Ama burada Tür- kiye’nin değeri hiç kalmadõ. - Duyduğuma göre buradaki şeriatçı grup- lardan ve Gülen hareketine bağlı kişilerden küfür dolu e-postalar alıyormuşsunuz. Bun- ları anlatır mısınız? H.Y.- Bu insanlar bir kere Atatürk, yani me- deniyet düşmanõ insanlar. Bunlar Türk halkõ- nõn ödediği paralarla burada okudu, cemiyet- ler, dernekler kurdu. Bugün de Türkiye Cum- huriyeti’ne karşõlar. İslam birliğine inanmõş- lar. Fethullah Gülen’i hepimiz biliyoruz. Amerikalõlar da biliyor. Gülen yeşil kart almak için başvurduğunda yargõç , “Biz kendisine yeşil kart veremeyiz. Ülkesine geri dönmesi lazım” diye karar verdi. Ama aradan bir hafta geçti geçmedi yargõç fikrini değiştirdi. Çünkü binlerce mektup aldõ. - Ne gibi mektuplar? H.Y. - Gülen’in ne kadar önemli bir insan olduğunu anlatan mektuplar. Georgetown Üniversitesi öğretim üyeleri, eski Ankara Bü- yükelçisi Morton Abramowitz de dahil ol- mak üzere pek çok kişiye bu türden mektuplar yazdõrõldõ sõrf Gülen Yeşil Kart alabilsin di- ye. Bir de aklõmda hep şu soru var: Acaba bu Gülen hareketi bu paralarõ nerelerden bulu- yor? Bir yerlerden para akõtõldõğõ çok belli. Ama nereden? - Peki, ABD’de en çok dikkat edilen hu- susların başında düzenli ve açık biçimde ge- lir vergisi ödenmesi şarttır. Gelirler mutla- ka kayıt altında olmalıdır. Bu grupların ge- lirlerinin kayıt altında oldukları kesin mi? H.Y. - Duyduğuma göre ABD hükümeti bu paralarõn kaynağõnõ araştõrõyormuş. Çünkü bu hareketin üyelerinin hemen tamamõnõn az gelirli olduğu biliniyor. Bir de bunlarõn pek çok okulu var ABD’de. Okul yaptõrdõklarõ sürece ABD’ye öğrenci getirtebiliyorlar. Böylece bin- lerce Türk çocuğu buraya getirilip Gülen okullarõna öğrenci olarak alõnõyor. - Amerika Atatürk Derneği olarak yüzler- ce ödülün sahibisiniz. Eviniz bir Atatürk mü- zesi gibi. Özellikle AKP hükümeti döne- minde bu ödüllerin size ne yararı oldu? H.Y. - Bu sadece kendi kendimin tatmini meselesidir. Sadece buna yarõyor. Bizim Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti’ne borcu- muz var. Bu borcumuzu seve seve ödüyoruz. İnsan vatanõndan kopamõyor. Hep vatanõnõn iyiliğini istiyor. İnsanõn kendini aşmasõ lazõmdõr. Yani dün- yayõ anlamasõ demektir. Özellikle İslam ül- kelerine gittiğim zaman Atatürk’ün Türkiye için yaptõklarõnõ daha iyi anlõyorum. Atatürk’ün nasõl bir deha olduğunu görebiliyorum. Bakõn, İslam ülkelerinde kadõnlar hâlâ bir meta olarak görülürken daha 1930’lu yõllar- da Atatürk kadõnlara seçme ve seçilme hak- kõnõ vermiştir. “Siz birer bireysiniz. Erkekle eşitsiniz” demiştir. Bu ne muazzam bir gör- üştür. Bir de gidin İslam ülkelerine bakõn. Ka- dõn hâlâ recme uğruyor. Dayak yiyor. Ama ne yazõk ki ülkemde bazõ kadõnlar Ata- türk’ün bu büyük devrimlerini görmezden ge- liyor. Bu da beni çok üzüyor. Aile, mahalle baskõsõ, diyoruz. Ama bu insanlarõn artõk kendilerini aşmalarõ, gözlerini dünyaya aç- malarõ, kitap okumalarõ lazõm. Bunun için biz Amerika Atatürk Derneği olarak, “Türkiye, AKP’nin Türkiyesi de- ğildir” diyoruz. Onun için mücadelemizi ve- riyoruz. - Siz burada çok iyi bir hayat sürmenize rağmen aklınız hep Türkiye’de. Sık sık Tür- kiye’ye geliyorsunuz. Aynı sıklıkla telefon- da konuşabiliyor musunuz? H.Y. - Evet. Sõk sõk Türkiye’ye gidiyorum. Ama eskisi gibi telefonda rahatlõkla konu- şamõyorum. “Aman Hüdai, fazla konuşma. Dinleniyoruz” diye beni uyarõyorlar. Kor- ku içindeler. E-posta gönderiyorlar. Ama başka isimler altõnda o da. Üstelik hep şifreli yazõşmalar. Bu ne biçim baskõ kurmaktõr insanlar üze- rinde? Bir de sizin aracõlõğõnõzla şu mesajõ vermek istiyorum. Beş yõl önce burada yeni yapõlan büyükelçilik binasõnõn önüne plastikten bir Atatürk heykeli diktiler. Düşünebiliyor mu- sunuz? Atatürk’e zamanla çatlayan bir plas- tik elbise giydirdiler. Ayrõca konsolosluk bö- lümünde de bir plastik Atatürk büstü var. Üs- telik ikisi de Atatürk’e uzaktan yakõndan ben- zemiyor. Bu benim çok canõmõ yakõyor. Amerika Atatürk Derneği’nin kurucu ve onursal başkanõ Yavalar’õn ülkesiyle ilgili kaygõlarõ var ‘AKP’nintavrõrahatsõzedici’ Amerika Atatürk Derneği’nin Başkanı Yavalar, Türkiye’deki gidişattan memnun değil. TÜRKLER ZANLISI YİNE GELMEDİ Zamana gömülen dava Dursun Çiçek’in Askeri Mahkeme’nin ret kararõnõ beklemediği öğrenildi ‘İddianame bizi yıprattı’ ALİCAN ULUDAĞ ANKARA - Kurmay Albay Dursun Çiçek’in, Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nin “İrti- cayla Mücadele Eylem Pla- nı”yla ilgili açõlan davayõ red- detmesini beklemediği ve avukatõ Celal Ülgen’e “Bu yanlış bir ka- rar. Hiç beklemeden temyize gidelim” dediği öğrenildi. Çi- çek’in kõzõ, stajyer avukat İrem Çiçek de askeri savcõlõğõn hazõr- ladõğõ iddianame sonucunda “Ba- bam yine tek hedef olarak bir- çok yıpratıcı habere konu oldu. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi dava kapandı. Bu süreç sadece bizi yıprattı” diye konuştu. Dursun Çiçek’in askeri mah- kemenin kararõnõ “hiç bekleme- diği bir sonuç” olarak değer- lendirdiğini belirten avukat Ce- lal Ülgen, “Çünkü iddianame ile kendisine atılmak istenen ça- mur atılmış, savunmayla o iz- leri silme şansı da kaçtı. Sa- vunma bile yapılamadı. Sa- vunmamız alınmadı, bu açı- dan Dursun Çiçek çok büyük bir şok yaşadı, şoke oldu” ifa- delerini kullandõ. Çiçek’in ken- disine “Bu karar, yanlış bir karar. Hiç beklemeden temyi- ze gidelim” dediğini aktaran Ül- gen, hatta Çiçek’in birtakõm ha- zõrlõklar yapacağõnõ da belirttiği- ni kaydetti. Ülgen, gerekçeli ka- rar açõklandõktan sonra Askeri Yargõtay’a temyize gidecekleri- ni dile getirdi. “Askeri mahkemenin böyle bir karar alması sizler için sürpriz oldu mu?” sorusuna Ülgen, “Süpriz oldu tabii ki. Sürprizi de geçti. Hiç bekle- mediğimiz bir seçenekti” kar- şõlõğõnõ verdi. Bir mahkemenin dikkate alacağõ ilk şeyin, yetki uyuşmazlõğõ olduğunu belirten Ülgen, “Bunun içerisinde coğ- rafi bölge esasına dayalı görev de var. Ayrıca yargı yoluna ilişkin görev de var. Yani An- kara mahkemeleri ya da aske- ri yargı yolu mu sivil yargı yo- lu mu konusundaki uyuşmaz- lığı önce çözmeli mahkeme. Bunu çözdükten sonra ancak derdestlik konusunda bir karar verecek. Hem yetki hem gö- revle ilgili herhangi bir değer- lendirme yapmadan, doğru- dan doğruya CMK 223/7. mad- desine göre nasıl olsa İstan- bul’da açılmış bir dava var. O halde bu dava görülemez diye reddedilmesini yadırgıyorum” görüşünü kaydetti. ‘Neden değiştirildi?’ Konuya geniş olarak bakmak gerektiğini vurgulayan Ülgen, davada askeri mahkemenin görev alanõna giren bir eylem olduğu- nu ifade etti. İsnat edilen eylemin askeri mahalde olduğunun öne sürüldüğü ve suçu işlediği iddia edilen kişinin de muvazzaf albay olduğunu anõmsatan Ülgen, “Bu, eğer askeri mahkemede görül- meyecek ise hangi dava askeri mahkemede görülecek? Asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanması bu kadar kolay ve basit idiyse CMK 250. madde- nin değişikliğine neden gidildi ve Anayasa Mahkemesi de as- ker kişilerin sivil mahkeme- Bilirkişi raporlarõ farklõ BALYOZ İDDİANAMESİ İstanbul Haber Servisi - Balyoz Harekât Planõ iddianamesinde, darbe girişimi olarak nitelendirilen plan hak- kõnda Emniyet ve 1. Ordu bilirkişileri- nin hazõrladõğõ raporlar arasõnda farklõ- lõklar dikkat çekti. Emniyet dosyaya sonradan veri yüklenmediğini belirtir- ken, asker 2002’de oluşturulduğu be- lirtilen dosyalarda 4 yõl sonraya ait bil- giler bulunduğunu vurguladõ. Balyoz Harekât Planõ iddianamesin- de, TÜBİTAK, 1. Ordu Komutanlõğõ ve Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) uzmanlarõ tarafõndan hazõrlanan 7 ayrõ bilirkişi raporuna yer verildi. EGM ta- rafõndan oluşturulan bilirkişi heyetinin verdiği raporda, CD’ler içindeki belge- lerin oluşturulma tarihlerinin uyumlu olduğu, dolayõsõyla CD’lere sonradan ekleme yapõlmadõğõ belirtildi. 1. Ordu Komutanlõğõ Savcõlõğõ tara- fõndan görevlendirilen, başõnda bir tümgeneralin bulunduğu bilirkişi heye- tine göre ise plan seminerlerinin yer aldõğõ CD’lere sonradan “art niyetli kişiler tarafından” eklemeler yapõldõ ve sahte bir CD üretildi. Savcõlõk, so- ruşturma sürecinde elde edilen 19 CD’nin incelenmesi için EGM’yi gö- revlendirdi. Savcõlõk, tüm CD’lerde yer alan belgelerin türü, boyutu, hangi bilgisayarda, hangi tarihte, ne kadar sürede oluşturulduğunun, son kayde- denin kim olduğunun, hangi program kaydedilerek oluşturulduğunun tespit edilmesini istedi. EGM’nin bilirkişi heyetinin raporu savcõlõğa gönderildi. 1. Ordu Komutanlõğõ Askeri Savcõlõ- ğõ da kendi yürüttüğü soruşturma kap- samõnda, söz konusu CD’leri incele- mesi için bir tümgeneral, iki kurmay albay, bir kurmay binbaşõ ve bir mü- hendis üsteğmenden oluşan bilirkişi heyetine gönderdi. Buradan alõnan ra- por da sivil savcõlara gönderildi ve her iki rapor da iddianamede yer aldõ. Çiçek’in kõzõ, stajyer avukat İrem Çiçek askeri savcõlõğõn hazõrladõğõ iddianame sonucunda “Babam yine tek hedef olarak birçok yõpratõcõ habere konu oldu. Şimdi hiçbir şey olmamõş gibi dava kapandõ. Bu süreç sadece bizi yõprattõ” diye konuştu. lerde yargılanmasını neden ip- tal etti?” diye konuştu. Çiçek’in kõzõ İrem Çiçek de şu değerlendirmeyi yaptõ: “Babam böyle bir kararı beklemiyordu. Askeri mahke- menin görevli olduğu konu- sunda verdiğimiz dilekçenin sonucunda bir şekilde görevli mahkemenin belirlenmesi ko- nusunda uyuşmazlık mahke- mesine gidileceği ve Uyuşmaz- lık Mahkemesi’nin karar ve- receği yönünde bir düşüncemiz vardı. Hiç beklemediğimiz bir karar çıktı. Öte yandan bir şe- kilde iddianame hazırlandı. İd- dianame basında geniş yer bul- du. Babam bir şekilde yine tek hedef olarak birçok yıpratıcı habere konu oldu. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi buradaki da- va kapandı.” Haberal’danhâkimlereicratakibi İstanbul Haber Servisi - Yargõtay 4. Hukuk Dairesi’ne açtõğõ davayõ ka- zanan 2. Ergenekon davasõnõn tutuk- lu sanõklarõndan Prof. Dr. Mehmet Haberal, 9 hâkim hakkõnda icra ta- kibi başlattõ. Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda 17 Nisan 2009’da tutuklandõktan birkaç saat sonra rahatsõzlanan Haberal, ce- zavinden hastaneye sevk edilmişti. Ha- beral’in yaptõğõ tüm tahliye talepleri red- dedilmişti. Haberal’õn avukatlarõ Yar- gõtay 4. Hukuk Dairesi’ne başvurarak hâkimler Resul Çakır, Rüstem Er- yılmaz, Yakup Hakan Günay, Ali Efendi Peksak, İdris Asan, Mehmet Faik Saban, 9. Ağõr Ceza Mahkeme- si Başkanõ Nurettin Ak, İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi ikinci heyetinin başkanõ Kemal Can, 12. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu’ndan 20’şer bin lira tazminat talep etmişti. Yargõtay 4. Hukuk Dairesi, 9 hâkimi 1500’er lira manevi tazminat cezasõna çarptõrmõştõ. Haberal’õn avukatlarõ 19 Temmuz’da da Ankara 27. İcra Müdürlüğü’ne başvu- rarak 1500 liralõk manevi tazminat, 2 bin liralõk avukatlõk ücreti ve mahkeme masraflarõnõn da yer aldõğõ 3 bin 625’er liranõn 9 hakimden haciz yolu ile tah- sil edilmesini istedi. Mehmet Haberal İlk dava 1981’de
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear