Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Çankaya’daki Botanik Parkı’nda geziyordum.
Oradaki ağaçlar bana dediler ki:
- Siz Mustafa Balbay’ı tanır mısınız? O, bizim
önemli bir görüşmecimizdi. Doğa severdi. Bizimle
gelir tek tek konuşurdu. Yaz demezdi, kış
demezdi. Gazetesinde bize de yer verirdi. Uzun
süredir gelmiyor, kendisini göremiyoruz. Çok
özledik. Ona bir şey mi oldu? Başına bir şey mi
geldi? Yoksa bize küstü mü?
Ben onlara neler neler olduğunu anlattım.
Kendilerine, sizinle görüştüreceğime söz verdim.
Size Botanik Parkı’ndaki dostlarınızın resimlerini
gönderiyorum...”
Yazı aramızda, ağaçların tümünü tanıdım.
Ortadaki havuzun kıyısındaki iğdeler... Cinnah
yakasındaki kestaneler... Atakule eteğindeki çam
ağaçları... Ah o leylaklar, tam açtıkları mevsim...
Fotoğraftan kokusu geldi! Onların hemen yanında
salkım dutlar vardı. Ne hoşturlar bu mevsim.
Botanik Parkı’nın, Seğmenler’in dört mevsimini
bilirim. Badem ağaçlarının çiçeklerinden yağmur
suyu içtim, kestane ağaçlarının altından
gökyüzünü seyrettim. Kimi pazarları yazdım da
onları...
Mektubu aldığım hafta, kimi meslek
büyüklerimiz köşelerinde, “Silivri’de Bahar”
başlıklı yazılar kaleme alınca, buradaki baharı
paylaşmak da kaçınılmaz oldu.
Bize baharın geldiğini serçeler müjdeledi. Nisan
başından beri telleri ormana çevirdiler. Gün
doğumundan gün batımına dek iki konup üç
kalkıyorlar. Bize de alıştılar, bazen yere bile
konuyorlar.
Onlar tepemizdeki tellerde cik cik öterken, biz
de havalandırmada 14 adıma 5 adım yürürken
gökyüzünü ormana çeviriyorlar.
Tanrım, o bulutlara çarpıp yankılanarak bize
inen o sesleri şu minicik serçeler mi çıkarıyor!
Bulunduğumuz yerin bir kilometre kadar
çevresinde iğde ağaçları olmalı. Rüzgâr biraz sert
estiğinde, derince bir nefes çekince iğde
kokusunu alıyoruz. Ben mayısın ikinci yarısına
“iğde mevsimi” derim. Bütün kış o incecik
dallarıyla saklambaç oynarcasına kaybolan
iğdeler baharla birlikte yeşil-beyaza bürünür,
milimlik sarı çiçeklerinden metrelerce ötesine
kokusu yayılır.
Silivri’de bulutlar, kuşlardan daha hızlı yer
değiştirir. Bir bakarsın yağmur yüklü bulutlar, bir
bakarsın pırıl pırıl gökyüzü. En çok da baharda
öyle... Yağmuru indirince de iyi indirirler.
18 Mayıs gecesini anlatmalıyım. Saat 02.20.
Elimde Platon’un “Devlet” kitabı vardı. Birden
çoksesli bir gürültü...
Aniden yağmur gelmiş...
Pencereye koştum. Dört yağmur sesi saydım.
Demir parmaklıklara vuran damlalar tok sesli,
sertti. Cama vuranların sesi yayılıyordu. Tepedeki
saçaktan düşenler yolda bir araya gelmiş,
oluklaşmışlardı. Toroslar’da bir yaylanın çoban
çeşmesini andırıyordu. Havalandırmaya düşen
damlalarsa, suyun suyla buluşma sesiydi.
Öteki sesler bende kalsın!
Bahar koğuşun içine gelmez mi; gelir elbet.
Bahar meyvelerinden eriğin tadını aldık. Portakalı
kestikten iki hafta sonra geldi, sulu, iri erikler.
Havalandırmaya usul usul böcekler de gelmeye
başladı. Geçenlerde bir uğurböceği kondu.
Elimizden kolumuza bir yere konduramadık.
Baharın özü; giderek artıyor nüfusumuz...
Bir bahar daha var...
İçimizdeki bahar!
İnsan gittiği yere kendisini de götürür;
iyimserliğiyle, kötümserliğiyle...
Nasıl pencerenin buğusu dışarıdan
silinemezse, sadece içeriden silinebilirse...
İnsanın iç dünyasına da dışarıdan kimse
müdahale edemez. Kişi içindeki baharı, kışı
kendisi yaratır, kendisi bitirir.
İçimdeki ormandan Botanik Parkı’ndaki ağaç
dostlarıma selam olsun.
Bir arkadaşımız fazla bekletince “ağaç oldum”
demez miyiz?
Biliyorum, Ankara’daki dostlarım bekler beni.
Kimse beklemese de...
Ağaçlar bekler!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
ile telefon görüşmesi yaptı.
İnanmazsanız haberi buyurun birlikte
okuyalım:
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,
Washington’da Hillary Clinton ile 2.5 saat
görüşüp Ankara’nın ültimatomunun
çerçevesini çizdi. Clinton’un ofisinden
Erdoğan’ı arayıp bilgi verdi.
Erdoğan, Obama ile yapacağı telefon
görüşmesinden önce, İsrail’den gözaltındaki
herkesin serbest bırakılacağına dair garanti
almasını istedi, “Yoksa görüşmem” mesajını
iletti.
ABD-Türkiye-İsrail üçgeninde yaşanan
yoğun diplomatik trafiğin ardından, İsrail
baskıya dayanamadı ve gözaltındakilerin
tamamının serbest bırakılacağını açıklamak
zorunda kaldı.
Haber böyle diyor ama acaba görüşmeler
böylesine katı, RTE’nin Obama’ya rest
çekercesine bir üslup ve biçimsellik içinde mi
geçti?
Olay nasıl gelişti: Dışişleri Bakanı Davutoğlu
ABD Dışişleri Bakanı Clinton’a İsrail’in yerine
getirmesini istediği üç maddede topladığı
Türkiye’nin koşullarını bildirdi.
Bayan Clinton da kuşku yok, anında bu
koşulları Başkan Obama’ya iletti.
Şurası açıklığa kavuşmadı henüz.. RTE-
Obama görüşmesi -açıklandığına göre- şu
saatte yapılacaktı. Ancak daha sonraki bir
açıklama ile görüşmenin bir süre ertelendiği
bildirildi.
Başkan Obama, bu aralıkta gözaltına
alınanların derhal serbest bırakılmasını
sağlamak amacıyla İsrail nezdinde girişimlerde
bulunmak için RTE ile görüşmeyi ertelemiş
olamaz mı?
Üstelik -medyaya sızdırılan haberlere göre-
Güvenlik Toplantısı’nda RTE; Obama ile
görüşmeyi önceden ya İsrail gözaltına
aldıklarını hemen serbest bırakır, yoksa sizinle
konuşmam diye tek bir koşula (dayatmaya)
bağladığını söylemedi.
Üstüne üstlük görüşmede Obama’nın
RTE’ye söyledikleri kamuoyuna eksik
yansıtıldı.
Güvenlik Toplantısı’ndan sonra
Başbakanlık’ın basın açıklamasında Başkan
Obama’nın; RTE’nin, “İsrail’in güvenliğini
tehlikeye sokmadan Gazze halkına insani
yardımların ulaştırılması için daha iyi yollar
bulunmasının önemine de dikkat çektiği” yer
almadı.
Grup konuşmasında RTE; “Türkiye’nin
dostluğu ne kadar kıymetli ise düşmanlığı da o
kadar şiddetlidir” dedi.
Bu cümledeki Türkiye yerine RTE konulursa
gerçekten AKP liderinin dostluğu ile
düşmanlığı nasıl anladığı pekâlâ anlaşılabilir.
Dostu yani RTE’nin yandaşı oldun mu ikbal
yolları, refah olanakları açık. Düşmanı oldun
mu, gazete sahibi isen (örneğin Aydın Doğan)
kırk katır mı kırk satır mı diyen bir mantık
çalışıyor: tepende davalar, müfettişler. Ya da
her üye bir kişiye iş versin dedi de yerine
getirmedin mi TOBB merkezine ertesi günü
sayısız müfettişler.
RTE’nin çevresi şimdi ABD’ye Türkiye’den
çok kendi iç dünyasını yansıtan o cümleyi
anımsatan haberler sızdırıyor.
Ama unutmamalı. ABD öyle bir devlettir ki
dostuna, düşmanlığın dik âlâsını yapmakta
mahirdir ve bu mahareti kanıtlayan o kadar çok
örnek olay var ki…
İçeride ise olay başka bir yönüyle gelişiyor.
Henüz bu olayda hükümetin yanlışlarını
söylemek bir Ergenekon suçu olmadı. Ama
kimi işaretler olayda hükümetin
sorumluluğundan söz edilmesine tahammül
edemiyorlar.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı
Zafer Üskül “Her zaman olduğu gibi CHP’li
üyeler gündemi saptırıcı konuşmalar yaptılar”
dedi.
Neymiş “saptırma”? CHP’li bir üyenin
“İsrail’in müdahale edeceğini açıklamasına
karşın gemide bulunan 350 vatandaşımızın can
güvenliğini sağlamak için hükümetin ne
yaptığını” sorması.
Sanki grupta RTE korsan haydut dediği
İsrail’e “bedeli ağır olur” diye gözdağı
vermemiş, her türlü önlemi alacağını
söylememiş gibi AKP kurmayları TBMM
deklarasyonundan “TBMM Türk hükümetinden
İsrail ile siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerimizi
gözden geçirmesini ve gerekli önlemleri
almasını beklemektedir” cümlesinin
çıkarılmasına çalıştılar.
Neymiş? Bu cümle hükümeti eleştiriyormuş!
Yüksek yerden müdahale cümle çıkarılmadı.
Bu olay daha başka olaylara gebe. Ama
merak ediyorum: RTE (AKP) bu olayı
referandumda ve seçimde nasıl kullanacak
acaba?
Düzeltme: Önceki günkü Güncel’de
Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral
Mehmet Eröz’ün Ergenekon sanığı olduğunu,
tutuklanıp serbest bırakıldığını ifade eden
cümlelerdeki bilgilerin yanlış olduğu bildirildi.
Korgeneral Eröz Ergenekon sanığı olmamıştır.
Düzeltiriz.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 4 HAZİRAN 2010 CUMACUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Haziran
Oslo PB 20
Helsinki PB 15
StockholmPB 19
Londra PB 25
AmsterdamPB 21
Brüksel PB 23
Paris B 26
Bonn B 26
Münih PB 24
Berlin B 23
Budapeşte Y 24
Madrid PB 33
Viyana Y 23
Belgrad Y 22
Sofya Y 21
Roma PB 22
Atina PB 25
Zürih PB 25
Moskova Y 27
Aşkabat A 33
Taşkent PB 30
Bakû B 30
Bişkek B 27
Tiflis A 34
Kahire B 31
Şam A 37
İstanbul PB 28
Edirne PB 28
Kocaeli PB 28
Çanakkale PB 24
İzmir B 28
Manisa B 31
Denizli B 32
Zonguldak PB 25
Sinop PB 26
Samsun PB 27
Trabzon PB 24
Giresun PB 29
Ankara PB 31
Eskişehir PB 28
Konya PB 30
Sıvas PB 32
Antalya B 28
Adana B 31
Mersin B 29
Diyarbakır B 37
Şanlıurfa B 37
Mardin B 34
Siirt B 36
Hakkâri B 32
Van B 28
Kars B 28
Ülke geneli
parçalı ve az
bulutlu, Bolu,
Karabük,
Kastamonu ve
Çankırı
çevreleri
sağanak ve
gökgürültülü
sağanak yağışlı
geçecek. Hava
sıcaklığı ülke
genelinde 2 ila
4 derece
azalacak.
İsrail ordusunun uluslararası
sularda gerçekleştirdiği
baskında ölen 9 Türk için dün
Fatih’te toplu cenaze töreni
düzenlenirken, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan İsrail
halkına hükümetlerini değiştirme
çağrısını yineledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
de Çorum’daki açıklamasında
“İsrail hükümetinin halkına yük
olduğunu” vurguladı. Ankara’nın
bundan sonraki stratejisinin,
Gazze’deki ablukayı kaldırma
yönünde uluslararası toplumun
İsrail’e baskıyı arttırması ve İsrail
halkının iktidardaki merkez sol-
merkez sağ ve radikal sağ
partilerden oluşan Binyamin
Netanyahu hükümetini
değiştirmesini beklemek olacağı
anlaşılıyor.
İsrail halkının kamuoyu baskısı
ya da seçimlerle Netanyahu
hükümetini değiştirmesi
durumunda yeni hükümeti, ana
muhalefetteki KADİMA partisi
lideri Tzipi Livni’nin kurması
kaçınılmaz gözüküyor. Ülkenin
en “şahin” liderlerinden Ariel
Şaron’un siyasete kazandırdığı
Livni, İsrail’in Gazze’den
çekilmesi fikrinin baş
destekçilerindendi. Bir önceki
hükümet olan Ehud Olmert
kabinesinde 2006-2009 yılları
arasında Dışişleri Bakanlığı
yapan Livni döneminde
Hamas’ın Gazze’de kontrolü ele
geçirmesi üzerine bölgeye
ambargo uygulaması başlatıldı.
Livni Cumhuriyet’e yaptığı
değerlendirmede, Mavi
Marmara’ya düzenlenen askeri
operasyonu “Tabii ki 9 kişinin
ölümünden büyük üzüntü
duyuyoruz. İsrail’de kimse
bunun böyle bitmesini arzu
etmezdi. Ama çok açık şekilde o
grubun siyasi misyonu vardı,
gerginlik ve çatışma istiyorlardı.
Nitekim askerler gemiye
indiğinde askerleri linç etmeye
kalkmışlar, ateş etmişler.
Görüntülerde bunlar belli.
Kendini savunma dışında ne
yapabilir bir asker?” diye
değerlendirdi.
Baskın konusunda “bir
muhalefet lideri gibi
davranamayacağını” kaydeden
Livni, İHH konvoyunun
Gazze’de yönetimde olan
Hamas’ı meşrulaştırma amacına
hizmet ettiğini ileri sürdü.
“Hamas kontrolündeki Gazze’ye
abluka uygulamasını başlatan
kişi benim. Ve yaptığımız her
şeyin desteklenmesini
beklemiyorum ama bu blokajın
sadece İsrail değil tüm dünyanın
çıkarına olduğuna hâlâ
inanıyorum” diyen Livni,
sözlerini şöyle sürdürdü.
“Hamas İsrail’in varlığını kabul
etmiyor, şiddeti savunuyor ve
barış sürecine karşı çıkıyor. Bu
nedenle abluka altında. Bu tür
insani yardım misyonlarını
kendini meşrulaştırma ve tüm
Filistin’de yönetimi ele geçirme
amacı için kullanıyor. Hamas
güçlendikçe de Filistin’in gerçek
çıkarlarını savunan, barış içinde
yaşamak isteyen güçler
zayıflıyor. Eğer kalıcı barış
Türkiye ve İsrail’in ortak çıkarına
ise Hamas’ın desteklenmesi
büyük hatadır.”
Türkiye ile İsrail’in bir süredir
Hamas konusunda farklı
pozisyonlar benimsediğini
kaydeden Livni, “Ankara onların
barış görüşmelerinin bir parçası
olması gerektiği görüşünde. Biz
ise temel koşulları kabul
etmeden bunu yapmanın
müzakerelerin sonu olacağına ve
barış umudunu öldüreceğine
inanıyoruz” dedi. Türkiye’nin
yıllardır “çağdaş bir demokrasi
ve özgür dünyanın parçası”
olarak hareket ettiğini ancak son
dönemde Türk dış politikasının
bölgedeki farklı oyuncularla (İran
ve Hamas’ı kastederek)
temaslarının arttığının
gözlendiğini belirten Livni,
“Türkiye özgür dünya ile diğerleri
arasındaki duvarın tam üzerinde.
Bu duruşun uzun vadede
Türkiye’nin ve bölgenin
çıkarlarına olacağını
sanmıyorum” diye konuştu.
Ankara ile ilişkiler konusunda
“Bu dönemde en kolayı ateşe
benzinle gitmek olur. Ama devlet
adamlarının yapması gereken
başkadır. Umarım ilişkiler
düzeltilebilir” diyen Livni’ye
Başbakan Erdoğan’ın İsrail
halkına hükümetlerini
değiştirmeleri yönünde yaptığı
çağrıyı anımsattığımızda yanıtı
şu oldu:
“İsrail bir demokrasidir ve halkı
oylarıyla kararını verir. Yine böyle
olacak. Ben bu tür çağrıların
yardımcı ya da faydalı olacağını
sanmıyorum. Hele hele dışarıdan
geliyorlarsa...”
İsrail ana muhalefet liderinin
bu sözleri, hükümet
değişikliğinin İsrail’in, başta
Gazze ablukası olmak üzere
Ortadoğu politikalarında kayda
değer farklılıklara yol
açmayacağını gösteriyor.
ANALİZ
UTKU ÇAKIRÖZER
İsrail’de Hükümet Değişse
Farklı mı Olacak?
utku.cakirozer@cumhuriyet.com.tr
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Gazze’ye yardõm
konvoyunun saldõrõya uğrama-
sõndan sonra Türkiye ile İsrail ara-
sõnda patlak veren kriz, önceki ge-
ce yarõsõ itibarõyla büyük ölçüde
aşõlõrken Ankara’nõn bundan son-
raki sürece ilişkin yol haritasõnõn
ana hatlarõ şekillenmeye başladõ.
Diplomatik kaynaklar edinilen
bilgilere göre Türkiye’nin giri-
şimleri “ikili ilişkiler” ve “ulus-
lararası düzeyde” olmak üzere
iki ayrõ düzlemde yürütülecek.
Öncelik, uluslararasõ girişimlere
verilecek. Ankara BM Güvenlik
Konseyi Başkanlõk Açõklama-
sõ’nõn “Güvenlik Konseyi BM
Genel Sekreteri’nin konuya
ilişkin kapsamlı bir soruşturma
yapılması gereksinimine iliş-
kin açıklamasını not etmekte ve
uluslararası standartlara uy-
gun, süratli, tarafsız, muteber
ve şeffaf bir soruşturma yürü-
tülmesi çağrısında bulunmak-
tadır” yönündeki paragrafõnda da
ortaya konulduğu gibi, uluslar-
arasõ, bağõmsõz ve saydam bir
araştõrma komisyonunun kurul-
masõ için çaba gösterecek.
Ayrõca Ankara, komisyonun
kompozisyonuna özen gösterecek.
Türkiye’nin ön planda olduğu
görüntüsünden kaçõnõlarak ko-
misyonunun uluslararasõ yapõsõ
öne çõkarõlacak. Cumhuriyet’e
bilgi veren üst düzey bir Dõşişle-
ri Bakanlõğõ yetkilisi, “Burada
önemli olan İsrail’in tutumu.
ABD, komisyonun İsrail’de ku-
rulmasını başına da bir Ame-
rikalının getirilmesini istedi.
? Siyasi diyalog askıya alınıyor. ? Öncelik,
uluslararası araştırma komisyonuna verilecek.
? Mevcut anlaşmalara itibar edilecek, yeni anlaşma
yapılmayacak. ? İlişkiler kopartılmayacak, ancak
diplomatik temsil ‘müsteşar’ düzeyinde kalacak.
Türkiye’nin önceliği uluslararasõ, bağõmsõz bir araştõrma komisyonunun kurulmasõ
İsrail’e yaptõrõm paketi
İsrail buna yanaşmadı” dedi.
Siyasal diyalog askıda:
İkili ilişkiler bağlamõnda öngö-
rülen yaptõrõmlar çerçevesinde
öncelikle, İsrail ile yürütülen si-
yasi diyalog askõya alõnacak.
Büyükelçi çekildi: Krizin
patlak vermesinden sonra “isti-
şareler için” merkeze çağõrõlan
Çelikkol Tel Aviv’e dönmeye-
cek. Önceki kararname ile bu gö-
reve atanan Büyükelçi Kerim
Uras’õn da gönderilmemesi söz
konusu olacak. Böylece iki ülke
arasõndaki diplomatik ilişkiler
fiilen “müsteşar” düzeyinde yü-
rütülecek. İsrail’in Ankara Bü-
yükelçisi’nden Türkiye’yi terk
etmesinin istenmesi ise şimdilik
öngörülmüyor.
Anlaşmalar: İki ülke ara-
sõndaki mevcut anlaşmalara itibar
edilecek. Ancak işbirliği için ye-
ni girişimler yapõlmayacak. Ye-
ni işbirliği faaliyetleri gündeme
getirilmeyecek. Halen Türkiye ile
İsrail arasõnda en önemli işbirli-
ği kalemleri olarak, ikili ticaret,
savunma sanayi projeleri, müte-
ahhitlik hizmetleri, turizm ve
karşõlõklõ yatõrõmlar bulunuyor.
Türkiye, İsrailli işadamlarõnõn
faaliyet gösterdiği ülkeler sõrala-
masõnda üçüncü sõrada yer alõyor.
Türkiye-İsrail arasõnda 1990’lar-
da başlayan savunma sanayisi iş-
birliği sonucunda 13 proje ta-
mamlandõ. Altõ proje ise devam
ediyor. Türkiye İsrail’den yüksek
teknoloji gerektiren savunma sa-
nayisi ürünleri alõyor. İsrail ise
Türkiye’den daha çok üniforma
ve bot gibi temel askeri tüketim
malzemeleri ithal ediyor.
Kırmızı Liste: İsrailli fir-
malarõn Türkiye’de iş yapma-
malarõ için “kırmızı liste” uy-
gulamasõ başlatõlacak. Bu fir-
malara iş verilmeyecek ve or-
taklõğa gidilmeyecek.
Genelkurmay uyarmış
BARKIN ŞIK
ANKARA - Gazze’ye yar-
dõm filosunu organize eden İnsan
Haklarõ Vakfõ (İHH) yetkilileri-
nin, bu girişimi planlarken Ge-
nelkurmay Başkanlõğõ’nõn ka-
põsõnõ çaldõğõ ortaya çõktõ. Ge-
nelkurmay’õn kendileri ile görü-
şen İHH yetkililerine, güvenlik
gerekçesiyle “Gitmeyin” telki-
ninde bulunduğu öğrenildi.
Tel-Aviv yönetimi, Gazze’ye
yardõm götüren konvoyu durdu-
racağõnõ olaydan günler önce
açõklamõştõ. Ancak, Dõşişleri Ba-
kanlõğõ’nõn, hükümete sunduğu
alternatif senaryolar arasõnda,
İsrail’in, yardõm konvoyuna
ölümcül güç kullanarak müda-
hale edebileceği ihtimal dõşõ bõ-
rakõldõ. Dõşişleri Bakanlõğõ’nda,
Mavi Marmara’nõn Türk gemi-
si olmasõndan ötürü, İsrail’in
aşõrõ güç kullanmayacağõ, en
fazla savaş gemileri ile konvoya
engelleme yaparak karasularõna
girmesine izin vermeyeği görü-
şü hâkimdi. Hükümet yetkilile-
ri tarafõndan da bu görüş be-
nimsenirken, Dõşişleri Bakanlõ-
ğõ, İsrail savaş gemilerinin aşõrõ
güç kullanmadan, gemileri en-
gellemesi durumunda çõkacak
krizde izlenecek yol haritasõna
ilişkin planlamalar yapõldõ.
Dõşõşleri Bakanlõğõ, yardõm fi-
losu ile ilgili bu tespitlerde bu-
lunmasõna karşõn, Genelkurmay
Başkanlõğõ’nõn güvenlik kaygõlarõ
taşõdõğõ ortaya çõktõ. İHH, Gaz-
ze’ye yardõm filosu planlamala-
rõ sõrasõnda Genelkurmay Baş-
kanlõğõ’nõn kapõsõnõ çaldõğõ ve
uyarõ aldõklarõ öğrenildi. Genel-
kurmay’õn, İHH’ye güvenlik ge-
rekçesiyle “gitmeyin” telkinin-
de bulunduğu kaydedildi. Bu
uyarõsõna karşõn, Mavi Marma-
ra gemisi Akdeniz’e açõldõ.
Saldõrõ sonrasõnda gerilen
Türk-İsrail ilişkilerinde yeni bir
krizin patlak vermemesi için ta-
raflar, tansiyonu sabit tutmaya
yönelik tutum izliyor. Türk ve İs-
rail Hava Kuvvetleri, Doğu Ak-
deniz üzerinde karşõ karşõya gel-
memek için uçuşlarõna kõsõtlama
getirdi. Diyarbakõr Ana Jet Üs
Komutanlõğõ’nõn Doğu Akde-
niz’in güneyinde kriz öncesinde
planladõğõ rutin uçuşlarõna çõk-
madõğõ öğrenildi.
Başbakan Tayyip Erdo-
ğan, Ankara’da tedavi al-
tına alınan yaralıları ziya-
ret etti. İrlandalı yaralı El
Mehdi el Hamid el Hamdi
ziyaret sırasında Erdo-
ğan’dan bir isteği olduğu-
nu dile getirerek Başba-
kan’ın izin vermesi üzeri-
ne, Erdoğan’ı alnından öp-
tü. Yaralı Abdülhamit
Ateş de İsrail’i kastederek
“Onların insanlıkları öl-
müş” sözleri üzerine Erdo-
ğan, “Bilmiyor muydun”
dedi. Bir yaralının malze-
melerin yerine ulaşıp ulaş-
madığını sorması üzerine
Erdoğan, “Anlaşmamız
böyle” dedi. (Fotoğraf: AA)
BRÜKSEL (AA) - Maliye Bakanõ Mehmet
Şimşek, Türkiye ile İsrail arasõnda ortaya çõkan
durumun Türk ekonomisine önemli bir yansõ-
masõ olmayacağõnõ savunarak “Ortadoğu’dan
olumlu tepki, belki zararların karşılanması-
nın ötesinde olumlu katkı yapacak” dedi.
EPC ve TUSCON’un ortaklaşa düzenlediği
toplantõ ardõndan Türk basõnõnõn sorularõnõ ya-
nõtlayan Şimşek olayõn ardõndan İsrailli turistle-
re ilişkin rezervasyonlarõn iptalinin ekonomiye
yansõmalarõnõn sorulmasõ üzerine şöyle konuş-
tu: “Ben, önemli bir yansıma olacağını san-
mıyorum. Muhtemelen İsrail’den gelecek tu-
ristlerin birkaç katı turist belki Ortado-
ğu’dan gelecek. Ortadoğu’dan gelen turistle-
rin turist başına harcaması da İsraillilerin
birkaç katı. Bu tür konularda, insanlığı ilgi-
lendiren konularda bu türden ufak tefek
ekonomik kayıplar bizim için önemli değil.
Bizim için önemli olan onurlu bir duruştur.”
ŞİMŞEK: ORTADOĞU’DAN
BİRKAÇ KATI GELİR
‘İNSANLIKLARI ÖLMÜŞ’