25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Özgürlüklerin önündeki en büyük engellerden biri olarak ilan edildi. “DGM’lere hayır” toplumsal, siyasal muhalefetin başlıca sloganlarından biri oldu. DGM’ler 2004 yılında kaldırıldı. Böyle, özel amaçlı mahkeme kurulamazdı. Anayasaya aykırıydı. Yerine ne kondu? 2005 yılında yürürlüğe giren Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) uyarınca Özel Ağır Ceza Mahkemeleri (ÖACM) getirildi. Bu mahkemelerin DGM’lerden farkı ne? Daha demokratik bir yargılama sistemi mi geldi, yoksa ciddi bir karmaşa mı var? Prof. Köksal Bayraktar, Güncel Hukuk dergisinin mayıs sayısında bu konuyu ele almış. Prof. Bayraktar yazısında özellikle Erzurum-Erzincan hattında yaşananları da özetliyor ve şu saptamayı yapıyor: “Son iki yılda çok önemli nitelikteki suçlar karşısında ÖACM’lerin işlemleri, soruşturma kovuşturma biçimleri tıpkı DGM döneminde olduğu gibi tartışmalara ve eleştirilere neden olmaktadır. Yaşanan görev ve yetki anlaşmazlıkları, dava dosyaları hakkında verilen gizlilik kararları.. tepkileri yoğunlaştırmaktadır. Acaba yargı sistemi içerisinde sadece ve sadece belirli suçlara bakmakla görevli mahkemelerin kurulması uygun mudur? Olağan ve demokratik sistem içerisinde olağandışı ve hukuku zorlayıcı kuralları ile yargı birliği ve bütünlüğü bozulmakta mıdır? Yaşanan somut olaylar ve sorunlar bizi bu sorularla karşı karşıya bırakmaktadır.” Konu çok sorunlu olunca doğal olarak çok sorulu. Köksal Hoca’nın hukuk dilini tam kullanarak ÖACM diye kısalttığı bu yargı organı, özel yetkili mahkemeler olarak da biliniyor. Akılda kalıcılık bakımından ÖYM olarak da kısaltılabilir. Başta Silivri’deki yargılamalar olmak üzere ÖYM’lerin yapısını, hukuk ve demokrasi merceğine yatırmak kaçınılmaz görünüyor. Bize göre konunun iki ayağı var: 1- ÖYM’lerin işleme biçimi. 2- Baktıkları davaların özellikleri. Prof. Bayraktar’ın vurguladığı gibi ayrıcalıklı bir mahkeme yaratmanın sonuçlarını tartışmanın zamanı geldi. Başta yargı kurumları olmak üzere Türkiye’nin tam bir hukuk devleti olmasını isteyen her kesime sorumluluk düşüyor. ÖYM’lerin baktığı davaların özellikleri konusunda söylenecek çok şey var. DGM’lerle karşılaştırmak gerekirse, DGM’ler devletin güvenliği diyor başka bir şey söylemiyordu. ÖYM’lerin ise tek söylemi şu: Hükümetin güvenliği diyor, başka bir şey söylemiyor. Siyasal iktidarın hukuka bakışıyla örtüşen bir tablo. Türkiye neredeyse şu çizgiye geldi: Devletin güvenliğine ilişkin suçlar azaltılıyor, hükümetin güvenliğine ilişkin suçlar arttırılıyor! Silivri’deki iddianamelerde bu anlamda dikkatimizi çeken pek çok nokta var. Bu anlayış, Türkiye’nin temeli olarak özetlediğimiz “laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti” ilkesini nereye götürür? İyi bir yere götürmez. Bu yolun devamında belki de bu mahkemelere şu ad verilecek: Hükümet güvenlik mahkemeleri (HGM)! Böylesi yasal zorlamalar hükümetleri güçlendirmez, demokrasiyi daraltmaktan başka bir işe yaramaz... İleride hesap dönünce de en çok yakınan bugünün iktidarı olur... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Medya ayakta. Devlet ayakta. “Kaderci” Başbakan Zonguldak’ta. İşçi haklarını savunarak sol parti olduğunu yıllardır kanıtlamaya çalışan “halkçı” CHP’den tek bir kişi yok göçük bölgesinde! 30 can gitmiş, aileleri, Türkiye yasta. Parti kimler gidiyor, kimler geliyor telaşı içinde. Bir yandan “eskileri” darıltmadan partide barış içinde yaşama çabası, bir yandan da “eskilerin tasfiye etme” hazırlıkları. Kılıçdaroğlu’nun zor günleri. İki ayağını bir pabuca sığdırmaya çalışıyor. Kurultayda aday olarak bir konuşma yapacak. Lakin bu konuşmanın, ikinci derecede sorumlu olduğu günlerdeki konuşmalara benzememesi gerekiyor. Bu konuşma tek başına iktidar umutlarının canlı simgesi olan birinci derecede sorumlu bir insanın konuşması olacak. Bu konuşmayla Kılıçdaroğlu; CHP gibi köklü partinin önümüzdeki duyarlı süreçte partiye vereceği -herhalde- yön ve yöntemleri açıklayacak. CHP ne kadar soldur? CHP düne kadar izlediği kimi politikaları ne ölçüde değiştirecektir? Göreceğiz. Örneğin laiklik konusuna nasıl bakıyor, Kürt sorununa nasıl yaklaşıyor veya uzaklaşıyor? İşsizliğe çare nedir? Yolsuzluklar uğraşı, zaten Kılıçdaroğlu’nun temel uğraşı. Ama yoksulluğu yenmek için bulduğu -buldu ise- çare nedir? Acaba Kılıçdaroğlu umutları güçlendirecek söylemlerle mi bu konulara değinecek… ... yoksa işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk, Kürt sorunu vs. gibi temel sorunlarda kurmay heyetinin bulduğu sloganlarla mı yola çıkacak? Sloganların çekiciliği yadsınamaz. Ecevit’i Karaoğlan yapan ünlü sloganlarıydı; ne çare başbakanlığa geldiği 1970-80 arasında bu sloganların hemen hiçbirini gerçekleştiremedi. Ne toprak işleyenin ne de su kullananın oldu! Köykent projesi gereği 1999’larda son başbakanlığında Karadeniz’in bir ilinde üç beş köyü bir araya getirdi. Büyük küçük baş hayvanları köykente gönderdi. İlk seçimde köykentte Ecevit’in DSP’si ancak üç beş oy alabildi. Cumartesi günü Kemal Kılıçdaroğlu’nun düşleri gıcıklayan sloganlarla vaatlerde mi bulanacağını veya sorunlara bakış açısını somut, inandırıcı verilerle mi yaklaştığını öğreneceğiz. Parti politikalarını irdeleyen konuşması kadar yeni dönemde CHP yönetimini nasıl kuracağı sorunu da önemli. Bir habere göre parti meclisi seçimlerini çarşaf liste ile yapmaktan vazgeçmiş. Şayet bu haber doğruysa çarşaf listeyle yapılacak seçimle parti meclisine Baykal’cı diye bilinen kimilerinin ağırlıklı biçimde girmesinden (kendisi veya çok yakın çevresi) kaygılanıyor, demektir Zaten Kılıçdaroğlu ne kadar birlik beraberlik, parti içinde barışı savunursa savunsun... CHP’de şimdilik görünmeyen, ama gelişmelerden hissedilen ayrışma olasılığı, hatta olanağı parti bünyesinde alt kademelerden Meclis grubuna kadar hemen her kesimde varlığını duyumsatıyor. Bir başka haber siyasetçi karakterini sergileyecek içerikte bir haber. Baykal’ın parti tüzüğünde yaptığı genel sekreteri (Önder Sav’ı) sıradan bir yönetici durumuna getiren değişiklik donduruldu. Haber doğru çıkarsa kimi çevre, Kılıçdaroğlu, beklemediği bir anda adaylığını destekleyen Sav’a diyet ödüyor diye yorumlayacak... kimileri de 53 yıllık yoldaşı Baykal’ı bir hamlede dönüp bırakan genel sekreteri daha güçlü konuma gelmesini olumsuz davranış olarak değerlendirecek. Yorum ve değerlendirmeler nasıl olursa olsun Kılıçdaroğlu-Sav ittifakının temelinde tüzük değişikliğinin uygulanmaması yattığı veya Önder Sav’ı tatmin edecek biçimsellik alması olasılığından söz ediliyor. Söylendiğine göre Sav, genel başkan birinci yardımcısı olacak, genel sekreterin etkinliği çok azaltılacak... ama örgütten bir numaralı sorumlu eski genel sekreter Bay Sav, birinci başkan yardımcısı olarak örgütten sorumlu olacak! Bu haber gerçekleşirse Önder Sav’ın birden Kılıçdaroğlu’na dönüşünün gerçek nedeni bütün çıplaklığıyla ortaya çıkacak, demektir. Yazıyı yazarken CHP Genel Merkezi’nden Baykal döneminde, herhalde Genel Sekreteri Önder Sav’ın nezaretinde hazırlanan kimi broşürler geldi: Parti meclisi çalışmaları... Baykal’ın Kutlu Doğum Haftası’nda yaptığı konuşmanın CD’si... Çeşitli konuşmaları ve broşürlerin birinin başlığı, bir siyaset adamını tarif ediyor: “...Kimlik, Kişinin Şerefidir!” SAYFA 23 MAYIS 2010 PAZARCUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 23 Mayıs Oslo Y 20 Helsinki PB 16 Stockholm Y 19 Londra B 22 AmsterdamPB 18 Brüksel PB 20 Paris B 22 Bonn PB 22 Münih Y 21 Berlin Y 23 Budapeşte Y 22 Madrid B 27 Viyana Y 20 Belgrad Y 20 Sofya Y 18 Roma Y 21 Atina Y 23 Zürih B 22 Moskova PB 24 Aşkabat PB 27 Taşkent PB 28 Bakû Y 25 Bişkek PB 22 Tiflis Y 21 Kahire B 27 Şam PB 27 İstanbul Y 22 Edirne B 23 Kocaeli Y 20 Çanakkale Y 19 İzmir Y 23 Manisa Y 23 Denizli Y 23 Zonguldak Y 18 Sinop Y 20 Samsun Y 18 Trabzon Y 16 Giresun Y 16 Ankara Y 19 Eskişehir Y 19 Konya Y 17 Sıvas Y 15 Antalya PB 24 Adana Y 26 Mersin Y 26 Diyarbakır B 26 Şanlıurfa B 26 Mardin B 23 Siirt B 26 Hakkâri Y 19 Van Y 19 Kars Y 14 Yurt geneli par- çalı ve çok bulutlu, Trakya, Güneydoğu Anadolu bölgesi ile Antalya ve Muğla çevreleri dışında kalan yurt geneli sağanak ve gök gü- rültülü sağanak ge- çecek.Yağışların Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuze- yi ile Adana, Ha- tay, Kahramanma- raş, Ankara ve Çankırı çevrelerinde kuvvetli olması bek- leniyor. ankcum@cumhuriyet.com.tr CHP kurultayına yeni Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun dışında üç isim damgasını vurdu. CHP’nin efsane ismi Bülent Ecevit’in eşi Rahşan Ecevit, kurultaya gelerek geç de olsa bir kucaklaşmanın önünü açtı. Kurultayın ikinci sürprizini ise Eşber Yağmurdereli yaptı. 12 Eylül öncesi ve sonrası sosyalist hareketin önemli isimlerinden, bir dönem adı düşünce suçlarıyla özdeş hale gelen Eşber Yağmurdereli de dün Kılıçdaroğlu rüzgârıyla Atatürk Spor Salonu’ndaydı. Kurultayın en çok alkış alan ismi Kamer Genç ile yan yana oturan ‘Eşber Abi’ye “Sizi burada görmek sürpriz oldu” diye sorduk. O da “CHP’deki gelişmeler de bizim için sürpriz oldu” diyerek yanıt verdi. Yağmurdereli ile aramızda şu diyalog yaşandı: - CHP’deki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? - Türkiye’nin demokrasi sorunu, birikmiş diğer sorunları var. Bu sorunların artık çözüm yoluna girmesi gerekiyor. Bu kurultay ve yarattığı gelişmeler demokrasinin geleceği için umut vaat ediyor. - İlk kez mi bir CHP kurultayı izliyorsunuz? - Evet, ilk defa geliyorum. - Kılıçdaroğlu ile CHP’nin şansını nasıl görüyorsunuz? - Yerel seçimler döneminde İstanbul adaylığında çizdiği profille toplum nezdinde iyi bir avantaj elde etti. Psikolojik bir eşikteyiz. Uzun süredir statik bir durum vardı. Birdenbire heyecan yarattı. Beklentileri tetikledi. - Yeni CHP solda bütün renkleri birleştirebilecek mi? - Gelişmelere bağlı. - CHP Güneydoğu’da yoktu. Kılıçdaroğlu ile bu portre değişir mi? - Türkiye’deki demokrasi meselesinden bahsederken elbette ki etnik kökenler üzerindeki blokaj kaldırılmadır. Demokrasi varsa tüm unsurları katmak lazım. Elbette bu alandaki açılımlar o muhatap kitlelere de ulaşacaktır. - Siz de CHP’ye katılacak mısınız? - Bir iki gün içinde belli olur. Yağmurdereli’nin siyasi hayatı uzun olmasına karşın sürekli sosyal demokrasinin solunda bulunduğu için dünkü kurultay onun için bir ilk niteliği taşıyordu. Yağmurdereli sosyalist hareketin içinde bayrak haline gelmiş etkili bir isim. Bu açıdan Yağmurdereli’nin de yeni CHP’ye dönüş sinyali vermesi, Kılıçdaroğlu rüzgârının sosyalistlere de ulaştığını gösteriyor. Eşber Yağmurdereli’nin iki koltuk ötesinde ise Rahşan Ecevit oturuyordu. Kurultayın ‘onur konuğu’ ilan edilen Rahşan Hanım’la CHP delegelerinin sevgi gösterileri arasında görüştük. “Bülent Bey yaşasaydı o da burada olur muydu” sorumuza şu karşılığı verdi: “Bülent’le kafalarımız aynı şekilde çalışıyordu. Yaşasaydı o da bugün burada olurdu. Bülent, solda birlikte olmak ve güç birliği yapmak konusunda özellikle son dönemlerinde istekliydi. AKP’nin yarattığı ciddi tehlikeden rahatsızdı. Hatta o hasta yatağındayken ben başta Süleyman Demirel’i ve diğer parti liderlerini ziyaret ettim. O dönem yapamadık bu birleşmeyi. Şimdi atılan önemli bir adım.” Rahşan Hanım bu hafta Zonguldak’a gidiyor. Bülent Ecevit yıllarca Zonguldak milletvekilliği yaptığı için bu şehir ve oradaki madenciler Rahşan Hanım için önemli. Eşber Yağmurdereli’nin sağında ise kurultayda en fazla alkışı alan Kamer Genç oturuyordu. Kendisine gösterilen ilgiyi hatırlattığımızda, “Herkes beni tanıyor. Bugün hangi partinin kurultayına gidersem gideyim aynı tepkiyi alırım” dedi. Kõlõçdaroğlu, bürokrasideki başarõlõ çalõşma döneminden sonra siyasete atõldõ Yolsuzluk savaşçısı CHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Ateş’ten yeni yönetime sert tepki Ateş’ten‘tüzük’eleştirisi ALİ ÖZTÜRK ANKARA - Deniz Bay- kal’õn “dönmesi” için mü- cadele eden isimlerin başõnda gelen Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, tüzük değişik- liğinin bir kez daha ertelen- mesini eleştirerek “Daha çağ- daş bir tüzük hazırlamak is- tedik. Herkes bunun farkı- na varmalı” dedi. Yõlmaz Ateş, kurultayõn şenlik havasõ içinde geçtiğini, ancak dikkat çekilmesi gere- ken bir nokta olduğunu söy- ledi. Kemal Kõlõçdaroğlu’nun halkõn önünde çok iyi oldu- ğunu, yüzde 40 gibi bir hedef koyduğunu anõmsatan Anka- ra Milletvekili Yõlmaz Ateş, “Ama bugün (dün) çok in- ce bir operasyonla parti- nin yeniden yapılanmasını sağlayacak olan tüzüğün yürürlüğe girmesi ertelendi. Bu erteleme hem hukuka hem CHP tüzüğüne hem de siyasete aykırı bir işlem- dir, gizli ve çok ince bir operasyonla bu geçirildi. Bu kurultay, yüzde 40 id- diasını sakatlamış oldu. Par- tinin yeniden yapılanması bir şekilde engellenmiş oldu. Bu şekilde partinin ilerle- mesinin önü tıkandı” dedi. CHP’yi iktidar haline ge- tirmek için yeni çağdaş ve de- mokratik bir tüzük önerdik- lerini kaydeden Ateş, “Hem yüzde 40 hedefini koyacak- sınız, hem partiyi ilerlete- ceğinizi söyleyeceksiniz hem de bunu hayata geçirmede kullanılacak en büyük ara- cı ortadan kaldıracaksınız. Bu büyük bir çelişkidir. Önemli olan kurumsal ya- pılanmadır. 87 yıllık CHP, bugüne kadar hep aynı tü- züğü kullanmıştır. Biz şim- de yepyeni, günün koşulla- rına uygun bir yapılanma- yı öngörüyorduk. Ama bu maalesef yürürlükten kal- dırıldı. Ahmet’in kalkıp ye- rine Mehmet’in gelmesiyle yeniden yapılanma olmaz. Partinin ilerleme hedefi ha- yata geçirilmez. Önemli olan partiyi geleceğe taşı- maktı. Ama bu olanak par- tinin elinden alınmış oldu” görüşünü dile getirdi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Tunceli’nin Nazimiye il- çesinde 1948 yõlõnda doğan Ke- mal Kılıçdaroğlu, bürokraside başarõlõ bir çalõşma döneminin ar- dõndan siyasete atõldõ. 2 dönem CHP’den milletvekili seçilen Kõlõçdaroğlu’nun, yolsuzluklara karşõ yürüttüğü savaşla yõldõzõ parladõ. Gündeme getirdiği yol- suzluk dosyalarõyla AKP genel başkan yardõmcõlarõ Şaban Diş- li ve Dengir Mir Mehmet Fı- rat’õn istifa etmesini sağladõ. Kõlõçdaroğlu, 17 Aralõk 1948’de Tunceli’nin Nazimiye il- çesinde, tapu memuru Kamer Bey ve ev hanõmõ Yemuş Ha- nım’õn yedi çocuğundan dör- düncüsü olarak dünyaya geldi. . 1971’de Ankara İktisadi ve Ti- cari İlimler Akademisi’nden me- zun oldu. Üniversite yõllarõnda ‘sol dün- ya görüşü’ ile tanõşan Kõlõçdar- oğlu, eylemci kimliği ile öne çõk- tõ. Sosyal Demokrasi Dernekle- ri Federasyonu Bilim Kuru- lu’nda görev aldõ. Toplumsal ve Kültürel Eylemler Derneği Baş- kanlõğõ yaptõ. 1971’de mezun olduktan sonra Maliye Bakanlõ- ğõ’nda hesap uzman yardõmcõsõ olarak göreve başladõ. Daha son- ra, hesap uzmanõ oldu ve bir yõl Fransa’da kaldõ. 1983’te Gelirler Genel Müdür Yardõmcõlõğõ’na atandõ. 1991’de Bağ-Kur Genel Müdürlüğü’ne atandõ, 1992 yõ- lõnda da Sosyal Sigortalar Ku- rumu Genel Müdürü oldu. 1994 yõlõnda Ekonomik Trend dergisi, Kõlõçdaroğlu’nu ‘yılın bürokratı’ seçti. Kõsa sü- re Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ’nda müsteşar yar- dõmcõlõğõ yaptõ. Ocak 1999’da emekli oldu. 8. Beş Yõllõk Kal- kõnma Planõ çalõşmalarõnda ‘Ka- yıtdışı Ekonomi Özel İhtisas Komisyonu’nun başkanlõğõnõ yaptõ. Bir süre Hacettepe Üni- versitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalõştõ. Türkiye İş Bankasõ Yönetim Kurulu üyeliği göre- vinde bulundu. 18 Nisan 1999’daki seçimde DSP’den milletvekili aday adayõ oldu, an- cak listeye giremedi. Vatandaşõn Vergisini Koruma Derneği Baş- kanlõğõ’nõ yaptõğõ sõrada Deniz Baykal tarafõndan CHP’ye davet edildi. Önce parti meclisine, ar- dõndan merkez yürütme kurulu- na girdi. 3 Kasõm 2002 genel se- çiminde CHP’den İstanbul mil- letvekili olarak Meclis’e girdi. 2007 yõlõnda yeniden milletvekili seçilirken, CHP Grup Başkan- vekilliği görevini yürüttü. Yolsuzluklarla yaptõğõ müca- dele ve ortaya çõkardõğõ dosyalar yõldõzõnõ parlattõ. Ankara Bü- yükşehir Belediye Başkanõ Me- lih Gökçek’le girdiği tartõşma- da da dikkati çekti. Almanya’nõn Frankfurt kentinde görülen De- niz Feneri davasõnõn Türkiye ayağõna ilişkin açõkladõğõ belge- lerle de kendinden söz ettirdi. Dış Haberler Servisi - CHP’nin ta- rihi kurultayõ, dünya basõnõnda da ilgi yarattõ. İngiliz Financial Times gazete- si, “Türkiye’nin Gandi’si muhalefet liderliğini devralıyor” başlõklõ habe- rinde, yolsuzluk karşõtõ çalõşmalarõyla ta- nõnan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, fiziki özellikleri ve yumuşak tavrõ nedeniyle Türkiye’nin Gandi’si olarak tanõmlan- dõğõnõ bildirdi. Delphine Strauss im- zasõyla yayõmlanan haberde, Kõlõçda- roğlu’nun CHP’nin başõna geçmesi- nin, iktidardaki AKP’ye alternatif ya- ratacak bir parti olmak üzere reform yapma umutlarõnõ arttõrdõğõ belirtilerek, uzun süredir CHP’nin başkanõ olan Deniz Baykal’õn görevinden ayrõlma- sõnõn, Türkiye siyasi tarihinde çok bü- yük bir yapõsal değişiklik olarak gös- terildiği kaydedildi. Reuters haber ajansõ, “Türkiye’de Laikler Yeni Vizyon Peşinde” başlõklõ haberde, CHP’nin gelecek yõl yapõlmasõ planlanan seçimlerde AKP’nin üçüncü dönemde de iktidarõ kazanmasõnõ en- gellemeyi amaçladõğõnõ kaydetti. AFP haber ajansõ ise, Baykal için “71 yaşındaki karizmatik ve tecrübeli politikacı partisi içinde güçlü bir li- derlik sürmenin keyfini çıkardı ve hiçbir zaman karşısında ciddi bir ra- kip bulmadı” ifadesini kullandõ. Türk basõnõnõn Kõlõçdaroğlu’na “Tür- kiye’nin Gandi’si” lakabõnõ taktõğõnõ aktaran ajans, “Yolsuzlukla karalan- mış bir politik sınıfın içinde alçak- gönüllülük ve dürüstlüğün sembolü olarak kabul edilen Kılıçdaroğlu’nun memleketi, ılımlı Müslüman bir top- luluk olan Alevilerin çoğunlukta ol- duğu Tunceli” ifadesini kullandõ. TRT’de kurultay yerine çizgi film Haber Merkezi - Tüm televizyon kanallarõ CHP kurultayõndan canlõ yayõn yaparken TRT, çizgi film yayõmladõ. CHP genel başkan adayõ Kemal Kõlõçdaroğlu’nun salona gelişi sõrasõn- da kurultay salonu ve çevresinde izdiham ya- şanõrken TRT 1, “7 Cüceler” çizgi filmini ya- yõnladõ. TRT 1’in çizgi filmden sonra da ma- gazin programõ yayõna aldõğõ görüldü. Hedefi BBC olmak şeklinde belirleyen TRT Haber ise canlõ yayõn yapmadõ, kurultaya sadece haber bültenlerinde bağlantõ gerçekleştirdi. IŞIL ÖZGENTÜRK Baştarafı Arka Sayfada sömürünün gerçeklerini göstermeye başladı ve bir aris- tokrat olmasına rağmen bir “dokunulmaz” gibi yaşa- yarak, sadece ekmek, su ve sütle beslenerek... İngiltere böyle dize getirildi.. “Dokunulmazlar” sa- yesinde. Şimdi bizim de bir Gandimiz var ve zamanlar, du- rumlar çok değişti. Şimdi o ölümleri kader kabul edi- len kömür işçilerinin, patır patır ölen ve işten çıkarı- lan tersane işçilerinin, taşeronluk denilen ve bu ülke- yi yok edecek sistemin kurbanlarının, okuyamayan bin- lerce kız çocuğunun, toprağını süremeyen çiftçinin, ger- çek dindarların, bu ülkede dürüstçe yaşamaya ve ha- yatın tadına varmaya çalışanların Gandi’si olmak zo- runda. İş zor yani, ama bu ülkede dürüst ve vatansever ma- den mühendisleri, dürüst ve vatansever denetçiler, bu ülkede evde oturmaktansa örgütlendiklerinde gönül- lü öğretmenlik yapacak binlerce emekli öğretmen var. Elde hazır kapı gibi bir Güneydoğu projesi var. İnsanlar yapılanları gördüklerinde, kendilerini mutlu ve huzur- lu hissederler, ben de bir şeyler yapabilirim güveni- ne kavuşurlar. Gandi Kemal öncelikle işçilerin elinden alınan sosyal ve ekonomik hakları geri vermelidir. Ecevit’in asıl yükseliş nedeni bu olmuştur, Türk halkı vefakâr- dır, unutmaz! Ancak ister yeşil ister ak olsun sermaye buna kar- şı çıkacaktır, tıpkı Ecevit’e yaptıkları gibi, yüreğim ağ- zımda ama bıçak da kemiğe dayandı. Sadece rant eko- nomisi ve kara parayla işler nereye kadar sürdürüle- bilir? Ve bir rica, lütfen kadınlara yüzde 40 kontenjan ayı- rın ve artık dokunulmazlara dokunabilen kadın mil- letvekillerine ihtiyaç var. Şimdi paçalarını sıvayan ka- dınlara ihtiyaç var. Çünkü kadınlar artık bir sosyal de- mokrat partide vitrin süsü olmamalıdırlar, onlar pazarı, yoksul evlerini ve bir kilo kıymayla dört kap yemek yap- mayı bilirler. Hadi Gandi kadınlarla başla... Türkiye’nin Gandi’si geliyor ANALİZ UTKU ÇAKIRÖZER Eşber Abi de Geliyor DÜNYA BASINI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear