22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2010 PAZAR 16 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Amerika Ermenileri Başpiskoposu Viken Aykazyan, sõnõrõn açõlmasõnõn çözümü kolaylaştõracağõnõ düşünüyor Artõkbarõşzamanõgelmedimi? Amerika Ermenileri Başpiskoposu Viken Aykazyan’la Washington’õn tarihi semti Georgetown’daki Divan Cafe’de sohbeti koyultmuşuz. Türk mutfağõnõn enfes yemeklerini yerken bir yandan da derin politikaya dalmõşõz. Başpiskopos Viken Aykazyan Başbakan Erdoğan’õn özellikle de “100 Ermenistanlı Ermeniyi sınır dışı ederiz,” sözlerinden çok dertli. Bir Başbakan’õn hele de Ermenistan’la Türkiye arasõndaki açõlõmõn çõkmaza girdiği şu dönemde böyle konuşmamasõ gerektiğini söylüyor. Ermenistan ve Türkiye arasõnda ilk aşamada sõnõrlarõn açõlmasõnõn önemine dikkat çeken Viken Aykazyan bu gerçekleşirse Dağlõk Karabağ sorununun çözümünün de kolaylaşacağõnõ savunuyor. Başpiskopos Aykazyan Türkiye Ermenileri Patriği seçiminin bir an önce yapõlmasõnõn doğru olacağõnõn altõnõ çizerken gecikmenin faturasõnõn da bizzat Tayyip Erdoğan’a çõkacağõnõ önemle belirtiyor. - Hem Türkiye’deki Ortodoks Ermeni cemaatinin bir üyesi hem de ABD Ermeni Cemaati’nin Başpiskoposu olarak Türkiye’nin Ermenistan açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Ben ilk günden söyledim. Tekrarlõyorum. Ben iki komşu ülkenin barõş içinde bir arada yaşamalarõ taraftarõyõm. Sanõyorum artõk 95 yõl sonra birbirimize olan saygõmõzõ ve sevgimizi göstermenin zamanõ geldi. Politikacõlar politikayla oynarlar. Ama milletlerin politikayla oynamamalarõ lazõmdõr. Milletler artõk kendi aralarõnda görüşüp konuşmalõdõrlar. Bunun zamanõ gelmiştir. Onu da yapmõyorsak demek ki gerçekten insanlõkla ilgilenmiyoruz. Ben her zaman Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõrlarõn açõlmasõnõn çok önemli olduğunu söylerim. Bunun zamanõ da gelmiştir. - Böyle söylüyorsunuz ama Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, şu anda Türkiye konusunu dondurduklarını söyledi. Daha önce de Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin iki ülke arasında imzalanan protokolleri iptal ettiği haberleri geldi. Türk tarafında da hükümet birden geri adım attı. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz? - Aslõnda Ermenistan Anayasa Mahkemesi protokolleri iptal etmedi. Protokoller konusunda çeşitli konuşmalar var Ermenistan’da. Bugün hiçbir Ermenistan Cumhurbaşkanõ, milletin olurunu almadan “Ben gidip Türkiye’yle konuşacağım. Bütün kararları vereceğim,” diyemez. Bugün bütün dünya bir kõyõm olduğunu biliyor. Ama ben bu kõyõm nedeniyle Leyla Hanõm’õ suçlayamam. Diyelim Leyla Hanõm’õn babasõ benim babamõ kesmiş. Ben Leyla Hanõm’õ bundan nasõl suçlarõm? Leyla Hanõm da bana, “Benim babam bir yanlış yapmış,” diyebilmeli. Ondan sonra oturup açõlõmõ konuşalõm. Bakõn yüzlerce yõl birlikte yaşamõş Türkler ve Ermenileriz. İstanbul’da Ermeni cemaati yaşadõklarõ ülke için bugün ellerinden geleni yapõyor. Yapmalarõ da lazõmdõr. Ermenilerin önemli bir özelliği vardõr. Yaşadõklarõ ülkelere yardõmcõ olmak isterler. Bakõn, İstanbul’daki mimar Balyan kardeşlerin eserlerine. Bugün hâlâ dimdik ayaktalar. Daha pek çok isim sayabiliriz. Sanõyorum zaman çok kötü bir rol oynadõ bu konuda. Ermeniler de 1915’ten sonra çok zor bir süreçten geçtiler. Fakirlik, zorluk, aileleri kaybetmek toplumu epeyce sarstõ. Ama 1950’lerden sonra toparlanmaya başladõlar. Ama kuşaklar boyu o yaşananlar unutulmadõ. Yaşananlar yaşlõlardan genç kuşağa aktarõldõ. Bütün bunlara bir son verebilmemiz için iki ülke arasõnda kalõcõ bir barõşõn sağlanmasõ şarttõr. Yoksa bu böyle sürüp gidecek. - Peki, bu nasıl olacak? - Bir kere Ermenistan artõk bu konumda yaşamak istemiyor. Türkiye’nin de geçmişindeki o hatayla yaşamamasõ lazõmdõr. Birlikte oturup konuşmalõlar. Demin de söylediğim gibi sonuçta yüzlerce yõl birlikte yaşamõşõz. Belki daha yüzlerce yõl birlikte yaşayacağõz. Politikacõlar büyük şeytandõrlar. Seçilebilmek için milletin duygularõyla oynamasõnõ bilirler. Bakõn, Başbakan Erdoğan’õn “Yüz bin Ermenistanlı Ermeni’yi sınır dışı ederiz,” sözleri bütün dünyada çok büyük etki yaptõ. Dõşişleri Bakanõ Davutoğlu hemen araya girdi, “Erdoğan onu söylemek istemedi,” dedi. Peki, Erdoğan ne söylemek istedi? Erdoğan söyleyeceğini söyledi ve açõk söyledi. Olaya da damgayõ vurdu. O damgayõ bir daha temizleyemez. Böyle şeylerin olmamasõ lazõm. Ben inanõrõm ki Türkler içinde çok önemli, dünyayõ görmüş, tanõmõş insanlar vardõr. Onlar kendi geçmişlerini de temiz görmek isterler. Gecenlerde International Herald Tribune gazetesinde bir Türk yazarõn yazõsõnõ okudum. “Ben Türküm. Kendi tarihimin iyi ve doğru yazılmasını istiyorum. Benim ülkem bana işin doğrusunu anlatsın,” diye yazõyordu. Politikacõlar o kadar kötü oyun oynamõşlar ki, milletin içine o kadar kötü duygular doldurduktan sonra bundan geri dönülmesini sağlayamõyorlar. - Siz Azerbaycan’a gideceksiniz. Bu yolculuğu ne vesileyle yapacaksınız? - Dünya dinlerinin temsilcileri toplanacak ve barõş için konuşacaklar. Özetle söylemek gerekirse, o onu öldürmüş, bu buna şunu yapmõş değil, nasõl geçmişi bugüne bağlayõp insanlarõn birbirlerine daha sõkõ sarõlmalarõnõ sağlayacak yollarõ arayacağõz. İnsanlarõn birbirlerine daha yakõn olmalarõnõ sağlayacak olanaklarõ arayacağõz. Birbirimizi öldürmek, birbirimize kötülük yapmakla hiçbir yere varamayõz. Sonuca konuşmak, diyalog ve barõşla ulaşõrõz. Bunun da zamanõ gelmiştir. - İyi de, ABD’deki diyaspora Türkiye’nin soykırımı tanımasını dayatıyor. Oysa Ermenistan’ın yakınlaşma için böyle bir önkoşulu yok. Bir anlamda Türkiye ve Ermenistan Ermeni diyasporası tarafından rehin alınmış gibi görünüyor. O zaman nasıl bir noktaya varılabilir? - Ben inanõyorum ki sõnõrlarõn açõlmasõnõn soykõrõmla hiçbir bağlantõsõ yok. Sõnõrlar açõlacaksa açõlacak. Soykõrõm ise ayrõ konuşmalarõ gerektiriyor. Herhangi bir sorunun çözülebilmesi için diyaloğun olmasõ şarttõr. - Azerbaycan’la Türkiye arasında tek millet, iki devlet anlayışı var. O nedenle Türk tarafı Dağlık Karabağ ve Ermenistan’ın işgali altındaki yedi rayon sorunu çözülmeden meselenin halli yönünde adım atmaktan yana değil. Siz bu kördüğümün nasıl çözülebileceğini düşünüyorsunuz? - 1915’te de aynõsõ olmuş, Türkiye o zaman da sõnõrlarõ kapatmõştõ. 1990’da da sõnõrlar kapatõldõ. Ama Dağlõk Karabağ meselesi Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõrõn açõlõp kapanmasõnda etkili olmamalõ. Erdoğan, “Karabağ meselesi çözülmezse biz bunu yapamayız,” diyor. Ne ilgisi var. Önce sõnõr meselesini halledelim. Ondan sonra Karabağ konusunu konuşalõm. Eğer Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõr açõlõrsa Karabağ sorununun daha kolay çözülebileceğine inanõyorum. Öte yandan Türkiye korkuyor. “Biz bunu yaparsak Azerbaycan bize petrolü keser,” diyor. Ama Türkiye 75 milyon nüfusu olan dünyanõn önde gelen bir ülkesi. Bakõn, “Tek millet, iki devlet,” gibi sloganlar her zaman ortaya çõkar. Biz artõk o sloganlarla yaşayamayõz. Sloganlar gelip geçer. Ama milletler kalõr. O sloganlara da köle olmamalõyõz. Ben, Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõr sorunu çözülürse Karabağ sorununun daha kolay halledileceğine inanõyorum. - Sizce Türk ve Ermenistan hükümetleri ilişkileri normalleştirmeyi içtenlikle istiyorlar mı? Yoksa, ABD, Rusya, İsviçre baskı yaptı da o nedenle gittik o protokolleri imzaladık tavrı mı var? - Ben Ermenistan Cumhurbaşkanõ Serj Sarkisyan’õ aşağõ yukarõ 19 yõldõr tanõyorum. Sarkisyan bu sorunun çözülmesini, sõnõrlarõn açõlmasõnõ ve iki halkõn birbirine yakõnlaşmasõnõ yüzde yüz istiyor. Türk hükümetinin de bunu istediğini sanõyorum. Ama korkuyor. Kabul edersek Azerbaycan ne diyecek, gelecek seçimlerde benim durumum ne olacak, diye endişe içinde. Bakõn, diyasporanõn karşõ çõkmasõna rağmen Serj Sarkisyan, “Yapacağım,” diyor. Sarkisyan buraya geldi diyaspora liderlerinin hepsiyle görüştü. Herkes ona ne düşündüğünü anlattõ. Sarkisyan, “Ben karar verdim. Yapacağım,” dedi ve yaptõ. Diyasporanõn protokollere karşõ çõkmasõna rağmen bunu yaptõ. Şimdi top Türkiye’nin sahasõnda. Ama artõk futbol diplomasisi de bitti. Tenis ya da pingpong diplomasisi olabilir. Bakalõm Türkiye bu oyunu nasõl oynayacak? Mademki Türkiye dünyanõn en önemli 20 ülkesi arasõnda o oyunu iyi oynayabilir. Ama Erdoğan isterse, oy kaygõsõna kapõlmazsa, yanlõş sözler söylemez, yanlõş hareketler yapmazsa... O 100 bin Ermenistanlõ Ermeni’yi sõnõr dõşõ etme meselesi var. Bir Başbakan bunu söylememelidir. Hele de Türkiye’nin Başbakanõ’nõn bunu söylemesi çok yanlõş. Seçilecek patrik köprü kurabilir - Dışişleri Bakanı Davutoğlu o sözleri tevil etmek istedi ama... - Davutoğlu o sözleri yoğurtla karõştõrdõ, ayran yaptõ. Açõk bir şey söyleyemedi. Onu demek istemedi, dedi. Zaten yapõlan yapõldõ. Birini öldürdükten sonra istediğiniz kadar, “Onu öldürmek istemedim,” deyin. “Tabancayı beynine doğrulttu ama kurşun kalbine geldi. Ben ne yapayım?” demek gibi bir şey. Politikada böyle şey olmaz. İki ülkenin arasõndaki sorunlarõn çözümü de oy kaygõsõnõn etkisi altõnda kalmamalõ. “Ben bunu yaparsam gelecek seçimlerde seçilemem,” diye düşünmek ileri derecede yanlõş yapmaktõr. Eğer memleketin geleceğini düşünüyorsan, bir memleketin açõlmasõnõ istiyorsan oy hesabõnõ geriye atman lazõm. Milletin sevgisi, saygõsõ ve geleceği için çalõşman lazõm. Seçimleri kaybedeceğini bile bile gereken her şeyi yapmalõsõn. Benim düşüncem budur. - Bir de Türkiye’deki Ermeni cemaatinin sorunları var. Şu anda Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan ağır hasta. Onun yerine patrik seçimi yapılması isteniyor. Ancak patrik hayattayken yerine yeni bir seçim kanunen yapılamaz. O zaman ne olacak? - Patrik yaşadõkça patrik olarak kalõr. Ama ikinci bir patriğin de olmasõ şarttõr. O da seçimle gelir. Ermeni cemaatinde her zaman demokratik seçim yapõlõr. Eğer Türkiye’de patrik seçimleri gecikirse biz dõşardaki Ermeniler Erdoğan’õn seçimi yaptõrmadõğõnõ düşünürüz. Benim Erdoğan’a buradan bir mesajõm var. “Lütfen hemen söyleyin, Ermeniler kendi patriklerini seçsinler.” Bu olursa biz dõşardakiler Türk hükümetinin bu gecikmeyle bir ilgisi olmadõğõnõ anlarõz. Bugün ikinci patriğin seçilmesi çok önemlidir. Çünkü aklõ başõnda bir insan patrik seçilirse Türkiye’yle Ermenistan arasõnda bir köprü kurabilir. Bu köprünün kurulmasõnõn da zamanõ gelmiştir. - Peki, Dünya Ermenileri Patriği ya da Katolikos bu köprü görevini yapamaz mı? - Katolikos her ülkenin sorununun çözümünü o ülkeye bõrakõr. Türkiye Ermenileri patriği seçimi de Türkiye’deki Ermenilere aittir. “Bir sorununuz varsa yardımcı olurum. Ama içişlerinize karışmam,” der. Millet kendi patriğini kendisi seçmelidir. P O R T R E BAŞPİSKOPOS VİKEN AYKAZYAN Şõrnak doğumlu. Ortaokulu Üsküdar Ermeni Okulu’nda okudu. Daha sonra Kudüs’e giderek teoloji ve genel lise eğitimi aldõ. İngiltere’de King’s College’de teoloji yükseköğrenimi gördü. İsviçre’de teoloji doktorasõnõ aldõ. On beş yõl İsviçre’de Ortodoks Ermeni Başpiskoposu görevinin ardõndan Erivan’a gitti. Eçmiyazin Ermeni Baş Patriklik Kurumu’nda görev yaptõ. 2000 yõlõndan beri Washington’da ABD Ortodoks Ermenileri Baş Piskoposu olarak görev yapõyor. Cenevre’deki Dünya Kiliseleri Birliği’nde Yürütme Kurulu üyesi Ermeni Kilisesi’nin temsilcisi. ABD’de dünya dinleri arasõ ilişkilerle ilgili kuruluşlarda da üye. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Sanõyorum artõk 95 yõl sonra birbirimize olan saygõmõzõ ve sevgimizi göstermenin zamanõ geldi. Politikacõlar politikayla oynarlar. Ama milletlerin politikayla oynamamalarõ lazõmdõr. Milletler artõk kendi aralarõnda görüşüp konuşmalõdõrlar. Bunun zamanõ gelmiştir. Erdoğan’õn “Yüz bin Ermenistanlõ Ermeni’yi sõnõr dõşõ ederiz,” sözleri bütün dünyada çok büyük etki yaptõ. Dõşişleri Bakanõ Davutoğlu hemen araya girdi, “Erdoğan onu söylemek istemedi,” dedi. Peki, Erdoğan ne söylemek istedi? Erdoğan söyleyeceğini söyledi ve açõk söyledi. leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr POLİGON DA İNTİHAR İŞÇİLERDEN TEPKİ‘2B’LERİN İHALELERİ BİLE YAPILDI’ İstanbul Haber Servisi - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasõ İstan- bul Şubesi yetkilisi ve eski Beykoz Belediyesi Başkan Yardõmcõsõ Dr. Erdal Köktürk, ormanlarõn korun- masõna ilişkin yasalarõn aynõ za- manda orman vasfõnõ yitirmiş alan- lar yaratõlmasõna sõnõrsõz bir izin verdiğini vurguladõ. İTÜ Taşkõşla Kampusu’nda devam eden 2. Kent Sempozyumu’nun dün gerçekleştirilen ilk oturumda “doğal varlıklar” ele alõndõ. Dr. Erdal Kök- türk, her askeri darbe sonrasõnda ormanlarõ yağmaya açan yeni dü- zenlemeler yapõldõğõnõ ifade ederek “12 Eylül darbesi sonrasında be- lediye sınırları içindeki 2B’ler be- lediyelere devrediliyor ve işgalci- sine satılması öngörülüyor. Bele- diyeler, 1983-1991 arasında 2B konusunda bilgi sahibi olmadıkları için kendilerine verilen yetkinin farkına varamadılar” dedi. Kök- türk, 2B’lerin satõşõnõ öngeren yasa- nõn iptali için CHP tarafõndan iptal davasõ açõldõğõnõ anõmsatarak, dava sonucu beklenmeden İstanbul’un üçte birini kapsayacak genişlikteki 2B alanõnõn ihalesinin yapõldõğõnõ belirtti. Tartışması bile yetti Orman Mühendisleri Odasõ İstan- bul Şube Başkanõ Besim Sertok da “3. köprünün güzergâhının açık- landığı basın toplantısında kulla- nılan bir sunum var. Bunun dı- şında yeni köprüye ilişkin bir ve- ri ya da hukuki alt yapı yok. Tah- ribat için tartışmalar yetti. 3. köp- rüye gerek kalmadı” diye konuştu. Üsküdar’da 21 yaşındaki bir üniversite öğrencisinin atış poligonunda kafasına bir el ateş ederek intihar ettiği öne sürül- dü. Üsküdar Altunizade Mahiriz Cadde- si’nde faaliyet gösteren atış poligonunu işleten şirketin avukatı Doğukan Özdo- ğan, olayla ilgili güvenlik kamerası gö- rüntülerini polisin incelediğini ve görün- tülerde, Tetik’in intiharından önce bir süre atış eğitmeninden eğitim aldığını ve hedefe bir el ateş ettiğini söyledi. Özdo- ğan, “Eğitmeninin yanında bir el ateş et- tikten sonra, eğitmene ‘Bana başka bir silah getirir misiniz’ demiş. Eğitmenin yanından ayrılamayacağını söylemesi üzerine ani bir hareketle eğitmeni kena- ra itmiş ve sol eliyle kafasına bir el ateş etmiş. Güvenlik kamerası görüntülerin- de gencin tedirgin halleri zaten belli olu- yor. Olayın şirketle bir alakası yok” de- di. İntihar eden gencin, Kanada’da bir üniversitede eğitim aldığı öğrenildi. Türkiye Birleşik İşçi Partisi (TBİP) üyeleri “AKP’nin şeytani anayasa deği- şikliklerine hayır” sloganıyla Taksim Tramvay durağında Anayasa değişikli- ğini protesto etti. Taksim tramvay du- rağında dün toplanan grup “AKP ana- yasasına oyumuz hayır, çözüm kurucu meclis” pankartı açtı. Grup adına ba- sın açıklamasını okuyan TBİP Genel Başkan Yardımcısı Şadi Ozansü, yapı- lan anayasa değişiklik paketinin, 12 Eylül Anayasası’na darbe indirmek bir yana, işçiler, kamu çalışanları, köylü- ler, kadınlar gibi birçok alandaki hak ve özgürlükleri kısıtladığına dikkat çekti. Ozansü, Anayasa değişikliğinin “demokratik bir açılım” gibi gösterdi- ğini vurgulayarak, “Bu anayasa paketi, 12 Eylül 1980 darbesinde Kenan Ev- ren’in dahi cesaret edemediği ‘grev ya- sağını’ getirmek istiyor” diye konuştu. (Fotoğraf: HAKAN KAYGUSUZ)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear