Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2010 PAZAR
16 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Amerika Ermenileri Başpiskoposu Viken Aykazyan, sõnõrõn açõlmasõnõn çözümü kolaylaştõracağõnõ düşünüyor
Artõkbarõşzamanõgelmedimi?
Amerika Ermenileri Başpiskoposu Viken
Aykazyan’la Washington’õn tarihi semti
Georgetown’daki Divan Cafe’de sohbeti
koyultmuşuz. Türk mutfağõnõn enfes
yemeklerini yerken bir yandan da derin
politikaya dalmõşõz. Başpiskopos Viken
Aykazyan Başbakan Erdoğan’õn özellikle de
“100 Ermenistanlı Ermeniyi sınır dışı
ederiz,” sözlerinden çok dertli. Bir
Başbakan’õn hele de Ermenistan’la Türkiye
arasõndaki açõlõmõn çõkmaza girdiği şu
dönemde böyle konuşmamasõ gerektiğini
söylüyor.
Ermenistan ve Türkiye arasõnda ilk aşamada
sõnõrlarõn açõlmasõnõn önemine dikkat çeken
Viken Aykazyan bu gerçekleşirse Dağlõk
Karabağ sorununun çözümünün de
kolaylaşacağõnõ savunuyor. Başpiskopos
Aykazyan Türkiye Ermenileri Patriği
seçiminin bir an önce yapõlmasõnõn doğru
olacağõnõn altõnõ çizerken gecikmenin
faturasõnõn da bizzat Tayyip Erdoğan’a
çõkacağõnõ önemle belirtiyor.
- Hem Türkiye’deki Ortodoks Ermeni
cemaatinin bir üyesi hem de ABD Ermeni
Cemaati’nin Başpiskoposu olarak
Türkiye’nin Ermenistan açılımını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Ben ilk günden söyledim. Tekrarlõyorum.
Ben iki komşu ülkenin barõş içinde bir arada
yaşamalarõ taraftarõyõm. Sanõyorum artõk 95
yõl sonra birbirimize olan saygõmõzõ ve
sevgimizi göstermenin zamanõ geldi.
Politikacõlar politikayla oynarlar. Ama
milletlerin politikayla oynamamalarõ
lazõmdõr. Milletler artõk kendi aralarõnda
görüşüp konuşmalõdõrlar. Bunun zamanõ
gelmiştir.
Onu da yapmõyorsak demek ki gerçekten
insanlõkla ilgilenmiyoruz. Ben her zaman
Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõrlarõn
açõlmasõnõn çok önemli olduğunu söylerim.
Bunun zamanõ da gelmiştir.
- Böyle söylüyorsunuz ama Ermenistan
Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, şu anda
Türkiye konusunu dondurduklarını söyledi.
Daha önce de Ermenistan Anayasa
Mahkemesi’nin iki ülke arasında imzalanan
protokolleri iptal ettiği haberleri geldi. Türk
tarafında da hükümet birden geri adım attı.
Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?
- Aslõnda Ermenistan Anayasa Mahkemesi
protokolleri iptal etmedi. Protokoller
konusunda çeşitli konuşmalar var
Ermenistan’da. Bugün hiçbir Ermenistan
Cumhurbaşkanõ, milletin olurunu almadan
“Ben gidip Türkiye’yle konuşacağım.
Bütün kararları vereceğim,” diyemez.
Bugün bütün dünya bir kõyõm olduğunu
biliyor. Ama ben bu kõyõm nedeniyle Leyla
Hanõm’õ suçlayamam. Diyelim Leyla
Hanõm’õn babasõ benim babamõ kesmiş. Ben
Leyla Hanõm’õ bundan nasõl suçlarõm? Leyla
Hanõm da bana, “Benim babam bir yanlış
yapmış,” diyebilmeli. Ondan sonra oturup
açõlõmõ konuşalõm.
Bakõn yüzlerce yõl birlikte yaşamõş Türkler
ve Ermenileriz. İstanbul’da Ermeni cemaati
yaşadõklarõ ülke için bugün ellerinden geleni
yapõyor. Yapmalarõ da lazõmdõr. Ermenilerin
önemli bir özelliği vardõr. Yaşadõklarõ ülkelere
yardõmcõ olmak isterler. Bakõn, İstanbul’daki
mimar Balyan kardeşlerin eserlerine. Bugün
hâlâ dimdik ayaktalar. Daha pek çok isim
sayabiliriz.
Sanõyorum zaman çok kötü bir rol oynadõ bu
konuda. Ermeniler de 1915’ten sonra çok zor
bir süreçten geçtiler. Fakirlik, zorluk, aileleri
kaybetmek toplumu epeyce sarstõ. Ama
1950’lerden sonra toparlanmaya başladõlar.
Ama kuşaklar boyu o yaşananlar unutulmadõ.
Yaşananlar yaşlõlardan genç kuşağa
aktarõldõ. Bütün bunlara bir son verebilmemiz
için iki ülke arasõnda kalõcõ bir barõşõn
sağlanmasõ şarttõr. Yoksa bu böyle sürüp
gidecek.
- Peki, bu nasıl olacak?
- Bir kere Ermenistan artõk bu konumda
yaşamak istemiyor. Türkiye’nin de
geçmişindeki o hatayla yaşamamasõ lazõmdõr.
Birlikte oturup konuşmalõlar. Demin de
söylediğim gibi sonuçta yüzlerce yõl birlikte
yaşamõşõz. Belki daha yüzlerce yõl birlikte
yaşayacağõz.
Politikacõlar büyük şeytandõrlar.
Seçilebilmek için milletin duygularõyla
oynamasõnõ bilirler. Bakõn, Başbakan
Erdoğan’õn “Yüz bin Ermenistanlı
Ermeni’yi sınır dışı ederiz,” sözleri bütün
dünyada çok büyük etki yaptõ.
Dõşişleri Bakanõ Davutoğlu hemen araya
girdi, “Erdoğan onu söylemek istemedi,”
dedi. Peki, Erdoğan ne söylemek istedi?
Erdoğan söyleyeceğini söyledi ve açõk söyledi.
Olaya da damgayõ vurdu. O damgayõ bir daha
temizleyemez.
Böyle şeylerin olmamasõ lazõm. Ben
inanõrõm ki Türkler içinde çok önemli, dünyayõ
görmüş, tanõmõş insanlar vardõr. Onlar kendi
geçmişlerini de temiz görmek isterler.
Gecenlerde International Herald Tribune
gazetesinde bir Türk yazarõn yazõsõnõ okudum.
“Ben Türküm. Kendi tarihimin iyi ve doğru
yazılmasını istiyorum. Benim ülkem bana
işin doğrusunu anlatsın,” diye yazõyordu.
Politikacõlar o kadar kötü oyun oynamõşlar
ki, milletin içine o kadar kötü duygular
doldurduktan sonra bundan geri dönülmesini
sağlayamõyorlar.
- Siz Azerbaycan’a gideceksiniz. Bu
yolculuğu ne vesileyle yapacaksınız?
- Dünya dinlerinin temsilcileri toplanacak ve
barõş için konuşacaklar. Özetle söylemek
gerekirse, o onu öldürmüş, bu buna şunu
yapmõş değil, nasõl geçmişi bugüne bağlayõp
insanlarõn birbirlerine daha sõkõ sarõlmalarõnõ
sağlayacak yollarõ arayacağõz. İnsanlarõn
birbirlerine daha yakõn olmalarõnõ sağlayacak
olanaklarõ arayacağõz.
Birbirimizi öldürmek, birbirimize kötülük
yapmakla hiçbir yere varamayõz. Sonuca
konuşmak, diyalog ve barõşla ulaşõrõz. Bunun
da zamanõ gelmiştir.
- İyi de, ABD’deki diyaspora Türkiye’nin
soykırımı tanımasını dayatıyor. Oysa
Ermenistan’ın yakınlaşma için böyle bir
önkoşulu yok. Bir anlamda Türkiye ve
Ermenistan Ermeni diyasporası tarafından
rehin alınmış gibi görünüyor. O zaman nasıl
bir noktaya varılabilir?
- Ben inanõyorum ki sõnõrlarõn açõlmasõnõn
soykõrõmla hiçbir bağlantõsõ yok. Sõnõrlar
açõlacaksa açõlacak. Soykõrõm ise ayrõ
konuşmalarõ gerektiriyor. Herhangi bir
sorunun çözülebilmesi için diyaloğun olmasõ
şarttõr.
- Azerbaycan’la Türkiye arasında tek
millet, iki devlet anlayışı var. O nedenle Türk
tarafı Dağlık Karabağ ve Ermenistan’ın
işgali altındaki yedi rayon sorunu
çözülmeden meselenin halli yönünde adım
atmaktan yana değil. Siz bu kördüğümün
nasıl çözülebileceğini düşünüyorsunuz?
- 1915’te de aynõsõ olmuş, Türkiye o zaman
da sõnõrlarõ kapatmõştõ. 1990’da da sõnõrlar
kapatõldõ. Ama Dağlõk Karabağ meselesi
Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõrõn
açõlõp kapanmasõnda etkili olmamalõ.
Erdoğan, “Karabağ meselesi çözülmezse
biz bunu yapamayız,” diyor. Ne ilgisi var.
Önce sõnõr meselesini halledelim. Ondan sonra
Karabağ konusunu konuşalõm. Eğer
Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki sõnõr
açõlõrsa Karabağ sorununun daha kolay
çözülebileceğine inanõyorum.
Öte yandan Türkiye korkuyor. “Biz bunu
yaparsak Azerbaycan bize petrolü keser,”
diyor. Ama Türkiye 75 milyon nüfusu olan
dünyanõn önde gelen bir ülkesi. Bakõn, “Tek
millet, iki devlet,” gibi sloganlar her zaman
ortaya çõkar. Biz artõk o sloganlarla
yaşayamayõz. Sloganlar gelip geçer. Ama
milletler kalõr. O sloganlara da köle
olmamalõyõz.
Ben, Türkiye’yle Ermenistan arasõndaki
sõnõr sorunu çözülürse Karabağ sorununun
daha kolay halledileceğine inanõyorum.
- Sizce Türk ve Ermenistan hükümetleri
ilişkileri normalleştirmeyi içtenlikle istiyorlar
mı? Yoksa, ABD, Rusya, İsviçre baskı yaptı
da o nedenle gittik o protokolleri imzaladık
tavrı mı var?
- Ben Ermenistan Cumhurbaşkanõ Serj
Sarkisyan’õ aşağõ yukarõ 19 yõldõr tanõyorum.
Sarkisyan bu sorunun çözülmesini, sõnõrlarõn
açõlmasõnõ ve iki halkõn birbirine
yakõnlaşmasõnõ yüzde yüz istiyor.
Türk hükümetinin de bunu istediğini
sanõyorum. Ama korkuyor. Kabul edersek
Azerbaycan ne diyecek, gelecek seçimlerde
benim durumum ne olacak, diye endişe içinde.
Bakõn, diyasporanõn karşõ çõkmasõna rağmen
Serj Sarkisyan, “Yapacağım,” diyor.
Sarkisyan buraya geldi diyaspora liderlerinin
hepsiyle görüştü.
Herkes ona ne düşündüğünü anlattõ.
Sarkisyan, “Ben karar verdim.
Yapacağım,” dedi ve yaptõ. Diyasporanõn
protokollere karşõ çõkmasõna rağmen bunu
yaptõ. Şimdi top Türkiye’nin sahasõnda. Ama
artõk futbol diplomasisi de bitti. Tenis ya da
pingpong diplomasisi olabilir. Bakalõm
Türkiye bu oyunu nasõl oynayacak?
Mademki Türkiye dünyanõn en önemli 20
ülkesi arasõnda o oyunu iyi oynayabilir. Ama
Erdoğan isterse, oy kaygõsõna kapõlmazsa,
yanlõş sözler söylemez, yanlõş hareketler
yapmazsa...
O 100 bin Ermenistanlõ Ermeni’yi sõnõr dõşõ
etme meselesi var. Bir Başbakan bunu
söylememelidir. Hele de Türkiye’nin
Başbakanõ’nõn bunu söylemesi çok yanlõş.
Seçilecek patrik
köprü kurabilir
- Dışişleri Bakanı
Davutoğlu o sözleri tevil
etmek istedi ama...
- Davutoğlu o sözleri
yoğurtla karõştõrdõ, ayran
yaptõ. Açõk bir şey
söyleyemedi. Onu demek
istemedi, dedi. Zaten yapõlan
yapõldõ. Birini öldürdükten
sonra istediğiniz kadar, “Onu
öldürmek istemedim,” deyin.
“Tabancayı beynine
doğrulttu ama kurşun
kalbine geldi. Ben ne
yapayım?” demek gibi bir
şey. Politikada böyle şey
olmaz. İki ülkenin arasõndaki
sorunlarõn çözümü de oy
kaygõsõnõn etkisi altõnda
kalmamalõ. “Ben bunu
yaparsam gelecek
seçimlerde seçilemem,” diye
düşünmek ileri derecede
yanlõş yapmaktõr. Eğer
memleketin geleceğini
düşünüyorsan, bir memleketin
açõlmasõnõ istiyorsan oy
hesabõnõ geriye atman lazõm.
Milletin sevgisi, saygõsõ ve
geleceği için çalõşman lazõm.
Seçimleri kaybedeceğini bile
bile gereken her şeyi
yapmalõsõn. Benim düşüncem
budur.
- Bir de Türkiye’deki
Ermeni cemaatinin sorunları
var. Şu anda Türkiye
Ermenileri Patriği Mesrob
Mutafyan ağır hasta. Onun
yerine patrik seçimi yapılması
isteniyor. Ancak patrik
hayattayken yerine yeni bir
seçim kanunen yapılamaz. O
zaman ne olacak?
- Patrik yaşadõkça patrik
olarak kalõr. Ama ikinci bir
patriğin de olmasõ şarttõr. O da
seçimle gelir. Ermeni
cemaatinde her zaman
demokratik seçim yapõlõr.
Eğer Türkiye’de patrik
seçimleri gecikirse biz
dõşardaki Ermeniler
Erdoğan’õn seçimi
yaptõrmadõğõnõ düşünürüz.
Benim Erdoğan’a buradan
bir mesajõm var. “Lütfen
hemen söyleyin, Ermeniler
kendi patriklerini seçsinler.”
Bu olursa biz dõşardakiler
Türk hükümetinin bu
gecikmeyle bir ilgisi
olmadõğõnõ anlarõz. Bugün
ikinci patriğin seçilmesi çok
önemlidir. Çünkü aklõ başõnda
bir insan patrik seçilirse
Türkiye’yle Ermenistan
arasõnda bir köprü kurabilir.
Bu köprünün kurulmasõnõn da
zamanõ gelmiştir.
- Peki, Dünya Ermenileri
Patriği ya da Katolikos bu
köprü görevini yapamaz mı?
- Katolikos her ülkenin
sorununun çözümünü o ülkeye
bõrakõr. Türkiye Ermenileri
patriği seçimi de Türkiye’deki
Ermenilere aittir. “Bir
sorununuz varsa yardımcı
olurum. Ama içişlerinize
karışmam,” der. Millet kendi
patriğini kendisi seçmelidir.
P
O
R
T
R
E
BAŞPİSKOPOS VİKEN AYKAZYAN
Şõrnak doğumlu. Ortaokulu Üsküdar Ermeni
Okulu’nda okudu. Daha sonra Kudüs’e giderek
teoloji ve genel lise eğitimi aldõ. İngiltere’de
King’s College’de teoloji yükseköğrenimi gördü.
İsviçre’de teoloji doktorasõnõ aldõ. On beş yõl
İsviçre’de Ortodoks Ermeni Başpiskoposu
görevinin ardõndan Erivan’a gitti. Eçmiyazin
Ermeni Baş Patriklik Kurumu’nda görev yaptõ.
2000 yõlõndan beri Washington’da ABD
Ortodoks Ermenileri Baş Piskoposu olarak görev
yapõyor. Cenevre’deki Dünya Kiliseleri
Birliği’nde Yürütme Kurulu üyesi Ermeni
Kilisesi’nin temsilcisi. ABD’de dünya dinleri
arasõ ilişkilerle ilgili kuruluşlarda da üye.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU Sanõyorum artõk 95 yõl sonra birbirimize olan
saygõmõzõ ve sevgimizi göstermenin zamanõ
geldi. Politikacõlar politikayla oynarlar. Ama
milletlerin politikayla oynamamalarõ lazõmdõr.
Milletler artõk kendi aralarõnda görüşüp
konuşmalõdõrlar. Bunun zamanõ gelmiştir.
Erdoğan’õn “Yüz bin Ermenistanlõ Ermeni’yi
sõnõr dõşõ ederiz,” sözleri bütün dünyada çok
büyük etki yaptõ. Dõşişleri Bakanõ Davutoğlu
hemen araya girdi, “Erdoğan onu söylemek
istemedi,” dedi. Peki, Erdoğan ne söylemek istedi?
Erdoğan söyleyeceğini söyledi ve açõk söyledi.
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
POLİGON DA İNTİHAR İŞÇİLERDEN TEPKİ‘2B’LERİN İHALELERİ BİLE YAPILDI’
İstanbul Haber Servisi - Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odasõ İstan-
bul Şubesi yetkilisi ve eski Beykoz
Belediyesi Başkan Yardõmcõsõ Dr.
Erdal Köktürk, ormanlarõn korun-
masõna ilişkin yasalarõn aynõ za-
manda orman vasfõnõ yitirmiş alan-
lar yaratõlmasõna sõnõrsõz bir izin
verdiğini vurguladõ.
İTÜ Taşkõşla Kampusu’nda devam
eden 2. Kent Sempozyumu’nun dün
gerçekleştirilen ilk oturumda “doğal
varlıklar” ele alõndõ. Dr. Erdal Kök-
türk, her askeri darbe sonrasõnda
ormanlarõ yağmaya açan yeni dü-
zenlemeler yapõldõğõnõ ifade ederek
“12 Eylül darbesi sonrasında be-
lediye sınırları içindeki 2B’ler be-
lediyelere devrediliyor ve işgalci-
sine satılması öngörülüyor. Bele-
diyeler, 1983-1991 arasında 2B
konusunda bilgi sahibi olmadıkları
için kendilerine verilen yetkinin
farkına varamadılar” dedi. Kök-
türk, 2B’lerin satõşõnõ öngeren yasa-
nõn iptali için CHP tarafõndan iptal
davasõ açõldõğõnõ anõmsatarak, dava
sonucu beklenmeden İstanbul’un
üçte birini kapsayacak genişlikteki
2B alanõnõn ihalesinin yapõldõğõnõ
belirtti.
Tartışması bile yetti
Orman Mühendisleri Odasõ İstan-
bul Şube Başkanõ Besim Sertok da
“3. köprünün güzergâhının açık-
landığı basın toplantısında kulla-
nılan bir sunum var. Bunun dı-
şında yeni köprüye ilişkin bir ve-
ri ya da hukuki alt yapı yok. Tah-
ribat için tartışmalar yetti. 3. köp-
rüye gerek kalmadı” diye konuştu.
Üsküdar’da 21 yaşındaki bir üniversite
öğrencisinin atış poligonunda kafasına
bir el ateş ederek intihar ettiği öne sürül-
dü. Üsküdar Altunizade Mahiriz Cadde-
si’nde faaliyet gösteren atış poligonunu
işleten şirketin avukatı Doğukan Özdo-
ğan, olayla ilgili güvenlik kamerası gö-
rüntülerini polisin incelediğini ve görün-
tülerde, Tetik’in intiharından önce bir
süre atış eğitmeninden eğitim aldığını ve
hedefe bir el ateş ettiğini söyledi. Özdo-
ğan, “Eğitmeninin yanında bir el ateş et-
tikten sonra, eğitmene ‘Bana başka bir
silah getirir misiniz’ demiş. Eğitmenin
yanından ayrılamayacağını söylemesi
üzerine ani bir hareketle eğitmeni kena-
ra itmiş ve sol eliyle kafasına bir el ateş
etmiş. Güvenlik kamerası görüntülerin-
de gencin tedirgin halleri zaten belli olu-
yor. Olayın şirketle bir alakası yok” de-
di. İntihar eden gencin, Kanada’da bir
üniversitede eğitim aldığı öğrenildi.
Türkiye Birleşik İşçi Partisi (TBİP)
üyeleri “AKP’nin şeytani anayasa deği-
şikliklerine hayır” sloganıyla Taksim
Tramvay durağında Anayasa değişikli-
ğini protesto etti. Taksim tramvay du-
rağında dün toplanan grup “AKP ana-
yasasına oyumuz hayır, çözüm kurucu
meclis” pankartı açtı. Grup adına ba-
sın açıklamasını okuyan TBİP Genel
Başkan Yardımcısı Şadi Ozansü, yapı-
lan anayasa değişiklik paketinin, 12
Eylül Anayasası’na darbe indirmek bir
yana, işçiler, kamu çalışanları, köylü-
ler, kadınlar gibi birçok alandaki hak
ve özgürlükleri kısıtladığına dikkat
çekti. Ozansü, Anayasa değişikliğinin
“demokratik bir açılım” gibi gösterdi-
ğini vurgulayarak, “Bu anayasa paketi,
12 Eylül 1980 darbesinde Kenan Ev-
ren’in dahi cesaret edemediği ‘grev ya-
sağını’ getirmek istiyor” diye konuştu.
(Fotoğraf: HAKAN KAYGUSUZ)