Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
Hani, Madenciler Nerede?
Diyelim ki Başbakan ve bakanların oğulları,
yasa gereği, askerlik yapar gibi 6 ay boyunca 500
metre yeraltında maden ocağında çalışacaklar.
Maden ocağında ölme “yazgısını” adil paylaşmanın
gereği olarak!
Böyle bir durumda “maden ocaklarında kimse
ölmeyecek, önlemleri buna göre alın!” kuralı
yürürlüğe girer mi girmez mi? Ve, Zonguldaklının
ve diğer insanların yüz yıllık kör talihi birden yazgı
olmaktan çıkar ve yaşama dönüşür!..
Başbakanı dinlerken tüylerim diken diken oldu!
Diyor ki:
“Bu mesleğin kaderinde bu var. Bu bölgenin
insanları bu tür olaylara alışık. Mesleğe girerken bu
tür şeyler olacağını bilerek giriyorlar. Babası,
amcası göçükte kalmış, bir bakıyorsunuz o da
madenci olmuş... Tahriklere kapılmayın!”
Sanki madencinin alnında, ölüm yazıyor!
İktidarbaşı diyor ki: Ya bu işi yapma ya da
kaderine (ölüme) razı ol!
Türkiye’de milyonlarca insan işsiz, madene onlar
girmese, girmeye hazır başka milyonlar var! Ama
siyasetçinin, baş sorumluların bildiği en iyi iş,
cenaze törenlerine gitmektir! Depremlerde çürük
yapıların altında kalan insanlarımıza da Ankara’nın
bu mübarek adamları gökyüzünü gösterirler hep:
Tanrı böyle istedi!
Yüzleri kızarıyor mu, söylediklerine inanıyorlar mı,
Tanrı’yı kul işlerine alet etmekten vicdanları
korkmaz mı; ya cehennemlik olmaktan?..
Maden ocaklarındaki, kitlesel ölümlerde ana
sorumluluk, iktidar(lar)dadır!
Hele hele bu iktidarın döneminde, maden
ocaklarında ölümlerin artışı dikkat çekicidir. Maden
İşçileri Sendikası’nın rakamları: 2002: 27
madenci; 2003: 22 madenci; 2004: 68 madenci;
2005: 121 madenci; 2006: 79 madenci; 2007: 76
madenci; 2008: 66 madenci; 2009: 92 madenci;
2010: 69 madenci.
Maden ocaklarında ölüm sıralamasında
Türkiye’nin Avrupa’da birinci ve dünyada üçüncü
olmasının bir kader olmadığını bilmiyor mu
madenci? İktidarın adamları, madenciyi aptal
yerine koyma cesaretini nasıl buluyor? Tanrı, her yıl
hangi ülkede kimlerin ölümlerde ilk sıraları
alacağını mı kararlaştırıyor! Ve ilk sıraya hep
(Müslüman) Türkleri mi koyuyor! Artık çalışanlara
bu masalları yutturmanın zamanı çoktan geçti!
Geçti mi sahi?
Çin, en çok madenci ölümlerinin yaşandığı ülke.
2003 yılında 7.300 işçi ölmüşken geçen yıl 2.600
işçi yaşamını yitirdi. Ancak Çin’de geçen yıl
çıkartılan kömür miktarı 2.5 milyar ton. Türkiye’de
ise 1 milyon ton! Buna göre, Çin’de 1 milyon ton
kömüre bir işçi, Türkiye’de 815 bin ton kömüre bir
işçi kurban veriliyor! Çin kadar kömür çıkarsak,
neredeyse Çin’deki kadar madenci ölecek!
Avrupa ve Kanada gibi ileri ülkelerde maden
ocaklarında ölüm oranlarına bakıyorsunuz,
Türkiye’yi yakalayabilecek ülke yok!
Türkiye’de maden ocaklarında güvenlik önlemleri
bu kadar sıradan!
Bir canı böylesine sudan ucuz yapanlar, maden
ocaklarında en üst düzeyde önlemleri kural olarak
koymayanlardır. Dahası, geçerli kurallarda
saptanan eksiklikler bile “aman iş durmasın,
maden sahibi ekonomik kayba uğramasın..”
hoşgörüsüyle geçiştiriliyor... Ölümlerin ucu
şüphesiz ki Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçer’e ve iktidar başına uzanıyor.
Merakım, bu kazalardan sonra madencilerin
sendikaları öncülüğünde neden uzun süreli
grevlere gitmedikleridir... İleri ülkelerde alınan
güvenlik önlemlerini iktidara dayatmadıklarıdır...
Hiç kuşkuları olmasın ki, tütün işçilerinde olduğu
gibi, bütün halk madencilerin haklı isteklerinin
yanında olacaktır.
Biliyoruz, iktidar madenlerde 2004’ten bu yana
taşeron sistemini başlattı! Böylece maden
çıkarmayı ucuzlattı! Ayrıca araya aracı koyarak,
kendi adamlarına kömürü ve madenci canını
peşkeş çeken politikalara yöneldi!
Olayın diğer yönü, iktidarın yüz binlerce ton
kömürü seçimlerde oy kaygısı ile dağıtmasıdır.
Acaba maden kazalarının artmasıyla, bu hızlı
taşeron kömür çıkartmaları arasında bir bağ var mı,
yok mu?
Sanayileşmenin ilk aşamalarındaki azgın
sömürüye dayanan ölümün adı, dün
tersanelerdeydi, ama her zaman Türkiye maden
ocaklarında kol geziyor...
Buna kim dur diyecek?
Madencilerin arkasından böylesine kitlesel
gözyaşları dökmeye, ancak madencilerin kendileri
son verebilir... Medyadaki gözyaşları, onlara
zırnık teselli bile olamaz!
————————————————-
Düzeltme: Perşembe günkü yazımda, “Baykal’a
karşı çıkanları Yılmaz Ateş CIA ajanlığı ile suçladı..”
şeklinde yazdım. Sayın Yılmaz Ateş’ten ve
okurlardan çok özür dilerim. Basında çıkan
haberlere göre CIA ajanlığı suçlamasını Savcı
Sayan yaptı.
obursali@cumhuriyet.com.tr
Kalpazan Başbakan, naylon
faturacõ bakan olmayacak
Yüzde 10 barajı inecek
Recep Bey çok sõk milli irade diyor.
Son seçimlerde yüzde 47 aldõlar, par-
lamentoda yüzde 60’õ temsil ediyorlar.
Yüzde 13 irade gaspõ var. Söz veriyo-
ruz, CHP iktidarõnda yüzde 10 barajõ-
nõ aşağõ çekeceğiz.
Kürt sorununa yatırımla çö-
züm: Doğu-Güneydoğu’da işsizlik ne-
deniyle adeta gençleri “teröre gidin”
diye teşvik ettik. O bölgede özelleştir-
me yapmayacağõz, işsizliği bitireceğiz,
sõfõr faizli krediyi devlet verecek. O böl-
gedeki insanõ, topraksõz köylü toprak sa-
hibi olacak. Yurttaşlarõmõza şunu söy-
lüyorum, temiz dini duygularõnõzõ sö-
mürüp, sizi soymalarõna izin vermeyin.
Adiloş Bebe...: Öğretmen emek-
li işçi işsize söylüyorum. Bu düzen bi-
zim işimize, aşõmõza, göz koyanlardõr.
Ahmed Arif’in dediği gibi, “bunları
tanı, tanı da büyü Adiloş Bebe”. De-
niz Feneri örneği ortada, inançlarõ sö-
mürüp, yoksullar yardõm topluyoruz
deyip, milleti soydular. Yoksulluğu
çözmenin yolu aile sigortasõdõr. CHP
iktidarõnda her ailenin sigortasõ olacak.
Fransız Anayasa Mahkeme-
si’ne gitmedik: Diyor ki Recep
Bey, “muhalefet Anayasa Mahke-
mesine gidiyor”. Başbakan, hukuk da
bilmiyor. Sevgili Recep Bey, biz
Fransõz Anayasa Mahkemesi’ne mi
başvurduk? Türkiye Cumhuriyeti
Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk.
Sen anayasanõn ilgili maddelerine
aykõrõ düzenleme yaparsan, biz de baş-
vurmazsak, yeminimize nasõl sadõk ka-
lacağõz? Bizim namusumuz şerefimiz
bu kadar ucuz mu? Biz halkõn çõkar-
larõnõ savunuyoruz, Recep beyin çõ-
karlarõnõ mõ savunacağõz?
Değişiklik yandaş yargı için:
Anayasa değişikliği yaptõlar, temel
hedefi yargõyõ ele geçirmek. Millet san-
masõn ki değişiklik çõktõ ki referan-
dumda, işsizlik, yoksulluk sorunu çö-
zülecek, özgürlükler güvence altõna alõ-
nacak. Yok öyle bir şey. Yargõnõn so-
runlarõ var, harçlar yüksek, davalar
uzun sürüyor. Ama bunlar çözülme-
yecek. Tam tersine, yandaş medyadan
sonra yandaş yargõ oluşturmak için bu
değişiklikler yapõldõ.
Dokunulmazlık kalkacak:
CHP iktidarõnda söz veriyoruz, ke-
sinlikle ama kesinlikle çağdaş, batõ
standartlarõna uygun, insanõmõzõn stan-
dartlarõnõ özümseyen anayasa deği-
şikliği yapacağõz. Recep bey “gidelim
referanduma, bu dokunulmazlık-
ları kaldıralım” diyor mu? Gide-
mez, çünkü Recep beyin yargõ fobisi
var. Dokunulmazlõklarõ mutlaka CHP
iktidarõnda kaldõracağõz.
Ya tarih ya da kusura bak-
mayın: AB’yi bir çağdaşlaşma süreci
olarak görüyoruz. Ancak bize uygu-
lanan çifte standardõ kesinlikle kabul
etmiyoruz. Ya adam gibi oturup mü-
zakere yaparsõnõz tarih verirsiniz ya da
kusura bakmayõn.
AYŞE SAYIN
ANKARA - CHP Genel Baş-
kanlõğõ’na seçilen İstanbul Milletve-
kili Kemal Kılıçdaroğlu, son seçim-
lerde yüzde 47 oy almasõna karşõn
AKP’nin Meclis’te yüzde 60’õ temsil
ettiğini ve yüzde 13 “irade gaspı” yap-
tõğõnõ belirterek, iktidara geldiklerinde
yüzde 10’luk ülke barajõnõ “aşağı çe-
keceklerini” söyledi. CHP iktida-
rõnda yoksulluk ve yolsuzluklarla
mücadele edeceklerini anlatan Kõ-
lõçdaroğlu, “Naylon faturacıyı
Maliye Bakanı, Ali Dibocuyu
Adalet Bakanı, kalpazanı Baş-
bakan yapmayacağız” diyerek
iktidarõ hedef aldõ. Kürt soru-
nunun çözümü olarak “devlet
eliyle yatırım ve istihdam”õ ad-
res gösteren Kõlõçdaroğlu,
“Merdiven altında kayıtdışı
çalışan başörtülü kızları sen-
dikalı yapacaklarını” söyledi.
Kõlõçdaroğlu, 1 saat 15 da-
kika süren konuşmasõnda,
“genel başkan adayı” değil,
“başbakan adayı” gibi
mesajlar verirken, konuş-
masõnõn içeriği de “ikti-
dar programı” niteli-
ğinde oldu. Konuşma-
sõnda “laiklik” konusu-
na girmeyen Kõlõçda-
roğlu, “hem ülke, hem
de parti içi demokra-
siyi getirme” sözü ver-
di. Eski Genel Başkan
Deniz Baykal’a yapõlan
komplonun henüz ortaya çõkarõla-
mamasõnõn içlerini burktuğunu vur-
gulayan Kõlõçdaroğlu, “O failleri
bulmak, boynumuzun borcudur.
Bu komplonun bir parçası değilse
hükümete düşen görev failleri çı-
karmak zorundadır. Yoksa CHP ik-
tidarında sonuna kadar gideceğiz ve
bulacağız onları” diye konuştu. Kõ-
lõçdaroğlu’nun mesajlarõ şöyle:
Kader değil: Recep Bey diyor ki;
ölüm bu mesleğin kaderinde var. Dün-
yanõn her yerinde maden çõkarõlõr, bi-
zim kadar yaşamõnõ yitiren emekçi var
mõ? Nasõl oluyor da başka yerde kader
olmayan olay, Türkiye’de, Zongul-
dak’ta kader oluyor. CHP iktidarõnda ta-
şeronluğu tamamen gömeceğiz. Ka-
muda çalõşan hiçbir işçi yaşamõ boyunca
asgari ücrete mahkûm olmayacak. Ör-
gütlü toplum olacağõz biz. Kurultaydan
sonra ilk ziyaretimizi “emeğin baş-
kenti” Zonguldak’a yapacağõz.
CHP devrimcidir-kuvvacıdır:
Biz Türkiye’yi içinde bulunduğu çõk-
mazdan çekip çõkarmaya mecburuz. Bu-
nu ancak CHP yapabilir. Çünkü CHP,
Kuvayõ Milliye, Müdafaa-i Hukuk de-
mektir. Çünkü CHP Anafartalar’dõr,
Conk Bayõrõ’dõr, İzmir’de Hasan Tah-
sin, Lozan’da İnönü’dür. CHP deği-
şimci ve devrimcidir.
Dedikodu ve belaltı eleşti-
risi: “Kasımpaşalı” lakaplõ Başbakan
ülkeyi yönetmekte zorlanõyor ve
CHP’nin içişlerine karõşõyor. Kasõm-
paşalõ dedikodu yapmaz, iyi insanlar-
dõr, belaltõ vurmazlar, tuttuklarõnõ ko-
parõrlar. Kasõmpaşalõlõk unvanõnõ on-
dan almak Kasõmpaşalõlarõn görevidir.
Türkiye’yi biz halkla beraber yönete-
ceğiz. Türkiye’yi yönetmek için taşe-
ron iktidara ihtiyaç yok. Bunlar “olum-
lu dış politika” dediler, Dubai’ye git-
tiler, 1 milyar dolara Türkiye’nin onu-
runu masaya yatõrdõlar.
Malulen emekli edin: Türki-
ye’de 9 milyon 200 bin emekli var.
Emekliler ilk seçimlerde AKP’yi ma-
lulen emekli etmek zorundalar. Emek-
lileri bu ülkenin ikinci sõnõf vatandaşõ
yaptõlar. Size söz, emekliler yeniden bu
ülkenin birinci sõnõf yurttaşõ olacak. İn-
tibak yasasõ söz veriyorum bizim dö-
nemimizde çõkacak.
Recep Bey sulanmasın: Emek-
li çalõşan esnaflardan yüzde 10 destek
primi kesiliyordu, onu ne yaptõlar yüz-
de 40’a çõkardõlar. Gittik, Anayasa
Mahkemesi iptal etti. Yani biz kötü mü
yaptõk? Mayõnlõ arazileri Recep Bey 44
yõllõğõna birilerine tezgâhlayacaktõ, biz
gittik iptal ettirdik yanlõş mõ yaptõk? Re-
cep Bey sulanmasõn o işe. Biz o arazi-
leri topraksõz köylüye vereceğiz. Recep
Bey’in fobileri burdan kaynaklanõyor,
yalan, talan düzenine karşõ mücadele et-
tiğimiz için korkuyor.
TARİHSEL BİR MANİFESTOYDU
Gerçek ‘Demokratik Açılım’
OKTAY EKİNCİ
CHP’nin yeni lideri Kemal
Kılıçdaroğlu’nun 33. kurul-
tay konuşmasõ, partide yõl-
lardõr süregelen “kızgın, mu-
halif ama açık olmayan”
genel başkanlõk söylemine
göre “cesur, mücadeleci ve
anlaşılır” niteliğiyle elbette
yeniydi. Ancak hepimizi o
coşkulu “eski” yõllarõmõza
da götüren bir “tarihsel
anımsatma” gibiydi...
Öncelikle son yõllarda unu-
tulan “emek”ten ve “üre-
tim”den söz eden; açõk ve net
örneklerle “ulusal çıkar-
lar”õ vurgulayan; “bağım-
sız”lõğa karşõ günümüzdeki
kimi “liberal” aşağõlamala-
rõ açõkça sorgulayan ve AB
karşõsõnda da en onurlu du-
ruşu özetleyen yeni Genel
Başkan, takvim olarak “eski”
günlerdeki o umut ve coşku
söylemlerini yeniden du-
yumsatmõş olsa bile, tarihsel
ve çağdaşlõk olarak olarak
“en yeni” açõlõmõ yapmanõn
örneğini sergiledi...
Hele yeni anayasa düzen-
lemesindeki “iktidara ba-
ğımlı yargı” maddelerinin
Anayasa Mahkemesi’ne gö-
türülmesini eleştiren “yan-
daş” kafalara karşõ “Başka
ülkenin değil, kendi ülke-
mizin mahkemesine baş-
vurduk...” demesi kadar
yurtsever ve cumhuriyetçi
bir yanõt başka ne olabilirdi?
Benzer şekilde aynõ yan-
daşlara tam bir halk deyi-
şiyle “besleme” demesi de
son yõllarõn en gerçekçi göz-
lemini özetlerken çõkar uğ-
runa ya da siyasi beklentiler-
le kalemini, beynini satanla-
rõn en anlaşõlabilir tanõmla-
masõnõ yapmõş oldu.
Bütün bunlarla birlikte,
CHP gibi cumhuriyeti kuran
bir partinin kurultayõnda,
“Kuvayi Milliye”nin, “Mü-
dafaa-i Hukuk”un, “Conk-
bayırı”nõn ve ulusal gurur ta-
rihimizin tüm onurlu sayfa-
larõnõn “içtenlikli bir bağlı-
lık” ve “sahiplenme” içinde
dile getirilmiş olmasõ da Kõ-
lõçdaroğlu’nun ve onu yeni
genel başkan yapan 33. ku-
rultayõn ulusumuza kuşak-
tan kuşağa unutulmayacak
armağanõdõr.
Özellikle ülke yönetiminde
izlenen hemen tüm politika-
lardaki “cumhuriyet karşı-
tı” niyetleri, CHP’nin tarihi-
ne ve varlõk nedenine en ya-
kõşõr açõklõkta sergilemesi de
Kõlõçdaroğlu’na gösterilen
sevgi ve bağlõlõğõn temelinde,
cumhuriyeti “ödünsüz” sa-
vunmaya duyulan özlemin
yattõğõnõ kanõtlõyordu. Ken-
disine beslenen “umut”lar
karşõlõğõnõ bulmuş; duyulan
“güven”deki haklõlõk kanõt-
lanmõştõ...
Sözün kõsasõ, yeni Genel
Başkan’õn kendisini “li-
der”liğe taşõyan kurultay ko-
nuşmasõ, ülkenin aydõnlõk ve
onurlu geleceğine doğru “en
demokratik açılım”õn adeta
“manifestosu”ydu. Söyle-
nenlere ve atõlan sloganlara
sahip çõkmak da CHP için bu
manifestonun tarihsel so-
rumluluğu olacaktõr.
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2010 PAZAR
6 HABERLER
‘Recep Bey’ diye seslendiği Erdoğan’õ hedef alan Kõlõçdaroğlu çarpõcõ mesajlar verdi:
‘BU NASIL MAĞDURİYET’ ‘SADAKA DEVLETİ MANTIĞI’
Bir mağdur edebiyatõ tutturdular gidiyorlar. 7
yõldõzlõ otellerde tatil yaparsõn, 5 yõldõzlõ otellerde
düğün yaparsõn, adamcağõz mağdur. Yanõnda he-
likopter pisti, havuzlu villada oturursun adamca-
ğõz mağdur. Çocuğunu Amerika’da okutursun
masrafõnõ bir işverene ödetirsin ama Recep bey
mağdur. Emekliler, işçiler, işsizler, sokakta kâğõt
toplayanlar mağdur değil mi? Hele hele dershane
parasõnõ ödemedi diye eşi hapse giren, çocuğu in-
tihar eden aile mağdur değil mi?
Siyasi Ahlak yasası: CHP iktidarõnda ilk ya-
põlacak işlerden bir tanesi siyasi ahlak yasasõnõ çõ-
karmaktõr. Parlamentoda yalancõnõn, kalpazanõn
vurguncunun yeri yoktur. Bu yasayõ çakaracağõz ki
artõk naylon faturacõdan maliye bakanõ, Ali Dibocu-
dan adalet bakanõ, kalpazandan başbakan olmasõn.
Recep bey bir mucize daha söyledi. Bakkallar
birleşsin süpermarket kursun. Recep bey ekonomi
bilmiyor dediğimde, siz inanmõyorsunuz. Kim bu
aklõ fikri veriyor onu da anlamõyorum? Meraklan-
masõn, CHP iktidarõnda ekonomi neymiş göstere-
cek. Diyarbakõr Bağlar semtinde kadõnlara ekmek
dağõtõyorlar, kadõnlar çamurda debeleniyor ya da
yoksullarõ alõp kuyruğa diziyorsunuz, onlara kö-
mür makarna vermek için. Bizim inançlarõmõza gö-
re sağ elin verdiğini sol el görmeyecek değil mi?
Bunlar yurttaşlõk mantõğõnõ kaldõrõp kul devleti,
sosyal devleti kaldõrõp sadaka devleti yapõyorlar.
AKP’yi sandığa gömün: Kõbrõs halkõ,
AKP’nin getirdiği iktidarõ sandõğa gömdü. Şimdi
bizim ülkemizde seçim var. Kõbrõs halkõnõn yaptõğõ
gibi AKP’yi burda sandõğa gömeceğiz.
Kılıçdaroğlu konuşmasını yapmak için kürsüye geldiği sırada kongre salonunda büyük coşku yaşandı. Konuşması
sırasında ‘Halkçı Kemal’ sloganları atılırken Kılıçdaroğlu da “Evet halkın devrimcisi olacağım” karşılığını verdi.
TAYYİP RADYO TELEVİZYONU
Recep bey, elini kaldõrõyor, herkes övüyor, oturuyor
övüyor, kalkõyor övüyor. Kimse korkudan eleştiremi-
yor. İnşallah bu korku imparatorluğunu sonlandõrmak
bize nasip olacak. AKP iktidarõndan önce yandaş med-
ya diye bir kavram yoktu. Şimdi yeni kavram çõktõ,
“yandaş medya”. CHP iktidarõnda medya, gerçek
medya olacak, “besleme medya” dönemi bitecektir.
Biliyorsunuz vergilerden TRT’ye pay kesilir. Çünkü
TRT’nin yeni adõ Tayyip Radyo Televizyon Kurumu.
‘KESİN
HESAP
KOMİSYONU
KURULACAK’
Parlamentodan bütçe geçer. Geçmiş bütçede
öngörülen hedefler, harcanan paralar nerede
kullanõldõ? Meclis’te Plan Bütçe Komisyonu
var, biz bir de “Kesin hesap komisyonu” kura-
cağõz. Başkanõ da ana muhalefet partisinden ola-
cak. Bizi sorgulayacak, biz de hesap vereceğiz.
‘FAŞİZME GEÇİT YOK’
AKP ne diyorsa aksi oluyor; demokrasi, öz-
gürlük diyorlar, bilin ki askõya alõnacak, rafa
kaldõrõlacak. Şimdi de kendi korku imparator-
luklarõnõn hukuksal temellerini hazõrlamaya ça-
lõşõyorlar. Buna meydan vermeyeceğiz, hukuk-
sal mücadelesini vereceğiz. Medya, işverenler,
sivil toplum örgütleri, hepsi korkudan konuşa-
mõyor, sokaktaki sade vatandaş dinleniyor diye
telefonla konuşmaktan korkuyor. Bu demokrasi
mi, faşist yönetim mi? Faşizme geçit vermeye-
ceğiz, izin vermeyeceğiz.
Temiz Türkiye yürüyüşü: Temiz Türki-
ye yürüyüşü, halktan yana, kul hakkõ yemeyen
bir iktidar yürüyüşü başlattõk. Buna inanan bü-
tün yurttaşlarõmõ etnik kimliği, inancõ ne olursa
olsun, artõk soyulmaktan bõktõysa, CHP çatõsõ al-
tõna gelsin ona öncelikle yer vereceğiz.