22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2010 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER PENCERE Gel de Şaşma!.. Şaşıp kalıyorum... Yıl 1920... Arap, İngiliz’le birleşmiş, Türk’ü arkadan vurmuş; Ermeni Rus’la birleşmiş. Doğu Anadolu’yu kana boyamış; Rum Yunan’la, Yunan İngiliz’le birleşmiş, Batı Anadolu’yu ele geçirmiş... Ülkenin mahvolmadık, yıkılmadık, yanmadık, kan dökülmedik, kül olmadık hiçbir yeri kalmamış... Kalan ne?.. Elde avuçta İstanbul ile İzmir bile yok!.. Anadolu’nun altı yedi milyon nüfuslu en yoksul bölümüyle, yüzde 95’i okuma yazma bilmez, yorgun, yoksul, bitkin, ezik bir halk... Nasıl kurtulmuşuz?.. Şaşıp kalıyorum... Yunan’ı nasıl denize döküp hizaya getirmişiz, İngiliz’i İstanbul’dan nasıl çıkarmışız, dünyanın süper güçleriyle masaya nasıl eşit oturmuşuz?.. İnanılır gibi değil... Sakın rüya olmasın?.. Yıl 1923... Anadolu’da 10-11 milyon savaş artığı yaşıyor; hastalıklı, aç biilaç, parasız; yüzde 95’i elifi görse mertek sanacak kadar alfabesiz... Ne yapacaksın?.. Demokrasi yap!.. Nasıl yapacaksın?.. 2000’e 1.5 kala Nurcu tarikatının ardına bu kadar adam takılmışken, 1923’ün yanmış yıkılmış Anadolusu’nda nasıl demokrasi yapacaksın?.. Komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlardan, Anadolu’yu mezbahaya döndüren dış savaşlardan yeni çıkmışsın. Fabrikan yok, İşçin yok, işadamın yok, mühendisin yok, doktorun yok, uzmanın yok, tüccarın yok, öğretmenin yok, mimarın yok, yolun yok, suyun yok, barajın yok, elektriğin yok, kadınların çarşafta çuvala giriyor, erkeğin dört karı alıyor, yurttaşlık yasası yok, üniversiten yok, banka yok, burjuva yok, proletarya yok, ihracatçı yok, ithalatçı yok, sermayen yok... Kalkın bakalım... Nasıl kalkınacaksın?.. Sermayesiz ekonomik kalkınmanın yumurtasız omletten ne farkı var?.. Mustafa Kemal kuşağı ne yapmış?.. Yöneticiler devletçiliğe neden ve nasıl sarılmış?.. Türkler bankacılığı nasıl öğrenmiş?.. Merkez Bankası 1930’a değin neden açılamamış?.. Özel sektör nasıl oluşturulmuş?.. Yeni devlet nasıl kurulmuş?.. Çağdaş öğretime nasıl geçilmiş?.. 1920’de 10- 11 milyon nüfusun yüzde 95’i alfabesizken savaş artığı bir toplumla okuma yazma seferberliği nasıl açılmış?.. Kitaplıklarda kitap yokken ulusal kütüphane nasıl kurulmuş?.. Okullarda tarih kitabı bile yokken tarih nasıl yazılmış?.. Yok olmanın kuyusundan çıkıp var olmanın doruğuna nasıl tırmanılmış?.. Yunanlı ile dostluk nasıl yapılmış?.. Avrupa’da saygınlık nasıl kazanılmış?.. Şaşıp kalıyorum... 2000 yılına 1.5 kala, 60 milyonlukTürkiye’nin haline bakıyorum... Hiçbir şeyimiz yokken neler yapmışız? Her şeyimiz varken neler yapamıyoruz?.. Bir de bu ortamda Mustafa Kemal’e saldıranlara bakıyorum... (27 Ekim 1998 tarihli yazısı) “Baykalcılık nedir? Bu soruyu en doğru ve iyi yanıt- layabilecek kişi Deniz Baykal’ın kendisidir.” Uğur Mumcu, 22 Haziran 1988 günlü yazısında Baykal’a böyle sormuş işte!.. 1988’den 2010’a kadar sürekli yinelenen bir soru: “Baykalcılık nedir?” “Bu konuyu konuşmaktan ben bıktım” diye söze başlamış Deniz Baykal: “Önce şunu söyleyey- im Baykalcılık diye bir hareketten benim haberim yok. Ben her yerde k- endimi Baykalcı saymadığımı ifade ettim.” Çeyrek yüzyıldır sürüp gelen bir akım, bir görüş, bir eğilim, bir çözüm arayışı, bir iktidara geliş çabası!.. Deniz Baykal genç bir bilim adamıydı. Yine de bilinen poli- tikacıların hepsinden çok daha uygar, çok daha bilgili, çok daha dürüst bir kişidir. Uğur, bu soruyu sorduğuna göre o günlerde de Baykalcılık diye bir sorun vardı. Baykal, beş yıl politi- ka dışı kalmıştı. Özgür olur olmaz SHP’ye girmiş, milletvekili seçilmiş, derken SHP’nin genel sekreteri ol- muştu. Erdal İnönü’nün başkanlığında Baykal’ın sekreter- liğinde CHP önemli başarılar kazandı. Büyük kentlerin belediye başkanlıkları ve daha pek çok başkanlıklar... Ben Baykal’ın politika çizgisini anımsatmak istemiyorum. Çoğunuz bunu benim kadar biliyorsunuz. Uğur Mumcu’nun eski kitaplarını karıştırırken “Bu düzen böyle mi gidecek?” başlıklı kitabını buldum. Uğur, o günlerin önde gelen kişi- leriyle konuşmuş, onların görüşlerini aktarmış, Ferruh Bozbeyli’den Ab- dullah Baştürk’e, Erdal İnönü’den Süleyman Demirel’e, Ecevit’e kadar, daha daha da başkalarına... Hem tarihsel hem de güncel bir değer taşıyan bu kitabın şu günlerde yeniden okunmasında yarar gördüğümü söylemek isterim. “Baykalcılık nedir?” Baykal bu suçlamaya ne yanıt veriyor: “Siyaset benim için meslek, za- manımın belli kısmını ayıracağım bir meşgale değildir, bir yaşam tarzıdır, iddiadır, Türkiye ile ilgili bir angaj- mandır. Yönetimde görev alma imkânı bulamadığım dönemlerde benden siyasi olarak çalışma yap- mam istendi. Ve ben bütün gücümle yönetimde olmamama rağmen sanki bir parti yöneticisi imişim gibi çalıştım. Bütün bu çalışmalar içinde birçok kişiyle ilişki kurdum. İnsanların bir kısmı benim parti yönetiminde görev almamın uygun olacağı kanaa- tine vardılar. Ben önemli kısmını tanı- mam bile. Bu insanlardan önemli bir kısmı benim partide şu ya da bu nok- tada yararlı olacağım kanısına gelmişlerdir. Onların böyle bir kanıya gelmiş olmaları Baykalcı olmaları anlamına gelmez. Birtakım insanların benim partide görev almamı istemeleri ne onları Baykalcı yapar, ne de beni Baykalcı hareketin lideri durumuna getirir.” 1988’de Baykal’ı sevenler, yararlı görenlere Baykalcı denilmiş, aradan çeyrek yüzyıl geçmiş yine de Baykal’ın görevde kalmasını isteyenler önemli çoğun- lukta, başkanlıktan ayrıldığını söylemesine karşın, kapısında bekleyenler, hatta açlık grevine başlayanlar bile var... Baykal istese de istemese de Baykalcılık diye bir gerçek var. Yaşandı, yaşanıyor, belki daha da yaşanacak... İyi bir şey mi bu? Büyük bir par- tinin, tarihsel bir siyasal akımın tek bir kişinin varlığına bağlanması? Bu a- payrı bir konudur. “Bizim bir liste önerimiz, bir kadro önerimiz yoktur. Ben şahsen bir liste yapmayı haddini bilmemek olarak alırım. Benim şahsen bir liste hazırla- mam söz konusu değildir.” Uğur Mumcu’nun bu yazısını bugünlerde yeniden okumalı... Bunca yıl önceki konuşmasıyla, şimdiki tutu- munu karşılaştırmalı. Bunu da CH- P’nin yüzbinlerce üyesi, yandaşı, seçmeni yapmalı... Uğur Mumcu’nun “Bu Düzen Böyle mi Gidecek” sorusuna doğru dürüst bir yanıt verememişiz! Hâlâ soruy- oruz: “Bu düzen böyle mi gidecek?” EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Uğur Mumcu’ya Göre ‘Baykalcılık’ D eniz Baykal’a yö- nelik sözde görüntü- nün ABD-kaynaklõ ve bir teknoloji ürü- nü olduğu söylenebilir. Böyle- sine bir teknolojinin âlâsõ yük- sek düzeydeki yönetimlerin elinde bulunur. Uygulamada türlü örnekleri de var. Zamanlamasõ da, Va- şington ve AB gibi yabancõ çõkarlar açõsõndan, hem CHP, hem Türkiye açõsõndan pek an- lamlõ. Bir parti başkanõnõ de- ğiştirme dõşõnda, geleceğe yö- nelik, daha açõkçasõ Türkiye’yi bölme yönünde adõmlarõn bir yenisi olarak, bir amacõ da ol- malõdõr. Bu bağlantõlar bir abartma mõ? Sanmõyorum. Temel bir anõmsatma: Richard M. Bissell diye bir CIA görevlisi vardõ. Görevi gizli kapaklõ eylemler uğruna yeni teknolojiler geliş- tirmekti. İncirlik’ten havala- nan U-2 casus uçağõ, uzaydaki haber alma uydularõ ve Doğu Berlin’de tüm telefonlarõ din- leme gibi girişimler onun ya- rattõklarõydõ. Komünist Çin önderlerinden Çu En-lai’yi bir uçak kaza- sõnda öldürme işini de (Başkan Eisenhower’in onayõyla) o üst- lenmişti. Etkisi tam 48 saat sonra görülen ölümcül zehri de onun gibiler geliştirdiler. Mõsõrlõ önder Nâsır’õn sevdiği sigaralara toksini yerleştiren de onlardõ. Başka biri, James Angle- ton, gene Eisenhower’in yeşil õşõğõyla, Afrika’nõn “tehlikeli Marksçısı” Lumumba’yõ yük- sek ateşle öldürecek zehri ver- mek için iki Korsikalõ tutmuş- tu. Castro’yu öldürme tasarõ- larõnõ da William Harvey üst- lendi. ABD Güney Vietnam’da da uzun yõllar kendi adamõ olan Diem’i öldürterek başbakan- lõktan uzaklaştõrmõştõ. Soğuk savaş yılları Bir insan düşkünlüğü olarak cinsel ilişki silahõna gelince: Bunun ustasõ da bu sayede 1924’ten ölümüne değin, tam 48 yõl FBI Başkanlõğõ yapan J. Edgar Hoover’dõ (1895-1972). 8 ABD Başkanõ ve 18 adalet bakanõ onu görevden alamadõ. Özellikle Soğuk Savaş yõlla- rõnda sol kişilere ve kümelere kan kusturdu. Martin Luther King ve ben- zeri Afrika kökenli Amerikalõ eylemcilere karşõ çok saldõrgandõ. Ama mafyanõn etkin- liklerine göz yumdu. Hoover’õn cinsel bağlantõlara bu denli yapõşmasõnõn bir ne- deni daha var. Birta- kõm değerlendirmele- re göre, kendi eşcin- seldi. FBI içinde ge- rekli, hatta hiçbir de- neyimi olmayan genç birini başkan yardõm- cõlõğõna atamõş, kendi geniş çalõşma yerinin tam yanõnda ona da (ya da birlikte) rahat bir yaşam yeri yarat- mõştõ. Aracõnõn sürü- cüsünün sonraki anla- tõmõna göre, bu ikisi el ele arkaya oturur, Amerikan kültüründe alõşõlmamõş biçimde yakõnlaşõrlardõ. Evine gittiğinde, erkeğe uy- mayan giysilerle, ör- neğin sutyenle de görmüştü. Hoover’õn bu yanõna ağõrlõk veren yayõnlar var. B. Clinton’un 21 yõl başdanõşmanlõğõnõ yapmõş olan D. Mor- ris’in “Oval Ofisin Arkasında” başlõklõ kitabõnõ okudum. İçin- deki şu itirafõnõ tümü- müz bilmeliyiz: Her- hangi bir yabancõ ül- kedeki seçim ABD’nin iç ve dõş siyaset gün- demlerinin birinci sõ- rasõnda yer alõr. Mor- ris örnekler verir, adlar bildirir. En kõsa yoldan, ABD’nin kendi aday- larõ bulunur. Kimleri destekleyeceğine çok önceden (yarõ bilim- sel yazanaklar õşõğõn- da) karar verir, kimi eski dostlarõnõ da (ya- sadõşõ yollardan) “fe- da” etmeye (aşamalõ stratejisi gereği) ha- zõrdõr. ABD’ye ve işbirlik- çilerine göre, Türki- ye’yi bölmek için ye- ni siyaset ortamõ ve ona uygun altyapõ ge- reklidir. Ancak, önemli olan hangi adõmõn ne yönde olduğudur. Başka aşa- malarda yabancõ des- tekli yeni atõlõmlar on- larõ bile şaşõrtabilir. Almanya’da Weimar Cumhuriyeti’nin Hitler faşizmiyle noktalana- bileceğini kaç kişi kes- tirebilmiş ki? 16 Mart 2010’da ku- rulmuş olan ve seçim- ler için örgütlenmesi ilerleyen Ulusal Parti- nin yorumu budur. Olaylar da o yorum yönünde gelişiyor. Hele yanõ başõmõzda Irak’la Yugoslav- ya’nõn bölünmeleri bi- rer somut gerçekken buna abartõlõ bir “fesat tertibi kuramı” de- yip geçemeyiz. Baykal’a gizdüzen ve Amacõ Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear