Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
Türkiye’nin yeri 127. sıradaydı.
Geçen yılki yerimiz 122, bir önceki yıl ise 102 idi.
İki yılda 25 sıra birden gerilemişiz.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre
gazeteciler hakkında dava sayısı 700’ün üzerinde,
40 gazeteci de cezaevinde.
Bu rakamsal verilerin gölgesinde gazetecilerin
kendi aralarındaki tartışmalar, birbirlerine uygun
gördükleri yakıştırmalar, medyanın siyasetçiler ve
devlet kurumlarının temsilcileriyle polemiği,
sorunun görünenden daha vahim olduğunu
gösteriyordu.
Yeri geldikçe vurguluyorum; içinde
bulunduğumuz çağın adı iletişim çağı. Medya artık
tüm temel tartışmaların, süreçlerin bir parçası.
Eskiden de böyleydi. Ancak medyanın etkinlik
ağı olarak gelişimi daha fazla kullanımı
beraberinde getiriyor.
Medyanın bu işlevini algılamaya çalışanların
temel bir yanılgısı var.
Medyayı kendi başına bağımsız bir güç olarak
düşünüyorlar.
Elbette ideal olan bu. Medyanın demokrasinin
vazgeçilmez bir unsuru olarak, kurallar
çerçevesinde bağımsız yayıncılığını sürdürmesi.
Oysa gerçek şu:
Medya gücü yok, güçlerin medyası var!
Yıllar önce, biraz da slogan biçiminde
özetlediğim bu gerçek her geçen gün daha keskin
biçimde açığa çıkıyor.
Konunun pek çok boyutu var. Girişte altını
çizdiğim basın özgürlüğü yanı şöyle gelişiyor:
Ülke yönetimleri medya organlarının alabildiğine
etkili biçimde büyümesine olanak sağlıyor, ama
ipleri elinde tutuyor. İstenmeyen yayıncılık
çizgisine girdiklerinde akla gelen her yöntem
kullanılarak “uygun yayın biçimine” sokuluyor!
Bunun o kadar çok demokratik yöntemi var ki!
Aniden gelen vergi denetçilerinden mahkeme
celplerine kadar ne ararsan...
Konunun kural yanı ise daha da demokratik! Zira
her yayın grubu kendi kuralını koyuyor, kendi
kuralına uymayanı da demokrasi dışı ilan edip
saldırma hakkını kullanıyor.
Uluslararası alanda medya etiği denince
üzerinde birleşilen üç temel ilke var:
1. Kişilik haklarına saygı göstermek.
2. Şiddeti özendirmemek, bu tür yayınları
kısıtlamak.
3. Cinselliği istismar etmemek.
Türkiye’de bunların hangisine uyuluyor? Tam
tersine bunlara uymamak “özgürlük” olarak
algılanıyor, uygulanıyor.
Dijital yayıncılık, klasik iletişim araçlarının zaman
zaman önüne geçerek kabına sığmayan bir rol
aldı. Konu hem yeni hem de çok hızlı gelişiyor.
Genel olarak toplumsal gelişmenin arkasında
kalan hukuk da bu alanda düzenlemeler yapmaya
çalışıyor. Örneğin uluslararası hukukta “Siber
Suçlar Sözleşmesi” adı altında pek çok ülkenin
katıldığı bir düzenleme var. Türkiye henüz bu
sözleşmeyi imzalamadı. Bu işin teknolojisini aldık,
kuralları arkadan gelsin diyoruz!
Medyanın böylesine geniş bir yelpazeye
yayıldığı, pek çok kesimin kendi medya gücünü
oluşturduğu bu ortamda, Silivri yargılama
kampındakilerin “suçlarından” biri de şu:
Medyayı ele geçirmek!
Örneğin Mustafa Balbay, iddianameye göre
Kuvayı Milliye ruhunda bir medya olmalı demiş.
İddianame ve eklerinde böyle bir amaç için
görüştüğü tek bir medya temsilcisi yok.
Bunun zaten önemi yok.
Suçun büyüğü Kuvayı Milliye ruhunu
benimsemiş medya istemek!
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
Baykal’ın avukatları kriminal büronun
hazırladığı raporu teslim etti.
Ortalık karıştı.
Rapor açıklanır açıklanmaz ünlü TV’ler derhal
harekete geçtiler:
Kurultaya iki gün kala Baykal, bu raporu
neden açıkladı?
Kurultay delegelerini etkilemek ve genel
başkanlığa aday olmak mıydı amacı?
Bu sorulara evet dedirtmek için Baykal aday
olmak istiyor diyecek yazarlar bulup ekrana
çıkardılar.
Baykal baktı ki rapordan çok kimi kurgu
amaçlar ekranlarda dans ediyor. Açıklama yaptı:
Aday olmayacağım!
Tartışmalar başka bir yöne kaydı.
Bu kez TV haberleri bu rapor ne ölçüde
geçerli (geçersiz) sorusunu yanıtlayacak uzman
veya hukukçu aramaya koyuldular.
Soru şöyleydi: Özel bir şirketin hazırladığı
rapor delil olabilir mi?
Eski Adli Tıp Başkanı Sevil Atasoy; soruyu
ortaya atan TV haber sunucularını rahatlattı:
“Kasetin aslı incelenmeden ‘görüntüye sahte’
denemez. Bu konularda tek söz sahibi Adli Tıp
dışında yapılan çalışmanın sonucu delil olarak
kabul edilemez” dedi.
Baykal rapor “Türkiye’de estirilen fitne ve
fesat rüzgârlarıyla ahlak dışı komplolara bir
yanıttır” diyedursun; hukukçular raporla birlikte
avukatlarının kasetin Genel Başkan Baykal
üzerine oynanan oyunu ortaya çıkardığını
açıklamalarını da eleştirdiler.
Medya, raporu da Baykal üzerine bina edilen
kurgu senaryoları da bir anda çöp sepetine attı.
Kaset olayının çözümü RTE’nin devlet
adamlığına kalıyor.
Zira kasetin aslını aratmak ve buldurmak,
hükümetin görevi. Bu, bir.
RTE ise kaseti kimin ürettiğini ve aslını
bulmalarını gerekli makamlara -o da yarım
ağızla- bir kez emrettiğini söyledi. Sonra ört ki
ölem! Bu, iki.
Kasetin aslını hükümet buldu diyelim. Adli
Tıp’a verecek. Ama Adli Tıp, pek çok olayda
inandırıcılığını yitirmiş bir kurum.
Zikzaklı, günün siyasal koşullarına göre karar
vermekle ünlenen, hatta üyelerinin
çoğunluğunun AKP anlayışına koşut karar
verdiği kanısının yaygın olduğu bir kurum.
Yüzde yarım olasılıkla hükümet kasetin aslını
buldu diyelim. Adli Tıp’a gönderdi, çıkacak
raporun ne ölçüde tarafsızlıkla gerçekleri
yansıtacağı kuşkulu. Bu üç!
RTE dün yeni bir sayfa açtı: “İçlerindeki
Brütüs’lere baksınlar” dedi. Sanki bu sözüyle
kasetin CHP içinden birilerinin marifeti olduğunu
duyurmak istedi. Bu da dört!
Kaset olayı böylece tam bir kısırdöngü.
Baykal’ın kutsal olmayan bir ittifak sonucu
saptanan Kılıçdaroğlu’nun adaylığını benden
gizlediler dediği yansıdı veya yansıtıldı.
Kılıçdaroğlu yanıtladı: Adaylığımı kimseden
gizlemedim!
Gece yarısı pazarlığından sonra aday olmaya
karar verdiğini reddetti.
Ne var ki Kılıçdaroğlu’nun örgütten sorumlu
Genel Sekreter, Baykal’ın 53 yıllık dostu, yıllardır
birlikte siyaset yaptığı Önder Sav’la
görüştükten ve Bay Sav’dan örgüt güvencesi
aldıktan bir gün sonra adaylığını açıkladığını
medya ilan etti.
Bu haberler yalanlanmadı.
Kutsallığını bilemem; Kılıçdaroğlu ile Sav
arasında adaylıktan önce ittifak olup olmadığını
gelişmeler kanıtlayacak:
Diyorlar ya; Sav örgütten sorumlu genel
sekreterliği bırakacak ama eşitler arasında
birinci sıradaki genel başkan yardımcılığına
gelecek ve.. örgütten yine Sav sorumlu olacak!
Daha pek çok gelişme olacak CHP’de.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
SAYFA 22 MAYIS 2010 CUMARTESİCUMHURİYET
8 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Mayıs
Oslo Y 19
Helsinki Y 20
Stockholm Y 22
Londra PB 20
AmsterdamB 17
Brüksel Y 18
Paris B 21
Bonn PB 19
Münih PB 22
Berlin Y 19
Budapeşte Y 23
Madrid B 29
Viyana Y 20
Belgrad Y 19
Sofya Y 18
Roma Y 21
Atina Y 22
Zürih Y 20
Moskova PB 24
Aşkabat PB 24
Taşkent PB 27
Bakû Y 22
Bişkek PB 26
Tiflis Y 26
Kahire B 30
Şam A 32
İstanbul Y 21
Edirne Y 21
Kocaeli Y 20
Çanakkale Y 20
İzmir Y 19
Manisa Y 19
Denizli Y 19
Zonguldak Y 18
Sinop Y 20
Samsun Y 18
Trabzon Y 17
Giresun Y 17
Ankara Y 19
Eskişehir Y 17
Konya Y 20
Sivas Y 18
Antalya Y 22
Adana Y 28
Mersin Y 26
Diyarbakır PB 28
Şanlıurfa PB 29
Mardin PB 24
Siirt Y 26
Hakkâri Y 19
Van Y 18
Kars Y 15
Ülkemiz geneli
parçalı çok bulutlu,
Güneydoğu Anado-
lu ve Elazığ dışında
kalan tüm ülke ara-
lıklı sağanak ve gök
gürültülü sağanak
yağışlı geçecek. Ya-
ğışların; Kuzey Ege
kıyıları ile Güney Ege,
Batı Akdeniz, Batı ve
Orta Karadeniz’de
kuvvetli olması bek-
leniyor. Hava sıcak-
lığı mevsim normal-
lerinin altında seyre-
decek.
ANKARA - Sandılar ki, CHP
delegeleri salak, kapıkulu... Sandılar
ki, onlar “geri dön” dediklerinde
delegeler hep birlikte ayağa
kalkacaklar ve bağıracaklar:
“Geri dön!”
77 il başkanı bir gün sonra
açıklama yaptı:
“Geri dönme!”
CHP delegeleri eski genel başkanlarını
terk etmedi, alçakça kurulan tuzağa karşı
mücadele edeceklerini açıkladı, Ankara İl
Başkanı Ali Yıldızlı açıklama yaptı:
“Genel başkanımıza alçakça düzenlenmiş
olan komploya karşı savaşımızı
sürdüreceğiz.”
Hiçbir delege, il başkanı, milletvekili
Deniz Baykal’ın 18 yıldır yaptığı hizmetleri
unutmuyor...
Dedikleri şu:
“Bundan sonra yola Kemal
Kılıçdaroğlu’yla devam edeceğiz.”
Türkiye’nin “korku tüneli”nden geçtiği,
insanların telefonlarının dinlendiği, izlendiği
biliniyor.
Emekçiler, işçiler, esnaf, üretici çaresiz...
Üniversite mezunu işsizler ordusu gün
gün çoğalıyor...
CHP’nin huzurevi sakinlerinin bu olup
bitenler umrunda değil!
CHP’yi iktidara taşımak, AKP’yi sandığa
gömmek gibi bir düşünceleri yok!
Bir haftadır Baykal’a “geri dön” diye
yalvaranları bilmem televizyon ekranlarında
izliyor musunuz?
Ne söylüyorlar Tanrı aşkına?
Bu bir bayrak yarışıdır, işin başında
Önder Sav olsa da bir gün “hanedan
düzeni” bitecek, Atatürk’ün partisi öz
kimliğine bürünecekti.
İşte bu gerçekleşti...
Düşsel bir yolculuğa çıkmış gibiyim
yine...
Bozkırda şafak söktü... Toprağın,
çiçeklerin, havanın kokusunu ciğerlerime
dolduruyorum... Ankara’da oteller dolu...
Kentin 30 kilometre dışında kalıyorum...
Hüzünlüyüm...
Zonguldak’ta toprağın 500 metre altında
yaşamlarını yitiren maden işçileri için...
Geçmişle geleceğe uzanan bir köprü
kuruyorum.
Umutla umutsuzluğu iç içe yaşıyorum!
Faili meçhul cinayetler, devlet içinde
örgütlü silahlı güçler, çeteler.
Ölümlerle çoğalacağımızı sandık ve hep
kaybettik! Kaybedince darmadağın olduk,
bir yerlere savrulduk!
Umudun kilidini açmak bizim elimizde!
Benim ülkemin insanı ABD’nin Irak’ta ve
Afganistan’da çıkarlarına araç olmak
istemiyor.
ABD-İsrail ortak yapımı olan Büyük
Ortadoğu Projesi’nin taşeronu da olmak
istemiyor.
İsteğimiz şu:
“İnsanca yaşamak, demokrasiyi, temel
hak ve özgürlükleri genişletip barış içinde
yaşamak.”
Kemal Kılıçdaroğlu bunları yapabilecek
donanıma ve birikime sahip bir siyasetçi...
Tartışma programlarında sakin tavrıyla
halkın sevgisini kazandı ve adı “Gandi
Kemal” oldu.
Kılıçdaroğlu CHP Grup Başkanvekili
olarak ortaya attığı belgeli savlarla AKP
Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir
Mehmet Fırat’ı istifa etmek zorunda
bırakmadı mı?
Kadir Topbaş ve Melih Gökçek’i
zor durumda bırakan kişi de
Kılıçdaroğlu’ydu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, genel
başkanlığındaki CHP’yi bir yıl sonra
yapılacak genel seçimlerde iktidara
taşıyacağını adım gibi biliyorum.
CHP’ye oy vermeyen küskünler ve
Meclis dışındaki partilerin seçmenleri
“Gandi Kemal”in partisine oy verecekler.
Başbakan Erdoğan, Meclis’te İnönü’yü
Hitler’e benzetme talihsizliğinden sonra
CHP Türkiye’yi ayağa kaldırmalıydı,
yapmadı, yapamadı.
Salt İnönü’ye vurmak için hiç sevmediği
kitaplarını bile okumadığı Nâzım Hikmet
ve Aziz Nesin’e sığınan Erdoğan’a Baykal
ne yaptı?
CHP grubunda konuştu o kadar!
Türkiye bugün yoksulluk ve yolsuzluk
kıskacında...
Eğitim sistemi tarikatların elinde!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine
göre halkın yüzde 18.56’sı yoksulluk
sınırında yaşıyor.
Açlık sınırında yaşayan insan sayısı 650
bin.
İsmet İnönü’nün tarihi kişiliğine saldırı
yapanlara CHP açık bir tavır koymadı,
koyamadı, neden?
Serin bir ilkyaz sabahı... Çimenlerin
üzerinde tüten bir buhar... Çiçekler,
ağaçlar...
Hüzünlüyüm!
Yüreğim Zonguldak’ta atıyor...
Adõm Ayakta Atõlõr...
Temel, bir yabancõyla boks maçõ yapmaktadõr. Da-
ha ilk yumrukta Temel yere düşer. Ayağa kalkma-
ya çalõşõr ama bir türlü kalkamaz. Temel’i sevenler
şaşkõnlõk içinde seslenir: “Temeeel! Sen de vursa-
na!” “Vuracağum vuracağum da dik duramayi-
rum!” Beceriksiz kaptanlarõn eliyle buralara itildik.
Güzel ülkemin sabõrlõ insanlarõ, günden güne geç-
mişi özlemle arõyor. Topluma şöyle bir bakõnõz. Dõş-
lanmayan, hakkõ tõrpanlanmayan var mõdõr? Ulusal,
köklü kurumlarõ sattõlar, batõrdõlar, bitirdiler. Eğiti-
mi, sağlõğõ paralõ yaptõlar, adõna “reform” dediler. İş-
ler, kötünün kötüsüne gittikçe, “Dayanın, demo-
kratikleşiyoruz!” narasõ attõlar. Yersen. İşsizlik iki
yõlda ikiye katlanmõş. Borcun tavan yapmõş. Açlõk sõ-
nõrõnõn altõna inenler milyonlarla anlatõlõr olmuş. Öte
yanda, dünyanõn en çok dolar milyarderleri de biz-
deymiş! İki yõlda on dört dolar milyarderi yaratarak
başa geçmişiz. Aferin! Diğer yurttaşlarõmõz, bu ça-
lõşkanlarõ yürekten kutluyor! Onlara o yolu açan dev-
let büyüklerini de unutmuyor...
İnsanõn özgürleşmesinden geçtik, insan kul, köle
yoluna itiliyor. Televizyonlarda açõk açõk tarikatla-
ra övgüler diziliyor. Bilim dõşlanõyor. Siz hiçbir öğ-
retmenin, birinci sõnõf öğrencisinin elini öptüğünü gör-
dünüz mü? Şeyhin çocuğuna başka türlü saygõ nasõl
iletilir? Hayvanõn bol olduğu bu ülkede, yabancõ ül-
kelerden et alõnõr oldu. Daha dün. “Tarım ürünleri
kendi kendine yeten yedi ülkeden biriyiz” der, övü-
nürdük. Şimdi, elin eline bakõyoruz. Her alanda ol-
duğu gibi. Her şey bitti mi? Asla. Önce dik duraca-
ğõz. Sonra adõm atacağõz. Umutsuz, moralsiz, hu-
zursuz insanlardan korkulur…
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Ankara’da Gün Uyandı...
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Baştarafı 2. Sayfada
Ergenekon davalarõna bakan İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Şengün
‘Bana da tertip yaptılar’
HATİCE TUNCER
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mah-
kemesi Başkanõ Köksal Şen-
gün, birinci Ergenekon davasõ-
nõn dünkü oturumunda İşçi Par-
tili Nusret Senem’in “Kim
cumhuriyeti savunuyorsa ona
karşı tertip planlanıyor” söz-
leri üzerine “Dün de benim
hakkımda yayımlandı” dedi.
Bir Yargõtay üyesinin Başkan
Şengün ile sanõk Doç. Dr. Emin
Gürses’in tahliyesiyle ilgili ko-
nuştuğunu anlatan ses kaydõ
önceki gün internette yayõm-
lanmõştõ.
Birinci Ergenekon davasõnõn
dünkü 148. oturumunu açan
Mahkeme Başkanõ Köksal Şen-
gün, mahkemenin müzekkerele-
rine verilen cevap yazõlarõnõ oku-
du. Şengün tarafõndan açõkla-
nan yazõya göre Danõştay’a ve
Cumhuriyet’e saldõrõlardan sanõk
Alparslan Arslan, rahatsõzlõğõ-
nõn “kimyasal ilaç” etkisiyle
oluştuğu iddiasõ üzerine yapõlmak
istenen analizler için kan ve saç
örneğini vermeyi reddetti.
Uyuşturucu yok
Alparslan Arslan’õn idrar tah-
lilinde ise uyuşturucu ya da
uyutucuya rastlanmadõğõ kay-
dedildi. Duruşmada daha son-
ra sanõk ve avukatlarõnõn talep-
lerinin alõnmasõna geçildi. Es-
ki İP Genel Sekreteri tutuklu
sanõk Nusret Senem duruşma-
da söz alarak İP Genel Merke-
zi’nde bulunduğu iddia edilen
ve içerisinde Yargõtay krokisi,
bazõ hâkim ve savcõlara ilişkin
bilgiler, Susurluk raporunun
yer aldõğõ 4 CD ile suçlandõğõ-
na dikkat çekti. Nusret Senem
şöyle devam etti:
“O CD’lerin İP Genel Mer-
kezi’nde bulunmadığı, İstan-
bul Emniyeti’nde torbalara
konulduğuna dair 5 kanıt sun-
dum. Örneğin, bu CD’lerde
‘Yargõtay ile ilgili notlarõm’
başlıklı bir dosya var. Bana ait
değil. Aynısı diğer davada sa-
nık olan Emekli Albay Levent
Göktaş’ta da var. Yine bir dos-
yada yer alan yazı, Yargıtay 8.
Daire üyesi Hamdi Yaver Aktan
ile ilgili. Yazı ‘Hamdi Yaver Ak-
tan’a teşekkür ederim’ diye baş-
lıyor. Bu dosyanın da aynısı
Göktaş’a ait delil klasörlerin-
de mevcut. Hiç tanımadığım,
adını dahi duymadığım Gök-
taş’la aynı dosyaya sahip ol-
mamın sebebi ne olabilir?”
Senem’in “Bakın Sayın Baş-
kan; kim cumhuriyeti savu-
nuyorsa ona karşı tertip plan-
lanıyor” sözleri üzerine Baş-
kan Şengün, “Dün de benim
hakkımda yayımlandı” dedi.
Duruşmada söz alan İP Genel
Başkanõ Doğu Perinçek, sav-
cõlarõn İP’nin darbe yapmak
için örgüt kurduğunu iddia et-
tiklerini belirterek “İşçi Parti-
si darbeden yana değil, halk
devriminden yanadır. Ve o
halk devrimi çok yakında-
dır” diye konuştu.
Kitaptan soruyorsunuz
Tutuklu sanõk Osman Yıl-
dırım sanõk kürsüsüne geçerek
bir saate yakõn süren açõkla-
malarõnda İkinci Ergenekon
davasõnõn tutuklu sanõğõ Tun-
cay Özkan’õn kendisi hakkõn-
da Ankara Cumhuriyet Savcõ-
lõğõ’na hakaret, iftira ve kamu
görevini yapanõ etkileme suç-
larõndan suç duyurusunda bu-
lunduğunu söyledi.
Duruşmada söz alan emekli
tuğgeneral tutuklu sanõk Veli
Küçük “Burada tutuklu değil,
esaret hayatı yaşıyoruz” dedi.
Küçük, bazõ yayõn organlarõnõn
“Sanal bir Veli Küçük” yarat-
tõklarõnõ, kendisinin “gerçek
Veli Küçük’ü” anlatmaya ça-
lõştõğõnõ belirtti.
Veli Küçük’ün savunmasõnõ
ve duruşmadaki konuşmalarõnõ
üye Hâkim Sedat Sami Haşı-
loğlu’nun hiç dinlemediğini
söylemesi üzerine Hâkim Haşõ-
loğlu “Sizi dinliyorum” dedi.
Veli Küçük ise “Siz beni hiç
dinlemediniz. Amerika’da ya-
zılan kitapları okuyup soru so-
ruyorsunuz” diye konuştu.
Gençlik Federasyonu
üyeleri, parasız eğitim
talebi için çadırlarıyla,
sloganlarıyla, marşla-
rıyla günde yaklaşık 40
kilometre yürüyüp An-
kara’ya gidiyor. İstan-
bul’dan yaklaşık 2 haf-
ta önce yola çıkan 34
öğrenci yağmura çamu-
ra yenilmeden eylemle-
rine devam edecekleri-
ni kaydettiler. Grup,
yurt genelinde toplam
30 bin imza topladı.
(CİHAN ORUÇOĞLU)
Parasõzeğitim
içinyürüyorlar
AMED TV’YE RTÜK ONAYI SAYLAN İÇİN DİNLETİ
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Di-
yarbakır’da yerel yayın yapan; Hollanda’da
uyuşturucu ticareti nedeniyle tutuklu bulunan
Hüseyin Baybaşin ailesine ait Aktüel Radyo
Televizyonu (ART), Radyo Televizyon Üst Ku-
rulu’na (RTÜK) isim değişikliği başvurusu ya-
parak, televizyon ve radyonun adını AMED TV
olarak değiştirdi. Televizyonun Genel Yayın
Koordinatörü Ferat Mehmetoğlu, “Umarım
Diyarbakır Amed, Tunceli de Dersim olur”
dedi. Diyarbakır’da geçen yıl da bir spor kulü-
bü kentin Kürtçe adı olan Amed ismini almıştı.
Kültür Servisi - Çağdaş Yaşamı Destek-
leme Derneği (ÇYDD) Ankara Şubesi, Prof.
Türkan Saylan anısına bir gece düzenliyor.
Ankara Şubesi’nin 20. yıl kutlama etkinlikle-
ri kapsamında düzenlenen gecede Ataol
Behramoğlu ve Haluk Çetin, “Yaşadıklarım-
dan Öğrendiğim Bir Şey Var” adlı bir şiir ve
müzik dinletisi sunacak. Geceden elde edi-
lecek gelir ÇYDD Ankara Şubesi eğitim
projelerine aktarılacak. Etkinlik, Hacettepe
Üniversitesi, Sıhhiye Yerleşkesi M-Salo-
nu’nda bugün 19.30’da başlayacak.
‘Çıplak’ protesto
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Güzel Sa-
natlar Fakültesi (GSF) dün ilginç bir protes-
toya sahne oldu. Üniversitede 4 yıldır model-
lik yapan Noyan Saman adlı kişi, sözleşmesi-
nin yenilenmemesini fakülte bahçesinde soyu-
narak protesto etti. Okulun giriş kapısında
soyunarak çıplak pozlar veren Saman’ı, bir
grup öğrenci de gözleri siyah bantlı resmede-
rek destekledi. Saman, sözleşmesinin yenilen-
mesi için okul yetkilileriyle görüştüğünü an-
cak İŞKUR’a yönlendirildiği belirterek, “İŞ-
KUR’da aldığım cevap da ilginçti. ‘Böyle bir
iş ilanı veremeyiz’ dediler. Ben de bunun üze-
rine soyundum” dedi. (OĞUZ YILDIZ)