Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 MAYIS 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DİZİ 15
Örnek alınacak bir baba
CMYB
C M Y B
Babam eşine saygõlõ, çocuklarõna sevgiyle bağlõydõ. Bugünküler gibi görmemişlikten uzaktõ
İ
smet İnönü’nün askersel,
siyasal yaşamõ ve Ata-
türk’le geçirdiği yõllar ki-
taplara konu oldu. Fakat İsmet İnö-
nü’nün Çankaya Köşk’ünde
1938’den 1950 yõlõna kadarki ya-
şamõ –nedense- merak edilmedi.
Araştõrõlmadõ. Özel yaşamõnõn bi-
linen tek yanõ evine, eşine, ço-
cuklarõna ve üstlendiği görevlere
bağlõ, çok düzgün bir aile reisi ol-
duğu idi.
Oysa İnönü Türkiye’nin 2. Dün-
ya Savaşõ’na girmemesini sağlayan
politikalarõ Köşk’ten yönetti.
Demokrasiye geçişi Köşk’te ha-
zõrladõ.
Ne yazõk ki imza attõğõ onca par-
lak sonuçlara gölge düşüren dev-
rim karşõtõ ödünler de İsmet İnö-
nü’nün Milli Şef, tek otorite diye
anõldõğõ 1946-1950 aralõğõna rast-
lõyor.
Bir cumartesi günü hayattaki
tek evladõ Özden Toker’le İnö-
nü’nün Çankaya’daki özel yaşa-
mõnõ konuştuk.
Özden Toker anlattõ...
Sade bir yaşam, sağlam bir ira-
de, örnek alõnacak bir aile babasõ,
gözümde bir abide gibi yüceldi.
Eşine saygõlõ, çocuklarõna sev-
gi ile bağlõ. Bugünküler gibi gör-
memişlikten uzak...
“Babam” dedi Özden Toker:
“Köşk’te her sabah saat 08.00’de
kalkar. Şeker hastası olduğu
için doktoru kahvaltıdan yirmi
dakika önce insilün iğnesi yapar.
İlgililer, sabahki gazetelerin öze-
tini getirir. Daha sonra özel ka-
lem müdürü (Haldun Derin) ge-
lir. O günkü çalışma programı-
nı, kabul edeceği kişilerin liste-
sini getirir.
Berberi tıraş ettikten sonra gi-
yinir.
Kahvaltı biraz beyaz peynir,
birkaç zeytin ve çay!
Annem (adıyla değil, her za-
man hanımefendi diye seslendi-
ği eşi) Mevhibe Hanım o gün gi-
yeceği elbiseleri, çorabına, ayak-
kabısına kadar hazırlamıştır.
Giyinir ve yatak odasının he-
men yanındaki kütüphaneye ge-
çer ve günlük çalışmalar başlar.”
İsmet İnönü, Çankaya’da da
öğle ve akşam yemeklerini aile-
siyle birlikte yiyor.
Sofrada veya ailesiyle birlikte ol-
duğu zamanlar politika konuşul-
mazdõ.
Öğle ve akşam yemeklerinde
sofrada mutlaka çorba, sebze, et
yemekleri, tatlõ ve meyve bulu-
nurdu.
Yemek ayõrt etmezdi.
Dünya olaylarõnõ, tabii savaşta-
ki gelişmeleri uluslararasõ ünlü
haber ajansõ AP bültenlerinden
günü gününe izlerdi.
Rüştiye’de ( 1895) Fransõzcayõ,
Birinci Dünya Savaşõ sõralarõnda
Almancayõ öğrendi ve Başbakan-
lõk’tan ayrõldõktan sonra Prof. Ba-
ker’den bir yõl İngilizce dersi al-
dõ...
Die Zeit ve Südddeutsche Zei-
tung (Alman ), Le Monde (Fran-
sõz) gazetelerini, İllüstrated Lon-
don News okurdu.Her konudaki
kitaplara ilgi duyardõ.
Bir ara Özden Hanõm “Forsyth
Saga’nın Hanedan adındaki ki-
tabını İngilizceden babamla bir-
likte okuduk. Kalın bir kitaptı”
dedi ve devam etti.
Yemen çöllerinde gramofon ve
Batõ musikisi ile tanõştõ. Cumhur-
başkanlõğõ döneminde her hafta
konservatuvardaki Batõ musikisi
konserlerini kaçõrmadõ.
Futbola meraklõ (Fenerbahçeli)
Şükrü Saracoğlu’nu da (Dõşişle-
ri Bakanõ, Başbakan) konserlere
beraber götürür, her kez Saracoğ-
lu’nun itirazlarõyla karşõlaşõrdõ.
Hemen her gün ata binerdi.
Bir gün İnönü atla Çankaya
sõrtlarõnda geziye çõktõ. O sõrada
uçaklar gürültüleri Köşk’e yansõ-
yõnca eşi Mevhibe Hanõm yaban-
cõ uçaklar gelmiş, bombardõman
edecekler diye telaşa kapõldõ.
Atladõğõ gibi ata İnönü’yü ara-
maya çõktõ..
İnönü atlarõ severdi. Yaveri Fik-
ret Yüzatlı’nõn atlarõnõn yarõştõğõ
pazar günleri hipodroma gider ve
yarõşlarõ izlerdi.
Cumhurbaşkanõ İnönü sigaraya
meraklõydõ.
“Öylesine meraklıydı ki…”
diyor Özden İnönü; “Babam si-
garayı tabakasından çıkarır, bir
iki kez ucunu masaya yavaşça
vurur, çakmağıyla yakar ve….
dumanı büyük bir zevkle içine
çeker. Ama dumanını üfürmez-
di.”
Özden Hanõm anlatõrken bir anõ
canlandõ.
İnönü 14 Mayõs’ta seçimleri yi-
tirdikten sonra CHP Genel Baş-
kanõ, ana muhalefet lideri.
Eski TBMM binasõnda bir avuç
CHP milletvekiline küçük bir grup
odasõ ayrõlmõş.
Ulus’un Meclis muhabiriyim
ve Meclis toplandõğõ günler CHP
grup odasõna gidiyorum.
Bir gün İnönü yanõna çağõr-
dõ.Sigara içip içmediğimi sordu.
“İçiyorum” dedim.
“Yak bir tane” dedi. Yaktõm.
“Şimdi şöyle üfle” dedi. İstek
beni şaşõrttõ ama İnönü bu, istek
değil, bir emirdi. Üfledim duma-
nõ. İnönü oh çeker gibi oldu.
Doğrusu büyük İnönü’nün böy-
le bir istekte bulunmasõnõ, havaya
üflediğim dumanõ koklamasõnõ
yadõrgamõştõm.
İnönü’yü yakõndan bilen birine
sordum. Gülerek dedi ki: “Paşa-
ya doktorlar şu kadar gün sigara
içmeyeceksin demişler. O da
dumanı ile avunuyor!”
Özden Toker: İnönü için kimi-
leri cimri derler. Oysa İnönü her
konuda olduğu gibi para konu-
sunda da “hesaplıydı.”
Siyaset gereği görevinden alõ-
nan, ister bakan olsun, ister bü-
rokrat, Mevhibe Hanõm’dan gidip
eşini görmesini isterdi. Nedenini
de açõklayarak, “Şimdi teselliye
en gereksindikleri zaman” der-
di.
Atatürk’ün evlenmesini iste-
yenlerin başõnda İnönü geliyor.
Boşandõklarõ haberini alõnca ağ-
ladõ. Gözyaşlarõnõn ve gözlerindeki
kõzarõklõğõn görülmemesi için bir
süre siyah gözlük taktõ.
Latife Hanõm’la ilgisini hiç kes-
medi: Zaten Atatürk de Latife
Hanõmõ her zaman himaye etme-
sini istemişti İnönü’den...
Köşk’te gece...
‘Bizler Cumhuriyet
çocuklarıyız’
Özden Toker, Çankaya
Köşk’ündeki gece yaşamõnõ an-
lattõ:
Kimi geceler Köşk’te film iz-
lenirdi. Köşk’ün bir salonunda
makine kurulur.
O sõrada kentin bir sinemasõn-
da gösterilmekte olan filmin bü-
yük bobini bir araçla Köşk’e ge-
tirilir, izlenir, tekrar sinemaya ia-
de edilirdi.
İnönü ailesinin izlediği filmler:
Ünlü “Rüzgâr Gibi Geçti” ve
“Cesur Kaptan”.
Bahar aylarõnda Yalova’da
kaplõcalara gidilirdi. Sõcak ban-
yo alõnõr. Otelde kalõnõr. Öldük-
ten sonra Atatürk’ün Yalova’daki
köşkünde kalõnõrdõ. Yaz aylarõ
Florya’daki Atatürk konutunda
geçirilirdi..
İnönü söylenenin tersine cimri
değildi, hesaplõ yaşardõ.
Bir zamanlarõn ünlü terzisi İz-
zet’ten giyinirdi.
İsmet İnönü iyi bir aile baba-
sõydõ çocuklarõyla eşiyle mutlu bir
yaşam sürdü. Başbakanlõk günle-
rinde de Köşk’te de ve 1950’den
sonra ana muhalefet liderliği gö-
revini yaparken de düzenli yaşa-
mõnõ hiç aksatmadan sürdürdü.
Bir anõmõ araya sõkõştõrayõm:
Torunlarõnõn saçõnõ çekiştirdik-
lerine tanõk olmuştum. O büyük
devlet adamõ, sõrtõnda, kalbinde,
yüreğinde ve kafasõnda kocaman
tarih yaşayan İnönü, torunlarõnõn
yaramazlõklarõna ses etmiyordu.
Bir gün İnönü’ye hangi toru-
nunu daha çok sevdiğini sordum.
“En son doğanı” dedi.
O sõrada son torun Toker aile-
sinin üçüncü çocuğu Güçlü idi.
A
tatürk devrimleriyle ya-
şõt… Atatürk’ün amaç-
ladõğõ Türk kadõnõnõn
günümüzdeki simgesi… Ata-
türk’ün başbakanõ ve yol arkada-
şõ İsmet İnönü’ün kõzõ Özden
İnönü:
Atatürk Cumhuriyetini, babasõ 2.
Cumhurbaşkanõ İsmet İnönü’yü,
Köşk’teki hem zorlu günlerini
hem de aile yaşamõnõn bilinmeyen
yönlerini…siyasetçi olsun olmasõn,
her kuşağõn ders çõkarabileceği
olaylarõ anlatõyor:
DİYOR Kİ…
Benim kuşağõm, nüfusu 13 mil-
yon civarõnda tahmin edilen gen-
cecik bir ülkenin emekleme ça-
ğõnda dünyaya geldi.
Lozan Barõş Antlaşmasõ ile ye-
ni çizilmiş sõnõrlarõmõz arasõnda ka-
lan yepyeni bir Cumhuriyet...
Türkiye Cumhuriyeti...
İki kõtayõ birleştiren bir köprü
üzerine kurulmuş, asõrlardan beri
değişik õrklarõn, kültürlerin yaşa-
dõğõ, doğanõn bütün güzelliklerini
ve zorluklarõnõ içinde taşõyan coğ-
rafi bir yerleşime sahip bir ülke.
İnsanlar gibi imparatorluklarõn
da geçici olduğu bir gerçek. 6
asõr süren Osmanlõ İmparatorluğu
senelerce içinde ve dõşõnda verdi-
ği mücadelelerin sonunda parça-
lanmõştõ.
İşte o zaman dünya tarihinden ve
haritasõndan silinmeyi kabul et-
meyen Türk Milleti, Büyük Ata-
türk’ün önderliğinde Kurtuluş Sa-
vaşõ’nõ başlatmõş ve Türkiye Cum-
huriyeti’ni kurmayõ başarmõştõ.
Başlangõçta “Cumhuriyet”
devrimleri, kanunlarõ, yaşam tar-
zõ ile memleketimizin değişik böl-
gelerinde, şehirlerinde, kasabala-
rõnda, köylerinde, o günkü ulaşõm
ve iletişim olanaklarõnõ, daha doğ-
rusu olanaksõzlõklarõnõ göz önüne
alõrsak, doğal olarak, farklõ şekil-
lerde algõlandõ.
Ama bütün toplumu, milleti-
mizi, Kurtuluş Savaşõ’nda olduğu
gibi bir araya getiren büyük Ata-
türk’e duyulan minnet, şükran,
güven, sevgi ve kurulan Türkiye
Cumhuriyeti’ne duyulan bağlõlõk,
sorumluluk idi...
Biz birdik, beraberdik, Cumhu-
riyet bizimdi, biz onu kurmuştuk,
devrimlere inanõyorduk, güveni-
yorduk. Yaptõğõmõz doğruydu...
Onlarõ kabul etmiş, benimsemiş-
tik. Artõk sorumluluklarõ da bize
aitti. Onlarõ ilelebet yaşatmak için
elimizden her geleni yapacaktõk.
Bu birlik, bu heyecan, bize kar-
şõmõza çõkan bütün engelleri yõk-
ma gücünü sağlõyordu.
İşte biz, bu kuşak, Cumhuri-
yet’in ilk kuşağõ, bu şartlar içinde,
Türkiye’nin dört bir yanõnda, do-
ğusunda, batõsõnda, kuzeyinde,
güneyinde, değişik yerlerde, de-
ğişik konumlarda, şartlarda dün-
yaya gözlerimizi açtõk.
Ben, kaderin bir cilvesi olarak
Çankaya’daki baba evinde gözle-
rimi açtõm.
7 yaşõndaki, Başkent Anka-
ra’da.
Ben ailemizin 4. çocuğuyum. İs-
tanbul Süleymaniye’de 1919 so-
nunda doğup, Kurtuluş Savaşõ sõ-
rasõnda Malatya’da kaybettikleri
İzzet Ağabeyimden sonra Ömer
Ağabeyim İzmir’de 1924’te, Er-
dal Ağabeyim, benim gibi Çan-
kaya’da 1926’da dünyaya gelmiş.
Biz hepimiz Cumhuriyet ço-
cuklarõyõz.
NASIL BİR AİLE?
..1923’te Türkiye Cumhuriyeti
kurulunca Gazi Mustafa Kemal
Paşa, cumhurbaşkanõ seçilmiş,
babam İsmet Paşa da onun baş-
bakanõ olmuştu.
Bizler Başbakan İsmet Paşa’nõn
çocuklarõ olarak büyüdük ve Cum-
hurbaşkanõ İsmet İnönü’nün ço-
cuklarõ olarak hayata atõldõk...
Nasõl bir aileden geliyorduk?
Babamõn babasõ, büyükbabam,
Hacı Reşit Bey Bitlis kökenli
Kürümoğullarõ ailesinden. Baba-
annem Cevriye Hanõm ise Tuna-
boyu Deliorman Türklerinden.
Tipik bir Osmanlõ-Türk aile ör-
neği...
Baba Anadolulu, anne Rumeli-
li. Tabii bunun tersi de olabilirdi.
Bu kadarla kalmõyor. Babam da
bir Rumelili kõzla evleniyor. O da
Bulgaristan’õn Ziştov bölgesin-
den.
1916’da evleniyorlar, babam
değişik cephelerde, annem im-
kân bulduğu kadar cephe gerisin-
de onu izleyerek 9 yõl birbirlerin-
den uzakta yaşõyorlar.
Cumhuriyet kuruluyor, Ankara
Başkent. Nihayet annemle babam
Çankaya’daki eski bağ evinde bu-
luşuyorlar.
YETİŞME BİÇİMİ
VE AİLE
Mevhibe Hanõm artõk başbakan
eşi. Şimdi sizle Erdal Ağabeyimin
ailemiz hakkõndaki bir yorumunu
paylaşmak istiyorum. Bakõn ne di-
yor:
Burada annemle günün ilerici,
aydõn hanõmlarõ arasõnda önemli
bir yetişme farkõ olduğuna işaret
etmek istiyorum. Ayrõca bu farkõn
geçici bir eksiklik doğurmuş gibi
görünmekle birlikte, zaman için-
de annemle babamõn hem kendi
aralarõndaki uyum, hem de top-
lumumuzla aralarõndaki uyum
bakõmõndan kalõcõ bir üstünlük
sağladõğõna inanõyorum.
Annem babamla evleninceye
kadar Osmanlõ döneminin örf ve
âdetleri ve geleneksel eğitim an-
layõşõ içinde yetişmiş bir genç
kõzdõ. Okumasõ, yazmasõ, güzel sa-
natlara ilgisi ile Batõ’dan gelen ile-
rici akõmlara olumlu yaklaşacak
durumda idi. Ama henüz bu yol-
da hiçbir adõm atmamõştõ. Evlen-
dikten sonra babama duyduğu
sevgi, saygõ ve güvenin yansõma-
sõ olarak Batõlõlaşmaya başladõ.
Cumhuriyetin Batõ’dan aldõğõ ve
toplumumuza uydurduğu yaşam
biçimini adõm adõm benimsedi
ve bunu yaparken her adõmda
çocukluğundan gelen geleneksel
kültürüne doğrudan karşõ çõkma-
maya, tam tersine, ikisini olabil-
diğince bir arada yaşayacak bi-
çimde davranmaya hep dikkat et-
ti.
Aynõ şey babam için de büyük
ölçüde doğrudur. O da geleneksel
bir aile ortamõndan başlayarak,
okulda aldõğõ eğitimle, edindiği de-
neyimlerle ve Atatürk’e duyduğu
saygõ ve güvenle adõm adõm çok
kararlõ ve bilinçli bir şekilde Ba-
tõlõ yaşam biçimine kendini uy-
duran bir senteze ulaşmõştõ.
Bu yüzden ailemizde ve biz
çocuklarda hiçbir zaman örneğin
yüzyõlõn başlarõnda romancõlarõ-
mõzõn mizah konusu ettiği tipte bir
Batõ hayranlõğõ yaşanmamõştõr.
Siyasete girdiğimde beni izleyen
gazetecileri şaşõrtacak şekilde va-
tandaşlarõmla kolay ilişki kura-
bilmemin, gezdiğimiz kasaba ve
köylerde hiç yabancõlõk çekme-
menin sõrrõ da işte bu yetişme tar-
zõndadõr.
S Ü R E C E K
ÖZDEN TOKER İNÖNÜ’YÜ ANLATIYOR (1)
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) - An-
kara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ, “Kurban ba-
ğışı kesim ihalelerinde
yolsuzluk” iddiasõna
ilişkin soruşturma so-
nucunda, aralarõnda,
LÖSEV Yönetim Ku-
rulu Başkanõ Üstün
Ezer, Deniz Feneri
Derneği Başkanõ Meh-
met Cengiz ve Meh-
metçik Vakfõ Genel
Müdürü Salih Güloğ-
lu’nun da aralarõnda
bulunduğu 45 sanõk
hakkõnda dava açtõ.
Cumhuriyet Savcõla-
rõ Mehmet Tamöz ve
Hüseyin Kocabey ta-
rafõndan açõlan dava-
nõn iddianamesinde,
“Vakıf veya dernek
tüzelkişiliğini araç
olarak kullanıp, dini
inanç ve duyguları is-
tismar etmek suretiy-
le nitelikli dolandırı-
cılık” suçundan Gü-
loğlu’nun 156 bin 334
defa, Cengiz’in 6 bin
370 defa, Ezer’in ise 52
bin 10 defa ayrõ ayrõ ce-
zalandõrõlmalarõ talep
edildi. Buna göre, Gü-
loğlu’nun 1 milyon 94
bin 338, Ezer’in 364
bin 70 ve Cengiz’in ise
44 bin 590 yõla kadar
hapisle cezalandõrõl-
malarõ isteniyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Çağ-
daş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanõ ve
gazetemiz yazarõ Mustafa Ekmekçi, aramõzdan ay-
rõlõşõnõn 13. yõlõnda gömütü başõnda ve gazetemi-
zin Ankara temsilciliğinde törenlerle anõldõ. Ek-
mekçi’nin eşi Aldoğan Ekmekçi,
yaptõğõ konuşmada, “Ekmekçi ya-
şasaydı, Mustafa Balbay bu kadar
içeride kalmazdı” dedi.
Ekmekçi için ilk anma töreni,
Ankara Cebeci Asri Mezarlõ-
ğõ’ndaki gömütü başõnda yapõldõ.
Törene, eşi Aldoğan Ekmekçi,
ÇGD Genel Başkanõ Ahmet Aba-
kay, gazetemiz yazarlarõ Ali Aba-
lı ve Işık Kansu, Türkiye İnsan Haklarõ Kurumu
Vakfõ Başkanõ Muzaffer İlhan Erdost, Köy Ens-
titüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfõ üyesi Ali Kına-
cı, Ekmekçi’nin dostlarõ ve gazeteciler katõldõ.
1 milyon yıl
Yazarımız Ekmekçi anıldı
KURBAN YOLSUZLUĞU
ANKARA (ANKA) - Araştõrmacõ ve Strateji
Uzmanõ Erhan Göksel (51), ABD’de kaldõğõ otel
odasõnda yaşamõnõ yitirdi.
Göksel, politik danõşmanlõk hizmetlerine, 1989’da
Verso Siyasal Araştõrmalar Merkezi’ni kurarak Ad-
nan Kahveci ile birlikte başladõ. Göksel, Turgut
Özal, Süleyman Demirel, Tansu
Çiller, Aydın Güven Gürkan,
Hikmet Çetin, Deniz Baykal, Me-
sut Yılmaz, Melih Gökçek gibi si-
yasilere danõşmanlõk yaptõ. 1996’da
Bulgar Başbakanõ İvan Kostov’un,
1999’da Kazakistan Devlet Başkanõ
Nursultan Nazarbayev’in baş-
kanlõk kampanyalarõnõ yürüten
Göksel, 1998-2000 arasõnda
ABD’de Başkan Yardõmcõsõ Al Gore’a Ortadoğu
danõşmanlõğõ yaptõ. Göksel, “Ergenekon” soruş-
turmasõ kapsamõnda da gözaltõna alõnõp ifadesi alõn-
dõktan sonra serbest bõrakõlmõştõ. Göksel hakkõn-
da daha sonra takipsizlik kararõ verilmişti.
Göksel yaşamını yitirdi
ABD’DE OTEL ODASINDA ÖLÜ BULUNDU
ÖLÜMÜNÜN 13. YILDÖNÜMÜ
HİLAL KÖSE
Bayrampaşa Ceza-
evi’nde 12 tutuklu ve
hükümlünün yaşamõnõ
yitirdiği ‘Hayata Dö-
nüş’operasyonuna iliş-
kin soruşturma, jandar-
ma görevlilerinin kim-
likleri belirlenemediği
için tamamlanamõyor.
Eyüp Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, Bayram-
paşa Cezaevi’nde 19
Aralõk 2000’de düzen-
lenen operasyona iliş-
kin, ‘görev sınırını aşa-
rak faili bilinmeyecek
şekilde birden çok
adam öldürmek, adam
öldürmeye teşebbüs’
suçlarõndan ayrõ bir so-
ruşturma yürütüyor.
Şüphelileri ‘meçhul’
olan soruşturma dosya-
sõ, 39 jandarma eri hak-
kõnda açõlan davadan
ayrõldõ. Ayõrma kararõ-
nõ veren Cumhuriyet
Savcõsõ Ali İhsan De-
mirel, operasyonda, tu-
tuklu ve hükümlülerin
bulunduğu bölüme fiilen
müdahale eden Ankara
Jandarma Komando
Özel Asayiş Komutan-
lõğõ’ndan, operasyonda
görevli personel sayõsõ-
nõn, görevinin ve isim
listesinin gönderilmedi-
ğine dikkat çekti. Savcõ,
ilgili birimlerle birçok
kez yazõşma yapõldõğõ
halde bilgi alõnamadõ-
ğõnõ söyledi.
Savcõ Demirel, jan-
darma görevlisi 214 şüp-
heli hakkõnda da takip-
sizlik kararõ verdi.
Eyüp 3. Asliye Ceza
Mahkemesi’nde 1615
cezaevi ve jandarma gö-
revlisinin ‘görevi kötü-
ye kullanmak, tutuk-
lulara kötü davran-
mak’ suçlarõndan yar-
gõlandõklarõ dava 2008
yõlõnda zamanaşõmõ ne-
deniyle düşürüldü. Ope-
rasyonun mağduru 167
tutuklu ve hükümlünün
‘cezaevi idaresine top-
lu isyan’ davasõ da avu-
katlarõn beraat kararõ ta-
leplerine karşõn zama-
naşõmõna girmişti.
12 ölüm
‘meçhul’
HAYATA DÖNÜŞ OPERASYONU