25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 28 NİSAN 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ POLİTİK ERİNÇ YELDAN Neoliberalizmin Yeni Tılsımı: Mali Kural İktisat öğretisinin yakın geçmişini anımsarsak bir dizi klişe ve sözcük oyunlarıyla dolu olduğunu görürüz. Çok değil, 24 Ocak 1980 sonrası dönemi anımsayalım: Serbestleştirme, özelleştirme ve transformasyon kavramları 12 Eylül sonrası “yapısal reformcularının” dilinden düşmüyordu. Bu sözcük oyunları, o günlerde tek bir reçeteyle de anılıyordu: Fiyatları doğru saptayın. Yani, “piyasaya müdahale etmeyin”; “pazar fiyatları serbestçe belirlendiğinde kaynakların kullanımı optimal olacaktır”. Dönemin sloganı ise “Başka alternatif yok” idi. 1990’lar yeni klişeler yarattı; finansal serbestlik, esnekleştirme, kuralsızlaştırma (de-regülasyon) vb... Finansal sermaye üzerine olan bütün denetimlerin kaldırılması ve yeni finansal ürünlerin piyasaya sunulması ile birlikte küresel ekonomi bir anda kumarhane kapitalizmine dönüştürüldü. 1994 Meksika ve Türkiye, 1997 Asya, 1998 Brezilya, 2001 Türkiye ve Arjantin krizleri, bu dönemin makro politikalarının doğrudan ürünü oldu. 2000’li yıllar ise enflasyon hedeflemesi ve serbest yüzen kur rejimi saplantıları ile geçildi. Büyük moderasyon diye anılan genişleme konjonktürünün sunduğu sahte cennetlerin sonu ise 2007’de patlak veren küresel kriz ile birlikte yaşanan yeni bir hayal kırıklığı idi. Finansal sistemde istikrar sağlamadan, fiyat düzeyinde istikrar sağlamaya çalışmanın tek başına makro ekonomik istikrarı sağlamaya yetmeyeceği gerçeğini öğrenmenin bedeli, dünya çapında yaşanan bir kriz ile ödenmekteydi. Ancak ortodoks iktisat öğretisi, çocuk masallarındaki “gümüş kurşun” arayışından vazgeçmedi. Simyagerler dünyasının peşinde olduğu sihirli sözcükler, tılsımlı kavramlar, egzotik öyküler harmanlandı ve sonunda yeni reçete ortaya dökülüverdi: Mali kural! Mali kural, verili büyüme tahminleri altında, maliye idaresinin kamu bütçesinde dengeyi (ya da sürdürülebilir ve makul düzeyde kamu açığını) sağlamak yükümlülüğü olarak özetlenebilir. Kavram, Türk iktisat gündemine ilk olarak geçen eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) ile girdi. OVP metni, “Orta Vadeli Program döneminde (2010-2012) ekonomide rekabet gücünü arttıracak, büyümeyi ve mali dengelerdeki iyileşmeyi kalıcı hale getirecek kapsamlı bir yapısal reform programı da uygulamaya konulacaktır” ifadesinden hareketle, baş sıraya “Mali kural uygulamasına geçilecektir” ilkesini koymaktaydı. OVP metninde ayrıca cebirsel olarak mali kuralın “kuramsal” tanımını da sunuluyordu. Buna göre, diyelim ki bütçe açığının milli gelire oranının hedefi a*, milli gelir büyüme hedefi de b* olsun. Geçen yıl gerçekleşen bütçe açığının milli gelire oranını da a-1 diye gösterelim. Diyelim ki bazı “olumsuz” iç ve dış koşullar sonucunda milli gelir büyüme hızı b* hızından, kamu açığı da a* hedefinden sapmaktadır. Dolayısıyla, bütçe açığının düzeyine “müdahale” etmek gerekecektir. Bu müdahalenin bazı katsayıları olduğunu varsayalım, k1 ve k2 gibi. Bu durumda kamunun bütçe açığındaki uyarlama miktarı k1 (a-1 – a*)+k2(b – b*) ifadesiyle tanımlanabilir. Bu ifadenin aslında herhangi bir “kuramsal” boyutunun olmadığını; doğrudan doğruya bir özdeşlikten ibaret kaldığını görmek için iktisat öğrencisi olmanın gerekmediği açıktır. Sembollerin tanımı zaten a* ve b* ile varsayılan hedeflerden sapmanın bir “uyarlama” gerektireceğini söylemektedir. Bir özdeşlikten ibaret kalan bu deyişin “kural” yanı nerededir? Bunun ötesinde, “uyarlama” hangi araçlarla yürütülecektir? Kuraldan sapma durumunda uygulanacak olan “uyarlamanın” miktarı, ekonominin gelir dağılımı, istihdam/işsizlik, ücret düzeyi, tasarruf, yatırım, dış denge, faiz, döviz kuru ve parasal büyüklükleri gibi geri kalan makro ekonomik göstergeleri ile nasıl bir ilişkide olacaktır? Bu sorulara yanıt aramayan bir “politika kuralının” kuramsal tutarlılığından söz etmek olanaksızdır. OVP metni, “parametrelere ilişkin değerler, kamu açığının tanım ve kapsamı, uygulama, izleme ve raporlamaya ilişkin ayrıntılar, istisnai hükümler ve diğer hususlar, mali kurala ilişkin altyapıyı oluşturma sürecinde nihai hale getirilecektir” dipnotuyla söz konusu soruları şimdilik “ileri” bir tarihe bırakmıştır. Anlaşılan şimdilik önemli olan, “beklentilerin idaresi” ve “piyasa oyuncularına” şeffaflık ve güven aşılanması sorunundan ibarettir. Buraya kadar vurguladıklarımızdan Türk maliye sisteminde her şeyin yolunda olduğu; dolayısıyla, herhangi bir politika değişikliğine gerek olmadığı sonucu çıkartılmamalıdır. Tersine, Türkiye’nin, ? vergi yapısını mevcut adaletsiz konumundan daha adaletli ve dengeli bir yapıya kavuşturacak kapsamlı bir vergi reformuna; ? kamu harcamalarının daha yakından izlenmesine olanak sağlayacak bir harcama reformuna; ? ve bölgesel eşitsizliklerin azaltılmasına ve bölgesel kalkınmaya öncelik edecek bir kamu yatırım ve istihdam stratejisine şiddetle ihtiyacı vardır. Kamunun bütçe “uyarlamalarının”, “piyasa oyuncularına güven sağlamak” için kullanılan mistik kavramlara ve basit söz oyunlarına indirgenemeyecek kadar ciddi bir politika aracı olduğu unutulmamalıdır. ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr 3 Mart’ta çadırları sök- meye başladıklarında içimdeki umut yerini hüz- ne bırakmıştı. Hatta gazetedeki arka- daşlarla da paylaşmıştım duygularımı. “Ankara’nın Sakarya Caddesi’nde 78 gündür süren hak arama savaşı, mey- danı boşaltırlarsa tamamen biter” de- miştim. Oysa onlar 1 Nisan’da geri ge- leceklerini düşünüyorlardı. Çoluk ço- cuklarından aylardan beri ayrıydılar. Biraz soluklanmak, güç toplamak isti- yorlardı haklı olarak. Üstelik Türk-İş’in kararı da bu yöndeydi... Ben ise Ankara’daki çadırlara konuk olduğumda, halkın onları sarıp sarma- layan desteğine, sevgisine şahit oldu- ğumda, “bizim için dayanın, yanınızda- yız” sözlerini duyduğumda TEKEL işçi- sinin bu eylemi “Türkiye için yeni bir umut” diye düşünmüştüm. Bir hak arama mücadelesinin çok ötesine ta- şınmıştı. İşçileri kadrosuz ve güvence- siz çalışmaya mahkûm eden 4-C yal- nız TEKEL işçilerinin değil herkesin so- runuydu. Eylemin çoğalarak sürdürül- mesi gerekiyordu... Nitekim 1 Nisan’da geri döndükle- rinde alınmadılar Sakarya’ya. Daha kentin girişinde durdurdular otobüsleri, yeniden coplandılar, üzerlerine tazyikli sular sıkıldı. Peki ne oldu bu arada TEKEL işçisi- ne? Tek Gıda-İş Sendikası Başkanı Mustafa Türkel ile son gelişmeleri ko- nuştuğumuzda “Biz de hükümet de herkes Anayasa Mahkemesi’nin kararı- nı bekliyor. Bu arada eylem takvimini de hazırladık” dedi. Hatırlarsanız 1 Şubat’ta 4-C’yi imza- lamadıkları için 8 bin 350 TEKEL işçisinin hizmet akit- leri feshedilmişti. Bugün İş- kur kayıtlarına göre devlet, 8 bin 104 TEKEL işçisine iş kaybı tazminatı ödü- yor. Yani 8 bin 104 işçi 4-C’yi imzala- madı. Mustafa Türkel bunları “Hükü- metin bunca baskısına karşın aradan geçen süre içinde sadece 86 işçi 4- C’yi imzaladı. 160 kişi de Sosyal Hiz- metler Kurumu’ndan gelenler” diye ta- nımladı. Yani öksüz ve yetim oldukları için devlet tarafından yetiştirilenler ve devletin iş sağlama yükümlülüğü bulu- nan kişiler. Anlayacağınız TEKEL işçileri cephe- sinde geri adım yok. 1 Mayıs’ta yeni- den meydanlara inecekler. Bu arada Türkel de “Ankara’dan asla vazgeçme- dik. Bir gece ansızın geleceğiz” diyor. Peki biz yeniden TEKEL işçisinin ya- nında olmaya ne zaman başlayacağız? Sahi TEKEL İşçisine Ne Oldu? Ve Başbakan tecavüz haberine kızdı... Akfen Holding, GYO’nun halka arzõ öncesinde şirketteki yüzde 32’lik Goldman Sachs payõnõ geri alacak. Ekonomi Servisi - Akfen Holding Yöne- tim Kurulu Başkanõ Hamdi Akın, Akfen Gayrimenkul Yatõrõm Ortaklõğõ’nõn (GYO) halka arzõ öncesinde, şirkette bulunan Gold- man Sachs payõnõ geri almak üzere görüş- meler yaptõklarõnõ ve görüşmeleri bitirmek üzere olduklarõnõ söyledi. ABD sermaye piyasasõ kurulu (SEC), yatõ- rõm bankasõ Goldman Sachs hakkõnda, tutsat (mortgage) piyasasõndaki riskli işlemleriyle il- gili ayrõntõlarõ sakladõğõ gerekçesiyle önceki haf- ta soruşturma başlatmõştõ. Banka, müşterileri- nin aleyhine işlemler yaparak kendi çõkarlarõ- nõ korumakla suçlanõyor. İş Yatõrõm’õn düzenlediği yatõrõmcõ konfe- ransõnda, bir soru üzerine Akõn, “Akfen GYO’nun halka arzından önce şirkette bulunan yüzde 32 oranındaki Goldman Sachs payını geri alacağız, bunu sermaye ar- tırımı yoluyla da alabilirdik ancak biz be- delini ödeyip satın alacağız. Anlaşmayı bi- tirmek üzereyiz” dedi. Halka arz süreci devam eden Akfen Hol- ding için beklediklerinden daha yoğun ilgi ile karşõlaştõklarõnõ ifade eden Akõn, halka ar- zõn 5-6 Mayõs tarihleri arasõnda yapõlacağõ- nõ belirtti. G. Sachs’õ e-postalar ele verdi Ette ithalat kararõna AKP’den de itiraz varEski Tarõm Bakanõ Prof. Sami Güçlü, et ithalatõna giderek fiyatlarõ geriletme formülünün hayvancõlõğa hiçbir fayda getirmeyeceğini belirterek, “Bütün emekler boşa gider” dedi. MURAT KIŞLALI ANKARA - AKP’nin önceki Tarõm ve Köyişleri Bakanõ Prof. Dr. Sami Güç- lü, hükümetin düğmeye bastõğõ et itha- latõ ile ilgili olarak “İthalatı çok kul- lanılır enstrüman haline getirmenin bu kadar emek verdiğimiz hayvancı- lığa faydalı olacağını düşünmüyo- rum. Bu emekleri boşa çıkaracaktır. Bu kadar kaynak ayırdığımız, geliş- mesi için emek verdiğimiz alanda kendimizi sıkıntıya sokmuş oluruz” dedi. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hayvan Yetiştirme Ana Bilim Dalõ öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı da, hükümetin ABD ve AB’nin istekleri doğrultusun- da uyguladõğõ tarõm politikalarõnõn Tür- kiye’yi bu duruma soktuğunu söyledi. Eski Tarõm ve Köyişleri Bakanõ Güç- lü, etin ithalata açõlmasõnõ Cumhuriyet’e şöyle değerlendirdi: “Hazırladığımız hayvancılık geliştirme stratejisi ile 2003’ten bu yana tarımsal destekler- de hayvancılığa ilişkin paylar çok arttırıldı. Hayvan ıslahında çok yol alındı. Ama fiyat mekanizması ayrı bir konu. O kendi kuralları içinde yürü- yor. İthalat çok dikkatli yapılmalıdır. Aksi halde bu kadar emek boşa gi- debilir. Türkiye’de hâlâ çok küçük öl- çekli işletmeler var. Bunların uzun sü- reli dayanmasına imkân yok. Mali- yetleri karşılayamadıkları anda elden çıkarmaları lazım. Fiyat artışlarını kontrol edecek tedbirlere başvurula- bilir. Ama ithalatı çok kullanılır ens- trüman haline getirmenin bu kadar emek verdiğimiz hayvancılığa fay- dalı olacağını düşünmüyorum.” Bugün fiyatlar düşüyor Tarõm ve Köyişleri Bakanõ Mehdi Eker, TBMM’deki görüşmeler sõrasõn- da gazetecilerin sorularõ üzerine “Yarın (bugün) et fiyatlarındaki düşüş etki- sini hissettirecek. Büyük marketlerde kıymanın kilo fiyatının 20 liranın al- tına düşmesini bekliyoruz. Toptan et kesim fiyatlarında da 1.5-2 lira düş- me gerçekleşti” diye konuştu. Ekonomi Servisi - ABD’li yatõrõm bankasõ Goldman Sachs hakkõnda Se- nato’da yapõlan görüşme öncesinde açõklanan e-posta bilgileri bankanõn Abaküs olarak bilinen teminatlandõ- rõlmõş borç yükümlülüklerini (CDO) nasõl meydana çõkardõğõnõ gösterdi. Bu arada Banka, bir dolandõrõcõlõk da- vasõyla daha ikinci bir darbe yedi. Bu dava toplu davaya dönüşebilecek. Da- vayõ hukuk bürosu ortağõ Darren Rob- bins açtõ. Goldman’õn son mali krizdeki rolü- nü ele alan ABD Senatosu araştõrma alt komitesi tarafõndan üyelere dağõtõlan şirket çalõşanlarõ arasõndaki e-posta trafiğine göre, bankanõn eski Amerika kõtasõ satõş ve işlemlerden sorumlu yöneticisi Thomas Montag’õn, şir- ketin ipoteğe dayalõ bir türev yatõrõmõ konusunda “b..tan bir iş” dediği ortaya çõktõ. Buna göre, Montag, 22 Haziran 2007’de Goldman ipotek işlemleri bö- lüm başkanõ Dainel Sparks’a gön- derdiği mail’de “şu Timberwolf ne b..tan bir iş” dedi. Timberwolf, CDO türev enstrüma- nõ olarak Mart 2007’de 1 milyar do- larlõk değerle ihraç edilmiş, 2008’de tasfiye olmuştu. Elektrik tüketimi kriz öncesine dönüyor Ekonomi Servisi - Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanõ Taner Yıldız, global krizin et- kisiyle düşen elektrik tüketim eğrisinde bu ay, 2008 yõlõ Nisan ayõ rakamlarõnõn yakalandõğõnõ bildirdi. Bakan Yõldõz, Gas&Power ile Enerji Petrol Gaz dergileri tarafõndan Ankara Sheraton Oteli’nde düzenlenen, “2010 Türkiye Ener- ji Zirvesi”nin açõlõşõnda konuştu. Sabancõ Holding CEO’su Ahmet Dör- düncü de Türkiye’nin, dünya enerji piyasa- sõndaki potansiyele ulaşmasõ için enerji viz- yonunu, arz güvenliği, serbestleşme, iklim- enerji entegrasyonu gibi unsurlardan oluşan bir üçgen üzerinde inşa etmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin artan enerji talebinin ciddi bir ya- tõrõm talebini de ortaya koyduğuna işaret eden Dördüncü, şöyle konuştu: “Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin elektrik talebinin yıl- lık ortalama yüzde 7 seviyesinde artması- nı bekliyoruz. Krizden yatırımlardan olum- suz etkilendiği göz önünde bulunduruldu- ğunda, Türkiye’nin arz güvenliği sorunu öncelikli konular arasında yer alacaktır.” Türkiye’yi bu duruma AKP getirdi Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Hayvan Yetiştirme Anabilim Dalõ öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, “Türkiye’yi bu hale sokan hükümet politikaları. AB ve ABD istekleri belirle- yici” dedi. Kaymakçõ, ithalatõn sakõncalarõnõ sõraladõ:  Et ithalat lobisi rant sağlayacak Lobi, önceden kurduğu şirketleri aracõlõğõyla büyük kârlar elde edecek. Dõşa bağõmlõlõk kesinlikle artacak.  Türkiye’ye niteliksiz et girecek Başta AB ve ABD’den deli dana ve buna benzer has- talõk riskleri girecek.  Hayvancılık çok olumsuz etkilenecek İç fiyatlarõ geçici olarak düşüreceği için insanlar ye- tiştiricilikten uzaklaşacak.  Aracılar azaltılmalı Tüketicinin verdiği fiyatõn ancak yüzde 40’õ üreticinin eline geçiyor. Arada toptancõ kasaplar, celepler, ya- bancõlarõn tekelindeki büyük marketler var.  Kooperatifleşme oranı düşük Üreticiler, hayvanlarõnõ kendileri kesip pazara gön- deremiyor, sanayici olamõyor. Sütte de durum böyle.  Küçükbaş hayvancılık desteklenmedi Küçükbaş hayvan nüfusu, son 30 yõlda 35 milyon- dan 23 milyona indi. Sõğõrcõ ABD ve AB stoklarõna pa- zar bulmak için Türkiye’deki hayvancõlõğõ sõğõrcõlõk yö- nünde değiştirmeye çalõştõ. Bu koyunculuğu vurdu.  Süt sektörü de hayvancılığı vurdu 2008’de 35 kuruşa inen süt fiyatlarõ daha sonra 80 ku- ruşa kadar çõktõ. Fiyatlar istikrarsõz olunca hayvancõ- lar kârlõ değil diye bir milyon anaç inek kesti. Açõk bü- yüdü.  Hükümetin yanlış politikaları Türkiye’nin gerçeklerine uygun ulusal tarõm politi- kalarõ ve bu konularõn devreye sokulmasõ lazõm. Hü- kümet, Türkiye’de ABD ve AB’nin istekleri doğrul- tusunda tarõm politikalarõ uyguluyor. DÜZELTME Van Ticaret Borsası (VATBO) Başkanı Feridun Irak, canlı hayvan ve et ithalatı kararı ile hay- vancılık sektörünün artık “kısmen” değil, “tam dı- şa bağımlı” hale geleceğini savunarak şunları söy- ledi: “Doğru yerde doğru yatırım yapılır ve des- teklenirse hayvancılık sektörü tekrar toparlanır ve fiyatlar dengelenir. “Doğru yer çayır ve meraların bol olduğu, eksi 20 ile artı 30 derece sıcaklık ara- lığına sahip Doğu Anadolu’dur. Bu iş Ege’de, Ak- deniz’de olmaz. VATBO olarak 9 bin 500 m2 bi- rinci sınıf tarım alanına Van Organize Tarım İş- letmeleri’ni kuruyoruz. Yatırımımız, 2 bin 500 da- mızlık süt sığırı, günlük 100 tonluk süt işletmesi ve biyogaz tesisinden oluşuyor. Hayvan başına 5 dö- nüm arazi ayırdık. Bu gibi tesisler desteklenirse et ihraç eden ülke haline geliriz.” (AA/VAN) Ette dışa bağımlılığı kıralım Goldman payõndan kurtulup halka açõlacak ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - ABD Başkanõ Barack Obama’nõn mali piyasalar üzerinde denetim sağlayan mali reform paketi Senato’daki Cumhuriyetçile- rin engeline takõldõ. Demokrat Partili senatörler mali reform paketinin genel kurulda görüşülmesine yönelik yapõ- lan oylamada gerekli olan 60 oyu el- de edemedi. Tasarõnõn maddelerine yö- nelik görüşmelere geçilmesi için ya- põlan oylamada 41 hayõr, 57 evet oyu kullanõldõ. Cumhuriyetçiler ve De- mokratlarõn Obama’nõn sağlõk refor- munun ardõndan en büyük önceliği olan mali reform paketi üzerinde bu hafta içinde müzakere etmesi bekleniyor. Gelişmeyi düş kõrõklõğõ olarak ta- nõmlayan Obama, mali sektör için ça- lõşan lobicilerin paketi “sulandıraca- ğı ya da öldüreceği” uyarõsõnda bu- lundu. Amerikan halkõnõn bunu kaldõ- ramayacağõnõ söyleyen Obama, “Tü- ketici güvenliğinin olmaması ve Wall Street’in hesap vermemesi yü- zünden ekonomimiz neredeyse diz çöktü ve milyonlarca Amerikalıyı ev- siz ve işsiz bıraktı” dedi. Yeni bir kri- zi önlemek için çalõştõklarõnõ ifade eden Obama, Senato’dan işine geri dönmesini istedi. Belgeleri Senatör Carl Levin açıkladı. Siirt’te yaşanan insanlık dışı teca- vüz olayları hakkında Başbakan ve ilgili bakanların ağız birliği etmişçesi- ne olayı “bir yıl önce gerçekleşmiş bir konunun basın tarafından bilerek gündeme getirilmesi” şekline indir- gemeleri bence olayın kendisi kadar dehşet verici. 2 yıldır süregelen ve kimsenin sesini çıkarmadığı olaylar dizisi... Üstelik birinin yankıları sürer- ken bir ikincisi, üstelik çok daha ca- nicesi gündeme geliyor. Pervari’de 8 çocuğun iki bebeğe tecavüz edip ölüme terk etmesi... Ne malum sıra- da diğerlerinin de olmadığı? Bu olay- lar üzerine ise Başbakan Erdoğan ve Bakanı Nimet Çubukçu “eski olayların neden üzerine gidiliyor, on- lar hakkında yasal işlem sürüyor?” diye kalkıp basını suçluyor. Tıpkı 23 Nisan’da koltuğunu bıraktığı küçük öğrenciye “İster asar, ister kesersin, sen Başbakansın” demesi gibi. Arka plandaki zihniyet önemli. Türkiye’nin giderek en önemli sorunlarından biri haline gelen te- cavüz, şiddet, aile içi taciz gibi olayların üstünü açacaklarına, ne- denlerini araştırmak için harekete geçeceklerine, yazılan haberlere yöneltiyorlar eleştiri oklarını. Küçük yaştaki kız çocuklarına tecavüz, aile içi tacizler toplumu- muzda alabildiğine yaygındır. Üs- telik eğilim genelde bu tür olayları örtbas etmektir. Kapalı toplumla- rın tipik özelliklerindendir. Kadını eve kapatmanın doğal sonuçların- dandır. AKP’nin kendi politikaları- nın doğal bir sonucudur. Hal böy- le iken elde kalan tek seçenek de yapılan haberlere kızmaktır... Cumhuriyetçiler mali reform paketini tökezletti B‹ L G ‹ T O P L U M U N A D O / R U / Ö Z L E M Y Ü Z A K Rahmi Koç Aygaz’da yönetime devam ediyor Dünkü gazetemizde sehven “Mustafa Koç Aygaz yö- netiminde” başlõğõyla yer alan haber, “Mustafa Rahmi Koç, Aygaz yönetiminde” şeklinde olacak- tõr. Haberin tam metni aşağõdadõr: Aygaz AŞ Yönetim Kurulu Başkanlõğõna Mustafa Rahmi Koç seçildi. Aygaz’õn Kamuyu Aydõnlatma Platformu’ndan yapõlan açõklamada kararõn şir- ketin Yönetim Kurulu’nun önceki gün gerçekleşti- rilen toplantõsõnda alõndõğõ belirtildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear