25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 NİSAN 2010/SAYI 1256 PAZAR 11 Acaba benden artist olur mu?IŞIL ÖZGENTÜRK 'İi T abii bu soruyu sormamın bir nedeni var, ünlü olmadığım için benim fotoğraflanmı çekmemişler ama saçlanmı Elidor saç markasının birlikte çalıştığı kıvırcık saç uzmanı Oidad yaptı. Oİdad'ın ailesi Harputlu, daha sonra Mardin'e oradan Beyrut'a 1969'da Amerika'ya göç etmişler. Benden söylemesi bu dünyada artık kimse yerinde oturmuyor. Oİdad'ın şimdi 70 tane sadece kıvırcık saç üzerine uzmanlaşmış kişilerin çalıştığı kuaför salonu var. Arapçası mükemmel ve kıvırcık saçları çok güzel, benimki pek güzel olmadı, daha dogrusu 1 onun yaptığını ben iki dakikada yapıyorum, (aslında benim yaşımda kıvırcık saç pek hoş olmuyör) ama gene de "şükran" demeyi ihmal ; etmedim. ji Bitmedi, daha sonra hani Hollyvvood'da : çekilen filmlerin kamera arkası çekimlerinde •vgörürsünüz, baş oyuncular bir karavana girer ve makyajları orada yapılır, eh bizimki de orada •yapıldı. Bu arada artist olmak çok iç açıcı değil, vsıradan bir makyaj için yarım saat put gibi duruyorsunuz, hadi bana bay bay... Şimdi ilginç bir gözlemimden söz edeceğim. Belki de New York'ta yaşayanlar sağlıklı beslenme denen olgunun fazlasıyla peşine düşmüşler, epeyce yer dolaştım iki tane McDonald's gördüm ve herkes incecik. Uzun bir yol geldim ya, bir ara acaba Paris'te miyim diye düşündüm, ama durum bu, anlaşılan New York zengin, fast food beslenme sanırım orta Amerika'da hâlâ hüküm sürüyor. Hay Allah moda yazarı olmaya niyet etmiştim, yeni trendleri yazacaktım. Birincisi bu yıl kimse düz ayakkabı giymeyecek, en az 18 pont ayakkabı olmazsa olmaz. Bir ara ben bu kadar yu'Hsek âyakkabılarla caddelerde koşar adım yürüyen kadınlara dalıp gitmişim, birileri beni uyardı, "Işıl burası Amerika yanlış anlaşılabilirsin ve kendini karakolda bulursun." Tamam bakmıyorum. SUTYENÜ BAR Eh, artık heyecanla beklenen maceramızı anlatmaya başlayayım. Efendim, artist makyajlarımızı yaptırıp, saçlarımızı kıvırttıktan sonra kankamla biraz ortalıktan kaybolmaya karar verdik. Yürüyoruz, erik ağaçları çiçek açmış, dört katlı evler, eski bizim rejansa benzeyen lokantalar, kitap okuyanın, yazı yazanın pek bol olduğu kahveler... Yürüye yürüye kentin ilk kurulduğu mahallelere geldik. ; f, Hudson Nehri'nin . kıyısında muhteşem derme çatma dükkânlar, neler var bir bakalım dedik. Vay canına bu dükkânlar sanki kuyumcu dükkânı, iki koruma kapıda bekliyor. Makyajlarımız tamam, saçlar havalı ya, bize pek ters bakmadılar ve biz de şöyle bir giysi fiyatlarına göz atmaya başladık, küçücük bir ipek bluz 5000 dolar, bir blucin muhtemelen Türkiye'de yapılmış 800 dolar, bunlar bildiğimizo çok ünlü markalar değil, bunlar şu parti kızı Paris Hilton'un, Hoolxor artistlerin mağazaları, hop hemen oradan kaçar gibi uzaklaşıyoruz. Bu arada Hudson Nehri'ne bakan muhteşem bir otel görüyoruz, hemen alt katında açık bir teras var. Kankamla kaç para olursa olsun verip şurada da birer içki içip sigara tüttürelim diyoruz. Tam masaya kuruluyoruz, sigaraları çıkarıyoruz ve bir garson yüzünde gayet küçümseyici bir ifade burada sigara içemeyeceğimizi söylüyor ve bize hemen yan sokaktaki rastgele atılmış sandalyeleri gösteriyor. Acayip bozuluyoruz, sokaktaki sandalyelere oturur oturmaz benim gözüme tam karşıdaki t bir bar çarpıyor, önünde her çeşit marka motosiklet, hayli tuhaf afişler, "Kalk kızım" diyorum, "Şu bara gidiyoruz, içimden bir his orasının tam bize göre oldugunu söylüyor. Aynca orada mutlaka sigara içiliyordur." Belki de New York'ta yaşayanlar sağlıklı beslenme denen olgunun fazlasıyla peşine düşmüşler, herkes İncecik. Uzun bir yol \ Igeldim ya, bll ara acaba Paris'te miyim diye düşündüm. Ama durum bu. Birara18pont topuklu âyakkabılarla caddelercJ koşar adım™ yürüyen kadınlara dalıp gitmişim. Bara giriyoruz ve ilk şaşkınlık, barın tavanında siz deyin 8 bin ben diyeyim 10 bin tane her renk ve bedende sutyen asılı. Fotoğraf çekmemize izin vermediler ben de olayı bizim Semih Poray'a anlattım, o da bana "adresi verirsen sana bunun karikatürünü çizerim," dedi, mecburen ve severek verdim. Dövmeli dövmeli adamlar, bikinisinin üstüne kot çeket giymiş, kısacık şortlu kızlar ve muhteşem bir contry müziği... Ben sigara paketimi çıkarıyorum dövmeli adam kapıyı işaret ediyor, tamam tamam ben de içmem ama bu sutyenlerin hikâyesi nedir bir anlasak. Efendim bu bir bahis meselesiymiş, gece ilerleyip kafalar iyi olunca, kadınlardan izin alınarak bahis oynanıyormuş, mosele şu kadının sutyeni şu numara ve rengi şu, bilen epeyce bir para alıyormuş ve sutyen tavana asılıyormuş. Peki, kadınların bundan çıkarı ne? Maksat eğlence, aynca "benim de orada sutyenim var" diye övünenler varmış. En ilginç hikâyelerden biri şöyle; şimdi dolgu sutyenler var ya, kadının biri onu giyip bara gelmiş, bahis başlamış herkes kadın için epeyce yüksek rakamlar söylüyor, kadın gözüne kestirdigi birine göz kırpmış ve eliyle 38 işarete yapmış, neyse ki, sadece bar sahibi görmüş ve karışmamış, o adam 38 demiş, millet adamı dalgaya almış sonunda kadın sutyenini çıkarmış ve görmüşler ki, takviyeli sutyen, n hayda bir kapışma başlamış, || kadıncagız da başlamış ağlamaya onun üstüne toplanan bütün paralar kadına verilmiş ve bir yıl içki sana bedava demişler. Başka muzip bir kadında üst üst dört sutyen giyip gelmiş ve tek tek çıkarmaya başlayınca bahis iyice karışmış. . . . Barda asılı olanlar sadece (] sutyenler değil, orîlarca işçi kaskı da duvarları süslüyor, meger onlar buraya gelen işçi müşterilerin kasklarıymış, ölenler olduğunda aileler getirip kaskı duvara astırıyorlarmış, ruhu şenlensin diye. Biz tabii bu hikâyeleri duyunca usuldan tüymeye başladık, hayır sandıgınız gibi endişeden değil, bizi New York'un tap bir restoranında bekliyorlar. Açıkça söyleyeyim sutyenli bar çok daha eğlenceliydi. On yıllık vizem var artık sık sık New York'a gitmeyi düşünüyorum. Burada hiç yabancılık çekmedim çünkü herkes yabancı. • isilozgenturk@gmail.com H- PAZARIN PENCERESINDEN SELÇUK EREZ Kaddafi'ye neden benzesin? I srail Dışişleri Bakanı Liberman, geçenlerde Başbakanımızın giderek Kaddafi'ye (ve Chavez'e) benzedigini ileri sürmüştü. Bugün, Sayın Liberman'ın yanıldıgını, Recep Tayyip Erdoğan'ın Kaddafi'ye neden benzemediğini açıklayacağız: 1. Kaddafi: Darbeci bir albaydır. R. Tayyip: Sadece bir yedek subaydır. 2. Kaddafi: 1970-80 yılları arasında Idi Amin'e, IRA'ya ve ve digerterörist örgütlere silah ve para sağlamıştır. 1988'de Londra'dan New York'a gitmekte olan Pan American uçagına bomba yerleştiren Libyalı görevliler uçagı havada patlatıp iskoçya'da Lokerbie'ye düşmesine yol açmışlardı. O zamanlar suçlamaları kabul etmeyen Kaddafi, sonra değişmiş, 2001'de bornbacıları yollayarak duruşmalarının yapılmasına olanak saglamış, bunlardan biri ömür boyu hapse mahkûm edilmişti. Kaddafi, sonradan bu uçak düştügünde ölenlerin ailelerine milyonlarca dolar tazminat ödemeyi de kabul etmişti. Bütün bu olumlu gelişmelere bakıp "Kaddafi değişti" diyenlerin sayısı az değildir. R.Tayyip: "Tutturmuşlar, 'Laiklik elden gidiyor 1 . Bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu" dediğinde soruşturma açılınca, "O Tayyip değilim. Ben artık yeni bir Tayyip'im" diyerek savunmuştu kendisini. Onun sonradan datekrarladığı "değiştim" sözlerine inanan da var, Inanmayan da. "Hele şu anayasa plebisiti bitsin, ardından RTE, Kaddafi gibi 40 yıl iktidarda kalsın da inanmayanlar onun nasıl da degiştiğini görürler" diyenler de var. 3. Kaddafi: "israil'in atom bombası sahibi olmasına ses çıkarmıyorsunuz da iran'a neden baskı yapıyorsunuz?" derniştir. R. Tayyip: "israil'de de nükleer silahlar var. iran'a bu yönde uyarı yapanlar Israil'e aynı uyarıyı yapmıyorlar" demiştir. 4. Kaddafi: Uluslararası Ceza Mahkemesi Sudan cumhurbaşkanı Beşir'i Darfur kıyımından sorumlu olarak yargılamak istediğinde, bunu kabul etmediklerini söylemiştir. R. Tayyip: "Darfur'da soykırım olmamıştır" demiştir. 5. Kaddafi: Suudi Arabistan kıralını sevmez, "ABD'nin uşagı" olarak niteler. R. Tayyip: Suudi Arabistan kıralını çok sever, katiyyen böyle şeyler söylemez. 6. Kaddafi: Ülkesindeki bir şirketi, italyanın ünlü futbol takımı Juventus'un ortağı yaptırmıştır. R. Tayyip: Türk Hava Yolları, Barcelona ile Manchester United takımlarının sponsoru' olmuştur. 7. R. Tayyip: İETT ve Erokspor'da futbol oynamıştır. Kaddafi: Kendi değil oğlu El Saadi futbol oynamıştır. 8. Kaddafi: Bütün Müslümanların imamı oldugunu açıklamıştır. R. Tayyip: Sadece sıradan bir imam-hatip mezunudur. Şimdi bütün bunlara bakıp iütfen söyleyin: Recep Tayyip Erdoğan'ın Kaddafi'ye benzediği nasıl ileri sürebilir? • selcukerez@gmall.com k a m i l m a s a r a c i @ g m a i l . c o Espirisentır Misafir şair Yalnızlığa inanan bir kadın doğum gecesini kutladı: Makyaj yapıp yattı. Ben bunca yılı pencere önünde saksı olarak geçirseydim. Sizin olsun şu, bu su bile istemezdim. Güneş doğuyor. Dünya bir kez daha yıkanıyor. SÜreyya Berfe (Toplu Şllrier) Ressamdan satılık Sınırlı miktarda ışık ve gölge ihtiyaçtan satılıktır. Ortak da olabilir. Off the record - Ne ayak ulen? - Tırnak içinde söylüyorum "pedikür.." Misafir çizer: Ergin Gülen Argodan al haberi KAYIŞ AŞIRMAK: Hile yapmak. HİNDİ: Kolaylıkla aldatılan zengin. Top-us ıhibinin sesî • Geciken adalet, adaletsizlik getirir. • Onlar haindi: Onurlu insanlar. "Stada gitme zamanı." "Gol seyretme zamanı." "Puanları toplama zamanı."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear