22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2010 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr ELELE son nefesini verdi Dostlar, Fransa’da bir kalemiz daha düştü! 2009’da 25. yaşõnõ dolduran, Fransa’da yaşayan yabancõlarõn mücadele simgesi derneğimiz “ELELE” onurlu bir hüsranla son nefesini verdi. Fransalõ Türklerin, Türkiye ve Türkçe hassasiyeti taşõyan herkesin gözbebeği, düşmanlarõnõn dahi saygõ duyduğu, en faal ve örnek göçmen örgütü ELELE 8 Nisan’da iflas bayrağõnõ kapõsõna astõ. 15 Nisan’da atanan kayyum birkaç gün içinde tasfiye işlemlerine başlayacak. Çeyrek yüzyõlõn birikimi göz göre göre berhava oldu. Niçin bu duruma düşüldü? Derneğimiz her şeyden önce Nicolas Sarkozy’nin kişiliğinde somutlanan yeni muhafazakâr- liberal görünümlü “çağdaş gericilik”in kurbanõ oldu. Fransa’daki iktidarõn tüm tarihsel ve toplumsal “entegrasyon” geleneğini bir kenara bõrakarak, adõ konmayan bir “asimilasyon” siyaseti başlatmasõ, resmi mercilerin kasõtlõ ve telaşlõ bir biçimde çõkarttõklarõ yeni sübvansiyon uygulamasõ ELELE’nin düşüşünü hazõrladõ. ELELE’nin Fransõz toplumundaki konumunu kavramaktan uzak Türkiye Cumhuriyeti ve temsilcilerinin bu kuruluşu yõllarca solcu ve muzõr bir “örgüt” görüp dõşlamalarõ, gidişatõ hazõrlayan bir başka etkendi. Son gelişmeler karşõsõndaki duyarsõzlõklarõysa içler acõsõydõ. Kuşkusuz bu süreçte bazõ dönemeçleri almasõnõ bilemeyen, yeterince ihtiyatlõ davranmayan ELELE derneğinin de payõ vardõ. Hürriyet Avrupa baskõsõ, Türkçe bazõ internet siteleri ve değerli ağabeyimiz Ali Sirmen dõşõnda Türkiye’den hiç kimsenin itibar etmediği bu olaya Fransa’nõn en saygõn 3 gazetesinden 2’si, Le Monde ve Libération geniş yer ayõrdõ. Özel muhabir yollayõp ELELE’nin kurucu müdürü Gaye Petek ve dernek çalõşanlarõyla söyleşi yaptõlar. AFP haber ajansõ durumu anlatan 4-5 bülten çõkarttõ. Bazõ Fransõz internet siteleri gelişmeyi, başlatõlan imza kampanyasõnõ yansõttõ. ELELE’nin düzenlediği basõn toplantõsõnda Petek’in de belirttiği gibi iktidarõn yeni uygulamasõnõ, Sarkozy’nin açõlõm politikasõ çerçevesinde hükümete soktuğu iki eski solcu, yeni “liberalleşmiş” üyenin gerçekleştirmiş olmasõ “kaderin acı cilvesi”ydi(!). “Göçmen” kavramõnõ Fransa’daki varlõklarõ 5 yõlõn altõnda olanlara sõnõrlayan iktidar, diğerlerinin (yani yüzde 95’in) kökenleri ve kültürünü yokmuş varsayarak hareket etmeye karar verdi. Farklõ yönde faaliyet gösterecek her türlü girişimi “yasal” yollardan boğmaya başladõ. Örneğin, Paris’te Gülbenkyan Vakfõ Ermeniler ve Portekizlilere, Soros Vakfõ Macarlar veya Doğu Avrupalõlara, Suudi Rabõta Vakfõ Araplara veya Abant Platformu (F. Gülen) Türklere yönelik bir kurum, dernek oluşturursa ne âlâ! Aksi takdirde yaklaşõk iki yüzyõldõr dünyaya örnek oluşturmuş “Fransız Entegrasyon” politikasõnõn ruhuna “El Fatiha”! Laik, hoşgörülü, değişik kültürlerin yeni zenginlikler doğurduğu, Fransa’yõ 2 asõr onurlandõrmõş kültür, bilim ve evrensel düşünce hayatõnõn tepesine yerleştirmiş bir dünya bakõşõna elveda! Ya 5 yõlda “Fransız” olursun ya da kokuşmuş siteler, sorunlu, varoşlaşan mahallelerde gettolaşõrsõn. “Uyumsuz”san sopa, “uyum”luysan köklerini unut! Alternatif mi? Tayyip Erdoğan son Fransa ziyaretinde Zenith salonuna topladõğõ 5 bin yandaşõna dersler verdi. “Türkiye dünyanın merkezindedir. Herkesin gözü Türkiye’nin üzerindedir...” Erdoğan’õn vazgeçtik dünyadaki öneminden, Fransa’da olduğunu, Sarkozy ile yemek yediğini, diğer temaslarõnõ Fransa’nõn hiçbir büyük kanalõ “bir saniye” dahi vermedi. Nerede “Van minıt”? Erdoğan en baskõcõ rejimleri hatõrlatan bir uygulamayla resmi TRT-Türk ve yandaş TV Kanal 24’ün 7 Nisan’da canlõ yayõmlanan 1.5 saate yakõn söylevinde işaret parmağõnõ tehditkâr bir edayla sallayarak üfürüyordu: “Hepiniz Fransız vatandaşı olun, siyasete ve toplumun içine girin, ama köklerinizi asla unutmayın. Asimile olmayın! Asimilasyon insanlık suçudur!” Peki ne öneriyordu? Fransa’da kurulacak Yunus Emre Kültür Merkezleri Türkçe öğretecekmiş. Başka? Değinilmeyen Gülen/Zaman ve Milli Görüş türevi örgütler Fransa’da da köşeleri tuttu. Mali sõkõntõlarõ yok ve her geçen gün göçmen Türk ve Kürtlerden nitelikli “mücahit” devşiriyorlar. Abant Platformu’nun 2006’da Paris’te düzenlediği toplantõya Türkiye’den davet edilen topluluğa harcanan parayla ELELE’nin 9 çalõşanõnõn 5 yõllõk maaşõ ödenebilirdi. Erdoğan’õn Paris toplantõsõna Fransa, hatta Almanya’dan otobüslerle “isim isim” taşõnan alkõşçõlarõn içinde yaşadõklarõ toplumlarõn yarõnõnõ düşüneceklerine inanmak için saf olmak gerek. TRT’nin yüzde 16’sõnõ satõn aldõğõ, merkezi Lyon’daki Euronews Türkçe servisinin başõna Zaman gazetesinin Paris muhabirini getiren, 15 kişilik kadroyu TRT aracõlõğõyla, 1 kişi hariç doğru dürüst Fransõzca bilmeyenlerden oluşturan zihniyet acaba hangi Avrupa’daki “muasır medeniyet” seviyesine erişmeyi hedefliyor? Sarkozy ve Erdoğan’õn kurmayõ hayal ettikleri dünya yeni “Soğuk Savaş”õ hazõrlõyor. Le Monde’un ELELE’nin başõna gelenleri özetlediği başlõk çok anlamlõydõ. “Yaşaması fazla ÖRNEK olan bir dernek, ELELE”. Türk göçmenlerini Fransõz yasa ve kurallarõ doğrultusunda yönlendiren, onlara başta kadõnlar olmak üzere eşitlikçi bir hizmet veren; Türkiye’yi Fransa’ya çok yönlü boyutlarõyla tanõtan bağõmsõz, laik, aydõnlõk ve insanõ ön plana çõkartan bir kuruluştu. El ele verip ELELE’yi yok ettiler. Gözyaşlarõmõz isyan duygularõnõ bastõramõyor. Ama burasõ Fransa! “ELELE” bitti, ama “EL ELELİK” bitmedi. Yarõndan umutluyuz... ugur.hukum@rfi.fr Yedi buçuk milyonluk İsviçre’de iki yüz binin üzerinde Alman var. Sadece doktorlar, mimarlar, otel elemanlarõ yeğlemiyor güney komşuyu. Kilise adamõndan medya mensubuna hemen hemen her meslek dalõnda Alman “işçiler” İsviçre’de ekmek parasõ peşinde! Özellikle işsizliğin arttõğõ son üç yõlda patlama yapmõş güney komşuya göç. İsviçre’de sürekli yaşayan iki yüz bin Almanõn yanõ sõra günübirlik sõnõrõ geçip, burada çalõşan ve akşama yine evine dönen on binlerce Almanõ da unutmamak gerek. İsviçre’deki õrkçõlarõn gündeminde çoktandõr sadece minareler yok. Almanlar da ilgilerini çekmeye başladõ! İki komşu ülke arasõnda bir süredir gerilim yaşanõyordu. Son aylarda buna bir de “kara para” gerilimi eklendi! İsviçre’nin vergi kaçõranlar için bir cennet olduğu sõr değil. Bu dünyanõn parababalarõ, uyuşturucu ve silah kaçakçõlarõ, fakirin fakiri Afrika ülkelerinin Avrupa, Amerika destekli milyarder krallarõ, cumhurbaşkanlarõ, başbakanlarõ paralarõnõ hep sõrdaş hesaplara yatõrdõlar. Hitler’den kaçan Alman komünistleri ile 25 bin Yahudiyi sõnõr kapõlarõndan geri çevirmiş olan İsviçre’nin, Nazilerin el koyduğu tonlarca Yahudi altõnõnõ kasalarõnda ta 1990’lõ yõllara kadar gizlediğini de unutmamak gerek. Son haftalarda ortaya atõlan verilere göre vergi kaçõran varlõklõ 100 bin Almanõn İsviçre bankalarõndaki sõrdaş hesaplarõnda 23 milyar Avro parasõ yatõyor. İsviçreli ünlü bilim insanõ, politikacõ ve kitap yazarõ Jean Ziegler’e göre bankalar oligarşisi ülke politikasõnõ çoktan ele almõş. “İsviçre insanı bankalarının arkasındadır” diyor Ziegler. “Ona göre banka hesaplarının gizliliği neredeyse insan haklarına eşit bir özgürlüktür! Ülkemde 21. yüzyılda çoğu gerçek hâlâ dışlanmaya devam ediyor.” Ziegler için bankalarda yatan yabancõ para ülkenin tek hammaddesi! “Fakat altın devir çoktan geride kaldı” diye konuşuyor ünlü bilim insanõ. “Birleşmiş bir Avrupa’da böyle yaşamaya devam edilemeyeceğini İsviçreli kabullenmek zorunda.” Binlerce Alman zengininin gizli hesaplarõnõ kopyalayan kim olduklarõ bilinmeyen kişiler, ellerindeki CD’leri Alman hükümetine, Bavyera, Kuzey Ren Vestfalya ve Baden-Württemberg eyaletlerine milyonlarca Avro karşõlõğõ satmayõ önerdiler. Aradan bir ay geçtikten sonra da yakalanõp, büyük cezalar alacağõndan korkan tam altõ bin kişinin kendisini ihbar ettiği şu günlerde ortaya çõktõ. Ödedikleri vergi kişi başõna ortalama 100 bin Avro! Kaba bir hesaba göre bu kişilerin İsviçre’deki hesaplarõnda en az yarõm milyon Avro kara para yatõyor olmalõ! Kendini ihbar eden zenginler arasõnda serbest meslek sahipleri çoğunlukta. İçlerinde bir mali müşavir, devletten işsizlik parasõ alan bir zenginle, İsviçre’ye 600 bin Avro kaçõrdõğõ ortaya çõkan Katolik bir papaz da var! Frankfurt yöresinde, yanõnda avukatõ maliyeye giden biri 40 milyon Avro vergi borcunu hemen ödemek istediğini söylemiş. Bu kişinin İsviçre’deki hesabõnda tahminen yarõm milyar Avro yattõğõ sanõlõyor. Eyalet maliyelerine kendilerini ihbar edenler arasõnda varlõklõ emeklilerin sayõsõ da az değil. Hessen eyaletinde, cebinde 40 bin Avro maliyenin kapõsõnõ çalan çok yaşlõ biri, para dolu zarfõ memurun masasõna bõrakmõş... Tam 330 bankaya sahip küçücük Alpler ülkesinde sõrdaş hesaplarda yatan paranõn 1.4 trilyon Avro olduğu söyleniyor. Credit Suisse’in bir belgesine göre de bu paranõn yüzde sekseni vergi kaçõranlara ait. Sadece bir yõllõk faizi yaklaşõk 80 milyar Avro. Uzmanlar sonbaharda İsviçre’den yeni CD’ler geleceğini tahmin etmekte. Türkiye’den de yurtdõşõna toplam 100 milyar dolar para kaçõrõldõğõ söylenmekte. Ankara’daki hükümetler yürekli olsaydõ, özellikle İsviçre bankalarõndan bu vatandaşlarõn isimlerini çoktan isterdi. Acaba İsviçre’de bizim para babalarõnõn hesaplarõnõ CD’ye kopyalayan kişiler de var mõ? Böyle olsa hükümet o CD’leri almak yürekliliğini gösterir mi dersiniz? Sanmõyorum... www.ahmet-arpad.de İtalyan müzisyen Paolo Conte, “Bisiklet, sessiz bir hız / Uçup gitmek için, bir şiir gibi ifade eder kendini” diye söylüyor bir parçasõnda. Bisikletle çõktõğõ yolculuklarõ edebi günlüklere dönüştüren, dünyanõn dört bir köşesine yaptõğõ bisiklet gezilerinde yolu İstanbul’a da düşen Triesteli gazeteci Paolo Rumiz için bisiklet, “devrimci bir araç”. İlk yazla birlikte Milanolular bisikleti yeniden keşfettiler. Gündelik yaşamda çevre dostu bir araç olmasõ bir yana, bisiklet edebiyat ve sanat dünyasõnda değişen toplumsal kültürle birlikte hep var oldu. 18. yüzyõlõn başõnda Batõ dünyasõnda bir toplumsal simge iken 19. yüzyõlõn ilk yõllarõnda özellikle endüstrileşmiş metropollerde en çok kullanõlan taşõttõ. Alternatif turizm seçeneklerinde farklõ coğrafyalara doğru yapõlan bisiklet turlarõ meraklõlarõnõ mõknatõs gibi çekiyor. Bugünkü edebiyat dünyasõ da bisikleti es geçmiyor. Birçok yayõnevi ve portalõn, bisiklet edebiyatõna verdiği önem ortada. Bu sihirli dünyada iki tekerlekle çõkõlan yolculuklar çoğu kez bisiklet günlüğüne dönüşürken antik dünyanõn yollarõnda tarih, doğa ve sanatõn peşi sõra gidilen keşif gezilerinde bisiklet özellikle tercih edilen bir araç. İtalya’da Bollati Boringhieri yayõnevi geçen günlerde “Bisiklette Akrobasiler” adõ altõnda bir kitap yayõmladõ. Gerçek bir bisiklet tutkunu olan ve bisiklete dair ilk edebi yazõlarõ kaleme alan Fransõz dramaturg Alfred Jarry’nin (1873-1907) notlarõndan oluşuyor kitap. Modayõ izlemeyen Jarry, Clèment Luxe 96 marka bisikletiyle Paris-Corbell hattõ boyunca yol alan trenle giriştiği yarõşõ anlatõyor bisiklet yazõlarõnda. Fransõz şair Mallarmè’nin cenazesine pedal çevirdiği için terli geldiği rivayet edilen Jarry’nin dünyasõnda bisiklet, zamanõn henüz keşfedilmemiş başka boyutlarõna yapõlan bir yolculuğu simgeliyordu. İtalya’da da edebiyatçõlar göz ardõ etmediler bisikleti, İtalyan edebiyatõnõn önemli ismi Giovanni Pascoli’nin bisiklete adadõğõ bir şiir yazdõğõ biliniyor. 1916’da yaşama veda eden Luigi Graziani ise “Bicyclula - Bisiklet (1900)” ve “In re ciclistica satan - Şeytansı Bisiklet (1902)” başlõklõ iki kõsa şiiriyle dizelere taşõmõştõ düşsel yolculuklarõn iki tekerlekli dostunu. Bisiklet ve edebiyat ilişkisine õşõk tutan bir başka kitap da Claude Marthaler’in “Zen ve Bisiklet Kullanmak Sanat”õ. Beş yaşõndayken bir bisiklet sürücüsünün kendisine çarpmasõyla yaralanan, yetişkin yaşta bu anõnõn izinde bisiklete sevdalanan Marthaler’in bisikletle çõktõğõ dünya turu 7 yõl sürdü. Marthaler’in çõktõğõ yolculuklarda felsefesi, “Pedal çevirmek bisiklet gezilerinin en sorunsuz yönü. Bisiklet ve kitaplar oldukça, yaşam da varolacak.” aslidenizkayabal@gmail.com İsveç’te zor seçim yõlõ... İsviçre’ye sadece işgücü kaçmõyor PARİS UĞUR HÜKÜM İlk yazda bisiklet uçar gider STUTTGART AHMET ARPAD MİLANO ASLI KAYABAL İsveç, 19 Eylül’de yapõlacak genel seçimlere, ülkede birkaç yõldõr yaşanan ekonomik krizin ağõr etkileriyle gidiyor. Seçimin sonucunu, dört yõldan beri, sağcõ Moderat Parti iktidarõnda daha da yoksullaşan dar gelirliler, yaşlõlar ve sayõlarõ yüz binleri bulan işsizler belirleyecek. Yüzde 4 seçim barajõnõ uygulayan İsveç’te, milletvekili, belediye, bölge parlamentosu (il genel meclisi) seçimleri bir arada yapõlacak. Dört yõllõk Moderat Parti iktidarõnda, binlerce fabrika ve işyeri kapandõ, yüz binlerce kişi işsiz kaldõ. Kamuoyu yoklamalarõna göre, iktidar “gidici” görünüyor; ancak, sosyal demokratlar da hiç “gelici” gibi değil... Ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan ve seçim sonuçlarõnõ etkileyen yaşlõlar, yeni bir Moderat Parti iktidarõna sõcak bakmõyor ancak bir sosyal demokrat parti iktidarõna da yakõn görünmüyorlar. Çünkü ülkede õrkçõ ve yabancõ düşmanõ görüşler her geçen gün artõyor ve nüfusun çoğunluğunu oluşturan yaşlõlar bu görüşleri benimsiyor. Son yõllarda yabancõlar tarafõndan işlenen İsveçlilere yönelik cinayetler, son olarak, Landskrona kentinde, 80 yaşõndaki İsveçli bir kadõnõn 23 yaşõndaki bir Ortadoğulu genç tarafõndan yumruklanarak öldürülmesi, bu yabancõ düşmanõ eğilimlerin tuzu biberi oldu... Sosyal demokratlarõn yabancõlara yakõn duruşu, özellikle yaşlõlar arasõnda oy kaybõna neden oluyor... Sosyal demokratlarõn açmazõ bununla da sõnõrlõ kalmõyor. Sosyal demokratlar, uzun süredir izledikleri Ermeni yanlõsõ politikalarõ yüzünden, İsveç’te sayõlarõ 200 bine yaklaşan Türkler arasõnda desteğini önemli ölçüde yitirmiş durumda. 1915 olaylarõna ilişkin tasarõ, İsveç Parlamentosu’nda sosyal demokratlarõn öncülüğü ve desteğiyle geçti. Türkler, tasarõnõn parlamentoda oylanmasõ öncesi ve sonrasõnda toplantõ ve gösteriler düzenleyerek sosyal demokratlarõn Ermeni yanlõsõ politikalarõnõ protesto ettiler. Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanõ Mona Sahlin’e, Türkler tarafõndan toplanan 5 bin imzalõ protesto dilekçesi verildi. Sosyal demokratlarõn geleneksel destekçisi Türkler, bu seçimlerde iki arada, bir derede durumundalar. Türklerle sosyal demokratlar arasõnda süren bu çelişkiyi gören Moderat Parti, bir süredir Türkiye’ye yakõn politikalar izliyor. Başbakan Fredrik Reinfeldt, İsveç’teki en büyük Türk göçmen grubunun geldiği kent olan Kulu’yu ziyaret ederek seçimlerde desteklerini almaya çalõştõ. Bütün bu olumsuzluklara karşõn seçim yarõşõ hõzlanõrken Türk kökenli adaylar da parti listelerinde yer alabilmek için yoğun bir mücadele veriyor. Sosyal Demokrat Parti’nin Süryani kökenli Genel Sekreteri İbrahim Baylan, Süryani kökenli Yılmaz Kerimo ile Evin Çetin ve Yekbun Alp Sosyal Demokrat Parti listesine milletvekili adayõ olarak girmeyi başardõlar. Hediye Güzel, Vänster (sol) Partiden; Gülan Avcı, Folk (Halk) Partisi’nden, halen milletvekili olan Mehmet Kaplan da Çevre Partisi’nden aday oldu. İsveç’te, sayõlarõ 5 bini bulan Malatya-K.Maraş kökenli Tavkirarlõlar da, bölge parlamentosu seçimine kendi adaylarõyla katõlacak. Aralarõnda Alevi, Sünni ve Kürt gruplara ayrõlan Tavkirarlõlardan Hüseyin Mirza Karagöz, Halland Bölge Parlamentosu’ndan aday oldu. Halen Halmstad kentinde belediye meclis üyesi olan Karagöz, bütün Tavkirarlõ gruplarca destekleniyor. İktidar değişimleri, İsveç’in ekonomik ve siyasi tercihlerinde önemli bir değişikliğe, bürokraside bir depreme yol açmõyor. Eski hamam, eski tas; sadece başbakan ve bakanlar değişiyor. Bürokrasi, devlet kadrolarõnda uzun yõllar çalõşarak yükselen uzman kişilerden oluşuyor. Politik tercihlere göre yer değiştirmiyorlar. Seçimde dinsel eğilimler de etkili olmuyor. Partilerin geleneksel bir tabanlarõ yok. Seçmen eğilimleri, partilerin izledikleri günlük politikalara göre değişiyor. Bazen ekonomik bir açõlõm, bazen izlenen bir yabancõ politikasõ seçmenler üzerinde etkili olabiliyor. Bu nedenle, İsveç’te, 19 Eylül 2010’da yapõlacak seçimlerle ilgili bir öngörüde bulunmak çok güç. Neresinden bakõlõrsa bakõlsõn, zor bir seçim olacağa benziyor... alinergis@yahoo.se MALMÖ ALİ HAYDAR NERGİS ELELE’nin 25. yıl logoso.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear