25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ASLI KAYABAL MİLANO - Ferzan Özpetek’in tanõtõmõ Berlin Film Festivali’nde yapõlan ve beğeni toplayan ye- ni filmi “Serseri Mayınlar” 12 Mart’ta İtal- ya’da, 26 Mart’ta ise Türkiye’de gösterime giriyor. Başlõca rolleri İtalyan sinemasõnõn genç ve yakõ- şõklõ aktörü Riccardo Scamarcio, Nicole Gri- maudo, Lunetta Savino Ilaria Occhini, Elena So- fia Ricci ve Alessandro Preziosi’nin paylaştõğõ film, kalabalõk ve karmaşõk bir aile ortamõnda evin eşcinsel olduklarõnõ yõllarca gizleyen iki oğlunun çevresinde gelişen olaylarõ komedi türü bir yak- laşõmla anlatõyor. Corriere Della Sera gazetesinin kendisi ile yap- tõğõ söyleşide Özpetek, filmde anlattõğõ öykünün gerçekten bir arkadaşõnõn başõna geldiğini ak- tardõ: “Sokakta yürürken herkesin durup da şöyle bir baktığı, çok yakışıklı bir gençti. Eşcinseldi. Sonunda kendisiyle ilgili gerçeği ailesine söylemeye karar verdi. Tam bu yön- de adım atmaya hazırlanırken kendisi gibi eş- cinsel olan ağabeyi ondan önce davranarak gerçeği ailesine anlatınca, bizimki geri adım atarak büyük kardeşin verdiği sürpriz haberle yıkılan aileye ikinci bir kötü sürpriz yap- maktan alıkoydu kendisini.” Özpetek komedi türündeki filminin gerisinde ise Akdenizli oluşunun izleri olduğunu düşünüyor: “El- bette De Sica ve Germi gibi İtalyan sinemasın- da komedi türü filmlere imza atmış ustaların et- kisi de var. Bu ustalar, en dramatik ve acıklı öyküleri izleyeni gülümsetebilmeyi başararak anlatabilmişti, bu hiç de kolay bir iş değil!” Öz- petek gerek yeni filmi “Serseri Mayınlar” gerekse önceki filmleri “Cahil Periler”, “Karşı Pence- re” ve “Bir Ömür Yetmez”de ailenin yapõ taşõ olduğunu doğruluyor. “Sıra dışı kabul edilebilecek bir ailede büyüdüm. Anne ve babam boşanmış olmalarına karşın aynı evde iki ayrı mekânda yaşıyordu. Herkes kendi hayatını sürüyor, zaman zaman mutfakta buluşuyorlardı. Her ikisi de yemek pişirmekten keyif alıyordu ve birçok kere birlikte pişirdikleri de oluyordu. Bazı akşamlar herkes bir araya gelirdi. An- nemin ilk eşi, dayımın üçüncü eşi, farklı eş- lerden doğan çocuklar vs… Doğal ve güzel bir atmosfer, ilk eşi vefat ettiği zaman annem yı- kıldı. ‘Her zaman çok sevdiğim bir adamõ yitir- dim’ demişti bana. ‘Ya babam’ diye sorduğum zaman, ‘Hiçbir zaman tek bir kişi sevilmez’ di- ye yanıtlamıştı.” “Ben de annem gibi düşünüyorum” diyen Öz- petek, masasõnõn hep dostlarla dolduğunu, bu hal- kanõn gitgide genişlediğini, 51 yaşõna karşõn aile özlemi duyduğunu, dõşarõdaki soğuk ve karanlõğa karşõlõk sõcak bir yatak ve insanõ cezbeden bir mut- fağa önem verdiğini anõmsatõyor. Şu sõralardaki kadar hiç böylesine dibe vurma- dõğõmõza vurgu yapan yönetmen, “Siyaseti anla- tabilmek için polisiye konusunda usta olmak ge- rek. Belki biraz Hitchcock, biraz Dario Argen- to. Benim bu yönde bir yeteneğim olmadığını bil- diğim için filmlerimde bunun kokusunu uzak- tan duyumsatmaya çabalıyorum” diyor. Yeni planlarõ hakkõnda ipuçlarõ da veriyor Öz- petek: “Şu sıra İtalyan sinemasının en güçlü ka- nadını ne yönetmenler ne de senaristler oluş- turuyor. Söz oyuncularda, özellikle de kadın oyuncularda. Onlarla çalışmak istiyorum.” Kültür Servisi - Dostlar Tiyatrosu’nun yeni oyunu “KEREM GİBİ - Nâzım Hikmet’le 35 Yıl”, yarõn Muammer Karaca Tiyatro- su’nda sahnelenmeye başlõ- yor. Bu sezon 200. kez sah- nelenen “Sivas ’93” belge- sel oyunu ile Madõmak Otel’de yaşananlarõ hatõrla- tan, “Marx’ın Dönüşü” oyunu ile kapitalist sistemi, kriz dönemini sorgulayan Genco Erkal, yeni tek kişi- lik oyununda Nâzım Hik- met ile baş başa kalmayõ tercih etmiş. Nâzõm Hik- met’in 1975’te yazdõğõ ilk şi- ir - tiyatro oyunu “Kerem Gibi”den uyarlanan ve Genco Erkal’õn Nâzõm ile olan 35 yõllõk sa- nat serüvenine bir saygõ duruşu niteliğindeki oyu- nun, sahnelenen diğer Nâzõm yapõtlarõndan far- kõ, bir belgesel niteliği kazanmõş olmasõnda sak- lõ. Genco Erkal’õn yönetip oynayacağõ, Nâzõm Hik- met’in şiirlerinden oluşan oyunda, ozanõn gençlik yõllarõ, mahkûmiyeti, ha- pishane yõllarõ, açlõk gre- vi, zorunlu sürgünlüğü, vatan hasreti, insan sev- gisi, dünya barõşõ için mü- cadelesi, Kurtuluş Savaşõ izlenimleri, kõsaca yaşamõ, baştan sona belgesel bir film eşliğinde oynanacak. Filmde Nâzõm’õn görün- tülerinin yanõnda, şiirle- rinde bahsettiği olaylar, fotoğraflarõ ve çeşitli sürpriz görüntüler yer alacak. Oyunun sahneleneceği günler için ayrõntõlõ bilgi, 0212 252 59 35’ten ve www.dostlartiyat- rosu.com’ dan öğrenilebilir. 35 yõllõk dostluğa sanatla selam Yılmaz Duruson yolculuğuna uğurlandı İSTANBUL (AA) - Geçirdiği rahatsõzlõk sonucu geçtiğimiz pazartesi günü yaşamõnõ yitiren yönetmen, yapõmcõ, senarist ve oyuncu Yılmaz Duru’nun cenazesi Teşvikiye Camisi’nde kõlõnan ikindi namazõnõn ardõndan Feriköy Mezarlõğõ’nda toprağa verildi. Aralarõnda Fikret Hakan, Nuri Alço’nun da bulunduğu sinema dünyasõndan pek çok ismin katõldõğõ cenaze töreninde Yõlmaz Duru’nun eşi Sabah, oğullarõ Turhan ve Seyhan Duru taziyeleri kabul etti. Eşinin Türk sinemasõnõn en iyi yönetmenlerinden biri olduğunu dile getiren Duru, “Filmlerinde kendini ifade etti ama özel olarak kendini ifade edemedi. Cenaze töreninde de geniş kitlelerin olmamasının nedeni de bu. Eşim, filmleriyle yaşayacak” dedi. Oyuncu Fikret Hakan da 50 yõllõk dostu Duru’nun Türk sinemasõnõn en iyi yönetmenlerinden biri olduğunu söyleyerek “Duru, kendine özgü bir sisteme sahipti, doğruları vardı. İnsanca bir tavra sahipti” diye konuştu. 21. ANKARA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ 11-21 MART TARİHLERİ ARASINDA Kültür Servisi - Dünya Kitle İletişimi Araştõrma Vakfõ tarafõndan bu yõl ikinci kez Halkbank ana sponsorluğunda 11-21 Mart arasõnda düzenlenecek 21. Ankara Uluslararasõ Film Festivali’nin basõn toplantõsõ önceki gün Şişhane’deki Big Chefs’te gerçekleştirildi. 21. yaşõnõ kutlayan festival, aralarõnda Alman sinemasõnõn önemli figürlerinden Harun Farocki, senarist Pierre Bismuth ve müzik tasarõmcõsõ Gerard Labady’nin de yer aldõğõ pek çok ismi ağõrlayacak. Ankara’yõ renklendirecek konuklarla çeşitli atölye çalõşmalarõ, söyleşi ve paneller gerçekleştirilecek. 10 Mart’ta gerçekleşecek açõlõşta, “Kitle İletişim Ödülü” NTV’de Yekta Kopan’õn sunumuyla gerçekleşen ‘Gece Gündüz’ programõna; ‘Sanat Çınarı’ ödülü Gülten Akın’a; festivalin kurucularõndan Aziz Nesin’in adõnõ taşõyan “Aziz Nesin Emek Ödülü” Filiz Akın’a sunulacak. Pek çok farklõ bölümde çok sayõda yerli ve yabancõ filmin gösterileceği festivalde aralarõnda “11’e 10 Kala”, “Başka Dilde Aşk”, “Acı”, “İki Dil Bir Bavul”, “Kara Köpekler Havlarken”, “Köprüdekiler”in de olduğu 11 film, 16 dalda ödül için yarõşacak. Festival kapsamõnda verilecek “SİYAD En İyi Film Ödülü”nün jürisinde ise Ali Hakan, Bülent Vardar ve Elif Tunca bulunuyor. Ankara Uluslararasõ Film Festivali, indirimli fiyatlarõnõ devam ettirerek biletleri geçen seneki fiyatlardan (2,5 TL, 5 TL ve 10 TL) satõşa çõkaracak. Gösterimler, Batõ Sinemalarõ, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi ve Goethe-Institut Ankara’da gerçekleşecek. ‘Ölümcül Tuzak’a ölümcül dertler Kültür Servisi- Oscar ödül törenine günler kala, Oscarlarõn favori adaylarõndan “Ölümcül Tuzak”õn yapõmcõsõ Nicolas Chartier, kurallarõ ihlal etmesi sebebiyle Oscar gözetmenleri tarafõndan törene katõlmamakla cezalandõrõldõ. Chartier bu cezayõ Oscar ödüllerini veren Amerikan Film Akademisi üyelerine e-posta göndererek “Ölümcül Tuzak” filmine oy vermelerini; büyük bütçeli değil, küçük bütçeli filmleri desteklemelerini istemesi nedeniyle aldõ. Kurallarõ bilmediği için böylesi bir davranõş sergilediğini söyleyerek özür dileyen Chartier’in, törene katõlmamasõ ödül almasõna engel olmayacak. Öte yandan Amerikan ordusundan Jeffrey S. Sarver adlõ bir astsubay da filmdeki ana karakterin kendi hikâyesi olduğunu, hatta filme adõnõ veren “hurt locker” tabirinin kendisine ait olduğunu iddia ederek filmin yapõmcõlarõna dava açtõ. MuhalifyönetmenPanahigözaltında Kültür Servisi- İranlõ yönetmen Cafer Panahi gözaltõna alõndõ. Yönetmenin evinde eşi, kõzõ ve 15 misafiriyle birlikte gözaltõna altõna alõndõğõ yönündeki iddialarõ doğrulayan Tahran Başsavcõsõ Abbas Caferi Dolatabadi, gözaltõnõn politik sebeplerden kaynaklanmadõğõnõ söyleyerek “Birtakõm suçlar işlediğinden şüpheleniliyor” dedi. Ancak Altõn Aslan da dahil olmak üzere birçok ödülün sahibi olan Panahi’nin İran’õn önde gelen muhalif liderlerinden Mir Hüseyin Musevi’yi desteklediği ve rejim karşõtõ filmlere imza attõğõ biliniyor. Ayrõca geçtiğimiz ay Berlin Film Festivali organizatörleri yönetmenin festivale katõlmasõnõn İran tarafõndan önlendiğini açõklamõştõ. İSTANBUL (AA) - Eğitim hayatõna 1976’da başlayan ve kültür sanat yaşamõna çok sayõ- da icracõ, besteci, eğitimci, araştõrmacõ, bilim ve sanat insanõ kazandõran İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikisi Devlet Konservatuvarõ’nõn kuruluşunun 35. yõlõ do- layõsõyla üniversitenin Maçka Kampusu Mustafa Kemal Amfisi’nde önceki gün bir tö- ren düzenlendi. Törende konuşan Konservatuvar Müdürü Prof. Dr. Cihat Aşkın, Türk Musikisi Devlet Konservatuvarõ’nõn 35. yõlõnõn, okulun artõk bir olgunluk dönemine girmesi bakõmõndan önem taşõdõğõnõ vurguladõ. Geçen yõl Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’ya ve- rilen ‘Fahri Doktora’ unvanõnõ bu yõl üstat neyzen Niyazi Sayın’a takdim ettiklerini kay- deden Aşkõn, konservatuvarda köklü yapõsal değişime gidildiğini söyledi. Kendi müziği- ne yönelip, onu çağdaş tekniklerle dünyaya sunmanõn ana meseleleri olduğunu aktaran Aşkõn, “Bu mesele sadece bizim meselemiz değil, Türkiye’de müzik yapan her sa- natçının meselesidir. Türkiye’de müzik eği- timi verilen kurumlarda köklü bir deği- şiklik yapılarak, kendi öz müziğimizin kaynaklarını ortaya koymak en doğru yaklaşım olacaktır” dedi. İTÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Şahin ise “2010 Ajansı’nın Türk müziğine destek vermediğini, sadece Batı müziğini des- teklediğini duyuyoruz. Teknik Üniversi- te’nin bir projesi, şu salonun çok fonksi- yonlu olarak yapılandırılmasıydı. Kon- servatuvarın bu kapsamda 4-5 tane pro- je başvurusu oldu, hiçbiri desteklenmedi. Kültür başkentinin bütçesi nereye, hangi projelere gidiyor, bilemiyoruz, öğrene- miyoruz” şeklinde konuştu. Tören, konser- vatuvarõn şef Oğuzhan Balcı yönetiminde- ki Oda Orkestrasõ ve şef Doç. Dr. Erol Par- lak ile şef Neşe Yeşim Altınel Çoban yö- netimindeki Konservatuvar Korosu’nun kon- seriyle sona erdi. İTÜ TÜRK MUSİKİSİ DEVLET KONSERVATUVARI’NIN 35. YILI ‘Olgunluk çağõ’nda bir konservatuvar Karmaşık ve sıra dışı bir aileKarmaşık ve sıra dışı bir aile SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2010 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR Başkent sinemayla renklenecek Ferzan Özpetek’in Berlin’de beğeni toplayan son filmi ‘Serseri Mayõnlar’ 12 Mart’ta İtalya’da, 26 Mart’ta da Türkiye’de gösterime girecek ‘Viva Maria’ festivalde Dünya Sineması’nda ‘İktidar ve İsyan’ bölümünde gösterilecek. Genco Erkal’õn Nâzõm Hikmet’in şiirlerinden derlediği oyunu ilk kez yarõn sahnelenecek Yönetmen, senarist, yapõmcõ ve oyuncu Duru sinemamõzõn emektarlarõndandõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear