22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 MART 2010/SAYI 1252 PAZAR 11 "Dersİm'in Kayıp Kızları İki Tutam Saçın Peşinde" belgeseli 1938'de yaşanan Dersim katliamı sonrasmda ailelerini kaybeden, bambaşka diyarlara sürgüne gönderiten, küttürlerini, dHlerini ve inançiarını değîştirmek zorunda kalan kızlan anlatıyor. Ontarın hikâyesi ülkenin yasaklı tarihine de ışık tutuyor... H P P V f l PAZARIN PENCERESİNDEN ^ ^ ^ ^ ^ ^ L 1 SELÇUK EREZ Kapanacaksın Mahmut! - Mahmudum benim, yarın bana evinin tapusunu getir; bir de bankadan kâgıt alacaksın. - Neden? - Danimarka'ya vize için lazımmış. - Keşke eşcinseller bu ülkede de evlenebilselerdi de böyle uzaklara gitmeseydik... - Ulan burada şahit bile bulamazdık... - Aileden Sorumlu Bakan Selma Kavaf'a rica ederdik; belki o olurdu! Bize karşı çok duyarlı... Hasan, beni ne vakit götüreceksin o Danimarka'ya? - Allah kısmet ederse on beş gün sonra, pasaportlar gelince.. - öyleyse cumaya gidip ağda yaptırayım... Yanıma neler almalıyım? -Biriki taneçarşaf al! - Neden? - Kanm olunca kapanacaksın! - Neden kapanacakmışım? Bu kadar kıskanç olmana lüzüm mu var? - Namusuma kara sürdürmem ulan! - Öyleyse ak sürdür! - Bıyıgının ucu, bacagının kılı görünmeyecek! Anladın mı? - 0 zaman yoldan geçenler "karafatma" derler. Üzülürüm. - öyle diyene "Kara Fatma değil, Kara Mahmudum ben!" dersin. - "Yarasa" da diyorlar. - Yarasa, memelilerdendir. Aptal, senin memen mi var? - Hasan, bana bak... Evlenince beni çarşafa soksan kendimi intihar ederim. - Nasıl? - iran'a gider, sokaklarda açıklarım! - Sakın ha! Çarşafa gir, bak seni Baykal'a götürecem, rozet takacak. - Artık yazın denize giremeyecek miyim? - Haşemayla girersin! - Hasaaan! - Canım... - Doğru söyle: Seçimlerde aday olacaksın da ondan mı beni çarşafa sokuyorsun? - Kesin bir şey diyemem... - Bu ara sık sık Ankara'ya gidip geliyorsun... Yoksa seni bakan filan mı yapacak? Ama o eşcinsel degil ki... - Eşsiz bir cinseldir! - Anlamadım? - Biraz anladın, biraz da anlamadın: Ona ufak ufak yanaşıyorum... - Neden? - Haber aldım: Seçime yakın bizlere de açılım yapacakmış da ondan! - Sen kahrol emi Hasan; amma da zekisin! • selcukerez@gmail.com ı&ıanbul Fı.ıv» Fes'uvau ıide de jjösveniecek. DENIZ ULKUTEKIN N ezahat ve Kâzım Gündogan bundan tam 73 yıl önce 21 Mart 1937'de başlayan ve bir yıl süren vahşetin belki de son tanıklarının peşine düşmüşler. Bazısı korkmuş, bazısı konuşmak istememiş, ama konuşanlartarih ve ideolojiler arasında sıkışan Cumhuriyettarihinin belki de en kanlı olaylarının açığa çıkması için yeterli olmuş. Dersim'in kayıp kızları, vahşet sırasında birebir olayların gölgesinde kalmış yarım asırdan uzun süren bir travma. Nezahat ve Kâzım Gündogan'ı dinledikçe anlıyoruz ki sırf onların değil hepimizin travması. Şimdi bir istekleri var. Harekâta katılan askerlerin yakınlarından ellerindeki bilgileri kendilerine ulaştırmalarını istiyorlar, böylece yıllardır ayrı olan birkaç kişiyi daha kavuşturabileceklerini umuyorlar. - Kişisel olarak Dersim olaylannı ilk nasıl öğrendiniz? Nezahat Gündoğan: Ailem Dersim kökenli ama olaylar sırasında Erzincan'daydı. Sonradan haberim oldu ve kısa süre içinde birçok Dersimliden dinledigim bir hikâye haline geldi. Bunları anlatmak kendileri açısından birterapiye dönüşmüştü. Çıkış noktamız da buydu. Neden sadece kendi acılarını kendileri yaşıyorlardı? Kalan tanıkların hepsi seksenli yaşlarda. Anlatılan çok hikâye vardı. Tecavüze ugrayanlar, mağaraya saklandıklarında askerler ağlama seslerini duymasın diye çocuklarını öldürmek zorunda kalanlar. - Tüm bu vahşetin içinde kayıp kızlann hikâyesini nasıl ortaya çıkardınız? N. Gündoğan: Dersim'le ilgili daha çok katliam sırasındaki olaylardan bahsediliyor. Ancak orada öyle bir travma var ki aileden birinin kayıp olması sıradan bir şey haline gelmiş. Önce bir kişiye ulaştık, 65 yıl sonra amca çocuğunu bulmuş. Önce konuşacaktı ama yaşadıgı travmanın etkisiyle olsa gerek vazgeçti. Ya da yaşadıgı degişim yüzünden. Çünkü kültürel olarak Dersim'le bir ilişkisi kalmamış. Aileyi de bulmuş ama aralarında dil ve inanç açısından büyük mesafe vardı. - Bir anlamda hafızası silinmiş. N. Gündogan: Çok ilginç örnekler var. Belgeselde yer alan kadınlardan biri 60 yıl sonra ailesine kavuşuyor. ilk röportajırnızda kesik kesik anlatıyordu. Ailesini bulana kadar yaşadıklarını çocuklarından bile gizlemişti. Adıyaman'ın Kâhta ilçesinde yaşıyor. Amcasının torunu olan kızla aynı köyde doğmuşlar, sürgün sırasında diğeri Samsun'a gönderilmiş ama on yıl sonra ailesini bulup geri dönmüş. Onu da alıp kadının yanına götürdük. Sonra çocukluğa dair anıları netleşmeye, köydeki yaşantıyı hatırlamaya başladı. -1938 Dersim olayları çok geniş bir dezenformasyon içeriyor. Bunlann arasından aktarmak istediğinize emin olduğunuz gerçeğe nasıl ulaştınız? N. Gündoğan: Benzer çok örnege ulaşmak gerekiyordu. Araştırmamız sırasında yetmişe yakın insan öyküsü dinledik. Bunun sistemli bir devlet politikası oldugunu görmek için bulabildigimiz en fazla sayıda insana ulaşmamız gerekiyordu. tı "Ht - Sizce Dersim'le iigili resmi söylemin insanlarda yarattıgı en büyük yanılgı nedir? N. Gündoğan: Uzun süre yok sayılmış birtarih. Var olan belgeler de "Kürt isyanı bastırıldı" der. Fakat tanıkları dinleyince ortada bir isyan olmadığını görüyoruz. Dönemin gazetelerini de araştırınca ortaya çıkan sonuç; "orası vahşi, ilkel, oraya medeniyet götürmek zorundayız." ilkelliğin açılımı; "oradakiler Alevi, Kürtçe konuşuyorlar." Yaratılmaya çalışılan Cumhuriyet kadını modeli Dersimli kızlara da uygulanıyor. Askerlere verileceklerdi, onların yanında yeni bir kültürle tanışacaklardı. - Bu noktada karşımıza Sıdıka Avar"ın anılan çıkıyor. K Gündoğan: Katliam 1938'de tamamlanıyor. Sonrasmda Elazığ Kız Enstitüsü açılıyor ve tüm kızlar buraya gönderiliyor. Sıdıka Avar da aynı yıl buraya tayin oluyor. Bir süreci kişiler üzerinden açıklamak belki mümkün degil ama kişilerin rolünü yadsımak da mümkün degil. Kendisi bölgeye bir misyoner olarak gitmiştir. Ne kadar kızı Türk kültürüne kazandırdığıyla övünür. "Devlet bu çocukları ortada mı bıraksaydı" deniliyor. Onlar ortada kalan degil, annesinin kucağından zorla alınan çocuklardı. Birtoplama merkezine götürülüyorlar. Orada subaylar, içlerinden güzel ve sağlıklı olanları seçiyor. YÜZLEŞME İÇİN GEÇ KALINDI - Bir de istasyonlara bırakılanlar var. K. Gündoğan: Kalanlar, sürgünde oldukları için ailelere gönderilemiyor. O yüzden bir ya da iki kız çocugu her istasyonda görevliye teslim ediliyor. O trenlerde inanılmaz dramlar yaşanıyor. O kızlar öncesinde köylerinden çıkmış değiller, onları alıp bambaşka koşulların ortasına bırakıyorlar. - Günümüzde bir yüzlesmenin başladığını söyleyebllir mlylz? N. Gündoğan: Geç kalındığını söyleyebiliriz. Çünkü 72 yılın yaratacagı travmayı da görmek gerekiyor. Bu kadınlar kimliklerini yıllarca çocuklarından bile saklamışlar. Her dönemin kendi içinde yanlışlan olabilir. Belki o dönem için popüler ideoloji açısından ulus - devlet yaratma çabasının da aniaşılabilir tarafları vardır. Ancak uygulamanın ırka ya da vatandaşlığa dayanması çok farklı. K. Gündoğan: Toplumun vicdanı o kadar önemli ki; harekâta asker olarak katılan insanların da peşine düştük ve gerçegi onlardan ögrenmek için çaba sarf ettik. Çoğu konuşmadı ama genel olarak aldıgımız yanıt "Oraya yabancı bir devleti işgal edecekmişiz, ne kadar Kızılbaş öldürürsek cennete o kadar yakın olacakmışız, hissiyle gönderildik" şeklindeydi. Dersim gerçeğini öğrendiğinde kendiyle hesaplaşan o kadar insan var ki. - Tanıklarla konuşurken dikkatinizi çeken en yoğun duygu neydi? N. Gündoğan: Hâlâ korkuyorlar. Konuşmak istemeyen insanların esas endişesi de buydu. • denizulk@gmail.com ç i: kam i 1 £.. ma sa AAcuctvacı rac i @g ma i 1. co L m e Baltasentır Misafir şair * Sınırsız sınırdır sıfır. * Kuşların özgürlüğü bir yem boyudur. * Hayır bir ilkedir, evet bir ülkedir. * Cesaret azaldıkça başlar esaret. * İnsanların en yalnızı sahipli köpektir. Talat Sait Halman (Ümit Harmanı, Bir'ler) Top-us Dünyada iki kusursuz futbolcu vardır. Biri sakattır, öteki ise doğmamıştır. Dansçıdan acil İki kol, üç bacak hareketi acilliyetten satılıktır. Misafir çizer: Akdağ Saydut Pratik bilgiler Liboş alırken yağlarının sıkı ve beyaz olmasına dikkat edin. Sahibinin sesi Maskeli balo - Ulan maskeni gören hacı oluyo ha! - Hadi len! * Dik duruyorsanız, gölgenizin kamburuna aldanmayın. * Bir oyunu en çok eleştirenler, onu parasız izleyenlerdir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear