25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7 ŞUBAT 2010 / SAYI 1246 PAZAR Anarşist bir oyuncu... Avrupa Yakası'nın Selin'i ve Bez Bebek'in Nana'sı deneyimlerine sunuculuğu da ekledi. "Evrim Akın'la Uzman Avı" ile her gün ekranlarda olan oyuncu, yeni gelen sohbet programı teklifini değerlendiriyor. İlk dizi rolünü İbrahim Tatlıses tarafından dublajda keşfedilerek alan Evrim Akın, setlerde çalışanların haklarını savunuyor. Çünkü solcu babanın kızı; hak, adalet ve eşitlik kavramlanna çok önem veriyor. E vrim Akın, Avrupa Yakası'nın ardından tüm çocukların kalplerini kazandığı Bez Bebek dizisı ve sunuculuğunu yaptığı "Evrim Akın'la Uzman Avı" ile televizyon ekranlarında. Genç oyuncu ile buluşup, serüveni hakkında söyleştik. Hep oyuncu olmak istemesine rağmen, ışe dublajla başlamasından, ibrahim Tatlıses tarafından keşfedılıp ilk rolünü almasına kadar... Solcu bir ailenın kızı Akın, maalesef o dönemin acılarını çekenlerden. Gece yumruklanan kapılar, alıp götürülen babası, 2 yıllık zoraki ayrılık... Tam da bu yüzden "Babamı kalp krızı değıl sistem öldürdü" diyor ya Akın... Şimdi o babasından öğrendiği eşitlik, hak ve adalet kavramlanna sıkı sıkı sarılıyor. Buyrun onun hikâyesine... - İlk Izmir Konak Belediye Tiyatrosu'na girdiniz. Buna nasıl karar verdiniz? -Çocukluğumdan beri inandığım birşey vardı. Oyuncu olmak... Hep oyuncu olma hayalleri kurardım. Hayatta hiçbirşeyin eğıtimsiz olmayacağına inandığım içın de birşekılde kursla başlayıp sonra bunu devam ettirmek istedim. Bir giriş yapmaktı amacım. Sonuçta hayat bir öğrenme yolu, yaşam boyunca birer öğrenciyiz biz. - Sonra istanbul'a gelip Müjdat Gezen Sanat Okulu'na giriyorsunuz... ** - Evet sınavına girdim ve kazandım. Ama sonra atıldım. Müjdat Hoca "Atılmadı o, kendı gitti" dese de atıldım. Dürüst biriyim ben, bunu saklayacak değilim. Birkaç hoca yeteneksiz buldu beni. Ben dahil sınıfın en yeteneklileri atıldı bence. Sonra küstüm tabii ve çocukluğun verdiğı öngörülü olamamayla biryıl kendi kendime oturdum. Benimle atılan arkadaşlarımın ikisi gidip konservatuvar okudu, ben bir yıl hiçbir şey yapamadım. - Biryılın ardından ne yaptınız peki? - Dublaja başladım. Devlet Tiyatroları sanatçısı Alı Düşenkalkar "Bir oyuncunun bunu da öğrenmesi gerekiyor" diyerek beni başlattı. ilk üç ay kulaklıkla sadece dinledim. Sonra bir gün bir senaryoda bir karakterın üzerinde adımın yazıldığını görünce çok sevindim. Hem de başrole yakın bir roldü, bir erkek çocuğuydu... Seslendirmeye başladım ama bir anda biri "Bir dakika, bu senin rolün değil ki. Bu Meltem'in rolü" dedi. Nasıl bir karışıklık olduysa... O sırada yönetmenlerden biri "Keşfettik işte kızı, sonunda sesini duyduk" dedi. Onatekrar rolü verildi ama beni de keşfettiler o yanlışlık sayesinde. Sonra bana da roller verilmeye başlandı. Bir buçuk yıl kadar orada dublaj yaptım. - Peki oyunculuk nasıl başladı? - Savaş özdural ve Erdal Tosun, ibrahim Tatlıses'in bir dizisi için dublaj yapıyorlardı, beni de çagırdılar. ibrahim Tatlıses dublajda keşfettı beni. özdural ve Tosun'a kim bu kız dıye beni sordu ve "Gel oyna" dedi. ilk önce oynamam dedim, o da "Oynamazsan oynama" dedi ve gitti. Sonra oradakiler bana "Kızım oyna ne olacak? Bir yerden başlaman lazım. Para kazanırsın" dediler ve böylece ilk dizimde rol almış oldum, ibrahim Tatlıses tarafından keşfedilerek... - Avrupa Yakası'na girmeniz nasıl oldu peki? - Bir televizyon filminde Erkan Akın ile tanıştım ve onun sayesinde Estağfurullah Yokuşu'nun seçmelerine katıldım ve kazandım. Dizi bitince yapımcımız Abdullah Oguz bir yemek verdi. Orada sonradan Avrupa Yakası'nın yönetmeni olan jale Atabey Özberk, "Bir sit-com var ama sana göre rol yok maalesef" dedi. Ben o zamanlar hep dramlarda oynuyordum da... "Ama bir bölüm bir şey çıkarsa çağınrım" diye de ekledi. Ben de "Jale aç kalacağım ama bir bölümlük oyuncu olmayacagım" dedim. Çünkü gençliğimden beri bir işin içinde tamamen olmayı ya da hiç olmamayı felsefe edinmiştim. Sonra bana birkaç ay sonra Jale'den "Seçmeler var gelir mısin? Çok şık giyin, tak takıştır gel" diye telefon geldi. Ben de hazırlandım gittim ve oldu. Bu "Oha falan oldum yani" gibi lafları da ben buldum. Anadolu yakasında oturuyordum eskiden. Bağdat Caddesi'ndeki kızların taklidini yapardım. ı sana" falan gibi... Dizide de okuVnlı (îrovasıftaaydık, benim aklıma bir şey geldl deyip "Oha falan oldum yani" dedim. Onlar da begenince kaldı öyle. • ŞİRİN GÜVEN Müjdat Gezen Sanat Okulu'ndan atılan Evrim Akın, oyunculuğa dublaj yaparak başlamış. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Babamı kalp krizi değil, sistem öldürdü - Pek billnmiyor ama solcu bir aileden gellyorsunuz... - Evet, babam solcuydu. Bana her şeyden önce hak ve adalet duygusunu aşıladı. Sınıfsal farklılıkların kimseyi birbirinden ayırmaması gerektığinı öğretti. insanların özünde ve temelinde her zaman eşit olduğunu söyledi. O yüzden ben setlerde çaycımla da oturup yemek yıyorum. Ya da kapıcımın evınde de... Ben ne kadar önemliysem set işçisı de çok önemli. Yaptıgımız işler farklı belki ama eşit önemde. O olmazsa şaryoyu kim taşıyacak? Yeni nesilde benim gibi düşünenler var artık. "Starlık" dönemi bittı, kolektif ış yapıyoruz bilincindeyiz. - içinde bulunduğumuz düzende kolektif bilincin farkında mı herkes? - Değil tabii. Çünkü bız kapitalizmin bize sunduklarına ve rahatlığa çok fazla alıştık. Artık emek ve işgücü değil, teknoloji ağır basıyor. Ama sıstemler zaten çökmesi için vardır ve elbet bunlar da çökecektir bence. Hiç memnun değilim ben içinde bulunduğumuz sıstemden. Memnun olsam içimde öfke patlamaları yaşamam. Düzensizlik, sistemsizlik, saygısızlık, ayrımcılık... Bunlardan hiç memnun değilim. Kürtlere ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmasından da... Kimse ayrıcalıklı değıl, hepimiz eşitiz ama ben bunu anlatamıyorum. Mesela sette bana konfor olarak ne sunuluyorsa aynı şeyleri başkaları için de istiyorum. Sette çalışanlar bir isteklerı olduğunda bana söylerler zaten hep. Ben giderim bunun için kavga ederim. Gerçekten yapımcıyla burun buuna geldiğim oluyor mesela. Bunlar normal aslında, konuşulacak şeyler de değil. Her şeyin karşısında durabilirim ben. Anarşistim zaten. Bence sınırlar olmamalı. Eşit olunmalı ve farklılıklara izin verilmeli. Benim için ideal sistem bu... - Babanızın sayesinde mi hak, adalet ve eşitlik kavramlannın bu kadar farkındasınız? - Evet, çok şey öğretti babam bana, harika biriydi. Babamı kalp krizi değil, sistem öldürdü zaten. Ben hâlâ 8'den sonra kapının, telefonun çalmasından tedirgin oluyorum. Çünkü ben 8-9 yaşımdayken, yani 1986-1987 gibi bir gece kapımız yumruklarla bangır bangır çalmıştı. Ben de uyandım tabıı. Salonun kapı aralığından 8-10 tane kocaman adamın içeri girdiğini gördüm. Evi altüst ettiler. Her yeri aradılar. Sonra babamı alıp götürdüler. Bir hafta sonra babam eve gelmedi. Geldiğinde her yeri yara bere içindeydi, birkaç dişi dökülmüştü. Perişan bir haldeydi. Annem günlerce pansuman yaptı. iki, üç gün sonra babamı gelip tamamen alıp götürdüler, 2 yıl içeride kaldı. Gençliğınde yaptığı faaliyetler sisteme göre bir hataydı ve onun acısını çektirdiler. O zaman tam anlamıyordum tabii ama babam ölünce çok öfkelendim. Babam hapisten çıktıktan sonra mahvolmuştu, çok perişan oldu. Makine kimya alanında memurdu babam ve hiçbir devlet kurumu ona ış vermedi. İşsiz kaldı, yıprandı ve kalp krizi geçirdi. O yüzden kalp krizi değil, sistem öldürdü... • Ekol Drama'nın yürüttüğü "Güncel Sanat Atölyesl", çocukların yeton«ktorlnl ortaya çıkarmalarına olanak sağlayacak Yaratıcı dramaylafarkındalık bilinci ZUHAL AYTOLUN Ayla Algan. Fotoğraf: Vedat Arık E kol Drama Sanat Evi, 10 yıldır verdiğl eğitimlerle yaratıcı drama üzerine çalışmalarını sürdürüyor. Yaratıcı drama ile tiyatronun karıştırıldığı ortamda aralarındaki farkı özellikle vurgulamak istiyor. Çocuklar, gençler ve yetişkinlerle yapılan derslerin yani sıra kurumsal eğitimlerle de çalışmalar yü- rütülüyor. Şimdilerde ise Güncel Sanat Atölyesi ile yine çocuk- ların yaratıcılığını geliştirme amacıyla yola çıkıyor Ekol Drama. Atölyeyi ve Ekol Drama'nın çalışmalarını Ayla Algan'la konuştuk. Rahmi M. Koç Müzesi ve Ekol Drama işbirligiyle Haliç kıyısında yer alan Fenerbahçe Vapuru'nda yapılacak olan ressam Ömer Yiğit Aral'ın yürüteceği atölye çalışması, öncelikle çocukların ya- ratıcılıklarını geliştirmeye odaklanıyor. 14 Şubat'ta başlayacak ve 7-11 yaş arası öğrencilere yönelik olarak yapılacak Güncel Sanat Atölyesi, "Resmin Eğitsel ve Deneysel Fonksiyonları Üzerine Çalışma" ve "Mixed Media ve Teknikleri" olarak iki ana başlıkta gerçekleşecek. Üç ay sürecek atölye sonucunda orta- ya çıkan çalışmaların ise Rahmi Koç Müzesi'nde sergilenmesi düşünülüyor. Aslında bu atölye, Ekol Drama'nın çalışmalarından yalnızca biri. Ancak Algan, 10 yıldır özellikle çocukların üzerine eğildik- lerini dile getiriyor. Algan, bedenin zihne, zihnin bedene yaptı- ğını çocuklar üzerinden gözlemleyebildiklerıni anlatıyor: "Çocuğa özel egzersiz yaptınyoruz. Yaratıcı edimlerini örtmemeleri için de burası 'eğlence okulu' diyoruz." Çocuklarlayaptığı çalışmaların ailelere dek uzanmasından memnun Algan. "Günümüzde ge- niş aileli, konak ılışkileri yok olduğu için yalnızlık ve monoton- luk başlıyor. Kalabalık ailelerin katalızör görevi ortadan kalkıyor" diyor. Eve bilgisiyar masasına bağımlı hale gelen günümüz ço- cuklannı ise üretime yönlendirdiği gibi kültür sanat ürünlerini de doğru yorumlamaya ve anlamaya sevk ediyor çalışmalar. Çocukların kişilik gelişimi için önemli çalışmaların yapıldığı Ekol Drama'da yok olan kavramlar ve anlam değiştiren sözcükler de karşılık buluyor; hem de Algan'ın özellikle vurguladığı gibi ste- reotip yaşamlar yaratmanın önüne ket vurularak. Yaratıcı drama, eğitimle farkındalık geliştirme konusunda önem- li bir etken. Gençler ve yetişkinlerde de aynı derecede hassa- siyet gösteriliyor. Ayrıca bir de kurumsal eğitimler veriliyor. Böylece kendıni ifade, takım çalışması, özgüven gibi kurumların çalı- şanlarına vermek istedikleri mesajlar aktarılabiliyor. Algan yapılan tüm çalışmaları 'zihin restorasyonu' olarak tanımlıyor. Böylece "kendi geminin dümeni kendin ol" mesajı verdiklerini söyluyor. Bir de dikkat çeken çalışmaları arasında "Sahnedeyim" pro- jesi yer alıyor. Sahneye merak salmış herkesin katılabildiğı bu pro- je ile 4 aylık bir eğitimin ardından oyun sahnelemek mümkün. Algan, üretimden besleniyor, çalışmadan duramıyor. Ekol Drama'nın diğer eğitmenleri de Algan gibi hem farkındalık bi- linci yaratmaya hem de yaratıcılıgın önündeki engelleri kaldır- maya çahşıyor. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear