25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
PAZARI 7 ŞUBAT 2010/ SAYI 1246 Puslu bir hava var ülkenin üstünde, gri bile deği "Bana göre sanatçılar toplumun sosyal siyasal gelişiminde verilen kavganın öncü insanlarıdır" diyor Kadir Inanır. Söyleminde ve yaşantısında bu sorumluluğu da üstleniyor. Ne kadar anlaşıldı, kendini ne kadar ifade edebildi, bilinmez ama yaşamında pek çok şeyden bu uğurda vazgeçtiği kesin. O yüzden "Verdiğim kavgada özyaşantım kaybolup gitti" diyor. Pişmanlığı ya da şikâyeti yok. Derdi kültür sanata değer veren, aydınlık ve çağdaş bir ülke görebilmek. ZUHAL AYTOLUN nce biraz heyecanlanıyorum. On hazırlığımı ya- pıyorum, her şey tamam olmalı. Aslında sanırım içimdeki biraz da korku. Hem oyunculuğunu çok beğendiğin, filmlerini defalarca izlediğin, takdirle ta- kip ettiğin biriyle söyleşeceksin, hem de yıllarca sert du- ruşuyla aklında yer etmiş bu kişinin karşısında otura- caksın. Bir de çok sevdiği Cumhuriyet gazetesine 25 yıl- lık dargınlığını içinden atamamışsa, röportajın yükü de ağırlaşıyor. Kadir inanır'dan söz ediyorum. Filmleri ve du- ruşuyla 41 yıldır Türkiye'nin gundeminde olan bir ısim- den. Konuşmaya başlıyoruz. Sert ımajı, gülümsediği an- dan itibaren yıkılıyor. Rahatlıyoruz. inanır küskünlüğü- nü, ben gerginliğimi unutuyorum. Karlı bir günde, Be- bek'ten Boğaz'a bakarak konuşuyoruz. Hem sinema- ya, hem toplumsal konulara bakışını paylaşıyor, hem de kendi yaşamına dahil oluyoruz izin verdiği ölçüde. - Siz bir yorum yapmasanız da mutlaka konuşulu- yorsunuz. Hep bir şekilde gündemdesiniz. Sizce pole- miklerin içine neden çekilmeye çalışılıyorsunuz? Jülide'yle ülke sorunlarım konuşuruz - "Yoruldum, köyüme döneyim" glbi bir düşünce var mı? - Orada da rahat durmam ben. Bırtakım toplumsal çalışmaların içine girerim. Özel hayatımda bile Jülide Hanım'la konuşmalarımızın yüzde 70'i bu konuşmalarla geçer. Ülke sorunlarım konuşuruz hep. O da bir gram odun vermeyen, tam bir sosyalist yanı. -Jülide Hanım feminist, sizinse "maço" dlye bildiğimiz sert bir duruşunuz var. - Onu kabul etmiyorum. Dünyada benim kadar yumuşak gönüllü adam bulamazsınız. Birkaç tane filme bakıp bu yorum yapılmaz. Ben erkek egemen toplumu hiçbir zaman savunmadım ki. Ona ait filmler yaptım. Bana maço yakıştırması yapılması yanlış. - Peki dengeleri nasıl kuruyorsunuz ilişkinizde? - Uçurum yok aramızda. Kişisel sorunlarımız yok. Günümüz, toplumsal konuları konuşarak tartışarak geçiyor. Başka türlü yapamıyoruz kı. Diyorsun ki inzivaya çekilmek, emeklilik o. Mümkun mü? • - Gazetecilik eğitimi aldım. Ayrıca tam 41 yıldır med- yayla alışveriş halindeyim. Bir gazetenin nasıl hazırlan- dığını, sayfalann hangi ihtiyaçla nasıl düzenlendiğinin kav- gasını çok iyi bilirim. Sayfalar yapılırken boşluklar kalı- yor. Ne yapalım, onu ona konuşturalım diyorlar. Onun için normal karşılıyorum. Gazeteci istemezse kullanmaz. - Peki sadece gazetecinin inislyatifi mi? ömekse Hülya Avşar'ın söyledikleri sizi sinirlendirmişti en son. - Hülya Avşar bizim çocuğumuz ya. Mesleğe başlat- tıgımız, çok sevdiğimiz bir insanı konuşturmanın, durup dururken polemik yaratmanın ne anlamı var? Sonuçta kariyenmle ilgili bir zedeleme geldigi zaman kendimi sa- vunma hakkım var ve o biraz sert oluyor. - Medya demişken, çok geniş de bir arşiviniz var. - Hem görsel, hem yazılı geniş birarşivim var. Çok di- siplinli bir şekilde 3 aydır onunla uğraşıyorum. Belgesel ve kitap yapılacak. Hüseyin Karabey hazırlayacak bel- geseli. Yaşamoyküm biranlamda. Yaşadıgım, etkilen- diğim olaylan kaleme döktüğüm yazılarım, hakkımda ya- zılanlar, röportajlar, görseller... Buna bir not düşmek mi dersiniz, anı mı? Ben adını koyamıyorum. Şimdilerde on- ların sıralamasını yapıyorum. -184 sinema filmi ve buna karşılık 10 televizyon di- zisl. Televizyondan uzak mı duruyorsunuz? -Televizyon kanalları altyapı sorunları olmasına kar- şın teknolojik anlamda hızla gelişiyor. Ancak içerikler- de sorun var. Sıkışan ekonominin, vahşileşen kapita- lizmin yansımalan televizyonda sert bir biçimde görülüyor. Onların da beslendiği kaynak reklam. Üretilen şeylere de yansıyor bu durum. - Uzak durmanızın sebebi bu içeriklere tepkiniz mi? - Dizinin bir bölümü bir sinema filmi uzunluğunda. Çektiğim dizilerden de bir 200 film çıkar. Sürekli kâr et- mek isteyen kapitalist sistem acımasızdır. Deneme ya- nılma metodu kullanır. Bu onursuz bir davranış. Kimseyi sokaktan bulmadı televizyoncular. Yasası olmayan, ül- ke yönetıcileri tarafından korumaya alınmamış sanatçı fazla dırenç gosteremiyor. Bir çarpık düzen var, gidiyor. - Peki sizin duruşunuz nedir bu noktada? - Sette çalışanların yuzde 80'i sigortah bile değil. SSK ıki müfettış yollasa sete, genye dönüşle beraber ya- pımcıları yerle bir eder. Sine-Sen bu konuda çalışıyor. Ama örgütlenebilmek ve dırenebilmek için de yasa çık- ması gerekiyor. Nasıl bir baskı varsa bu telif hakları ko- nusunda yıllardır uğraşıyoruz, çıkmıyor. Haneler dizisi- ne tepki gostermemın sebebi de zaten dikkati bu nok- taya çekmektı Onu bile yanlış aktardılar. - Oradaki tepkiniz nedir? - Yahu yapabilir. Oyuncuyla derdim yok ki. Bunu ya- pan yapımcı bir kanal. Ticaret yapıyor orada. Ben pa- ra da istemedim, Kızılay'a verin dedim. Neredeyse bir ömür karşılığında yarattığım bir markayı sen kullanıyorsun ve oradan para kazanıyorsun. Tüm bunlar telif hakları yasası olmamasından kaynaklanıyor. -Yaban karakterine ve Fırat Dogruloglu'na tepkiniz yok o zaman. - Benim oyuncularla hiçbir sıkıntım olmaz. Bu anlat- tığım sanat ortamında oyuncuları, özellikle sinema sa- natçılarını bir kahraman ilan ediyorum zaten. Taklitlerimi daha önce de yapıldı. Ama bunu bir televizyon kanalı yaparsa ve üzerinden çok para kazanırsa olur mu? Bir de başanlı olmuş gibi gerine gerine ben televizyonun en iyi yöneticisiyim diyorsun. Hırsızlıkyapıyorsun resmen. Bu emek hırsızlığı değil mi? Sokakta mı buldun beni? Fırat Doğruloğlu'yla çekeceğimiz reklam filmiyle de nok- tayı koyacağız zaten. Öyle yapılmaz, böyle yapılır. • - 41 yıllık ciddi bir emeğiniz var sinemada. Peki neyi görmeden gitmek istemem dersiniz? - Çok var tabii de, bakalım omrümüz yetecek mi? Dünyanın hertarafını gezdim, gördüm. Ufak bir kıyaslama yapıyorum da, böyle bir ülke yok. Bunun kıymeti nasıl bilinmez? Bu sıkıntılar nıye? Puslu bir hava var ülkenin üzerinde. Gri bile değil. Suskun, bezgin. içim sıkışıyor, nefes alamıyorum bazen. Bütün ınsanlar gülsun, küçük mutluluklarla yaşasın istiyorum. Dünyada gördüğüm bütün güzelliklerı bu ülkede görmek istiyorum. Dünyanın bir numaralı tarım ülkesi olmak varken kurtuluş arıyoruz. 72 milyon tüketim toplumu yarattılar. Bağımlı hale getirdiler. Kafanı kaldıramazsın tabii. - Sanat açısından bakarsak? - Böyle sıkıştırılmış bir ülkede sanatı ne kadar yapabılirsiniz ki? Ekonomik özgürlüğü olmayan halk, sanat ürünlerinin sergilendiği yerlere gittigi zaman bir şey harcamak zorunda. 5 kişilik bir ailenin sinemaya gitmesinin yükü nedir? Evde oturup televizyon seyrediyor. - Çok fazla film çekiliyor. Bu olumlu bir gelişme değil mi? - Çekildi ama filmi çekenlerin hepsi zarar ettı, şimdı zorlanıyorlar. Kültüre değer veren bir sanat toplumu yaratmazsanız, iyi eğitim verip aydınlık insanlar yetiştirmezseniz, kimse gerçek sanat ürünlerine ılgi göstermez. Hep söylüyorum: Bir aile var. Anne müzikle, baba tiyatroyla, çocuk sinemayla, diğer çocuk plastik sanatlarla ilgileniyor. O evde kavga olur mu? Bir de bunu bütün topluma yayın. - Politikanın içinde aktlf olarak yer almayı düşünüyor musunuz? - Yaptıgımız da sıyaset aslında. Eğer söylediklerımi yayınlayacaksan ben görevimi yapıyorum. Çektiğim filmlerin senaryolarının içinde de boş laflar yoktur. Eğer bir film kitlelere yapılıyorsa o toplumun sıkıntılarını tartışmaya açmalı, sevdalarını yüceltmeli, kitlelerle bir alışveriş halinde olmalı. İlk yılları saymıyorum ama 150 filmimin bütün sorumluluğunu üzerıme alabilirim. Çünkü bütün senaryolarını ben seçtim. Ama aktif siyaset yapmamı istiyorsanız, benimle beraber bu kavgayı verecek en az 100 parlamenter isterim. Hangi siyasi partıden olursa olsun. - Böyle bir ortam görüyor musunuz? - Seçım sısteminin değışmesi lazım. Kurşun asker gibı parmak kaldır, indır. Öyle parlamentoda ne işim olur benim. Her gün kavga olur. Bir gün ya öldürülürüm, ya arabam patlatılır. O önemli değil de, bir şey yapamazsın. Oraya gıdince kolları sıvayıp, büyük bir mucadelenın içine girmen lazım. Türkiye'de oy kullanan nüfusun yüzde 6O'ı genç. 30 yaşın altında milletvekıli yok Böyle bir temsil olabılır mı? Bir de bana sıyaset yap diyorsun. • Çok güzel ağlarım - Istediğlnlz glbi bir hayat yaşayablldlniz mi? - Hem istediğin gıbi bir hayat yaşayacaksın hem de bu kavganın içinde olacaksın; olmaz. Bizim toplumumuzun kültürel değerleri, ahlaki kuralları sıze o ozgurluğu vermez. - Peki neleri ertelediniz ya da hayatınızdan çıkardınız? Hayata daır güzel enstantaneler açıkça yaşanmadı. Erteleye erteleye bunca yıl geçti. Bu da benim tercihim. Eğer halkın sevdiği, saygı duyduğu biri olmak istiyorsanız, onun koyduğu değerlerın dışına çıkamazsınız. - Hiç mi içinizde kalmadı? - Bu giderek bir yaşam biçimine dönüşüyor. O zaman bırtakım hasretlenn peşine düşup de yanıp yıkılmak, ağlamak kurtuluş değil. Bu acı gerçekleri çok iyi bılen bir insan olarak o kalabalıkları şaşırtacak bir yapının ıçıne gıremem. - Geçmişle alıp veremediğiniz var mı? - Geçmişle derdim dramatık boyutta değil. Zaman zaman burnum sızlar. Çok guzel ağlarım. Yaşam o kadar kısa ki küçük kasabadan buraya gelip bu büyük şehırde yaşama tutunurken bir yandan da girdiğim korkunç mucadelenın savaşında hayatımın en güzel yıllarını tükettim o kavgayı verırken. Bitirdiğım anda da onların sorumlulukları bındı üzerime. Kaybolup gıtti özyaşantım. Ama asla geçmişe dair şikâyetim yok. - Güzel aglanm dediniz ama çok da sert mizacınız var. Slzden korkuluyor. - Bu kadar sıkıntı varken duyarsızca konuşuluyorsa tepkim sert oluyor. insan ilişkilerinde neden sert olayım ki. Benı tanımayan, sadece izlediği filmlerimden etkilenmiş yazarlar var, oturuyor, yazıyor. Hepsinı saklıyorum yazılarm. Kıtapta hepsine verılmiş bir cevabım olacak. - Sette de sert misinizdir? Bak çalışırken, uretım aşamasında sertım. Iş bittikten sonra her şey normal ama iş sette çalışmaya gelince dünyanın gelmış geçmış en büyük teröristi olurum. Çünkü oraya o disiplin konmazsa guzel ış çıkmaz. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear