Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 ŞUBAT 2010 SALI
10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr
CMYB
C M Y B
Dış Haberler Servisi - NATO kuvvet-
leri Afganistan’da yine sivilleri vurdu.
Ülkenin güneyinde dün bir konvoya dü-
zenlenen hava saldõrõsõnda 27 sivilin öl-
düğü, ölenlerden 4’ünün kadõn, 1’inin ço-
cuk olduğu bildirildi.
Afgan hükümetinden yapõlan açõklamada,
içinde 42 kişinin bulunduğu 3 aracõn yan-
lõşlõkla vurulduğu ancak bombardõmanõn
“haklı çıkarılamayacağı” belirtilerek sal-
dõrõ kõnandõ. İçişleri Bakanlõğõ Sözcüsü Ze-
maray Başari, Uruzgan eyaleti ile Dai
Kondi eyaleti arasõndaki sõnõrõn yakõnõnda
meydana gelen olayda 12 kişinin de yara-
landõğõnõ duyurdu.
Afganistan’daki NATO kuvvetleri (ISAF)
de araçlarõn içinde bir Afgan-ISAF birliği-
ne saldõrmaya hazõrlandõğõ sanõlan militan-
larõn bulunduğu düşüncesiyle ateş açõldõğõ-
nõ ancak araçlarda sadece sivillerin bulun-
duğunun anlaşõldõğõnõ bildirdi.
Açõklamada yaralõlarõn olay yerine ulaşan
birlik tarafõndan hastaneye kaldõrõldõğõ ve
olayõn soruşturulduğu belirtildi. ISAF ko-
mutanõ General Stanley McChrystal olay-
dan ötürü Afganistan Devlet Başkanõ Ha-
mid Karzai’den özür diledi. McChrystal
açõklamasõnda, “Masum insanların trajik
kaybından ötürü çok üzgün ol-
duklarını” söyledi. NATO ve Af-
gan kuvvetlerinin Afganistan’õn
güneyinde bu ay “Müşterek” adõy-
la başlattõklarõ geniş çaplõ harekât
sõrasõnda bugüne kadar 15 sivilin
öldürüldüğü açõklanmõştõ. İnsan
haklarõ örgütleri ise bu sayõnõn
21 olduğunu bildiriyorlar.
İttifak kuvvetlerinin, Afganistan’õn güneyinde
‘yanlõşlõkla’ bombaladõğõ araçlardaki 27 sivil öldü
Türkiye ve İspanya’nın
ikinci hükümetler arası
zirvesi Madrid’de yapıldı.
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan’la görüşen İspanya
Başbakanı Jose Luis
Rodriguez Zapatero, dönem
başkanlıkları döneminde, 4
yeni faslın açılması için
çalıştıklarını belirtti.
Zapatero, 4 yeni fasıl
arasında Kıbrıs Rum
Kesimi’nin bloke ettiği enerji
başlığını da saydı. Erdoğan
da, Madrid’de bir forumda
yaptığı konuşmada,
“Türkiye AB’ye yük
olmaya değil, AB’den yük
almaya, AB’ye katkıda
bulunmaya geliyor” dedi.
Erdoğandiplomasidiyor
Dış Haberler Servisi - Baş-
bakan Tayyip Erdoğan, İran’a
nükleer programõ nedeniyle ye-
ni yaptõrõmlar uygulanmasõnõ is-
temediğini belirtti.
Türkiye ve İspanya’nõn ikinci
hükümetlerarasõ zirvesi için bu-
lunduğu Madrid’de, El Pais’e
konuşan Erdoğan, İran’õn sivil
amaçlarla nükleer enerji kulla-
nabileceğini belirterek şunlarõ
söyledi: “Ama eğer nükleer
program askeri amaçlara yö-
nelirse buna izin veremeyiz,
çünkü komşularımızın nükle-
er silahı olmasını istemiyoruz.
Ama İran’ın nükleer silahları
olamayacaksa, İsrail’in de ol-
mamalı.” El Pais muhabirinin,
BM Güvenlik Konseyi geçici
üyesi olan Türkiye’nin yaptõ-
rõmlar konusunda nasõl bir tavõr
alacağõ sorusu üzerine Erdoğan,
Türkiye’nin ikinci büyük doğal-
gaz sağlayõcõsõ olan İran ile stra-
tejik ilişkileri bulunduğuna dik-
kat çekerek “Sorunu diploma-
tik kanallardan çözmeliyiz.
Kimse müzakere masasını terk
etmemeli” dedi. Erdoğan, İsra-
il’in İran’a olasõ bir saldõrõsõnõn ise
“sonuçları kestirilemeyecek bir
felaket olacağını” kaydetti.
İran inşaata başlıyor
İran Atom Enerjisi Kurumu
Başkanõ Ali Ekber Salihi, 21
Mart Nevruz Günü başlayacak
yeni İran yõlõnda, 2 yeni uranyum
zenginleştirme tesisi inşa ede-
ceklerini açõkladõ. Salihi, İran
Cumhurbaşkanõ Mahmud Ah-
medinejad’õn geçen kasõm ayõn-
da 10 yeni uranyum zenginleş-
tirme tesisi yapõlmasõ emri ver-
diğini hatõrlatarak “İnşallah ge-
lecek İran yılında, Cumhur-
başkanı tarafından emredildi-
ği gibi 2 yeni zenginleştirme te-
sisinin inşaatına başlayabili-
riz” diye konuştu. Salihi, yeni
tesislerin dağlõk kesimlerde ku-
rulacağõnõ ve Natanz tesisi kadar
uranyum zenginleştirme kapasi-
tesine sahip olacağõnõ söyledi.
Petraeus: Baskı dönemi
İsrail’õn sõkça vurguladõğõ gi-
bi, İran’a yönelik askeri müda-
halenin seçenekler dahilinde ol-
duğunu belirten ABD’nin Orta-
doğu ve Orta Asya’daki silahlõ
güçlerinin komutanõ General Da-
vid Petraeus, “İran’a sorunun
diplomatik yolla çözülmesi için
bütün fırsatların verildiğini,
bundan sonra ‘baskõ kurma yo-
luna’ gideceklerini” ifade etti.
ABD’den konuk
ABD’nin Uluslararasõ Atom
Enerjisi Kurumu (UAEK) Tem-
silcisi Glyn Davies, Dõşişleri
Bakanõ Ahmet Davutoğlu’nun
İran’õn nükleer enerji sorunuyla
ilgili yaptõğõ Tahran ziyaretinin
ardõndan Ankara’ya gelerek bil-
gi aldõ. Üst düzey yetkililerle
görüşmelerin ardõndan açõklama
yapan Davies, İran’a uygulanmasõ
öngörülen yaptõrõmlarla ilgili ola-
rak müzakereye ya da Türki-
ye’yi yaptõrõmlar konusunda ik-
na etmeye değil, Türk yetkilile-
ri dinlemeye geldiğini söyledi.
İsrail’in Batı Şeria’daki Halil İbrahim Camii ile Raşel
Türbesi’ni “ulusal miras listesi”ne alarak restore etmek istemesi
Filistinlilerle İsrail birlikleri arasında çatışmalara yol açtı. El
Halil kentinde Filistinli gençler İsrail kontrol noktalarına taş
atarken İsrail askerleri göz yaşartıcı ve sersemletici bomba
kullandı. Greve gidilen kentte dükkânlar ve okullar da kapandı.
Filistin Başmüzakerecisi Saib Erakat, İsrail’in kararının bütün
dünyadaki Müslümanlar için “provokatif” olduğunu söyleyerek
uluslararası toplumu, kararı yasadışı ilan etmeye çağırdı.
NATO’nun Uruzgan katliamõ
ASLI KAYABAL
MİLANO - İtalya’da sosyal paylaşõm sitesi
Facebook’ta “Down Çocuklarını Hedef
Alalım” ismiyle doğan bir grubun sayfasõ,
tepkilere neden olunca kapatõldõ. Geçen
pazar günü 1300 kişinin kayõt yaptõrdõğõ
grup Facebook’ta açtõğõ sayfada Down
sendromlu çocuklarõ hedef aldõ. Birkaç gün
boyunca Facebook’ta seslerini duyuran grup
gelen tepkiler üzerine karartõldõ.
Facebook’tan yapõlan açõklamada İtalya’da
internet ortamõnda oluşturulan gruplarõn
kontrol edilmesi gerektiğine vurgu yapõldõ.
Birkaç kişinin çõlgõnca bir fikriyle açõlan
sayfanõn fark edilir edilmez kapatõldõğõ
belirtildi. Down sendromlu çocuklarõ hedef
alan grubun fikir babasõ olan kişinin
kimliğinin belli olmadõğõ da belirtildi.
Korkunç önerilere protesto
Grubun açtõğõ sayfada, “Down sendromlu
çocuklar toplum için bir yüktür... Bu
sorunu çözmek için ne yapmak gerekir?
Bu kişilerden uygar biçimde nasıl
kurtulabiliriz? Bayanlar baylar, ben bir
çözüm yolu buldum: Down’lu çocukları
hedef tahtası olarak kullanabiliriz. Tıpkı
poligonlardaki hedef tahtası gibi” ifadeleri
yer almõştõ. Facebook’ta açõlan sayfaya tepki
gelmekte gecikmedi. Yine sosyal paylaşõm
sitesinde kurulan bir başka grupta, “Down
sendromlu çocuklarla birlikte hedef
vurmaca oynayalım” yazõlarak diğer grup
protesto edildi. Kõsa bir süre içinde
protestocu gruba kayõt yaptõranlarõn sayõsõ
5247’ye ulaştõ. İtalya Eşit Fõrsatlar Bakanõ
Mara Carfagna, Down sendromlu
çocuklarõ hedef alan grubun kabul edilemez
olduğunu açõklarken sorumlularõn en kõsa
sürede yakalanacağõnõ belirtti.
Facebook’taki
dehşet verici
site karartıldı
Libya, İsviçre
elçiliğini kuşattı
Dış Haberler Servisi - Libya’da, yasal olmayan
yollarla bu ülkede kalarak ekonomik faaliyetler
sürdürmek suçlamasõyla yargõlanan ve aylardõr
vatandaşõ olduklarõ İsviçre Büyükelçiliği’ne
sõğõnan iki İsviçreli dün Libyalõ yetkililere teslim
edildi. İsviçre vatandaşõ Max Göldi ve Raşid
Hamdani hakkõnda 2008’de açõlan davada iki
işadamõ oturma ve çalõşma yasalarõnõ
çiğnemekle suçlanmõştõ. Libya temyiz
mahkemesi bu ay başõnda Göldi’ye verilen 16
aylõk hapis cezasõnõ 4 aya indirmiş,
mahkemesine kadar büyükelçilikte kalmasõna
izin verilen Hamdani’yi ise suçsuz bulmuştu.
Libya Dõşişleri Bakanõ Musa Kussa dün
Göldi’nin teslim edilmemesi halinde hükümetin
harekete geçeceği yönünde açõklama yaptõ.
Libya hükümetinin İsviçre Büyükelçiliği’ne bu
kişilerin TSİ itibarõyla 13.00’e kadar teslim
edilmesi için ültimatom vermesinin ardõndan
güvenlik güçleri elçilik binasõnõ kuşattõ. Bir süre
sonra ise Hamdani ve Göldi elçilikten çõkarak
teslim oldu. İsviçre kaynaklarõ, Hamdani’nin
daha sonra bir araçla Libya’dan Tunus’a hareket
etmesine izin verildiğini duyurdu. Görgü
tanõklarõ ise Göldi’nin cezaevine götürüldüğünü
söylediler. İki ülke arasõndaki kriz, 2008’de
Libya lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu ile
eşinin, İsviçre’de kaldõklarõ bir otelde iki
çalõşana kötü muamelede bulunduklarõ
şikâyetiyle gözaltõna alõnmalarõyla patlak
vermişti. Ardõndan Libya, yasalarõ çiğnedikleri
gerekçesiyle ülkede faaliyet gösteren iki İsviçreli
işadamõna Temmuz 2008’den bu yana ülkeyi
terk etme yasağõ getirmişti. Gerginlik, Libya’nõn
geçen hafta İsviçre dahil olmak üzere Schengen
vizesi kullananlara ülkeye giriş izni vermeyeceği
yönündeki adõmõyla daha da büyümüştü.
DOWN’LI ÇOCUKLAR
2İŞADAMI TESLİM EDİLDİ
KAVŞAK
ÖZGEN ACAR
Demokrasi - Mollakrasi
“Demokrasi” sözcüğü
Yunancadır. “Demos (halk)”
ve “kratos (güç)” sözcüklerinin
birleşmesinden türeyen
“demokratia (halkın yönetimi)”
demektir. Temel kuralı
“toplumdaki her bireyin yönetime
eşit katılımını, yasalar önünde
eşitliğini” öngörmesidir.
Demokraside “4Y” kuralı
geçerlidir. Yasama... Yürütme...
Yargı... Yayın... “4Y”, hiçbir “Y”nin
ötekisine üstünlüğünü kabul
etmez, “kuvvetler ayrımını”
benimser.
“Coup d’état (devlet darbesi)”
sözcükleri ise Fransızcadır.
“Darbe”, askeri müdahale ile
çeşitli yönetimlere karşı yapılır.
“Darbe”yi yalnızca askeri
“junta”nın yaptığı sanılmasın!
“Junta” İspanyolca bir sözcüktür,
İspanyolca “hunta”, Türkçe
“cunta” olarak okunur, “heyet”
anlamındadır. “Heyet” içinde bir
“baş” öne çıkar.
Özellikle İspanyolcanın yaygın,
demokrasinin zayıf olduğu Güney
Amerika ülkelerinde görüldüğü
için “darbe” ve “cunta” sözcükleri
birlikte kullanılır. “Cunta”larca
“darbe”, yalnızca demokrasiye,
krallara karşı değil; iktidardaki
“cunta” yönetimine karşı bir başka
“cunta” tarafından da yapılır.
“Darbe”yi yalnız “askerler”
yapmaz. Darbeyi “siviller” de
yapabilir. Türkiye’de son aylarda
“sivil darbe” sözcükleri yeni bir
deyiş olarak dilimize girdi. “Sivil
darbe”nin en güzel örneğini 1
Şubat 1979’da Fransa’daki
sürgünden İran’a dönen
Ayetullah Humeyni ve adamları
yaptı.
Humeyni, Şah Rıza Pehlevi’yi
“sivil darbe” ile devirip İran’ın “en
yüksek siyasal ve dinsel önderi”
oldu. Çeşitli ayetullahlardan
oluşan “sivil cuntası” o gün
bugündür İran’ı yönetiyor.
Siyasal bilimlerde bu yönetime,
yine Yunanca kökenli sözcükle
“theokrasi (tanrı yönetimi)”
deniliyor. Tam anlamıyla “secular
(laik) demokratik” yönetimin
karşıtı, hatta düşmanı bir yönetim
biçimidir. İran’daki yönetime sivil
“cuntayı” oluşturan “mollalardan”
dolayı “mollakrasi” diyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’ni “4Y” kuralı
ve “laiklik” ilkesi ile birlikte
Mustafa Kemal Paşa, asker ve sivil
arkadaşları ile ülkeyi işgal eden
düşmanlara karşı bağımsız bir devlet
olarak kurduğunda temel söylem,
“Egemenlik ulusundur” idi.
“Demokrasinin” bundan güzel
tanımlaması olabilir mi?
Cumhuriyet gazetesi, Atatürk
devrimlerinde, 1946-50 döneminde,
27 Mayıs 1960’ın ardından ülkede
demokrasinin yerleştirilmesinde
önemli sorumluluklar yüklendi.
Demokrasiden yana olan bu
gazetenin kurucusu Yunus Nadi
yıllarca, başyazarı Nadir Nadi 1950-7
yılları arasında milletvekilliği yaptılar.
Nadir Bey, 1961 Anayasası’nın
sonrasında kurulan Cumhuriyet
Senatosu’nda senatör olarak
demokrasiye katkılarını yasama
organında da sürdürdü.
27 Mayıs 1960’ı hazırlayan 29 Nisan
SBF olaylarını öğrenci olarak yaşadım.
13 Kasım 1960’ta gazeteciliğe
Cumhuriyet’te başladım. Ocak
1961’de açılan, toplumsal demokratik
devlet anayasasının yapıldığı “Kurucu
Meclis” görüşmelerini, 11 Havacı
Subay olayını, Albay Talat Aydemir’in
22 Şubat ve 21 Mayıs “darbe”
girişimlerini geceli gündüzlü izledim.
12 Mart 1971 kuvvet komutanlarının
“muhtıra” darbesinden sonra Nadir
Bey 10 kişi ile birlikte gazeteden bir yıl
uzaklaştırıldı. İşin garibi, İlhan Selçuk
da Ziverbey Köşkü’nde “askeri darbe
girişimi” savıyla askeri darbecilerce
işkencelere tabi tutuldu. 11 kişinin
uzaklaştırılmasının ardından ben de
istifa ettim. 12 Eylül 1980 darbesinden
sonra, “cunta”yı eleştiren Cumhuriyet
ekonomik baskı altına alındı.
Sonrasında yazarları 1961
Anayasası’nın mimarı Prof. Dr.
Muammer Aksoy, demokrasi ve
Atatürk devrimlerinin savunucuları
Uğur Mumcu, Prof. Dr. Ahmet Taner
Kışlalı, İran’ın tetikçilerince
öldürüldüler.
“Ergenekon Davası” bağlamında
önce Selçuk gözaltına alındı, Mustafa
Balbay ve Erol Manisalı “darbe”
suçlamasıyla tutuklandılar. Balbay,
“tutukluluğunun” 1. yılını pazartesi
günü dolduracak. Peki, Aydın
Doğan’a ne oldu?
Ergenekon’da sahnelenen olay,
“mollaların” önünü açmak için
“demokratları” devre dışı bırakmak ve
“TC Anayasası’nın 4Y kuralı ile laiklik
ilkesini” silmekten başka bir şey
değildir.
Darbelerden Çeken Cumhuriyet!
Yalnızca Türkiye’de değil,
dünyada Fethullah Gülen’in
okullarının öne çıktığını, YÖK’ün ele
geçirilmesi ile üniversitelerin özerklik
ve bilimselliğine gölge
düşürüldüğünü her gün okuyoruz.
Bu oluşum sürerken medyamızda
“F” tipi polisin türediğini, “telekulak”
örgütlenmesinin başladığına ilişkin
haberleri okur olduk. Bırakın
insanların dinlenmesini, bırakın
Cumhuriyet gazetesinin Ankara
Bürosu santralının dinlenmesini;
Yargıtay santralından Genelkurmay
Başkanı’na kadar herkesin dinlendiği
bir ülkede “demokrasi” mi yoksa
“mollakrasi” mi var siz karar verin!
Bırakın dinlemeyi, adam çıkıyor,
üstelik AKP milletvekili, “Şimdi biz
onları fişliyoruz” diye açık seçik
herkesin önünde itiraf ediyor.
Bir süre sonra “F” tipi polisin,
definecilerin deyimiyle sağa sola lav
silahlarının, el bombalarının
“tohumlandığına” tanık olmaya
başladık. Ardından sabaha karşı “F”
tipi polis yöntemleri ile gazetecilerin,
bilim insanlarının, yüksek yargıçların
evlerinin basılarak tutuklandıklarını
gözlerimiz fal taşı gibi açılarak
izliyoruz.
Ardından 28 Şubat MGK
tavsiye kararında etkin
olan emekli generaller ya
da üniformalı,
üniformasız
generaller, amiraller,
albaylar, teğmenler
tutuklanıyorlar. 1.
Ergenekon
dosyasını niceleri
izledi.
Hangi savcı, hangi yargıç
ya da komutan Feto, Süleymancı,
Cüppeli Ahmet, İsmailağa,
Menzilci, Nurcu “mollalarına” yasal
soruşturma başlatmışsa futbolcu
deyimiyle “kontrataklarla” o kişiler
teker teker, çifter çifter, gruplar
halinde tutuklanmadılar mı?
Kimilerine göre “4Y” kuralının
“şirazesi” çıkmıştı ya da TC’nin
“zıvanası” çıkartılmıştı. Her
tutuklamadan sonra yandaş basında
başlıklar: “Darbe...” “Darbeci...”
“Darbe geliyor!” “Darbeciler
tutuklandı...” “Yeni bir darbe daha
ortaya çıkarıldı...” “Islak darbe, kuru
darbe...” Bir darbedir gider oldu.
“Demokrasi havarisi” kesilmiş AKP
hükümeti, “darbecilerin” köküne
kibrit suyu döküyormuş. AKP,
demokrasiyi “darbecilere” karşı “sivil
darbe” ile koruyormuş. Aslında halka
“darbe korkusu” salınmıyor mu?
Ergenekon Destanı, Türklerin tarih
sahnesine yeniden çıkışının bir
öyküsüdür. Ergenekon’da çıkış
yolunu Türklere bir “bozkurt”
göstermiş. “Kurt” deyince aklımıza
bir başka kurt öyküsü geldi!
Hani bir köyde yalancı bir çoban
varmış. Bir gün köy halkına “Koşun
sürüye kurt saldırıyor” diye bağırmış.
Köylü yardıma koşmuş, ama “kurt”
falan yokmuş! Çoban 2-3 kez daha
bu yalanı yinelemiş. Köylü hep
yardıma koşmuş. 4’üncüsünde kurt
gerçekten gelmiş, ama köylü artık
çobanın çağrısını umursamamış!
İran’da “mollakrasi” kurulduğunda
Türkiye’de “Türk ordusu şahın
ordusu değildir! TSK, Atatürk’ün
kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti’ni
mollalara bırakmaz” diye bir söz
söylenirdi. Ama özellikle 12 Eylül’de
mollalara kapıyı kim araladı?
İran “mollakrasisi” Sam Amca’ya
ders oldu.
Ayetullah’ın İran’ı ile
baş edemedi. O halde baş
edebileceği, Mart 1999’dan bu yana
koynunda beslediği Fethullah’a
Ortadoğu kavşağında sözünü
dinleyeceği, sözde ılımlı “teokrasi” ya
da “mollakrasiyi” kurdurma
saflığında görülüyor!
Hamlet’in “Olmak ya da olmamak.
İşte bütün sorun burada!” dediği gibi
“Askeri darbe mi ya da Fethullah’ın
sivil darbesi mi? İşte sorun burada!”
“Al birini vur ötekine” diyebilirsiniz.
Bir insanın ruhsal yapısını etkileyen
en önemli söz “N’olacak bu senin
halin” sorusu imiş! Bunu Türk halkına
“N’olacak bu Türkiye’nin hali” diye
sorabilir miyiz?
Ayetullah’tan Fethullah’a!
Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90
‘BASRA KÖRFEZİ’NDEN UÇUŞ YASAK
Dış Haberler Servisi - İran, uçuş ekranlarõnda “Basra
Körfezi” için “İran Körfezi” ismini kullanmayan havayolu
şirketlerini kendi hava sahasõnõ kullanmaktan men edeceğini
açõkladõ. Kish Havayollarõ için çalõşan Yunanlõ bir erkek ka-
bin görevlisi, cumartesi günü uçuş sõrasõnda ekranda “İran
Körfezi” yerine “Basra Körfezi” isminin kullanõlmasõna
tepki gösteren İranlõ yolcularla sözlü tartõşmaya girmişti. Olay
sonrasõ kabin görevlisinin işten atõldõğõ, göçmen polisince
gözaltõna alõndõğõ ve oturma izninin iptal edildiği bildirilmişti.
İngiliz yayõn kurumu BBC de ulaştõrma bakanõnõn yabancõ
havayolu şirketlerine uçuş ekranlarõnda körfezin ismini “İran
Körfezi” olarak değiştirmeleri için 15 gün süre tanõdõğõnõ be-
lirtti. Körfez Türkçede de “Basra Körfezi” olarak biliniyor.
(Fotoğraf: AP)
İsrail’in‘ulusalmiras’dayatmasõ
(Fotoğraflar: EPA)