Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
1 EK M 2010 CUMA CUMHUR YET SAYFA
HABERLER 9
SÖZDEN YAZIYA
SÜHEYL BATUM
Göreceksiniz Yargıçlar
Yine de Var Olacaklar
Evet anayasa değişikliğinin gerçek amacı ve
hedefi “yargıyı ele geçirmek” idi. Yani amaç,
yargının da “bizim çocuklardan” oluşması idi.
Yani emniyette, YÖK’te, tüm kurumlarda yapıldığı
gibi yapılması; “kendi adamlarının” yargıya
yerleştirilmesi idi. Kısaca yargıçların, “neler
yaptıklarını yakından gördüğümüz
dönüştürülmesi idi.
Zaten bunun için 2005 yılında bir gece yarısı,
“herkesin telefonlarının dinlenebilmesine
yönelik yasa değişikliği” yapılmamış mıydı?
Üstelik dinleyecek kurumun başkanının
“Başbakan’ın tek başına belirlediği kişi olması”
sağlanmamış mıydı? Yine aynı şekilde, “tüm
yargıçların iktidara bağlı 5 bürokrat tarafından
atanması için yasa değişikliği” yapılmamış
mıydı? Bu yasayı, AKP iktidarının atadığı Abdullah
Gül, sabaha karşı yurda dönmesine karşın, nasıl
yaptıysa(!) hemen imzalayarak(!), Resmi
Gazete’ye göndermemiş miydi?
Pekiyi yargıç ve savcıların “belli görüşteki
kişilerden oluşturulması” ve “bazı özel yetkili
savcı ve yargıçlara dönüştürülmesindeki” amaç
ne olacaktı? Çok basit! Türkiye’de oluşturulmak
istenen baskı ve korku düzeninin sürekliliğini
sağlamak. Hani son dönemde çok ilginç ve
acayip işler oluyor ya, bunların daha da
sürmesini, hem de daha da acayipleşerek
sürmesini sağlamak. Üstelik bunu “ne yapalım
canım, biz istemiyoruz ki, yargı böyle istiyor”
bahanesiyle yapabilmek. Yani kısacası bugüne
kadar medya aracılığı ile ve bazı savcılar ve
yargıçlar aracılığı ile kurmak istedikleri “yeni
düzeni” yargının tümü eli ile oluşturmak.
Tek hedef ve amaç bu idi. Bunu biliyorduk. Ve
söyledik de. Bırakın söylemeyi, İlhan Cihaner
soruşturması ile, Osman Kaçmaz davası ile,
YARSAV ve Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında
açılan davalar ve Ergenekon davası ile yaşadık
da. Yine “Kozmik odanın aranması” olayı ile,
“102 subayın kaçak(!) olarak yakalanması(!)”
kararı ile yaşamadık mı? Hatta yargıçların,
doktorların gözü önünde yaşamını yitiren Kuddusi
Okkır ile, hepimiz yaşamadık mı?
Amacın ne olduğunu, nasıl gerçekleştirilmek
istendiğini hep birlikte görmedik mi? Üstelik
bırakın görmeyi, söylemeyi, Hanefi Avcı bunun
kitabını bile yazmadı mı? Bu soruşturmaların,
kanıtsız suçlamaların, evrensel hukukla ilgisi
olmayan nedenlerini açıkça belirtmedi mi?
Ama tabii bildiğiniz gibi meğer Hanefi Avcı da
terör örgütü üyesiymiş. Onunla suçlanıyor. Büyük
tesadüf! Aynı İlhan Cihaner’in, Osman
Kaçmaz’ın olduğu gibi! Türkan Saylan’ın, İlhan
Selçuk’un olduğu gibi! Tuncay Özkan, Mehmet
Haberal, Fatih Hilmioğlu’nun olduğu gibi.
Ama iktidar ne yaparsa yapsın, ne isterse
istesin. Türkiye’de yine de yargıçlar vardı. Aynen
“ihtiyar kadının, ” dediği gibi,
Türkiye’de de, 80 yılı aşkın bir süreden beri devam
eden bir Cumhuriyet geleneği vardı. Demokratik
hukuk devletine inanan yargıçlar vardı.
Mahkemeler vardı. Bu geleneği, “bağımsız yargı
anlayışını”, iktidarın değil, “Başbakan’ın
adamları değil, bağımsız yargının mensupları
olma” isteğini sürdüren yargıçlar ve savcılar vardı.
Bu isteklerini açıkça ortaya koydular. Kararları ile
koydular. Baskıya direndiler.
İşte özellikle HSYK’nin yapısının değiştirilmesi,
bunun için gerçekleştirildi. Yoksa Adalet Bakanı,
bugüne kadar yapılan tüm eleştirilere ve Türk
yargıçlarının tüm taleplerine karşın, HSYK içinde
kalır mıydı? Müsteşar kalmaya devam eder
miydi? Adalet Bakanı, yine HSYK’nin Başkanı
olarak kalır mıydı? “Kurulun yönetimi ve temsili
tamamen Bakan’a aittir” hükmü getirilir miydi?
Bugüne kadar hep eleştirilirken, “Bakan, yargıç
ve savcıların soruşturulmasına izin verme
yetkisine yine sahip” olur muydu? Üstelik
bundan böyle, Bakanın “soruşturmaya izin
verme ya da vermeme yetkisi, idari yargı
denetimi dışında bırakılır mıydı?”
Ne yani anayasayı değiştiren iktidarın “yargıya
tamamen hakim olmak” düşüncesi yoktu da,
“sadece doğrusunu yapmayı beceremedikleri
için mi” böyle oldu? Gerçekten böyle zanneden
var mıdır sizce? Yani gerçekten iktidarın,
beceriksiz olduğu için böyle bir değişiklik
yaptığına inanan var mıdır? Yani iktidarın hiç
böyle bir amacı yoktu da Müsteşar Yardımcısı ve
Personel Genel Müdürü, tamamen tesadüf
olarak mı HSYK’ye aday olacağı söylenen ilk
kişiler oldular?
Ama göreceksiniz. Yine olmayacak. Tabii ki
içlerinde, bugün olduğu gibi, yine bazıları(!)
çıkacak, bazılarından yararlanacaklar,
kullanacaklar. Ama ezici çoğunluk, Cumhuriyet
geleneğine sahip çıkacak. Demokratik hukuk
devletine inanmaya ve üstelik yaşatmaya devam
edecekler. “Bağımsız yargı anlayışını”, ve
“Başbakan’ın adamları değil, bağımsız yargının
mensupları olma” isteğini sürdürmeye devam
edecekler. Tüm baskılara karşın. Göreceksiniz,
göreceğiz.
Okullarda yaşanan şiddette yumruk ilk sõrada yer alõrken onu zorbalõk izliyor
Şiddet kışın zirvede
Okul çocuklarõ arasõnda ya-
şanan şiddet davranõşlarõ,
çocuğun sağlõğõnõ, gelişimini, öğ-
renme kapasitesini ve akademik
başarõsõnõ olumsuz biçimde etki-
liyor. Akranlar arasõnda gerçek-
leşen şiddet olaylarõnõn çoğu, yö-
neticiler ve öğretmenler tarafõndan
fark edilmiyor.
Akranlar arasõnda yaşanan en
yaygõn şiddet türü, yumruk, tekme
atma, tokat gibi fiziksel zarar ve-
ren davranõşlar olarak sõralanõ-
yor. İkinci sõrada zorbalõk, tehdit,
sataşma, üçüncü sõrada ise dedi-
kodu, ad takma gibi davranõşlar
gözlemleniyor.
İstanbul Tabip Odasõ’nõn “Ço-
cuk ve Şiddet Çalıştayı” kita-
bõnda yer alan bilgilere göre, okul-
lardaki şiddet olaylarõ en çok kõş
aylarõnda görülüyor, okul açõlõş ve
kapanõş dönemlerinde sõklõğõ aza-
lõyor. Okullarda, gözlemlenen ak-
ranlar arasõ şiddet davranõşlarõ,
çeteleşme, fiziksel kavga, politik,
dinsel ve õrksal baskõ oluşturma,
alay etme, küçük düşürme ve dõş-
lama olarak sõralanõyor.
Okullardaki şiddetin önlenme-
sine yönelik çözüm önerilerinden
bazõlarõ ise şunlar:
Okullarda yaşanan şiddet,
“Nasıl bir dünyada, hangi top-
lumsal yapı içinde ve nasıl bir
eğitim sisteminde ortaya çık-
maktadır” sorusu bağlamõnda
incelenmeli.
Çocukla ilgili her girişimde
“çocuğun yüksek yararı” ilkesi
temel düşünce olmalõ.
Okullarda yaşanan şiddet,
bir “halk sağlığı sorunu” olarak
kabul edilmeli ve çocuk sağlõğõnõ
korumayõ ve geliştirmeyi amaç-
layan, uzun soluklu, bilimsel ve in-
sancõl yaklaşõmlara dayalõ, tüm ta-
raflarõn yetki ve sorumluluk aldõ-
ğõ çalõşmalar yapõlmalõ.
Disiplin soruşturmasõnda ve-
linin dinlenmesi zorunlu olmalõ.
Çocuğa soruşturma sõrasõnda
hukuki yardõm sağlanmalõ.
Eğitim fakültelerinde çocuk
haklarõ, şiddet, sõnõf yönetimi be-
cerisini geliştirmek üzere verilen
dersler etkin hale getirilmeli.
Eğitimcilerin öğrenciye fi-
ziksel şiddet uygulama, aşağõlama,
notla tehdit etme gibi tutumlarõ eği-
tim aracõ olarak kullanmalarõ en-
gellenmeli.
Sempozyum başlıyor
Psikolojik Rehabilitasyon ve
Eğitim Programlarõ Derneği
(PREP) ve Harvard Tõp Fakülte-
si, Boston Çocuk Hastanesi, Fo-
garty Uluslararasõ Ruh Sağlõğõ ve
Gelişimsel Bozukluklar Araştõrma
Programõ işbirliği ile bugün ve ya-
rõn Point Otel Barbaros’ta düzen-
lenecek üçüncü Okul Ruh Sağlõ-
ğõ Sempozyumu’nda, “Olumlu
okul ortamlarının yaratılması:
Şiddet ve saldırganlığın önlen-
mesi” konusu ele alõnacak.
Sempozyumun başkanlõğõnõ
Prof. Dr. Yankı Yazgan ve Dr.
Kerim Münir yapacak.
Okullarda
bağış
kalabalığı
İstanbul’daki bazõ ilköğretim
okullarõnda sõnõf mevcudunun
70’i aşmasõ, öğrencileri, öğretmen-
leri ve velileri isyan ettirdi. Çevre-
lerinde “iyi” olarak ün yapan bu
okullarõn yöneticilerinin, bazõ öğ-
rencileri, ikamete dayalõ kayõt sis-
temine göre adresi tutmasa da yük-
sek miktarda bağõşlar alarak kayõt
ettikleri iddia ediliyor.
Özellikle ilköğretim birinci sõnõf
öğrencileri, çok kalabalõk sõnõflar-
dan ürkmeleri ve teneffüste tuvalet
sõrasõ gelmemesi gibi nedenlerle
okula gitmek istemiyorlar. Bu
“popüler” okullardan biri de Üm-
raniye’de. Bu okulun sõnõf mevcu-
du 2009-2010 öğretim yõlõnda 25-
30 iken bu öğretim yõlõnda 55-
60’a, 1. sõnõflarda 65’e çõkmõş.
Bayrampaşa’da bir lisede ise bu
öğretim yõlõ başõnda 30 olan sõnõf
mevcudu, çevreden öğrenci alõn-
masõ nedeniyle iki katõna ulaşmõş.
Veliler, “Okul yöneticilerinin
çevre ilçelerden bu okula gelmek
isteyen öğrenci velilerinden yük-
sek miktarda bağış alarak kayıt
yaptıklarını duyduk” iddiasõnda
bulunurken, okul yöneticileri, “Sı-
nıf mevcudunu biraz düşürebil-
mek amacıyla idare odalarını sı-
nıfa çevirerek geçici şubeler açı-
yoruz” dediler. Yöneticiler ayrõca,
hiç kimseden zorla para istemedik-
lerini vurguladõlar.
SINIFLAR TIKIŞ TIKIŞ
Türkiye Satranç Federasyonu’nun ana sponsoru ş Ban-
kası, Harran’da satranç sınıfı açtı. ş Bankası’nın, ço-
cukların zihinsel ve kişisel gelişimlerine önemli katkılar ya-
pan satranç sporunu yaygınlaştırmak, ilköğretim okullarında
çocukları satranç oynamaya teşvik etmek, öğretmenlerin
dikkatini bu alana çekmek ve olanakları sınırlı okullarda mal-
zeme yetersizliğini ortadan kaldırmak amaçlarıyla Türkiye
genelinde açtığı satranç sınıfı sayısı 3 bin 500’e ulaştı.
Harran’a
satranç
sınıfı
Eyüboğlu Eğitim
Kurumlarõ, “Özel
Arkadaşların Dünyası-
nı Keşfetme” konulu
projeyle “ECIS Sir Pe-
ter Ustinov Ödülü”nü
kazandõ. 2010-2011 öğ-
retim yõlõ boyunca uy-
gulanacak olan proje,
ECIS tarafõndan 2.425
Avro ile ödüllendirildi.
Ödül alan Eyüboğlu IB öğrencile-
ri, bu öğretim yõlõnda farklõlõklarõ
nedeniyle diğer yaşõtlarõ ile birlik-
te okuma olanağõ bulunmayan
özel eğitime ihtiyacõ olan Tekrime
Tarman Özel Eğitim Okulu öğren-
cileri ile birlikte çalõşacaklar. Eyü-
boğlu öğrencileri, Tekrime Tar-
man Özel Eğitim Okulu öğrencile-
rine spor yapmayõ, dans etmeyi,
folklor oynamayõ, resim yapmayõ
ve şarkõ söylemeyi öğretecekler.
Oyuncakları
onardılar
İlköğretim öğrencileri, Sabancõ
Üniversitesi Toplumsal Du-
yarlõlõk Projeleri’nin yürüttüğü
“Kültürel Mirası Koruma ve
Gençlerin Aktif Katılımı” proje-
si kapsamõnda, tarihi oyuncaklarõ
restore etmeyi öğrendiler. Sabancõ
Üniversitesi öğrencileri, ilköğre-
tim öğrencileri ile birlikte Uluslar-
arasõ Tarih ve Sanat Eserlerini Ko-
ruma Enstitüsü’nün (IIC), Sabancõ
Üniversitesi Sakõp Sabancõ Müze-
si ve Sabancõ Holding işbirliğinde
bu yõl ilk kez İstanbul’da gerçek-
leştirdiği “Doğu Akdeniz Resto-
rasyon ve Konservasyon Kong-
resi”nde, “Restorasyon Atölye-
si” düzenlediler. Kongrede, Erol
Türker İlköğretim Okulu 4. sõnõf
öğrencisi 10 çocuk, 15 tarihi Os-
manlõ oyuncağõnõn reprodüksiyon-
larõnõ önce drama ve oyunlarla kõ-
rõp sonra restore ettiler.
Burs şansõ
İngiltere’nin başkenti Lond-
ra’da bulunan Westminster
Üniversitesi, Türk üniversite öğ-
rencilerine toplam 250 bin İngiliz
Sterlini tutarõnda (yaklaşõk 600 bin
TL) burs verecek. Türkiye’den se-
çilecek öğrenciler, bu burstan
2011-2012 öğretim yõlõ itibarõyla
yararlanabilecekler.
Eyüboğlu’na
‘Ustinov
Ödülü’
Doğuş Grubu, Cumhurbaşkan-
lığı Senfoni Orkestrası (CSO)
ana sponsorluğu ile geçen yıl ilkini
gerçekleştirdiği “Kampüste Senfonik
Akşamlar” projesini bu yıl farklı Ana-
dolu kentlerine taşıyor. CSO’yu bu-
güne kadar gitmediği Anadolu’daki
illere götürerek, bu illerde bulunan
üniversiteler aracılığıyla gençlere ve
bölge halkına klasik müziği sevdir-
meyi hedefleyen Doğuş Grubu, 17-23
Ekim tarihleri arasında düzenlenecek
turnenin duraklarını, Kars-Kafkas
Üniversitesi, Erzurum-Atatürk Üni-
versitesi, Rize Üniversitesi, Trab-
zon-Karadeniz Teknik Üniversitesi ve
Giresun Üniversitesi olarak belirledi.
İstanbul’un göbeğinde
iş kazası: Boyacı öldü
İstanbul Haber Servisi - Nişantaşõ’nda
bir binada boya yaparken, 6’õncõ kattan hava-
landõrma boşluğuna düşen 41 yaşõndaki Mu-
sa Kandemir olay yerinde hayatõnõ kaybetti.
Müfide Küley Sokak, 14 numaradaki
Kadifekale Apartmanõ’nda saat 12.00 sõra-
larõnda meydana gelen olayda, pencerede
çalõşõrken dengesini kaybeden boyacõ, boş-
luğa düştü. Başõnõ beton zemine çarpan bo-
yacõnõn arkadaşlarõ, hemen sağlõk ekipleri-
ni çağõrdõ. İlk müdahaleyi olay yerine yeti-
şen Beşiktaş Belediyesi’ne bağlõ bir sağlõk
ekibi yaptõ. Ancak Musa Kandemir’in ha-
yatõnõ kaybettiği belirlendi. Şişli Cumhuri-
yet Savcõlõğõ’nõn yaptõğõ incelemeden son-
ra, ceset İstanbul Adli Tõp Kurumu’na kal-
dõrõldõ. Olayla ilgili soruşturma başlatõldõ.
Kampusta
senfoni
stanbul Haber Servisi - Yeşiller Par-
tisi’nin stanbul’da yapılması planla-
nan 3. köprünün yapılması halinde
kesilecek 2 milyon ağacı kurtar-
mak ve projeyi durdurmak
amacıyla başlattığı “2 milyon
ağaç için 2 milyon stan-
bullu” kampanyasının
ana etkinliği yarın ger-
çekleştirilecek. 2
milyon, 3. köprü
karşıtı stan-
bullu saat
20.00’de
stan-
bul
Boğazı’nın 22 ayrı
noktasında elle-
rinde mumlarla
“3. köprüye ha-
yır” diyecek.
Saat 20.00-21.00
arası gerçekleşecek etkinlikte bir-
çok grup ve sivil toplum kuruluşu
sergileyecekleri çeşitli perfor-
manslarla 3. köprüye hayır diye-
cek. Fındıklı, Kadıköy, Beşiktaş ve
Galata Köprüsü’nde yoğun katılımla-
rın beklendiği eyleme aralarında
Tuncel Kurtiz, Yetkin Dikin-
ciler, Pelin Batu, Meh-
met Ali Alabora, Rüs-
tem Batum, Nejat Yavaşo-
ğulları, lkay Akkaya’nın da bulunduğu sa-
natçılar ile Buğday Derneği, Doğa Derneği,
Greenpeace (Yeşilbarış) ve TÜRÇEK gibi
sivil toplum kuruluşları, TMMOB, stanbul
Tabip Odası, 3. Köprü Yerine Yaşam Plat-
formu, Küresel Eylem Grubu, Sulukule
Platformu, Beşiktaş Çarşı Grubu destek
verecek. Tüm stanbulluları 2 sahillere da-
vet eden Kampanya Koordinatörü Serkan
Köybaşı, “Bu proje stanbulluların trafik
sorununa çözüp olmayacağı gibi stan-
bul’un oksijen damarlarını da kesecek. Bu
yıkıma 2 Ekim akşamı tüm stanbullularla
hayır diyeceğiz” dedi.
stanbullu yıkıma
hayır diyecek
Alternatif
çok ama...
Yeşiller Partisi, 3. köprü projesine
alternatif projeleri de derleye-
rek, 2 milyon ağacın kesilmesi yerine bi-
lim dünyasında dikkat çeken projelerin
gündeme alınması çağrısında bulundu:
Marmaray projesinin bitmesi beklen-
meli 4. Levent-Göztepe arasına metro:
Köprülerden yüzde 85 oranında binek
arabası geçiyor ve sıkışıklığı bu binek
arabaları yaratıyor. Göztepe veya Söğüt-
lüçeşme ile 4. Levent arasında deniz al-
tından geçecek bir metro inşa edilerek
bu hatta günde 1 buçuk milyon yolcu ta-
şınabilir. İki katlı köprü yapılabilir: TE-
MA Vakfı’nın önerisi dikkate alınabilir. Ye-
ni köprü yapmak yerine Boğaziçi köprüsü
yıkılarak yerine iki katlı ve raylı sistemli bir
köprü yapılabilir. TRANSMAR Pendik-
Yeşilköy Yüzer Otoray Projesi: Prof. Dr.
Ahmet Vefik Alp tarafından geliştirilen
projeyle İstanbul’a girmesi gereken tran-
sit trafik Pendik-Yeşilköy arasında inşa
edilecek yüzer bir viyadük aracılığıyla Bo-
ğaz’ın güneyinden geçirilebilir. 50 km’si
denizde olan 80 km’lik proje olan
TRANSMAR iki katlı olacak ve alt katın-
dan raylı sistem geçecek.
TRANSMAR
TUNCELİ (Cumhuriyet) -
Munzur Vadisi’nde yapõlmasõ
planlanan Bozkaya 1 Barajõ ve
Hidroelektrik Santralõ’nõn (HES)
sondaj çalõşmasõnõ başlatan Ha-
zal Elektrik şirketine ait bir adet
sondaj aracõ yurttaşlar tarafõndan
durduruldu. Yaşanan arbede
üzerine sondaj çalõşmalarõ dur-
durulurken BDP’li Tunceli Bele-
diye Başkanõ Edibe Şahin,
“Bundan sonra hiçbir biçimde
mühendisi ile işçisi ile emekçisi
ile buraya çalışmaya gelen hiç
kimseye acınmayacaktır” dedi.
Jandarmanõn geniş güvenlik
önlemleriyle çalõşmalarõna baş-
layan sondaj aracõnõn önünde ba-
sõn açõklamasõ yapan avukat
Barış Yıldırım, “Munzur Va-
disi içinde yapımı kararlaştırı-
lan barajlar yasal değil. Bugün
sondaj çalışması yapılan Boz-
kaya HES de yasal değil. Mun-
zur Vadisi Milli Parkı içinde
yapımı kararlaştırılan bütün
barajlar yasadışı” dedi.
‘ACIMAYACAĞIZ’
Munzur’a
HES
gerilimi