Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 8 OCAK 2010 CUMA
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Cumhurbaşkanı
Ne İşe Yarar?
Cumhurbaşkanı’nın salı günü, yasama,
yürütme ve yargı organlarının başkanlarını bir
araya getirdiği yemek, basının ilgisini sadece,
gizli dinlemeye karşı alınan polisiye yanıyla
çekti. Herkesin herkesi dinlediği bir ortamda,
dinlenmemek için alınan önlemlerin, kendileri
de dinlenenleri yakından ilgilendirmesi
doğaldı.
Aslında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün
düzenlediği yemek de demokratik
parlamenter sistem açısından doğaldı.
Gerçekten de, cumhurbaşkanının görev ve
yetkilerini belirleyen anayasanın 104. maddesi
“Cumhurbaşkanı devletin başıdır,” dedikten
sonra ekler:
“Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’nin birliğini
temsil eder, anayasanın uygulanmasını, devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
gözetir.”
Bilindiği gibi, parlamenter sistemlerde,
sorumsuz olan cumhurbaşkanının yetkileri de
son derece kısıtlıdır. 1982 Anayasası,
cumhurbaşkanına 1961 Anayasası’ndan daha
geniş yetkiler vermiş bile olsa, sistemin özünü
yine de korumuştur.
Ancak cumhurbaşkanının yetkilerinin sınırlı
olması, hiçbir işlevi olmaması anlamını
taşımaz. Nitekim 104. madde
cumhurbaşkanının yetkilerini sayarken onun,
Cumhuriyeti ve Türk milletinin birliğini temsil
etme, aynı zamanda anayasanın
uygulanmasını gözetme rolünü yerleştirmiştir.
104. maddenin 1. fıkrasının bir başka
hükmü de cumhurbaşkanının devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
sağlama yükümlülüğüdür.
Gerçekten, azımsanmayacak önemli bir
işlevdir bu.
Demokrasinin tıkır tıkır işlediği dönemlerde
pek kendini belli etmeyen bu işlev, devletin
organları ve erkleri arasında uyumluluk
kaybolduğunda büyük önem kazanır.
Bugün Türkiye bu duruma gelmiş, hatta
aşıp, kaosun sınırlarından içeri dalmıştır.
Daha bu noktaya varmadan önce,
Çankaya’nın inisiyatif alıp, 104. maddedeki
yetkilerini kullanarak, uyumlu çalışmayı
sağlaması gerekirdi.
Haydi onlardan geçtik, Sayın Gül, hiç
değilse Çankaya yemeğinde, söz konusu
maddedeki yetkilerine dayanarak yargı ile
yürütme arasında uyumsuzluk doğuran, yargı
bağımsızlığının zedelenmesine yol açan bir
ihtilafı giderebilirdi.
Çünkü Çankaya’da yasama, yürütme ve
yargının başkanları toplandığı sırada, yargı ile
yürütme arasında çok büyük ve ne yazık ki,
yeni olmayan bir ihtilaf gün yüzüne çıkıp,
yüksek yargıyı tıkamış bulunuyordu.
Yargıtay’da boşalan 33 üyelik için yapılacak
seçimden söz ediyorum. Yürütme, HSYK’deki
iki temsilcisi Bakan ve Müsteşar aracılığıyla
tıpkı 2007’de yaptığı gibi bu defa da seçimi
tıkamıştır.
Tıkanmanın nedeni, yürütmenin, HSYK’nin
seçimle gelen temsilcilerinden “Bu 33 üyeden
22’sini siz seçin ,11’ni de biz seçelim”,
diyerek kontenjan istemesidir.
Talebin uygun olmayıp, yargı bağımsızlığıyla
da bağdaşmadığı aşikârdır ve nitekim
HSYK’nin seçilmiş üyeleri, alışılmış yöntemle
seçim yapılmasını istemekte, ama buna karşı
çıkan Bakanlık da, süreci kilitlemekte, bu
yüzden yüksek yargıda da işler aksamaktadır.
İşte tam 104. maddenin 1. fıkrası gereği
Cumhurbaşkanı’nın müdahale edeceği
durum.
Ama edemez, çünkü bunun olabilmesi için
Cumhurbaşkanı’nın gerçekten anayasanın
101. maddesinde belirtilen tarafsızlığa sahip
olması ve bunun getirdiği moral bir gücü
elinde bulundurması gerekir, ki oraya nasıl
seçildiği (hatta kimileri bunu atama olarak
niteliyor) herkesin malumu olan Sayın Gül,
anayasanın aradığı niteliklere fiilen sahip
değildir.
Bu durumda kimileri, şu soruyu sorabilirler:
- Bu koşullar altında cumhurbaşkanı neye
yarar ki?
Soru ne kadar haklıdır bilemeyiz.
Unutmayalım ki, cumhurbaşkanının
yasamadan gelen yasaları, yürütmeden gelen
kimi tasarrufları onaylama durumu da var ve
Sayın Gül bu işlevini sektirmeden yerine
getiriyor.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Çok naz âşık
usandırır!
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - İzmir’de
gerçekleştirilen Avrupa
Birliği Bölgeler Komitesi
Türkiye Çalõşma Grubu
Toplantõsõ’nõn açõlõşõnda
konuşan İzmir
Büyükşehir Belediye
Başkanõ Aziz Kocaoğlu,
AB’nin Türkiye’yi yarõm
yüzyõldõr kapõsõnda
beklettiğini söyledi.
Kocaoğlu, “Çok naz âşõk
usandõrõr misali, Avrupa
Birliği ile olan vuslat
geciktikçe, Türk insanõnõn
direnci giderek azalmaya
ve yakõn bir zamana
kadar uygarlõk ve refahõn
tam karşõlõğõ olarak
algõladõğõ Avrupa Birliği
simgesine olan inancõ
zayõflamaya başladõ.
Yõllardõr aynõ hedefe
doğru koşmaktan yorulan
Türk halkõ, artõk biraz da
karşõ tarafõn adõm
atmasõnõ bekliyor” dedi.
Akyürek’ten geri
dönüş davası
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat
Daire Başkanlõğõ
görevinden alõnarak
Strateji Geliştirme Dairesi
Başkanlõğõ’na uzman
olarak atanan Ramazan
Akyürek, görevden
alõnmasõna ilişkin İçişleri
Bakanlõğõ ve Emniyet
Genel Müdürlüğü
işleminin iptali ve
yürütmesinin
durdurulmasõ istemiyle
Ankara 14. İdare
Mahkemesi’nde dava
açtõ. Davanõn
dilekçesinde, “haksõz ve
sebepsiz yapõlan atama
işleminin ilk olarak
yürütmesinin
durdurulmasõ ve iptal
edilmesi” istendi.
‘Erdoğan’a kaktüs
vermeliler’
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Grup Başkanvekili
Oktay Vural,
parlamentoda Türk
Emekli-Sen ve Birleşik
Emekliler Derneği
Yönetim Kurulu
üyeleriyle düzenlediği
basõn toplantõsõnda
Başbakan Tayyip
Erdoğan’õn açõkladõğõ
emekli maaşlarõna yapõlan
ortalama 62 TL’lik
zammõn, “iki çay, iki
simit parasõ” ettiğini
söyledi. Bazõ emekli
örgütlerinin Erdoğan’a
çiçek verdiğine dikkat
çeken Vural, getirdiği
kaktüsü göstererek
“Kaktüs verilmesi daha
uygun olur diye
düşünüyorum” dedi.
Hrant Dink davası
belgesel oldu
İstanbul Haber
Servisi - Şişli’de 3 yõl
önce uğradõğõ silahlõ
saldõrõ sonucu öldürülen
Hrant Dink’in ölümünden
sonraki dava süreci
yönetmen Ümit Kõvanç
tarafõndan belgesele
aktarõldõ. Sanatçõlar
Derya Alabora, Mehmet
Ali Alabora, Halil Ergün,
Mahir Günşiray, Banu
Güven, Meral Okay,
Zuhal Olcay, Şevval Sam
ve Hale Soygazi’nin
anlatõmlarõnõn yer aldõğõ
belgeselde, Dink’in
ölümünün ardõndan
O.S’nin katil zanlõsõ
olarak yakalanmasõ ve
sonraki süreç ele alõnõyor.
“Toplumsal Hafõza”
temasõ altõnda 14 Ocak’ta
İTÜ Taşkõşla binasõnda
yapõlacak gösterimin
ardõndan, “Hrant
Dink’ten Hrant’a” başlõklõ
söyleşi gerçekleştirecek.
Kõlõçdaroğlu: AKP’nin derin karargâhının sorumlusu ve sözcüsü müsünüz?
Arõnç’a derin soruANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Grup Baş-
kanvekili Kemal Kılıçda-
roğlu, Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arınç’a “İçişleri Ba-
kanı hiçbir açıklama yap-
mazken, tüm açıklamaları
siz yapıyorsunuz. Yoksa siz
AKP’nin derin karargâhı-
nın sorumlusu ve sözcüsü
müsünüz” diye sordu.
Kõlõçdaroğlu, dün parla-
mentoda düzenlediği basõn
toplantõsõnda, “Bana sordu-
ğunuz bu soruyu Sayın
Baykal’a da sorun. Sayın
Kılıçdaroğlu’na da sorun”
diyen Arõnç’a yanõt verdi.
Kõlõçdaroğlu, “Sayın Arınç,
kozmik odaya siz ‘kozmetik
oda’ dediniz mi, demediniz
mi? Böyle söyleyerek olayı
bizzat siz karikatürize et-
miyor musunuz? Bunu bil-
diğimiz içindir ki biz sizi ba-
şından beri komik buluyo-
ruz” dedi. Kõlõçdaroğlu, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
“Önce suikast dediniz, son-
ra ‘Tabii bir suikast eylemi ola-
rak düşünülmemeli’ diyerek
suikasttan vazgeçtiniz... Size
suikast yapacağı söylenenle-
rin yanlarında suikast silah-
ları yoktu. Size Ankara’da
suikast yapılacaktı ama siz o
sırada Manisa’daydınız. Sa-
yın yargıcı izlediği söylenen
iki askeri araçta patates, so-
ğan çıkıyor. Araçta bulu-
nanlar aşçı ve elektrikçi...
Her olaydan sonra Genel-
kurmay Başkanlığı açıkla-
ma yapıp kamuoyunu bilgi-
lendiriyor. Ama konuyu ya-
kından izlemesi gereken İç-
işleri Bakanı hiçbir açıklama
yapmazken tüm açıklama-
ları siz yapıyorsunuz. Oysa
siz, basın yayın, Anadolu
Ajansı ve TRT’den sorum-
lusunuz... Yoksa siz AKP’nin
derin karargâhının sorum-
lusu ve sözcüsü müsünüz?
Şüphelilerin avukatı suikast
ile ilgili ihbarın Amerika üze-
rinden yapıldığını söylüyor.
‘Soruşturmaya dayanak yapõlan
ihbar numarasõ 123 06 06’dõr.
Bu numara Amerika üzerinden
yapõlan bir ihbarõ kanõtlamak-
tadõr. Amerika’dan yapõlan bu
ihbarda vekillerimin kullandõ-
ğõ araç plakalarõ bile verilmiş-
tir.’ diyor. Sayın Arınç acaba
bunu doğrulama gereği duy-
du mu? Her şeyi merak eden
Arınç acaba bunu niçin me-
rak etmiyor? Sayın Arınç,
‘Türkiye bir hukuk devletidir’
diyor. Doğru yasalar böyle
diyor... Ama Türkiye AKP
iktidarıyla birlikte hızla hu-
kuk devletinden uzaklaşı-
yor... ‘Mademki Türkiye bir
hukuk devleti, sizin bakan ar-
kadaşõnõz niçin ve hangi hukuk
devleti mantõğõ ile Erzincan
savcõsõna telefon açõp, gözal-
tõna alõnanlarõ serbest bõrakõn
diyebiliyor?’ diye kendisine
sormak isterim. Bunu acaba
hiç vicdanınızda sorguladı-
nız mı? Tutamadığınız göz-
yaşlarınızı biraz da bu olay-
larda bize gösterin de sami-
miyetinizi görelim.”
Kõlõçdaroğlu, Türkiye İşçi
Emeklileri Derneği yönetimi-
ne de ağõr eleştiriler yöneltti.
Derneğe üye olan emeklilerin
artõk “geçinemiyorum” diye
şikâyet etmeyeceğini vurgu-
layan Kõlõçdaroğlu, “Bu der-
neğimizin sayın başkanı,
emekli aylıklarına yapılacak
zammı açıklayan sayın Baş-
bakan’a AKP grubunda bir
buket çiçek verip, emekliler
adına teşekkürlerini sundu.
Artık derneğe üye olan emek-
lilerimiz, yaz tatillerini Ka-
narya adalarında geçirebilir,
dolayısıyla seçimlerde de ken-
dilerine bu olanağı sağlayan
AKP’ye oy verebilirler. Her-
halde dernek yöneticileri son
2 yılda konutlarda kullanılan
elektrik fiyatlarının yüzde
46 arttığını bilmiyorlar. Yine
son 2 yılda pirincin yüzde 49,
dana etinin yüzde 43 kuru so-
ğanın yüzde 72, patatesin
yüzde 34, mercimeğin yüzde
77 arttığını da bilmiyorlar”
açõklamasõnõ yaptõ.
Bülent Arõnç’õn önceki gün yaptõğõ eleştirilere yanõt veren Kemal Kõlõçdaroğlu,
her olaydan sonra İçişleri Bakanõ susarken Arõnç’õn açõklama yapmasõna dikkat
çekti. Arõnç’õn kozmik odaya kozmetik oda dediğini hatõrlatan Kõlõçdaroğlu,
“Mademki Türkiye bir hukuk devleti, sizin bakan arkadaşõnõz niçin ve hangi hukuk
devleti mantõğõ ile Erzincan savcõsõna telefon açõp, gözaltõna alõnanlarõ serbest
bõrakõn diyebiliyor?’ diye kendisine sormak isterim’’ dedi.
Tütün
eksperleri
Arınç’ı
yalanladı
YUSUF ÖZKAN
İZMİR - Tütün Eks-
perleri Derneği Genel
Başkanõ Oktay Çelik,
2001 yõlõnda Tütün Ya-
sasõ’na karşõ bir eyleme
katõldõğõnõ kabul eden
Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arınç’õn açõkla-
malarõnõn gerçeği yan-
sõtmadõğõnõ belirtti.
Başbakan Yardõmcõsõ
Arõnç’la, CHP Genel Baş-
kanõ Deniz Baykal ara-
sõnda, eylemdeki TEKEL
işçilerine destek verilme-
siyle ilgili tartõşma sürü-
yor. Baykal’õn, 2001 yõ-
lõnda TEKEL işçilerini
desteklemek amacõyla dü-
zenlenen eyleme katõldõ-
ğõnõ anõmsatmasõ üzerine
Arõnç, “Bu olay doğru-
dur. Tütün kanunu gö-
rüşülüyordu. Ben ve o
zamanki partim buna
karşı çıktık. Kanuna gö-
re, kotalar küçültülüyor.
Yurtdışından ülkeye tü-
tün ithaline yeşil ışık ya-
kılıyor. Benim o zaman-
ki düşüncem ki şimdi de
aynı kanaatlere sahi-
bim” yanõtõnõ vermişti.
Arõnç’õn söz ettiği 2001
yõlõndaki toplantõda, der-
nek yönetim kurulu üyesi
olarak kendisinin de yer
aldõğõnõ bildiren Tütün
Eksperleri Derneği Genel
Başkanõ Oktay Çelik ise
tütün ithalatõnõn 1988 yõ-
lõnda 600 tonla başladõğõ-
nõ bildirdi. 1988’de 600
tonla başlayan tütün itha-
latõnõn bugün 90 milyon
tonlara dayandõğõna, AB
dayatmalarõyla Tütün Fo-
nu’nun kaldõrõlmaya çalõ-
şõldõğõna dikkat çeken Çe-
lik, şunlarõ söyledi: “Sa-
yın Arınç, yurtdışın-
dan tütün alımına yeşil
ışık yakıldığı için eyle-
me katıldığını söylü-
yor. Ancak ithalat
1988’de başlamıştı bile.
Biz o dönem kimin, ne
dediğini gayet iyi anım-
sıyoruz” diye konuştu.
Çelik, “Bugün TE-
KEL işçilerine ‘Yan ge-
lip yatõyorlar’ diyenler, o
dönem aksini savunu-
yorlardı. Bu insanların
çalıştığı TEKEL, 90’lar-
da vergi rekortmeniy-
di, 600 bin üretici ailesi-
nin geçimini sağlıyordu.
Alkollü içkiler, sigara
bölümleri kimin zama-
nında, kaç liraya, kim-
lere peşkeş çekildi her-
kes biliyor” dedi.
EYLEM POLEMİĞİ
“TEKEL
Dayanışma
Grubu”
üyeleri,
eylemin
sürdürüldüğü
Türk-İş Genel
Merkezi’nde
basın
açıklaması
yaptı. İşçiler
grubu
alkışlarla ve
“TEKEL
işçileri sizinle
gurur
duyuyor”
sloganlarıyla
karşıladı.
(Fotoğraf:
NECATİ
SAVAŞ)
Yazar, akademisyen ve siyasetçiler dayanõşma için Türk-İş Genel Merkezi’ne gitti
TEKEL işçilerine aydın desteği
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TEKEL işçilerinin mücadelesi bugün
25. gününe girdi. İşçilerin eylemlerinin
24. gününde, “TEKEL Dayanışma
Grubu” üyesi yazar, akademisyen ve si-
yasetçiler, Türk-İş Genel Merkezi’nin
önüne gelerek işçileri ziyaret etti.
Kõzõlay’daki Ziraat Mühendisleri Odasõ
(ZMO) önünde toplanan ve aralarõnda ga-
zeteci yazar Banu Avar, ZMO Başkanõ
Gökhan Günaydın, gazeteci yazar Emin
Çölaşan, Bağõmsõz Cumhuriyet Partisi
(BCP) Genel Başkanõ ve gazetemiz yaza-
rõ Mümtaz Soysal, ADD Yönetim Kuru-
lu Üyesi Suay Karaman, Prof. Sina Ak-
şin, tiyatro sanatçõsõ Yılmaz Onay, Tüm
Öğretim Üyeleri Derneği Genel Başkanõ
Prof. Alpaslan Işıklı, CHP’li Oğuz Oyan,
eski TMMOB Başkanõ Kaya Güvenç’in
de bulunduğu “TEKEL Dayanışma Gru-
bu” üyeleri, eylemin sürdürüldüğü Türk-
İş Genel Merkezi’ne yürüdü. İşçiler grubu
alkõşlarla ve “TEKEL işçileri sizinle gu-
rur duyuyor” sloganlarõyla karşõladõ.
ZMO Odasõ Başkanõ Günaydõn, işçilere,
“Mücadelenizi maaş mücadelesi olarak
görenler, eyleminize ‘ideolojik’ diyenler,
‘yetim hakkõ yedirtmem’ diyerek, iftira
edenler var. Bu meselenin arkasında,
Türkiye’nin yenen hakkı var. Bunun için
sizinle birlikteyiz” diye seslendi. Günay-
dõn şöyle konuştu: “Sen fabrikalarımızı
Amerikalıya sat, bizi işsiz bırak ve ar-
kasından de ki, ‘Bu işçiler ideolojik mü-
cadele veriyor, yetimin hakkõnõ yiyorlar’
Bunların amacı Cumhuriyete, emeğe iliş-
kin ne varsa can damarlarını kesmek.”
BCP Genel Başkanõ Soysal, kapatõlan ve
satõlan iş yerlerinin sadece orada çalõşan-
larõ ve çocuklarõnõ ilgilendirmediğini ifa-
de ederek, bununla, fabrikalarõn kurulup,
bugüne kadar çalõşmasõ için vergi veren
herkesin hakkõnõn yendiğini kaydetti. Soy-
sal, “Burada yenen bir hak var. Müslü-
manlıkta hak yemek var mı? Bu satı-
lanları çatır çatır geri alacağız” dedi.
‘İktidarın maskesi düştü’
CHP’li Oyan, işçilerin mücadelesinin
“özelleştirmelerin nasıl bir soygun ol-
duğunu ortaya çıkardığını” belirtti.
Oyan, “Milletin gözü açıldı. Diğer 4/C’li
kardeşlerimizin de dikkatini çekti. İk-
tidarın maskesi düştü” diye konuştu.
Gazeteci-yazar Çölaşan da işçilerin isteği
üzerine yaptõğõ konuşmada, “medyanın
içinde bulunduğu yozlaşmış ortamda, iş-
çilere hitap edebilecek 3-5 gazeteci çı-
kabileceğini” ifade etti. “Bu eylem, bu di-
reniş, Türkiye’de bir dönüm noktası ya-
rattı” diyen Çölaşan, TEKEL işçilerinin
eyleminin, bugünün tarihi yazõldõğõnda,
onurlu bir simge olarak anõlacağõnõ kaydetti.
Türk-İş Genel Merkezi önünde oyla-
ma sonuçlarõnõ açõklayan, Tek Gõda-İş
Başkanõ Mustafa Türkel de TEKEL iş-
çileri olarak mevcut haklarõyla başka ka-
mu kurumlarõna geçişleri sağlanana ka-
dar eylemi sürdüreceklerini dile getirdi.
Türkel, “Ayın 14’ünden itibaren Tür-
kiye’nin her yerindeki TEKEL işçisi
işyerlerini terk ederek, kefene benzer
giysilerini ellerine alarak Ankara’ya
doğru yola çıkacak” dedi.
MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı ve
TBMM Grup Başkanvekilleri Mehmet
Şandır, Oktay Vural, Genel Başkan Yar-
dõmcõlarõ Mehmet Ekici, Münir Kutlata,
Türk-İş Genel Başkanõ Mustafa Kumlu’yu
sendika genel merkezinde ziyaret etti.
Öğrenciler harçlıklarını verdi
Bu arada bir grup ilköğretim öğrencisi,
topladõklarõ bir miktar parayõ işçilere des-
tek olmak amacõyla, Türk-İş binasõnda
hizmet veren banka şubesine giderek yar-
dõm için açõlan hesaba yatõrdõ.
HEZİL ÇAYI’NDA CESET ARANIYOR
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma
istihbaratõnda tercüman olarak çalõşan Yıldırım Beg-
ler’in, 1990’lõ yõllarõn ikinci yarõsõndan sonra Silopi Ha-
bur Gümrük Kapõsõ’nda 100’den fazla kişinin öldürülüp
Hezil Çayõ’na atõldõğõ iddialarõ üzerine, Diyarbakõr Özel
Yetkili Cumhuriyet Başsavcõlõğõ bölgede kazõ yapõlmasõ
kararõ aldõ. Şõrnak Baro Başkanõ Nuşirevan Elçi, “Tale-
bimizin içeriği, Yıldırım Begler’in beyanında geçen
Halil Birlik ve Mehmet Bilgeç’in öldürülüp gömül-
düğü iddia edilen yerde kazı yapılmasıydı” dedi.
Başvurularõnõn ardõndan, Silopi Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’na talimat verildiğini anlatan Elçi, şöyle konuştu:
“Ortaya atılan iddialar çok ürkütücü boyuttadır.
17 yıl üst düzeyde, Silopi’de Habur bölgesinde görev
yapmış olan bir insan. Her ne kadar kadrosu tercü-
man olarak görünse de, o dönemde yasadışı eylem-
lerde bulunan ve bilinen simalardan biri de Yıldırım
Begler’di. Onun için söyledikleri beyanları çok ciddi-
ye alıyoruz. Çünkü 90 ile 100 kişinin gömüldüğünü
söylüyor. Hezil Çayı’na atıldığı iddia edilenler için
Hezil Çayı’nda da ciddi çalışmalar yapılmalı.”
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - DTP’nin
kapatõlmasõnõn ardõndan BDP’ye geçen belediyelerle
ilişkili şirketlerde yolsuzluk yapõldõğõ iddiasõyla 9 il-
de yürütülen soruşturma tamamlanarak 8’i tutuklu 52
sanõk hakkõnda, “Çıkar amaçlı suç örgütü kur-
mak”, “İhaleye fesat karıştırmak” suçlarõndan 15
ile 210 yõla kadar değişen oranlarda hapis istendi.
Diyarbakõr Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nca hazõrlanan
110 sayfalõk iddianame, Diyarbakõr 2. Ağõr Ceza Mah-
kemesi’nce kabul edildi. İddianamede, 2009’da yapõlan
altyapõ, temizlik ve peyzaj işlerini içeren 18 ihale süre-
cinde, Kamu İhale Kanunu’na muhalefet edildiği, mal
ve hizmet alõmlarõna fesat karõştõrõldõğõnõn tespit edildi-
ği belirtilerek 52 sanõk hakkõnda, “Çıkar amaçlı suç
örgütü kurmak”, “Kurulan örgüte üye olmak” ve
“İhaleye fesat karıştırmak” suçlarõndan 15 ile 210 yõ-
la kadar değişen oranlarda hapis istendi. “Örgüte üye
olmak” ve “İhaleye fesat karıştırmak” suçundan Van
Belediye Başkanõ Bekir Kaya’nõn 27 yõl, Kurtalan Be-
lediye Başkanõ Necat Yılmaz ve Çõnar Belediye Başka-
nõ Ahmet Cengiz’in de 15’er yõl hapsi istendi.
BDP’LİLERE YOLSUZLUK SUÇLAMASI