Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 3OCAK2010/SAYI1241
KULE
CANBA SUNAY AKIN
Nezle adamlar!
A
tlatamadım gitti şu nezleyi... Dolmuş
kuyruğunda, iki şemsiyeli arasmda
ıslandığım günden beri cebimde
kâğıt mendillerle geziyorum. O gün şemsiye
üzerine bir yazıyı kaleme alacağıma kendi
kendime söz vermiştim. Ama işin içinde bir
de nezleyi yazmak varmış!.. Eh, kanştıralım
bakalım şiir kitaplannı, nezle olan şairler
kimlermiş:
Ben bıırda kasvetli biryerde ohırum
Sen orda riîzgârh biryerde olursun
Ben burda öksürür nezle olurum
Sen orda öksürür nezle olursun
Mendilini burnuna ilk getiren şair sevgili A.
Kadir'den başkası değildir. A. Kadir'in
dizelerini okuduktan sonra burnumu çekerken
çıkardığım seste bir aşk melodîsi arar oldum!
Maurice Chevalier, tecrübenin fazla bir değeri
olmadığına inanırdı.
Chevalier'e göre eğer tecrübe diye bir şey
olsaydı bir daha nezle olmamamız gerekirdi!..
Nezle ile tecrübenin karşılaştınlmasının ne
denli sağlıklı olduğuna varın siz karar verin.
Burnumu kızartan ve contası bozuk bir
musluk durunıuna koyan nezleye Orhon
Murat Anburnu'nda da rastlıyoruz. Ama,
Arıburnu'nun şiirinde burnu akan Mustafa
çocukluk günlerimizdeki İstanbul'a getirir
bizleri:
Gani gönüllü Mustafa
Bol verir, herkes sever
Lakin
Macuun!.. diye bağırırken sesi sevilmez
Nezledir!..
Rengârcnk, Can Yücel'in deyişiyle
"Rengâhenk" tablasının arkasında "Macuun"
diye bağıran seyyar satıcılarm sesleri elbette
kırıktır. Nezle olsalar bile çocukların cep
harçlıklanm toparlayıp, akşam sofrasına
ekmek taşıma kavgasındaki nice insan
adımlar durur İstanbul sokaklarını...
Arıbunıu'nun şiirinden sonra Oktay Rifat'ın
"Nezle" adlı şiirini okuyunca yarım olan
kcyfim de terk etti beni sıcak odamda:
Bardaktan boşanan yağmurun altında
kablo çekiyor amele
bizimse odanuz sıcak
çay ibriği kaynıyor
bir derdimiz var:
Nezle!
Pencereden dışarıya baktığımda doğalgaz
çalışmalan için sokağımızı toplu mezarlık
çukuruna dönüştüren işçileri gördüm.
Yağmur, Oktay Rifat'ın şiirindeki gibi
bardaktan boşanırcasma yağnııyordu ama
epeyce soğuktu hava... Oktay Rifat'ın
olurduğu evin birkaç apartman yakınmda
olan odamda tek derdim nezle değildi.
Tıpkı, Oktay Rifat'ın da olmadığı gibi!.. Ne
demişti Can Yüccl, Oktay Rifat'ın
ardmdan: "Sosyalizmin göreceği gelccek
seni."
Sokakta bir de "nezle-adam" gördüm.
Onunla göz göze gelmcmek için içeriye
kaçtım hemencecik. Kim midir nezle-adam?..
Nâzım Hikmet'ten öğreniyoruz: "Nezleye
benzeyen nezlc-adam'lar vardır. Nezle-adam
size yapacağı kötülüğü önceden
bildirmeyecek, anlatmayacak kadar
güçsüzdür, boysuz possuzdur. Ancak onun
bütün gücü, biitün boyu posu buradadır.
Nezle nasıl bir öksürükle, bir el sıkmasıyla
yakanıza yapışırsa, nezle-adam da bir iki söz,
ufacık bir yalanla yakanıza yapışır ve yapıştı
mı bir, onun yumuşak, ıslak ellerinden kolay
kolay kurtulamazsınız. Ne nezle olun, ne
nezle-adam'larla arkadaş..."
1810 yılının 3 Mayıs gününe doğru
hapşırırsak, Çanakkale Boğazı'nın Avrupa
kıyısında elbiselerini çıkaran iki arkadaş
görürüz. Mayolarıyla ısınma hareketleri
yapan iki arkadaştan biri Teğmen
Ekenhad'dır. Öbürü ise bir ayağı topallayan,
İngilizlerin ünlü şairi Lord Byron'dur.
Christofer Marlovve'un anlattığı Hero ile
Leander efsanesinden etkilenen şair denize
atlayınca muradına erer: Akıntıya yenik
düşmeden kulaç atacak ve efsaneyi
yaşayacaktır!.. Efsaneye göre Helespond'da
(Çanakkale) Sestos yakasındaki Venüs
rahibelerinden biri olan Hero'ya Abydos'lu
Leander âşık olur... Ve her gece Boğaz'm
sulannda yüzerek sevgilisiyle buluşur. Bu
arada, Sestos'un Çanakkale Boğazı'nın
Avrupa kıyısı, Abydos'un ise Asya kıyısı
olduğunu belirtelim.
Genç Leander'a bulunduğu yeri göstermek
için elinde bir fener tutar Hero... Ama fırtınalı
bir gecede rüzgâr Hero'nun elindeki feneri
söndürür. Azgın dalgalar arasında boğuşan
Leander'm yenik düşen bedeni cansız bir
şekilde Hero'nun ayaklanna serilir!..
Lord Byron, teğmen arkadaşıyla birlikte
Çanakkale Boğazı'nda dalgalarla boğuşurken
efsanenin ters yönüne doğru yüzdüğünü
biliyordu. Karşı kıyıya ulaşan şair
"Sestos'dan Abydos'a Yüzdükten Sonra
Yazılmıştır" şiiriyle, yaşadığı bu olayı
ölümsüz kılar. Şiirin son dizesi şöyledir:
"Leander boğuldu, beni ise nezle illeti
hapşırtır..." Eriyen kar sulannın karıştığı bir
mevsimde yüzen Lord Byron, Leander'ı
yutan dalgaları yenmiş ama tedavisi
günümüzde bile bilinmeyen nezleye
yakalanmıştır. Hero ile Leander efsanesinin
Kız Kulesi'nde yaşandığını söylemek ve
filmini çekmek bilgisizlikten başka bir şey
değildir. En fazla iki yüz metre olan Salacak-
Kız Kulesi arasında Leander'ın boğulduğunu
düşünmek bir yana, Hero'nun böylesi kısa bir
mesafe için fener tutmasına ne demeli?..
Bu yanılgıda boğulanların sayısı ne yazık
ki, oldukça fazladır. Adını üzüm sepetinden
çıkan yılan efsanesinden ya da, adacığına
Damalis'in gömülü olmasından alan KJZ
Kulesi'nin adının "Leander Kulesi" olarak
bilinmesi kültür yozlaşmasından başka bir şey
değildir... Ve böylesi kültür bilmezlik
sonucunda da Kız Kulesi, Kültür
Bakanlığı'nın gözleri önünde Turizm
Bakanlığı tarafmdan göz göre göre "kafeterya
ve satış merkezi" yapılmak şartıyla
özelleştirilmiştir!
Şiir Cumhuriyeti'nin de, ne anlama
geldiğini kavrayamayan hapşırık sesi gibi
yazı yazanlar zamanm dalgaları arasında
boğulup gitmişlerdir. •
(Dipnot: Eee, kimsecikler kusura bakmasın.
Söylenen onca laftan sonra nezle-adamlarla
"dalga" geçmek benim hakkım. Hapşuuu!..
Atlatamadım gitti şu nezleyi!)
Pazar Çizer
OYÎTNCAK ...ve bir g
\J \ U n ^ A R . . . B j rb k g çppjğun a z g ı p
Çocukluk günlerimizin teneke kışkançfıkla dönen gözlerinin
kahramanı... yıtınlmış dengesıne kurban
edılır oyuncağımız...
Yıllar yılları kovalar.-.Okullar,
işler, evlilik, çoluk çocuk, yani
Dir insanı yaşlandıracak ne
varsa hepsıni yaşarsınız.
....vee sonunda bir dükkanda
karşılaşırsınız ilk oyuncağınızla...
yazar çizer: Zafer Temoçin (zafertemocin@gmail.com)
Masanın arkasındaki adam, sizin
sözünüzü duyar duymaz aniden
sevecen yüzlü bir canavara
dönüşüverir...
Heyecanla içeri girersiniz ve masanın arkasındaki
sevecen bakışlı adama elleriniz titreyerek sorarsınız.
eu
Ne .kurduğumuz dünya
paramparça olur,
yıkılıverırdi...
Işte size çocukken
paramparça olan
dünyanızı yapıştırma
fırsatı...
Kimler gelmez ki
Eren Cem'in
dükkanına...
Teksas-Tommiksciler,
plakseverler,
efemera tutkunları,
çocukluğunu
arayanlar,
avareler,
karikatürcüler,
ye daha ne kadar
işe yaramaz
adam varsa
nepsi...
Bir kez daha parçalanırsınız...
Eren Cem'dir karşınızdaki artık,
Bobstil Nejat değil...
Neyse ki oyuncak sevgısi yanında
insan sevgisi de bulunmaktadır
kendisinde , bakarsınız dost olup
size hediye bile edebilir oyuncağı...
Hah işte
kitaplarından
gökdelen
yapacağı
söylenen
gazeteci
ağbimiz
Mustafa
Kemal
Sallı da
gözüktü...
Işte daha bı saat önce
Anadolu Dialektoloiisi
kitabını arayan avukat
Ismail Kemal Saygan.