23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2010 PAZAR 14 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B YARSAV’õn yeni başkanõ Emine Ülker Tarhan, Türkiye’de yargõ kararlarõna saygõsõzlõğõ ve hukuksuzluğu eleştirdi: Hukuk oyuncak değil! Yargõçlar ve Savcõlar Birliği’nin (YARSAV) yeni başkanõ Emine Ülker Tarhan’la birlikteyiz. Türkiye’deki hukuk sistemini, yargõyõ Adalet Bakanlõğõ’nõn vesayetinden kurtarmanõn gerekliliğini, AKP hükümeti yetkililerinin hukuk anlayõşlarõnõ ve hukukun üstünlüğüne ne kadar saygõ gösterdiklerini konuşuyoruz. Hükümetin ve Adalet Bakanlğõ’nõn sürekli kõzgõnlõk şimşeklerini üzerine çeken ve kapatõlma tehlikeleriyle karşõ karşõya kalan YARSAV’õn durumu da konularõmõz arasõnda. Söyleşimiz boyunca Ülker Tarhan bakõn neler anlatõyor: - YARSAV çok tartışıldı. Yeni yönetimiyle birlikte kendini nerede konumluyor? Ü.T. - Kimilerince umut ya da hayal edildiği, yahut farklõ yansõtõlmaya çalõşõldõğõ gibi, YARSAV’õn yeni yönetimi, eski yönetime “rağmen” görev ve sorumluluk üstlenmiş değildir. YARSAV’õn 2. olağan genel kurulunda tüzüğünde yer alan amaç ve ilkelerinde herhangi bir değişiklik ve sapma söz konusu olmamõştõr ve olmayacaktõr. Esasen, eski asõl ve yedek yönetim kurulunda yer alan arkadaşlarõmõzdan büyük bir kõsmõ, ben de dahil yeni kurullarda da görev almõşlardõr. Yeni yönetim kurulu da YARSAV’õn bilinen çizgisinde, hukukun üstünlüğü, yargõ bağõmsõzlõğõ, yargõç ve savcõ güvencesinin sağlanmasõ, mesleki sorunlarõn çözümünde bir odak olmak fikrinin yaşama geçirilmesi için 3.5 yõldõr gerçekleştirdiği ve sonuç aldõğõ çalõşmalarõn moral desteğiyle, ulusal ve uluslararasõ alandaki etkinlikleri, yargõ reformunun eylemsel olarak gerçekleştirilmesi zeminini hazõrlayan davalarõ, yeri ve zamanõ geldiğinde medya aracõlõğõ ile görüşlerini toplumla paylaşmasõ ile bir sivil toplum örgütü olarak Türk yargõsõnõn ve yargõç ve savcõsõnõn sivil sesi olma misyonunu sürdürecektir. Şu saptamayõ yapmak gerekir. YARSAV geçmiş dönem çalõşmalarõyla adeta bir toplumsal muhalefet odağõ haline getirilmiştir ya da toplumdaki algõ bu yöndedir. Bu görüntünün, pek alõşõlmadõk olduğunu, hatta bazõ yargõ mensuplarõnca da mesafeli bir yaklaşõm ile karşõlanmakta bulunduğunu bilmekteyiz. Ancak tüzüğümüzde de belirtildiği gibi günlük siyaset ne YARSAV’õn ve ne de onun sözcülerinin etkinlik alanõ olmamõştõr. Ve fakat bazõ odaklarõn ve onlarõn her konumdaki uzantõlarõnõn, doğrudan veya dolaylõ biçimde yargõya müdahaleleri ve yargõyõ etki altõnda bõrakacak davranõşlarõna karşõ koymanõn, hukuk adõna yapõlan yanlõş ve yanlõ uygulamalarõ yine hukuk içerisinde kalarak eleştirmenin, bireysel ve kurumsal olarak doğrudan ve örgütlü bir biçimde saldõrõya uğrayan yargõnõn içindeki kurum ve kişilerin, yine hukuku öne çõkararak kendini savunma gayret ve çalõşmalarõnõn, ne bu kurum ve kişiler ve ne de YARSAV için bir siyasi faaliyet olarak değerlendirilemeyeceği bilinmelidir. Eğer kastedilen “tartışılır” olma olgusu YARSAV’õn belirtilen yöndeki çalõşmalarõ ise, amaç gerçekleşmiştir ve biz geri adõm atacak değiliz, aksine bu bizim kararlõlõğõmõzõ arttõrõr. Karanlık büyük plan Ülkemizde yargõ üzerindeki baskõlar artarak devam etmektedir. Bunun bilinçli ve belli merkezlerden kanalize edilen, üstelik yargõ ile de sõnõrlõ olmayan bir büyük planõn en karanlõk bölümlerinden birini oluşturduğunu görmeyecek kadar dar görüşlü insanlar değiliz. Bu merkezlerin piyonlarõ aracõlõğõyla yargõyõ kurumsal olarak yõpratmak için her yola başvurduklarõ geçmişteki örneklerden hatõrlanacaktõr. Bununla da yetinilmeyip kendilerinden saymadõklarõ yargõç ve savcõlarõ bireysel olarak da karalamak, toplum nezdinde güvenilirliklerini sarsmak amacõyla yapõldõğõ apaçõk ortada bulunan kimi girişimlerde bulunulmaktadõr. Bu kapsamda YARSAV’õn çabalarõ ile kamuoyunun gündemine ve bilgisine taşõnan, Türk ulusu adõna yargõ yetkisini kullanan yargõçlarõn, savcõlarõn, başsavcõlarõn ve hatta yüksek yargõ santrallarõnõn dinlenmesi olgusu, hukuksuz olduğu gibi tam bir saygõsõzlõk ve fütursuzluk örneğidir. Devlet yapısını gözetmek şart - YARSAV’ı hükümet kapatmak istedi. Bunda amaç neydi? Hükümetin bu tür girişimleri sürüyor mu? - YARSAV kuruluşundan itibaren Avrupa Birliği cephesine verilen örgütlenme özgürlüğüne ilişkin engellerin kaldõrõldõğõ mesajlarõna karşõn yoğun bir var olma mücadelesinin içine itilmiştir. Dõşarõya “örgütlenmede engeller kalktı” mesajõ verilmiş, ancak Adalet Bakanlõğõ’nca, İçişleri Bakanlõğõ’na, duruma müdahale edilmesi yolunda yazõ yazõlmasõ üzerine, Ankara Valiliği’nce YARSAV’a “yargı bağımsızlığını savunmak devletin görevidir, bu yoldaki tüzük hükümleri devletin egemenlik haklarına tecavüz niteliğindedir, bunları tüzüğünüzden çıkartın” biçiminde uyarõda bulunulmuş, ayrõca 501 kurucu üyemizden halen görevde olan 493 kişinin kuruculuktan çõkartõlmasõ, kurucularõmõzõn değiştirilmesi istenmiştir. Ardõndan 59’uncu hükümet döneminde, YARSAV’õn kapatõlmasõ hükmünü içeren yasa tasarõsõ hazõrlanmõş, yürütme güdümünde bir örgüt kurulmasõ benimsenmiş, tasarõ 2007 yõlõnda Cumhurbaşkanlõğõ seçimleri nedeniyle TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülemeyerek kadük olmuştur. Ancak 60’õncõ hükümet tarafõndan 2007 sonbaharõnda TBMM’ye sevk edilen bu tasarõnõn genel gerekçesinde, “Yargı serbest ve sivil olarak örgütlenirse, bu örgüt, ülkenin üniter yapısı için tehlike oluşturacaktır” ifadesi kullanõlarak yargõda örgütlenme, üniter yapõ için tehlike yaratacak bir odak olarak gösterilmiştir. Ankara Valiliği’nce yapõlan ihbar üzerine YARSAV’õn yapmõş olduğu seçimli genel kurulun iptali yolunda 2007 Şubat ayõnda soruşturma başlatõlmõş, böylece iptal edilirse YARSAV’õn kuruluşundan itibaren altõ ay içinde genel kurulunu yapamamõş duruma düşerek kendiliğinden dağõlmõş sayõlmasõ hedeflenmiştir. Soruşturma sonucunda takipsizlik kararõ verilmiş, karara yapõlan itiraz da reddedilmiştir. Ankara Valiliği’nce YARSAV’õn feshi soruşturmasõ açõlmasõ için de 2007 Temmuz’da Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na ihbarda bulunulmuş, soruşturma sonucunda dava açõlmamõştõr. Kamuoyuna sivil anayasa taslağõ olarak sunulan çalõşmaya bile YARSAV’õn kapatõlmasõna yönelik hüküm konulmuştur. Ancak anayasa yapma koşullarõ oluşturulamadõğõ için bu da sonuçsuz kalmõştõr. Adeta kapatõlma tehdidi ile derneğimizin enerjisini gerçek işlevine yöneltmesi engellenmiştir. Ancak biz artõk bu sürecin daha fazla zorlanmayacağõnõ umuyoruz. Yeni bir yargõç derneğinin kurulmasõ yolundaki gelişme de, YARSAV’õn yargõda örgütlenme ve var olma yolundaki hukuk mücadelesinin bir sonucudur ve ne denli haklõ bir mücadele olduğunun da göstergesidir. - Genelde baktığımız zaman Türkiye’deki hukuk sistemi AB müktesebatıyla uyuşuyor mu? - Yargõyõ ilgilendiren başta yargõnõn etkinliğinin güçlendirilmesi, özellikle Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu’nun yürütmeden bağõmsõz yapõlanmasõ ve teftiş sistemiyle ilgili düzenlemeler olmak üzere, yolsuzlukla mücadele ve dokunulmazlõklarõn Avrupa’daki uygulamalar doğrultusunda sõnõrlandõrõlmasõ, siyasi partilere ilişkin mevzuatõn gözden geçirilmesi, AİHM kararlarõnõn tam olarak uygulanmasõ, basõn özgürlüğü de dahil olmak üzere ifade özgürlüğüyle ilgili mevzuatõn Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM) kararlarõ paralelinde geliştirilmeleri, yine İnsan Haklarõ Sözleşmesi ve AİHM kararlarõna uygun olarak dernek kurma ve toplantõ yapma özgürlüğüne ilişkin tüm reformlarõn uygulanmasõ, güvenlik güçlerinin aşõrõ güç kullanmasõnõn önlenmesi, sivil toplumun gelişiminin sağlanmasõ, kamu politikalarõnõn oluşturulmasõnda sivil örgütlerin katõlõmõnõn kolaylaştõrõlmasõ ve özendirilmesi konularõnda, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin önerileri doğrultusunda işkenceye ve kötü muameleye “sıfır tolerans” politikasõ çerçevesindeki önlemlerin uygulanmasõnõn sağlanmasõ gerektiği bilinmektedir. Bütün bu konularda henüz bir yol alõnmamõş olmasõ sorunun yanõtõnõ oluşturuyor sanõyorum. Kaldõ ki asõl sorun mevzuatõn eşitlenmesinden çok bu ilke ve değerlerin özümsenmesi, uygulanmasõ ve algõlanmasõ sorunudur. Ayrõca şunu da belirtmeliyim ki AB için önemli olan kendi ilke ve değerlerinin etkin olarak yaşama geçirilebilmesidir, ancak hiçbir ülke, kurum ve organlarõnõ, siyasi tarihini, geçmiş deneyimlerini, devlet yapõlanmasõnõ gözetmeden oluşturmamakta ve yetkilendirmemektedir. Türkiye Cumhuriyeti de, çağdaş değerleri nasõl etkin kõlabileceği, hukuksal ilke ve değerleri nasõl yaşatõp yüceltebileceği, hukukun üstünlüğünü nasõl koruyup sürdürebileceği konusunda, devlet yapõsõnõ da gözeterek hareket etmek durumundadõr. Tarihsel gaflar - YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, katsayı uygulamasının Danıştay tarafından durdurulmasından sonra, “Gerekirse hukuku dolanırız” dedi. Zamanında Özal da “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” demişti. Sizce bu nasıl bir hukuk anlayışıdır? - Sorunuzda sözünü ettiğiniz biçimdeki açõklamalar, bu açõklamayõ yapanlarõn üzerine yapõşõp kalan, tarihsel gaflar arasõnda çoktan yerini almõş değersiz sözler olarak algõlanabileceği gibi hukuku ve yargõ kararlarõnõ etkisizleştiren, işlevsizleştiren eylem ve işlemlere girişilmesi, aslõnda hukuk ile bağlõ kalmanõn bu gibi kişiler ve anlayõşlarõ için bir “pranga” olduğunun tehlikeli bir dõşavurumu olarak da değerlendirilebilir. Bu nedenle, benzeri sözlerin bir çeşit “hukuk anlayışı” ile söylenmesi olasõ olmayõp bu sözleri sarfedebilenlerin “anlayışları”nõn hukuka dayalõ olmasõnõ beklemek de safdillikten öte değildir. Oysa, bulunduklarõ konumlara bakõldõğõnda, anlayõşlarõnõn mutlak surette hukuktan ilham almasõ, en azõndan hukuka saygõlõ olmasõ beklenir. İşte, ülkemizin en önemli problemlerinden biri de budur. Kişilerin konumlarõ ve bu konumlarõndan beklenen özelliklerinin bu biçimdeki çarpõk anlayõşlarõ ile çelişmekte oluşu.Gelişmiş toplumlarda hukuk, etrafõndan dolanõlmasõ gereken bir oyuncak, safdõşõ bõrakõlmasõ elzem bir düşman yahut her konumdaki iktidar sahiplerinin onaylanma aracõ olarak kabul edilemez. Hukukun üstünlüğünü pratiğe geçirmekle görevli yargõ erki, demokratik hukuk sistemlerinde aynõ zamanda devleti de yargõlayan, gerektiğinde mahkûm eden bir güçtür. Kamu görevlileri yargõ kararlarõnõn gereğini yerine getirmeli, yargõ kararlarõnõn uygulanmasõnõ geciktirmemeli, saptanan hukuka aykõrõlõklar görmezden gelinmemelidir. Yakõn bir tarihte yaptõğõmõz basõn açõklamasõ ile de bu biçimde irade açõklayan kişileri yargõ kararlarõna karşõ saygõlõ olmaya ve gereklerini yerine getirmeye davet etmiştik. Bu davetimizi yineliyoruz. Bağõmsõzyargõbirgünonubağõmlõkõlmayaçalõşanlarabilegerekecektir - Başbakan Erdoğan hoşuna gitmeyen kararlardan sonra Danıştay ve Yargıtay’ı işaret eden açıklamalar yapıyor; ağır eleştirilerde bulunuyor. Bu durumu yürütmenin yargıya müdahalesi olarak görmek mümkün mü, yoksa bu durum dünyada olağan mı? - Kişisel izlenimim, ülkemizde siyasal iktidarlar ile yargõnõn ilişkilerinin çoğu zaman sorunlu olduğudur. Bunun nedeni, kanõmca bazen iktidar sahiplerinin sõğ kalmõş kişisel özelliklerinden kaynaklansa da, çoğu zaman iktidarõn gücünün sõnõrlandõrõlmasõnõn ancak ve ancak hukukun yetkisinde olmasõndandõr. Zaman zaman, siyasal iktidarõn çok hevesli olduğu ancak hukuka aykõrõ bir siyasal amacõn gerçekleştirilmesinde yargõyõ engel görmesidir. Aslõnda demokratik sistemlerin vazgeçilmezi olan erkler ayrõlõğõ sistemine göre yargõ erkinin var olma nedeni de tam olarak budur, yani bizatihi diğer güçlerin deyim yerindeyse “gücünü” kötüye kullanmasõnõn önüne geçmektir. Gelişmiş toplumlarda iktidarõ hasbelkader eline geçirenlerin yukarõda değindiğim kişisel özellikleri nedeniyle ortaya çõktõğõnõ düşündüğüm bu çatõşma, demokrasi standartlarõ daha az gelişmiş toplumlarda, iktidar sahiplerinin, kendi amaçlarõna hizmet ettiğini düşündükleri yargõ kararlarõnõ “kutsal” bulup alkõşlamalarõ, aksi olduğunda ise “ideolojik” olarak nitelendirip karalamalarõ biçiminde ortaya çõkabilmektedir. Hatta zaman zaman öyle ileri gidilmektedir ki, yargõ kararlarõ üzerinden sõrf siyasal rant sağlamak amacõyla bilinçli söylemlerle toplum manipüle edilmeye çalõşõlmakta ya da özensiz ve ayaküstü yapõlan belirttiğiniz türdeki açõklamalarõn her eğitim seviyesindeki cahil kitlelerde yankõ bulabileceği göz ardõ edilerek, vahim sonuçlarõ daha önce görüldüğü üzere kimilerinin hoşuna gitmeyen birtakõm kararlar alan yargõ kurumlarõ ve yargõçlar bilinçsiz bir biçimde hedef gösterilebilmektedir. Her iki yaklaşõm da, açõkça yargõya müdahale ve yargõ kararõnõ etkileme girişimidir. Yukarõda da değindiğim üzere, her kademedeki iktidar sahipleri şunu idrak etmeliler; bağõmsõz yargõ, onlarõ memnun kõlmaya memur değildir. Aksine, siyasal iktidarõn, her kararõnõ hararetle desteklediği bir yargõnõn bağõmsõzlõğõ toplumda kuşku yaratõr. Devletin öncelikli ve en önemli görevi yargõyõ etkin, güçlü, saygõn ve bağõmsõz kõlmak olmalõdõr. Bu sağlanamadõğõ takdirde çõkar amaçlõ suç odaklarõnõn, aşiret ve mafya kültürünün egemen olduğu “kefaret” mekanizmasõnõn yerleşik hal almasõ, o devletin sokaklarõnda kõzõlca kõyametin kopmasõ ve yine o devletin temellerinin sarsõlmasõ da kaçõnõlmazdõr. Unutulmamalõdõr ki bağõmsõz yargõ bir gün onu bağõmlõ kõlmaya çalõşanlar için dahi gerekli olabilir. - Mahkemelerin uygulanmayan çok sayıda kararı var. Örneğin Bergama’daki altın madeni, Cargill şirketinin nişasta fabrikası, zorunlu din eğitimiyle ilgili Danıştay kararı ve daha pek çokları. Mahkemelerin kararları nasıl uygulanmayabiliyor? - Anayasanõn 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu hükmü yer almõştõr. Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararõnda da belirtildiği gibi hukuk devleti eylem ve işlemlerinin hukuka uygun, insan haklarõna dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren ve her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan, hukuk kurallarõna uymaya özen gösteren, işlem ve eylemleri bağõmsõz yargõ denetimine tabi olan devlettir. Anayasada, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanõrken devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargõ denetimine tabi olmasõ amaçlanmõştõr. Yargõ denetimi hukuk devletinin “olmazsa olmazı”dõr. Hukuk devletinde yargõ kararlarõnõn idari makamlarca uygulanmamasõ düşünülemez. Nasõl bir ceza hükmünün infaz edilmemesi düşünülemezse Danõştay ve idare mahkemesi kararlarõnõn da yerine getirilmemesi kabul edilemez. Hukuk ve adalet kültürü gelişmiş Batõ ülkelerinde yargõ kararlarõnõn uygulanmasõna yönelik pozitif bir hukuk kuralõ yoktur, zira yargõ kararlarõnõn uygulanmamasõ diye bir sorun söz konusu değildir. P O R T R E EMİNE ÜLKER TARHAN Tarsus, 1963 doğumlu. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde bitirdi. İslâhiye ve Sandõklõ ilçelerinde ağõr ceza mahkemesi üyeliği, kadastro, sulh ceza ve asliye ceza yargõçlõğõ yaptõ. 2001 yõlõndan itibaren Yargõtay 4. Ceza Dairesi Tetkik Hâkimliği görevini yürütüyor. “Hakaret ve Tehdit Suçlarõ” adõnda bir hukuk kitabõ yayõmlandõ. 15 Kasõm’da yapõlan olağan genel kurulda Yargõçlar ve Savcõlar Birliği (YARSAV) Başkanlõğõ’na seçildi. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Tutuklamalar Türkiye’de büyük bir sorun. Avrupa’da en çok tutuklama sayısı Türkiye’de. Ülkemizde tutuklamalar ne zaman hukuksal sorun olmaktan çıkabilir? - Tutuklama 5271 sayõlõ yeni Ceza Yargõlama Yasasõ’nõn 100. maddesinde düzenlenmiştir. Eski Ceza Yargõlama Yasasõ’na oranla, tutuklama tedbirine başvurulmasõ yeni yasa hükmü ile çok daha istisnai hallerde başvurulabilecek bir tedbir niteliğine bürünmüş olmasõna karşõn uygulamada, zaman zaman adeta bir cezalandõrma yöntemine dönüştüğü gözlenmektedir. Aslõnda tutuklama tedbiri ancak hakkõnda kuvvetli suç kuşkusu bulunan kişiler hakkõnda kaçma, kanõtlarõ gizleme, karartma, mağdur veya tanõklarõ baskõ altõna alma kuşkusunu doğuracak emarelerin bulunmasõ halinde başvurulabilecek bir kurumdur. Zira masumiyet karinesi gereği, kişiler haklarõnda verilmiş hükümlülük kararlarõ kesinleşinceye kadar suçlu ilan edilemez ve adeta bir hükümlü muamelesi görmesi kabul edilemez. Ancak, saptadõğõnõz bu sorunun toplumsal, psikolojik ve hukuksal algõlamalar bakõmõndan derin nedenleri vardõr ve bunun üzerinde hassasiyetle durmak gerekir. Kõsaca bakacak olursak, Türkiye giderek, özellikle çõkartõlan af yasalarõnõn ve yargõ kararlarõnõn değersizleştirilmesinin de etkisiyle, bir suç toplumuna dönüşmek eğilimindedir ve ülkemizdeki her alanda baş gösteren hukuksuzluk en yalõn ve vahşi yüzünü sokaklarda göstermektedir. Nasõl bir ceza hükmünün infaz edilmemesi düşünülemezse Danõştay ve idare mahkemesi kararlarõnõn da yerine getirilmemesi kabul edilemez. Kapatõlma tehdidiyle YARSAV’õn enerjisini gerçek işlevine yöneltmesi engellenmiştir. Ancak biz artõk bu sürecin daha fazla zorlanmayacağõnõ umuyoruz. Hukuk devletinde yargõ kararlarõ uygulanõr Tutuklamalar cezalandırmaya dönüştü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear