Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2010 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
YARSAV’õn yeni başkanõ Emine Ülker Tarhan, Türkiye’de yargõ kararlarõna saygõsõzlõğõ ve hukuksuzluğu eleştirdi:
Hukuk oyuncak değil!
Yargõçlar ve Savcõlar Birliği’nin (YARSAV)
yeni başkanõ Emine Ülker Tarhan’la birlikteyiz.
Türkiye’deki hukuk sistemini, yargõyõ Adalet
Bakanlõğõ’nõn vesayetinden kurtarmanõn
gerekliliğini, AKP hükümeti yetkililerinin hukuk
anlayõşlarõnõ ve hukukun üstünlüğüne ne kadar
saygõ gösterdiklerini konuşuyoruz. Hükümetin ve
Adalet Bakanlğõ’nõn sürekli kõzgõnlõk şimşeklerini
üzerine çeken ve kapatõlma tehlikeleriyle karşõ
karşõya kalan YARSAV’õn durumu da konularõmõz
arasõnda. Söyleşimiz boyunca Ülker Tarhan bakõn
neler anlatõyor:
- YARSAV çok tartışıldı. Yeni yönetimiyle
birlikte kendini nerede konumluyor?
Ü.T. - Kimilerince umut ya da hayal edildiği,
yahut farklõ yansõtõlmaya çalõşõldõğõ gibi,
YARSAV’õn yeni yönetimi, eski yönetime
“rağmen” görev ve sorumluluk üstlenmiş değildir.
YARSAV’õn 2. olağan genel kurulunda tüzüğünde
yer alan amaç ve ilkelerinde herhangi bir değişiklik
ve sapma söz konusu olmamõştõr ve olmayacaktõr.
Esasen, eski asõl ve yedek yönetim kurulunda yer
alan arkadaşlarõmõzdan büyük bir kõsmõ, ben de
dahil yeni kurullarda da görev almõşlardõr. Yeni
yönetim kurulu da YARSAV’õn bilinen çizgisinde,
hukukun üstünlüğü, yargõ bağõmsõzlõğõ, yargõç ve
savcõ güvencesinin sağlanmasõ, mesleki sorunlarõn
çözümünde bir odak olmak fikrinin yaşama
geçirilmesi için 3.5 yõldõr gerçekleştirdiği ve sonuç
aldõğõ çalõşmalarõn moral desteğiyle, ulusal ve
uluslararasõ alandaki etkinlikleri, yargõ reformunun
eylemsel olarak gerçekleştirilmesi zeminini
hazõrlayan davalarõ, yeri ve zamanõ geldiğinde
medya aracõlõğõ ile görüşlerini toplumla paylaşmasõ
ile bir sivil toplum örgütü olarak Türk yargõsõnõn ve
yargõç ve savcõsõnõn sivil sesi olma misyonunu
sürdürecektir.
Şu saptamayõ yapmak gerekir. YARSAV geçmiş
dönem çalõşmalarõyla adeta bir toplumsal
muhalefet odağõ haline getirilmiştir ya da
toplumdaki algõ bu yöndedir. Bu görüntünün, pek
alõşõlmadõk olduğunu, hatta bazõ yargõ
mensuplarõnca da mesafeli bir yaklaşõm ile
karşõlanmakta bulunduğunu bilmekteyiz. Ancak
tüzüğümüzde de belirtildiği gibi günlük siyaset ne
YARSAV’õn ve ne de onun sözcülerinin etkinlik
alanõ olmamõştõr. Ve fakat bazõ odaklarõn ve onlarõn
her konumdaki uzantõlarõnõn, doğrudan veya
dolaylõ biçimde yargõya müdahaleleri ve yargõyõ
etki altõnda bõrakacak davranõşlarõna karşõ
koymanõn, hukuk adõna yapõlan yanlõş ve yanlõ
uygulamalarõ yine hukuk içerisinde kalarak
eleştirmenin, bireysel ve kurumsal olarak doğrudan
ve örgütlü bir biçimde saldõrõya uğrayan yargõnõn
içindeki kurum ve kişilerin, yine hukuku öne
çõkararak kendini savunma gayret ve
çalõşmalarõnõn, ne bu kurum ve kişiler ve ne de
YARSAV için bir siyasi faaliyet olarak
değerlendirilemeyeceği bilinmelidir. Eğer
kastedilen “tartışılır” olma olgusu YARSAV’õn
belirtilen yöndeki çalõşmalarõ ise, amaç
gerçekleşmiştir ve biz geri adõm atacak değiliz,
aksine bu bizim kararlõlõğõmõzõ arttõrõr.
Karanlık büyük plan
Ülkemizde yargõ üzerindeki baskõlar artarak
devam etmektedir. Bunun bilinçli ve belli
merkezlerden kanalize edilen, üstelik yargõ ile de
sõnõrlõ olmayan bir büyük planõn en karanlõk
bölümlerinden birini oluşturduğunu görmeyecek
kadar dar görüşlü insanlar değiliz. Bu merkezlerin
piyonlarõ aracõlõğõyla yargõyõ kurumsal olarak
yõpratmak için her yola başvurduklarõ geçmişteki
örneklerden hatõrlanacaktõr. Bununla da
yetinilmeyip kendilerinden saymadõklarõ yargõç ve
savcõlarõ bireysel olarak da karalamak, toplum
nezdinde güvenilirliklerini sarsmak amacõyla
yapõldõğõ apaçõk ortada bulunan kimi girişimlerde
bulunulmaktadõr. Bu kapsamda YARSAV’õn
çabalarõ ile kamuoyunun gündemine ve bilgisine
taşõnan, Türk ulusu adõna yargõ yetkisini kullanan
yargõçlarõn, savcõlarõn, başsavcõlarõn ve hatta
yüksek yargõ santrallarõnõn dinlenmesi olgusu,
hukuksuz olduğu gibi tam bir saygõsõzlõk ve
fütursuzluk örneğidir.
Devlet yapısını gözetmek şart
- YARSAV’ı hükümet kapatmak istedi. Bunda
amaç neydi? Hükümetin bu tür girişimleri
sürüyor mu?
- YARSAV kuruluşundan itibaren Avrupa
Birliği cephesine verilen örgütlenme özgürlüğüne
ilişkin engellerin kaldõrõldõğõ mesajlarõna karşõn
yoğun bir var olma mücadelesinin içine itilmiştir.
Dõşarõya “örgütlenmede engeller kalktı” mesajõ
verilmiş, ancak Adalet Bakanlõğõ’nca, İçişleri
Bakanlõğõ’na, duruma müdahale edilmesi yolunda
yazõ yazõlmasõ üzerine, Ankara Valiliği’nce
YARSAV’a “yargı bağımsızlığını savunmak
devletin görevidir, bu yoldaki tüzük hükümleri
devletin egemenlik haklarına tecavüz
niteliğindedir, bunları tüzüğünüzden çıkartın”
biçiminde uyarõda bulunulmuş, ayrõca 501 kurucu
üyemizden halen görevde olan 493 kişinin
kuruculuktan çõkartõlmasõ, kurucularõmõzõn
değiştirilmesi istenmiştir.
Ardõndan 59’uncu hükümet döneminde,
YARSAV’õn kapatõlmasõ hükmünü içeren yasa
tasarõsõ hazõrlanmõş, yürütme güdümünde bir örgüt
kurulmasõ benimsenmiş, tasarõ 2007 yõlõnda
Cumhurbaşkanlõğõ seçimleri nedeniyle TBMM
Adalet Komisyonu’nda görüşülemeyerek kadük
olmuştur. Ancak 60’õncõ hükümet tarafõndan 2007
sonbaharõnda TBMM’ye sevk edilen bu tasarõnõn
genel gerekçesinde, “Yargı serbest ve sivil olarak
örgütlenirse, bu örgüt, ülkenin üniter yapısı için
tehlike oluşturacaktır” ifadesi kullanõlarak
yargõda örgütlenme, üniter yapõ için tehlike
yaratacak bir odak olarak gösterilmiştir. Ankara
Valiliği’nce yapõlan ihbar üzerine YARSAV’õn
yapmõş olduğu seçimli genel kurulun iptali yolunda
2007 Şubat ayõnda soruşturma başlatõlmõş, böylece
iptal edilirse YARSAV’õn kuruluşundan itibaren
altõ ay içinde genel kurulunu yapamamõş duruma
düşerek kendiliğinden dağõlmõş sayõlmasõ
hedeflenmiştir. Soruşturma sonucunda takipsizlik
kararõ verilmiş, karara yapõlan itiraz da
reddedilmiştir. Ankara Valiliği’nce YARSAV’õn
feshi soruşturmasõ açõlmasõ için de 2007
Temmuz’da Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
ihbarda bulunulmuş, soruşturma sonucunda dava
açõlmamõştõr. Kamuoyuna sivil anayasa taslağõ
olarak sunulan çalõşmaya bile YARSAV’õn
kapatõlmasõna yönelik hüküm konulmuştur. Ancak
anayasa yapma koşullarõ oluşturulamadõğõ için bu
da sonuçsuz kalmõştõr. Adeta kapatõlma tehdidi ile
derneğimizin enerjisini gerçek işlevine yöneltmesi
engellenmiştir. Ancak biz artõk bu sürecin daha
fazla zorlanmayacağõnõ umuyoruz. Yeni bir yargõç
derneğinin kurulmasõ yolundaki gelişme de,
YARSAV’õn yargõda örgütlenme ve var olma
yolundaki hukuk mücadelesinin bir sonucudur ve
ne denli haklõ bir mücadele olduğunun da
göstergesidir.
- Genelde baktığımız zaman Türkiye’deki
hukuk sistemi AB müktesebatıyla uyuşuyor mu?
- Yargõyõ ilgilendiren başta yargõnõn etkinliğinin
güçlendirilmesi, özellikle Hâkimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu’nun yürütmeden bağõmsõz
yapõlanmasõ ve teftiş sistemiyle ilgili düzenlemeler
olmak üzere, yolsuzlukla mücadele ve
dokunulmazlõklarõn Avrupa’daki uygulamalar
doğrultusunda sõnõrlandõrõlmasõ, siyasi partilere
ilişkin mevzuatõn gözden geçirilmesi, AİHM
kararlarõnõn tam olarak uygulanmasõ, basõn
özgürlüğü de dahil olmak üzere ifade özgürlüğüyle
ilgili mevzuatõn Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi
ve Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM)
kararlarõ paralelinde geliştirilmeleri, yine İnsan
Haklarõ Sözleşmesi ve AİHM kararlarõna uygun
olarak dernek kurma ve toplantõ yapma
özgürlüğüne ilişkin tüm reformlarõn uygulanmasõ,
güvenlik güçlerinin aşõrõ güç kullanmasõnõn
önlenmesi, sivil toplumun gelişiminin sağlanmasõ,
kamu politikalarõnõn oluşturulmasõnda sivil
örgütlerin katõlõmõnõn kolaylaştõrõlmasõ ve
özendirilmesi konularõnda, Avrupa İşkencenin
Önlenmesi Komitesi’nin önerileri doğrultusunda
işkenceye ve kötü muameleye “sıfır tolerans”
politikasõ çerçevesindeki önlemlerin
uygulanmasõnõn sağlanmasõ gerektiği
bilinmektedir. Bütün bu konularda henüz bir yol
alõnmamõş olmasõ sorunun yanõtõnõ oluşturuyor
sanõyorum. Kaldõ ki asõl sorun mevzuatõn
eşitlenmesinden çok bu ilke ve değerlerin
özümsenmesi, uygulanmasõ ve algõlanmasõ
sorunudur. Ayrõca şunu da belirtmeliyim ki AB
için önemli olan kendi ilke ve değerlerinin etkin
olarak yaşama geçirilebilmesidir, ancak hiçbir
ülke, kurum ve organlarõnõ, siyasi tarihini, geçmiş
deneyimlerini, devlet yapõlanmasõnõ gözetmeden
oluşturmamakta ve yetkilendirmemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti de, çağdaş değerleri nasõl
etkin kõlabileceği, hukuksal ilke ve değerleri nasõl
yaşatõp yüceltebileceği, hukukun üstünlüğünü nasõl
koruyup sürdürebileceği konusunda, devlet
yapõsõnõ da gözeterek hareket etmek durumundadõr.
Tarihsel gaflar
- YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, katsayı
uygulamasının Danıştay tarafından
durdurulmasından sonra, “Gerekirse hukuku
dolanırız” dedi. Zamanında Özal da “Anayasayı
bir defa delmekle bir şey olmaz” demişti. Sizce bu
nasıl bir hukuk anlayışıdır?
- Sorunuzda sözünü ettiğiniz biçimdeki
açõklamalar, bu açõklamayõ yapanlarõn üzerine
yapõşõp kalan, tarihsel gaflar arasõnda çoktan yerini
almõş değersiz sözler olarak algõlanabileceği gibi
hukuku ve yargõ kararlarõnõ etkisizleştiren,
işlevsizleştiren eylem ve işlemlere
girişilmesi, aslõnda hukuk ile bağlõ kalmanõn bu
gibi kişiler ve anlayõşlarõ için bir “pranga”
olduğunun tehlikeli bir dõşavurumu olarak da
değerlendirilebilir. Bu nedenle, benzeri sözlerin bir
çeşit “hukuk anlayışı” ile söylenmesi olasõ
olmayõp bu sözleri sarfedebilenlerin
“anlayışları”nõn hukuka dayalõ olmasõnõ beklemek
de safdillikten öte değildir. Oysa, bulunduklarõ
konumlara bakõldõğõnda, anlayõşlarõnõn mutlak
surette hukuktan ilham almasõ, en azõndan hukuka
saygõlõ olmasõ beklenir. İşte, ülkemizin en önemli
problemlerinden biri de budur. Kişilerin konumlarõ
ve bu konumlarõndan beklenen özelliklerinin bu
biçimdeki çarpõk anlayõşlarõ ile çelişmekte
oluşu.Gelişmiş toplumlarda hukuk,
etrafõndan dolanõlmasõ gereken bir oyuncak,
safdõşõ bõrakõlmasõ elzem bir düşman yahut her
konumdaki iktidar sahiplerinin onaylanma aracõ
olarak kabul edilemez. Hukukun üstünlüğünü
pratiğe geçirmekle görevli yargõ erki, demokratik
hukuk sistemlerinde aynõ zamanda devleti de
yargõlayan, gerektiğinde mahkûm eden bir güçtür.
Kamu görevlileri yargõ kararlarõnõn gereğini yerine
getirmeli, yargõ kararlarõnõn uygulanmasõnõ
geciktirmemeli, saptanan hukuka aykõrõlõklar
görmezden gelinmemelidir. Yakõn bir tarihte
yaptõğõmõz basõn açõklamasõ ile de bu biçimde irade
açõklayan kişileri yargõ kararlarõna karşõ saygõlõ
olmaya ve gereklerini yerine getirmeye davet
etmiştik. Bu davetimizi yineliyoruz.
Bağõmsõzyargõbirgünonubağõmlõkõlmayaçalõşanlarabilegerekecektir
- Başbakan Erdoğan hoşuna
gitmeyen kararlardan sonra Danıştay
ve Yargıtay’ı işaret eden açıklamalar
yapıyor; ağır eleştirilerde bulunuyor.
Bu durumu yürütmenin yargıya
müdahalesi olarak görmek mümkün
mü, yoksa bu durum dünyada olağan
mı?
- Kişisel izlenimim, ülkemizde
siyasal iktidarlar ile yargõnõn
ilişkilerinin çoğu zaman sorunlu
olduğudur. Bunun nedeni, kanõmca
bazen iktidar sahiplerinin sõğ kalmõş
kişisel özelliklerinden kaynaklansa da,
çoğu zaman iktidarõn gücünün
sõnõrlandõrõlmasõnõn ancak ve ancak
hukukun yetkisinde olmasõndandõr.
Zaman zaman, siyasal iktidarõn çok
hevesli olduğu ancak hukuka aykõrõ bir
siyasal amacõn gerçekleştirilmesinde
yargõyõ engel görmesidir. Aslõnda
demokratik sistemlerin vazgeçilmezi
olan erkler ayrõlõğõ sistemine göre
yargõ erkinin var olma nedeni de tam
olarak budur, yani bizatihi diğer
güçlerin deyim yerindeyse “gücünü”
kötüye kullanmasõnõn önüne
geçmektir.
Gelişmiş toplumlarda iktidarõ
hasbelkader eline geçirenlerin
yukarõda değindiğim kişisel özellikleri
nedeniyle ortaya çõktõğõnõ
düşündüğüm bu çatõşma, demokrasi
standartlarõ daha az gelişmiş
toplumlarda, iktidar sahiplerinin,
kendi amaçlarõna hizmet ettiğini
düşündükleri yargõ kararlarõnõ
“kutsal” bulup alkõşlamalarõ, aksi
olduğunda ise “ideolojik” olarak
nitelendirip karalamalarõ biçiminde
ortaya çõkabilmektedir. Hatta zaman
zaman öyle ileri gidilmektedir ki,
yargõ kararlarõ üzerinden sõrf siyasal
rant sağlamak amacõyla bilinçli
söylemlerle toplum manipüle
edilmeye çalõşõlmakta ya da özensiz ve
ayaküstü yapõlan belirttiğiniz türdeki
açõklamalarõn her eğitim seviyesindeki
cahil kitlelerde yankõ bulabileceği göz
ardõ edilerek, vahim sonuçlarõ daha
önce görüldüğü üzere kimilerinin
hoşuna gitmeyen birtakõm kararlar
alan yargõ kurumlarõ ve yargõçlar
bilinçsiz bir biçimde hedef
gösterilebilmektedir. Her iki yaklaşõm
da, açõkça yargõya müdahale ve yargõ
kararõnõ etkileme girişimidir.
Yukarõda da değindiğim üzere, her
kademedeki iktidar sahipleri şunu
idrak etmeliler; bağõmsõz yargõ, onlarõ
memnun kõlmaya memur değildir.
Aksine, siyasal iktidarõn, her kararõnõ
hararetle desteklediği bir yargõnõn
bağõmsõzlõğõ toplumda kuşku yaratõr.
Devletin öncelikli ve en önemli görevi
yargõyõ etkin, güçlü, saygõn ve
bağõmsõz kõlmak olmalõdõr. Bu
sağlanamadõğõ takdirde çõkar amaçlõ
suç odaklarõnõn, aşiret ve mafya
kültürünün egemen olduğu “kefaret”
mekanizmasõnõn yerleşik hal almasõ, o
devletin sokaklarõnda kõzõlca
kõyametin kopmasõ ve yine o devletin
temellerinin sarsõlmasõ da
kaçõnõlmazdõr. Unutulmamalõdõr ki
bağõmsõz yargõ bir gün onu bağõmlõ
kõlmaya çalõşanlar için dahi gerekli
olabilir.
- Mahkemelerin uygulanmayan çok sayıda
kararı var. Örneğin Bergama’daki altın madeni,
Cargill şirketinin nişasta fabrikası, zorunlu din
eğitimiyle ilgili Danıştay kararı ve daha pek
çokları. Mahkemelerin kararları nasıl
uygulanmayabiliyor?
- Anayasanõn 2. maddesinde Türkiye
Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve sosyal bir
hukuk devleti olduğu hükmü yer almõştõr.
Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararõnda da
belirtildiği gibi hukuk devleti eylem ve
işlemlerinin hukuka uygun, insan haklarõna
dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren ve her alanda eşitliği gözeten,
adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle
kendini yükümlü sayan, bütün etkinliklerinde
hukuka ve anayasaya uyan, hukuk kurallarõna
uymaya özen gösteren, işlem ve eylemleri
bağõmsõz yargõ denetimine tabi olan devlettir.
Anayasada, Türkiye Cumhuriyeti’nin
demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanõrken
devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargõ
denetimine tabi olmasõ amaçlanmõştõr. Yargõ
denetimi hukuk devletinin “olmazsa olmazı”dõr.
Hukuk devletinde yargõ kararlarõnõn idari
makamlarca uygulanmamasõ düşünülemez. Nasõl
bir ceza hükmünün infaz edilmemesi
düşünülemezse Danõştay ve idare mahkemesi
kararlarõnõn da yerine getirilmemesi kabul
edilemez. Hukuk ve adalet kültürü gelişmiş Batõ
ülkelerinde yargõ kararlarõnõn uygulanmasõna
yönelik pozitif bir hukuk kuralõ yoktur, zira yargõ
kararlarõnõn uygulanmamasõ diye bir sorun söz
konusu değildir.
P
O
R
T
R
E
EMİNE ÜLKER TARHAN
Tarsus, 1963 doğumlu. Yükseköğrenimini
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde
bitirdi. İslâhiye ve Sandõklõ ilçelerinde ağõr
ceza mahkemesi üyeliği, kadastro, sulh ceza ve
asliye ceza yargõçlõğõ yaptõ. 2001 yõlõndan
itibaren Yargõtay 4. Ceza Dairesi Tetkik
Hâkimliği görevini yürütüyor. “Hakaret ve
Tehdit Suçlarõ” adõnda bir hukuk kitabõ
yayõmlandõ. 15 Kasõm’da yapõlan olağan genel
kurulda Yargõçlar ve Savcõlar Birliği (YARSAV)
Başkanlõğõ’na seçildi.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Tutuklamalar Türkiye’de büyük bir
sorun. Avrupa’da en çok tutuklama
sayısı Türkiye’de. Ülkemizde
tutuklamalar ne zaman hukuksal sorun
olmaktan çıkabilir?
- Tutuklama 5271 sayõlõ yeni Ceza
Yargõlama Yasasõ’nõn 100. maddesinde
düzenlenmiştir. Eski Ceza Yargõlama
Yasasõ’na oranla, tutuklama tedbirine
başvurulmasõ yeni yasa hükmü ile çok
daha istisnai hallerde başvurulabilecek bir
tedbir niteliğine bürünmüş olmasõna
karşõn uygulamada, zaman zaman adeta
bir cezalandõrma yöntemine dönüştüğü
gözlenmektedir.
Aslõnda tutuklama tedbiri ancak
hakkõnda kuvvetli suç kuşkusu bulunan
kişiler hakkõnda kaçma, kanõtlarõ gizleme,
karartma, mağdur veya tanõklarõ baskõ
altõna alma kuşkusunu doğuracak
emarelerin bulunmasõ halinde
başvurulabilecek bir kurumdur. Zira
masumiyet karinesi gereği, kişiler
haklarõnda verilmiş hükümlülük kararlarõ
kesinleşinceye kadar suçlu ilan edilemez
ve adeta bir hükümlü muamelesi görmesi
kabul edilemez. Ancak, saptadõğõnõz bu
sorunun toplumsal, psikolojik ve hukuksal
algõlamalar bakõmõndan derin nedenleri
vardõr ve bunun üzerinde hassasiyetle
durmak gerekir. Kõsaca bakacak olursak,
Türkiye giderek, özellikle çõkartõlan af
yasalarõnõn ve yargõ kararlarõnõn
değersizleştirilmesinin de etkisiyle, bir
suç toplumuna dönüşmek eğilimindedir
ve ülkemizdeki her alanda baş gösteren
hukuksuzluk en yalõn ve vahşi yüzünü
sokaklarda göstermektedir.
Nasõl bir ceza hükmünün infaz
edilmemesi düşünülemezse Danõştay ve
idare mahkemesi kararlarõnõn da yerine
getirilmemesi kabul edilemez.
Kapatõlma tehdidiyle YARSAV’õn
enerjisini gerçek işlevine yöneltmesi
engellenmiştir. Ancak biz artõk bu sürecin
daha fazla zorlanmayacağõnõ umuyoruz.
Hukuk devletinde
yargõ kararlarõ
uygulanõr
Tutuklamalar cezalandırmaya dönüştü