23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ÖZLEM ALTUNOK “İstanbul benim için her yer. Bütün dün- yanın sesi, nefesi, var olma hırsı, duyguları, kültürel verileri bu şehirde” diyor Balkan Na- ci İslimyeli son sergisinin adõ, “Hava-Su- Toprak-Ateş”in yanõna beşinci element olarak İstanbul’u da eklemesine cevaben. Yaşamõnõ sa- natõnõn, sanatõnõ yaşamõnõn öznesi yapan İs- limyeli’nin son dönem işlerinden oluşan ve ay- nõ zamanda 40. sanat yõlõnõ kutladõğõ sergisinin kahramanõ bu kent, hem onun hayatõnõn evre- lerini hem de ortak bir tarihin izlerini yansõtõ- yor. Şehzadebaşõ’ndaki aile evi ve çocukluk yõl- larõ, cezaevleri, gözaltõlarla geçen kurşuni dö- nemler, bir keşif alanõ olarak İstanbul ya da var- lõğõ ve yokluğu aynõ anda barõndõran “acımasız” yine de “vazgeçilmez” bir metropol... İslimyeli ile İstanbul’u ve sanatta 40. yõlõnõ konuştuk. - Serginin girişinde babanıza ithafen yaz- dığınız yazıdan anladığımız üzere, İstanbul en başta babanızdan miras kalan bir yaşam biçimiyle yer edinmiş hayatınızda. Çocukluk yıllarının İstanbulu’ndan size kalanlar neler? Ailenin hikâyesi dedemin İstanbul’da evle- nerek geniş bir aile haline dönüşmesiyle İstin- ye’de başlõyor. Bizim evimizse Şehzadeba- şõ’ndaydõ. İstanbul hakkõndaki her şeyi buralarda dinleyerek, duyarak yetiştim. Babam memur ol- duğu için kalõşõmõz kesintiler halinde oldu ama İstanbul hep merkezdi. Hem Anadolu’yu hem İstanbul’u babamla birlikte görmek ve kõyas- lamak olanağõ buldum. Sergideki Dersaadet ve Anadolu gerçekliği üzerine oluşturulan seride bu iki alanõ çok erken dönemlerde ciddi ve me- raklõ gözlerle incelediğimi görebilirsiniz. Kartpostalın arka yüzü... - İronik bir biçimde ama... ‘Galatalı bir şai- rin feleğin çemberinden geçmesi’, ‘Alis’in Anadolu’yu ziyaretinde uçan bir balık ta- rafından havayoluyla gezdirilmesi’ başlıklı bu işler neye tekabül ediyor? İroni, eleştirinin en iyi sahneleme biçimi. Bi- liyorsunuz babam da karikatüristti. Zaten mizah duygusu olmayan insanlarõ sevmem. Hayata iro- ni ve mizahla yaklaşmak lazõm. Hem acõyõ hem düşmanlõğõ azaltõr, hem de meseleleri daha in- sani bir boyutta çözümlememize yardõm eder. - Bir göçmen olarak serginin merkezine İs- tanbul’u yerleştirmeniz bir çelişki gibi gö- rünse de sergiye de bu göçmen ruh hâkim... Ben de bu noktada bir ikilem olduğunu dü- şünmüyorum, çünkü İstanbul benim için her yer. Bütün dünyanõn sesi, nefesi, var olma hõrsõ, duy- gularõ, kültürel verileri bu şehirde. Yani dünyayõ kucaklamak istiyorsanõz İstanbul’u kucakla- manõz yeter. İstanbul’un olağanüstülüklerini, hem tarihi, hem günü, hem taşrayõ, hem kenti yaşamak için burada olmalõsõnõz. - İstanbul’un bu güçlü imgesi, sizin için hiç değişmedi mi? İstanbul’da hayatõmõn karanlõk, kentin bir ka- rabasan haline dönüştüğü sancõlõ zamanlarõ da yaşadõm. O kurşuni dönemlere rağmen böyle bü- yüsü olan, bağõmlõlõk yaratan, lanet etseniz de kurtulamadõğõnõz, bir karasevda gibi saplanõp kal- dõğõnõz yer çok az. Ben onun tutuklusu olmak- tan mutluyum. Vaatkâr ve acımasız kent - Sergide 200’ün üzerinde iş var; sığma- yanlar ise kitapta, hem de neredeyse bir yıl içinde ürettiğiniz işler bunlar. Bu üretkenli- ği sağlayanın ne kadarı sizsiniz, ne kadarı bu şehir? Israrlõ ve inatçõysanõz sanatõn içine hayatõn tü- mü sõğabiliyor. Benim başka bir hayatõm yok; hayatõ yaşarken sanat yapõyorum, sanat yapar- ken yaşõyorum. İstanbul ise vaatkârlõğõ ve ye- nilgilere açõk olmasõyla bütün bu işleri yapmam için ağõr tahrik. - İstanbul’un ihtişamını görmek elbette mümkün ama serginin bütününde hüzün var daha çok. Afrikalı göçmenler, maskelerin ar- kasına gizlenen yüzler, geçmişin yükünü sırtlanan dizeler... Çünkü İstanbul’un böyle bir melankolisi var. Bir İstanbul pitoreski yapmak istemedim. İstanbul’un yüzeysel güzelliklerini öven binlerce fragmanla karşõlaşõyoruz her gün. Kartpostalõn arka yüzünü göstermek kenti bir insan gibi psi- kalanist masasõna yatõrarak tahlil etmek iste- dim kendimce. İstanbul güzellemesi yerine, resmimdeki gibi, görünenin arkasõnõ gös- termek için bir araçtõ burada da İstanbul. - Aynı zamanda sanatta 40. yılınıza denk gelen bu sergi üzerinden geriye ba- karken neler söylersiniz? Her sergi bir öğrenme süreci ve ko- lektif bilinçaltõnõn verilerinin yerli yerine oturmasõnõ sağlõyor. Ben neleri düşün- müşüm, insanlar ne kadarõnõ algõlaya- biliyor, bunu görüyorsunuz. Diğer yandan resim yalnõzlõk işi, trajik bir uğ- raş. En sosyal yanõ da sergiler. Sa- natçõnõn bu anlamda görünmeyen bir adam gibi üretebilmesi ve kamunun ta- leplerine yüz çevirebilmesi çok önem- li. Müthiş bir teşhircilik ve arsõzlõk için- deyiz toplum olarak. Ben ters bir ör- nek peşindeyim ve bu sergide de bu- nu yapmaya çalõştõm. CMYB C M Y B 3 OCAK 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Bodrum’da Yılbaşı Sevgili okurlar, Bodrum’da olma nedenim, “Cumhuriyet Yazarları Bodrum’da” etkinliğine katılmak. Anımsayacaksınız, size daha önce Bodrum’un orta yerinde açılan Bâb-ı Âli Kitabevi’nden söz etmiştim. Hani evlere pizza servisi yapar gibi kitap servisi yapan kitabevi... İşte Cumartesi (size göre dün, bana göre biraz sonra) orada Ümit Zileli, Süheyl Batum’la birlikte okurlarla buluşup sohbet edip kitaplarımızı imzalayacağız. İzmir Temsilcimiz Serdar Kızık da bizimle olacaktı ama sağlık sorunu çıktı (Acil şifalar diliyorum). Şimdiden adım gibi biliyorum. En çok Mustafa Balbay’ı konuşacağız. Ülkemdeki rezilliği konuşacağız. Tutuklanmak eşittir mahkûm olmak... Buna rezillik denmez de ne denir? Hukuk ve adaleti yok etmek değildir de nedir? Bir insanın yargı kararıyla suçlu olduğu belirlenmedikçe masum olduğu bilinmez mi! Ben bir de şunu biliyorum: Adaletin bu kadar onursuz olduğu bir dönemi biz bir de 12 Eylül sonrasında yaşamıştık! Faşist bir darbe sonrasında askeri yönetimde. Ya şimdi? Ah elbet az kaldı unutuyordum: Şimdiki döneme “Demokratik açılım” dönemi diyorlar! Yalanlar arasında Yeni yılın ilk pazar günü bugün. Size daha iç açıcı şeylerden söz etmek isterdim. Ama olmuyor, zorlanıyorum... Geçen gün bir grup genç Bodrum İskele Meydanı’nda nasıl gülüyor, nasıl eğleniyor anlatamam. Kulak kabarttım. Eğlence nesnesi neydi biliyor musunuz? Avuçlarında buruşturdukları küçük bir kâğıdı suyla yutmaya çalışıyorlardı! Ben gülemedim. Mideme saplanan acıdan ben gülemedim. Yalanla donatıldık. Yalanlarla yaşar olduk. Yalanlar çoluk çocuğun eğlencesine, yetişkinlerin kahrına dönüştü. Yalanla yaşanmayacağını bilenler, yalanlarla ölür olduk! Sevdiğim bir öykü: (Sunay Akın’dan dinlemiştim.) Hocaların hocası Behçet Kemal Çağlar, hem öğrencilere hem yetişkinlere konferans veriyor. Konferansın konusu “Yalan”... Kürsüye çıkıyor, “Yahya Kemal’in son şiiri ‘Yalana Methiye’yi okuyanınız var mı” diye soruyor. Neredeyse herkes elini kaldırıyor. Hoca, “İyi öyleyse, demek ki doğru bir konu seçmişim. Çünkü Yahya Kemal’in böyle bir şiiri yok!” diyerek konuşmasına başlıyor. Üç gün üç gece kutlama Dönelim Bodrum’a. Hava şurup, arada azan lodosa karşın güneş muhteşem. Denize girenleri müthiş kıskanıyorum. (Zatürreeden beri bana kışın deniz yasak!) Yeni yılı üç gün üç gece kutladı Bodrum. Birinci gün: İskele Meydanı’nda anında kurulan sahne düzeni ve dev bir podyum, önünde sıra sıra portatif iskemleler dikkati çekti. Saat 14.00 olduğunda tek boş iskemle kalmamıştı. Önce Bodrum Sanat Okulu’nda işlenmiş geleneksel giysiler, sonra ünlü moda tasarımcısı Saruhan İrem’in “Zamansız Giysiler” başlıklı defilesi milleti büyüledi. Profesyonel ve Bodrumlu amatör mankenlerin sunduğu giysiler yaratıcılığı, dişiliği, uçuşan renkleriyle tüm zamanlara meydan okuyordu. İkinci günün akşamı İskele Meydanı’nda Karya Sanat ve Kültür Derneği’nin düzenlediği bir konser vardı. “Golden Horn Brass Quintet Orkestrası”, popüler film müziklerini de içeren bir konserle milleti coşturdu. Yılbaşı gecesi ise İskele Meydanı Mustafa Sandal konseriyle sallandı! Her üç olay da Bodrum’un enerjik Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’un girişimi ve çabasıyla gerçekleşmişti. Bodrumluların onu baş tacı etmesi boşuna değil! Uzakdoğu bilgelerine sığınarak yazıyı “Yeni Yıl” duasıyla bitiriyorum: Tanrım, bana, değiştirmek istediklerimi değiştirebilmem için güç ver. Değiştiremeyeceklerim için sabır ver. İkisi arasındaki farklı anlayabilmem için bilinç ver. Bana ve herkese... Balkan Naci İslimyeli 40. sanat yõlõnda İş Bankasõ Kibele Sanat Galerisi’nde açtõğõ sergisini İstanbul’a adõyor ‘İstanbul,ağırtahrik’ ‘Sanat Eğitiminde Transform’ sergisi Mimar Sinan Üniversitesi’nde Değişim, geçiş, sõnõrlar ve ötesi Kültür Servisi - Bu yõl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Sanat Üniversiteleri ve Akademileri’nin bir araya gelerek ilkini gerçekleştirdikleri “Sanat Eğitiminde Transform” adlõ organizasyon süresince, sanat öğrencilerinin ve öğretim üyelerinin yapõtlarõndan oluşan sergiler, 15 Ocak tarihine kadar Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi mekânlarõnda ve üniversitenin Fõndõklõ Yerleşkesi sergi salonlarõnda izlenebilecek. “Değişim”, “değişmek”, “geçiş”, “sınır”, “sınır-ötesi” kavramlarõna gönderme yapan ve her yõl farklõ bir üniversitenin üstleneceği organizasyonun ev sahipliğini bu yõl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, ana sponsorluğunu da İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ üstlendi. İstanbul’daki ilk katõlõmcõlarõ İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi – Güzel Sanatlar Fakültesi, Sofya Devlet Sanat Akademisi, Selanik Aristotales Üniversitesi, Tiran Güzel Sanatlar Akademisi, Üsküp SS Kiril Ve Methodius Üniversitesi, Zagreb Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi, Belgrad Sanat Üniversitesi, Bükreş Devlet Sanat Üniversitesi, Ljubljana Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarõm Akademisi ve Saraybosna Sanat Akademisi olan organizasyonun ikincisini ise, 2011 yõlõnda Sofya Devlet Sanat Akademisi gerçekleştirecek. Güneydoğu Avrupa Ülkeleri Sanat Üniversiteleri ve Akademileri’nin ilkini düzenledikleri ‘Sanat Eğitiminde Transform’ projesi, 2011’de Sofya’da yapılacak. ‘İstanbul’un yüzeysel güzelliklerini öven binlerce fragmanla karşõlaşõyoruz her gün. Ben bir İstanbul pitoreski yapmak yerine, kartpostalõn arka yüzünü göstermek, kenti bir insan gibi, psikanalist masasõna yatõrarak tahlil etmek istedim kendimce. Güzelleme yerine, resmimdeki gibi, görünenin arkasõnõ göstermek için bir araçtõ burada da İstanbul.’ Fotoğraf:VEDATARIK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear