Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 29 OCAK 2010 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Aydınların Çizgisi...
Yakın geçmişimizde bir grup aydının rolü
büyüktür.
Birbirinin ardından öldürülen bu aydınları, -1
Şubat 1979’da katledilen- Abdi İpekçi ile
başlatabiliriz. Onun arkasından, Atatürkçü
Düşünce Derneği’nin Kurucu Genel Başkanı
Muammer Aksoy gelir.
Karanlık güçlerin eli kanlı tetikçilerince
öldürülen aydınların listesinde Bahriye Üçok’u,
Turan Dursun’u, Musa Anter’i, Bedrettin
Cömert’i, Doğan Öz’ü, Çetin Emeç’i ve
Ahmet Taner Kışlalı’yı anmalı.
17 yıl önce 24 Ocak’ta öldürülen Uğur
Mumcu da o listededir. Son günlerde
aydınlardan ve halktan gelen ilginin, Uğur’un
gönüllerdeki yerinin nasıl köklü olduğunu ve
gittikçe büyüdüğünü de gösteriyor.
Hakkıdır da...
Uğur Mumcu’nun antiemperyalist çizgisini,
Kuvayı Milliyeci ruhunu vurgulamalı. Listesini
daha da uzatabileceğimiz bu aydınlar, daha
aydınlık ve insana daha layık bir Türkiye’nin
davasındaydılar. Uğur Mumcu da, çağdaş
yurtseverliği antikapitalizmden, giderek
sosyalizmden ayrı düşünmeyen bir
devrimciydi. O da, ötekiler de, Türkiye’ye böyle
köklü bir açıdan baktıkları için, öldürüldüler...
Bu aydınlara bileylenen hınç, 27 Mayıs
Devrimi’nin arkasından, daha çok da 12 Eylül’e
doğru, Türkçü-İslamcı bir çizgi üstünde
toplanıyordu. O çizgide yer alan hemen bütün
ideolojik renkler, çok geçmeden belli oldu.
Turgut Özal ideolojisi, 12 Eylül’ün hemen
arkasından, iktidarını kurdu; ve bugün de
hayranları çoktur.
Refah Partisi’nin ardından yeni bir parti
hüviyeti içinde istediğini yapan AKP’çiler,
kapitalizmin yürüyüşünde yaşanan büyük
bunalıma bakıp işlerin kolay olmayacağını
görüyor iseler de, sorumsuz bir yürüyüş
içindeler. Bunun sonu, demokrasiye varmaz
görünüyor.
Orduya düşman bir bakış ne getirir?
Ya da böyle bir düşmanlığı şiar edinmiş
çevrelerle alışveriş bir çıkmaza götürmez mi?
İşçi sınıfına düşmanlık da demokraside
var mı?
Öte yandan, Türk dış politikası, baştan beri
dostluk içinde kuruldu ve sürdürüldü. Dış
politikamızda “Türk-Arap muhabbeti”ni başa
almak neden?
Olan bitene bakıp, Türkiye’nin, Yahudilik
düşmanlığına itildiği bir politikanın içine
düştüğü, böyle bir eğilim içine batmakta
olduğunu söyleyen yazıların yayımlandığını
görüyoruz Batı dünyasında.
Bundan daha kirleten bir politika yoktur...
Prof. Erol Manisalı’nın birkaç gün önce
gazetemizde (25 Ocak) yayımlanan
“Kutuplaşma ve Kavga mı? Uzlaşma ve
Bütünleşme mi?” adlı yazısında şöyle diyordu:
“Siyaset, iktisat, kültür ve güvenlik faktörleri
arasında bir bütünleşme vardır. Kültür politikası,
ülkenin siyasetini olumlu etkileyecek şekilde
yürütülür. Bu dört faktör birbirleri üzerinde
ayrıştırıcı değil, bütünleştirici bir etki yapar.”
Ve ekliyordu: “Türkiye’de herkes bu
gerçekleri görmek zorundadır. Kutuplaşma ve
ayrışmaların kimseye bir yararı olmayacaktır, en
azından ülke içinde çatışan ve kutuplaşan yerli
taraflar açısından...”
TEKEL işçilerinin eylemine bir de bu açıdan
bakmak gerekmiyor mu?
“Taraf gazetesinin tarafı, asker karşıtı, bence
haksız sert tutumuyla, net olarak bellidir” diye
başlayan Rahmi Turan’ın 24 Ocak 2010 günlü
Hürriyet’teki şu yargısına varmamak da
mümkün mü?
“Tüm bunlar akıl alacak olaylar mı? Deli bile
(eğer zırdeli değilse) ibadet ettiği mübarek
camiyi bombalamaz, kendi uçağını vurup
düşürmez, kendi insanlarını öldürmez.
İddiaların, askeri karalamak isteyen birtakım ruh
hastalarının senaryosu olması daha kuvvetli
ihtimal!”
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Türk Hizbullahı 17 Ocak 2000’de
İstanbul Beykoz’da yapılan
operasyonun ardından çöküntüye
uğrayınca radikal dinciliğin de
yeraltına çekileceği sanıldı. Sessizlik
yalnızca üç yıl sürdü ve ortaya çıkan
yeni güç, Hizbullah’a bile rahmet
okutacak nitelikteydi! Nurcu
Hizbullahçılığın yerini Arap
Selefiliği’nin El Kaidesi almıştı!.. Peki,
Türkiye’de Kürtleşen Bin Ladincilik
nihai hedefi uğruna neler yapıyor?..
İslamın en bağnaz kurallarını içeren
Selefiliği fikri düzeyde yaymaya
çalışan küçük gruplar Türkiye’de
şiddete yönelmediği için, onun
devamı olan Suudi rejiminin resmi
mezhebi Vehhabiliğin uzantıları terör
örgütü sayılmıyordu!
Bu yüzden güvenlik güçleri 2003
yılına kadar bu tür yapılanmaların
üzerine gitmiyor, yakalanan gruplar
ise “terör örgütü olmadığı iddiasıyla”
savcılıklarca serbest bırakılıyordu.
Ancak 2000 yılı öncesinde Selefi
örgütlenmeleri nedeniyle gözaltına
alınan bazı dincilerin İstanbul’da, 15-
20 Kasım 2003’teki 4 intihar
saldırısında 60’tan fazla kişinin
öldürüldüğü eylemlere katıldığı
anlaşılınca gafletin boyutları da
ortaya çıkmıştı... Çünkü zanlıların El
Kaideci olduğu ancak bombalı
saldırıların ardından saptanabilmişti!..
Şaşırtıcı bir şey daha vardı... El
Kaide İstanbul’u kan gölüne
çevirirken ramazan ayıydı ve
iktidarda Milli Görüşçülerin uzantısı
AKP vardı! İşte o dönemde Türk
güvenlik güçleri, katliam için aylar
boyunca hazırlık yapan, rahat iletişim
için cep telefonu bayileri açan,
bomba üretimi için deterjan şirketi
kuran, camileri eylem üssü olarak
kullanan grupları ne ilginçtir ki fark
edememişti!..
Eylem kardeşliği!..
El Kaide’nin İstanbul saldırılarında
600’den fazla insan da yaralanmıştı.
Güvenlik güçleri beş gün arayla
yapılan ikiz saldırıların ardından
Usame bin Ladin yanlısı 300 kişiyi
sorgudan geçirdi. Ancak ABD’deki
11 Eylül saldırıları kadar organize
olan bu eylemlerin son değil, El
Kaide açısından bir başlangıç
olduğu ileriki tarihlerde ortaya
çıkacaktı!
Örgüt, daha sonraları Kartal’daki
Mason locasını basmış, İstanbul’daki
NATO toplantısı için eylem hazırlığı
yapmış, bu da yetmemiş ABD’nin
İstanbul Başkonsolosluğu’na
saldırarak üç polisi şehit etmiş,
Gaziantep’te ise güvenlik güçleriyle
15 saat boyunca çatışabilmişti!
Tüm bunlar şu gerçeği ortaya
koyuyordu: El Kaide Türkiye’de
eylem yaptıkça büyüyor ve yeni
hücreler oluşturuyordu!.. Örgütün bu
denli büyümesinin en büyük nedeni
şüphesiz El Kaide’nin dünya
genelinde radikal dinciler için bir
çekim merkezi olmasıydı! Türkiye’de
de altyapı uygundu ve 17 Ocak
2000’den itibaren
çöküşe geçen
Türk Hizbullahı’nın
dağınık da olsa
büyük bir eylem
potansiyeli vardı!
Nitekim iki örgüt
arasındaki işbirliği
de 15-20 Kasım
saldırılarını
yapanların Bingöl
Hizbullahı’yla
ilişkisinin
saptanmasıyla ortaya çıkmıştı!..
AKP iktidarı dinci bir örgütün
2003’teki saldırılarının şaşkınlığını
yaşamıştı. Ülkeyi muhafazakâr,
üstelik sonraları “laiklik karşıtlarının
odağı” ilan edilecek bir parti
yönetiyordu ama İstanbul’u kan
gölüne çevirenler de dincilerdi!..
İktidar bu acının ve belki de
gafletin yinelenmemesi için son
dönemde ipi sıkı tutmaya çalıştı!
El Kaide’ye yönelik olarak son 6
yılda 50’den fazla operasyon yapıldı.
30 kadar hücre çökertildi ve 500’den
fazla örgüt üyesi de deşifre edildi.
Aslında El Kaide’nin kıskaca
alınmasının ardında başka beklentiler
de vardı. Özellikle ABD
Başkonsolosluğu’nu basan
militanların “Ergenekon’la ilişki”leri
olduğu saçmalığı
gerici basın
tarafından sıklıkla
gündeme
getirilince, iktidar
örgüte yönelik
operasyonları bu
kuşkular üzerinde
de şekillendirdi!
Acaba bir ilişki
saptanabilir ve bu
şekilde “Dinciler
adam öldürmez”
şeklindeki savunmanın temelleri de
güçlendirilebilir miydi?..
İlginç ve çarpık ilişkiler!..
Ancak son bir hafta içinde 22
kentte yapılan ve 160 kişinin
gözaltına alındığı operasyonlarda,
ortaya hükümet ve destekçilerini
şaşırtan ve belki de hayal kırıklığına
uğratan sonuçlar da çıktı!
Operasyonda, AKP iktidarının
bürokratları ve hükümete canla başla
destek veren Vakit gazetesinin El
Kaide ile yakınlığı da deşifre oldu!
Van’da gözaltına alınanlar arasında
Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğretim
görevlisi M. E. Y. de vardı!
Örgütün Urfa sorumlusu olduğu
iddiasıyla il sağlık müdürü yardımcısı
Reşit Büyükfırat gözaltına alındı!
Üstelik Urfa’daki imam ve
öğretmenlerden destek aldığı öne
sürülen Büyükfırat’ın ağabeyi de ne
ilginçtir ki, Adana Milli Eğitim
müdürüydü!..
Laiklik ve Atatürk düşmanlığıyla
ünlü, Cumhuriyet aydınlarını hedef
göstermekle görevli Vakit denilen
psikolojik harb unsuruna gelince...
Türk Hizbullahı’nın kanlı eylemlerini
yıllar boyu görmezlikten gelen,
üstelik Tarsus’taki öğretmen
cinayetlerini “namus meselesi” kılıfı
giydirerek örtbas etmeye çalışan
Vakit’in “eski” (!) yazarı Mustafa
Kaplan’ın Türkiye’deki El Kaide
hücresinin “fikir babası” olduğunun
ortaya çıkması kimseyi şaşırtmadı!..
Kaplan’ın oğlunun 10 Ocak’ta
Güngören’de uyuşturucu maddeyle
yakalanması ise gizemli ilişkilerin
farklı bir boyutuydu!..
Peki, Türk El Kaidesi örgütlenmek
ve büyümek için neler yapıyordu?..
Güvenlik yetkilileri bu soruya
operasyonların ardından şu yanıtları
vermişti:
El Kaide Turka, haberleşmek için
Twitter ve Facebook’un da
aralarında bulunduğu sosyal iletişim
sitelerini kullanıyor!
Cami ve Kuran kurslarına gitmeyen
militanlar “medrese” adını verdikleri
ibadet ve eğitim merkezlerinde
Selefiliği yaymayı amaçlıyor.
Geçmişte kuyumcu soygunu
gerçekleştiren örgüt, mali sıkıntıları
aşmak için banka ve para nakil
araçlarını soymaya ve eylemlerde
kullanılmak üzere silah sayısını
arttırmaya çalışıyor!..
İstanbul’da liderliğini emekli imam
Mehmet Doğan’ın, Kocaeli’de Yasin
Dinçay’ın, Gaziantep’te ise Vedat
Atlı’nın yaptığı üç yeni El Kaide
grubu bir yandan polis merkezlerine
saldırmayı planlarken diğer yandan
Afganistan’daki kamplara militan
sevk ediyor.
Son operasyonda “randevu-
evlerine kadın temin ettikleri tespit
edilen 2 kişi ile 2 eşcinsel”in
yakalanması örgüt içindeki çarpık
yapılanmayı da dışavuruyor!
22 kentteki son operasyonlar şu
gerçeği de gösteriyor: Suudi Arap’ı
Bin Ladin’in örgütü Türkiye’de artık
Kürt kökenliler arasında yapılanıyor
ve Kürt örgütü Hizbullah’ın tahtına
oturmaya çalışıyor!.. El Kaide nihai
hedefine giderken her türlü yöntemi
de mubah sayıyor!..
Kürtleşen Ladincilik ve El Kaide’nin Mubah Yolları!..
İddianamenin bir örneği incelenmek üzere askeri savcõlõğa gönderilirken Levent Bektaş suçlamalarõ reddetti
Askerisavcõlõkinceleyecekİstanbul Haber Servisi - Erge-
nekon soruşturmasõ kapsamõnda
Poyrazköy’de ele geçirilen mü-
himmata ilişkin hazõrlanan iddia-
name ve ek klasörleri, Ankara’da-
ki “askeri savcılık” tarafõndan in-
celenecek.
Askeri savcõlõk, Poyrazköy’deki
kazõlarõn ardõndan 2’si emekli, 17
denizci asker hakkõnda açõlan da-
vanõn iddianamesini, İstanbul 12.
Ağõr Ceza Mahkemesi’nden istedi.
Mahkemeye dün faks gönderen as-
keri savcõlõk, iddianame ile iddia-
namenin 24 klasörden oluşan ekle-
rini, yürütülen bir soruşturma kap-
samõnda incelenmek üzere talep
etti. Mahkeme, bu talep üzerine
iddianamenin bir örneğini gönder-
di. Ek klasörlerin ise önümüzdeki
günlerde gönderileceği belirtildi.
‘Hukuka aykırı elde edildi’
İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’nca hazõrlanan 300 sayfalõk id-
dianamede geniş yer tutan, Agos ga-
zetesi ve gayrimüslim vatandaşlarõ
hedef alan “Kafes Eylem Pla-
nı”nõn, emekli deniz binbaşõ Levent
Bektaş’õn işyerinde yapõlan ara-
mada ele geçirilen 3 No’lu DVD’de
gizlenmiş halde bulunduğu ve nor-
mal bilgisayar programlarõ ile gö-
rülmesinin imkânsõz olduğu ileri sü-
rüldü. Sanõk Levent Bektaş ise id-
dianamede yer alan emniyet ve
savcõlõk ifadelerinde, işyerinde bu-
lunan CD ve DVD ile bilgisayarla-
rõn imajlarõnõn hemen orada kendi-
sine verilmediğini kaydetti. Bektaş,
bu nedenle işyerinde ele geçen 3
No’lu DVD’de yer alan belgelere
ilişkin sorulan sorulara “delillerin
hukuka aykırı olarak elde edildi-
ği” düşüncesiyle cevap vermek is-
temediğini belirtti. Bektaş, belge-
lerin altõndaki imzasõyla ilgili bilir-
kişi incelemesine ilişkin ekspertiz ra-
poruna ilişkin de aynõ gerekçeyle
yorum yapmadõ.
Görev döneminde ve emekli ol-
duktan sonra “Kafes Eylem Pla-
nı”nõ duymadõğõnõ, suçsuz oldu-
ğunu ifade eden Bektaş, ikinci da-
vanõn sanõklarõndan Levent Gök-
taş’õ Güneydoğu’da kahramanlõk
yapmõş başarõlõ bir komutan olarak
tanõdõğõnõ ve görüştüklerini anlattõ.
Göktaş’õn Ergenekon bağlantõsõnõ
bilmediğini söyleyen Bektaş, İstek
Vakfõ’nõn arazisinde bulunan mü-
himmatla hiçbir bilgi ve ilgisinin bu-
lunmadõğõnõ ifade etti. Keçilik mev-
kisinin askeri eğitim alanõ olarak
kullanõldõğõnõ, girişin asker kontro-
lünde olduğunu söyleyen Bektaş,
“Suçla ilgim yok. Mühimmatın
bulunduğunu televizyondan ha-
berleri dinlerken öğrendim.
SAT’ta hâlâ görevli olanlarla ola-
yın aslını öğrenmek için konuş-
tum. Kaçabilecek durumda idim
ama ilgim olmadığı için kaçma-
dım” dedi. Bektaş, 2007 yõlõnda
kendi isteği ile TSK’den ayrõldõğõ-
nõ, Flash Nakil Vasõtalarõ Şirketi’nin
hissedarõ ve genel müdürü olarak ça-
lõşmaya başladõğõnõ, “Sarıkız”,
“Ayışığı”, “Yakamoz” ve “Eldi-
ven” kod adlõ darbe planlarõ hak-
kõnda herhangi bir bilgisinin ol-
madõğõnõ da ifade etti.
İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne dün faks gönderen askeri savcõlõk,
iddianame ile 24 klasörden oluşan eklerini, yürütülen bir soruşturma kapsamõnda
incelenmek üzere talep etti. Mahkeme, bu talep üzerine
iddianamenin bir örneğini gönderdi.
İstanbul Haber Servisi - “Balyoz Darbe
Planı”na ilişkin iddialar kapsamõnda “tutukla-
nacak gazeteciler” listesinde yer aldõğõ ileri
sürülen gazeteciler, Beşiktaş’taki Ağõr Ceza
Mahkemesi’ne suç duyurusunda bulundular.
Gazeteciler adõna açõklama yapan Nazlı Ilıcak,
“Balyoz Harekât Planı’nı hazırlayanlar
TCK’nin 309, 311 ve 312. maddelerini ihlal
etmişlerdir. TBMM’yi, hükümeti ortadan
kaldırmaya veya engellemeye teşebbüs suçu-
nu işlemişler, bu arada 37 gazetecinin de tu-
tuklanacağını belirtmişlerdir. Darbe suçun-
dan etkilenecek gazeteciler olarak biz suç
duyurusunu yapıyoruz” dedi.
Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nde
düzenlenen basõn toplantõsõnda konuşan Nazlõ
Ilõcak, Türkiye’nin uzun yõllardan beri askeri
darbelere maruz kalan bir ülke olduğunu belir-
terek “27 Mayıs 1960’ta başlayan süreç, 50
sene geçmiş olmasına rağmen hâlâ sona er-
medi. 21’inci asra adım attığımız yıllarda da
askerin yoğun bir şekilde siyasete müdaha-
lesinden kurtulamadığımız peş peşe ortaya
çıkan belgelerden anlaşılıyor” diye konuştu.
Taraf gazetesinin 20 Ocak 2010 tarihinden iti-
baren konuyla ilgili haberler yayõmlanmaya
başladõğõnõ belirten Ilõcak, “Harp oyunu” ha-
zõrlõklarõnõn ardõna gizlenen ayrõntõlõ bir darbe
planõnõn söz konusu olduğunun görüldüğünü
savunarak Harp oyununda bir iktidarõn devril-
mesi, yeni bir hükümetin kurulmasõ, çeşitli bü-
rokratlarõn görevden alõnmasõnõn yeri olmaya-
cağõnõ ifade etti.
Parlamentonun darbe eğilimlerinin önünü
kesecek ve darbecilerin etkin bir şekilde yargõ-
lanmasõnõ sağlayacak adõmlar atabileceğini be-
lirten Ilõcak, özetle şunlarõ söyledi: “Her mü-
dahale bir fiili durumdur. Yasal bir temeli
yoktur. Meclis’e bir çağrıda bulunmak isti-
yoruz. Meclis’in bir araştırma komisyonu
kurup gelişmelere vakit geçirmeden el koy-
masının doğru olacağını düşünmekteyiz.”
Basõn toplantõsõna Mehmet Altan, Abdur-
rahman Dilipak, Cengiz Çandar, Ekrem
Dumanlı, Hasan Celal Güzel, Ali Bayramoğ-
lu, Sadık Albayrak, Etyen Mahçupyan’õn da
aralarõnda bulunduğu 26 gazeteci katõldõ.
Gazetecilerden
suç duyurusu
Emeklilerden protesto
Türkiye Devrimci İşçi Sendikala-
rı Konfederasyonu’na (DİSK) bağ-
lı Emekli-Sen, emeklilere yapılan
zam oranlarını Bakırköy Özgürlük
Meydanı’nda protesto etti. Grup
adına yapılan açıklamada, “Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan’ın,
yüzde 75’i açlık sınırı altında maaş
alan emeklilere verilen zammı
açıklarken ‘emeklileri ezdirmedik’
demesi, Başbakan’ın ülke gerçekle-
rini bilmediğini ya da çarpıttığını
ortaya koyuyor” denildi. “Sadaka
değil, onurlu ve insanca bir yaşam
istiyoruz” yazılı pankart açan
emekliler, “Savaşa değil, eğitime
bütçe” dövizleri taşıyarak “Emek-
li-Sen kapatılamaz”, “İşçilerin bir-
liği sermayeyi yenecek” sloganları
attı. (EMRE CİHAN TURGUT)
‘BALYOZ DARBE PLANI’
KOVANLAR KORUCULARIN
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Batman’õn Sason ilçe-
sinde uzman çavuş Serkan
İpek’in şehit olduğu, bir uzman
çavuşun da yaralandõğõ olayla il-
gili savcõlõk tarafõndan başlatõlan
soruşturmada kriminal rapor ta-
mamlandõ. Rapora göre olay ye-
rinden toplanan kovanlarõn koru-
cularõn silahlarõna ait olduğu be-
lirlendi. Raporda, mermi çekir-
dekleri bulunamadõğõ için kurşu-
nun hangi silahtan atõldõğõnõn
saptanamadõğõna dikkat çekildi.
KOVUŞTURMA YOK
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara Cumhuriyet Baş-
savcõlõğõ, Sincan 1. Ağõr Ceza
Mahkemesi’nin, Telekomüni-
kasyon İletişim Başkanlõğõ’nda
(TİB) yapõlan ikinci inceleme sõ-
rasõnda engellemede bulunuldu-
ğu iddiasõyla yaptõğõ suç duyuru-
su üzerine yürüttüğü soruştur-
mayõ tamamladõ. Başsavcõlõk,
TİB Başkanõ Fethi Şimşek, Tek-
nik Daire Başkanõ ve MİT tem-
silcisi hakkõnda kovuşturmaya
yer olmadõğõna karar verdi.
AİHM’nin 2009 yılı karnesi
STRASBOURG (AA) - Avrupa İnsan
Haklarõ Mahkemesi’ne (AİHM) 2009 yõlõn-
da 10 bin 146 başvuruyla en fazla şikâyet
Rusya’dan geldi. Rusya’yõ 5 bin 260 başvu-
ru ile Romanya, 4 bin 986 başvuru ile Po-
lonya, 4 bin 693 başvuru ile Ukrayna, 4 bin
474 başvuru ile Türkiye izliyor. AİHM’ye
2008 yõlõnda Türkiye’den 3 bin 706 başvuru
gelmişti. AİHM’nin 1959 ile 2009 yõllarõ
arasõnda verdiği toplam mahkûmiyet karar-
larõnda da Türkiye ilk sõrada bulunurken
İtalya 2, Rusya 3. sõraya yerleşti.
Tersanede patlama: 2 yaralı
İstanbul Haber Servisi - Tuzla’daki Se-
def Tersanesi’nde Kuveyt bandõralõ bir ge-
minin kazan dairesinde kaynak yapõlõrken
gaz sõkõşmasõ sonucu patlama meydana gel-
di. Patlamada Mehmet Emin Odacõ’nõn (46)
yüzü ve ellerinde hafif yanõklar oluştu. O sõ-
rada kazan dairesinin üst katõnda elektrik
kablolarõnõ toplayan Orhan Kutluca (30) ise
patlamanõn etkisiyle sol kolundan yaralandõ.
Kartal Eğitim ve Araştõrma Hastanesi’ne
kaldõrõlarak tedaviye alõnan işçilerin hayati
tehlikesinin bulunmadõğõ bildirildi.
Silah zoruyla tecavüz
ÇORUM (Cumhuriyet) - Evli ve 2 ço-
cuk babasõ Serkan C. (26), Mahire K. (16)
adlõ genç kõzõ tekstil atölyesinden iş çõkõşõ si-
lah zoru ile bir araca bindirerek kaçõrdõ ve
tecavüz etti. Serkan C, Mahire K’yi daha
sonra Çorum’un Osmancõk ilçesine götürdü.
Aile kõzlarõnõn eve gelmemesi üzerine poli-
se suç duyurusunda bulunurken polis Mahire
K. ve Serkan C’yi Osmancõk’ta yakaladõ.
Mahire K. ifadesinde Serkan C’nin kendisini
silah zoru ile kaçõrdõğõnõ ve tecavüz ettiğini
belirtti. Serkan C, tutuklanõrken Mahire K.
ise ailesine teslim edildi.
18 can gitti, tek şikâyetçi yok
KONYA (Cumhuriyet) - Konya’da Sü-
leymancõlara ait olduğu belirtilen kaçak yur-
dun çökmesiyle 18 kişinin öldüğü olayõn 2.
duruşmasõ Konya 2. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nde yapõldõ. Olayda çocuklarõnõ kaybeden
Hasan Yazõcõ, Hasan Doğru, Hasan Toz, Ali
Baki Tuyan ve İbrahim Semerci de şüpheliler-
den şikâyetçi olmadõklarõnõ bildirdi. Mahkeme
heyeti, bazõ müştekilerin talimatla ifadelerinin
alõnmasõna ve dinlenmeyen sanõklarõn dinlen-
mesine karar vererek duruşmayõ erteledi.