Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
# Gerİİİm Hattl (Vertige) Abel Ferry'nin yönettiği
filmin başrollerini Fanny Valette, Nicolas Giraud, Justin
Blanckaert ile Raphael Lenglet paylaşıyor. Bir grup
arkadaş
eğlenceli
bir
tırmanış
yapmaya
karar verir.
Tırmanış
rotası
kapalı olsa
da
yollarına
devam
ederler.
Göze
aldıkları bu tırmanış, gittikçe daha riskli ve tehlikeli bir hal
alır ve kazalar birbirini izler. Yolun kapalı olmasının bir
nedeni vardır. önce Fred kaybolur, ardından hava
kararmaya başlar. Yolculuk korkunç bir kabusa dönüşür.
# O'Horten "Yumurtalar", "Factotum", "Mutfak
Hikayeleri", "Güneşli Bir Gün" filmleriyle kendine has
üslubunu ortaya koyan Norveçli yönetmen Bent
Hamer'in son filmi O'Horten'de Baard Owe, Espen
Skjonberg, Githa Norby ile Bjorn Floberg rol alıyor.
Trenin mühendisi kendisinialmaksızın istasyonu terk
ettiği an, mühendis Odd Horten, önünde uzanan
geleceğin basılı zaman çizelgeleri ve iyi bilinen
istasyonlar olmaksızın geçecek bir yolculuk
olduğunu anlamıştır. O'Horten dakik birdemiryolu
ağının parçası olarak yolculuk ettiği 40 yılın ardından
emekli olmaya mecbur edilmiş ve platform onun için
artık güvenli bir yer olmamaya başlamıştır. Düzenli
ve yalnız varoluşu yerini olasılık dışı serüvenlerle ve
şaşkınlık verici ikilemlerle dolu bir geleceğe bırakmak
üzeredir: Horten uçakla seyahat edebilecek midir?
ödüllü teknesini eninde sonunda satacak mıdır?
Peki nasıl kendisini bir çift yüksek topuklu kadın
ayakkabısının içinde bulmuştur? Ya direksiyonda
gözleri bağlı bir adamla yaptığı kabus gibi
yolculuktan kurtulabilecek midir?
# SoySUZİOr ÇeteSİ (Inglourious Basterds)
Ouentin Tarantino'nun 10 yıldır üzerinde çalıştığı
Soysuzlar Çetesi bu hafta vizyona giriyor. Tarantino'nun
yazıp yönettiği filmde de yıllardır beraber çalışmak istediği
Brad Pitt'in yanı sıra Diane Kruger, Melanie Laurent iie Eli
Ftoth'un rol alıyor. Film, Alman işgali altındaki Fransa'da
başlıyor. Çok sevdiği ailesinin, Nazi Albay Landa
tarafından katledilmesine tanıklık eden Shosanna Dreyfus
adlı kadın, katliamdan kılpayı kurtularak Paris'e kaçar.
Orada sinema salonu sahibi ve işletmecisi olarak yeni bir
kimlik edinir. Aynı günlerde Avrupa'nın başka bir
köşesinde Teğmen Aldo Raine, Yahudi askerler tarafından
kurulan bir grubu düşmana karşı misilleme yapma
amacıyla organize etmektedir. Düşmanları tarafından
"Piçler" yakıştırmasıyla bilinen Raine'ın grubu, Nazi
Almanyasının önde gidenlerine zarar verme misyonunu
üstlenmiştir. Bu amaçla, Alman sinema oyuncusu ve gizli
ajan Bridget Von Hammersmark ile işbirliği yaparlar.
Shasoanna'nın kendi intikamını alma planlarını yaptığı bir
sinema salonunun çatısı altında hepsinin kaderleri
kesişecektir.
Sinemanın gözde
yazarı: King
Romanlanndan, öykülerinden esinlenilen,
sayılan yüze ulaşan uzun metrajlan, televizyon
filmleri ve kısa metrajlanyla
A Q I I Stephen King, hiçbir romancının
A o L I ulaşamadığı oranda
S E L Ç U K yönetmenlcrin, yapımcıların
değişmez gözdesi oldu. Her şey
1974'te Brian De Palma adlı
genç bir yönetmenin genç Stephen King'in ilk
romanı Carrie'yi okumasıyla başladı. Belirli
satışlanna karşın çok satışlılar düzeyine
ulaşamayan Carrie'yi (Günab Tohumu/1974)
yapımcılar sinemaya uyarlamaktan çckinmediler.
Film yazan epey hoşnut etti: "Kısıtlı bir bütçeyle
çekildiği için Carrie romandaki gibi tüm
kasabayı yok edemedi ama..." demekle yetindi.
Daha sonra korku türünde ünlenecek Tobe
Hooper'ın televizyon için yaptığı Salem's
Lot'ından da memnun olan King'in bu konularda
yüksek bir onura ulaşması yetmişli yılların sonu,
seksenlerin başında gerçekleşti. Mükemmeliyetçi
usta Stanley Kubrick Shining'i
(Cinnet/1980)sinemaya uyarladı. Başında
Kubrick'le gururlanan, ona minnet duyan King'in
duygulan zamanla olumsuzluğa dönüştü. Kubrick,
King'i bir kenara itip scnaryosunu yazar Diane
Johnson'la birlikte oluşturdu. King "Shining beni
düşkırıklığına uğrattı.
Kimi sahncler ustaca
çekilse dc kimileri
boşlukta kahyor. Film
kanımca türün
içeriğinden çok uzakta,
türün özellikleriyle
bağdaşmıyor" dese de
Kubrick'in Shining'i
unutulmaz sinema
klasikleri içinde yerini
aldı.
Ünlü ttalyan yapımcı Dino de Laurentiis, yazara
eşyalann başkaldırısmı anlattığı Maximum
Overdrive'ı yönetmesini önerir (1986). "Filmin
kötü oiıiu^unun ayrımındayım. İlk denememde
başarısızlığa uğradım" diyerek King yönetmenlik
sayfasım kapatır.
King'den Stand by Me (Benimle Kal/1986), Pet
Sematary (Hayvan Mezarlığı/1989), Miscry (Ölüm
Kitabı/1990) gibi başanh, Creepshovv 2 (1987), The
Running Man (Koşan Adam/1987) gibi başansız
uyarlamalar yapılır. Bazı yapıtlan (Carrie, Salem's
Lot, Dead Zone) tecimsel açıdan televizyon
tarafından alabildiğine sömürülür, King'in izni
olmadan yeniden çekilirler. Bu darbelcrin ardından
telif konusuna yoğunlaşan yazar filmde bir
çimbiçme makinesi olduğu için The Lawnmower
Man'in (1992) yapımcılannı dava eder, kazanır.
Korkunun elcisi
Başarılı
uyarlamalar
ÖLDÜREN SİS
Shining'in yeni versiyonu için on yedi yıl
bekleyen yazar bu fırsatı 1997'de elde etti ama
Mick Garris'in televizyon için çektiği Shining
özgün versiyonun yanından bile geçemiyordu.
Kubrick'le başedemeyen King, George
Romero'yu Creepshow'un (Korku Şovu/1982),
John Carpenter'ı Christine'in (1983), David
Cronenberg'i de Dead Zone'ım (Ölüm
Bölgesi/1983) sinema uyarlamalan için kutladı. Bu
yönetmenlerin arasına Cujo'yla (1983) Lewis
Teague de katıldı. Cujo için King "Şimdiye dek
gördüğüm en ürkütücü filmlerden biri. Bu
sinemacı dehşete yaklaşırken ahlaki açıdan sınır
taşımıyor, bu da benim işime geliyor" demişti.
Sinemanın ve tclevizyonun pohpohladığı Stephen
King'in The Shotgunners'ı yönetmen Sam
Peckinpah'ın ölümüyle yarıda kaldı. Romancı
yazdıklarının ilk ürünlerini almaya, rahatlamaya
başladı.
Children of the Conı (Mısır Çocukları/1984),
Firestartcr (1984), Cat's Eye Kedi Gözü/1985) arka
arkaya sinemaya uyarlandı.
King durumundan hoşnuttu: "Bir kitabın ya da
öykünün haklarını satmak demek ebeveynin
çocuklarını koleje yerleştirip onlarla bir daha
ilgilenmemesi demektir. Artık herşey olabilir"
diyen King en iyi hizmetin kendinize yaptığınız
hizmet olduğunu da bclirtiyor.
Yetmişlerin ortasından beri yapıtları sinemada,
televizyonda yer alan King'in çok sayfalı romanlan
iki ya da üç bölümlük TV filmlerine ya da 90
dakikalık, iki saatlik uzun metrajlara dönüştürülür.
The Tommyknockers (1993), The Langoliers
(1995), Storm of the Century(Yüzyıhn
Fırtınası/1999), Rose Red (Rose Red Konağı/
2002), The DiaryofEllen
Rimbauer (2003),
Dreamcatchcr (Rüya
Avcısı/2003), Nightmares
and Dreamscapes
(Rüyalar ve
Karabasanlar/2006), The
Plague (Salgın/2006)
etkileyici, düzeyli bir
üretkenliğin sonuçlandır.
Televizyon için daha çok
çahşmaya başlayan, X-
Files'ın (Gizli Dosyalar)
bir bölümünü yazan
Stephen King, Kingdom
Hospital'i (2004) Danimarka televizyonu için
hazırlayan Lars Von Trier'e de yardımcı olur.
Fantastik ve korkunun ustası sinemadan arasız
servetler kazanmayı sürdürür (Needrul
Things/Lanetli Hediyeler, 1993, The Mangler/
Mengene,1995, Thinner, 1996, The Night Flier,
1997). Romancı sinemaya yapılan en başanlı
uyarlamalannın fantastik olmadığını da vurgular.
Stand by Me nostaljik bir günce, Misery gizcmli bir
gerilim, Dolores Claiborne bir anne-kız öyküsüdür.
Onun en iyi uyarlamalannı Frank Darabont
gerçekleştirir. Darabont ilk kez 26 yıl önce King'in
Dollar Babies adlı kısa öyküsünden The Woman in
the Room'u (1983) uyarlar. On yıl sonra The
Shavvshank Redemption (Esaretin Bedeli/1994) ve
The Grecn Mile (Yeşil Yol/1999) gelir. The Mist'i
(Öldüren Sis) seksenlerde filmleştirmeyi düşünen
Darabont 27 yıl sonra öyküyü geliştirip günümüz
sorunlarmı gündeme taşıyan bir korku-gerilim
yapar. Öldüren Sis'te (2007) köktendinciliği,
küresel ısınmayı, çevre kirliliğini, nükleer
çalışmalan eleştirir, 11 Eylül'e, Katrina
kasırgasma, Amerikan komplo teorilerine
göndemıeler yapar.
CaiTİe'den (1974) The Mist'e (2007) dek uzanan
otuz üç yıl süresincc yazdıklarıyla yedinci sanat ve
fantastik-korku türü arasında etkileyici bir
birliktelik kuran Stephen King'in bu türün en ünlü
elçisi olmayı uzun yıllar sürdüreceği kesin
görünüyor.
Evlatların için ağla
eyArjantin
, >
"Resnıi Tarih" (La Historia Ofıcial), siyasi sinemanın
doruklanndan... Naif, akılda kalıcı, sarsıcı ve kan
dondurucu... "Rosa Luxemburg" (Dje
Geduld der Rosa Luxemburg) ise devrim
hareketinin kuramcısı ve önderi bir büyük
kadının öyküsünü rcsmeden şiir gibi bir
— seyirlik.
Cuntalar, Güney Amerika'nın makûs talihi
gibidir (ülkemizin kaderi de benzer özellikler taşımaz
mı?) ve bu kahredici ve bildik gerçek, hiç kuşkusuz ki;
ötelenemeyen tüm acıların, tarifsiz yaralann ve kayıp
ruhlann yegâne sorumlusudur. Şili cehenneminde yitirilen
insanlığın ortak değerleri Salvador AUende ve Victor
Jara'ya birer selam çakalım ve
asıl konumuz olan Arjantin
Cuntası için ayrı bir paragraf
açahm. Tarih 24 Mart 1976...
Köşe başlarını tutan postallar,
bütün renkleri boğan üniformalar
ve caddelere kan ağlatan tank
paletleri... Hain General Jorge
Videla komutasındaki CIA
güdümlü ordu, Başbakan tsabel
Peron'u devirdi. Bilmeyenlere
hatırlatalım; îsabel Peron, en ünlü
Arjantinli Juan Domingo
Peron'un üçüncü eşidir. İki kez
başkanlık yapan eski asker Peron,
bir dönem sekreterliğini de
üstlenen tsabel ile efsanevi
Evita'nın "Eva Peron" hayata
erken vedasının ardından
evlenmiştir. Madonna, Joan
Bacz, Sinead O'Connor ve
Olivia Nevvton-John'un
seslendirdiği Evita ağıtı "Don't
Cry For Me Argentina" (Benim
İçin Ağlama Arjantin)
unutulabilir mi?
Darbeciler karanlıkla
beslenir
Darbenin ardından Arjantin genelinde 650 tutuklama
merkezi oluşturulur ve 30 bin kişi yaratılan bu hayâsız
kan gölünde katledilir. Askeri yönetim, muhalif
bellediklerini, sonsuz işkencelcrin ardından kargo uçaklan
vc helikoptere bindirir ve sonra ayaklarına ağırlık
bağlayıp -diri veya ölü fark etmez- okyanusa atar. Bizim
Cumartesi Anneleri'nin gözyaşlarıyla izlediği Arjantin
orijinli politik film "Olimpo Garajı" (Garage Olimpo /
1999) son soluğunu azgın dalgalara bırakanları anlatır.
Benzer bir canavarlığın yaşandığı Şili'de suya atılan ve
cesedi kıyıya vuran genç ve idealist bir kadın öğretmen
için de bir türkü yakılır; "O, denizden geldi"...
Darbecilerin, gaddarlıkları bitecek gibi değildir; hamile
kadınları işkencede öldürüp 500'ü aşkın bebeği evlatlık
olarak dağıtırlar. Uzun yıllar sonra bu çocuklardan sadece
80 kadarı gerçek aileleri tarafından bulunabildiler. Işte
tam da bu yüzden diyoruz ki; sen, yine de metanetini bir
kenara bırakma ancak hiç değilse bir kez olsun, en asil
evlatların için ağla ey Arjantin.
yaşayan bir kadındım. Ortanca oğlum Alejandro,
yaşadığı dünyayı değiştirmek isteğiyle politikaya
atıldığı için gözaltına alındı ve kaybedildi. Büyük
oğlum ise darbenin ardından birçokları gibi
Arjantin'den kaçtı. Ben de vakit kaybetmeden beyaz
başörtülü anaların arasına karıştım." Taty Anne'ye
sormuştum, "Ülkeniz cuntanm açtığı yaraları sarabildi
mi?" diye... Yanıtı çoktan hazırdı; "Herkes bulunduğu
yerden, gerçeği ve adaleti istiyor. Biz yasal bir adalet
istiyoruz. Öç alma durumu yok. Böyle olursa onlara
benzeriz. Darbeciler, ülkemizde toplumsal adalet
duygusuyla karşı karşıya kaldılar. Görüldükleri yerde
yuhalanıyorlar. İnsan arasına çıkamıyorlar. Onları
asla rahat bırakmıyoruz..."
Resmi Tarih, Arjantinli
yönetmen Luis Puenzo
tarafından 1985 yıhnda çekildi.
Siyasi filmler kategorisinden
kısa bir sürede kült filmler
listesine girebilen bir
etkileyicilik, sanatsal bir işçilik
ve yetkinliğe sahip bu yapıt, en
iyi yabancı film Oscar'ı dâhil
22 ödül kazandı. Filmin
başrollerini Norma Aleandro,
Hector Alterio, Chunchuna
Villafane ve Hugo Arana
üstleniyorlar. Yıllar önce
Türkiye'de de vizyona giren ve
bu sene 12. Uçan Süpürge
Uluslararası Kadın Filmleri
Festivali'nde gösterilen Resmi
Tarih'i sakın kaçırmayın
(DVD'si Digital Kültür
tarafından satılıyor)...
Tarih öğretmeni Alicia,
ABD'li şirketlere danışmanhk
yapan hukukçu kocası Roberto
ve beş yaşındaki evlatlık kızlan
Gaby ile huzur, güven ve
zenginlik içcrisinde
yaşamaktadır. Arjantin darbenin
etkisinden sıyrılmaktadır ve
Alicia'nm korunaklı ve sırtmı gerçeklere döndüğü
dünyası da yıkılmak üzeredir.
"Rosa devrimin kartalıdır"
Öc almpk değil
adalet istiyoruz
Dört yıl önce lstanbul'da nihai
oturumu görülen Irak Dünya
Mahkemesi'ni takip etmiştim.
Orada, Vicdan Jürisi üyelerinden
Arjantinli kayıp yakını Taty
Alnıeida ile tanışmıştım. O, kayıp
çocuklan için mücadeleye atılan
evlat masumiyetini simgcleyen
beyaz başörtülü "Las Madres de
Plaza de Mayo", bizdeki adıyla
"Perşembe Anneleri" hareketinin
faal bir üyesiydi. Tıp fakültesi
öğrencisi olan 20 yaşındaki oğlu
Alejandro N. Alnıeida
kaybedilmişti; "Biri kız üç
çocuğuyla, siyasetten uzak
Rosa Luxemburg, eski Cekoslovakya ve Batı Almanya
ortak yapımı, 1986 tarihli bilcümle vurucu ve takdire
şayan bir eser. Filmin yönetmeni ve senaristi Margarethe
von Trotta... Başrolleri sırtlayanlar ise Barbara Sukowa,
Daniel Olbrychski ve Otto Sander... 2007'de
gerçekleştirilen 2. Uluslararası lşçi Filmleri Festivali'nde
gösterilen bu güzide yapıtm, DVD'sini almanızı hararetle
öneririm.
Büyük şair Ahmed Aririn "Suskun" adlı şiirinde
selamladığı "Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi ve ilk
gerillası Spartaküs"ün iki bin yıl sonraki takipçisidir
Rosa Luxemburg... Spartaküs Birliği'ni birlikte kurduğu
ve aynı kaderi paylaştığı yoldaşı ise Karl Liebknecht'dir.
Polonya'da doğan, genç yaşında
teorisyenliğe soyunan ve ardından
evlenip Almanya'ya yerleşen
"Kızıl Rosa", her zaman bıçak
sırtında yürüdü, cezaevlerine
düşmek ve yakasını bırakmayan
hastalıklar dahi onu yolundan
alıkoyamadı. Clara Zetkin,
August Bebel, Karl Kautsky ve
daha niceleriyle ya dostluk kurdu
ya da karşılanna dikildi. Lenin
de, zaman zaman ters düştüğü
Rosa için - her şeye rağmen - "O,
bir kartaldı ve kartal
kalacaktır" demiştir. Leo Jogies,
Kostja Zetkin, Paul Levi, Hans
Diefenbach... O, aşksız da
yaşayamadı. Tam 90 yıl önce
katledilen kadın, emek, özgürlük
ve sosyalizm hareketinin büyük
lideri Rosa Luxemburg'u (1871 -
1919), saygıyla anıyoruz.
alperturgut@cumhuriyet.com.tr
Çankaya Belediyesi Kısa Film Günleri
Geçen yıldan bu yana Sakarya Caddesi'ni bir kültür
ortamına dönüştüren Çankaya Belediyesi, merkezlerden
sokağa taşan sanatın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlıyor.
Ahşap Heykel Sempozyumu ve Beşte Sanat konserleriyle
Sakarya'ya renk getiren Çankaya Belediyesi, 'Kısa Film
Günleri' ile sokağa yeni bir soluk katacak. Ankara Uluslararası
Film Festivali, Gezici Festival, Uçan Süpürge Kadın Filmleri
Festivali, Ankara Kızılay ve Çevresi Esnaf Dayanışma Derneği
ve United Design'ın destekleriyle Çankaya Belediyesi
tarafından düzenlenen 'Kısa Film Günleri' sinemaseverleri
yazlık sinema tadıyla yeniden buluşturacak. Pek çok
festivalde övgüye değer bulunan kısa filmlerden oluşturulan
programda 58 film sanatseverlerle buluşacak. Festival 30
Ağustos'a dek sürecek.