28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
lCumhurlyet ıFTA :ONU 22 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ 7 Harekete geçmek için hiçbir zaman geç değil ZUHAL AYTOLUN Pamela, Fuat ve Özcan Deniz. Bu farklı üç ismi biraraya getiren bir sosyal sorumluluk projesi. Üçlü, bu dayanışmalarıyla "Bafa'ya Su, Ege'ye Bereket" projesine aktarılacak gelir sayesinde hem ciddi bir çevre sorununa destek veriyorlar hem de daha yaşanabilir bir dünya için "Herşey Değişir", yeter ki inanç ve mücadele olsun mesajını veriyorlar. Sloganları ise elbette "umut." Müzisyen Pamela, Fuat vc Özcan Deniz, Coca-Cola Türkiye'nin WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfi) ile birlikte yürüttüğü "Bafaya Su, Ege'ye Bereket" projesine destek vermek için bir arayageldi. Müzik projeleri kapsamında desteklenen ve dünyada farklı sanatçılar tarafindan yorumlanan şarkının Türkçe ismi "Herşey Değişir." Üçlü, bu şarkıda umut, mutluluk ve hayata karşı durmanm mesajını vermenin peşine düşmüş. Özcan Deniz'e göre bu çalışma yoğun bir emcğin sonucu ve bir şarkından çok daha fazlasını barındınyor. Pamela ise örgütlü ve fıkir birliği ile hareket etmenin bir ürünü olarak görüyor bu projeyi. Rapçi Fuat da bu birlikteliği önyargıların kınlması, farklılıkların zenginlik yarattığı mesajmm pekişmesi için önemli buluyor. Elbette hepsinin buluştuğu nokta harekete geçmek için zamanın asla geç ohnadığı. lşte anlattıklan... - Projenin konsepti umut. Şarkının ismi de "Herşey Değişir". Peki, değişir mi her şey? Özcan Deniz: Bu şarkının sadece çiçckleri böcekleri koruyun mesajı olarak değerlendirilmesini istemiyorum. Bu üç kişinin bir araya gelişinin, emek harcamasının çok daha özel ve geniş bir amacı var. "Herşey değişir" bir önerme gibi geliyor ama aslında bilimsel bir cümle. Değişimin önüne geçemezsiniz. Doğanın, fıziğin kanunudur bu. lnsan bilc değişiyor, doğaya uyumlu hale geliyor. Düşünceler de bedenler gibi değişir. Kötü iyi, iyi kötü olabilir. Umut bunun kökeninde yatar. Her şey değişiyorsa orada umut da vardır. - Albüm tüm bu mesajların üetiminde tek başına yeterli mi? Devamında da bir şeyler yapmak gerckmiyor mu? Fuat: Sahne çahşması niyetimiz var diyebiliriz. Ama bunun koordinasyonu yapılacaktır. Bu tip projelerin arkasrnm gelmesi gerekiyor. Bu zaten 2013 yılına kadar devam ediyor. Bu şekilde sanatçı desteğiyle sürecek bir proje. Yeni bir şarkı yapın derlerse de seve seve yapar, sahneye de çıkanz. - Dünyada yürüyen konseptle bire bir aynı mı, yoksa özgün noktaları var uıı? Pamela Spence: Bire bir aynı olduğunu söyleyemeyiz. Her ülke kendine ait bir şeyler koyuyor. Ama genel anlamda verilen mesajı, altyapılan aynı. Tabii ki yorumlar biraz farklı. Ö. Deniz: Özellikle benim yorumum diğerlerinden çok çok daha farklı. Herkes etnik olanın peşinde - Birlikte çalışma süreciniz nasıl gelişti? Birbirinizi şaşırttınız mı? Ö. Deniz: Çok fazla bir arada olmadık stüdyo kaydrnda. Ama bitmiş halini dinlediğimde "Vay be" dedim. Ben böyle bir sonuç çıkacağını hiç beklemiyordum. Proje bize sunulduğunda Amerika'da yapılmış orijinal halini getirdiler. Batı formatıyla okuyor sanatçı. Bana "özcan sen kendin gibi oku, buralı gibi. Renk kat" dendi. Ben de bütün o gırtlak nağmelerini yaptım. Sonra düşündüm, arkadan Fuat sonra da Pamela girecek. Ben öyle Türk Müziği takümışım. Nasıl olacak diye merak ediyordum. Ta ki ortaya çıkana kadar. Çok lezzetli bir şey olmuş. Pamela: Fuat, tam beklediğim gibiydi. Ama Özcan batı müziği formatını o kadar güzel okudu ki, çok beğendim. Şaşırdım, bu kadar güzel bir tını yakalayabileceğimizi düşünmemiştim. O. Deniz: Sting'in yaptığı bir şarkı vardı. Çok ilgi görmüştü. İnsanlar biraz da böyle şeylere ilgi duyuyor. Belki benim de o yüzden etnik bir şey yapmam istenmiştir. Batı müziği yapıyor diye adlandırabileceğimiz iki müzisyenin arasında Türk Müziği kıvamında durmamı istemeleri herhalde bu yüzden. - Eğreti de durmuyor ama. Pamela: Yurtdışında çok ömeği var. Herkes etnik bir şeyler koymaya çalışıyor parçalann üzerine. Niyeyse Türkiye de hep bir batıhlaşma mcrakı var. - Üç farklı tarz ortak bir proje için birleşti. Üçünttzün de farklı kesimlerden hayranlarınız var. Peki, nasıl tepkiler aldınız? Mesela rap camiası tutucudur biraz. Fuat: Evet öyledir, ama çok pozitif tepkiler var. Ben sonuçta yine rap adına da bir şeyler yapmış oluyorum. Hiç dinlememiş, duymamış insanlann ayağına kadar götürüyoruz müziği. O yüzden eleştirenler varsa da ben onlan duymuyorum bile. O. Deniz: Olumsuz şeyler söyleme ihtiyacı hisseden bir grup elbette olacaktır. Farklı olayım, farklı bir şeyler söyleyeyim diye. Herkes bunun tarafında diyen birileri olacaktrr. Ama önemli olan çoğunluğun olumlu bakıyor ohnası. 'Türkücü olmayı hakaret sıfatı olarak kullamyorlar' ilkelenmeye ihtiyaç vardı - Bireysel olarak da başka sosyal sorumluluk projelerine de destek veriyor musunuz? Hassas olduğunuz konularda çalışmalar yürütüyor musunuz? Fuat: Rap üzerine okullarda workshoplar yapıyorum. Almanya'da başladım, burada da devam ediyorum. Mesela İKSV ile çalıştım, lösemili çocuklara rap öğrettim. Hatta en son Güngören'de sanatsal bir projeye katıldım. Sosyal sorumluluk açısından bu tür eğitimleıie açığımı kapatmaya çalışıyorum. Çocuklarla çalışırken de bilinçli olmak gerekiyor. Çevre, sokak hayvanları, trafik, hatta arıtma sistemlerine dek pek çok konunun altını çizmek gerekiyor. Pamela: TEMA Vakfı üyesiyim zaten ve elimden geldiğince yardım konserlerine gidiyorum. Bu kimi zaman beyin özürlü çocuklar kimi zaman da lösemili çocuklar için olabiliyor. Her zaman da giderim. Bence her şeyin başı eğitim. Buna dikkat çekmek, bunun üzerine çalışmak gerekiyor. Ama zaten çok eğitimsiz bir toplum olursan bu bilinçlenme de sağlanamaz. Ö. Deniz: Ben de Kızılay, Toçev ya da Böbrek Vakfı yararına konserlerine gidiyorum, hem de sorgusuz sualsiz. Eğitimden bahsettik. Evet çok önemli, ama eğitim sadece okul yaptırmak demek değildir. Sistemin düzelmesi gerekiyor. Ama siz şu andan bahsediyorsanız, Türkiye'de meselelerin banşçıl çözümlenmesi için her türlü sorumluluğu üstlenebilirim. Birini kendine getirmek için silkelemek istersiniz ya, Türkiye'nin boyle bir silkelenmeye ihtiyacı vardı. Şimdi bir sarsılma var. İyi ya da kötü. Bu sarsıntının içine girip, en doğru biçimde yerine oturtmak gerekiyor. Üzerime düşen görev neyse yerine getirmek isterim bu anlamda. - Peki, Türkiye'de sanatçılar örgütlülük ve sosyal sorumluluk konusunda aktif ml? Pamela: Sanatçılarda bu bilinç var ama işin organizasyon yönü çok zayıf. Ö. Deniz: Mesela, Türkiye'nin şu dönem içinde bulunduğu sorunlarla ilgili bir hareket var. Hemen sanatçıların fikirlerine başvuruluyor. Sanatçıların söyleyeceği sözler, yaptıkları işler pek çok projede önemseniyor ve bu çok önemli. Ama bu, sanatçıların sadece kendi başlarına düşünmesiyle olmuyor. Organizasyon da gerekiyor. Böylesi daha sağlıklı bir hareket olur. Fuat: Bu tür projelerin daha etkili olabilmesi için tanıtımının da yapılması gerekiyor. Bu da ciddi bir mali desteği arkanıza almanız anlamına geliyor. O yüzden büyük firmalar bu işin sponsoriuğuna soyunurlarsa, bilinçlenme ve doğaya olan katkı da çok daha hızlı bir şekilde yürüyecektir. Sadece rant olmadığını göreceklerdir. Şirketler de bilinçlendi artık. Ö. Deniz: Türkiye'de ben şunu anlamadım ve anlamayacağım. Birinin varlığı bir işe yarıyorsa, onu kullanmak gerekir. Onun yok olup gitmesi, evinde hiçbir şey yapmadan oturması, iş sahasının daraltılması, özgüveninin zayıflatılması onun artık film çekemez, müzik yapamaz, kitap yazamaz hale getirilme çabasını ben anlamıyorum. Genelde yıpratıcı olan tavırlar ağırlıkta. Besleyici yorumlar çok fazla yapılmıyor. Yine de yolundan caymamalısın. Söylemen gerekeni söylemek, doğru bildiğini yapmak zorundasın. Görevimiz bu bir sanatçı olarak. İnsanlar önyargılı Sanaîçının gücü - Ancak sanatçılarda bir noktada örgütlenememe sorunu var. Bunun bir sebebi de ego olabilir ml? Pamela: Bir şeyi yapmaya kalkıştığınız zaman birçok engellerle karşılaşıyorsunuz. Fikir birliği içerisinde olsanız da bunun karşısında bir takım bürokratik engeller çıkabiliyor. Hatta kimi zaman zorlaştırmak adına bile olabiliyor bu. Ö. Deniz: Bence sanatçının egosu bunları yapmasına neden olabilir ancak, engel olamaz. Ego, aynı zamanda güven de verlr. "Benim yaptırma gücüm var" diye düşünür egosu yüksek olan kişi. Sean Penn, Ortadoğu'da sıradan insan kimliğiyle dolaşmıyor. Ya da U2 kalkıp da şu ülkelerin borçlarını silin derken bunu kendi gücüne sığınarak söylüyor. Sanatçının böyle bir gücü var. Bu da egodur. Bu şekilde kullanması dafaydalı. Aslında her sanatçı varlığını bu alanlarda göstermek ister. Ama yine dönüp dolaşıp doğru organizasyona, finansa geliyoruz. • Tek eksiklik bu mu sizce? - Blz bu kadar önyargılı bir toplum muyuz? Işaret edip zayıf düşürmeye mi çalışıyoruz? Ö. Deniz: Yani mesela türkücü olmak. Artık insanlar bunu bir hakaret sıfatı olarak kullanıyor. Biri bana küfretmek için, yaptığım işi aşağıya çekmek için "önemsemeyin bu adamın yaptığı işi, o türkücü" diyor. Küçümsemek için. Türkücülük nedir biliyor musunuz? Alimliktir, halk bilimciliğidir. Çok önemlidir hatta. Ama bir de Insanların yaklaşımına bakın. Fuat: Sadece biz değil, dünyanın her yerinde insanlar önyargıh. Biz yıllardır sövüyoruz bu gördüğümüz yanlışlıklara. Karşılığında aldığımız şey, medyanın soğuk omuzu. Bunlara yıllarca sövmekle, eleştirmekle geçirdik. Kimse bize kulak vermedi. Sistem uçurumu derinleştirdi ama insanlar yaşamlarına devam etmek zorundaydılar. -Yani sistemin bir parçası olmaya başladı İnsanlar. Fuat: Sistemin içinde olduğun zaman sorgulamaya vaktin bile yok. Neyi sorguluyorsun açsan? Aç insan her şeye boyun eğer. Zaten tüketim toplumu yaratıldığı için her şey çok çabuk tüketilip unutuluyor. Oysa insanın bir şeylerin değişeceğine inanmasıyla başlıyor her şey. Parçamızın ismi de bu zaten: "Herşey değişir." Ve artık değişmeye başlamamızın, harekete geçmemizin zaman geldi!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear