26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2009 SALI 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL İnsan Köleliğini Yasalaştırmak mı? Eskiden vardı, şimdi de var! İşçi pa- zarları... Parklarda, cami avlularında, alanlarda toplu halde oturur, beklerler. Kimi ayakta dönüp durur, beklerler.. beklerler... Derken bir kamyon ya da bir minibüs durur, bir adam iner, ba- ğırır: ‘İş isteyen var mı?’ Birkaç kişi ko- şuşur. ‘Bir inşaata adam gerek. Bu ka- dar para verilecek’... Bekleşenlerden birkaçı burun kıvırır, ama çaresizlik için- deki, “Ben varım” diye koşar, atlar ara- baya... Hepiniz görmüşsünüzdür. Belki evi- niz, bahçeniz, inşaatınız vb. için o gün- delik işçi takımından amele alıp gö- türmüşsünüzdür. Akşama kadar çalı- şır, üç beş kuruşu alır. Ertesi sabahı bekler, yeni bir iş kapısı açılsın diye... AKP döneminde bu tür işler belli bir düzene giriyor... Yasalaşıyor bir bakı- ma!.. Ülkede işsizlik diz boyu derken nerdeyse boğazımıza kadar yükselmiş. Yüksek öğrenimliden ilkokul bile oku- mamışa kadar milyonlarca insan bir iş, bir ekmek derdinde... İş olsun da, ka- rın doyuracak para alınsın da, varsın ge- risi olmasın! Bu konuda uzmanlar, şir- ketler, düzenlemeler yapılacak. Ki za- ten uygulanmakta olanlar var! Ne iyi de- ğil mi, yasal bir zorunluluk yok, sağlık sigortası yok! Başka bir anlaşma, ne şu ne bu! Al adamı çalıştır, bir gün, bir ay, bir yıl, ne sigortaya hesap ver, ne ver- giye, ne de adamın geleceğine aldır! Yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz. Uy- garlıklar, insan hakları, güvenli bir ya- şam, emekliliği olan bir çalışma düzeni! Her uygar toplum böyle çalışıyor, böyle çağdaş bir insanca düzende gi- diyor... Ama AKP hükümeti, Çanka- ya’nın onayladığı, koskoca Meclis’in oybirliğiyle gerçekleştirdiği bir yasay- la kölelik düzenine yasal bir nitelik ka- zandırıyor. İnsan mı, nedir ki? Eskiden pazarlarda satışa çıkarılırdı; kadın, er- kek, çocuk birkaç altın verir alırdın, em- rinde her işe yarayan bir köle olarak kullanırdın, oh ne rahat!.. Buna, insan pazarlama denir! Köle- lik denir... İnsanoğlunun bilimle, kül- türle, bilgiyle, sağduyuyla, insanca duygularla ortadan kaldırmaya çalış- tığı bir kölelik uygulamasını yeniden ya- şatmak mı istiyorlar? İnsan emeği büyük bir değerdir. Emekçi, bir toplumun kurucusu, yü- celticisidir. Hakkını almasını bilen, kö- le olmayı içine sindiremeyen, yanlış ya- salara, ters düzenlemelere karşı dire- nen bir toplum, uygar bir toplumdur. İnsanların üç beş kuruş için köleliği be- nimsediği bir dünya ise er geç çök- meye mahkûmdur. Hiçbir hakkı olmayan, çalıştığı işye- riyle hiçbir bağlantısı bulunmayan, iş- çilerine karşı hiçbir sorumluluk taşı- mayan, yalnız patronlar için kârlının kârlısı bir çalışma düzeninin kurul- ması, ancak ilkel toplumlarda görülür. İnsan gücünden, insan etinden, insan varlığından yararlanma... Uzun yıllardır toplusözleşme diye bil- diğimiz bir uygulama da ortadan kalk- tı! Sendikalar da eski gücünü yitirdi. Sendikalı olmak bir değerdi. Köle iş- çilerden yararlanma yoluna şiddetle karşı çıkmaları beklenmez mi? Yasa- laştırılmış, insanlık dışı bir sömürü düzenine direnmek! Buna insan köleliği denir. Böyle bir ya- sadan ancak patronlar yararlanacaktır. Zenginliklerine zenginlikler katacaktır. Hiçbir garantisi olmayan, günübirlik, o da patronun insafına kalmış bir geçim sürecinde yaşayan insanlarımızı kim kurtaracak? Kürsülerde, alanlarda ken- dilerini öven, yakınlarına türlü çıkarlar sağlayan ‘büyüklerimiz’ mi? Göz göre göre uygulanan yoksul halkın sömürü- lüşüne karşı direnmek, hepimiz için bir yurttaşlık görevi değil mi? Demokrasi, in- san hakları diye gevelediklerimiz, bir pa- lavra değilse? S on günlerde Ege ve Ak- deniz’de meydana gelen küçük şiddetli depremler, bize yakõn geçmişteki deprem felaketlerinin acõ- sõnõ kõsmen de olsa hatõrlatõr ol- muştur. On yõl önce 17 Ağustos 1999 Kocaeli depremindeki acõlõ günleri bir daha yaşamamak ve İs- tanbul’u, beklenen şiddetli bir dep- reme ‘hazır’ hale getirebilmek için yapõlmasõ gerekenleri nedense yap- mõyoruz. İstanbul bir depreme ke- sinlikle hazır değildir! Ne yazõk ki, Büyükşehir Beledi- ye Başkanõmõz Sayõn Kadir Top- baş dahil, en üst düzey kamu yö- neticileri İstanbul’da kamu binala- rõnõn peyderpey güçlendirildiği in- tibaõnõ vererek, gerçekdõşõ bir ‘toz pembe’ tablo çiziyorlar ve özel ya- põlarõ da sahipleri güçlendirsin di- yerek işin içinden sõyrõlõyorlar. İş- te size gerçek fakat acõ bir tablo: ? İstanbul’da 1 milyon bina var. Sadece, yüzde 1’i güçlendirildi. ? İstanbul’da 3 bin okul var. Sa- dece 250’si güçlendirildi. ? İstanbul’da 635 kamu hastanesi var. Sadece 10’u güçlendirildi. ? İstanbul’da 128 öğrenci yurdu var. Sadece 1’i güçlendirildi. Bu acõ tablo sadece İstanbul için mi geçerli? Ne yazõk ki, birinci de- rece deprem kuşağõnda olan tüm il- lerimiz aynõ feci durumda... Hiçbi- ri depreme hazõr değil! Bina güçlendirmek çözüm değil! Esasõnda çoğumuzun yanlõş al- gõladõğõ bir gerçeği dile getirelim. Depreme ‘hazır’ olmak demek, ‘mal kaybını’ önlemek değil, ‘can kaybını’ önlemek olduğuna göre, yapõlacak şey kesinlikle, ‘güçsüz’ binalarõ güçlendirmek “değildir”. Çünkü, deprem değil, bina öldü- rür! O halde, bütün enerjimizi can kaybõna neden olabilecek ‘gö- çer’ nitelikli binalarõ bulup çõkar- maya hasretmeli ve sadece bu tip ‘göçer’ nitelikli binalarõ ya güç- lendirmeli veya iskândan arõndõr- malõyõz. Başbakanlõk istatistikleri- ne göre, İstanbul’da ‘göçer’ nitelikli binalarõn oranõ yüzde 4’ü geçmez! Nitekim, 17 Ağustos 1999 Ko- caeli depreminde, can kaybõna ne- den olan göçük binalarõn, toplam bi- na stoku içindeki oranõ yüzde 6’yõ geçmemiştir. Hızlı değerlendirme yöntemi ‘tek çözüm’! Eğer, binalarõ tarayarak deprem yönetmeliğine göre ‘güvensiz’ olanlarõnõ değil, sadece ‘göçer’ ni- telikli olanlarõnõ bulup fişleyebilir- sek, pratik olarak İstanbul’da şid- detli bir depremde can kaybõ ‘sıfır’ olur ve kimsenin ‘burnu bile ka- namaz’! Deprem Yönetmeliği’ne göre ‘güvensiz’ sayõlan tüm bina- larõn (toplam bina stoku içinde böyle güvensiz binaların oranı yüzde 96 kadardır) güçlendiril- mesi teşebbüsü ve fikri çõkmaz bir sokaktõr. Akõlcõ değildir. Gerek- sizdir. Çünkü, İstanbul’da mevcut 3 (üç) milyon kadar ‘güvensiz’ konutun güçlendirilmesi için en az 30 milyar dolara ve 30 seneye ih- tiyaç vardõr. Ne bu para bulunabi- lir ne de bu zaman! Yapõlacak tek şey, bilimsel isabet ve doğruluk derecesi kanõtlanmõş hõzlõ değerlendirme yöntemlerinden biri ile ‘bina taraması’ dõr. Bina ta- ramasõ ile, ölümlere neden olabile- cek ‘göçer’ nitelikli binalar bulunup fişlenir. Bir binanõn ‘göçer’ nitelikli olup olmadõğõnõ, en son geliştirilen P25-Hızlı Değerlendirme Yön- temini kullanarak ve özel ultraso- nik aletler ile beton kalitesini ölçe- rek, yaklaşõk yüzde doksan kesin- likle ve bir saatlik bir çalõşma sü- resinde belirleyebilmek kabildir. Tüm İstanbul’u taramak ve ‘gö- çer’ nitelikli ‘çürük elmaları’ bu- lup çõkarmak, çok az zamanda ve çok az bir finansman ile (bina ba- şına yaklaşık 600 TL kadar) ger- çekleştirilebilir. Böylece, İstan- bul’u depreme ‘hazır’ hale getir- mek ve pratik olarak İstanbul’da ‘sı- fır’ can kaybõnõ yakalamak müm- kündür [1, 2, 3, 4]. Birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde bulunan tüm illeri- miz için en akõlcõ çözüm, can gü- venliğini esas almak ve dolayõsõy- la, sadece kat kat üstüne yõkõlma ris- ki taşõyan binalarõ bulup çõkar- maktõr. ‘Göçme riski’ bulunduğu belirlenen bir binanõn sahibine iki veya üç yõl gibi bir süre verilerek, bu süre içinde binasõnõ ya yõkõp ye- niden inşa etmesi veya binasõnõ iyice güçlendirmesi istenir. Bu sü- re sonunda gerekeni yapmayanlarõn binalarõ, İmar Kanunu’nun ilgi hü- kümlerine (maili inhidam mad- desi) uyularak, polis marifeti ile is- kândan arõndõrõlõr. Göçme riski bu- lunmayan binalarõn sahiplerine, bi- nalarõnõn ‘göçme riski’ taşõmadõğõnõ gösteren, bir kalite belgesi = serti- fika verilir. Böylece, o binada otu- ranlar deprem korkusunu ve stresini İstanbul Depreme Nasõl Hazõr Olur? Prof. Dr. Semih TEZCAN Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Tüm İstanbul’u taramak ve ‘göçer’ nitelikli ‘çürük elmalarõ’ bulup çõkarmak, çok az zamanda ve çok az bir finansman ile (bina başõna yaklaşõk 600 TL kadar) gerçekleştirilebilir. Böylece, İstanbul’u depreme ‘hazõr’ hale getirmek ve pratik olarak İstanbul’da ‘sõfõr’ can kaybõnõ yakalamak mümkündür. üzerlerinden atmõş olurlar. Bu gurur ve sevinci ya- şayabilmenin tek şartõ, bi- nalarõmõzõ hõzlõ değerlen- dirme yöntemlerinden bi- ri ile taramakta ve ‘göçer’ nitelikli olanlarõnõ bulup çõkarmakta yatõyor. Aksi halde, şiddetli bir dep- remde İstanbul’da 20 bin veya üzerinde bir can kay- bõnõn vereceği acõlara kat- lanmak gerekecek... Göçer nitelikli binalar bulunup fişlendiği takdir- de, en şiddetli bir dep- remde bile ‘kimsenin burnu kanamayacak’ ve can kaybõ pratik olarak ‘sıfır’ olacaktõr. İşte, bu nedenle, bu çalõşmaya “Sı- fır can kaybı” projesi de- nilmektedir. Sõfõr can kay- bõ projesinin ana hedefi, adõndan da anlaşõlacağõ üzere, tüm özel sektör ve kamu binalarõnda, can kaybõnõn önlenmesi ve bu arada doğal bir yan ürün olarak can kaybõ beklen- meyen binalarõn belirlen- mesidir. Sorumluluk ve görev kimin? Burada en önemli hu- sus, sõfõr can kaybõ gibi önemli bir risk yönetimi projesinin gerçek sahibi- nin özel sektör değil, dev- letin ve ilgisi nedeni ile yerel yönetimin ta kendi- si olduğudur! Çünkü, bir binanõn kat kat üstüne göçme riskinin bulunup bulunmadõğõnõn belirlen- mesi, tamamen bir “can kaybını önleme projesi” olduğu için, anayasaya göre, sorumluluk doğru- dan devlete ve görevi ica- bõ yerel yönetimlere aittir. Zaman akmaktadır. Bu nedenle, 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde bulunan tüm il ve ilçe- lerimizde ‘sõfõr can kay- bõ’ projesi derhal uy- gulanmalı, yerel yöne- timler tarafından göçme niteliği bulunan ve bu- lunmayan tüm özel sek- tör ve kamu binalarının taranmasına hemen başlanmalıdır. Bu kaçı- nılmaz ve geciktirile- mez anayasal bir gö- revdir. Bir iki ilçede ya- pılan ve başarısızlıkla sonuçlanan, bilimsel isa- bet derecesi zayıf tara- ma çalışmalarına derhal son verilmelidir. Mal sahipleri dilerlerse, bi- nalarının ‘göçme riski’ taşıyıp taşımadığını, bir uzman kuruluşa şüphe- siz kendileri de tayin ettirebilirler.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear