28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 8 MAYIS 2009 CUMA 10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr KAVŞAK ÖZGEN ACAR Değişim (Ekonomi) - 2 Türkiye’de hükümet değişiklikleri, genelde işler kötüye gittiğinde gerçekleşir. Son değişim, iktidarın da işlerin kötüye gittiğini algıladığının ka- nıtı. İktidar, siyasal güce ve özellikle “para, para, pa- ra” gücüne sa- hip olmak de- mektir. Bir ikti- dar, “para” di- lenciliğine baş- lamışsa işlerin kötüden de öte- ye gittiğinin gös- tergesidir. Türkiye’nin ekonomik du- rumu ile birlikte “paraya hükmeden” hükümetin kur- maylarına göz atalım. Bu alandaki tarihsel gelişime değinmeden ön- ce Günther Held ve Yılmaz Ak- yüz’ün 1993’te yayımladıkları “Fi- nans ve Gerçek Ekonomi” adlı ki- tabın 81. sayfasında ilginç bir göz- lemi aktaralım. Yazarlar Güney Kore’den ver- dikleri bir örnekte, bu ülkede uyum ve eşgüdüm sağlanması için, bü- tün ekonomik kurumların Maliye Bakanlığı şemsiyesi altında top- landığını anımsatıyorlar. Ardından da özetle şu saptamayı yapıyorlar: “1950’den bu yana çeşitli siyasal liderler geldi gitti. Keynes ve parasal teorile- ri ABD’nin seçkin üniversi- telerinde öğrendikten son- ra ülkelerine dönen en çap- lı öğrencilere Maliye Ba- kanlığı’nda bürokrat ola- rak serbest ekonominin il- keleri uygulatıldı.” Şimdi de Türkiye’ye göz atalım! Türkiye’de son yarım yüzyılda ne zaman bir “si- yasal-ekonomik” bunalım birlikteliği yaşanmışsa bugün Ali Babacan için kullanılan “çar” tanımlaması ile ABD’nin başpatron olduğu Uluslar- arası Para Fonu’ndan (UPF) bir eko- nomi uzmanı Türk hükümetine TBMM dışından atanmıştır. Anımsayalım! 1960 ihtilalinden sonra Kemal Kurdaş, 12 Mart 1970 muhtırasında Atilla Karaos- manoğlu, 12 Eylül 1980’de Turgut Özal, 21 Şubat 2001 bunalımında da Kemal Derviş, tüm ekonomik ve mali yetkileri tek elde toplayıp başarılı adımların “çarı” olmuşlardı. Başarısız Dışişleri Bakanlığı gö- revinden “atanmış çarlık” döne- minden “seçilmiş çarlığa” yeniden dönen Babacan’ı ekonomi sayfa- larının köşe yazarlarının çoğu se- vinçle karşıladı. Bu yazarlar, Ba- bacan’ın ilk çarlığında “başarılı” olduğunu vurguladılar. Bir de şu tabloya göz atalım... Kurdaş 30-40, Karaosmanoğlu 70, Özal 1.250 milyon dolarlık UPF kredileri ile “çarlık” yapmışlar. Derviş, bunalımı çözmeye “çar” olarak geldiğinde çantasındaki UPF’nin 15 milyar dolar kredisine olan güvenle öncülleri gibi “tek se- çici benim” demişti. UPF ile yap- tığı anlaşmalar halk için acı reçe- teler içerse de bugün dünya bu- nalımında batan pek çok yabancı bankaya kıyasla, Türk bankalarının 2009’a olağanüstü kârlarla girme- leri ortamını yaratacak bir çekidü- zen verme becerisini göstermişti. Ama erken seçim sonra- sında yerini ABD eğitimli ve iş dünyasına hizmet vermiş bir genç olan Ba- bacan’a bırakmıştı. Babacan, göreve başla- dığında “bunalım” değil, Derviş’in Hazine ve eko- nomi örgütlenme çarkını sürdürecek 15 milyar ve seçim yılında gelen ek 12.8 milyar dolar gibi Türk tarihinde görülmeyen bir kredi mirasını bulmuştu. Ayrıca, Irak’ın işgaline ABD ile birlikte gi- rilmesi durumunda 8.5 milyar do- larlık yardım anlaşmasını kendisinin imzaladığını da unutmayalım. İki yıl- da 28 milyar dolarlık açık çeki eli- ne alan herhangi bir kişiye, halk de- yimiyle “Bu parayla babam da ba- şarılı olur” denilir. Kasası böylesine dolu olan Ba- bacan, Aralık 2002’de “Borçlar bi- tince UPF’ye ihtiyacımız olmayacak” demecini vermiş, Aralık 2003’te ise “Kesinlikle UPF parasına ihtiyaç yok” sözleri ile ilk demecini pekiş- tirmişti. Şimdi 2009’dayız, “çar” Babacan UPF ile 20-45 milyar do- larlık bir kredinin peşinde! Bu mu başarılı çarlık? Elmek: oacar@superonline.com Faks: 0312. 442 79 90 - Tüm Odalarda Dijital Receiver_Uydu TV, Saç Kurutma www.diplomathotel.com.tr 252-476 7145 veya 537-825 7979 SIFIR TURUNÇ - - - Tüm Odalarda Çift Çanak_Dijital Receiver_Uydu TV ‘Feeding America’ adlõ kuruluşa göre, 5 yaşõn altõndaki çocuklarda açlõk tehlikesi alarm veriyor ABD’de 3.5 milyon çocuk aç Dış Haberler Servisi - ABD’de 5 ya- şõn altõndaki 3.5 milyon çocuğun açlõk tehlikesiyle karşõ karşõya olduğu bildi- rildi. Açlõkla mücadele eden “Feeding America” adlõ kuruluşun, İstatistik Bü- rosu ve Tarõm Bakanlõğõ’nõn 2005-2007 yõllarõ arasõndaki verilerine dayandõrdõ- ğõ raporuna göre, 11 eyalette de 5 yaşõn altõndaki çocuklarõn yüzde 20’sinden faz- lasõ açlõk riskiyle karşõ karşõya. Kâr amacõ gütmeyen kuruluşun ra- poruna göre, açlõk tehlikesi yaşayan 5 yaş altõndaki çocuklarõn en fazla olduğu eyalet, çocuklarõn dörtte biriyle Loui- siana. Bu eyaleti sõrasõyla Kuzey Ca- rolina, Ohio, Kentucky, Teksas, New Mexico, Kansas, Güney Carolina, Tennessee, Idaho ve Arkansas izliyor. Bu sonuçlarõn, 5 yaş altõndaki çocuk- larõn yüzde 17’sinin, doğru beslen- memeleri halinde gelişimle ilgili ve bi- lişsel sorunlar yaşayabileceği anla- mõna geldiği kaydedildi. ABD’de ko- nuyla ilgili olarak eyaletler bazõnda ya- põlan ilk araştõrma olan rapora göre, 26 eyalette de her 6 çocuktan biri açlõk sõ- nõrõnda yaşõyor. ABD Tarõm Bakanlõğõ’nõn verileri- ne göre de ekonominin geçen yõl so- nunda kötüleşmesinden önce, ülkede hanelerin yüzde 11’i, aktif, sağlõklõ bir yaşam için gereken gõdadan yoksundu. “Feeding America”nõn başkanõ Vic- ki Escarra, yeterli gõdaya ulaşamayan çocuklarõn gelişemeyeceğini belirte- rek, Kongre ve Beyaz Saray’da, ço- cuklarõ hedefleyen gõda bankasõ prog- ramlarõna daha fazla fon ayrõlmasõ için lobi faaliyetleri yürüttüklerini söyledi. ABD Başkanõ Barack Obama, gõ- da yardõmlarõnõn arttõrõlmasõ ve 2015’e kadar çocuklarda açlõk sorununun or- tadan kaldõrõlmasõ için söz vermişti. İlk 3 yıl çok önemli ABD’de okul çağõndaki çocuklarõn beslenmesi konusunda bazõ başarõlõ ça- lõşmalar yapõlsa da, küçük yaştaki ço- cuklarõn ancak ailelerine yardõm söz konusu olabildiği için bu alanda mü- cadele daha zor. Boston Üniversitesi öğretim üyesi John Cook, çocuklarõn hayatõnda ilk 3 yõlõn beynin büyümesi ve gelişimi açõsõndan en kritik yõllar olduğunu, aç- lõğõn giderilmesi mümkün olmayan fi- ziksel ve zihinsel hasarlara yol açabi- leceğini vurguluyor. Kuruluşun, resmi veriler esas alõnarak hazõrlanan raporu, 11 eyalette 5 yaşõn altõndaki çocuklarõn yüzde 20’sinden fazlasõnõn açlõk sõnõrõnda olduğunu gösteriyor. 26 eyalette de her 6 çocuktan biri açlõk tehlikesiyle karşõ karşõya. ABD Havai’de ‘İslam günü’ Dış Haberler Servisi - ABD’nin Havai eyaleti meclisi, 24 Eylül 2009 gününün “İslam Günü” olarak kutlanmasõna yönelik bir tasarõyõ büyük çoğunlukla kabul etti. Meclis’teki görüşmelerde, “İslam Günü”ne karşõ çõkan bazõ üyeler, 11 Eylül saldõrõlarõnõn Müslümanlar tarafõndan yapõldõğõnõ, bu nedenle böyle bir gün ilan edilmesine karşõ olduklarõnõ söyledi. Daha sonra yapõlan oylamada tasarõ 3’e karşõ 22 oyla kabul edildi. Valinin onayı gerek “İslamõn zengin bir inanç olduğu, İslamõn ve İslam dünyasõnõn bilim, kültür ve sanata katkõ sağladõğõ” belirtilen tasarõda, söz konusu gün için ayrõ bir kutlama veya etkinlik öngörülmüyor. Tasarõ onaylanmak üzere eyalet valisine gönderildi, ancak yürürlüğe girmesi için valinin onayõ gerekmiyor. IRAK’A İYİ HABER Blackwater kâbusu sona erdi Dış Haberler Servisi - Irak’ta sivil ölümlere yol açmakla suçlanan ve ülkede büyük tepki gören ABD merkezli özel güvenlik şirketi Blackwater, sözleşmesinin bitmesinin ardõndan Irak’taki faaliyetlerine son verdi. İşgalin ilk gününden beri Irak’taki ABD personelini korumakla görevli olan şirket, birkaç ay önce adõnõ değiştirmiş ve XE adõnõ almõştõ. ABD Dõşişleri Bakanlõğõ, Irak hükümetinin tepkisi üzerine ocak ayõnda, 2007’de Bağdat’ta silahsõz 17 sivilin öldürülmesinden sorumlu tutulan şirketle yapõlan anlaşmayõ yenilemeyeceğini ve başka bir şirketle anlaşma imzalayacağõnõ açõklamõştõ. Bu karar, Irak’taki en büyük güvenlik şirketi olan Blackwater’a yönelik büyük bir darbe olarak nitelendirilmişti. Şirket sözcüsü, önceki gün yaptõğõ açõklamada, Irak’ta gösterdikleri başarõdan gurur duyduklarõnõ ve kendi korumalarõ altõnda hiçbir ABD personelinin öldürülmediğini belirtti. DNA kayõtlarõ silinmeyecek Dış Haberler Servisi - İn- giltere hükümeti, Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nin (AİHM) kararõna rağmen, gö- zaltõna alõnan ancak daha son- ra polis sorgusunda masumi- yetleri kanõtlanarak serbest bõrakõlan 850 bin kişiye ait DNA verilerinin imhasõnõ red- detmeye hazõrlanõyor. İçişleri Bakanlõğõ açõklamasõnda, AİHM kararõnõn uygulanma- sõ halinde polisin ağõr bedel ödeyebileceği, pek çok suçun aydõnlatõlmasõ konusundaki avantajõnõ kaybedeceği belir- tildi. Açõklamada DNA veri- lerinin, hafif suçlarla ilgili olarak 6, cinayet, tecavüz gi- bi suçlarla ilgili olarak da 12 yõl saklanmasõnõn öngörüldü- ğü de kaydedildi. Çocukları da kapsıyor Uygulamanõn 10 yaşõndan büyük olan çocuk ve gençle- ri de kapsadõğõ, bu grubun DNA verilerinin de “suçsuz olduklarõ kanõtlansa bile” sak- lanabileceği bildirildi. Maocu Başbakan Praçanda’nın istifa etmesinin ardından siyasi krizin patlak verdiği Nepal’de, Komünist Parti üyesi yüzlerce kadın, dün başkent Katmandu’daki devlet başkanlığı önünde gösteri düzenledi. İç savaş döneminde yıllarca orduyla savaşan Nepal Komünist Partisi (Maoist) lideri Praçanda, Genelkurmay Başkanı Rookmangur Katawal’i görevden alma kararına, Devlet Başkanı ile hükümet ortaklarının itiraz etmesi üzerine hafta başında başbakanlıktan istifa etmişti. Diğer partiler arasındaki koalisyon görüşmelerine itiraz eden ve devlet başkanlığı binasına girmeye çalışan Maocu kadın göstericiler polisle çatışırken bazı göstericilerin yaralandığı belirtildi. (REUTERS) aocu kadõnlar polisle çatõştõM Ümük Sıktırmaya Doğru! Dünya ekonomik bunalımın- dan önce Türkiye’nin tüm ekonomik gösterge eğrilerinin hız- la aşağı doğru dönüşü, 29 Mart ye- rel seçim sonuçlarında AKP’nin eğrisinin de aşağıya döneceğinin bir göstergesiydi. UPF’nin seçim öncesinde acı reçeteler ile AKP iktidarını sıkboğaz etmemesi için görüşmeleri askıya alan Başbakan Recep Tayyip Er- doğan ekimde “UPF’ye ümüğü- müzü sıktırmayacağız” demişti. Er- doğan, seçim biter bitmez soluğu G-20’ler toplantısında UPF Başka- nı Dominikue Strauss-Kahn’ın karşısında aldı. Görüşmenin ar- dından basına mayıs ortasında “ni- yet mektubunun” verileceğini, kre- dinin de ay sonunda geleceğini söyledi. Sızan haberlere göre iste- nen kredi 20-45 milyar dolar ara- sında değişiyordu. 1961’den sonraki 33 yılda, top- lamda yaklaşık 3.2 milyar kredi kullanan Türk hükümetlerine karşı- lık; AKP hükümeti 7 yılda UPF’den 34.6 milyar dolar çekti. Yak- laşık 10.5 katı bir ekonomik rahatlıkla iktidar koltuğunda, üstelik tek başına oturdu. Kemal Unakıtan, kalp hastası gerekçesi ile gö- revden alınıp yerine Maliye Bakanlığı’na Babacan ile öncül - ardıl olan Mehmet Şimşek’in getirilmesi bo- şuna değildir. Yıllarca An- kara ABD Büyükelçiliği’nde danışmanlık, ABD’de ba- tan Merrill Lynch’te bölüm başkanlığı yapan, UPF’nin ne iste- diğini artık çok iyi öğrenen Şimşek de “acı reçeteleri” uygulayıp Ba- bacan’a yardımcı olması için özel- likle Maliye Bakanlığı’na atandı. Güney Kore benzetmesindeki ABD’de yetişmiş, Başkan Bill Clin- ton’ın resmi çevirmeni “çaplı öğ- rencilerden” Egemen Bağış da Avrupa Birliği ile ekonomik bağ- lantıların kotarılmasına katkıda bu- lunacaktır. Şimşek, yeni görevine başlama- dan birkaç gün önce, Vaşington’da Fethullah Hoca’nın “Rumi Foru- munda” yaptığı bir konuşmada “Tarih veremem ama UPF ile an- laşma yakın” müjdesini borsadaki sıcak paracılara vermişti. UPF, “Deniz Feneri” gibi benze- ri olaylarda köşeyi dönenlere “ne- reden buldun” sorusunun sorul- mamasını kabul etmişti, ama bir başka önemli sorun vardı. Türkiye, üyelik kotasına göre UPF’den en fazla 20 milyar dolar çekebilir. El- bette, 45 milyar dolar da isteyebi- lir. Ancak 20’nin üstündeki kredi çe- kiminde “Esnek Kredi Hattı” kura- lı gereğince üç katı faiz ödemek zo- rundaydı. Bu oran ise kredi mali- yetinin karşılanamaz bir yüksekliğe çıkması demekti. Daha önce Fon adına Türkiye’ye gelip giden de- neyimli uzmanların şu günlerde UPF karargâhında, bazı koşulların eşgüdümü üzerinde çalıştıkları bil- diriliyor. UPF, küresel yüzde 1.2’lik kü- çülmeye karşılık, Türkiye’nin 2009’da değil büyümek, yüzde 5.1 daralacağını öngörüyor. AKP ikti- dara geldiğinde Türkiye’de 21.3 milyon kişi çalışırken, bu denli UPF kredi katkılarına karşın, çalışanların sayısı 20.7 milyona geriledi. Bu rakama, yılda 700 bin kişilik çalış- ma çağına gelen yeni nü- fusun eklendiğini de dü- şünün. Türkiye, Avrupa’da yüzde 15.5’lik oranla bir numara olarak işsizlik re- korunu kırdı. Sanayi üreti- mi geçtiğimiz şubatta yüz- de 23.7 geriledi. Ayrıca bütçe açık... Dış ticaret açık... Şairin dediği gibi “kevgirlik” bir Türkiye... Sokaktaki adam kredi kartlarını, kredi kartı bor- cuyla ödüyor. Bankalar dı- şarıya 10 milyar dolar borç ödemek durumunda. Bunun yarısını ödeyip öteki yarısı için yeniden borçlana- caklar. Özel kesimin toplam borcu ise 140 milyar dolar... Bu yıl 40 mil- yarının ödenmesi gerekiyor. Bu borç yine borçlanarak ödenecek. AKP iktidarında vatandaş kredi kartı batağında... Özel sektör, bor- cunu yeni borçla ödüyor... AKP çar- ları devlet borçlarının taksitlerini ödemek için halkın ümüğünü sık- tırmayı da göze alarak UPF’den borç alma peşinde... Özetle AKP Hükümeti Türkiye’de “borcu borç- la ödeme döneminin” mimarı oldu. Artık muhalefetin de uyanmasının ya da açıkçası “değişimin” zama- nı gelmedi mi? Galiba “hükümet değişiminin” özü bu noktada... Şimşek. UPF ile Kredi Anlaşmaları Kaynak: Hazine Müsteşarlığı Yıllar Miktar Yıllar Miktar Yıllar Miktar (Milyon dolar) (Milyon dolar) (Milyon dolar) 1961 38 1968 27 1984 225 1962 31 1969 27 1994 611 1963 22 1970 90 2001 15.078 1964 22 1978 300 2002 12.821 1965 22 1979 250 2005 6.662 1966 22 1980 1.250 2009 20–45.000 (?) 1967 27 1983 225 Babacan.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear