24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Bizim meslek ikinci kez PKK ile devlet arasın- da arabuluculuğa soyunuyor. İlkinde Turgut Özal’ın Kürt-Türk Federasyonu kurulmasına ışık yakan girişimleri sırasında yaşandı. Gazeteci Cengiz Çandar, Ankara ile Öcalan arasında gitti geldi. Ateşkesin sürekli olması ve soruna çare bu- lunmasını sağlayacak arabuluculuk çabaları Tur- gut Özal’ın ölümüyle kapandı. Çandar, Öcalan (ve arada PKK adına seferber olan bugünkü Irak Cumhurbaşkanı Talabani) ile görüşmelerini doğrudan Çankaya’ya aktarıyor; Çankaya’nın söylediklerini de Öcalan’a iletiyordu. Ama yazmıyordu. Arabulucu olayı bugün tersine işliyor. Örgüt adına konuştuğu iddia edilen Murat Karayılan’la uzuuun bir konuşma yapan Hasan Cemal’in davranışı değişik. PKK’nin pek çoğuna katıldığı mesajlarını dev- lete gazetesinde yazarak duyurdu. Fakaaaat… başta Çankaya’daki, hükümet adı- na Başbakan Yardımcısı, (nedense MİT ve TSK yok listede) örgütün mesajlarını (görüşecekleri açık- lanan) Hasan Cemal’den öğrenmeye hazırlanıyor. Daha sonraki olası gelişme Hasan Cemal’in dev- let yöneticilerinden edindiği izlenimleri Karayılan karargâhına götürmesi. Hasan Cemal “tercihini” (10 Mayıs günü) kö- şesinde yazdı. “...Perde arkasında ciddi bir diyalog mekanizması kurulup işletilmeli” diyor. Mekanizma, Karayı- lan’ın öne sürdüğü akil adamlar (örneğin İlter Türk- men) aracılığıyla mı işleyecek? ABD öteden beri bastırıyor. PKK ile görüşüle- rek sorunun çözümlenmesini istiyor. Hasan Ce- mal de aynı çizgide. Nihayet şu noktaya gelindi. Soruna çareleri Ka- rayılan açıkladı. Arabulucu aranıyordu. Bulundu. Terör örgütüyle masaya oturmak için gerekli mal- zeme tamam. Buyurunuz katiller sofrasına! Çankaya’daki ile uyumlu hükümet PKK ile doğrudan veya arabulucular aracılığıyla diyalog başlatabilir mi? Karayılan’ın “Bağımsız Kürt devleti istemekten vazgeçtik, artık bölücü değiliz” söylemlerine inan- mak olanaklı mı? “Demokratik özerk Kürdistan” ne demek? Olası diyalog sürecinde bu ve benzeri söylem- lerin akıl almaz biçimde değişmeyeceğine kim gü- vence verebilir? Hasan Cemal’in diyalog önerisine ayak uydu- racak olursa bu hükümet; Türkiye, PKK terör ör- gütünü tanımış olacaktır. Tanımakla kalmayacak, örgütün dayatmalarını kabul etmiş olacaktır. Deniz Baykal’ın dediği gibi Çankaya’daki “ta- rihi fırsattan” söz ediyor. Bir iki gün önce Köşk’te baş başa konuştuğu Çankaya’daki tarihi fırsattan söz etmemiş olacak ki; CHP lideri Baykal, bugün “nedir bu tarihi fırsat” diye sormak gereğini duyuyor. Çankaya’dakini açıklama yapmaya davet ediyor. Oysa Çankaya’daki AKP’linin, başbakanıyla, AKP kadrolarıyla uygulamaları hep “alacakaran- lık!” Kapalı, içeriği bilinmeyen bir söz atıyorlar orta- ya. Tartışma başlatıyorlar ve sonra… ekonomide, siyasette… pek çok yaşamsal, ulusal konuda ol- duğu gibi… bildiklerini okuyorlar ve çoğu zaman duvara çarpıyorlar. PKK terörüne çözüm arayışında da aynı yöntem uygulanıyor. Kürt ve PKK sorununda içinden çıkılamayacak yeni belaların peşindeler. Mesajlar alınıp verilirken unutmasınlar: Kılavu- zu karga olanın burnu b.ktan kurtulmaz! SAYFA12 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET 19HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 22 Edirne PB 27 Kocaeli PB 26 Çanakkale PB 25 İzmir B 28 Manisa B 28 Aydın B 29 Denizli B 26 Zonguldak PB 20 Sinop PB 18 Samsun B 20 Trabzon B 17 Giresun B 17 Ankara PB 20 Eskişehir PB 22 Konya PB 18 Sıvas B 16 Antalya B 27 Adana B 26 Mersin B 24 Diyarbakır Y 23 Şanlıurfa PB 26 Mardin B 27 Siirt Y 21 Hakkâri Y 13 Van Y 14 Kars Y 13 Oslo Y 18 Helsinki PB 14 Stockholm Y 12 Londra Y 17 Amsterdam Y 19 Brüksel Y 16 Paris Y 21 Bonn Y 11 Münih Y 16 Berlin B 17 Budapeşte Y 26 Madrid B 27 Viyana Y 21 Belgrad Y 27 Sofya Y 24 Roma B 21 Atina B 24 Zürih Y 23 Moskova Y 20 Aşkabat PB 28 Astana B 27 Taşkent PB 31 Bakû Y 20 Bişkek PB 20 Tiflis Y 11 Kahire B 27 Şam PB 27 Ülkemizin iç, kuzey ve do- ğu kesimleri parçalı çok bulutlu, Doğu Karadeniz”in doğusu, Doğu Anado- lu”nun kuzey ve doğusu ile Adana ve Mersin’in iç kesimleri, Osmaniye, K.Ma- raş, Batman, Siirt ve Di- yarbakır çevrelerinde sa- ğanak ve gök gürültülü sa- ğanak yağışlı diğer yerler az bulutlu geçecek. Hava sı- caklığı batı bölgelerden başlamak üzere ülke ge- nelinde 3-5 derece artacak. Kopenhag Küresel õsõnmaya indirim şart Sevigen davasında kanıtlar çürüdü İstanbul Haber Servisi - Ye- rel seçimler öncesinde Eyüp aday adayõ Eyüp Atmaca’dan daire ve 600 bin dolar almak, partiye be- delsiz şarkõ yaptõran Sabri De- mirdöğen’den 25 bin TL tuta- rõnda fatura kesmesini istemekle suçlanan eski CHP Genel Sekre- ter Yardõmcõsõ Mehmet Sevi- gen hakkõndaki iddialar kanõtla- namadõ. Sevigen, kendisi hakkõnda suç- lamalarda bulunan Eyüp Atmaca, Sabri Demirdöğen ve Vatan ga- zetesi yazarõ Mustafa Mutlu hakkõnda tazminat ve ceza dava- sõ açtõ. Davalar hâlâ sürerken savcõlõk ifadelerinde daha önce var olduğu iddia olunan “Sevi- gen’in Eyüp Atmaca ile rüşvet pazarlığı”nõn kaydedildiği ka- setin gerçekte olmadõğõ ortaya çõktõ. Eyüp Atmaca, kendisinin ağõzõndan kaset olduğuna dair bir söz çõkmadõğõnõ, bunun basõn tarafõndan ortaya atõldõğõnõ be- lirtirken Vatan gazetesi yazarõ Mustafa Mutlu da ifadesinde, böyle bir kasetin varlõğõndan Eyüp Atmaca’nõn açõklamasõyla bilgi sahibi olduğunu söyledi. Eyüp Belediye Başkanlõğõ için CHP’den aday adayõ olan Eyüp Atmaca, yerel seçimler önce- sinde aday adaylõğõndan istifa ederken CHP Genel Sekreter Yardõmcõsõ Mehmet Sevigen’in, kendisinden önce 600 bin dolar istediğini, bunu veremeyeceğini belirtmesi üzerine Göktürk kö- yünde yaptõğõ lüks dairelerden bi- rini istediğini ve hatta bu daire- leri bakmaya bizzat gittiğini açõk- lamaştõ. Atmaca, Sevigen’in Göktürk köyünde daire bakmaya giderken sitenin kameralarõnda görüntüsü olduğunu da iddia etmişti. Ancak ifadesinde daire bakmaya, Sevi- gen’in değil Eyüp Belediye Mec- lis Üyesi Muhittin Aker’in git- tiğini söyledi. Mehmet Sevigen hakkõnda suç- lamalarda bulunan Sabri Demir- döğen’in “Benden parti adına, bedelsiz yaptırdığım şarkı için 25 bin TL’lik fatura kesmemi istedi” iddiasõna tanõk olarak gösterdiği söz yazarõ Ahmet Sel- çuk İlkan da, savcõlõk ifadesin- de olayõ doğrulamadõ. Söz yaza- rõ Ahmet Selçuk İlkan, savcõlõk ifadesinde, Sabri Demirdöğen’le birlikte Mehmet Sevigen’i oda- sõnda ziyaret ettiklerini, ancak Se- vigen’in kendilerinden fatura is- temesi gibi bir olayõn söz konu- su olmadõğõnõ açõkladõ. SERTAÇ EŞ ŞEREFLİKOÇHİ- SAR - Türk Silahlõ Kuv- vetleri’nin Kara, Hava ve özel kuvvet birliklerinin katõlõmõyla gerçekleştiri- len “Tuzgölü’09 Tatbi- katı”nda envantere yeni giren silah sistemleri de- nendi. Genelkurmay Baş- kanõ Orgeneral İlker Baş- buğ’un talimatõyla ilk kez Anadolu Kartalõ Eğitimi ile eşgüdümlü yapõlan tat- bikatta birliklerin eğitim seviyesi, silah gücünün etkisi ortaya kondu. Tat- bikatõ değerlendiren Baş- buğ, “Tatbikat canlan- dırılması ve icrası açı- sından mükemmel bir tatbikat oldu” dedi. Ankara’nõn Şereflikoç- hisar ilçesindeki Kara Kuvvetleri Tatbikat Mer- kezi’nde gerçekleştirilen Tuzgölü’09 Tatbikatõ’na Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Baş- buğ’un yanõ sõra Kara Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Işık Koşaner, Hava Kuvvetle- ri Komutanõ Orgeneral Aydoğan Baba- oğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanõ Orami- ral Muzaffer Metin Ataç, Jandarma Ge- nel Komutanõ Orgeneral Atila Ateş ve Sa- vunma Sanayi Müsteşarõ Murad Bayar ka- tõldõ. Tatbikat 2002 yõlõnda Kara Kuvvetleri’nin tatbikat merkezi olarak planlanan ve dü- zenlenen Tuz Gölü’nün Şereflikoçhisar ilçesi sõnõrlarõ içindeki bölgede gerçekleş- tirildi. 2004 yõlõnda faaliyete geçmesinin ar- dõndan tesiste 16 tugay tatbikat yaptõ. Dünkü tatbikata ise 66. Mekanize Piyade Tugayõ’ndan 1852 personel katõldõ. Yõllõk plan dahilinde yapõlan tatbikatlarda tesis- lere yalnõzca askeri personel geliyor. Tat- bikat yapacak personele her türlü silah, mü- himmat ve teçhizat tatbikat merkezi tara- fõndan veriliyor. Merkezde gerçekleştirilen tatbikat ön- cesinde TSK envanterinde bulunan Leopard tanklarõ ile Fõrtõna obüs toplarõnõn yete- nekleri sergilendi. Tatbikata TSK’ye bağ- lõ Kara, Hava ve özel kuvvet unsurlarõ ka- tõldõ. Genelkurmay Başkanõ Başbuğ’un ta- limatõyla Anadolu Kartalõ Eğitimi ile tat- bikat birleştirilerek eşgüdüm içinde ger- çekleştirildi. Böylece Tuz Gölü’nün gü- neyinden Akdeniz’e kadar olan bölge TSK’nin mevcut birlikleri açõsõndan tatbi- kat bölgesi niteliği kazanmõş oldu. Atışlarda tam isabet Tatbikatõn ardõndan TSK envanterinde- ki bazõ silahlarla atõşlar yapõldõ. Tatbikat merkezinde oluşturulan hedeflere öncelikle F-16, F-4 uçaklarõ dalarak ve dalmadan atõş yaptõlar. Bir F-16 uçağõ daha önce özel kuv- vetlerce işaretlenmiş bir hedefe, dalmadan uzak mesafeden atõş yaptõ. Atõşta tam isa- bet sağlandõ. Benzer atõşlarõn PKK terör ör- gütünün ana üssü olan Kandil Dağõ’na da gerçekleştirildiği biliniyor. Tamamen Türk mühendislerce üretilen Fõrtõna obüs topu belirlenen hedeflere yö- nelik kõsa aralõklarla yaptõğõ “sıralı atışta” tam isabet kaydetti. Başbuğ: Mükemmel bir tatbikat Orgeneral İlker Başbuğ, tatbikatõn so- nunda başarõlõ personele ödül verdi. Tat- bikatõn canlandõrõlmasõ ve icrasõnõn mü- kemmel olduğunu belirten Başbuğ, “Bugün izlemiş olduğumuz tatbikat sonucunda gerçekten tatbikata katılan Kara ve Ha- va kuvvetlerimizin birliklerinin eğitim se- viyelerinin en üst seviyede olduğu ve ken- dilerine verilecek görevleri her an yeri- ne getirebilecek yetenekte olduklarına hep beraber şahit olduk” dedi. almadan kurtulmak istediği yönünde. Eğer Türkiye, Kyoto’dan olduğu gibi Kopenhag’dan da kaçarsa bir sonraki yükümlülük döneminde sera gazõ salõmlarõnda en çok indirim yapmasõ gereken ülke olacak. Kopenhag’da 6-19 Aralõk tarihlerinde gerçekleştirilecek Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazõrlõk toplantõsõ yaklaşõrken Türkiye’nin nasõl bir politika izleyeceği merak konusu. Konuyla ilgili sorularõmõzõ yanõtlayan Yeşiller Partisi Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Dr. Ümit Şahin, Türkiye’nin Kopenhag’daki amacõnõn yükümlülük almamak olduğuna dikkat çekerek “Kendisini gelişmekte olan ülkeler kategorisine sokmaya çalışacak. Bunu başaramazsa da yükümlülük almadan devam etmeye çalışacak. ‘Biz o kadar kirletmiyoruz’ diyecek. Bu doğru ama eğer emisyonlar bu hızla artarsa Türkiye Kopenhag’daki anlaşmadan sonra en çok indirim yapması gereken ülke olacak” diye konuştu. Türkiye’nin diğer gelişmiş ülkelere göre salõm oranõnõn az olduğunu, geç sanayileştiği için de tarihsel sorumluluğunun bulunmadõğõnõ anlatan Şahin, Kopenhag’da masadan yükümlülük almadan kalkõlmasõ halinde tüm bu ayrõcalõklarõn kaybedileceğini söyledi. 3 konu ele alınacak Dr. Şahin, “Kyoto’nun tek faydası küresel ısınmaya karşı uluslararası bir anlaşmanın yapılmış olması. Kopenhag sürecinin Kyoto ile aynı kaderi paylaşmaması için anlamlı hedeflerin konulması gerek. Mesela 2020’ye kadar yüzde 40 indirim hedefi konulmalı. Çünkü 2050’ye kadar yüzde 80-90 indirim hedefini bulmamız gerekiyor” dedi. Büyük gürültü kopacak Kopenhag’daki toplantõlardan ciddi bir karar çõkmamasõ halinde aktivistlerin “büyük gürültü kopartmayı” planladõğõnõ anlatan Şahin “Aktivistler, ‘gerekirse toplantõlarõ bloke eder binayõ işgal ederiz’ diyorlar. Ama ABD Kopenhag sürecine dahil olursa her şey değişir. Çünkü birçok ülke ABD’yi bahane ederek ya anlaşmaya taraf olmuyor ya da az hedef alıyorlardı. Geçen yıl AB yüzde 20’lik indirim hedefi koyarken açık açık ‘eğer ABD girerse hedefi yüzde 30’a çõkarõrõz’ dediler. Eğer Kopenhag’dan yüzde 30-40 gibi bir hedef çıkarsa iyi olur” diye konuştu. / IŞIL ÖZGENTÜRK Çernobil patladı, ama korkmayın çaylarda radyasyon yok, kimse kan- ser olmayacak! Bankerler bizi do- landırdı... Bülent Ersoy’a yasak gel- di...” Açõlõş konuşmasõna bu sözlerle baş- layan Uçan Süpürge Yönetim Kurulu Başkanõ Halime Güner söyle devam etti: “Bu yıl festivalimizin ana teması 80’li yıllar, 12 Eylül askeri darbesi- nin üstünden neredeyse otuz yıl geçti. Otuz yıl önce kadınlar, okul- larından, evlerinden, işyerlerinden, grev çadırlarından saçlarından sü- rüklenerek çekilip alındılar. Sar- kıntılık, cinsel taciz ve tecavüz ka- dınlara karşı çok yaygın bir işken- ce yöntemi olarak kullanıldı. İş- kencede bebeklerini kaybedenle- rin, sorguda çocuğuna işkence edil- mesini izleyenlerin sayısı hiç de az değildi. Birçok kadın çocuğunu ce- zaevinde doğurmak ve büyütmek zo- runda kaldı. 12 Eylül, kadınlar için yalnız cinsel ve fiziksel zorbalık de- ğildi.. hapishane kapılarında hak aramak, ardı arkası kesilmeyen korkunç haberlere göğüs gererek ayakta kalmak demekti. Evin yü- künü tek başına üstlenmek, çocuk- ları büyütmek, ne yaşanırsa yaşan- sın, görüş günlerine güler yüzle, iyi haberlerle, bahar çiçekleriyle gide- bilmek demekti. Hapishane kapılarında bekleşen annelerin çoğu artık hayatta değil. Sessiz çığlıklarını içlerine gömenle- rin saçları beyazladı. O günlerde an- nelerinin babalarının alınıp götü- rülmesini izleyenler, bayram ziya- retlerini parmaklıklar ardındaki anne babalarının yanında geçiren- ler, anlam veremedikleri göçlerle, okul arkadaşlarından ayrılanlar genç birer kadın oldular. Daha son- ra doğanlar, yakınlarının gözlerin- deki acıyı bile göremedilerse, suçu onlarda aramamalı; darbeciler, ka- dınların yalnız hayatlarını değil, anılarını ve öykülerini de karanlığa gömdü. Annelerin ve anneannelerin öyküleri.. ki bir kadından çalınabi- lecek en değerli şeydir. Cezaevleri boşaldı, yeniden doldu. Zulmün, yoksulluğun, dilsizliğin ardı arkası kesilmedi. Bütün yaşananlar, ka- dınların sımsıkı bağlı saçlarının, mühürlenmiş dudaklarının arasın- da sessiz bir çığlık, açılması çok güç bir düğüm gibi saklı kaldı. 2000’li yıllarda yine kadınlar... 12 Eylül’ün zarfları ellerinde. Yüreklerini aça- bildiklerince açıp yazdıkları mek- tuplarla 12 Eylül’ün bütün sesleri yutan sessizliğinden, hâlâ süren kopkoyu karanlığından sıyrılmayı deniyorlar. Yarın Ankara’da açıla- cak olan 12 Eylül Mektupları Ser- gisi’ni, her kuşaktan kadınların o dö- neme ilişkin tanıklıkları dolduracak: Ne anımsanabilen ne de unutulabi- len; ne geçmiş ne gelecek olabilen bu zamandan kopup gelen mektuplar, resimler, fotoğraflar, mendiller, bö- lük pörçük anı parçacıkları, kayıp zamanın hakikatini dile getiriyor. Kadınlar, kendilerinden çalınan öy- külerini yeniden yazıyor. Şimdi ka- dınlar saçlarını çözüyor; yas tuta- bilmek ve yeniden başlayabilmek için... Bu, belleğe değil bedene yazı- lı olanlarla yüzleşmek demek. Ka- dınlardan her zaman esirgenmiş sözü arayıp bulmak, bedenin belle- ğinde kazılı olanı kelimeye dönüş- türmek demek. Bu yüzden saçla- rından medet umuyorlar. Kadınlar saçlarını çözüyor, yü- reklerinde göllenen karanlık su damla damla akıyor. Karanlıkta kalan zamandan gelen her anı par- çası kadın seslerine dönüşüyor: Darbeciler artık yargılanmalı; iş- kenceciler, tecavüzcüler hesap ver- meli. Yarın sergimizi, darbecilerin yargılanması talebiyle açacağız. Önümüzdeki yıllarda da bunu tek- rarlamayı ve 12 Eylül Müzesi ku- rulmasını hedefliyoruz.” Bu sözlerden sonra ne söylenebilir.. ama yapõlacak pek çok iş var; ürkme- den, üşenmeden, kolayõna kaçmadan 12 Eylül’le ilgili anõlarõmõzõ, duydu- ğumuz hikâyeleri derleyip toplayõp, Uçan Süpürge’nin mektup torbasõna yollamak. Ve yazõlõ tarihin bir parça- sõ olmak. Çoçuklarõmõzõn anne ve ba- balarõnõn acõlarõnõ öğrenmesinden korkmamalõyõz.. bu acõlarõ öğrendik- lerinde hiç kuşkusuz bizleri daha çok seveceklerdir. Başka türlü sevecek- lerdir. 80’li YıllarBaştarafı Arka Sayfada Baştarafı 1. Sayfada Mahkemedeki ifadelerde daha önce varlõğõ öne sürülen kasetin olmadõğõ ortaya çõktõ. Sabri Demirdöğen’in tanõğõ da Sevigen lehine ifade verdi. Tuzgölü’09 tatbikatı yapıldı Gökyüzünden Türkiye YILDIZ ÇELİK Hakan Öğe ve Turgut Tarhan’õn havadan fotoğrafladõklarõ Türkiye’nin doğal ve tarihi zenginlikleri ‘Havadan Türkiye’ sergisi ile İstanbul Fransõz Kültür Merkezi’nde. Türkiye’yi, yõllardõr havadan fotoğraflayan Öğe ve Tarhan’õn fotoğraflarõ ilk kez bu sergide bir araya geliyor. Çeşitli uçan araçlar kullanõlarak havadan yeryüzünün fotoğraflanmasõ olarak tanõmlanan hava fotoğrafçõlõğõ; arkeolojiden doğaya, haber fotoğrafçõlõğõndan şehirciliğe, mimariden turizme pek çok alanda kullanõlõyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ekonominin gelişmesiyle doğal olarak gittikçe artan bir taleple bu fotoğrafçõlõğõ yapanlarõn sayõsõnda da son yõllarda bir artõş oldu. Belgesel olmasõnõn yanõ sõra görsel sanat yönüyle de düşünülerek çekilmiş fotoğraflarõn bulunduğu sergideki, havadan çekimlerin nasõl yapõldõğõnõ sorduğumuz da Öğe: “genel olarak ikiye ayırabilirim; fotoğrafçının bizzat uçarak yaptığı çekimler ve fotoğrafçının bir tür uçurtma kullanılarak uzaktan kumanda ile yaptığı çekimler. Ben birinci kategoriye giriyorum. Hatta daha da ileriye giderek uçan aracın hem pilotluğunu yapıyor, hem fotoğraf çekiyorum”diyor. Hava fotoğrafõnõn da, her fotoğrafõn olduğu gibi belge niteliği var, ama hava fotoğrafçõlõğõnda buna ek olarak yüzeyden görülemeyen açõlardan da belgeleme şansõnõn bulunmasõ. Hava fotoğrafõnda en iyi sonucu almak için Öğe’nin önerisi; ‘çekimleri mümkün olan en yavaş araçlarla yapmak gerekiyor. Helikopter bu iş için çok kullanılsa da tercihim tamamen açıkta olabildiğimiz paramotor, motorlu delta kanat gibi mikrolightlar.’ 1993 yõlõndan beri serbest fotoğrafçõlõk yapan, fotoğraf çekmeye yaptõğõ doğa sporlarõ izinden başlayan Öğe’nin hazõrladõğõ foto-röportajlar 15 yõldõr Atlas dergisinde yayõnlanõyor. Tarhan ise, 1994’de aldõğõ yamaç paraşüt eğitimi ile hava fotoğrafçõlõğõna başladõ. 2000 yõlõndan bu yana da Atlas dergisi ile çalõşõyor. Sipa Press Kültürel Projeler ve Sergiler Sorumlusu Ferit Düzyol ile Atlas Dergisi Fotoğraf Editörü Sinan Çakmak’õn küratörlüğünü yaptõğõ, 32 fotoğraftan oluşan sergi 12 Mayõs – 5 Haziran tarihleri arasõnda izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear