Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ekonomi@cumhuriyet.com.tr
12 MAYIS 2009 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13
CMYB
C M Y B
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Sivil Darbe Anayasası
Üretim kuruluşlarõ gerilere düşerken 100 şirketlik listede ağõrlõklõ sektör bankacõlõk oldu
Sanayi ağõr darbe aldõ
“Olur mu öyle şey?” demeyin. Bal gibi olur. Türki-
ye askeri darbe hukuku, anayasalarından çok çek-
ti. İnsanının ödediği bedellerin yanı sıra demokratik
gelişiminde çok zaman yitirdi. En önemlisi toplum-
sal, bireysel akıl, demokrasi kültüründe bedeli gele-
ceğe dönük çok ağır algılama kaybına uğradı, geri-
ledi.
Şimdi biraz safça, boş bulunup dinlediğimde, ya-
na yana gelen sözcüklerin ben bile büyüsüne kapı-
lıveriyorum; 12 Eylül askeri darbe hukukunu, ana-
yasasını değiştirecek, demokratik sivil anayasa ha-
zırlıklarından, AB, evrensel hukuk, demokratik, çağ-
daş insan hakları kriterlerinden falan söz açılıyor...
Sonra birdenbire kendi kendime, “Kendine gel” uya-
rısı yapıyorum; Başbakanımız ne de olsa karizmatik
lider ötesinde, iyi bir imam, çok iyi hatiplik, inandırı-
cılık yeteneğine de sahip; başımıza örülmek istenen
çoraplar, tuzaklar satır aralarında kayboluyor. Sivil de-
mokratik bir anayasaya elbete çok gereksinimimiz var.
Sivil demokratik anayasalar elbettte toplumsal uz-
laşma süreçlerinden geçirilerek hazırlanır. Başta
ana muhalefet, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri-
nin çorbada tuzları, biberleri olur.
CHP’nin derdini kamuoyuna tam da anlatabildiğini
sanmıyorum. Karşı duruşu sanki sivil anayasa ha-
zırlıkları, uzlaşmadan yana olmamak gibi algılanıyor
ya da pazarlanmış oluyor. Oysa tuzak tam da uz-
laşma, çorbada ortak tuzu olma, katkı söylemi üze-
rinden... AKP iktidar olduğundan bu yana tüm hü-
kümet icraatları ile sivil darbe operasyonunu adım
adım gerçekleştiriyor. Emperyal odaklardan onayı alın-
mış ılımlı İslam iktidarını, hükümet icraatları ile sınır-
lı kullanmıyor. Hükümetin onay makamına dönüştü-
rülmüş Cumhurbaşkanlığı kalesinin ele geçirilmiş ol-
masıyla güçlerine güç katmış olarak, anayasal hukuk
düzenini tanımama icraatlarındaki pervasızlıklarında
dur durak bilmiyorlar...
Medya gücü çok büyük ağırlıklı ellerinde, insanla-
rın doğru bilgilenme, gerçekleri görebilme, çıkarla-
rının bilincinde haraket edebilme refleksleri asgari-
ye indirgenmiş, kamuda tam cephe kadrolaşma, si-
vil toplum örgütlerini ya ele geçirmiş ya da sindirmiş
olarak; bal gibi de Meclis çoğunluğu, demokrasinin
içeriği ile tam tersine, diktatoryal eğilimlerle kullanı-
lıyor...
Gerçek bir çoğunluk diktatörlüğü, sivil darbe giri-
şimi, anayasa hazırlıkları ile yüz yüzeyiz. Olayları bir-
birinden bağlantısız, belleksiz gündemimize aldığı-
mızda, pazarlanan gerçekle ilişkisi olmayan görün-
tülerin çarpık etkilenmesine esir oluyoruz; Anayasa
Mahkemesi kararı ile sabit, “Cumhuriyet, laiklik, re-
jim için tehdit oluşturan, odak olmuş, anayasal suç
işlemiş kadrolarıyla, bir siyasi parti ve iktidar ile yüz
yüze olduğumuzu unutuveriyoruz”... Gerçeğini arar-
sak kapatılma davasına konu olan, mahkûm olmuş
partinin bir azınlık partisi değil de iktidar partisi olması,
Meclis çoğunluğunu elinde tutması, herhangi bir baş-
ka parti olmasından çok daha büyük tehdittir.
Şimdi bu iktidar partisi Başbakan’ın göz işaretine
bakarak hepsi birden parmak kaldıran bir Meclis ço-
ğunluğu ile, istediği anayasa değişikliğini yapmak üze-
re durup durup konuyu gündeme getiriyor. Hem de
kendisini anayasal rejim tehdidi suçu işlemekten suç-
lu bulmuş, Anayasa Mahkemesi’nin oluşumunu de-
ğiştirmekten işe başlamış olarak. AKP projesinin oda-
ğında, Anayasa Mahkemesi üyelerinin bu parti lide-
rinin, başbakanın askeri milletvekillerinin parmakla-
rı ile seçilmeleri var. Sözde anayasanın değiştirilemez
hükümlerine dokunulmadan, dolaylı yöntemlerle
daha önce denenmiş, Anayasa Mahkemesi’nden dön-
müş benzeri hükümlerle, simgesel savaş odağı ara-
cı olmuş türbandan başlayan, siyasal İslamı kurum-
laştıracak birçok düzenlemenin getirilmesi var. En ya-
şamsal sorun, yargı bağımsızlığının kırılması, yargı-
nın ele geçirilmesi var... Var oğlu var...
Kamuoyunda gerçekler tersyüz edilirken, “Canım
sonuçta uzlaşma ile değil mi, ana muhalefet partisi
başta, karşı olanlar, tehdit görenler görüşlerini orta-
ya koysunlar...” oyunu tezgâhlanıyor. Nasılsa AKP ik-
tidarı önceden hazırladığı, rejimi değiştirmeyi hedef
almış anayasa taslağıyla yine sahnede; dayatma ola-
rak gündeme getirdiği, sivil demokratik rejimi koru-
mayı amaçlayan bir metinle ilişkisi olmayan AKP ana-
yasası taslağından, kimi ödünler verse bile, istediği
sonuca ulaşmakta sınır tanımayacak... Uzlaşma
arayışlarının göz boyamanın ötesinde bir amacı ol-
madığı, tuzak kurulduğu, sayısız yaşanmış oldubit-
tilerle ortada...
12 Eylül darbecileri bile 12 Eylül anayasasını söz-
de kamuoyunda tartıştırmışlardı. Bir de referandum
yapılmıştı; büyük çoğunlukla 12 Eylül’ün darbeci hu-
kuku, anayasası halkımıza oylatılmamış mıydı? Sivil,
gerçekten domokratik açılımlı, sivil darbe niteliğinde
olmayacak bir anayasa değişiminin demokrasilerde
koşulları, yolu bellidir... Demokratik güvenceleri
ayaklar altına almış, yasama, yürütme, yargıyı ele ge-
çirme operasyonlarında sınır tanımaz, baskıda per-
vasız, her yolu mubah gören bir iktidar eliyle demo-
kratik anayasa mı hazırlanırmış?
soner@cumhuriyet.com.tr
Milli gelirin azalması olarak nitele-
yebileceğimiz ekonomik krizde işlet-
me döngüsü normal olarak şöyle bir
çember çizer: Önce kredi talepleri kre-
di arzının üstüne çıkar. Bu faizlerin
yükselmesi demektir. Bunun üzerine
tüketim azalmaya başlar. Bu satışla-
rı ve işletme kârlarını azaltır. İşletme-
ler bu nedenle işçi çıkarmaya başlar
ve işsizlik çoğalır. İflaslar ve zor du-
ruma giren işletmeler artar. Bunun so-
nucu milli gelir azalır. Bu azalma kre-
di taleplerinin düşmesi veya kredi
alamama sonucunu doğurur. Kapasite
kullanımı düşer ve tüketim harcama-
ları iyiden iyiye azalır. Bu olaylar eko-
nomik krizi çemberin tepe noktasına
getirir. Kredi talepleri kredi arzının al-
tına düşünce çemberin diğer döngü-
sü başlar. Tüketim harcamaları kıpır-
danır. Bu kredi taleplerini arttırır. Sa-
tışlar artar. İşletme tekrar kârlar elde
etmeye başlar. Bu durumla milli gelir
artar. Aynı zamanda kapasite kulla-
nımının artmasına yol açan bu süreç,
işsizliğin azalması demektir. Daha
fazla kişi tüketimini arttırmaya başlar.
Bununla yatırımlar artmaya başlar ve
döngü yine aynı noktaya gelir. Bugün
yaşadığımız kriz global bir kriz olmakla
birlikte bize etkisi bu çemberin dön-
güsünü önemli biçimde değiştirmez.
Çünkü bu kriz bizim krizimiz.
Ülkemizde bu döngü hızlıdır. Dön-
günün neresindeyiz derseniz çemberin
üst noktasına henüz gelmedik. Kimi-
ne göre krizin dibi göründü, kimine gö-
re krizin dibi birkaç ay sonra kendini
gösterecek.
Çemberin sol çevresinde neler olu-
yor, ona bir bakalım; tüketim harca-
maları azaldı. Bunun için birçok ver-
gi indirimi ile alışverişin canlanması-
na çalışılıyor. İşletme kârları ciddi bi-
çimde düştü. Bu, devletin vergi gelir-
lerinin de azalması demektir. Birçok iş-
letme iflas etti veya etmek üzere. İş-
sizlik ciddi boyutta. 7. önlem pake-
tinde 500.000 kişiye istihdam sağ-
lanması tedbirleri olacak. İşletmeler
kredi alamıyor, alacak mecalleri yok,
bankalar da kredi vermiyorlar veya aşı-
rı tedbirli davranıyorlar. Yurtdışından
gelen yabancı yatırımcı veya yeni fon
yok. Kapasite kullanımı ciddi biçimde
düşük.
Tüketim harcamalarının çok düş-
tüğünü gösteren en önemli gösterge
nisan ayı TÜFE artış oranı; yüzde
0.02 artış oldu. Yıllık enflasyon yüzde
6.3 ile yıl sonu hedefini şimdiden ya-
kaladı. Bu enflasyon oranı kriz çem-
berinin üst noktasına yakın olduğu-
muzu göstermektedir.
Satışlar ve kârlılık 2009’un ilk çey-
reğinde azaldı. Borsaya kayıtlı 65 şir-
ketin geçen yıla göre satışları yüzde
82, kârlılıkları yüzde 33 azaldı. Faiz-
lerde indirim devam ediyor ancak
bundan sonra TCMB’nın faiz indiri-
minde eli cimri olacak. Borç verme fai-
zi yüzde 13, borçlanma faizi yüzde
10.5 olarak belirlenmiş durumda. Bu
faiz oranı ile yine de dünyada en faz-
la faiz oranına sahip ülkelerden biriyiz.
Faizde indirim zaten krizin kaşesi.
Kriz çemberinde en önemli nokta-
lardan biri bu krizin devalüasyonla so-
nuçlanması. Şu anda kurlar 1.5 TL se-
viyelerini test ediyor. Bu ne yöne gi-
der diye sorulduğunda kimse net bir
cevap veremiyor. Peki bu kuru bu se-
viyelerde tutan ne? Sıcak para gel-
miyor. IMF ile anlaşma yapılmadı.
Büyük bir özelleştirme olmadı. En-
flasyon oranı düşük. Kur artışı en-
flasyon oranının altında. Faiz oranla-
rı azalıyor. Kurda hararet neden sön-
dü, bunu kriz çember iş döngüsü ile
açıklayamıyoruz. Ama olumsuz bir
beklenti içinde bir patlama da bekle-
niyor.
IMKB’ye kayıtlı şirketlerin satışları ve
kârları düştü; bu da şirket değerleri-
nin yani borsanın değerinin düşmesi
demek. IMF anlaşmasının henüz ol-
maması borsada gerginlik yaratıyor ve
düşüşe sebep oluyor. Borsanın eski
tadı tuzu yok. Brokerlar yaşam sava-
şı veriyorlar. Borsada ufak çıkışlar bi-
le çok büyük sevince neden oluyor;
ama şirketlerin değeri küçüldükçe
küçülüyor.
Piyasanın canlılığının bir gösterge-
si olan uluslar arası hukuk ofisleri si-
nek avlıyor. Kredi tellalları piyasada
yoklar. Proje geliştirme firmaları çok-
tan ülkelerine gittiler. Tersaneler dur-
muş durumda; yat alan yok. Tapu dai-
relerinde işlem sayısı ciddi biçimde
düşmüş ve gayrimenkul sektörü uyu-
yor.
Sevgili okuyucular siz de bir çem-
ber çizin ve sol tarafına tüm olumsuz
ve olumlu bulduğunuz göstergeleri ya-
zın ve sonra da şu problemi çözün.
1.000 TL aylık alan bir kişi yıllık faiz
oranı yüzde 20 olan 15.000 TL kredi
kartı borcunu ne kadar sürede kapa-
tır? Cevap şıkları: a- Ölünce b- 15 yıl
c- 5 yıl d- Hiçbir zaman...
Ekonomik Kriz ve İş Döngüsü Çemberi
pamukm superonline.comM A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / M U S T A F A P A M U K O Ğ L U
AB’nin serbest ticaret anlaşmaları, önümüzü tıkıyor
TİM Başkanõ
Büyükekşi,
gümrük birliğinin
işleyişinden
kaynaklanan en
önemli sorunun,
STA’lar olduğunu
söyledi.
Ekonomi Servisi - Türkiye İh-
racatçõlar Meclisi (TİM) Başkanõ
Mehmet Büyükekşi, gümrük bir-
liğinin (GB) işleyişinden kaynak-
lanan sorunlarõn başõnda AB’nin
üçüncü ülkelerle imzaladõğõ serbest
ticaret anlaşmalarõnõn (STA) gel-
diğini belirtti.
AA’nõn sorularõnõ yanõtlayan
Büyükekşi, özel sektörün uluslar-
arasõ alanda rekabet gücünün ge-
lişimine katkõ sağlayan gümrük bir-
liğinin, zaman içinde ortaya çõkan
sorunlarõn giderilememesi nede-
niyle, bugün Türkiye’nin aleyhine
işleyen mekanizmaya dönüştüğü-
nü savundu.
Büyükekşi, “AB, Hindistan,
Ukrayna, Güney Kore ve Güney
Doğu Asya Ülkeleri Birliği gibi
yükselen yeni pazarlara yönel-
mektedir. Bu ülkeler, Türkiye ile
aynı sektörlerde gelişim göster-
dikleri için, STA’lar aracılığı ile
elde edecekleri imtiyazlar, Türk
sanayicisinin rekabet gücünü
ciddi şekilde etkileyecektir” diye
konuştu.
Büyükekşi, “Bu sektörlerde
Türkiye’nin AB pazarındaki
önemli rakipleri arasında yer
alan Güney Kore’ye sağlana-
cak tavizler, Türkiye’nin gerek
AB’deki pazar payına gerek iç
piyasasına yönelik ciddi bir teh-
like oluşturmaktadır” dedi.
Merkez Bankasõ:
Sınırlı
toparlanma
son çeyrekte
Ekonomi Servisi - Merkez Bankasõ Baş-
kan Yardõmcõsõ Burhan Göklemez, “Yılın
ikinci çeyreğinden itibaren ekonomide sı-
nırlı bir toparlanmanın başlayabileceği ve
son çeyrekte büyümenin tekrar pozitif ra-
kamlara geçebileceği düşünülmektedir”
dedi.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği
(TGSD) tarafõndan düzenlenen 2. Uluslar-
arasõ İstanbul Moda, Tekstil & Hazõr Giyim
Konferansõ ve Sergisi’nin açõlõşõnda konu-
şan Göklemez, global krizde Türkiye’nin risk
primindeki notunun düşük olmasõnõn se-
vindirici bir gelişme olduğunu söyledi.
Oynaklık az
Son iki ayda hazõr giyim ve tekstil sektö-
rünün toplam ihracatõnõn toplam ithalatõndan
3 kat fazla olduğuna işaret eden Göklemez,
bu iki sektörde dõş ticaret fazlasõ verildiği-
ni söledi.
Türk Eximbank aracõlõğõyla bu yõlõn ilk 4
ayõnda kullandõrõlan kredilerin 550 milyon
dolara ulaştõğõnõ anlatan Göklemez, öncü
göstergelerin gelecek 3 aya ilişkin sipariş
beklentilerinde göreli iyileşmeye ve ihracat
performansõnda yõlõn ikinci çeyreğinden
itibaren sõnõrlõ bir toparlanmaya işaret etti-
ğini vurguladõ.
Kurumlar vergisi Türkiye
şampiyonu 675.7 milyon
TL ile Turkcell oldu.
Turkcell’i 641.5 milyon TL ile Türk Telekom, 598.3 milyon TL ile
Ziraat Bankasõ izledi. İlk ikiyi telekomünikasyon şirketlerinin
almasõna karşõn ilk 10’un 7 şirketi bankacõlõk sektöründen geldi.
Geçen yõlki listede 19.
olan Erdemir, bu yõl
listeye giremezken, yine
2007 sõralamasõna göre 11. sõrada yer alan Petrol Ofisi 71.
sõraya, yõllarca üst üste şampiyon kalan ve geçen yõlki listede 8.
olan Tüpraş 16. sõraya geriledi. THY de listeye giremedi.
Böyle özelleştirmeye, böyle sonuç
MURAT KIŞLALI
ANKARA - Özelleştirme İdaresi
Başkanlõğõ’ndan (ÖİB) Tekel Siga-
ra İşletmeleri’ni satõn alan British
American Tobacco’nun (BAT), To-
kat’taki sigara fabrikasõnõ kapatarak
2 bin kişiyi işsiz bõrakmasõna,
ÖİB’nin özelleştirmede “üretim
şartı” koymamasõnõn neden olduğu
ortaya çõktõ. ÖİB, bundan önceki pek
çok özelleştirmede üretim şartõ ko-
yarken, avukat Gökhan Cando-
ğan, “Tekel Sigara özelleştirmesine
ilişkin özel şart ve yeterlilik kri-
terlerinin belirlenmemiş oluşu
ihalenin iptal nedenidir” dedi.
Tek Gõda İş Sendikasõ ile Tütün
Eksperleri Derneği’nin Candoğan
aracõlõğõyla Danõştay nezdinde yap-
tõklarõ itiraz başvurusunda şu ifade-
lere yer verildi:
DDK ‘İşsizlik yaratır’ diye uyar-
mıştı: Eylül 2005 tarihli Cumhur-
başkanlõğõ Devlet Denetleme Kuru-
lu (DDK) raporunda “Özelleştir-
menin; işsizlik, üretimin durması,
sosyal devlet anlayışının zayıfla-
ması, devlet tekellerinin özel tekele
dönüşmesi gibi sakıncaları bu-
lunduğu, genel olarak kabul edil-
mektedir” tespitleri yapõlmõştõr.
BAT’ın üretimi durduracağı
belliydi: İhaleyi kazanan firma kü-
resel karar alabilme esnekliğine sa-
hip olduğundan, özelleştirme son-
rasõnda Tekel Sigara’da üretimin
durdurulmasõ ve/veya ithalata dayalõ
üretimin seçilmesi mümkündür.
ÖİB şart koyuyordu
ÖİB’nin bundan önce üretim ve
önyeterlilik şartõ getirdiği bazõ iha-
leler ise şunlardõ: Ereğli Demir Çe-
lik Fabrikasõ, Seydişehir Alümin-
yum, Et ve Balõk Ürünleri, Orman
Ürünleri Sanayii, Süt Endüstrisi Ku-
rumu, Sümer Holding, Tüpraş.
KAPASİTE YÜZDE 66.8 OLDU
Nisanda imalat sanayiinde kapasite kullanõm oranõ Ka-
sõm 2008’den sonra gördüğü en yüksek seviye olan yüz-
de 66.8 oldu, ekonomi çevrelerini ikiye böldü:
Fortis Bank Ekonomisti Erkin Işık: Sanayideki düşüş
eğilimi martta sona erdi. Bundan sonraki aylarda da sõ-
nõrlõ da olsa toparlanma bekliyorduk. Bunu destekler şe-
kilde, kapasite kullanõm oranõ nisanda 2.1 puan yük-
selerek yüzde 66.8 oldu. Aylõk sanayi üretim artõşõnõ ma-
yõsta da yüzde 9 bekliyoruz.
Finansbank Başekonomisti İnan Demir: Küçülme
ivmesinin yavaşlamaya devam etmesini bekliyoruz, fa-
kat büyümeye dönüş zaman alacak.
JP Morgan Ekonomisti Yarkın Cebeci: İç talep sevi-
yesi, stoklarõn bir miktar azalmasõna olumlu yansõdõ. Ya-
kõnda büyüme beklentileri oluşabilecek.
+
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal
Araştõrmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr.
Seyfettin Gürsel, Araştõrma Görevlisi Mehmet Alper
Dinçer ve Araştõrma Görevlisi Burak Darbaz: Mart-
taki kõpõrdanma, sanayide dibe ulaşõldõğõ izlenimini do-
ğurdu. Ancak sanayi üretim endeksini gerek mevsim-
sel etkilerden gerek işgünü sayõsõndaki değişikliklerden
kaynaklanan etkilerden arõndõrarak yaptõğõmõz tah-
min, sanayi üretiminin martta şubata kõyasla yüzde 3.1
oranõnda gerilediğini gösteriyor. Bu bulgu õşõğõnda mart
ayõnda krizin dip noktasõna ulaşõldõğõnõ düşünmüyoruz.
-
Çelebi Hindistan’da şirket kuruyor
Ekonomi Servisi - Çelebi Hava Servisi, kõsa süre
önce kazandõğõ Delhi Indra Gandhi Uluslararasõ
Havalimanõ kargo ihalesi prosüdürleri
çerçevesinde şirket kuruyor. “Celebi Delhi
International Airport Caro Terminal Management
India Private Limited” adõyla 1 milyon Hint
Rupisi sermaye ile kurulmasõ planlanan şirketin
yüzde 74’lük çoğunluk hissesi Çelebi’nin olacak.
Çelebi tarafõndan dün yapõlan açõklamaya göre
kurulacak şirketin, Çelebi’nin Budapeşte ve
Bombay’den sonra uluslararasõ pazarda
gerçekleştirdiği üçüncü büyük yatõrõm olacak.
Zorlu’ya 130 milyon Avro kredi
Ekonomi Servisi - Zorlu Enerji Grubu
bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Rotor Elektrik
AŞ’nin, 130 milyon Avro’luk bir kredi anlaşmasõ
imzaladõğõ duyuruldu. Rotor Elektrik’ten yapõlan
açõklamada, kredi anlaşmasõnõ, şirketin,
Osmaniye’deki rüzgâr santralõ projesinin
finansmanõnda kullanõlmak üzere, Uluslararasõ
Finans Kurumu (International Finance
Corporation - IFC), Avrupa İmar ve Kalkõnma
Bankasõ (European Bank for Reconstruction and
Development - EBRD), Avrupa Yatõrõm Bankasõ
(European Investment Bank - EIB), Denizbank
ve HSBC ile imzaladõğõ bildirildi.
Ekonomi Servisi - Kurumlar ver-
gisi Türkiye şampiyonu 675 milyon
780 bin TL ile geçen yõl 12. sõrada
yer alan Turkcell oldu. Turkcell’i 641
milyon 575 milyon TL ile Türk Te-
lekom, 598 milyon 317 bin TL ile Zi-
raat Bankasõ izledi. Listede ağõrlõk-
lõ sektör bankacõlõk olurken sanayi iş-
letmeleri ya geriledi ya da listeye gi-
remedi.
Maliye Bakanlõğõ Gelir İdaresi
Başkanlõğõ, 2008 vergilendirme dö-
nemine ilişkin kurumlar vergisi so-
nuçlarõnõ açõkladõ. 2008 yõlõ kurum-
lar vergisi ilk 100 listesinde tahakkuk
miktarlarõnõn da düştüğü gözlendi.
2007 yõlõnõn kurumlar vergisi liste-
sinde ilk sõrada yer alan Türk Tele-
komünikasyon A.Ş ile 2008 yõlõnõn
listebaşõ olan Turkcell iletişim hiz-
metlerinin tahakkuk tutarõ arasõnda
145 milyon 46 bin TL’lik fark var.
2007 listesinde 111 milyon 603
bin TL tahakkuk tutarõyla 16’ncõ sõ-
rada yer alan THY ile 90 milyon 349
bin TL tahakkuk tutarõyla 19’uncu sõ-
rada yer alan Ereğli Demir ve Çelik
2008 listesinde ilk 100’e giremedi.
Petrol Ofisi tam 60 sõra geriledi.
Mensuplarõ gelir vergisi şampiyon-
luklarõnda ilk sõralarda yer alan Koç
Holding, kurumlar vergisi şampi-
yonlarõ listesine 132 milyon 560
bin TL ile 14’üncü sõradan girdi. Ar-
dõndan 95 milyon 46 bin TL ile BO-
TAŞ gelirken, uzun yõllar listeye ilk
sõrada giren Tüpraş 93 milyon 441
bin TL ile 16’ncõ olabildi.
Listeye; Doğan Şirketler Grubu 56
milyon 311 bin TL ile 27, Çukuro-
va Holding 19 milyon 993 bin TL ile
76, Ciner Grubu’nun Park Elektrik
Üretim Madencilik’i 18 milyon 960
bin TL ile 85, Bugün-Kanaltürk
grubunun sahibi Koza Altõn İşlet-
meleri 18 milyon 359 bin TL ile 88,
Doğan Yayõn Holding 16 milyon 251
bin TL ile 98’inci sõradan girdi.
Şampiyon Turkcell Reel sektör düştü
İYİMSER BAKIŞ
KARAMSAR BAKIŞ