24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada CHP lideri Deniz Baykal ise… ulusal egemenlik kavramının AKP (RTE) elinde gerçek anlamından saptırıldığını vurguladı. Gözleri irileşerek, sinirden gerginleşen bir yüz- le CHP liderinin konuşmasını izleyen RTE’nin; baş- tan sona itham eden söylemleri, artık bilmeyeni kalmayan kafa yapısıyla nasıl okudu acaba sorusu akla geliyor. Bugüne kadarki açıklamalarından yo- la çıkarsak herhalde şöyle: Baykal’ın “…Milli irade ya da milli egemenlik tek başına demek değildir…” cümlesini; RTE kafası, “…Egemenlik tek başına, bir başıma demokrasi de- mektir” diye tanımlıyor. Baykal, “Milli egemenliğin demokrasiye dönü- şebilmesi için gerçekten bağımsız, güçlü bir yar- gıya ve hukukun üstünlüğü anlayışına ihtiyaç var- dır” diyor. RTE kafası, bu cümleyi “yoktur” diye yo- rumluyor. Baykal, “Yoksa milli egemenlik ve milli irade an- layışı kolayca bir parlamento egemenliğine, par- lamento egemenliği de bir parti çoğunluğunun dik- tasına, parti çoğunluğu da bir liderin (bugün olduğu gibi) keyfi hegemonyasına dönüşebilir” diyor. RTE kafası bu cümleyi -örnekler ortada- “dö- nüşmelidir” diye okuyor. Baykal, “ ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözlerinin yazılı olması gerçekte (bugün) bir lider hegemonyasının yaşanmakta olduğu gerçeğini maskelemeye yetmez” diyor. RTE kafası, bu cümleyi “yeter de artar” diye bağlıyor. Baykal’ın “gerçek demokrasilerde yargıdan ka- çan, (ah, bir de yargıyı kendine benzetmeye çalı- şarak siyasallaştıran diyebilseydi) dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan başbakanlara, bakanlara, milletvekillerine yer yoktur” sözünü; RTE kafası “vardır” diye algılıyor. Baykal, “iktidar olanakları ile kendi yakınlarına iha- le ayarlamak demokrasilerde yoktur” diyor. RTE kafası bu ifadeyi yağmur sanıp “Yarabbi, şükür- ler olsun; vardır, vardır” diye kendi hesabına ba- şarı hanesine yazıyor. Bu kafa Ermenistan’la ilişkileri normalleştirme sürecinde ne yazık ki, büyük devlet sanısını kü- çülten politikalar izledi. Obama’ya seçildiği gün dik dur diye akıl öğretti RTE. Lakin küçük devlet diye küçümsediği Azer- baycan’ın haklı direnişi önünde dik duramadı. Şayet iç kamuoyu ile Azerbaycan devlet katı ko- şutundaki Azeri kamuoyundaki vazgeçilmez direniş olmasaydı… Erivan’la sıcak ilişkiler kuracak, soykırım hesabını soramayacak, Ermenistan’a ya- şamsal destek sağlayacak sınır kapısını açacak- tı. Kanıtı RTE açıkladı. İsviçre’de yapılan görüş- melerin imza aşamasına geldiğini, imza atılmadığını ve ancak iki tarafın uzlaştığını belgeleyen metnin paraf edildiğini söyledi. Bu açıklamanın tercümesi: Şayet paraf edilen ve Moskova’nın Başkan Aliyev’e ulaştırdığı uz- laşma metnine Azerbaycan’dan karşı ataklar içe- ren sert tepkiler gelmeseydi… TC hükümeti İs- viçre’de tarafların paraf ettiği metni, ikili bir anlaşma belgesi olarak imzalayacaktı! RTE ve bu süreci başlatan Çankaya’daki AKP’li; ABD’yi memnun edecek, Obama’yı Ermeni lobi- sinin hışmından kurtaracak anlaşmayı imzalaya- cak… Kafkaslar’da yeni ve daha derin bir anlaş- mazlığın temellerini atarken bölgede barışa hiz- met ettiğini ilan edecekti. Çankaya’daki AKP’li ve Başbakanı RTE; daha işin başında Karabağ sorunu ve sınır açma olayı ile ilgili bugün verdikleri güvenceyi açıklasalardı… ne Azerbaycan’la aramızdaki gerginliğe meydan verilir ne de Rasmussen olayından sonra bir ke- re daha diplomasimiz dik durayım derken 45 de- rece açılı bir eğilim gösterirdi. Medyamız da sonunda uyandı. Dün Hürriyet: “Açılmadı, aralandı” - Milliyet: “Sınırda keskin vi- raj”. - Vatan: “Alican freni”. Gerçekçi manşet ise Gözcü’de: “ABD ‘tak’ diyor, biz ‘şak’ diye yapı- yoruz”. Başbakan ise günah çıkarıyor demeçlerinde. Ga- zetecilere “Türkiye’de yaşayan benim vatandaşım, kendi Başbakanı’nın yaptığı açıklamaya inanmıyor da başka yerden yapılan açıklamaya inanıyor” di- yor. RTE nihayet… Evet nihayet, gerçeği kavradı. Va- tandaşının kendine inanmadığını! 25 NİSAN 2009 CUMARTESİCUMHURİYET HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 18 Edirne B 20 Kocaeli PB 18 Çanakkale PB 16 İzmir PB 19 Manisa PB 20 Aydın PB 21 Denizli B 21 Zonguldak B 12 Sinop B 14 Samsun B 15 Trabzon B 13 Giresun B 14 Ankara Y 18 Eskişehir Y 18 Konya Y 14 Sıvas Y 15 Antalya Y 21 Adana Y 23 Mersin Y 22 Diyarbakır Y 18 Şanlıurfa Y 20 Mardin Y 19 Siirt Y 18 Hakkâri Y 11 Van Y 11 Kars K 3 Oslo PB 15 Helsinki PB 6 Stockholm PB 20 Londra PB 14 Amsterdam Y 19 Brüksel Y 14 Paris Y 14 Bonn Y 16 Münih Y 23 Berlin PB 23 Budapeşte PB 20 Madrid Y 22 Viyana PB 19 Belgrad Y 19 Sofya Y 17 Roma Y 18 Atina Y 18 Zürih PB 22 Moskova PB 14 Aşkabat B 17 Astana Y 13 Taşkent Y 27 Bakû B 12 Bişkek Y 30 Tiflis B 14 Kahire B 28 Şam B 25 Ülkemizin geneli parçalı ve çok bulutlu, Akdeniz, İç Anadolu’nun güneyi, Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu ve Gü- neydoğu Anadolu ile Bolu, Düzce, Karabük, Kastamonu, Eskişehir, Ankara, Kütahya ve Af- yonkarahisar çevreleri yağışlı geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik beklenmiyor. SAYFA 22 Sadece benim 1960’lõ yõllarõn ikinci yarõsõnda ve 1970’in ilk yõllarõnda tarih araştõrmalarõ yap- tõğõm dönemde Liz- bon’da kaldõğõm öğren- ci yurdunda, bir kahve- hanede veya üniversite koridorlarõnda Portekiz- li öğrencilerle konuşur- ken yaşadõğõm zamanlar sanki yazõmõ başlattõ- ğõm dizeleri andõrõyordu: Herkes, her şeyden korkuyordu, suskun yaşıyordu. Portekiz 1980’li yõllarda Avrupa Birliği yolunda demo- kratik ortamõ yakalama çabalarõyla uğraştõ; 2000’li yõllar ise Salazar dönemini tarih derinliği içinde çok daha bilinçli değerlendirilmesini sağ- lama yolunda. Herkese gerekli Politikacõlarõn, başka- larõ gibi, tarihi iyi de- ğerlendirmeleri gereki- yor. Demokrasiyi yapõ- landõrma yolunda karşõ- laşõlabilecek tehlikeyi - bir örnekle- anõmsatmak içindir bu tarih kesiti; 20. yüzyõlõn göbeğine yer- leşen 50 yõllõk bir sivil diktatörlüğün bellekler- de kalan dersi. Bir baş- bakanõn kendini rakipsiz sayan serüveninin acõ faturasõ, “millet irade- si”nin, parlamentodaki çoğunluğa dayandõğõ varsayõmõyla dayattõğõ yöntem. AB üyesi Portekiz’in yansõtmaya çalõştõğõm bu dönemine bugün acõ bir tebessümle tepki ve- riyor Portekiz’in büyük bir çoğunluğu; tabii im- paratorluğun görkemi- ni ve kilisenin ruhunu özleyenler dõşõnda. Tarih, tekerrür etmi- yor şüphesiz; tõpatõp tekrarlamõyor olgularõ- nõ, olaylarõnõ; çünkü ona bakõş açõlarõ her zaman çağdaş değerlerle oluş- muştur, oluşmaktadõr; değerlendirildiği son an- dan yorumlanmõştõr, yo- rumlanmaktadõr. Şaşõr- tõcõ olan şey, onun ay- nasõnda pek çok öğenin benzerliklerle yaşadõ- ğõnõ saptamaktõr. An- dõğõm tarih kesitinin si- viller tarafõndan yürü- tülen direksiyonunun demokratik yaşamõ ne- relere sürüklediği dik- kate alõnmalõ, sorum- lulukla irdelenmelidir. Dileğim, Türkiye Cum- huriyeti’nin yaşadõğõ şu günlerdeki karamsarlõ- ğõnõ “Salazar damga- sı” yemeden atlatmasõ- dõr. Unutmamak gere- kir, andõğõm “sivil” dik- tatörlük tam yarõm yüz- yõl sürmüştür. Bir Diktatörlük Öyküsü Salih ÖZBARAN Emekli Tarih Profesörü 2. Sayfada Psikiyatrın ürküten itirafları İstanbul Haber Servisi - Ano- dolu’da Vakit gazetesi yazarõ Hüseyin Üzmez’in yargõlandõğõ davada mağdur B.Ç’nin mua- yenesinden 1 gün önce Adli Tõp Kurumu’ndan istifa eden psiki- yatr Doç. Dr. Ayten Erdoğan, te- cavüze uğrayan çocuklarõn ku- ruma gelmeden önce uzman ol- mayan kişilerce muayene edildi- ğini, çocuklarõn kuruma gelirken tecavüzcüsüyle aynõ otobüse bin- dirildiğini, bazõ çocuklarõn gün- de 10 kez muayene edilerek psi- kolojilerinin bozulduğunu, tüm bu yapõlanlara susmayõnca da baskõ gördüğünü söyledi. Hüseyin Üzmez hakkõnda açõ- lan taciz davasõnda, 14 yaşõnda- ki mağdur B.Ç’yi muayene et- meden 1 gün önce, “Yine aynı raporu verecekler” diyerek Ad- li Tõp Kurumu’ndan istifa eden çocuk psikiyatristi Doç. Erdoğan, kurumdan ayrõlõğõna neden olan olaylarõ NTV’deki “Canlı Gas- te” programõnda anlattõ. Çocuk- larõn yaşadõklarõ travmayõ anla- tõrken sõk sõk gözleri dolan Er- doğan, istifasõnõn ardõndaki ne- denleri tek tek sõraladõ. 6. İhtisas Kurulu’nda göreve başladõğõnda ilk olarak çocuklar için uygun or- tamõ sağlamak için mücadele et- tiğini anlatan Erdoğan, 4 ay bo- yunca bunu yapmak uğruna taviz vermediğini, uyumlu olmaya ça- lõştõğõnõ, ancak sonunda daya- namadõğõnõ söyledi. 10 kez muayene Reşit olmayan bir çocuğun tecavüze uğramasõ halinde Ad- li Tõp Kurumu’na gelmeden ön- ce “uzman olmayan kişilerce muayene edildiğini” belirten Erdoğan, “Çocuk Koruma Ka- nunu’na göre çocuğun bir kez ifadesi alınır. Gördüğüm tüm olaylarda 5-6 kez muayene yapılıyordu. 10 kez muayene edilen çocuklar vardı. Çocuk- lar bunu istemiyorlardı. ‘Mua- yenenin yapõlmasõ zararlõdõr. Başka yerlerde bu kadar mua- yene edilerek bize gönderilme- meli’ dedim. Muayeneler mes- leğime, vicdanıma, ahlakıma aykırıydı. Durmak bir şey ka- zandırmazdı” değerlendirme- sini yaptõ. Erdoğan, Türkiye’deki mahkemelerin çocuklarõ Adli Tõp Kurumu’na toplu halde gön- derdiğini, çocuklarõn gelirken tecavüzcüleri ile aynõ otobüse bindirildiğini, bunun her zaman yaşandõğõnõ belirterek şöyle de- vam etti: “Tecavüzcüsü ile ay- nı otobüste olan çocukları gö- rüyordum. Titriyorlardı ve ‘Nasõl aynõ otobüste dönece- ğiz?’ diyorlardı. Eski kurul üyelerine ‘Bu nasõl oluyor?’ di- ye sordum. Yanıt, ‘Sen ilk de- fa mõ gördün, hep böyledir’ ol- du. Ben bıraktığımda durum hâlâ böyleydi.” ‘Üzmez olayında kurumdan baskı gördüm’ Adli Tõp Kurumu’nda bulun- duğu 4 ay içerisinde bin çocuk gördüğünü, Üzmez vakasõnda ise kurumdan büyük baskõ gör- düğünü belirten Erdoğan, bu ko- nuda da özetle şunlarõ söyledi: “Adli Tıp Kurumu gibi ku- rumlarda çalışan bir kişi nor- malde günde 10-12 kişiye ba- kabilir ki adli vakada bu sayı daha az olmalıdır. Biz kurum- da sayıyı, her gün 12 çocuk ve 5 yetişkin olarak belirledik. Ama sayılar aşılıyor, günlerce saat 8’e kadar bakmaya devam ediyordum. Üzmez dosyasını günlerce inceledim. Kurul üye- leri ‘Bu konuda uzmansõn, ne dü- şünüyorsun?’ dediler. ‘Benim aynõ fikirde olma zorunluluğum olmadõğõ için konuşmayayõm’ dedim. Israr ettiler, vakayı görmediğimi, dosyayı incele- diğimi ve çocuğun ‘Ruh sağlõ- ğõnõn bozulmasõ gerekiyor’ so- nucuna vardığımı söyledim. ‘Kendisini de görmek gerekir. So- ruyorsanõz bozulmuştur’ dedim. O günden sonra bir cehennem hayatı yaşadım. Baskılar gör- düm. Uzman olmayanlar, ço- cukları suçlayan sorular soru- yorlardı. Çocuklar ağlıyor, ken- dilerini yerlere atıyorlardı. Bu- na izin veremezdim. Artık ora- da durmanın manası yoktu.” Doğan Akõn’a dava İstanbul Haber Servisi - Gazetemiz Ankara Temsilcisi ve yazarõmõz Mustafa Balbay’a at- fedilen ve 2. Ergenekon iddianamesinde de yer verilen günlükleri yayõmladõğõ gerekçesiyle Tempo24 Genel Yayõn Yönetmeni Doğan Akın’a dava açõldõ. Akõn, 4 yõl 3 ay ile 21.5 yõl arasõnda hapis cezasõ ile yargõlanacak. Bakõrköy Cumhuriyet Başsavcõlõğõ tarafõndan Bakõrköy Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderi- len iddianamede Akõn, “kişisel verileri huku- ka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve giz- liliğin ihlali” ile suçlanõyor. İddianamede, Akõn’õn 4 yõl 3 ay ile 21.5 yõl arasõnda hapis ce- zasõyla yargõlanmasõ talep ediliyor. İddianame- de, TCK’nin “bileşik suç” kavramõnõ düzenle- yen 43/1. maddesine de atõfta bulunularak Akõn’õn “aynı suçu birkaç kere işlediği” id- diasõyla cezasõnõn dörtte birden dörtte üçe ka- dar arttõrõlmasõ istendi. İddianamede, Tempo24 yayõnõyla günlükte adõ geçen bazõ isimlerin “darbe planlayıcısı” olarak teşhir edildiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi: “Günlüklerin yayımlanması sıra- sında, Ergenekon davası kapsamında yargı- lanan değişik isimlere ait yorum ve görüşle- re yer verilerek emekli orgeneraller Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un birlikte hükümeti devirme yönünde aşamalı olarak askeri dar- be planladıkları iddialarına yer verildiği… Ergenekon soruşturması kapsamında tutuk- lanan günlüğün sahibi olarak gösterilen Bal- bay ile darbe yapacakları ileri sürülen ve aynı Ergenekon soruşturması kapsamında yargılanan bazı emekli Türk Silahlı Kuvvet- leri mensubu subayların ve soruşturmayla alakası belirlenemeyen bazı isimler açıklan- mak suretiyle bunların darbe planlayıcısı olarak kamuoyuna teşhir edildikleri, bazıla- rı yönünden devam eden Ergenekon soruş- turması içeriği ile alakalı yayın yasağı bulu- nan gizli belge ve bilgilere yer verildiği, gün- lükte adı geçen kişilere yöneltilen isnatlarla devam eden yargılamayı ve soruşturmayı et- kileme amacı güdüldüğünün görüldüğü…” İddianamede şöyle devam edildi: “Şüpheli- nin yayına sunduğu (…) başkasına ait veri- leri haksız ele geçirmek suretiyle yayımlaya- rak, günlükte adı geçen kişilere söz hakkı ta- nınmaması, tek taraflı değer yargılarıyla suçlanmalarına konu olabilecek iddiaların eleştiri sınırları dışında doğrudan önyargılı bir yaklaşım ifade etmesi; içeriğindeki bilgi- lerin tamamının kişisel verilerin haksız ola- rak ele geçirilmesinden ibaret bulunması hasebiyle, basına tanınan hak ve özgürlükle- rin hukuka aykırı kullanıldığı düşüncesinin oluştuğu…” Sitede, Balbay’õn günlüklerinin yayõmõ da durduruldu. Üzmez’in yargõlandõğõ davada mağdur B.Ç’nin muayenesinden 1 gün önce Adli Tõp’tan istifa eden Doç. Erdoğan, çocuklarõn kuruma gelirken tecavüzcüsüyle aynõ araca bindirildiğini söyledi PKK’YE OPERASYON SÜRÜYOR Havadanharekât DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Silahlõ Kuvvetleri’nin (TSK), bahar öncesinde terör eylemlerine hazõrlanan PKK’ye yönelik operasyonlarõ sürüyor. Operasyonlar kapsa- mõnda Diyarbakõr’da hava hareketliliği devam ediyor. Diyarbakõr 2.Taktik Hava Kuvvet Ko- mutanlõğõ’na bağlõ 8. Ana Jet Üssü’nden peşpeşe bomba yüklü uçaklar havalanõyor. Son olarak dün 50’den fazla bomba yüklü F- 16 savaş uçağõ sõnõr bölgelerine doğru uçtu. PKK’lilerin bulunduğu bölgeleri bombalayan uçaklar, öğleden sonra üslerine döndü. Havadan operasyonlar devam ederken, karadan da birlikler hõz kesmiyor. Diyarba- kõr’õn Lice ilçesi kõrsalõnda devam eden operasyonlar çerçevesinde de bölgeye çok sayõda asker ve mühimmat sevkiyatõ yapõl- dõ. Operasyonlara helikopterlerin de hava- dan destek verdikleri ifade edildi. Lice’deki operasyonlarda PKK’nin mağaralarõnõn he- def alõndõğõ belirtildi. F-16 savaş uçaklarõ dün sõnõr bölgelerine doğru uçarak PKK kamplarõnõn bulunduğu bölgeleri bombaladõ. ‘YARGILAMAYI ETKİLEME’ SUÇLAMASI Bağlar Mahallesi’nde önceki gün çıkan olaylarda bir Özel Ha- rekât polisi tarafından dipçikle dövülen 14 yaşındaki Seyfettin Turan’ın Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahisi Servisi’nde tedavisi sürüyor. Doktorlar, Tu- ran’ın durumunun iyi olduğunu, hayati tehlikeyi atlattığını, an- cak 10 gün daha hastanede kalabileceğini söyledi. Baba Meh- met Turan, oğlunun 5 çocuğunun en büyüğü olduğunu, lise 1’inci sınıftayken okulunu terk ettiğini söyledi. Turan’ın dün sürpriz bir ziyaretçisi de oldu. Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Yurdaer Olcan, İl Jandarma Alay Ko- mutanı Albay Vecihi Halil İyigün ile birlikte Turan’ı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Hastane kapısında Emniyet Müdür Vekili Mustafa Uçkan tarafından karşılanan Korgeneral Olcan, Turan’ın sağlık durumu ile ilgili olarak yet- kililerden bilgi aldıktan sonra hastaneden ayrıldı. İstanbul’da da Çocuklar için Adalet Girişimi üyeleri dün Taksim Tramvay Durağı’nda bir araya gelerek, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda 14 yaşındaki Seyfettin Turan’ın öldüresiye dövülmesini ve İsrail’in vahşeti karşısında Filistin’in yaşadıkla- rını protesto ettiler. Ellerinde, “Her Kürt Çocuk Doğar”döviz- leri taşıyarak, “Çocuklara Adalet İstiyoruz”, “Çocuklara Uza- nan Eller Kırılsın” sloganları atan gruba Bağımsız İstanbul Milletvekili Ufuk Uras ile tiyatro sanatçısı Derya Alabora ve Cüneyt Türel de destek verdi. (Fotoğraflar: NİHAN İNAL/AA) Turan’aaskerlerdensürprizziyaret ERGENEKON SORUŞTURMASI Prof. Dr. Ayşe Yüksel’e tahliye İstanbul Haber Servisi- Ergenekon soruşturmasõ kap- samõnda tutuklanan Van Yüzüncü Yõl Üniversitesi Öğ- retim üyesi Prof. Dr. Ayşe Yüksel, itiraz üzerine dün tah- liye edildi. Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski Ondokuz Mayõs Üniversitesi Rek- törü Prof. Dr. Ferit Bernay’õn tahliye talebi reddedildi. ÇYDD üyesi de olan Prof. Yüksel, İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce dün tahliye edildi. 17 Nisan’dan beri cezaevinde bulunan Yüksel, nöbetçi mahkemeye ver- diği ifadede “Ben yasadışı bir terör örgütü üyesi de- ğilim. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum” de- mişti. Yüksel, Bakõrköy Cezaevi çõkõşõnda, avukatõ Hü- seyin Karataş ve ÇYDD üyeleri tarafõndan karşõlandõ. Prof. Haberal ve Prof. Bernay ile ‘Biz Kaç Kişiyiz’ üye- si Ömer Okyaltırık’õn tahliye talebi ise reddedildi. Ga- zetemiz yazarõ Prof. Dr.Erol Manisalı’nõn avukatõ Bü- lent Utku’nun 22 Nisan’da yaptõğõ tahliye talebine iliş- kin henüz karar verilmedi. İstanbul 14. Ağõr Ceza Mah- kemesi’nin Manisalõ’nõn tutukluluğuna yapõlan itirazõ in- celediği, kararõn gelecek hafta verileceği belirtildi. DTP’li Türk, polis şiddetine tepki gösterdi ‘Demokratik ülkelerde bakan istifa ederdi’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - DTP’nin Genel Başka- nõ Ahmet Türk, Hakkâri’de bir çocuğun polis tarafõndan öldü- resiye dövülmesine de tepki gös- tererek “Bu olay demokratik başka bir ülkede yaşansa en azından içişleri bakanı onurlu davranarak istifa ederdi” dedi. Ahmet Türk, parti yöneticileri, milletvekilleri ve belediye baş- kanlarõyla düzenlediği basõn top- lantõsõnda partilerine yönelik bas- kõ ve operasyonlara tepki göster- di. Seçimler sonrasõnda DTP’ye yönelik “eşi benzeri görülme- miş” bir saldõrõnõn devreye so- kulduğunu savunan Türk, “DTP’ye karşı devlet ve hükü- met tarafından siyasi bir ope- rasyon yürütüldü. DTP olarak, yaşadığmız saldırılara rağmen, çözüm yerinin parlamento ol- duğuna dair umutlarımızı ko- rumaya devam ediyoruz” dedi. Kürt çocuklarõnõn ağõr ceza mah- kemelerinde yargõlanmalarõnõ ve “halkın iradesine gösterilen say- gısızca yaklaşımları” nedeniyle AKP hükümetini protesto etmek için 23 Nisan kutlamalarõna ka- tõlmadõklarõnõ belirten Türk, “Amacımız elbette ki 23 Ni- san’ı protesto etmek değildi. Bizim tepkimiz hükümet poli- tikalarınadır” diye konuştu. ‘Savaşta bile yasak’ Hakkâri’de önceki gün 14 ya- şõndaki bir çocuğun polis tara- fõndan öldüresiye dövülmesine de tepki gösteren Türk, “savaş mey- danlarında düşmana yapılma- sı bile yasaklanan” muamelenin 14 yaşõndaki çocuğa reva görül- düğünü söyledi. Türk, “Bu olay demokratik başka bir ülkede yaşansa en azından içişleri ba- kanı onurlu davranarak istifa ederdi” diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear