26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Gülek, şunları söyledi: “Za- man birlik zamanıdır. Atatürk’ten devrimden, çağdaşlıktan, tam ba- ğımsızlıktan, laiklikten yana kim varsa bir araya gelmek için ça- balamalıdır. Sendikalar, meslek odaları, sonra da siyasi partiler bu büyük tehlikeye karşı işbir- liği yapmalıdırlar. Süre, yakla- şan seçimlere kadardır. Daha uzun değil. Hiç kimse, ülkemizin demokratikleşme ve aydınlama sürecini tıkamaya çalışmasın. Bu hesap tutmaz. 1950’lerde tutmadı. Bugün de tutmayacaktır.” İstanbul Haber Servisi - Ulusal Sivil Toplum Kuruluşlarõ Birli- ği (USTKB) Dönem Sözcü- sü İlhan Gülek, ik- tidarlarõn, yõkõla- caklarõnõn ipuçlarõnõ gördükleri dö- nemde amaç- larõna kõsa sürede ulaşabilmek için baskõ, tehdit, sin- dirme, korkutma, yõldõrma gibi yön- temleri kullandõ- ğõna dikkati çe- kerek “Bilimden, sosyolojiden ha- bersiz iktidarlar ya da bunlarla ba- rışık olmayanlar şu fizik kuralını gö- remiyorlar, ‘Bastõrõrsan, sõkõştõ- rõrsan patlar’..” dedi. USTKB’nin; anayasada yazan temel ilkelerle ve devrimlerle çelişen, çatõşan bütün parti, kişi, kurum ve düşüncelerle mücadele ettiğini anõmsatan Gülek, “Türkiye, köklü ve büyük bir kültüre sahiptir. Halkımız ol- gundur, aceleci değildir. Heye- canla sokaklara dökülmez. An- cak değerlerine bağlıdır, baskı- ya, korkutmaya gelmez” diyerek “Yavaş atın tekmesi pek olur” atasözünü örnek gösterdi. ‘BASKI YÖNTEMLERİ İŞLEMEZ’ Tüm baskõ ve geriye götürme ça- balarõna karşõn çağdaşlaşan, uyanan Türkiye’de baskõ yöntemlerinin işlemeyeceğini ifade eden İlhan Gülek, “Bugünlerde yaşadığı- mız, eşitlik ilkesine aykırı, özel hayatı hiçe sayan hukuk dışı uy- gulamalar, tutuklamalar, fişle- meler, dinlemeler; kimilerini, bazı medya organlarını ya da si- vil toplum kuruluşlarını geçici olarak sindirebilir, korkutabilir. Bir geri çekilme, tedirginlik sü- reci yaşanıyor. Ama bu, Kurtu- luş Savaşı’ndaki, Sakarya Savaşı öncesi gibi geçici bir çekilme. An- cak yine de ulusumuzun, de- mokrasimizin gelişmesini ya- vaşlatması açısından çok olum- suz bir tablo ile karşı karşıyayız. Halkımıza, bütünlüğümüze, ulu- sal onurumuza ve anayasal ku- rumlara zarar verici uygulama- lardan herkes özenle kaçınmalı- dır” diye konuştu. Bir karşõ duruş sağlanabileceğini ifade eden Gülek, bu karşõ duruşun; hukuk dõşõ, baskõcõ uygulamalara karşõ öncelikle hukukla.. sonra da ulusalcõ, yurtsever, bağõmsõzlõk- tan, onurlu dõş politikadan yana güç- lerin birleşmesiyle, “ulusal birlik” ile sağlanabileceğini ifade etti. CMYB C M Y B 29 KASIM 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 D i n l e n i y o r s u n . . . İ z l e n i y o r s u n . . . S u s t u r u l d u n . . . Korku imparatorluğu YARIN: ESKİ ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN, HUKUKÇU PROF. DR. ÜLKÜ AZRAK, CHP MİLLETVEKİLİ PROF. DR. NECLA ARAT, BCP GENEL SEKRETERİ SÜLEYMAN DİNÇEL 13 ŞULE KÖKTÜRK Eski İstanbul Barosu Baş- kanlarõndan avukat Tur- gut Kazan AKP’nin uy- gulamalarõyla Türkiye’yi, sivil faşizme doğru götür- düğünü belirtti. AKP’nin muhalefete yö- nelik baskõ ve sindirme gi- rişimlerine ilişkin sorularõ- mõzõ yanõtlayan Kazan, yar- gõ güvencesi olmamasõ ne- deniyle askeri rejimlere kar- şõ gelindiğini belirterek, “Askeri rejim kesin key- filiktir ve yargı onun em- rindedir. Demokrasi için sivil rejim istenir. Ama sivil rejimde de demok- rasinin güvencesi yargıdır. Eğer yargı sivil rejimin emrine alınıyorsa, alınma tehlikesi varsa, o sivil re- jim askeri rejimden daha tehlikelidir” dedi. Askeri rejime karşõ olup demokra- siye inananlarõn, askeri re- jim durumunda mücadele vereceklerini vurgulayan Kazan, ancak sivil rejimde siyasal erkin yargõyõ emri- ne almasõ durumunda, ba- zõlarõnõn bugün olduğu gibi, bunu hâlâ demokrasi san- masõ nedeniyle mücadelenin zafiyete uğradõğõnõ anlattõ. Kazan, “Bu nedenle daha tehlikelidir. O sivil rejim- de asker de sivilin emrine girince, zaten bütün sivil faşizmlerde öyle olmuş- tur, kimse nefes bile ala- maz” diye konuştu. ‘TEHLİKELİ GİDİŞ’ Eski Yargõçlar ve Savcõ- lar Birliği (YARSAV) Baş- kanõ ve Yargõtay Cumhuri- yet Savcõsõ Ömer Faruk Eminağoğlu ile Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi Baş- kanõ Osman Kaçmaz’a so- ruşturma açõlmasõ ve ihraç istemini de değerlendiren Kazan, şöyle devam etti: “Son yaşadığımız olay, bizim oraya götürülmek istendiğimizi gösteriyor. Sivil diktatörlüğe doğru götürülüyoruz. İnsanlar korku içindedir. Bu kor- kunun en basit örneği... Dinlemeler furyası de- mokrasi ile bağdaşmaz, ama çok mahrem bazı dinleme kayıtları fütur- suzca yayımlanırken, ba- zı dinleme kayıtları hiçbir gazetede haber olama- maktadır. Oysa haber olamayan dinleme kayıt- ları, paraya, iktidara, çı- kara ve yolsuzluğa dö- nüktür ama haber ola- mıyor. Çünkü yazmaya niyetlenenler korkuyor. Doğan Grubu’na getirilen vergi cezası korku yarat- ma girişiminin en çarpıcı örneğidir. O nedenle çok tehlikeli bir yere gidiyo- ruz. Toplumun bu konu- da duyarlılığını sağlaya- rak önleyebilme imkânı vardır. Ama önleyemez- sek, koyu bir karanlığa doğru gidiyoruz. Basında çıkan haberlerden anla- şıldığına göre, siyasal ik- tidar kendisinden sayma- dığı hâkim ve savcıları uzun zamandır dinliyor. Yargıçların dinlenmesi, diğer insanlara göre daha kolay. Yargıçların din- lenmesini Adalet Bakan- lığı Teftiş Kurulu Baş- kanlığı istiyor. Bu kurul hâkim ve savcıların ba- şında Demokles’in kılıcı gibidir. Hâkim önüne ge- len istemi reddedemiyor. Bu nedenle hâkim ve sav- cılar daha kolay, yasal prosedür işletilerek din- lemeye alınıyor. Tabii yargının bu kadar temi- natsız olması insanların ve demokrasinin teminatsız olduğunu gösteriyor. Bu yalnızca yargıçların so- runu değil, toplumdaki tüm insanların sorunu. Yargının dinlenmesi, in- sanların güvencesizliği- nin ne kadar ağır biçim- de olduğunu gösteriyor.” ‘İHLALDEN GURUR DUYUYORLAR’ Bugün için medyanõn öz- gürlüğü diye bir kavra- mõn olmadõ- ğõnõ ifade eden Kazan, yazõlmasõ gerekenler yazõlamaz- ken, yazõlma- masõ gereken- lerin hiçbir ku- ral dinlenme- den, gözü kara bir şekilde, k i ş i l i k haklarõ- na saldõrõ yapõlarak, masu- miyet karinesi ihlal edilerek, adil yargõ hiçe sayõlarak ya- zõldõğõna çekti. Kazan, “Av- rupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, medyada bu hakların ihlal edilmemesi- ne yönelik tavsiye kararı var. Bunlar ihlal ediliyor. İhlal de onur duyularak, gururla, demokrasi adı- na, demokrasi türküleriy- le yapılıyor. Bunları biz 56’lı yıllarda yaşadık, eli- mizde deneyler var. Yar- gıçlar görülen lüzum üze- rine emekliye ayrılırdı, Yargıtay üyeleri bile emek- liye ayrılırdı. Bunların sa- yısız örneklerini yaşadık, o zamanın demokrasi tür- küleri bugün de söyleni- yor” diye konuştu. EL BEŞİR ÖRNEĞİ Siyasal parti, kitle örgüt- leri ile hukukçularõn insan- lara bu gidişin yanlõş oldu- ğunu anlatarak gidişe dur diyebilecek bir toplumsal duyarlõlõk yaratabilecekle- rini ifade eden Kazan, söz- lerini şöyle sürdürdü: “50’li yıllarda yaşanan acılar üzerine toplumsal bir yar- gı bağımsızlığı talebi doğ- du. Böylece 60’lı yıllarda yargı bağımsızlığına adım adım yaklaşabildik. Top- lumsal bir tepki ve du- yarlılık yaratılırsa El Be- şir’in gelemediği gibi bu girişimler de önlenir.” MELTEM YILMAZ Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Aka- lın ile Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Bir- sen Gökçe, AKP hükümetinin eleştiriye olan tahammülsüzlüğü ile Türkiye’nin her geçen gün adeta korku imparatorluğuna dönüş- mesinden duydukları kaygıyı dile getirdiler. Düşüncelerini ifade etmekte zorlandıkları- nı, iktidarın, toplumun her kesimini tehdit al- tına aldığını belirten iki kuruluşun başkanı, AKP’nin önümüzdeki seçimlerde bir kez da- ha iktidar olması durumunda baskının daha da artacağını iddia ettiler. Tüm Öğretim Üyeleri Der- neği (TÜMÖD) Yönetim Ku- rulu Üyesi Prof. Dr. Cüneyt Akalın: Düşüncelerimizi öz- gürce ifade etmede zorlanõ- yoruz. AKP’nin üniversiteyi ele geçirmek ve kendi yan- daşlarõnõ kilit noktalara yer- leştirmek üzere izlediği poli- tika, üniversiteyi gerdi. As- lõnda, üniversite mensupla- rõnõn ezici çoğunluğu Cum- huriyet değerlerine bağlõ ol- makla birlikte, çekingen bir tavõr içindedir. En haklõ, en demokratik talepleri dile ge- tirmek için bile bir risk almak gerekiyor düşüncesi, geniş akedemisyen kitlesini etkili- yor. Ancak bu duruma ne iş dünyasõ ne de sivil toplum ku- ruluşlarõ yeterli tepkiyi veri- yor. Bunun bir nedeni çekin- mek ise öteki nedeni kafa ka- rõşõklõğõdõr. Ne yazõk ki, bel- li çevrelerce pompalanan AKP’nin ‘demokratlõğõ’, ‘si- villiği’ savlarõ, aydõnlar üze- rinde belli ölçüde etkili ol- mayõ sürdürüyor. Bunda dõ- şardan müdahaleler de etki- li oluyor. Cumhuriyetçi ke- simdeki dağõnõklõk ve örgüt- süzlük de karşõ tarafõn cüre- tini arttõrõyor. Evet, AKP bir korku imparatorluğu kurma- ya çalõşõyor. Mücadele Cum- huriyet yanlõlarõ ile karşõtla- rõ arasõnda sürüp gidiyor. Önümüzdeki seçimler kuşku- suz önem taşõyor ancak o günlere gelene kadar başka kritik mücadelelerin bizleri beklediğini görmek gerekiyor. Sosyoloji Derneği Başkanı Prof. Birsen Gökçe: AKP ik- tidarõnõn eleştirilere cevap olarak kullandõğõ üslubu onay- lamõyorum. Siyasilere yakõ- şan bir üslup değil bu, yöne- timde olanlar eleşti- riye tahammül et- meliler. Ben de bir- çok insan gibi bütün düşündüklerimi her ortamda rahatlõkla ifade ediyorum di- yemem. Kişisel en- dişeden çok, dernek başkanõ olarak yük- lenmiş olduğum sorumluluklar nedeniyle sõk sõk endişe duyu- yorum. İktidarõn, iş dünyasõnõ da tehdit altõna aldõğõ, kendi si- yasi görüşleri çerçevesinde iş dünyasõnõ yönlendirmeye ça- lõştõğõ açõkça görülmektedir. Sivil toplum örgütlerinin de verdikleri mücadeleyi yeterli bulmuyorum. Toplumdaki sus- kunluk, 7’den 70’e herkeste gi- derek yoğunlaşan bir biçimde yaygõnlaşõyor. Herkes ço- luk- çocuğunun geleceği endişesiyle suskun kal- mayõ tercih ediyor. Tür- kiye’nin halihazõrdaki du- rumuna “korku toplumu” desek daha doğru ola- cak gibime geliyor. Evet, Türkiye, milyonlarca kez evet diyorum ki, bir kor- ku imparatorluğuna dönüşü- yor. Bu korkutma yolu ile uy- gulanan taktiklerle AKP’nin gelecek seçimleri kazanmasõ olasõlõğõnda baskõnõn çoğal- masõ kaçõnõlmaz. İstanbul Haber Servisi - 68’liler Birliği Vakfõ Başkanõ Sönmez Tar- gan, hukukun tüm siyasal dizgileri ayakta tutan bir disiplinler zinciri olduğunu belirterek “Bu zincirin halkalarından bir ya da birkaçı- nın kasıtlı ve amaçlı olarak kopa- rılması durumunda düzen çatır- damaya, kişi ya da kurumlar so- nu belli olmayan bir karanlığa sürüklenmiş olur” diye konuştu. AKP’nin iktidarõyla birlikte Türki- ye’nin hukuk alanõnda ciddi bir kar- gaşa içine düştüğünü belirten Tar- gan, “Bu iktidar eliyle kişi, kurum ve hatta siyasal partilerin telefon- ları dinlenmekte, AKP’ye karşı olan her kesim potansiyel darbeci olarak nitelendirilmektedir. Yargı organları yasadışı uygulamalarla, topluma korku salan baskı araçla- rına dönüştürül- meye çalıştırıl- maktadır” dedi. ‘TÜYLER ÜRPERTİCİ’ Toplumsal düzenin işlemesinde yasama, yürütme ve yargõya büyük görevler düştüğünü ifade eden Tar- gan, “Günümüzde buna bir de medya eklendi. Medya toplumun siyasal ve kültürel yaşamın yön- lendirilmesinde adeta bir beyin yı- kama aracı olarak büyük bir işlev görmektedir. Bugün siyaseti elinde bulunduran AKP yasama ve yü- rütmeyi tamamen, medyayı ise bü- yük ölçüde denetimi alında tut- maktadır. Bunlar ölçüsünde elinde tutamadığı yargıyı ise denetim ala- nına girmeye zorlamaktadır. Bıra- kın artık kimi kişi ve kuruluşların dinlenmesini yargı da dinleniyor durumu tüyler ürpertici bir geliş- medir ve yargıda son yaşanan olaylar öyle gösteriyor ki Türkiye, AKP’nin siyasal erkiyle faşizme gitmektedir.” ‘YEŞİL GÖMLEKLİ FAŞİZM’ Targan, “Özellikle kişilerin hak ve özgürlüklerini toplumsal hak ve çıkarların önüne koyarak yeni bir dünya düzeni yaratmaya çalışan bizim ‘liberal liboşlarõmõz’ acaba te- lefon dinleyişte bireylerin çiğnenen hatta gasp edilen haklarını savun- ma konusunda neden sesleri çık- mamaktadır? Unutulmamalıdır ki, faşizm geldiği zaman kendisi gibi düşünmeyen ve düşüncenin değir- menine su taşımayan hiç kimseye yaşam hakkı tanımaz. Hele bu gel- mekte olan yeşil gömlekli faşizm ise Hitler faşizminden de daha acı- masız ve kıyıcı olacaktır” dedi. TÜMÖD Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Akalõn ve Sosyoloji Derneği Başkanõ Prof. Gökçe ‘Düşüncemiz tutuklu’ ESKİ İSTANBUL BAROSU BAŞKANI KAZAN AKALIN: AKP POLİTİKALARI ÜNİVERSİTEYİ GERDİ GÖKÇE: TÜRKİYE’NİN DURUMU KORKU TOPLUMU 68’liler Birliği Vakfõ Başkanõ Sönmez Targan ‘Kurumlar karanlõğa sürüklenir’ dedi ‘Türkiye faşizme gidiyor’ ‘Baskõya karşõ ulusal birlik’ USTKB Dönem Sözcüsü Gülek “Halkõmõz olgundur, heyecanla sokaklara dökülmez. Ancak değerlerine bağlõdõr, baskõya, korkutmaya gelmez” dedi Hak ihlalini gurur duyarak yapıyorlar Yargının dinlenmesini tüyler ürpetici olarak nitelendiren 68’liler Birliği Vakfı Başkanı Sönmez Targan “Bunun varacağı son durak faşizmdir ve yargıda son yaşanan olaylar öyle gösteriyor ki Türkiye, AKP’nin siyasal erkiyle faşizme gitmektedir” dedi. Turgut Kazan, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin kararlarõna karşõn medyada hak ihlallerini onur duyularak, gururla demokrasi türdküleriyle yapõldõğõnõ söyledi. ‘1950’LERDE TUTMADI BUGÜN DE TUTMAYACAK’
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear