Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Danõştay 8. Dairesi, biyoloji bölümü
mezunlarõnõn tõpta uzmanlõk sõnavõna
(TUS) girmelerini engelleyen yönetme-
lik hükmünün yürütmesini durdurdu.
Sağlõk Bakanlõğõ’nõn 18
Temmuz 2009 tarihli Tõp-
ta ve Diş Hekimliğinde
Uzmanlõk Eğitimi Yö-
netmeliği’nin geçici 4.
maddesinde yer alan
“Veteriner, eczacı ve
kimyager olanlar, kendi
alanlarına ilişkin düzenle-
me yapılıncaya kadar tıbbi
biyokimya ve tıbbi mikrobiyo-
loji alanlarında TUS’ta başarılı ol-
maları kaydıyla uzmanlık eğitimi
yapabilir” hükmünün, eksik düzenle-
me ile biyoloji bölümü mezunlarõnõn
tõpta uzmanlõk eğitimi almasõnõ engel-
lediği gerekçesiyle iptali ve yürütme-
sinin durdurulmasõ istemiyle Danõş-
tay’da dava açõldõ. Danõştay 8. Daire-
si, düzenlemenin yürütmesini oybirli-
ğiyle durdurdu. Dairenin kararõnda,
yönetmeliğin geçici 4. maddesi ile ve-
teriner, eczacõ, kimyager olanlar
için kendi alanlarõnda dü-
zenleme yapõlana ka-
dar tõbbi biyokimya
ve tõbbi mikrobiyo-
loji alanlarõnda tõpta
uzmanlõk eğitimi
alabilme imkânõ
sağlandõğõ ancak biyo-
loji bölümü mezunlarõ-
nõn madde metninde yer
almadõğõ belirtilerek
anayasanõn eşitlik ilkesi-
ne vurgu yapõldõ. Kararda, idarenin
aynõ ve benzer durumda olan kişi ve
olaylar için eşit uygulamayõ sağlamak
adõna objektif düzenlemeler yapmasõ
ve istikrarlõ uygulamalarda bulunmasõ
gerektiğine işaret edildi.
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2009 PAZAR
6 HABERLER
BİLİM ve SİYASET
ORHAN BURSALI
İşte Beklenen İsyan!
“Darbe” yazılarına bir nefes ara verip, bugün
ilk kez bir üniversiteden yükselen sevindirici
“eylemli ses”e kulak vereceğiz. Çünkü bu
haber “manşetlik”tir, üniversitelerde ilk kez
yürekli, cesur, evrensel kimliğine yakışır bir ses
yükseldi ve bunun arkası gelecektir:
Ege Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesi’nde dekanlık yoklaması/seçimi
yapılıyor ve 85 öğretim üyesinin oyları şöyle
dağılıyor:
Serhat Çınarcık 60;
Necdet Erdilek 16 ve
Celal Artunç 9 oy alıyor.
Sonra bilinen “numara” oynanıyor.
Üniversitelerin gelişmesi, demokrasinin
oturması önünde bir ucube engele dönüşen
YÖK, dekanlığa, tabii ki en az oyu alan kişiyi
atıyor. Üniversitelerde seçim sistemi hukuki
olarak bir uydurukluk ve aldatmadır. Bir yandaş
öğretim üyesine deniyor ki “çok oy alman
gerekmiyor, sen seçimlere gir, bir oy alsan bile
seni atarız, sittiret çok oyları...”
Atamayı yapacak olan YÖK de “otomatik
ayarlanmış”. Kimleri atayacağı konusunda sıkı
bir siyasal denetim/kumanda altında.
Hooooop, en az oy almış kişi dekanlık
koltuğuna!
Ama bu kez öğretim üyeleri, iradeleri dışında
koltuğa oturtulan kişiye ve böyle bir atamaya
karşı sessiz bir direnişe geçiyorlar. Arkasından,
fakültede çeşitli yöneticilik görevlerinde
bulunan, hastane başhekimi dahil 3 fakülte
yönetim kurulu üyesi, 6 anabilim dalı başkanı,
toplam 14 öğretim üyesi, YÖK’ün bu
antidemokratik kararını protesto etmek
amacıyla görevlerinden istifa ediyor...
9 oylu “dekan” pişkin mi pişkin... “Atanmam
yasal” diyor... İstifa edenlerin yerlerine de,
büyük bir geniş yüreklilikle atama yapmaya
hazırlanıyor!
Üniversitelere karşı kurulan bu siyasi tezgâh,
AKP-Cumhurbaşkanı-YÖK üçgeninde işliyor.
Üç gün önce de, Eskişehir’de Anadolu
Üniversitesi’nde rektörlük seçimleri yapıldı.
Sonuçlar:
Fevzi Sürmeli 334 oy
Hasan Mandal 295 oy
Davut Aydın 96 oy.
YÖK ne yaptı? Toplam oyların sadece yüzde
12’sine denk gelen 96 oylu Davut Aydın’ı liste
başına oturtarak, Cumhurbaşkanı’na gönderdi.
O da liste başındakini rektör atadı!
Cumhurbaşkanı ve YÖK görülmemiş bir işbirliği
içinde. Bütün yeni kurulan üniversitelerin
başlarına, belki de yüzde 99 yandaş atamaları
yapıldı. Dekanlıklara da. Tabii, boşalan
rektörlüklere de.
Cumhurbaşkanı veya YÖK’ün en azından bir
gerekçesi olsa. Deseler ki, “ey öğretim üyeleri,
siz böyle seçerek halt ettiniz, en çok oy
verdiğiniz kimsenin şu şu kusuru var, liyakatı da
en alt düzeyde. İyi bilim insanı değil,
üniversiteyi/fakülteyi şu şu nedenlerden dolayı
iyi yönetemez...”
Ben olsam böyle bir gerekçe ileri sürerek,
örneğin ülkemizin teknoloji üretiminde ve
bilimsel yayınlarda başarısını kanıtlamış Prof.
Hasan Mandal’ı, ikinci en çok oy almasına
rağmen rektörlüğe atardım ve bu atamanın
doğruluğuna da üniversiteyi ve halkı
inandırırdım!
Fakat ne YÖK’ün ne de Gül’ün, atadıkları
kişileri bilimsel ve liyakat bakımından
savunabilecekleri tek bir gerekçeleri yok! Ne
kötü bir durum!?
Cumhurbaşkanı Gül’de düğümleniyor sorun.
YÖK bir emir mercisi! Gül, üçüncü beşinci
sıradan rektör atamalarında kendisine eleştiriler
yükseldiğinde, sıkışınca, “atama sistemi
değişsin, ben de memnun değilim...”
biçiminde, hiç de inandırıcı olmayan sözler
söylüyor! Ama en küçük bir vicdani, kültürel ve
demokratik rahatsızlık duymadan, atamalarını
da alabildiğine sürdürüyor!
Cumhurbaşkanı, içi kan ağlayarak olsa
gerek, Boğaziçi, Ankara, sanırım Hacettepe ve
ODTÜ’de en çok oy alanları rektörlüğe atadı!
Neden içi kan ağlayarak diyorum? Çünkü, bu
yerleşik üniversitelerden gelebilecek
tepkilerden endişe etti! Boğaziçi’nde
seçimlerde ikinci olan Ayşe Soysal’a baskı
yaptılar, adaylıktan çekilme, seni seçeriz,
dediler. Ama Soysal, üniversitenin eğilimine
rağmen orada oturmayı içine sindiremedi.
Ancak iktidar tarafından sunulan çeşitli
“iltifatları” tepe tepe kullanıyor!
Ege’de öğretim üyeleri isyanı haklıdır.
Ege’de her zaman iş vardır! Bu örneğe
bütün üniversiteler sahip çıkmalıdır!
Ey YÖK, madem istediğini atayacaksın,
neden seçim yaptırıyorsun! Öğretim üyelerini
ne yerine koyuyorsun? Böyle atama yapanlar,
hiç mi kültürel yüz kızarıklığı yaşamıyor?
Peki, 85 öğretim üyesinden sadece 9’unun
oyunu alan öğretim üyesi, böyle bir atamayı
nasıl içine sindiriyor?
Üniversitelerde tüm bu seçim
şaklabanlıkları boykot edilmeli!
obursali@cumhuriyet.com.tr
Amerika’da düzenlenen toplantõ sonrasõ Ergenekoncu suçlamasõ yöneltilen Özcan: İnsanlarõ korkutuyorlar
KorkuatmosferiAmerika’da
AYKUT KÜÇÜKKAYA
Ergenekon soruşturmasõnõn arka-
sõnda Fethullah Gülen hareketinin
olduğu tespitinde bulunan İngiliz
yazar Gareth Jenkins’in hazõrladõ-
ğõ raporun tartõşõldõğõ toplantõnõn
moderatörlüğünü üstlenen ve nere-
deyse Türkiye’deki bir grup medya
tarafõndan “Amerika’daki Ergene-
koncu” suçlamasõyla karşõ karşõya
kalan Washington Institute Türkiye
Araştõrmalarõ Merkezi’nden Yurter
Özcan, yaşadõklarõnõ “insanların
korkutulmaya çalışıldığının en iyi
göstergesi” olarak yorumladõ. Öz-
can, karalama kampanyasõna, “Bu
yaratılmak istenen korku atmos-
ferini gösteriyor. Her insan kolay
kolay, bu tür karalamalar ve suç-
lamalar karşısında bu mücadele-
nin içine girmez. Bu dava ile yapı-
lan eleştirilere mutlaka kulak ve-
rilmesi gerekiyor. Türkiye’nin la-
ik, demokratik bir hukuk devleti
olduğunu unutmamak lazım” söz-
leriyle yanõt verdi.
Hedefteki isim Özcan
Washington’daki ARI Vakfõ’nõn
(ARI Foundation) 18 Kasõm’da
Amerikan Kongresi’nde düzenledi-
ği ve Jenkins’in Ergenekon soruş-
turmasõ üzerine yazdõğõ raporun ele
alõndõğõ toplantõnõn modetarörlüğü-
nü üstlenen hedefteki isim Özcan,
gazetemize konuştu. “Ergenekon
davasıyla ilgili farklı fikirler ileri
süren ve eleştiren herkes ‘Ergene-
koncu’ olma riskiyle karşı karşı-
ya. Amerikan Kongresi’nde yapı-
lan bu toplantıyı organize eden
ARI Vakfı ve Gareth Jenkins’in
bile ‘Ergenokuncu’ olarak nitelen-
mesinden de anlaşılıyor. Bu yara-
tılmak istenen korku atmosferini
gösteriyor. İnsanlar mimlenme-
mek için, mümkün olduğunca bu
konuya karışmıyor, ses çıkarmı-
yor, tartışmıyor” diyen Özcan, ko-
nuşmasõnõ şöyle sürdürdü:
“Ergenekon soruşturması ko-
nusunda Türkiye’de tamamen bir
bilgi kirliliği ve dezenformasyon
savaşı hâkim. İnsanlar yazılan id-
dianameler üzerine değil, daha is-
patlanmamış iddialar üzerine ya-
zıyor, çiziyor, söylem üretiyor. Ne
yazık ki çok okuma alışkanlığı ol-
mayan bir milletiz, böyle önemli
bir davada bu tekrar ortaya çıkı-
yor. Tabiri caizse, insanlar kafa-
dan atıyor. Bu sadece halkımız
için değil, ne yazık ki Türkiye’de-
ki yazar-gazeteci kesimde de mev-
cut. Bir yurttaşın 5 bin 800 sayfa-
lık iddianemeleri okumaması an-
laşılabilir bir durum. Ama bu ko-
nu hakkında yazan gazeteci-ya-
zarların, böyle bir lüksü yok. Bir-
çok gazeteci-yazar araştırmadan,
bilgiye dayalı analitik yazılar yaz-
madan, kulaktan dolma bilgiler
ile bu bilgi kirliliğinin parçası ha-
line geliyor. Hal böyle olunca,
Türk halkı da bu dava hakkında
sağlıklı bilgi sahibi olamıyor.”
Toplantõ yapõlmadan önce, Was-
hington’daki bazõ gazetecilerin, “ni-
çin Gareth Jenkins’i konuştur-
duklarını” sorduklarõna dikkat çe-
ken Özcan, bu soruya, “Ergenekon
iddianamelerini okuyup, analitik
bir rapor yazan başka bir araştır-
Türkiye’deki bir grup medya tarafõndan “Amerika’daki Ergenekoncu” suçlamasõyla karşõ
karşõya kalan Washington Institute Türkiye Araştõrmalarõ Merkezi’nden Yurter Özcan,
yaşadõklarõnõ “insanlarõn korkutulmaya çalõşõldõğõnõn en iyi göstergesi” olarak yorumladõ.
Özcan, “Ergenekon davasõyla ilgili farklõ fikirler ileri süren ve eleştiren herkes ‘Ergenekoncu’
olma riskiyle karşõ karşõya” dedi.
macı bulamadığımız için” yanõtõnõ
verdiğini söyledi. Özcan açõklama-
sõnõ şu çarpõcõ cümlelerle sürdürdü:
“Bu insanlar eleştirdikleri Ga-
reth’in 86 sayfalık raporunu oku-
mamıştı bile. Gareth’in raporu-
nun üçte birinin Türkiye’deki de-
rin devleti anlattığını söyledim.
Tabii ki raporu okumadıkları
için, bilmiyorlardı. Onlara top-
lantıdan önce, mutlaka Gareth’in
raporunu okumalarını söyledim.
Çünkü Gareth gerçekten konuya
çok hâkim. Ama bu tavsiyemi
dinlememiş olacaklar ki, toplantı
sırasında söyledikleri hiçbir şey
Gareth’in argümanları üzerine
değildi. Yaptıkları eleştiri rapo-
run tek yanlı, sübjektif olmasıydı.
Ama bu iddialarını destekleyen
hiçbir şey sunamadılar.”
‘Kişiler değil bilgi tartışılmalı’
“Bildiğiniz gibi bu toplantı ya-
pılmadan 3-4 gün önce bazı gaze-
teler bu toplantının Ergenekon
yanlısı, bizim Ergenekon’un mü-
cadelesini Amerika’ya taşıdığı-
mızı vs. iddia ederek, daha top-
lantı yapılmadan bu organizas-
yonu kötüleyen haberler yapma-
ya başladılar” diyen Özcan, “Za-
ten benim hakkımda Google
araştırması yaparsanız, bunun
ne kadar had safhada olduğunu
görürsünüz” dedi. Özcan son iki
haftadõr yaşadõklarõnõ ise şu cümle-
lerle özetledi:
“Bu da insanların korkutulma-
ya çalışıldığının en iyi göstergesi.
Her insan kolay kolay, bu tür ka-
ralamalara ve suçlamalara rağ-
men bu mücadelenin içine gir-
mez. Bu dava ile yapılan eleştiri-
lere mutlaka kulak verilmesi la-
zım. Türkiye’nin laik, demokra-
tik bir hukuk devleti olduğunu
unutmamak lazım. Ben ARI Fo-
undation’ı eleştiren insanlara da
söylemiştim. Bu dava hakkında,
araştırma-bilgiye dayalı (tabii ki
iddianameleri tamamıyla oku-
muş, etüd etmiş) başka bir araş-
tırmacı daha çıkarsa, seve seve
Gareth ile beraber bir toplantıda
bir araya getirmek isteriz. Böyle
bir toplantının da seve seve mo-
deratörü olurum. Artık bilginin
ve araştırma raporlarının tartı-
şılması lazım, kişilerin değil.”
‘Hoşunagitmezsesuçluyor’
İLHAN TAŞCI
ANKARA - Eski Danõştay Başkanõ Nuri
Alan, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Danõş-
tay’õn katsayõ kararõnõ “ideolojik” olarak yo-
rumlamasõnõ, “yargı kararlarını işine geldiği
gibi değerlendirme” olarak nitelendirdi. Da-
nõştay’õn ideolojisinin hukuk ve anayasa oldu-
ğuna işaret eden Alan, “Başbakan’a göre iki
yargı var; kendi çıkarlarına ters düşen ka-
rarlar verenler, kendi düşünceleri çerçeve-
sinde kararlar verenler. Kendilerine bağlı,
işlemlerine engel olmayacak bir yargıyı
oluşturma gayreti içindeler” dedi.
Danõştay’õn anayasal bir kuruluş olduğunu,
yasalarõn ve anayasanõn verdiği yetki çerçeve-
sinde çalõştõğõna dikkat çeken Alan, “Buna gö-
re takdir yetkisi içinde alınmış olsa dahi bü-
tün idari işlemleri denetleme yetkisi vardır.
Yetkisini anayasadan alan bir kuruluş için
ideolojik kavramı kullanılması yakışık de-
ğildir ve kabul edilemez” dedi. İdari işlemi
yapmaya yetkili olmak ile işlemin hukuka uy-
gunluğunun denetlenmesinin farklõ kavramlar
olduğunu anlatan Nuri Alan, “Başbakan bu
noktada yanılgı içindedir. Başbakan her
türlü işlemi yapabilir mi, yapamaz. Yaptığı
işlemler idari yargıda denetlenir. Yasama
yetkisi TBMM’ye aittir. Ama TBMM’nin
yaptığı her kanun, hukuka ve anayasaya uy-
gundur diyebilir miyiz? Anayasa Mahkeme-
si bunların anayasaya uygunluğunu denet-
ler” değerlendirmesini yaptõ. “Danıştay’ın
ideolojisi hukuktur, anayasadır” diyen Nuri
Alan, şunlarõ söyledi:
“Anayasa ve hukuk dışında bir ideolojisi
de olamaz. Kaldı ki, Danıştay’ın yetkili dai-
re ve kurulları tek kişilik yargısal karar ve-
ren kurullar değildir. Daireler 5 kişiden, ku-
rullar çok sayıda yüksek yargıçtan oluşur.
Dolayısıyla bunların belli bir ideoloji etra-
fında birleşmelerini düşünmek mümkün de-
ğildir. Bu kişisel bir karar değildir. Danış-
tay şimdiye kadar hep hukukun yanında ol-
du, anayasanın, hukukun uygulanması için
çalıştı. İdeolojik oluduğunu söylemek akla
hiç uygun düşmeyen bir suçlamadır. Zaten
dikkat edilirse Başbakan’ın değerlendirme-
sinde iki türlü yargı vardır; hoşuna gitme-
yen, kendi çıkarlarına ters düşen kararlar
için ‘öteki yargõ’, kendi düşünceleri çerçeve-
sinde kararlar veriliyorsa ‘bizim yargõ’ kav-
ramı var. Son kararı yerinde bulmuş olsay-
dı, Danıştay ona göre hukuka uygun dav-
ranmış olacaktı.”
Yanlışı yine yargı düzeltir
Alan, yargõ kararlarõnõn eleştirilebileceğini,
kararlarda yanlõşlõklar da olabileceğini; ancak
bunlarõn düzeltilmesinin ancak yargõsal usul-
lerle mümkün olabileceğine işaret etti. Danõş-
tay’õn katsayõ konusunda verdiği karara karşõ
YÖK’ün İdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz
hakkõ bulunduğunu anõmsatan Alan, “Bunun
değerlendirilmesi yine yargısal usuller için-
de yapılabilecektir. Ama görevli daire, önü-
ne gelen idari işlemin hukuka uygun olma-
dığını, uygulanması halinde telafisi müm-
kün olmayan bir zarara neden olacağını tes-
pit ettiği için bu kararı vermiş” dedi. Başba-
kan’õn işine gelmediği zaman “ideolojik, hu-
kuka aykırı”, işine geldiğinde “iyi karar” de-
me hakkõ olmadõğõnõ kaydeden Nuri Alan,
“İdarenin başı olarak başbakan bütün yargı
kararlarını uygulamak zorundadır” dedi.
Başbakan Erdoğan’õn şimdiye kadar söylediği
sözlerin yargõya bakõşõnõn hiç değişmediğini
ortaya koyduğunu belirten eski Danõştay Baş-
kanõ Alan, “İktidara geldikleri tarihte yetkili
bir ağızdan ilk söyledikleri ‘Biz yargõya gü-
venmiyoruz’ olmuştur. Geriye doğru söyle-
nenleri hatırlayabiliriz, ‘demokrasiye sõkõlan
kurşundur, malum kuruluş’ gibi, yargının ni-
telendirilmesiyle bağdaşmayacak değerlen-
dirmeler yapmıştır. Geldikleri tarihten beri
yargıya bakışları değişmemiştir. Kendileri-
ne bağlı, kendi işlemlerine engel olmayacak
bir yargının oluşturulması için gayret sarf
ediyorlar” diye konuştu.
Yargıylailgilişikâyetlerilksırada
ANKARA (ANKA) -
Meclis İnsan Haklarõ’nõ İn-
celeme Komisyonu’na Ekim
2008-Eylül 2009 arasõnda
toplam 3 bin 115 adet baş-
vuru yapõldõ. Bu başvurular
arasõnda en çok yargõyla il-
gili şikâyetler yer aldõ.
23’üncü dönem 3’üncü ya-
sama yõlõnda İnsan Haklarõ
Komisyonu’na yargõ kararla-
rõndan memnuniyetsizliği or-
taya koyan toplam 1123 baş-
vuru yapõldõ. Başvurularõn ko-
nusunu ise “verilen cezayı
haksız bulma, soruşturma-
nın yeterince yapılmaığı,
suçsuz olduğu gibi iddiala-
rı” içeren şikâyetler oluştur-
du. Rakamlar, gelen başvuru
dilekçe sayõsõnõn bir önceki
yasama yõlõnõn iki katõndan
fazla olduğunu ortaya koydu.
Yargõyla ilgili şikâyetler baş-
vurular arasõnda ilk sõrada yer
alsa da komisyon “yargı ba-
ğımsızlığı ve kuvvetler ayrı-
lığı” ilkelerini gerekçe göste-
rerek bu başvurular hakkõnda
işlem yapmadõ. Başvurularda
ikinci en fazla şikâyet konusu
ise cezaevlerindeki sorunlarla
ilgili oldu. Keyfi tutum ve iş-
lemlerin varlõğõ iddialarõ ile
cezaevi koşullarõndan şikâyet
de bir önceki yasama yõlõnõn
yaklaşõk dört katõna ulaştõ.
Cezaevlerindeki sorunlarla il-
gili 805 şikâyet dilekçessi
ulaşõrken bu başvurulardan
büyük kõsmõnõ ise F tipi ceza
infaz kurumlarõ ile diğer ceza
infaz kurumlarõnõn yüksek
güvenlikli kõsõmlarõndan ge-
len şikâyetler oluşturdu.
Raporda dikkat çeken bir
başka ifade ise af söylentileri-
nin artmasõ nedeniyle “genel
af talebini içeren dilekçe sa-
yısının bir önceki yılın yak-
laşık on katına çıktığı” oldu.
Biyoloji mezunlarõna TUS müjdesi
ANKARA (ANKA) - İçişleri Bakanlõ-
ğõ’nõn istatistikleri, pek çok kişinin Avrupa
İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne gitmesine yol
açan terör zararlarõnõn Türkiye’ye faturasõnõ
ortaya koydu.
İstatistiklere göre 5233 sayõlõ Terör ve Te-
rörle Mücadeleden Doğan Zararlarõn Karşõ-
lanmasõ Hakkõnda Kanun’un yürürlüğe girdi-
ği 2004 yõlõndan Eylül 2009’a kadar, terör ve
terörle mücadele kapsamõnda yürütülen faali-
yetler nedeniyle zarar gören 361 bin 325 kişi
zarar tespit komisyonlarõna başvuruda bulun-
du. Yine Eylül 2009 itibarõyla başvurularõn
197 bin 719’u sonuçlandõrõldõ.
5 yõlda terör zararlarõ nedeniyle ödenen
miktar 1 milyar 166 milyon 8 bin 311 TL
olurken hükümet 2010 bütçesinde terör zarar-
larõ için 700 milyon TL ödenek ayõrdõ.
Terör zararõnõn
faturasõ kabarõk
Eski Danõştay Başkanõ Alan, Başbakan’õn Danõştay’a yönelik yorumunu değerlendirdi
Cezaevleriyle ilgili şikâyetler 2. sıradayken Türkiye’de cezaevi koşulları sık sık protesto ediliyor.
BAKANLIK İSTATİSTİKLERİ
Danõştaybiyolojimezunlarõnõnsõnavagirmesiniengelleyenhükmünyürütmesinidurdurdu
Danõştay 8. Dairesi biyoloji eğitimi alanlarõn TUS’a girmesini
engelleyen yönetmelğin yürütmesini durdurdu. Veteriner, eczacõ ve
kimyager olanlarõn TUS’a girebildiği ancak biyoloji mezunlarõnõn bu
hakkõnõn olmadõğõ belirtilen kararda eşitlik ilkesine vurgu yapõldõ.
“Güler Zere’ye
Özgürlük Plat-
formu” üyeleri
tarafından her cuma günü gerçekleştirilen “Hasta tut-
saklara özgürlük” yürüyüşü dün Taksim’de yapıldı.
Yürüyüşe Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından
affedilen kanser hastası Güler Zere de katıldı.
Zere de yürüdü