28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 26 KASIM 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 D i n l e n i y o r s u n . . . İ z l e n i y o r s u n . . . S u s t u r u l d u n . . . Korku imparatorluğu YARIN: TDH BAŞKANI MUSTAFA SARIGÜL, EĞİTİM-İŞ GENEL BAŞKANI YÜKSEL ADIBELLİ, TGS BAŞKANI ERCAN İPEKÇİ 10 ŞULE KÖKTÜRK Avrasya Kamuoyu Araştõrmalarõ Mer- kezi’nin (AKAM) araştõrmasõna göre, po- lislerin yüzde 68.9’u işyerinde muhbirle- rin olduğunu, yüzde 87.5’i işyerinde fişleme yapõldõğõnõ düşünüyor. “Fethullah Gülen cemaatinin emniyet içinde kadrolaştığı iddialarına katılıyor musunuz” sorusu üzerine polislerin yüzde 64.8’i “katılıyo- rum” dedi. “Telefon Dinlemelerinin Toplum Üze- rindeki Etkileri” araştõrmasõnõn 4’üncü bö- lümü olan, 3’ü il emniyet müdürü, 38’i baş- komiser, 71’i komiser, 110’u komiser yar- dõmcõsõ, 781’i polis memuru olmak üzere toplam 1003 emniyet mensubu ile yapõlan sonuçlarõ açõklandõ. Araştõrmaya katõlan pol- islerin yüzde 56.8’i “cep telefonlarının dinlendiğini”, 43.2’si “dinlenmediğini” düşünürken yüzde 43.8’i “kendisine kar- şı ortam dinlemesi yapıldığını”, yüzde 56.2’si de “ortam dinlemesi yapılmadı- ğını düşündüğünü” belirtti. Araştõrmada “İşyerinizde muhbirlerin ol- duğunu düşünüyor musunuz” sorusuna polislerin yüzde 68.9’u “evet” yanõtõnõ ve- rirken yüzde 31.1’i “hayır” yanõtõnõ verdi. Polislere yöneltilen fişleme sorusu ise polis- lerin fişlendiği şüphesi taşõdõğõnõ ortaya koyuyor. Polislerin yüzde 87.5’i fişleme ya- põldõğõndan şüphelendiğini, yüzde 12.5’i ise fişlendiğinden şüphelenmediğini söyle- di. “Devlet kurumlarının emniyet men- suplarına karşı fişleme yaptığına inanıyor musunuz” şeklinde soruya polislerin yüz- de 91.2’si “evet” yanõtõnõ verirken yalnõz- ca yüzde 8.8’i “hayır” dedi. Polislerin yüz- de 42.7’si modern yaşam tarzõnõ benimsemiş olanlarõn meslekte yükselmesinin engel- lendiğini, yüzde 57.3’ü engellenmediğini dü- şünüyor. Telefonda mahrem konularõnõ ko- nuşurken tedirgin olup olmadõklarõ sorulan polislerin yüzde 96.4’ü “evet” yanõtõnõ ve- rirken yalnõzca yüzde 3.6’sõ “hayır” yanõ- tõnõ verdi. Polislerin yüzde 83.8’i telefon ve ortam dinlemelerinin yasal olmayan yollarla da yapõldõğõnõ, yüzde 16.2’si yasal olmayan yollarla telefon dinlemesi yapõlmadõğõnõ düşündüğünü ifade etti. “Dinleme kayıtlarının delil sayılması sizce doğru mudur” sorusu da yöneltilen polislerin yüzde 33.5’i bu soruya “evet”, yüzde 66.5’i “hayır” dedi. Dinleme ka- yõtlarõnõn iktidar partisine servis edildiğine inanõp inanmadõklarõ da sorulan polislerin yüzde 45.8’i “inanıyorum”, yüzde 35,7’si “inanmıyorum” dedi. Polislerin yüzde 53.6’sõ muhalif gruplarõn dinlendiği iddia- larõna katõldõğõnõ, yüzde 46.4’ü katõlmadõ- ğõnõ söyledi. Polislerin yüzde 51’i “katı- lıyorum” yanõtõnõ verirken yüzde 44.8’i “katılmıyorum” dedi. “Muhalefet parti- lerinin dinlendiğine inanıyor musunuz” şeklinde bir soru da yöneltilen polislerin yüzde 65.3’ü “inanıyorum”, yüzde 34.7’si ise “inanmıyorum” yanõtõnõ verdi. “Türkiye’nin giderek polis devleti re- jimine doğru sürüklendiği” söylemine ka- tõlõyor musunuz sorusuna polislerin yüzde 50.5’i, “katılıyorum” yanõtõnõ verirken “Fethullah Gülen cemaatinin emniyet içinde kadrolaştığı iddialarına katılıyor musunuz” sorusuna yüzde 64.8’i “katılı- yorum”, yüzde 35.2’si “katılmıyorum” şeklinde yanõt verdi. ‘Emniyette Fethullahçõ yapõlaşma var’ POLİSLERİN YÜZDE 65’İ İstanbul Haber Servisi - Türkiye Dev- rimci İşçi Sendikalarõ Konfederasyo- nu’na (DİSK) bağlõ Tekstil İşçileri Sen- dikasõ Genel Başkanõ Rıdvan Budak, “AKP iktidarının temel kurumlara yönelik eylemleri Türkiye’nin kimya- sını bozmuştur” dedi. Türkiye’nin, AKP iktidarõnõn zihniye- tine karşõ kurulduğunu belirten Budak, de- mokrasinin içeriğinin boşaltõldõğõnõ söy- ledi. AKP iktidarõnõn izlediği siyaseti “acemi”, “sorunlardan uzak” ve “cid- diyetsiz” olarak tanõmlayan Budak, “Bu iktidar Türkiye’nin kimyasını bozdu. Çünkü TC bu iktidarın zihniyetine karşı kurulmuştur. Şimdi ülkeyi yö- neten bu zihniyet olunca ülkenin kim- yasının bozulması da kaçınılmaz ol- muştur. Türkiye’nin bu kadar hukuk dışı sorunları taşıyabilecek bir de- mokrasisi yoktur. Yani mevcut şartla- rımız ve koşullarımız ‘bu böyle gider’ demiyor. O nedenle bir erken seçim hem iktidarın hem Türkiye’nin hem de bu iktidardan kurtuluşun yolunu aça- bilir. Demokrasilerde bu denli büyük tıkanmaların aşılması için yapılması gereken halka gitmektir. İktidarın aklı varsa bunu yapmalıdır” dedi. AKP iktidarõnõn, ekonomik-sosyal ve yasal tedbirleri alõnmayan sözde Kürt açõ- lõmõyla toplumu ayrõştõrdõğõnõ ve büyük bir kutuplaşma içine itildiğini belirten Budak, özetle şöyle konuştu: “Gerçek o ki, her şeyin çivisinin çık- tığı bir ülke olduk. Artık bu ülkede olan hiçbir şey bize olağanüstü gelmiyor. Bir tanesi bile gelişmiş demokrasilerde hü- kümeti götürebilecek onlarca olay olu- yor. Ancak iktidar açısından rahatsız- lık bile vermeyen işler olarak geçişti- riliyor. Hükümet açısından yaprak bile kımıldamıyor. Tam tersine ik- tidar ve demokrasi ayıbını ters yüz ederek muhale- feti suçluyor. Görünen o ki, yüksek yoğunluk- taki bu siyasi tartış- malar iktidarın yerel seçimlerde 2007 Temmuz genel se- çimlerine göre 8 puan geriye atan kötü eko- nomik gidişatı örtbas etmek için de iktidar- ca kullanılıyor. Top- lum umutsuz, hukuk yerle bir olu- yor.” MELTEM YILMAZ AKP İstanbul Millet- vekili Mehmet Domaç, telefon dinlemelerinin özel yaşama müdahale şekline dönüşmesinin insanlarõn yaşama se- vinci ve hayattan zevk alma halini yok edece- ğini belirterek, “Tele- fon dinlemelerine iliş- kin kuralların daha da netleştirilmesi ve parlamentonun, ge- rek bu kuralları ihlal edenleri gerekse bu dinlemeleri yasadışı yapanları çok ciddi şekilde cezaya çarptıracak düzenlemeler yapması lazım” diye konuştu. Özel hayata müdahalenin, insanlarõn en fazla rahatsõz olduğu konu olduğunu anõm- satan AKP İstanbul Milletvekili Domaç, “Tabii ki kişinin suç işleyeceğinden kesin olarak emin olmak mümkün değil ama en azından kişinin daha önceki tavır, dav- ranış ve yaşamından yola çıkarak hare- ket etmek lazım. Telefon dinlemelerinin tabii ki Türkiye’de belli bir kuralı var ama bu kuralların daha da netleştirilmesi, kesinleştirilmesi gerekiyor. Parlamento- nun, gerek bu kuralları ihlal edenleri ge- rekse dinlemeleri kural dışı yapanları çok ciddi ölçüde şiddetli cezaya çarptıracak düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi. Domaç, kendisinin dinlenmekten kork- madõğõnõ ancak toplumun böyle düşün- mek zorunda olmadõğõnõ ve bu haklõ kay- gõlarõ anlamak gerektiğini ifade ederek, “Ben dinlenmekten korkmuyorum çün- kü beni yasal olarak dinliyorlarsa, hak- kımda dava açılmadığı sürece bana ko- nuyla ilgili bilgi vermek zorundalar. Za- ten yasadışı olarak dinleniyorsam da bunun hiçbir hukuki kıymeti yok. Diğer yandan korkmam da gerekmiyor çünkü ben korku duygusuyla hareket eden bi- ri değilim. Ancak ben korkmuyorum, çe- kinmiyorum diye insanlar da korkma- malı diye bir sonuç çıkarmamalıyız. Çünkü biz yalnızca kendimizden so- rumlu değiliz, toplumun tüm kesimle- rinden sorumluyuz” diye konuştu. ‘YAŞAMA SEVİNCİNİ YOK EDER’ Diğer yandan bazõ bakanlarõn ifade etti- ği üzere “Kendisinden emin olan kişi din- lenmekten korkmasın” türü bir bakõş açõ- sõnõn “fazla kategorize edici bir yaklaşım olduğunu” belirten Domaç, şu değerlen- dirmeleri yaptõ: “‘Kendisinden emin olan kişi dinlenmekten korkmasõn’ demek çok kategorize edilmiş bir yaklaşım. Her in- san kendinden emindir sonuç olarak. Bu- nu bu şekilde kategorize edemeyiz. Böy- le bir yaklaşımla dinlemeleri özel haya- ta müdahale şekline çevirirsek bu durum insanların yaşama sevincini, hayattan zevk alma halini, tutkularını yok eder. Dinleme konusunda da kimlerin dinle- neceği konusunda da mahkemelerin ol- dukça titiz olması gerekiyor.” Domaç, Türkiye’de korku imparatorluğu kurulduğu yönündeki kaygõlarõn yersiz ol- duğunu belirtti. DENİZ TATARER Türk Mühendis ve Mimar Oda- larõ Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanõ Mehmet So- ğancı, Türkiye’de yõllardõr hu- kuka aykõrõ bir şekilde telefon- larõn dinlendiğini, haberleşme özgürlüğünün ve özel hayatõn gizliliğinin ihlal edildiğine dikkat çekerek, “Anayasa ile güvence altına alınan temel hak ve öz- gürlüklerin bu denli pervasız- ca ihlal edildiği bir ortamda ‘demokrasi’den söz edilemez” dedi. TMMOB Başkanõ Soğancõ, kurumlar ve kişiler üzerinde ar- tan siyasi baskõnõn, demokratik rejim önündeki en büyük tehdit olduğunu kaydederek, “Hükü- metin baskısının artması Tür- kiye’nin yeterince demokratik olmamasının, hukuk devleti ilkesinin hayata geçirileme- mesinin bir sonucudur. AKP, 12 Eylül sonrası, yeni dünya düzeniyle bütünleştirilmeye çalışılan Türkiye’nin bir ürü- nüdür. 12 Eylül düzeni ile he- saplaşılmadıkça, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir ana- yasa hayata geçirilmedikçe hü- kümetler işlerine geldiği yön- de baskıyı arttırabilir” diye konuştu. Türkiye’de siyasi muhalefetin yetersiz olmasõnõn meslek ör- gütleri ve sivil toplum kuruluş- larõ üzerindeki sorumluluğu art- tõrdõğõnõ da işaret eden Soğancõ, hükümetin “Ben yaptım oldu” anlayõşõna karşõ duran meslek odalarõnõn hukuksal mücadelesini “siyasi tavır” olarak algõlamasõnõ eleştirdi. Soğancõ, “Meslek ör- gütleri muhalefet etmek için hareket etmemesine karşın, ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu tabloya karşı söy- lenilen her şey siyasi iktidarın işine gelmiyor. Meslek örgüt- lerine yönelik her dönem bas- kı olmasına karşın AKP dö- neminde bu daha da arttı. Yü- rütülen hukuki mücadele, hü- kümetin tasarruflarını engel- lememiz, hükümetin ve tem- silcilerinin tepkisine neden olu- yor” dedi. ‘Haklõ kaygõlarõ anlamak gerek’ Dinlenmekten korkmadõğõnõ söyleyen AKP’li Domaç, ‘Ancak toplumdan da korkmamasını bekleyemeyiz’ dedi AKP döneminde baskõ arttõ ‘Bugün gelinen noktada hukuk dışılık, hukuku tesis etmekle yükümlü kişi ve kurumlara yönelmiştir. Türkiye’de, hukuk devleti ilkesinin ortadan kalktığı, kendi yargı mensuplarını dahi dinleyen bir devlet yapısı ortaya çıkmıştır.’ TMMOB Yönetim Kurulu Başkanõ Soğancõ, anayasa ile güvence altõna alõnan temel hak ve özgürlüklerin pervasızca ihlal edildiğini söyledi AKP hükümetinin meslek örgütlerini etkisizleştirmek amacıyla bir dizi köklü çalışma içinde olduğu uyarısında da bulunan So- ğancı şunları kaydetti: “Siyasal iktidar, yakın gelecekte meslek örgütleriyle ilgili baştan sona yeni bir yapılanmanın hazırlığı içinde ve bunun zeminini hazırlıyor. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun meslek birliklerine yönelik 2008’de baş- lattığı incelemeye ilişkin geçen ay tamamlanan rapora, ‘gizli’ ol- duğu gerekçesiyle ulaşamadık. TMMOB ve üyelerine yönelik baskılar özellikle yerel düzeyde artıyor. DSİ yönetimi, çalışanla- rın TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi’ne katılımını yasakladı. Çeşitli sempozyum ve kongrelerimizde tamamen bilimsel yak- laşım içerisinde sundukları bildiriler nedeniyle görevden alınan, soruşturmaya uğrayan ya da sürgün edilen arkadaşlarımız var.” ‘AKP MESLEK ÖRGÜTLERİNİ ETKİSİZLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR’ Araştõrmanõn Koordinatörü Mehmet Sefa Pösteki, araştõrma sonuçlarõna hem çok şaşõrdõklarõnõ hem de çok üzüldüklerini belirtti ve “Böylesi bir konuda böyle sonuçların çıkabileceği tek ülke herhalde bizim ülkemizdir” dedi. Pösteki, “Zira telefon dinlemesi ile ilgili yasayı bu Meclis çıkarmıştır. Dinleme kararlarını veren bizim yar- gımızdır. Dinleme kararını uygula- yan bizim polisimiz. Fakat araştırma sonuçları sanki bize kara mizah ör- neği sunuyor” ifadelerini kullandõ. Araştırma sonuçları kara mizah ARAŞTIRMA KOORDİNATÖRÜ PÖSTEKİ: Türkiye’nin AKP zihniyetine karşõ kurulduğunu belirten Budak, demokrasinin içeriğinin boşaltõldõğõnõ söyledi Türkiye’ninkimyasõbozuldu AKP iktidarının izlediği siyaseti “ace- mi”, “sorunlardan uzak” ve “ciddi- yetsiz” olarak tanımlayan Budak, “Mevcut şartlarımız ve koşullarımız ‘bu böyle gider’ demiyor. O nedenle bir erken seçim hem iktidarın hem Tür- kiye’nin hem de bu iktidardan kurtuluşun yolunu açabilir” dedi. ‘ERKEN SEÇİME GİDİLMELİ’ “Bu iş artık çığırından çıktı” diyor Deniz Bay- kal. Dinleme olaylarını ko- nuşuyoruz. Deniz Bey günlerdir sür- dürdüğü eleşti- rileri anlatırken bir ara şöyle di- yor: “Öyle olaylar var ki şaşkına dö- nersiniz. Mesela götürüp bir hâki- min önüne dinle- necek telefonların listesini koyuyorlar. Uzun bir liste. Hâkim kararı alıp onaylıyor. Sonra bir anlaşılıyor ki, o listede kararı veren hâkimin de te- lefon numarası var. Yani hâkim kendi kararıyla kendisini dinletmiş haberi yok.” Deniz Bey’in verdiği bu örnek sorularla bulanmış zihnimi iyi- ce sarsıyor. Bendeki bardak taşıyor. Soruyorum: “Nasıl yani? Dinleme kararını alan hâkimin telefon numarasını da mı o listeye koy- muşlar?” “Evet” diyor Baykal, “aynen öy- le, hâkim görmemiş bile”. Şaşkınlık, şoka karışıyor. Peki bunun belgesi var mı? AD YOK, NUMARA VAR Baykal daha yüksek bir ses to- nundan cevap veriyor: Evet, tabii var belgesi. Hatta da- ha da ötesi var. Mesela 40 kişi için dinleme kararı almışlar. Liste ha- zırlanmış ama hâkimin önüne giden listeye ilgisiz bir telefon numarası daha eklenmiş. Bakıyorsunuz o te- lefonu kullanan kişinin ismi listede yok. Ama telefon numarası var. Yani tanınmış, önemli bir ismi o lis- teye koymuyorlar. Ama numarası- nı koyuyorlar. Böylece dikkat çek- meden dinliyorlar.” Baykal’ın bu söyledikleri karşısında tüylerim di- ken diken oluyor. Konuşan ana muhalefet partisi lideri... Yılların Deniz Baykal’ı, hiç tereddüt etme- den “belgeleri var” diyerek bu kor- kunç iddiaları ortaya koyuyor. Fatih ÇEKİRGE (Hürriyet - 23 Kasõm 2009) Belge bende
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear