28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2009 PERŞEMBE 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Açılım Fiyaskosu İzmir’de DTP’nin önceden organize meydan okuyuş mitinginin ardından çıkan olaylar, Başbakan’ın sözleri, ardından da Cemil Çiçek’in açıklamaları AKP’nin ABD’nin talimatıyla ve büyük umutlarla başlattığı Kürt açılımının ne kadar büyük bir fiyasko olduğunu bir kez daha serdi gözler önüne. Hemen belirtmek yararlı olacak. Konunun soğukkanlılıkla, enine boyuna konuşulup tartışılmasını, yeni politikalar oluşturulmasını içeren bir Kürt açılımının zamanı gelmişti ve doğru dürüst yönetildiği takdirde, yararlı olacağı kesindi. Bu yüzdendir ki, büyük çoğunluk böyle bir açılıma destek verdi. Gerçi verilen destek AKP’nin istediği türden açık çek değildi. Aklı başında hiç kimse, içeriği ve nasıl yönetileceği, dolayısıyla da ne sonuç vereceği belli olmayan bir açılıma açık çek veremezdi. Bu konuda yirmi yıl önce yazılmış bir raporu olan CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal da bunlar arasındaydı. Zaman Baykal’ın haklı olduğunu da gösterdi. Açılımın sonucunun ne olduğu konusunda salim bir karara varmak için önce şu soruya yanıt vermek gerekir: 1- Açılım denen girişim, Türkiye’yi germiş midir, yoksa yumuşatmış mıdır? 2- Açılımdan önce bir Türk - Kürt gerginliği var mıydı, açılımdan sonra var oldu mu? Diyarbakırspor’un lig macerasından, Silopi zafer törenlerine ve İzmir’deki olaylara kadar bütün olaylar, açılımın Türkiye’yi yumuşatmayıp gerdiğini gösteriyor. Başka bir deyişle, bütün yaşadığımız olaylar göz önünde bulundurulduğunda, Kürt-Türk gerginliği yokken ya da asgari düzeydeyken, açılımdan sonra bunun tehlikeli bir biçimde arttığını görüyoruz. Bütün bunlar, Tayyip Erdoğan’ın, ABD “tavsiyesi!” ile başlattığı açılımın fiyaskoyla sonuçlandığının kesin göstergeleridir. Açılım neden başarısız olmuştur? Sebepleri şöyle sıralayabiliriz: 1- Bu girişim AKP’nin öz malı değil, ısmarlamadır. Irak’tan çekilme konumunda olan ABD bölgede elverişli ortamın yaratılması için AKP’ye açılım yönünde, en kibar deyimiyle, telkinde bulunmuştur. Gerçi açılımın ABD çıkarına olması illa bizim de karşı olmamızı gerektirmez; elverişli ortamdan yararlanarak iki ülkenin çıkarlarını bu alanda hiç değilse bir süre için birleştirmek akıllı bir tavırdır. Ama bunun için açılım projesine Türkiye’nin katkılarının da yerli malı olması gerekir. 2- AKP’nin de, lideri Erdoğan’ın da, Kürt sorunu konusunda net bir görüşleri ve seçenekli çözüm önerileri mevcut değildi. Bu konuda ana muhalefet CHP’den örnek alabilirler, onların daha önce yaptıkları çalışmalardan yararlanabilirlerdi. CHP de kamuoyu önünde kendi çalışmalarını daha belirgin biçimde anımsatarak bu konuda en hazırlıklı parti olduğunu, geçmiş raporlarına sahip çıktığını söyleyebilirdi. 3 - Açılım, ABD telkininden öteye geçemedi ve PKK ile sınırlı kaldı. Oysa sorun daha geniş ve derindi. Ama belli ki, AKP hazırlıksız yakalanmıştı. 4- Açılımda, Kürt-Türk ayrımı yapılmadan bütün Türkiye’nin zaman zaman birbirleriyle çelişir gibi görünen duyarlılıklarına çok dikkat etmeli, bunları kışkırtmamaya azami özen gösterilmeliydi. Gösterilmedi. 5- Nihayet bu açılımın mimarı olduklarını ileri süren iç taşeronlar, kimlerle dans ettiklerini iyi bilmeli, PKK ile DTP’nin duygu ve kafa yapılarını iyi kavrayarak nasıl davranabileceklerini hesaplayıp ona göre hareket edebilmeliydiler. DTP lideri Ahmet Türk’ün İzmir olayları üzerine, töre cinayeti ve kan davaları temelli feodal kültüründen gelen kafa yapısının ürünü olan çok çirkin tehditleri ve Silopi olayları sırasındaki tavırları, açılıma soyunanların kimlerle dans etmek zorunda olduğunu göstermiştir. Herhalde, kendi kapatılması da gündeme sık sık gelen bir partinin mensuplarının DTP’nin aşırılıklarına karşı tek yanıtı kapatılma tehdidi olmamalıydı.Ne yazık ki, ilgili tarafların çapları yüzünden açılımdan yarar değil, zarar gelmiştir. asirmen@cumhuriyet.com.tr ‘Toplumsal barõş bozuluyor’ Baykal hükümetin terör örgütleriyle işbirliği yapmasõnõn sorunlarõ beraberinde getirdiğini söyledi SEÇİL SOLMAZ ANTALYA - CHP Genel Baş- kanõ Deniz Baykal, “Eğer resmi otoriteler şiddetle müzakereye başlar, şiddetle silahla işbirliği- ne başlar ise hayatın giderek ge- nişleyen alanlarının şiddetin et- kisine açılması kaçınılmaz hale gelir. Eğer şiddet, hayatın çeşit- li alanlarında etkili olmaya baş- larsa, toplumsal barışı, kardeş- liği korumak giderek güçleşir. Kardeşliği tehdit eden şey te- rördür” dedi. Baykal, Antalya Büyükşehir Be- lediyesi’nin bir dizi açõlõşõ için Genel Başkan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş ile birlikte memleketi Antal- ya’yõ ziyaret etti. Baykal, burada Büyükşehir Belediyesi’nce yaptõ- rõlan Hurma Atõk Su Arõtma Tesi- si Genişletme Projesi Ek Tesisi te- mel atma törenine katõldõ. ‘Ağzımızın tadı bozuluyor’ Baykal, buradaki konuşmasõnda Türkiye’nin rahatsõzlõk verici bir dönemden geçtiğini söyledi. İsim vermeden İzmir’de DTP konvo- yunun taşlanmasõna değinen Bay- kal, “Gerçekten canımız sıkılıyor. Hiç tanık olmadığımız manza- ralara tanık oluyoruz. Ağzımızın tadı bozuluyor. Bunun haklı ne- denleri olduğu açıktır. En kaygı verici olanı da Türkiye’deki bu tabloyu ortaya koyanların, bun- da asla kendi sorumluluklarını ortaya koyamamış olmalarıdır” diye konuştu. Türkiye’de yaşayan insanlarõn farklõ yönleri, etnik kim- likleri olabileceğini, buna karşõn herkesin aynõ milletin parçasõ ol- duğunu söyleyen Baykal, “Ulusal birlik ve dayanışma kaynaklı kardeşliğimiz de hep buradan besleniyor. Ne yazık ki şimdi bu temeli dağıtmaya yönelik çabalar, Türkiye’de iktidarların himaye- sinde yürütülüyor” dedi. Hükümetin son dönemdeki yan- lõşlõklarõnõn Türkiye’yi sanki kardeş kavgasõna sürükleniyormuş gibi bir izlenimle karşõ karşõya bõraka- bileceğini ifade eden CHP lideri Baykal, “Türkiye’nin kardeş kav- gasına sürüklenmesine hiçbirimiz göz yumamayız. Hiçbirimiz bu- nu sessiz seyredemeyiz. Böyle bir düşünceye karşı çıkan bir an- layışın, Türkiye’de en kısa za- manda etkin olmasına ihtiyaç vardır” dedi. ‘Terör kentte de zararlı’ Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyaset; şiddeti, terörü bir yana bırakarak yapılır. Şiddetin, te- rörün, silahın işin içinde olduğu yerde siyasete, demokrasiye yer yoktur. Eğer birilerimiz şiddeti himaye ederse, birilerimiz şid- detten güç alarak siyaset yap- maya kalkarsa bu demokrasiyi kökünden çıkmaza sokar. De- mokrasilerde şiddete yer yok- tur.” Terörün kardeşliği tehdit et- tiğini vurgulayan Baykal, “Terö- rün muhatap alınması dağda da zararlıdır, kentte de zararlıdır. Terör karşısında net bir tavır ta- kınılmasına şiddetle ihtiyaç var- dır” diye konuştu. ‘ÜLKEYİ YÖNETENLERİN KAFASI NET OLMALI’ Ülkeyi yönetenlerin kafalarõnõn netleşmesi gerektiğini belirten Baykal şunlarõ söyledi: “Şiddet kurumlarıyla, terör örgütleriyle siz resmi kurumlar olarak işbirliği yaparsanız, onların ayağına mahkemeler taşırsanız, onla- rı terör örgütü üyeleri oldukları halde suçsuz insanlar gibi hayatın içine çağırırsanız, haya- tın içindeki oluşumları da tehlikeye atmaya başlarsınız. Şimdi bu sıkıntılarla karşı karşı- ya kalmaya başladık.” Türkiye’nin kardeşliğe sahip çõkmasõ gerektiğini vurgulayan Baykal şöyle konuştu: “Şu anda Türkiye’nin acil so- runu bu anlamda hukukun üstünlüğünde şiddetle bağlantılı oluşumları etkisiz kılan, hukukun üstünlüğünü bütün ülkede egemen kılan bir kararlılık içinde bir toplumsal barış düzeninin Türkiye’ye getirilmesidir.” ‘Erdoğan Batı için tehdit’ İsrail gazetesinde yayõmlanan makalede Erdoğan’õn Bin Ladin’den daha tehlikeli olduğu iddia edilerek, ‘Türkiye’yi yeniden şekillendiriyor ve dünyadaki İslamcõlara model oluyor’ denildi Dış Haberler Servisi - İsrail gazetesi Jerusalem Post’ta yayõm- lanan bir makalede, Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan’õn İran İs- lam Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni ve terör örgütü El Kai- de’nin lideri Usame bin La- din’den daha tehlikeli olduğu yo- rumuna yer verildi. Middle East Forum düşünce ku- ruluşunun direktörü Daniel Pipes’õn kaleme aldõğõ makalede, “Bilgisayar terimleriyle konu- şursak Humeyni, Bin Ladin ve Nidal Hasan (Teksas’taki Fort Hood saldırısını düzenleyen as- keri psikiyatrist) İslamcılığın 1.0 versiyonunu temsil ederken, Recep Tayyip Erdoğan, Tarõk Ramazan (İsviçreli aydın) ve Ke- ith Ellison (ABD Kongre üyesi) İslamcılığın 2.0 versiyonunu temsil ediyor. İlk grup daha çok insan öldürse de, ikinci grup Batı uygarlığı için daha büyük tehdit” denildi. İslam önemli bir siyasi güç “Totaliter yönetimden mega terorizme İslamın taktikleri, sı- nırsız zalimliğe izin veriyor” ifa- desini kullanan Pipes, buna karşõn son 30 yõlda İslamcõlõğõn önemli bir siyasi güç haline geldiğini ve şiddetin tek başõna fazla işe yara- madõğõnõ anladõğõnõ belirtti. İslamcõlarõn sadece İran’da “devrimle” iktidara geldiklerini kaydeden Pipes, “İslamcılığın 1.0 versiyonu nadiren şeriat yöneti- mini iktidara getiriyor, 2.0 ver- siyonuysa daha çok işe yarıyor” diye yazdõ. Pipes, “Bu versiyon- da İslamcılar halkın gönlünü kazanmaya çalışıyor. İslamcılar 1992’de Cezayir, 2001’de Ban- gladeş, 2002’de Türkiye ve 2005’te Irak’ta seçimleri kazan- dılar. Bir kere iktidara geldik- ten sonra ülkeyi şeriata götüre- bilirler. Mahmud Ahmedinecad İran sokaklarında muhalefetle karşı karşıya kalırken ve Bin Ladin bir mağarada saklanma- ya devam ederken Erdoğan ka- muoyunun onayını alıyor, Tür- kiye Cumhuriyeti’ni yeniden şe- killendiriyor ve dünyadaki İs- lamcılara model oluyor” ifadesi- ni kullandõ. El Kaide’nin bazõ önde gelenle- rinin de bu süreci görerek teroriz- mi kõnadõğõ ve siyasi araçlara yö- neldiği belirtilen makalede, “So- nuç olarak, faşistler ya da ko- münistler değil, sadece İslamcı- lar kaba kuvvet kullanmanın ötesine geçip halkın desteğini kazanmayı ve 2.0 versiyonunu geliştirmeyi başardı. İslamın bu versiyonu geleneksel değerleri görmezden gelip özgürlükleri yok ettiği için, uygar yaşamı 1.0 versiyonunun zalimliğinden da- ha çok tehdit ediyor” denildi. TSK’YE ‘KAFES’ TEPKİSİ Arınç: Hesap veremeyen aklanamaz FIRAT KOZOK ANKARA - Başbakan Yardõmcõsõ Bülent Arınç, Deniz Kuvvetleri’nde bir grup askerin azõnlõklar üzerinden AKP’ye karşõ yõpratmak amacõyla hazõrladõğõ iddia edilen “Kafes Ey- lem Planı” konusunda TSK’yi eleş- tirdi. “Hiçbir şey Türkiye’de gizli kalmayacak. Onun için kurumlar kendisini buna alıştırması lazım” diyen Arõnç, “Hesap veremeyen kurumların kamu vicdanında ak- lanamayacağını” söyledi. Bir grup Başbakanlõk muhabiri ile sohbet toplantõsõnda bir araya gelen Arõnç gündeme ilişkin değerlendir- melerde bulundu. “Kafes Eylem Planõ”yla ilgili haberlerin anõmsa- tõlmasõ üzerine Arõnç, konuyla ilgi- li bir yasal takibat yapõldõğõnõ ve bu- nun kõsa sürede sonuçlanacağõnõ umduğunu söyledi. Arõnç, “Hiçbir şey Türkiye’de gizli kalmayacak. Onun için kurumlar kendisini bu- na alıştırması lazım. Yönetimleri şeffaf olmalı, hesap verebilir ol- malı. Yıpranmamanın tek yolu vardır; çıkıp hesap verebilmek. Üstünü örtmek ya da başka yerleri hedef göstermek, topu taca at- mak değil... Hesap veremezseniz, hesap vermemek için dikkatleri başka yöne çekerseniz, kamu vic- danında aklanmış olmazsınız” di- ye konuştu. Konunun medyada ge- niş yer bulamamasõndan yakõnan Bülent Arõnç, “Bütün medya bu ha- beri kullanmalı.” dedi. İzmir’de DTP konvoyuna yönelik saldõrõlarõn anõmsatõlmasõ üzerine muhalefeti suçlayan Arõnç, “İz- mir’deki olaylara sebebiyet veren, muhalefet partisi liderlerinin şu zamandan bu zamana davranış- larıdır, sözleridir ve hareketleri- dir” dedi. Arõnç şunlarõ söyledi: “Allah aşkına bu Baykal’ın ko- nuşmaları nedir? Bu kadar ne- gatif enerji yayan bir siyasi par- ti lideri olur mu? Karşısındakiy- le yumruklaşıyor gibi. Kardeşim nedir senin önündeki süreç, elin- deki imkânlar? ‘Teröristler dağ- dan insin, teslim olsun bu iş bit- sin...’ karikatür gibi bir şey. Gül- menin ötesinde kaç kişinin buna cevap vereceğini düşünüyorsu- nuz? Bu dağdaki kargaları bile güldürür yahu.” DTP’nin hatası boyunu aştı Her siyasi parti liderinin gittiği yerde görkemli bir şekilde karşõla- nabileceğine işaret eden Arõnç, “Kürt denildiği zaman PKK’li akla getirilirse, bu Kürt kökenli vatandaşlarımıza da çok büyük haksızlık olur... Siz bunları örgü- tün kucağına atarsanız çok kötü bir hareket yapmış olursunuz. Yoksa DTP’nin hatası boyunu bile aştı” diye konuştu. DIŞİŞLERİ İRAN’A ‘SICAK’, İSRAİL’E ‘SOĞUK’ İkiülkeyefarklıyaklaşım ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Dõşişleri Bakanlõğõ Söz- cüsü Burak Özügergin, İran’õn nükleer programõ sürecine ilişkin olarak çözüm yolunun diploma- si ve diyalogdan geçtiğini belir- terek “Bu sorunun çözümü di- yalogla olur dedikten sonra, elimizi taşın altına koyuyoruz” derken İsrail Sanayi, Ticaret ve Çalõşma Bakanõ Binyamin Ben- Eliezer’in Cumhurbaşkanõ Ab- dullah Gül’ü İsrail’e davetine ilişkin olarak “Değerlendirece- ğiz, koşullar yerine getirildiği takdirde ziyaretlere devam edi- lir” görüşünü dile getirdi. Özügergin, basõn toplantõsõnda İran’a yönelik soru üzerine, “Or- tada bir sorun varsa, bu soru- nun çözüm yolu diplomasi ve di- yalogdan geçecektir” dedi. Tür- kiye’nin tutumuna da değinen Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davu- toğlu’nun Kâbil ve Tebriz’deki te- maslarõnõ anõmsatan Özügergin, “Diyalogla çözün deyip de kö- şemize çekilmiyoruz. Bizim çı- karımız var. Bu konunun barış içinde halledilmesi hepimizin lehine olacak” dedi. İran’a yö- nelik bu sõcak yaklaşõmõ ortaya ko- yan Özügergin, İsrail’e yönelik ise temkinli bir dil kullanmayõ tercih etti. Ben-Eliezer’in Gül’üdavet et- mesine ilişkin soruyu yanõtlayan Özügergin, “Değerlendireceğiz, koşullar yerine getirildiği tak- dirde ziyaretlere devam edilir. Burada önemli olan İsrail ile iliş- kilerimize herhangi bir kopma meydana gelmemiştir” dedi. İRAN’A İADE EDİLİRSE İDAMLA YARGILANACAK Ateist lider krizi kapıda Dış Haberler Servisi - Dün- yanõn en büyük ateist organizas- yonlarõndan biri olan Raelyen Hareketi’nin İran’daki lideri Ni- gar Azizmuradi’nin kaçtõğõ Tür- kiye’de tutuklandõğõ bildirildi. Liderin temmuzdaki tartõşmalõ seçimlerden sonra üzerindeki bas- kõlarõn arttõğõ ve açõkça ateist ol- duğunu ilan etmesinden dolayõ İran’da idam cezasõyla karşõ kar- şõya olduğu kaydedildi. Uluslar- arasõ Realyen Hareketi’nin söz- cüsü Brigitte Boisselier önceki gün hareketin internet sitesinden yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Aziz- muradi’nin pasaportundaki bir sorun nedeniyle tutuklandõğõnõ, geri gönderilme olasõlõğõ olduğu- nu ve geri gönderilmesi halinde İran’da idam cezasõna çarptõrõl- masõna kesin gözüyle bakõldõğõnõ duyurdu. Azizmuradi’yi iade et- memesi talebiyle dünya çapõnda- ki Türk büyükelçiliklerinin önün- de protesto gösterileri düzenle- yeceklerini kaydeden Boisselier ayrõca, “Nigar’a Avrupa’dan iltica hakkı tanınacağına ve böylelikle de İran’ın korkunç yüzüyle karşı karşıya kalmak zorunda olmayacağına inanı- yoruz” ifadesini kullandõ. Raelyen Hareketi İnternet sitesinde yer alan bil- giye göre, 1974 yõlõnda kurulan Realyen Hareketi’nin 104 ülke- de 70 bin üzerinde üyesi bulu- nuyor. Raelyen Hareketi dün- yadaki pek çok savaşõn Tanrõ’ya atfen yürütüldüğüne inanõyor. Açõlõm Diyarbakõr tabelalarõnda Demokratik açılım sürecinde hükümetin, yerleşim yerlerine Kürtçe adların verilmesine yeşil ışık yakmasının ardından, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, merkez ilçelere bağlı olan köylerin tabelalarını yeniledi. Belediye tabelalara köylerin hem Türkçe hem de Kürt- çe adlarını yazdı. Tabelalarda Kürtçe ismin yazılmasında “x, q ve w” gibi harfler de kul- lanıldı. Tabelalara köy isimleri Yeşildallı (He- warê xas), Talaytepe (Gırbelık), Çölgüzeli (Gozeliyeçolê), Cücük (Cucuk), Körtepe (Kortepe), Çiçekliyurt (İngici), Develi (Develi) Kabahıdır (Qubaxıdır), Pirinçlik (Qırxali), Gömmetaş (Sirim), Topraktaş (Heste Qa Bah- rê), Kolludere (Qud) olarak yazıldı. Libya’ylailişkiler‘õsõndõ’ Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve berabe- rindeki heyetin Libya’ya gerçekleştirdiği ziya- retin son gününde iki ülke heyetleri arasında yapılan görüşmelerde anlaşmaya varılan ve aralarında vizenin kaldırılmasının da bulundu- ğu 8 konuda mutabakat zabıtları imzalandı. İmza törenin ardından Libya Başbakanı Bağ- dadi Ali El Mahmudi ile birlikte ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, bun- dan sonraki süreçte iki ülke bakanlarının bir araya gelerek işbirliği sürecini geliştireceklerini bildirdi. Erdoğan daha sonra Libya lideri Mu- ammer Kaddafi’yle ikinci kez bir araya geldi. Kaddafi’nin ikametgâhlarından birindeki ça- dırda gerçekleşen görüşmede, Libya lideri Er- doğan ve beraberindeki bakanlara deve sütü ik- ram etti. Libya ziyaretini tamamlayan Erdoğan akşam saatlerinde yurda döndü. (Fotoğraf: AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear