28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ÖZLEM ALTUNOK G eçtiğimiz günlerde İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansõ’nõn düzenlediği “Avrupa ve Türki- ye’de Kültür Politikaları Sempozyu- mu”nun konuklarõndan biri de Robert Scott’tu. 2008’de Avrupa Komisyonu tara- fõndan gelecek Avrupa kültür başkentlerini seçen ve gözetimciliğini yapan Avrupa Jü- risi’ne başkan seçilen Robert Scott, aynõ zamanda 2008’de Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi için Liverpool’u önerenlerin ba- şõnda yer alõyor. İngiltere’de pek çok tiyatronun kurucu- luğunu ve yöneticiliğini de üstlenen Robert Scott, İstanbul’un 2010 Kültür Başkentliği sürecini de yakõndan izliyor. Birçok kere İs- tanbul’u ziyaret eden Scott, 2010 kültür başkentleri içinde İstanbul’un 2006’da yola çõktõğõnda çok daha güçlü ve istekli olduğu- nu söylüyor. İstanbul’daki çalõşmalara dair yo- rumu ise gayet net: İstanbul, 150 kiloluk ağır sıklet boksörüyken 60 kiloluk bir adam gi- bi yumruk atıyor. - İstanbul’a geldiğiniz süreçlerde İstan- bul Kültür Başkenti Ajansı’nın çalışmala- rına dair edindiğiniz izlenimler neler? Bu proje 2006’da başladõğõnda Türkiye’nin AB’ye adaylõğõna odaklanmõş ve motivasyo- nu yüksek bir ekip vardõ. Ama bugün, AB adaylõğõ konusunda geriye gidilmiş, yani mo- tive edici araçlardan birisi bertaraf edilmiş. Bu- nunla beraber İstanbul gibi büyük şehirde 2010’un etkisini görmek çok zor ve bu da pro- jenin görünürlüğünü zorlaştõrõyor. Bunun ya- nõnda bütçe yüksek, yeterince para var, ama hâlâ halka ulaşamamõş büyük programlar ol- duğunu da gözlemledim. - Yönetici kadrodan pek çok istifa ol- duğundan da haberdarsınızdır mutlaka? Evet, takõmõn değiştiğine şahit oldum elbette. Olanlarõ onaylamasam da yargõlamak için çok erken olduğunu düşünüyorum. Biz aynõ so- runlarõ Liverpool’da da yaşadõk. 4 başkan, 3 yönetici, 3 artistik direktör istifa etti. Yol- suzluklar da oldu ama organizasyonun kal- binde program devam etti. Ortada büyük bir para var, yolsuzluğa dair şüphelerim olsa da iyi ya da kötü bir şeyler yapõlõyor. Her şeyden önemlisi bunlara rağmen ortada bir güç sen- tezi görememek. Burada her şey siyasi ve bu zorluk yol kesiyor. Bir de İstanbul biraz da bir Akdeniz şehri, pek çok şey son anda yapõlõ- yor. Yani son dakika sürprizlerine de hazõrlõklõ olmak lazõm. - 2008’de Avrupa Kültür Başkenti seçil- mesi için Liverpool’u önerenlerin başın- daydınız ve kent bu projeyle grafiğini hız- la yükseltti. O süreci bize anlatabilir misi- niz? Biz sadece elitleri değil, herkesi, 67 bin in- sanõ işin içine katarak sokağõ kültürel bir alan gibi kullandõk. Kültürün yeni kuşaklar yarat- mada ne kadar önemli bir silah olduğunu gör- dük. Tüm bunlarõn sonucunda kent kendini ye- niledi, kalkõndõ, Avrupa’yla ilişkilerinde in- sanlara güven kazandõrdõ, galeri, tiyatro, atöl- ye ve üniversitelerle çevrelendi. Bu da ana medyanõn kenti keşfetmesine yol açtõ ve ken- tin yeni çehresinin etkisi dünyaya yayõldõ. Tabii her kentin yapõsõ, sorunlarõ farklõ. Li- verpool İstanbul’a kõyasla kasaba gibi kalõyor. Orada kenti duyurularla, reklamlarla çevre- lemek mümkündü, şehir resmen bu etkinliği giyinmişti. Oysa İstanbul bazõ özel projelere yoğunlaşmak durumunda görünüyor. - Kıyaslamak bu anlamda çok da doğru değil mi yani? Bu projeye şimdiye kadarki 25 yõllõk süreçte 47 kent seçildi. Ben üç grupta ele alõyorum bu kentleri. İlk grupta Berlin, Londra, Paris, Madrid gibi güçlü, zengin, gelişkin kentler var; ki, bu proje onlar için yeni bir madalya almak gibiydi. Çünkü zaten kültür başken- tiydiler ve bu paye için ekstra bir onur oldu. İkinci grupta Rotterdam, Liverpool gibi önemli ama birinci şehrin gölgesinde kalan kentler geliyor. Dünyaya ne olduklarõnõ de- ğil, farklõ olduklarõnõ göstermeleri gereken kentler. Üçüncü sõrada ise Patras, Turku gi- bi adõnõ duymadõğõmõz, var olduklarõnõ ba- ğõrmalarõ gereken kentler var. Ben İstanbul’u ikinci gruba yerleştiriyorum. Ankara’dan daha çok tanõnõyor ve kültürel ve tarihi zenginliğine rağmen bir aidiyetsizlik kompleksi taşõyor. Özetle tüm bu kentlere ay- rõ ayrõ bakmak lazõm, çünkü hepsinin hikâ- yesi ayrõ. Sonuç olarak 25 yõlda bu organi- zasyonun çizgisel bir hikaye oluşturduğunu söylemek zor. 1985’te bir Avrupa kültürü oluşturmak için yola çõkõlmõştõ ama tam ter- si oldu, çünkü ortada ayrõ kültürler var, ge- riye de sadece bu kültürlerin varlõğõna say- gõ duymak kalõyor. TAŞINABİLİR SERGİLER - Peki sizce İstanbul’a özel yapılması ge- rekenler neler olmalı ya da olabilirdi? En başta neler olduğuna dair açõk bir rapor tutulmalõ. Çünkü kentin büyüklüğü yapõlan- larõ bir bardak suyun denize dökülmesi gibi gösterebilir. İkincisi Taksim’in, Beyoğlu’nun İstanbul olmadõğõnõ ben bile biliyorum ve bu etkinlik turistler için değil. İstanbul’un zaten turist problemi yok. Burada farklõ bir şey ya- põlmaya çalõşõldõğõnõn, bunun yaşayan, insanlarõ içine alan bir proje olduğunun taşõnabilir sergilerle, sokağa taşarak, çevrede etki yara- tarak uygulanmasõ lazõm. Bu yüzden bütçenin yüzde 70’inin tarihi mirasõn korunmasõna aktarõlmasõnõ biraz fazla buluyorum. - Şimdiye kadar bu projede hüsrana uğ- radığınız kentler oldu mu? Bu proje bir hediye, bir fõrsat. 5 yõllõk bir sü- rede elinizdeki bu olanakla istediğinizi yapa- bilirsiniz. Kentler arasõnda hiçbir şey yap- mayan da vardõ, devam eden, değerlendiren de. En önemlisi pek çok kent bu projeyi sürdü- rülebilir kõlamadõ. Mesela Cenova’nõn değiş- mek için çabasõ ve isteği yoktu. İstanbul için de size şöyle bir benzetme yapabilirim: 150 ki- loluk ağõr sõklet boksörüyken 60 kiloluk bir adam gibi yumruk atõyor. - Peki bir kontrol mekanizması yok mu tüm gelişmeleri takip etmek için? Hayõr, hiçbir şey yok. Kontrol etmenin tek yolu, hesap verilmesini sağlamak. Bu da an- cak Olimpiyatlar’da olur. Çünkü değeri 250 milyon sterlin ve bir bitirme tarihi var. İşte ku- rallar o zaman olur. Sabancı Sanat Ödülleri verildi İstanbul Haber Servisi - Sabancõ Vak- fõ’nca 16 yõldõr düzenlenen “Sakõp Sabancõ Sa- nat Ödülleri” Sakõp Sabancõ Müzesi’ndeki ödül töreninde sahiplerini buldu. Törende konuşan Türkan Sabancõ, yarõnõn aydõnlõk insanlarõna yol gösteren kişilerin sanatçõlar olduğunu ve mer- hum eşi Sakõp Sabancõ’nõn hat, resim ve heykel sanatõnõ çok sevdiğini anlattõ. Bu yõl resim bölü- münden Demet Yalçõnkaya, Halil Pilis ve Ahu Akgün, heykel bölümünden Hakan Bakõr, Bur- cu Erden ve Özlem Aksar, geleneksel Türk el sanatlarõ bölümünden ise Fatma Şan, Gürcan İl- ter ve Kadir Yõlmaz ödüle layõk görüldü. Chagall’ın torunu geliyor Kültür Servisi - 20. yüzyõlõn ünlü ressamla- rõndan Marc Chagall’õn torunu Meret Meyer, ‘Chagall: Aşk ve Yaşam’ sergisi kapsamõnda bü- yükbabasõnõn sanatõ ve yaşamõ üzerine 5 Ara- lõk’ta bir konferans verecek. Meyer, Pera Müze- si’nde ziyarete açõldõğõ 23 Ekim’den bu yana sa- natseverlerin yoğun ilgi gösterdiği ‘Chagall: Aşk ve Yaşam’ sergisi çerçevesinde vereceği ‘Siyah- tan hareketle rengi anlamak’ başlõklõ konferansta, kusursuz bir renk ustasõ olan Chagall’õn rengi si- yah-beyaza dönüştürmekteki ustalõğõnõn yanõ sõra 20. yüzyõlõn efsane sanatçõsõnõn büyüleyici dün- yasõnõ irdeleyecek. “Chagall: Aşk ve Yaşam” ser- gisi, 24 Ocak 2010’a kadar görülebilir. Julie Andrews yeniden sahnede Kültür Servisi - ‘The So- und of Music’ (Neşeli Günler) adlõ filmiyle unutul- mazlar arasõna giren şarkõcõ ve oyuncu Julie Andrews, 30 yõl sonra yeniden sahnelere dönüyor. 1997’de boğazõndan geçirdiği ameliyat sonrasõnda sesi zarar gören ve o günden sonra ender şarkõ söyleyen sanatçõ, 8 Mayõs’ta Lon- dra’da O2 Arena’da sahneye çõ- kõp şarkõ söylecek. ‘Mozart uzmanı’ Landon öldü LONDRA (AA) - Klasik batõ müziğinin ünlü bestecilerinden Franz Joseph Haydn ve Wolfgang Amadeus Mozart uzmanlõğõyla tanõ- nan Amerikalõ müzikolog H.C. Robbins Landon (83), Fransa’da yaşamõnõ yitirdi. ABD’de doğan Landon, 1940’lõ yõllarda Haydn konusunda araştõrma yapmak üzere Avrupa’ya gitmişti. 1955’te Haydn’õn 108 senfonisinden oluşan bir kitap yazan Landon, Haydn Derneği’nin kurulu- şunda da öncülük etmişti. Landon’un “Mo- zart’õn Son Yõlõ” adlõ bir kitabõ da bulunuyor. Bakan Günay: AKM hâlâ belirsiz İSTANBUL (AA) - Kültür ve Turizm Ba- kanõ Ertuğrul Günay, Küçükçekmece Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde ilk kez bir oyunun sahnelenmesi nedeniyle düzenlenen galaya katõl- dõ. İstanbul Devlet Tiyatrosu’nca (İDT) düzenle- nen galada Muhsin Ertuğrul Sahnesi ve AKM ile ilgili açõklamalarda bulunan Günay, Muhsin Er- tuğrul Sahnesi’nin bu yõl bitmeden, daha büyük bir sahne ve daha modern bir salonla açõlõşõnõn yapõlacağõnõ belirtirken AKM’nin restorasyon ça- lõşmasõndaki belirsizliğin devam ettiğini söyledi. ‘Tenten’i 2011’de gösterimde Kültür Servisi - Belçi- kalõ yazar Georges “Hergé” Remi’nin yarattõğõ ‘Tenten’ adlõ çizgi kitap serisinin, Steven Spielberg tarafõndan çekilen film uyarlamasõ ‘The Adventures of Tintin: Secret of the Unicorn’un, 2011’de gösterime gireceği açõklandõ. Filmin yapõmcõlõ- ğõnõ üstlenen Peter Jack- son’õn yaptõğõ açõklamada, filmin tamamlandõğõ, fakat animasyon çalõşmala- rõnõn iki yõlda tamamlanabileceğini belirtildi. 70 yılın ardından müzeye dönüş Kültür Servisi - Fransõz ressam Paul Dela- roche’nin II. Dünya Savaşõ sõrasõnda bir hava sal- dõrõsõnda zarar gören 1836 tarihli yapõtõ, 70 yõl sonra gün õşõğõna çõkõyor. Kral I. Charles’õ ida- mõndan kõsa bir süre önce, 1649 yõlõnda resmeden yapõt, restorasyonunun tamamlanmasõnõn ardõn- dan Londra Ulusal Müzesi’nde sergilenecek. Gezici Festival’de ‘Aşk ve İsyan’ Kültür Servisi - Ankara Sinema Derneği tarafõndan düzenlenen Gezici Festival’in her yõl sinemaseverlere hediye ettiği kitaplara bu yõl “Reha Erdem Sinemasõ: Aşk ve İsyan” ek- leniyor. Son dönem Türkiye sinemasõnõn öz- gün yönetmenlerinden olan Reha Erdem’in si- nemasõnõ tüm boyutlarõyla ele alan kitap, Çit- lembik Yayõnlarõ’ndan çõkacak. Philippe Lioret’e “LUX” ödülü Kültür Servisi - Avrupa Parlamentosu film ödülü “LUX”, bu yõl Fransõz yönetmen Philippe Lioret’nin “Welcome” (Hoşgeldin) adlõ filmine verildi. Avrupa Parlamentosu’nun her yõl üyeleri- nin oylarõyla verdiği bu ödülü, 2007 yõlõnda “Ya- şamõn Kõyõsõnda” adlõ filmiyle Almanya’da yaşa- yan Türk yönetmen Fatih Akõn kazanmõştõ. ‘Bu proje bir hediye, bir fõrsat. Beş yõllõk sürede elinizdeki bu olanakla istediğinizi yapabilirsiniz. İstanbul için şöyle bir benzetme yapabilirim: 150 kiloluk bir ağõr sõklet boksörüyken 60 kiloluk bir adam gibi yumruk atõyor.’ “İstanbul’da farklõ bir şey yapõlmaya çalõşõldõğõnõn taşõnabilir sergilerle, çevrede etki yaratarak uygulanmasõ lazõm. Bütçenin yüzde 70’inin tarihi mirasõn korunmasõna ayrõlmasõnõ fazla buluyorum.” B undan 30 yõl önce Avrupa’nõn en büyük endüstri bölgesi olarak bilinen Ruhr, Macaristan’õn Peç kentiyle birlikte İstanbul’a eşlik eden diğer 2010 Avrupa Kültür Başkenti. Essen, Bochum, Dortmund, Duisburg’un da aralarõnda olduğu 53 şehirden oluşan Ruhr bölgesinin 2010 ekibi, kendi projelerini ve çalõşmalarõnõ tanõtmak için önceki akşam İstanbul’daydõ. Maden ocaklarõ, gazhane, dokuma fabrikalarõyla çevrili Ruhr’u bir kültür sanat bölgesine dönüştürmeye çalõşan ekibin sloganõ ise “Değişim ve kültür.” Amaçlarõ ise Ruhr’u sürekli bir kültürel dönüşüm içinde kõlmak ve Avrupa’nõn büyük metropolleri arasõnda yer almasõnõ sağlamak. 8 Ocak 2010’da başlayacak programlarõ için fabrika ve maden ocaklarõ tiyatro ya da müzeye, işçi mahalleleri atölyeye çoktan dönüştürülmüş durumda. Eski bir yulaf ambarõndan bir konser alanõna çevrilen Elbflarmoni, sergi mekânõna çevrilen Oberhausen Gazhanesi, müzeye dönüştürülen Leipzig Dokuma Fabrikasõ bunlardan bazõlarõ. Açõlacak iki büyük müze arasõnda ise Almanya’nõn yeni tarihinin belgesi niteliğindeki Ruhr Müzesi ve 20 müzenin birleştirilmesiyle bir çağdaş sanat merkezi olarak yapõlandõrõlan Folkwang Müzesi var. Sivil inisiyatifi de önemseyen ekip, halkõ kültür başkentliği fikrinin içine çekebilmek için büyük çapta etkinlikler düzenliyor. Mesela Ruhr bölgesinin önemli merkezlerinden birinde 60 km’lik yol trafiğe kapatõlarak uzun bir masada farklõ kültürlerden insanlar buluşacak. 4 milyar Avro’ya temizlenen nehir kenarõnda da etkinlikler yapõlacak, ‘Her çocuğa bir enstrüman’ projesiyle çocuklarõn ilgisi çekilecek, mart ayõ itibarõyla ise her gün 17 yerde kurulacak tiyatro sahnesiyle oyunlar sokağa taşacak... Ekip, 171 ülkeden 5 milyon insanõn yaşadõğõ bölgede, göç kültürünün dinamiğinden de besleniyor. Bunlardan biri kültürel çeşitliliği kapsayan ‘Melez’ başlõklõ etkinlik. Bu kapsamda Fazõl Say’õn ilk kez çalacağõ eseri ‘İstanbul Senfonisi’ni de içeren bir de konser düzenleniyor. Sloganları: değişim ve kültür Dünyadaki en büyük ayın yer aldığı ve ayın hallerinin izlendiği Oberhausen’deki gazhaneyi daha şimdiden 400 bin kişi ziyaret etmiş. Kültür Servisi - İngiliz doğabilimci Charles Darwin’in doğal seçilim yoluyla evrim kuramõnõ ortaya attõğõ ‘Türlerin Kökeni’ adlõ yapõtõnõn 1859 tarihli ilk baskõsõnõn bir nüshasõ önceki gün Londra’da 103 bin sterline (yaklaşõk 260 bin TL) satõldõ. Dünyaca ünlü müzayede evi Christie’s’in ‘Değerli Elyazmaları ve Kitaplar’ müzayedesinde yer alan ‘Türlerin Kökeni’ne ilginin yoğun olduğu açõk arttõrmada, kitap, müzayedeye telefonla katõlan biri tarafõndan satõn alõndõ. Elli yõl önce Oxford Üniversitesi’nden bir profesörün çok ucuz bir fiyata satõn aldõğõ kitap, o günden beri profesörün evindeki konuk tuvaletinin kitaplõğõnda bulunuyordu. Öte yandan, Turkuvaz Kitap, Darwin’in doğumunun 200., ‘Türlerin Kökeni’nin yayõmlanõşõnõn 150. yõlõnda, kitabõn resimli bir uyarlamasõnõ yayõmladõ. Michael Keller’õn uyarladõğõ ve Nicolle Rager’õn resimlediği kitapta, Darwin’in çok tartõşõlan yapõtõ okuyucuya çizgi roman tadõnda sunuluyor. Kitapta aynõ zamanda Darwin’in kendi sözlerini, çağdaşlarõyla yaptõğõ az bilinen mektuplaşmalarõnõ, ‘Türlerin Kökeni’nin yazõlmasõna yol açan araştõrmalarõnõ, halkõn ilk tepkisini ve evrim kuramõndan sonra yaşanan gelişmeleri de okumak mümkün. LONDRA’DAKİ CHRISTIE’S MÜZAYEDESİNDE ‘TürlerinKökeni’ne260binTL Kültür Servisi - Bu sene 10. yaşõnõ kutlayan Altõdan Son- ra Tiyatro, daha önce fark- lõ mekânlarda sahnelemiş olduğu “O.B.E.B” (Ortak Bölenlerin En Büyüğü) ve “Kapıların Dışında” oyunlarõnõ bu kez yeni mekânõ Kumbara- cõ50’de sahneliyor. 7-8-11-12 Aralõk’ta “O.B.E.B” (Ortak Bölenlerin En Büyüğü) oyununu izleyebileceğiz mekânda, 28-29 Ara- lõk’ta ise Behçet Necatigil’in Türkçesiyle di- limize aktarõlan bir savaş masalõ “Kapıların Dı- şında” sahnelenecek. Wolfgang Borchert’in kaleme aldõğõ “Kapıla- rın Dışında”, Yiğit Sertdemir rejisiyle sah- neye aktarõlõyor. Ebru Gözdaşoğlu, Onur Kah- raman ve Seda Özen Yürük’ün rol aldõğõ oyunda, yazarõn deyi- miyle “savaşı om- zunda taşıyanlar”, bir savaş masalõnõn eciş bücüş kahra- manlarõ olarak; sa- vaş sonrasõ yurdu- na dönen bir aske- rin gözünden yan- sõyan bir görsellik içerisinde seyirci- ye sunuluyor. (0 212 243 50 51 / www.altidansonra.com) Kumbaracı’da bir savaş masalı ALTIDAN SONRA TİYATRO’DA ‘KAPILARIN DIŞINDA’ İstanbul sõkletinde yarõşmõyor Ruhr 2010, kültür başkentliği etkinliklerine 8 Ocak’ta başlõyor SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2009 PERŞEMBE 16 KÜLTÜR Avrupa kültür başkentlerini seçen ve gözetimciliğini yapan Avrupa Jürisi’nin başkanõ Robert Scott:
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear