24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
olmayan beton duvarlar var. Park parklıktan çıkıp labirent olmuş. CGD yöneticileri Belediye’yi de İspark’ı da önceden uyarmışlar; otoparkın girişinin daha önceden olduğu gibi, parkın altından, sokak zemininden olması gerektiğini belirtmişler. Zaten Anıtlar Kurulu’nun onayladığı, orijinal projede de düzenleme öyle. Bütün uyarıları yetkililer dinlemişler, “olur olur”, “bakarız, yaparız” demişler. Öyle de yapmaları, sivil toplum ile el birliği halinde semtin benimseyeceği bir park inşa etmeleri gerekiyordu. Ama şimdi anlaşılıyor ki, erki elinde tutan bütün devletlular gibi kös dinlemişler. Şimdi Cihangirli ayaklanmış, Cihangir’i Güzelleştirme Derneği, öbür sivil inisiyatif üyeleri, asansör kulesini yıktırıp, parklarına sahip çıkmaya çalışıyorlar. Gerekirse yargıya başvuracaklar. Eğer kurtarabilirlerse parklarını, önemli bir iş başarmış olacaklar. Sevgili, sen de katıl onlara! Cihangir’de, hatta İstanbul’da oturmasalar da, bütün duyarlı tanıdıklarını destek vermeye çağır! Çünkü orada oturmasalar da Cihangir Parkı aynı zamanda onların parkıdır; Cihangir Parkı’nın betona karşı savaşını kazanması, başka yeşillerin de, betona yengilerine yol açacak. Kurtaralım Cihangir Parkı’nı! Hâlâ kurtarılabilecek o kadar az güzel şeyimiz kaldı ki... CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 2009 PAZAR 4 HABERLER asirmen@cumhuriyet.com.tr DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Cihangir’in Parkı Sevgili, Nereye gitti Cihangir’in çocukları? Nerede bir zamanlar karşıdaki garajın kapısını kale yaparak top oynayan bizim mahallenin delikanlıları? Yazın sıcak pazar sabah uykularını gürültüleriyle bozan veletleri de, şutları arabaların karoserlerinde neredeyse göçük yaratacak delikanlıları da özlüyorum. Onların yokluklarını hissettiğimde, farkına vardığım ıssızlığı, her biri ayrı renkten, kediler gideriyor. Sürekli çığlık gibi miyavlamalarıyla açlığını haykıran, senden yiyecek bir şey isteyen, ama kesinlikle kendini sevdirmeyen “Çığlıkçı”, Mine’nin bulduğunda hastalıklı halinden korkup veterinere götürdüğü, “fazla yaşamaz” derken, mahalleye kök söktüren sıska “Panzer”, “Haydut”la geçinmeyi becerebilseydi, evde kendisine rahatlıkla bir yer edinebilecek olan, ama Panzer’in şerrinden şimdi apartman kapısı önündeki “imtiyazlı ortaklık” yerini ve özel mamalara kavuşma olanağını kaybeden “Kızım”, boynu eğri, biraz da yampiri yürüyen, hemen gelip sürtünen, kendini büyük keyifle sevdiren sarman cinsi “Yampik” ve öbür kediler sokağın nöbetçi keyif öğeleri, ama insan eksikliğini, çocuk ve genç yokluğunu kapatmaları mümkün mü? Çocukların, top oynayan delikanlıların gürültüleri, sokağın keyifli yaşam belirtileriydi. Bir sokak üstümüzde, merdivenlerle tırmanılan Cihangir Caddesi’nde bir zamanlar Cihangir Parkı vardı. Bu semte taşınmadan çok önce, elli yıl evvelki halini bilirim. Daha sonra, üstündeki ağaçlar kesildi, kazılıp, otopark yapıldı. Canım park askeri dönemin kışla kökenli bir yöneticisi tarafından Kenan Evren’e benzetildi. Aslında onu da bırakmayacaklardı, ama Nuri Demirağ 1939’da burayı çocuk parkı olarak kullanılmak üzere şartlı bağış yoluyla bırakmış, onun için beton egemen park benzeri bir şeyin kalmasına müsaade etmişlerdi. Bir yıl önce, otoparkın inşaat demirleri yüzünden mekân çökme tehlikesi gösterince, üstü park altı otopark olacak şekilde inşaat yeniden başladı. - Park gitti gider, dedim Mine’ye. Arada oradan söz ederken de “bizim merhum park” diyordum. Mine de itiraz ediyordu: - Cihangir’i Güzelleştirme Derneği olarak işbirliği yapıyoruz, konan trafoyu kaldırttık. Her an müdahale ediyoruz, Belediye söz verdi, park eskisinden de güzel olacak. Avukatlık, yöneticilik yapmış karımın bu “iyi insan, iyi vatandaş” iyimserliğine bayılırım. - Olmaz, bunlar (belediye) betona boğulmuş otoparkı yapabilir, ama çocuğa, insana, doğaya yönelik parkı doğru dürüst yapamaz, doğalarına aykırı, dedim. Son günlerde Cihangirlilerin yükselen feryatları haklılığımı kanıtladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “İspark” ile (aslında İsotopark olması gerekiyor) birlikte yaptığı park bir ucubeye dönüşmüştü, zaten küçük olan parkın göbeğine lenduha gibi bir otopark asansör mahalli yerleştirmişler, nerede oturursan otur, yeşili boğan bu beton hamakat abidesini görüyorsun. Bir de ne olduğu belli Başbakan Erdoğan, partisinin kampõnda Kürt açõlõmõ konusunda muhalefeti sert biçimde eleştirdi ‘Muhalefet partileri korkak’EMİNE KAPLAN KIZILCAHAMAM - Başbakan Tayyip Erdoğan, Kürt açõlõmõ konu- sunda muhalefeti korkaklõkla suçlar- ken, “Mustafa Kemal korksaydı Cumhuriyet ilan edilebilir miydi? Fatih korksa İstanbul, Orhan Gazi korksa Bursa olur muydu?” dedi. Eflatun’un “Korkaklar hiçbir za- man zafer anıtı dikememişlerdir” sözünü anõmsatan Erdoğan, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşõ’nda analarõn ağ- lamadõğõnõ, ancak Dersim, Gazi Ma- hallesi, Sõvas, Maraş ve Çorum’da ana- larõn ağladõğõnõ söyledi. Erdoğan, MHP ve CHP’yi “mikser gibi” ülkeyi karõştõrmakla suçladõ. Erdoğan, partisinin Kõzõlcahamam kampõnõn açõlõş konuşmasõnda Kürt açõlõmõ konusunda MHP ve CHP’ye dönük eleştirilerini sürdürdü. Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi: Muhalefet korkak: Türkiye’nin hangi meselesine elimizi uzatsak orada önümüze engeller çõkarõldõ. Şimdi de milli birlik süreci diyoruz, ihanet, hõyanet, müzakere, bölünme diyorlar. Aynõ korkak yaklaşõmõ ser- giliyorlar. Eflatun ne güzel söylemiş, ‘korkaklar hiçbir zaman zafer anı- tı dikememişlerdir’. Eğer Alparslan korksaydõ Malazgirt olur muydu? Selahattin Eyyubi korksaydõ ismi ta- rihe yazõlõr mõydõ? Kılıç Arslan korksaydõ işgal ordularõ durdurulabilir miydi? Orhan Gazi korksa Bursa, Fa- tih korksa İstanbul olur muydu? Pir Sultan, Dadaloğlu korksa o muhte- şem dizeler dillerden dökülür müydü? Mehmetçik korksa Çanakkale’de o destan yazõlabilir miydi? Mustafa Kemal korksa bu Cumhuriyet inşa edilebilir miydi? Merhum Menderes korksaydõ bu demokrasi mirasõnõ bi- ze bõrakabilir miydi? Korku aklõn ka- tilidir, korku köleleştirir. Çanakkale’deki analar: Bu yola anneler ağlamasõn diye çõktõk... Bu sürece karşõ çõkmakla kalmayõp ‘analar ağlasın’ diyenler daha şim- diden Anadolu ile bağlarõnõ kopar- mõşlardõr. Çanakkale’de, Kurtuluş Savaşõ’nda, Şeyh Sait İsyanõ’nda, Dersim’de ‘anneler ağlamasın mı diyecektik’ diyorlar. Çanakkale’de benim yürekli anam oğlunun başõna kõna yakarak askere gönderdi. Kur- banlõk koyunlara nasõl kõna yakõlõrsa ‘git vatanın namusu, şerefi, onuru için şehit ol’ diyerek cepheye gön- derdi. İşte Çanakkale’de, Kurtuluş Sa- vaşõ’nda analar ağlamadõ. Ama Der- sim’de, Gazi Mahallesi’nde, Ma- raş’ta, Çorum’da, Sõvas’ta, Başbağ- lar’da analar ağladõ. 30 yõldõr 81 vi- layetimin tamamõnda gözyaşõ döken analar var. Necip Fazıl’õn Dersim olaylarõnda 20 çocuğun Murat Su- yu’nda katledildiği bilgisinin yer al- dõğõ mektubunu okuyarak ‘Ne o tab- lonun savunulacak bir tarafı var- dır ne de bugün yaşanan manza- ranın’ dedi. Telefon dinleme: Meseleyi hü- kümetle bağlantõlõ gösterenler art ni- yetli, zihinleri bulandõrmaya çalõşõ- yorlar. Bu meselenin hükümetimiz- le yakõndan uzaktan bağlantõsõ yok- tur. Hakkõnda herhangi bir mahkeme kararõ olmaksõzõn dinlenen bir Baş- bakan var bu ülkede. H E R O N L A R İ Ç İ N İ S R A İ L ’ E 5 0 G Ü N S Ü R E “Kırat’ın yeni süvarisi” sloganı ile kürsüye çıkan Cindoruk, yaklaşık 10 bin kişilik kalabalığa seslendi. (AA) Hüsamettin Cindoruk, ilk meydan mitingini Manisa’da yaptõ ‘Neredençõktõbuaçõlõm?’ AYŞE SAYIN MANİSA - Demokrat Parti (DP) Genel Başkanõ Hüsamettin Cin- doruk, Kürt açõlõmõyla ilgili, “Biz bu kadar bir aradayken, bugüne kadar bölünmeyi düşünmezken nereden çıktı bu açılım” diye sordu. DP ile Anatavan Partisi’nin bir- leşmesinden sonra genel başkanlõ- ğa seçilen Hüsamettin Cindoruk, ilk meydan mitingini “Türkiye Tek Yürek” sloganõyla Manisa Cum- huriyet Meydanõ’nda yaptõ. “Kı- rat’ın yeni süvarisi” sloganõ ile kürsüye çõkan Cindoruk, burada yaklaşõk 10 bin kişilik kalabalõğa seslendi. Konuşmasõnda hüküme- tin “demokratik açılım” çalõş- malarõnõ eleştiren Cindoruk, “Hal- kıyla dimdik duran bir devleti kim, neden bölecek” diye sordu. Cindoruk, şöyle devam etti: “Biz bu kadar bir aradayken, bugüne kadar bölünmeyi dü- şünmezken, biz sıkıntılar içinde dimdik ayakta kalırken, biz dar- beleri, ihtilalleri aşarak yine bir- birimizi ortaya koyarken, bitmiş demokrasiyi geri getirirken, ne- reden çıktı bu açılım? Neden demokratik açılım yapmıyorsu- nuz? Geliniz demokratik açılım yapalım. Nedir demokratik açı- lım? Yepyeni bir anayasa. 82 Anayasası teneke gibi olmuş, onu bırakalım, yapalım bir ana- yasa. Başka bir şey yapalım, se- çim hukukunu değiştirelim.” ABD Başkanõ Barack Oba- ma’yla gizli kapõlar arkasõnda pa- zarlõk ederek sorunlarõn çözüle- meyeceğini belirten Cindoruk, “Sanki Obama bizim vatandaşı- mız. Bizim Hüseyin zannediyor- lar. Ama o Amerikalı Hüseyin. Ondan bize hayır gelmez” dedi. Abdüllatif Şener’in, “Bu Baş- bakan odacıyı bile kendi tayin et- ti. Bütün cihazları kendi getirdi. Kendisi dinliyor olabilir” dediğini anõmsatan Cindoruk, “Gelsin Şe- ner bize tanıklık etsin. Bizi dev- let dinliyorsa o zaman bizim anayasamız yoktur. Anayasası olan bir ülkede böyle bir hadise olsaydı kimse kalmazdı. Ne baş- bakan, ne cumhurbaşkanı ne de meclis kalmazdı” dedi. KIZILCAHAMAM (Cum- huriyet) - AKP’nin Kõzõlcaha- mam’daki kampõnda gazetecile- rin sorularõnõ yanõtlayan Milli Savunma Bakanõ Vecdi Gönül, Heronlara ilişkin bir soru üzeri- ne İsrail’e 50 günlük bir süre ve- rildiğini belirterek “Onların ye- rine getirilmesi gerekiyor. Ay- rıca bazı teknik sorunlar var, gecikme var” dedi. Gönül, yeri- ne getirilmeyen sözleşme şartla- rõna ilişkin soru üzerine de “Bi- rincisi, gecikme. İkincisi bazı teknik performanslarda eksik- likler var, bunların tamam- lanması lazım. Yoksa, siyaset- le alakası yok” diye konuştu. Gönül, eksikliklerin 50 günlük süre içinde giderilebileceğini söyledi. AKP’DE ‘AÇILIM’ ÇATLAĞI KIZILCAHAMAM (Cum- huriyet) - AKP’nin Kõzõlcaha- mam kampõnda, Kürt açõlõmõ ve Alevi açõlõmõ tartõşõldõ. Bazõ mil- letvekilleri, açõlõmla ilgili olarak eleştirilerini dile getirdi. İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükka- ya, demokratik açõlõmõnõn ucu- nun açõk olduğunu, nereye gide- ceğinin belli olmadõğõnõ söyledi. Resmi dilin Türkçe olduğunu, bu nedenle okullarda Kürtçe eğitim olamayacağõnõ, ancak özel okul- larda seçmeli ders olarak okutu- labileceğini belirten Büyükkaya, “Herkes Kürt vatandaşı, Kürt vatandaşı diyor. Bizim ülke- mizde sadece Türk vatandaşı vardır” dedi. Aksaray Milletve- kili Ali Rıza Alaboyun, açõlõm anlatõlõrken bölgelerin hassasiye- tinin dikkate alõnmasõ gerektiğini belirterek, “Hakkâri ile Aksa- ray’da demokratik açılımı aynı söylemlerle anlatamayız” diye konuştu. Devlet Bakanõ Faruk Çelik, 2010 yõlõnõn ilk yarõsõnda Alevi açõlõmõyla ilgili önemli ge- lişmeler olabileceğini belirtirken, olasõ çözüm önerileriyle ilgili komisyonlar kurulacağõnõ söyle- di. Aleviler arasõnda birlik olma- dõğõnõ kaydeden Çelik, “Bunlara siz ‘CHP’ye oy veriyorsunuz, ama açõlõmõ bize oy verin diye yapmõyoruz’ diyorum. Bize oy verseler de vermeseler de açılı- mı yapacağız” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear