01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
[email protected] SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2008 PERŞEMBE 12 KÜLTÜR CMYB C M Y B Nesin Vakfı 06 - 13 yaş grubu çocuklarla ilgilenecek Ilgili bölüm mezunu ya da tecrübeli bakıcı anne aranmaktadır. İrtibat: Nuran Ulutaş GSM: 0533 358 97 81 Tel: 0212 783 63 58 / Faks: 0212 783 60 50 E-Mail: [email protected] Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Aynur Sümbül Keskin KITLIK DEĞİL, BOLLUK İÇİN YOKSULLUK DEĞİL, ZENGİNLİK İÇİN KARNIN TOK, BAŞIN DİK OLMASI İÇİN HALK MEYDANI 26 Aralõk 2008 CUMA Saat 14.00-17.00 Karşõyaka Belediyesi Bayraklõ Düğün Salonu “Halk Meydanı” Çaylı Sohbet Toplantısını bütün yurttaşlarımızın onurlandırmasını dileriz. Söyleyecek sözü olan sen! Çoluk çocuğunu, konu komşunu al da gel… CHP Karşõyaka İlçe Başkanlõğõ desteği ve Karşõyaka Belediyesi katkõlarõyla İZMİR CUMOK ÇAĞIRIYOR e-posta: izmir cumok.org KOOP-C’DEN DUYURU Cumhuriyet Mahallesi’nin elektrik sorununun çözümü için oluşturulan katõlõmcõ girişimin BEDAŞ ile ilişkileri belirli bir noktaya gelmiştir. Bü- tün ev ve arsa sahiplerinin maddi katõlõmõ zorunludur. Yapõlacak olan katkõ, kişi başõna 500-YTL’dir. Bu katkõ, 16 Ocak 2009 tarihine kadar iki taksitte aşağõda belirtilen hesaba yatõrõlmalõdõr. BANKA: Vakõflar Bankasõ, Silivri Şubesi HESAP ADI: İlhan Sungur, Selim Kõrõl- maz, Nuran Gülendam HESAP NO: 00158007293486448 28.12.2008 PAZAR SAAT 14.30’da “2009’un TÜRKİYE’ye GETİRECEKLERİ” KONULU AYDINLANMA TOPLANTISINDA DEĞERLİ YAZARIMIZ EROL TOY İLE BULUŞUYORUZ. SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ Yer: Bağcılar Cem Evi Konferans Salonu - Bağcılar Kültür Merkezi Yanı Bağcılar- İstanbul İletişim: 0536 739 02 29 0505 815 10 17 0532 556 65 12 - 0532 281 54 54 CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI www.cumokistanbul.org DAYANIŞMA GECESİNDE BULUŞALIM Milli Egemenlik öyle bir nurdur ki Onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar... M.Kemal Atatürk Yönetim Kurulu adına Başkan Tahsin SEVİNDİK Tarih: 26 Aralık 2008 Saat: 19.30 Yer: Beyazköşk Düğün Salonu Yeşilpınar Akbank Yanı Tel: 0212.427 41 01 Cep Tel: 0536.874 71 18 ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ EYÜP ŞUBESİ YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN DUYURU Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapõlacak Sõnavlar Hakkõnda Genel Yönetmelik hükümleri uyarõnca bazõ kamu kurum ve kuruluşlarõnõn kadro ve pozisyonlarõna yerleştirme yap- mak amacõyla adaylardan tercih alõnacaktõr. Bu amaçla hazõrlanan Kamu Personel Seçme Sõnavõ KPSS-2008/4 Tercih Kõlavuzu’nda, ortaöğretim, önlisans ve lisans düzeyleri ayrõ olmak üzere tercih yapõlabilecek kadro ve pozisyonlar yer almaktadõr. Kõlavuzda yer alan kadro ve pozisyonlardan tercih yapabilmek için, 28-29 Haziran 2008 ta- rihlerinde yapõlmõş olan 2008-KPSS Lisans ve 21 Eylül 2008 tarihinde yapõlmõş olan 2008-KPSS Ortaöğretim/Önlisans'a girilmiş ve bu sõnavlarõn en az birinden ortaöğretim mezunlarõ için KPSSP94, önlisans mezunlarõ için KPSSP93 ve lisans mezunlarõ için KPSSP3 puanõnõn alõnmõş olmasõ gerekir. Adaylar tercihlerini, 24 Aralõk 2008 - 5 Ocak 2009 tarihleri arasõnda ÖSYM'nin www.osym.gov.tr internet sitesinde yayõmlanacak olan kõlavuzda yer alan kurallara göre internet üzerinden kendileri yapacaklardõr. ÖSYM'ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacaktõr. KPSS-2008/4 Tercih Kõlavuzu’na göre yapõlacak yerleştirmeye başvuracak adaylarla bu kõla- vuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir. KPSS adaylarõna duyurulur. ÖSYM Başkanlõğõ Basõn: 67934 ADANA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI Dosya No: 2008/7199 ESAS Bir borçtan dolayõ satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn; TAPU KAYDI: Adana ili Sarõçam ilçesi Cerenli köyü 126 parsel tarla niteliğinde gayrimenkul. ÖZELLİKLERİ: Köy meskun mahallinin 200 m. kadar güneydoğusunda susuz tarla durumun- dadõr. Taşõnmaz hakkõndaki detaylõ bilgi dosyasõnda mevcuttur. İMAR DURUMU: DEĞERİ: 52.600,00-YTL Satõlarak paraya çevrilecektir. Satõş Şartlarõ: 1- Satõş 13.02.2009 Cuma günü saat 14.00-14.10 arasõnda ADANA ADLİYE SARAYI 5.KAT 407 NOLU ODA adresinde açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõy- metinin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü baki kalmak şar- tõyla 23.02.2009 Pazartesi günü saat 14.00- 14.10 arasõnda ADANA ADLİYE SARAYI 5.KAT 407 NOLU ODA adresinde ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da bu miktar elde edi- lememişse taşõnmaz en çok artõranõnõn taahhüdü saklõ kalmak üzere artõrma ilanõnda gösterilen müddet sonunda en çok artõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõnõn topla- mõndan fazla ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böy- le fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir. 2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetinin % 20 si nispetinde pey akçesi (Yeni Türk Lirasõ ve devlet tahvili dõşõndaki döviz kabul edilmeyecektir) veya bu miktar kadar milli bir bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde 10 gü- nü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, tapu satõm harcõ satõş bedelinden ödenecek, damga resmi, tahliye ve teslim masraflarõ ile %18 KDV, tapu alõm harcõ alõcõya aittir. Birikmiş vergiler satõş bedelinden ödenir. 3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirme- leri lazõmdõr, aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacak- lardõr. 4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlar- dan ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõ- ca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bede- linden alõnacaktõr. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildi- ği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir 6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderacatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başka- ca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõ ile Müdürlüğümüze başvurmalarõ ile satõş ilanõnõn tebliğ edilemeyen alakadarlara ilanen tebliğ yerine kaim olacağõ ilan olunur. (*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 68710 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Nâzım’dan Atatürk’e, Putlaştırma Geleneği (3) Geçen hafta, yıllar önce yazdığım “Ben, Nâzım, Ya- şarken ve Ölürken” adlı oyunun başına gelenleri şöyle noktalamıştım: “Gala gecesinde bulunan tiyat- ro eleştirmenleri, neredeyse ittifakla, böyle bir Nâzım yorumuna karşı çıktılar: ‘Nâzım, bu kadar zayıf olmuş olamaz!’, ‘Nâzım gibi güçlü bir sanatçı, sürgünde bu kadar acı çekmiş olamaz!’, ‘Nâzım gibi büyük bir şa- ir, vatan hasretinin etkisiyle bu kadar sarsılmış olamaz!’, ‘Nâzım gibi büyük…’ falan filan. Bu kişilere göre ‘bü- yüklük’, neredeyse acı ve özlem çekmeye engeldi; ya da ‘büyük’ diye nitelendirilen bir sanatçının hasret çe- kerken, hatta kimi zaman o hasretin acısı altında in- lerken gösterilmesine kesinlikle engeldi. Kısacası, bizim Nâzım’a ilişkin ‘ezberlerimiz’ vardı yıllardır; ve bu ezberlerimize göre, tek bir Nâzım’ımız vardı; başkası, düşünülemezdi, yoksa o üzerine titrenen ‘büyüklük’ giderdi elden! Tıpkı, bugünkü ‘Atatürk ezberlerimiz’ gibi – onu da ezberlerin dışına çıkıp düşündüğümüz- de, büyüklüğünün elden gideceğinden korkuluyor..” Bu satırların ardından da, şu soruyu sormuştum : “Peki ama, aslında nedir, nereden kaynaklanır bü- yüklerin büyüklüğü?” “Mustafa” belgeseli nedeniyle kopartılan kıyame- tin ardından, artık bu sorunun yanıtını bilmediğimiz ka- nısındayım. Bizim bir insana ‘büyük’ sıfatını takabil- memiz için, o insanı önce insanlığından etmemiz ve ondan sonra o insanla ilgili bütün ezberlerimizin odak noktasına ‘insanüstü’ kavramını yerleştirmemiz, temel koşuldur. Ama bu arada unutulan, ya da üzerinde –alışkan- lığımız gereği!– zaten düşünmediğimiz için, bilincine varılmayan çok önemli bir nokta var: ‘İnsanüstü’ var- lıkların ‘insanüstü’ edimler gerçekleştirmeleri, zaten eş- yanın tabiatı gereğidir ve bunda şaşılacak, övülecek hiçbir yan yoktur. Tam tersine, eğer insanüstü dedi- ğimiz varlıklar insanca tutumlara girer ve davranışlarda bulunurlarsa şaşırmamız gerekir. Dolayısıyla, Nâzım ya da Atatürk gibileri de, insanca duygulardan, za- aflardan uzak kalacaklarsa, kalmaları gerekiyorsa eğer, yapıp ettiklerinde övülecek hiçbir yan yoktur, çünkü onlardan zaten başka türlüsü beklenemez! Buna karşılık bir ‘insan’, edimleriyle alışılagelmiş in- sani boyutların çok ötesine geçerse, asıl o, övülesi- dir! Kısa keselim: Nâzım da, Atatürk de her şeyden ön- ce insandılar; fakat edimleri, normal insani boyutla- rın çok ötesine geçti. O yüzden, ikisi de alanlarının bi- rer dehası, birer büyüğüdür. Fakat ikisi de hayatları- nı, hem de tüm yönleriyle, katıksız birer insan olarak yaşamışlardır. Ama günümüzde bu ülkede, 21. yüz- yılın başında, hâlâ büyük insanlarımız üzerinde dü- şünmek yerine, onları dokunulmaz putlara dönüş- türmeyi yeğliyorsak eğer, ve onlar üzerinde düşün- memizi sağlayacak tüm tartışmalara utanç verecek kadar yasakçı bir zihniyetle yaklaşıyorsak, bu yalnızca ve yalnızca – üstelik de ‘aydın’ diye nitelendirilen bel- li kesimlerimizin henüz düşünmenin taş devrinde ol- duğunu gösterir! Yazıma son verirken, birkaç satırla gençliğimize ses- lenmek istiyorum: Sakın ola ki, kimsenin, ama kim- senin size, bu ülkenin büyükleri hakkında neleri bil- meniz, neleri bilmemeniz gerektiği konusundaki buy- ruklarına aldırmayın! Sakın ola ki, bu topraklardan ye- tişen her büyük konusunda tek bir düşünce modeli koymaya soyunan düşünce komiserlerinin sözlerine aldırmayın! Bilgiyle beslenmiş, tartışmalarla güçlen- miş düşünme eylemlerinizin yardımıyla, hep kendi Nâ- zım’larınıza ve kendi Atatürk’lerinize ulaşın! Hiç unut- mayın ki, Türkiye Cumhuriyeti’ni sizlere emanet etmiş, tek mirası olarak da bilimi ve aklı göstermiş olan Ata- türk gibi eşsiz bir liderin her kuşakta yeniden doğa- bilmesinin yolu, küf kokan ezber depolarından değil, fakat ancak kendini hep tazeleyebilen düşünme ey- lemlerinden geçer! [email protected] K endilerini, herhalde “Osmanlı”nõn ye- rine koyarak Ermenilerden özür di- leyen aydõnlarõmõz, önce “Anado- lu”dan af dilemelidirler. Aynõ densizliğe karşõ “Özür dilemiyorum, çünkü asıl Ermeniler saldırdılar...” diyen- lerimiz de Anadolu’nun kendilerini bağõşla- masõnõ istemeliler. Hele CHP İzmir Milletvekili Canan Arıt- man, Cumhurbaşkanõ’nõn “etnik köken”iyle ilgili “merak”õndan ötürü Anadolu’nun ken- disine hiç de iyi gözle bakmayacağõnõ acaba dü- şünebilir mi? Ya Cumhurbaşkanõ’na ne demeli? “Hayır, be- nim sülalem asırlardır Müslüman ve Türk’tür..” diyerek hiddetlenip, üstelik bir de “hakaret” davasõ açmasõndan ötürü, yine Ana- dolu’nun kendisini “hayret”le ve acõlar içinde izlediğini fark edebilir mi?... Evet, hem özür dileyenlerimiz, hem de dile- meyenlerimiz, 1. Dünya Savaşõ’nõn acõmasõz ko- şullarõnda olanlara, toplumsal tarihin gerçekle- riyle bakamadõklarõ için, “Anadolulu” olmak- tan uzak hezeyanlar içindeler. Ve Anadolu, kim bilir hangi çaresiz duygu- lar içinde, her iki kesime de şunlarõ soramõyor olmanõn õstõrabõnõ çekiyor: Atatürk’ün, 1071’i bilmesine rağmen “Biz 5 bin yıldır bu topraklardayız...” sözündeki “biz” bilincine ne zaman ulaşacaksõnõz? Camiyi, kiliseyi, havrayõ yan yana ve “iç içe” inşa ederek, dünyada ve tarihte eşi olmayan bir- liktelikleri “kültürel alaşım”a dönüştüren geç- mişinize ne zaman sahip çõkacaksõnõz? Sözün kõsasõ Türkiye 2008 yõlõnõ, sözde “Er- meni dostu” olanlarla, sözde “Türk”lükle övünenlerin, binyõllarõn ortak yaşanmõşlõklarõ- nõ uygarlõklara dönüştüren bu dünya güzeli top- raklara ne denli yabancõlaştõklarõnõ kanõtlayan pespaye bir tartõşmayla geride bõrakõyor. Yazõk... ‘DEDEM’LERİN TANIKLIĞINDA... Bu sõğ ve her yönüyle “düzmece” tartõşma ne zaman alevlense, ister istemez hep dedem- ler, babamlar.. aklõma geliyor. İlhan Selçuk, 90 yõl önce Türklerin sadece Batõ Anadolu’da değil ‘Kafkasya’da da sa- vaştõklarõnõ anõmsatarak sormuştu; “Çanakkale Savaşı’nı herkes biliyor... Peki, 1915’te Anadolu’nun doğusunda yaşanan savaş- tan Türkiye’de ve dünyada kimin haberi var?..” (27 Nisan 2005) “Bizimkiler”in haberi vardõ. Örneğin, aynõ yõllarda, şimdi Ermenistan’da bulunan Gümrü kentindeki “Taşnak” saldõrõ- larõndan kaçarak Kars’a doğru öküz arabasõy- la göç ederken, karnõndan yediği kurşunla ba- ğõrsaklarõ yere dökülen 1865 doğumlu Esat De- de’miz... Yaralõ haliyle Gümrü’ye geri dönerek, yakõn arkadaşõ olan bir Ermeni doktorun ameliyatõyla sağlõğõna kavuşan ve o sayede 65 yõl daha ya- şayan “Taşnak düşmanı; ama Ermeni dos- tu” Esat Kişi... Bir “Azeri” olarak 1979’da 115 yaşõnda ölün- ceye kadar her sorulduğunda demişti ki; “Ni- galay (Rus Çarı Nikola) Taşnakları üzeri- mize salmasaydı, Ermeniler de biz de Güm- rü’de gül kimi (gibi) yaşayabilerdik...” Aynõ göçte henüz bebekken “soğuktan donduğu” sanõlarak bir köy ahõrõna bõrakõlan, orada ineklerin nefesiyle õsõnõp canlanan, ka- filede arkadan gelenlerin ağlamasõnõ duyma- larõyla kurtarõlarak yaşama dönen ve Türkiye Cumhuriyeti Ordusu’nun 27 Mayõs devrimini gerçekleştiren kadrosunda “kurmay albay” olarak yer alõp 2003’te askeri törenle uğurla- dõğõmõz 1914 doğumlu babam da ne derdi bi- lir misiniz? “Taşnaklar ne kadar acımasızsa, Erme- niler de o kadar insandılar...” Nitekim cenazesine gelen Ermeni dostlarõyla şunu konuşmuştuk: “Ahırda Taşnakların eline geçseydi, bu eşsiz tarihsel tanıklık da yaşanmayacaktı...” FRANSIZ KURŞUNLARI Peki, neydi dedemin ve babamõn bu anõla- rõndaki siyasal gerçek? Emperyalistler, Kafkas petrollerini ele ge- çirmek için, kendilerine bağõmlõ ve Akdeniz’e kadar (Hatay) uzanan bir “Büyük Ermenis- tan Devleti” yaratmak amacõyla, Çarlõk eliy- le Taşnaklarõ silahlandõrdõlar. Osmanlõ’nõn, aynõ savaş koşullarõnda yine Taşnaklar yüzünden Ermenilere uyguladõğõ “tehcir” ile işte bu emperyalist hedefin sal- dõrganlõğõ birleşince, bizimkilerin de yaşa- dõklarõ “dram yılları” başladõ. Taşnak milisinin Fransõz kurşunuyla yara- lanan dedemi “hemşeri”si ve hatta “kan- ka”sõ olan Ermeni doktor kurtardõ. Aynõ Fran- sõz silahlarõndan kar altõnda kaçarken dondu sanõlan babam da yine Taşnaklarõn “etnik” kim- liğini bilmesine rağmen, ölünceye kadar Ermeni dostlarõyla beraber oldu. Şimdi sormak istiyorum: “Ey özürcüler ve sözde özür karşıtları... Atalarımızın insan- lık anılarına ne zaman saygı göstereceksi- niz?.. Emperyalizmin maşası Taşnak siya- seti ile Ermenilerimizi ne zaman birbirinden ayırma olgunluğunu göstereceksiniz?” Özürcülerle birlikte yeniden gündeme gelen şu densiz “saflaşma”, geçmişin destansõ dost- luklarõna, arkadaşlõklarõna, hemşeriliklerine ve tümüne kucak açan ortak “Anadolu kim- liği”mize, kültürel akrabalõklarõmõza, komşu- luklarõmõza ve yakõnlõklarõmõza saygõsõzlõğõn “daniskası”dõr. ‘ERMENİ ADAY’LARIMIZ DA OLSUN Aynõ saygõsõzlõğõ yine bir seçim öncesinde ya- şõyoruz. Aklõma, genel seçimlerdeki sorumuz geliyor. “Neden Ermeni adaylarımız da yok?” Cumhuriyet’te “Ermeni Milletvekilleri- miz de Olmalı” diye yazarken demiştim ki: “ABD meclisindeki ‘sözde soykõrõm’ gün- demine lobi yapan parlamenterlerimiz ara- sında Ermeni milletvekillerimiz de bulu- nabilseydi, çok daha etkili olunurdu...” (15 Mart 2007) Nitekim sadece “Meclis-i Mebusan”da de- ğil, “TBMM”de de Ermeni yurttaşlarõmõz yok muydu? Osmanlõ’da 22 bakan, 33 millet- vekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 29 paşa Er- meniydi... Anadolu’daki tarihsel birlikteliğin siyasete yansõmasõ Cumhuriyet’le de sürdü. TBMM’de 60’lara kadar 12 Ermeni milletve- kilimiz vardõ; 27 Mayõs 1960 devrimiyle ku- rulan Cumhuriyet Senatosu’nda da 1 üye Er- meniydi. Bunlar arasõnda Afyonkarahisar milletveki- li Berç Keresteciyan Türker’in soyadõnõ Atatürk’ün verdiğini nasõl unutabiliriz?.. Şimdi de diyorum ki Anadolu’nun bu uy- garlõk mirasõna bari şu yerel seçimlerde artõk sahip çõkalõm. Partilerimiz, belediye başkan- lõklarõnda belki zorlanabilirler ama hiç değil- se belediye meclisleri ve il genel meclisleri lis- telerinde, “o kentin hemşerisi” ve “o ilin sev- dalısı” Ermeni yurttaşlarõmõza da yer vere- mezler mi? İşte “Anadolu’dan özür dileme”nin de eş- siz bir fõrsatõ. Ortak yaşanmõşlõklarõ uygarlõklara dönüştüren Anadolu, sõğ tartõşmalarõ hayretle izliyor Asõl ‘Anadolu’dan özür dilenmeli TBMM’nin “tek parti” dönemi milletvekillerinden, soyadını Atatürk’ün verdiği Afyonkarahisar milletvekili Berç Keresteciyan Türker’in yaşadığı kale altındaki Ermeni yerleşmesi (1). Mardinli Ermeni kadınlar (2). 1 2 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Çetin Altan’õn ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Kültür ve Sa- nat Büyük Ödülü, bu yõl gazeteci ve ya- zar Çetin Altan’a verilecek. Bakanlõk Halkla İlişkiler Müşavirli- ği’nden yapõlan açõklamada, Ödüller Yönetmeliği gereğince oluşturulan De- ğerlendirme Kurulu’nun aldõğõ kararõn gerekçesi şöyle ifade edildi: “Kurul yaptığı değerlendirme so- nucunda, 2008 yılı Kültür ve Sanat Bü- yük Ödülü’nün, Türk edebiyatı ve ga- zetecilik alanındaki uzun soluklu ça- lışmaları, yazı hayatına başladığı ilk yıllardan itibaren sergilediği üretken ve kişilikli tavrı, başta deneme, roman, tiyatro oyunları olmak üzere edebi- yatın hemen her türünde ürünler ver- mesinin yanı sıra, gazetecilik alanın- da bir ekol oluşturması, ‘Şeytanõn Gör Dediği’ adlı köşe yazılarında halk kültürüne ve fıkralara bilgece yer vermesi, yazılarında başlangıcından itibaren demokrasiden taviz verme- mesi, her dönemde ve her koşulda bu tavrı kararlılıkla sürdürmesi ile siya- si, sosyal ve kültürel hayatımıza yap- tığı bu önemli katkıların yanı sıra, ay- dın deneyimini ve birikimini ailesin- den başlayarak topluma, özgün dü- şünce duyarlılığı ile aktarması göz önünde bulundurularak Çetin Altan’a verilmesine karar verildi.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear