Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
[email protected]
SAYFA CUMHURİYET 25 ARALIK 2008 PERŞEMBE
12 KÜLTÜR
CMYB
C M Y B
Nesin Vakfı
06 - 13 yaş grubu
çocuklarla ilgilenecek
Ilgili bölüm mezunu ya da tecrübeli
bakıcı anne aranmaktadır.
İrtibat: Nuran Ulutaş
GSM: 0533 358 97 81
Tel: 0212 783 63 58 / Faks: 0212 783 60 50
E-Mail: [email protected]
Nüfus cüzdanımı
kaybettim.
Hükümsüzdür.
Aynur Sümbül
Keskin
KITLIK DEĞİL, BOLLUK İÇİN
YOKSULLUK DEĞİL, ZENGİNLİK İÇİN
KARNIN TOK, BAŞIN DİK OLMASI İÇİN
HALK MEYDANI
26 Aralõk 2008 CUMA
Saat 14.00-17.00
Karşõyaka Belediyesi Bayraklõ Düğün Salonu
“Halk Meydanı” Çaylı Sohbet Toplantısını
bütün yurttaşlarımızın onurlandırmasını
dileriz.
Söyleyecek sözü olan sen!
Çoluk çocuğunu, konu komşunu al da gel…
CHP Karşõyaka İlçe Başkanlõğõ desteği ve
Karşõyaka Belediyesi katkõlarõyla
İZMİR CUMOK ÇAĞIRIYOR
e-posta: izmir cumok.org
KOOP-C’DEN DUYURU
Cumhuriyet Mahallesi’nin elektrik
sorununun çözümü için oluşturulan
katõlõmcõ girişimin BEDAŞ ile
ilişkileri belirli bir noktaya gelmiştir. Bü-
tün ev ve arsa sahiplerinin maddi
katõlõmõ zorunludur.
Yapõlacak olan katkõ, kişi başõna
500-YTL’dir.
Bu katkõ, 16 Ocak 2009 tarihine kadar
iki taksitte aşağõda belirtilen
hesaba yatõrõlmalõdõr.
BANKA: Vakõflar Bankasõ, Silivri Şubesi
HESAP ADI: İlhan Sungur, Selim Kõrõl-
maz, Nuran Gülendam
HESAP NO: 00158007293486448
28.12.2008 PAZAR SAAT 14.30’da
“2009’un TÜRKİYE’ye
GETİRECEKLERİ”
KONULU
AYDINLANMA TOPLANTISINDA
DEĞERLİ YAZARIMIZ
EROL TOY
İLE BULUŞUYORUZ.
SEN GELMEZSEN BİR EKSİĞİZ
Yer: Bağcılar Cem Evi Konferans
Salonu - Bağcılar Kültür Merkezi Yanı
Bağcılar- İstanbul
İletişim: 0536 739 02 29
0505 815 10 17
0532 556 65 12 - 0532 281 54 54
CUMOK İSTANBUL ÇAĞRISI
www.cumokistanbul.org
DAYANIŞMA GECESİNDE
BULUŞALIM
Milli Egemenlik öyle bir nurdur ki
Onun karşısında zincirler erir,
taç ve tahtlar yanar, yok olur.
Milletlerin esareti üzerine kurulmuş müesseler
her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar...
M.Kemal Atatürk
Yönetim Kurulu adına Başkan
Tahsin SEVİNDİK
Tarih: 26 Aralık 2008 Saat: 19.30
Yer: Beyazköşk Düğün Salonu
Yeşilpınar Akbank Yanı
Tel: 0212.427 41 01 Cep Tel: 0536.874 71 18
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE
DERNEĞİ EYÜP ŞUBESİ
YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCİ SEÇME VE
YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI’NDAN
DUYURU
Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapõlacak Sõnavlar Hakkõnda Genel Yönetmelik
hükümleri uyarõnca bazõ kamu kurum ve kuruluşlarõnõn kadro ve pozisyonlarõna yerleştirme yap-
mak amacõyla adaylardan tercih alõnacaktõr. Bu amaçla hazõrlanan Kamu Personel Seçme Sõnavõ
KPSS-2008/4 Tercih Kõlavuzu’nda, ortaöğretim, önlisans ve lisans düzeyleri ayrõ olmak üzere
tercih yapõlabilecek kadro ve pozisyonlar yer almaktadõr.
Kõlavuzda yer alan kadro ve pozisyonlardan tercih yapabilmek için, 28-29 Haziran 2008 ta-
rihlerinde yapõlmõş olan 2008-KPSS Lisans ve 21 Eylül 2008 tarihinde yapõlmõş olan 2008-KPSS
Ortaöğretim/Önlisans'a girilmiş ve bu sõnavlarõn en az birinden ortaöğretim mezunlarõ için
KPSSP94, önlisans mezunlarõ için KPSSP93 ve lisans mezunlarõ için KPSSP3 puanõnõn alõnmõş
olmasõ gerekir.
Adaylar tercihlerini, 24 Aralõk 2008 - 5 Ocak 2009 tarihleri arasõnda ÖSYM'nin
www.osym.gov.tr internet sitesinde yayõmlanacak olan kõlavuzda yer alan kurallara göre internet
üzerinden kendileri yapacaklardõr. ÖSYM'ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih
listeleri geçerli olmayacaktõr.
KPSS-2008/4 Tercih Kõlavuzu’na göre yapõlacak yerleştirmeye başvuracak adaylarla bu kõla-
vuzu dikkatle incelemeleri gerekmektedir.
KPSS adaylarõna duyurulur.
ÖSYM Başkanlõğõ Basõn: 67934
ADANA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN
TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI
Dosya No: 2008/7199 ESAS
Bir borçtan dolayõ satõlmasõna karar verilen taşõnmazõn;
TAPU KAYDI: Adana ili Sarõçam ilçesi Cerenli köyü 126 parsel tarla niteliğinde gayrimenkul.
ÖZELLİKLERİ: Köy meskun mahallinin 200 m. kadar güneydoğusunda susuz tarla durumun-
dadõr. Taşõnmaz hakkõndaki detaylõ bilgi dosyasõnda mevcuttur.
İMAR DURUMU:
DEĞERİ: 52.600,00-YTL
Satõlarak paraya çevrilecektir. Satõş Şartlarõ:
1- Satõş 13.02.2009 Cuma günü saat 14.00-14.10 arasõnda ADANA ADLİYE SARAYI 5.KAT
407 NOLU ODA adresinde açõk artõrma suretiyle yapõlacaktõr. Bu artõrmada tahmin edilen kõy-
metinin %60’õnõ ve rüçhanlõ alacaklõlar varsa alacaklarõ mecmuunu ve satõş masraflarõnõ geçmek
şartõ ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alõcõ çõkmazsa en çok artõranõn taahhüdü baki kalmak şar-
tõyla 23.02.2009 Pazartesi günü saat 14.00- 14.10 arasõnda ADANA ADLİYE SARAYI 5.KAT
407 NOLU ODA adresinde ikinci artõrmaya çõkarõlacaktõr. Bu artõrmada da bu miktar elde edi-
lememişse taşõnmaz en çok artõranõnõn taahhüdü saklõ kalmak üzere artõrma ilanõnda gösterilen
müddet sonunda en çok artõrana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tahmin
edilen kõymetinin % 40’õnõ bulmasõ ve satõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõnõn topla-
mõndan fazla ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştõrma masraflarõnõ geçmesi lazõmdõr. Böy-
le fazla bedelle alõcõ çõkmazsa satõş talebi düşecektir.
2- Artõrmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kõymetinin % 20 si nispetinde pey akçesi (Yeni
Türk Lirasõ ve devlet tahvili dõşõndaki döviz kabul edilmeyecektir) veya bu miktar kadar milli bir
bankanõn teminat mektubunu vermeleri lazõmdõr. Satõş peşin para iledir, alõcõ istediğinde 10 gü-
nü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, tapu satõm harcõ satõş bedelinden ödenecek,
damga resmi, tahliye ve teslim masraflarõ ile %18 KDV, tapu alõm harcõ alõcõya aittir. Birikmiş
vergiler satõş bedelinden ödenir.
3- İpotek sahibi alacaklõlarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarõnõ hususiyle
faiz ve masrafa dair olan iddialarõnõ dayanağõ belgeler ile on beş gün içinde dairemize bildirme-
leri lazõmdõr, aksi takdirde haklarõ tapu sicili ile sabit olmadõkça paylaşmadan hariç bõrakõlacak-
lardõr.
4- İhaleye katõlõp daha sonra ihale bedelini yatõrmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm
alõcõlar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasõndaki farktan ve diğer zararlar-
dan ayrõca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardõr. İhale farkõ ve temerrüt faizi ayrõ-
ca hükme hacet kalmaksõzõn dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bede-
linden alõnacaktõr.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açõk olup masrafõ verildi-
ği takdirde isteyen alõcõya bir örneği gönderilebilir
6- Satõşa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderacatõnõ kabul etmiş sayõlacaklarõ, başka-
ca bilgi almak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõ ile Müdürlüğümüze başvurmalarõ ile
satõş ilanõnõn tebliğ edilemeyen alakadarlara ilanen tebliğ yerine kaim olacağõ ilan olunur.
(*) İlgililer tabirine irtifak hakkõ sahipleri de dahildir. Basõn: 68710
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Nâzım’dan Atatürk’e,
Putlaştırma Geleneği (3)
Geçen hafta, yıllar önce yazdığım “Ben, Nâzım, Ya-
şarken ve Ölürken” adlı oyunun başına gelenleri
şöyle noktalamıştım: “Gala gecesinde bulunan tiyat-
ro eleştirmenleri, neredeyse ittifakla, böyle bir Nâzım
yorumuna karşı çıktılar: ‘Nâzım, bu kadar zayıf olmuş
olamaz!’, ‘Nâzım gibi güçlü bir sanatçı, sürgünde bu
kadar acı çekmiş olamaz!’, ‘Nâzım gibi büyük bir şa-
ir, vatan hasretinin etkisiyle bu kadar sarsılmış olamaz!’,
‘Nâzım gibi büyük…’ falan filan. Bu kişilere göre ‘bü-
yüklük’, neredeyse acı ve özlem çekmeye engeldi; ya
da ‘büyük’ diye nitelendirilen bir sanatçının hasret çe-
kerken, hatta kimi zaman o hasretin acısı altında in-
lerken gösterilmesine kesinlikle engeldi. Kısacası,
bizim Nâzım’a ilişkin ‘ezberlerimiz’ vardı yıllardır; ve bu
ezberlerimize göre, tek bir Nâzım’ımız vardı; başkası,
düşünülemezdi, yoksa o üzerine titrenen ‘büyüklük’
giderdi elden! Tıpkı, bugünkü ‘Atatürk ezberlerimiz’
gibi – onu da ezberlerin dışına çıkıp düşündüğümüz-
de, büyüklüğünün elden gideceğinden korkuluyor..”
Bu satırların ardından da, şu soruyu sormuştum :
“Peki ama, aslında nedir, nereden kaynaklanır bü-
yüklerin büyüklüğü?”
“Mustafa” belgeseli nedeniyle kopartılan kıyame-
tin ardından, artık bu sorunun yanıtını bilmediğimiz ka-
nısındayım. Bizim bir insana ‘büyük’ sıfatını takabil-
memiz için, o insanı önce insanlığından etmemiz ve
ondan sonra o insanla ilgili bütün ezberlerimizin odak
noktasına ‘insanüstü’ kavramını yerleştirmemiz, temel
koşuldur.
Ama bu arada unutulan, ya da üzerinde –alışkan-
lığımız gereği!– zaten düşünmediğimiz için, bilincine
varılmayan çok önemli bir nokta var: ‘İnsanüstü’ var-
lıkların ‘insanüstü’ edimler gerçekleştirmeleri, zaten eş-
yanın tabiatı gereğidir ve bunda şaşılacak, övülecek
hiçbir yan yoktur. Tam tersine, eğer insanüstü dedi-
ğimiz varlıklar insanca tutumlara girer ve davranışlarda
bulunurlarsa şaşırmamız gerekir. Dolayısıyla, Nâzım
ya da Atatürk gibileri de, insanca duygulardan, za-
aflardan uzak kalacaklarsa, kalmaları gerekiyorsa eğer,
yapıp ettiklerinde övülecek hiçbir yan yoktur, çünkü
onlardan zaten başka türlüsü beklenemez!
Buna karşılık bir ‘insan’, edimleriyle alışılagelmiş in-
sani boyutların çok ötesine geçerse, asıl o, övülesi-
dir!
Kısa keselim: Nâzım da, Atatürk de her şeyden ön-
ce insandılar; fakat edimleri, normal insani boyutla-
rın çok ötesine geçti. O yüzden, ikisi de alanlarının bi-
rer dehası, birer büyüğüdür. Fakat ikisi de hayatları-
nı, hem de tüm yönleriyle, katıksız birer insan olarak
yaşamışlardır. Ama günümüzde bu ülkede, 21. yüz-
yılın başında, hâlâ büyük insanlarımız üzerinde dü-
şünmek yerine, onları dokunulmaz putlara dönüş-
türmeyi yeğliyorsak eğer, ve onlar üzerinde düşün-
memizi sağlayacak tüm tartışmalara utanç verecek
kadar yasakçı bir zihniyetle yaklaşıyorsak, bu yalnızca
ve yalnızca – üstelik de ‘aydın’ diye nitelendirilen bel-
li kesimlerimizin henüz düşünmenin taş devrinde ol-
duğunu gösterir!
Yazıma son verirken, birkaç satırla gençliğimize ses-
lenmek istiyorum: Sakın ola ki, kimsenin, ama kim-
senin size, bu ülkenin büyükleri hakkında neleri bil-
meniz, neleri bilmemeniz gerektiği konusundaki buy-
ruklarına aldırmayın! Sakın ola ki, bu topraklardan ye-
tişen her büyük konusunda tek bir düşünce modeli
koymaya soyunan düşünce komiserlerinin sözlerine
aldırmayın! Bilgiyle beslenmiş, tartışmalarla güçlen-
miş düşünme eylemlerinizin yardımıyla, hep kendi Nâ-
zım’larınıza ve kendi Atatürk’lerinize ulaşın! Hiç unut-
mayın ki, Türkiye Cumhuriyeti’ni sizlere emanet etmiş,
tek mirası olarak da bilimi ve aklı göstermiş olan Ata-
türk gibi eşsiz bir liderin her kuşakta yeniden doğa-
bilmesinin yolu, küf kokan ezber depolarından değil,
fakat ancak kendini hep tazeleyebilen düşünme ey-
lemlerinden geçer!
[email protected]
K
endilerini, herhalde “Osmanlı”nõn ye-
rine koyarak Ermenilerden özür di-
leyen aydõnlarõmõz, önce “Anado-
lu”dan af dilemelidirler.
Aynõ densizliğe karşõ “Özür dilemiyorum,
çünkü asıl Ermeniler saldırdılar...” diyen-
lerimiz de Anadolu’nun kendilerini bağõşla-
masõnõ istemeliler.
Hele CHP İzmir Milletvekili Canan Arıt-
man, Cumhurbaşkanõ’nõn “etnik köken”iyle
ilgili “merak”õndan ötürü Anadolu’nun ken-
disine hiç de iyi gözle bakmayacağõnõ acaba dü-
şünebilir mi?
Ya Cumhurbaşkanõ’na ne demeli? “Hayır, be-
nim sülalem asırlardır Müslüman ve
Türk’tür..” diyerek hiddetlenip, üstelik bir de
“hakaret” davasõ açmasõndan ötürü, yine Ana-
dolu’nun kendisini “hayret”le ve acõlar içinde
izlediğini fark edebilir mi?...
Evet, hem özür dileyenlerimiz, hem de dile-
meyenlerimiz, 1. Dünya Savaşõ’nõn acõmasõz ko-
şullarõnda olanlara, toplumsal tarihin gerçekle-
riyle bakamadõklarõ için, “Anadolulu” olmak-
tan uzak hezeyanlar içindeler.
Ve Anadolu, kim bilir hangi çaresiz duygu-
lar içinde, her iki kesime de şunlarõ soramõyor
olmanõn õstõrabõnõ çekiyor:
Atatürk’ün, 1071’i bilmesine rağmen “Biz 5
bin yıldır bu topraklardayız...” sözündeki
“biz” bilincine ne zaman ulaşacaksõnõz?
Camiyi, kiliseyi, havrayõ yan yana ve “iç içe”
inşa ederek, dünyada ve tarihte eşi olmayan bir-
liktelikleri “kültürel alaşım”a dönüştüren geç-
mişinize ne zaman sahip çõkacaksõnõz?
Sözün kõsasõ Türkiye 2008 yõlõnõ, sözde “Er-
meni dostu” olanlarla, sözde “Türk”lükle
övünenlerin, binyõllarõn ortak yaşanmõşlõklarõ-
nõ uygarlõklara dönüştüren bu dünya güzeli top-
raklara ne denli yabancõlaştõklarõnõ kanõtlayan
pespaye bir tartõşmayla geride bõrakõyor.
Yazõk...
‘DEDEM’LERİN TANIKLIĞINDA...
Bu sõğ ve her yönüyle “düzmece” tartõşma
ne zaman alevlense, ister istemez hep dedem-
ler, babamlar.. aklõma geliyor.
İlhan Selçuk, 90 yõl önce Türklerin sadece
Batõ Anadolu’da değil ‘Kafkasya’da da sa-
vaştõklarõnõ anõmsatarak sormuştu; “Çanakkale
Savaşı’nı herkes biliyor... Peki, 1915’te
Anadolu’nun doğusunda yaşanan savaş-
tan Türkiye’de ve dünyada kimin haberi
var?..” (27 Nisan 2005)
“Bizimkiler”in haberi vardõ.
Örneğin, aynõ yõllarda, şimdi Ermenistan’da
bulunan Gümrü kentindeki “Taşnak” saldõrõ-
larõndan kaçarak Kars’a doğru öküz arabasõy-
la göç ederken, karnõndan yediği kurşunla ba-
ğõrsaklarõ yere dökülen 1865 doğumlu Esat De-
de’miz...
Yaralõ haliyle Gümrü’ye geri dönerek, yakõn
arkadaşõ olan bir Ermeni doktorun ameliyatõyla
sağlõğõna kavuşan ve o sayede 65 yõl daha ya-
şayan “Taşnak düşmanı; ama Ermeni dos-
tu” Esat Kişi...
Bir “Azeri” olarak 1979’da 115 yaşõnda ölün-
ceye kadar her sorulduğunda demişti ki; “Ni-
galay (Rus Çarı Nikola) Taşnakları üzeri-
mize salmasaydı, Ermeniler de biz de Güm-
rü’de gül kimi (gibi) yaşayabilerdik...”
Aynõ göçte henüz bebekken “soğuktan
donduğu” sanõlarak bir köy ahõrõna bõrakõlan,
orada ineklerin nefesiyle õsõnõp canlanan, ka-
filede arkadan gelenlerin ağlamasõnõ duyma-
larõyla kurtarõlarak yaşama dönen ve Türkiye
Cumhuriyeti Ordusu’nun 27 Mayõs devrimini
gerçekleştiren kadrosunda “kurmay albay”
olarak yer alõp 2003’te askeri törenle uğurla-
dõğõmõz 1914 doğumlu babam da ne derdi bi-
lir misiniz?
“Taşnaklar ne kadar acımasızsa, Erme-
niler de o kadar insandılar...”
Nitekim cenazesine gelen Ermeni dostlarõyla
şunu konuşmuştuk: “Ahırda Taşnakların
eline geçseydi, bu eşsiz tarihsel tanıklık da
yaşanmayacaktı...”
FRANSIZ KURŞUNLARI
Peki, neydi dedemin ve babamõn bu anõla-
rõndaki siyasal gerçek?
Emperyalistler, Kafkas petrollerini ele ge-
çirmek için, kendilerine bağõmlõ ve Akdeniz’e
kadar (Hatay) uzanan bir “Büyük Ermenis-
tan Devleti” yaratmak amacõyla, Çarlõk eliy-
le Taşnaklarõ silahlandõrdõlar.
Osmanlõ’nõn, aynõ savaş koşullarõnda yine
Taşnaklar yüzünden Ermenilere uyguladõğõ
“tehcir” ile işte bu emperyalist hedefin sal-
dõrganlõğõ birleşince, bizimkilerin de yaşa-
dõklarõ “dram yılları” başladõ.
Taşnak milisinin Fransõz kurşunuyla yara-
lanan dedemi “hemşeri”si ve hatta “kan-
ka”sõ olan Ermeni doktor kurtardõ. Aynõ Fran-
sõz silahlarõndan kar altõnda kaçarken dondu
sanõlan babam da yine Taşnaklarõn “etnik” kim-
liğini bilmesine rağmen, ölünceye kadar Ermeni
dostlarõyla beraber oldu.
Şimdi sormak istiyorum: “Ey özürcüler ve
sözde özür karşıtları... Atalarımızın insan-
lık anılarına ne zaman saygı göstereceksi-
niz?.. Emperyalizmin maşası Taşnak siya-
seti ile Ermenilerimizi ne zaman birbirinden
ayırma olgunluğunu göstereceksiniz?”
Özürcülerle birlikte yeniden gündeme gelen
şu densiz “saflaşma”, geçmişin destansõ dost-
luklarõna, arkadaşlõklarõna, hemşeriliklerine
ve tümüne kucak açan ortak “Anadolu kim-
liği”mize, kültürel akrabalõklarõmõza, komşu-
luklarõmõza ve yakõnlõklarõmõza saygõsõzlõğõn
“daniskası”dõr.
‘ERMENİ ADAY’LARIMIZ DA
OLSUN
Aynõ saygõsõzlõğõ yine bir seçim öncesinde ya-
şõyoruz. Aklõma, genel seçimlerdeki sorumuz
geliyor. “Neden Ermeni adaylarımız da
yok?”
Cumhuriyet’te “Ermeni Milletvekilleri-
miz de Olmalı” diye yazarken demiştim ki:
“ABD meclisindeki ‘sözde soykõrõm’ gün-
demine lobi yapan parlamenterlerimiz ara-
sında Ermeni milletvekillerimiz de bulu-
nabilseydi, çok daha etkili olunurdu...” (15
Mart 2007)
Nitekim sadece “Meclis-i Mebusan”da de-
ğil, “TBMM”de de Ermeni yurttaşlarõmõz
yok muydu? Osmanlõ’da 22 bakan, 33 millet-
vekili, 7 büyükelçi, 11 konsolos, 29 paşa Er-
meniydi... Anadolu’daki tarihsel birlikteliğin
siyasete yansõmasõ Cumhuriyet’le de sürdü.
TBMM’de 60’lara kadar 12 Ermeni milletve-
kilimiz vardõ; 27 Mayõs 1960 devrimiyle ku-
rulan Cumhuriyet Senatosu’nda da 1 üye Er-
meniydi.
Bunlar arasõnda Afyonkarahisar milletveki-
li Berç Keresteciyan Türker’in soyadõnõ
Atatürk’ün verdiğini nasõl unutabiliriz?..
Şimdi de diyorum ki Anadolu’nun bu uy-
garlõk mirasõna bari şu yerel seçimlerde artõk
sahip çõkalõm. Partilerimiz, belediye başkan-
lõklarõnda belki zorlanabilirler ama hiç değil-
se belediye meclisleri ve il genel meclisleri lis-
telerinde, “o kentin hemşerisi” ve “o ilin sev-
dalısı” Ermeni yurttaşlarõmõza da yer vere-
mezler mi?
İşte “Anadolu’dan özür dileme”nin de eş-
siz bir fõrsatõ.
Ortak yaşanmõşlõklarõ uygarlõklara dönüştüren Anadolu, sõğ tartõşmalarõ hayretle izliyor
Asõl ‘Anadolu’dan özür dilenmeli
TBMM’nin “tek parti”
dönemi
milletvekillerinden,
soyadını Atatürk’ün
verdiği Afyonkarahisar
milletvekili Berç
Keresteciyan Türker’in
yaşadığı kale altındaki
Ermeni yerleşmesi (1).
Mardinli Ermeni
kadınlar (2).
1 2
Kültür ve Sanat
Büyük Ödülü
Çetin Altan’õn
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Kültür ve Turizm Bakanlõğõ Kültür ve Sa-
nat Büyük Ödülü, bu yõl gazeteci ve ya-
zar Çetin Altan’a verilecek.
Bakanlõk Halkla İlişkiler Müşavirli-
ği’nden yapõlan açõklamada, Ödüller
Yönetmeliği gereğince oluşturulan De-
ğerlendirme Kurulu’nun aldõğõ kararõn
gerekçesi şöyle ifade edildi:
“Kurul yaptığı değerlendirme so-
nucunda, 2008 yılı Kültür ve Sanat Bü-
yük Ödülü’nün, Türk edebiyatı ve ga-
zetecilik alanındaki uzun soluklu ça-
lışmaları, yazı hayatına başladığı ilk
yıllardan itibaren sergilediği üretken
ve kişilikli tavrı, başta deneme, roman,
tiyatro oyunları olmak üzere edebi-
yatın hemen her türünde ürünler ver-
mesinin yanı sıra, gazetecilik alanın-
da bir ekol oluşturması, ‘Şeytanõn Gör
Dediği’ adlı köşe yazılarında halk
kültürüne ve fıkralara bilgece yer
vermesi, yazılarında başlangıcından
itibaren demokrasiden taviz verme-
mesi, her dönemde ve her koşulda bu
tavrı kararlılıkla sürdürmesi ile siya-
si, sosyal ve kültürel hayatımıza yap-
tığı bu önemli katkıların yanı sıra, ay-
dın deneyimini ve birikimini ailesin-
den başlayarak topluma, özgün dü-
şünce duyarlılığı ile aktarması göz
önünde bulundurularak Çetin Altan’a
verilmesine karar verildi.”