05 Kasım 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 13 ARALIK 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA İnan Kıraç ve Atatürk... İnan Kıraç, Cumhuriyet devrimlerinin, laik- liğin, demokrasinin, özgürlüklerin savunucu- su bir yurtsever... Kıraç, duruşu belli bir Ata- türkçü... Postadan büyük boy bir dosya geldi... Özen- le hazırlanmış bu dosyanın önce takvim oldu- ğunu sandım... Dosyayı titizlikle açtım... Bir mektup... Yazılı ve sözlü basında son yıllarda Mustafa Kemal Atatürk tartışılıyor. İnan Kıraç bundan ol- dukça etkilenmiş. Mektubu okumaya başladım: “Duygu ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştır- maları Enstitüsü arşivinde bulunan, Ata’mızın ölü- münden sonra yayımlanmış sekiz gazetenin tı- patıp kopyasını sizlerle paylaşıyorum...” Gazeteleri birer birer çıkarıp okumaya baş- ladım. Bir duyarlılık, bir sevgi örneği sergilenmiş. Yağmur bulutuna benzeyen çocuk, kadın, er- kek, genç, yaşlı yüzler. Önce Cumhuriyet’i okumak oldu. Abidin Da- ver yazmış: “Hiçbir ölüm onu öldüremez!” Ardından öteki gazeteler ve yazılanlar... Hep- si sevgi ırmağını, o mavi gözlü devi anlatıyor. Tan’da Zekeriya Sertel’in yazısı. Birden hüzünlendim... Nâzım Hikmet’in, Fa- zıl Hüsnü Dağlarca’nın dizelerini anımsamaya çalıştım... Kumral başını gökyüzüne çeviren, yıl- dızları ağaran görkemli karanlığa bakan Mustafa Kemal’i düşündüm... Afyon Kocatepe’yi, sarkık bıyıklı süvarileri, çı- narın dibinde duran Çukurova beygirlerini... Kuy- ruklarını karanlığa vuruyorlardı... Dizkapaklarında kan, kantarmasında köpükler vardı beygirlerin... Bizim dönek sosyalistler AKP’yi “demokra- sinin ve özgürlüklerin” simgesi olarak görüp Ay- dınlanma Devrimi’ni ellerinin tersiyle iterlerken toplumda “Atatürk sevgisi” dalga dalga yayılı- yor... Kitaplar çıkıyor çok sayıda. Bunlardan biri de Hristos K. Hristodulu’nun Telos Yayınla- rı’ndan çıkan (Çeviri: Burcu Yamansavaşçılar) “Mustafa Kemal ve Selanik Yaşamı” adlı kitap. Mustafa Kemal’in Selanik’i, Osmanlı İmpa- ratorluğu’nun Avrupa’ya açılan pencerelerinden birisidir. Çağdaş ve aydınlanmacı düşünce, ta- rihsel olarak yaşamını doldurmuş olan impara- torluk coğrafyasına bu kent üzerinden yayılmıştır. Jöntürklerden İttihatçılara değin uzanan siyasal akım Selanik’te filizlenip yeşermiştir. Zaten kimi Yunan tarihçileri bu kenti “çağdaş, uygar, laik düşünce oluşumunun anayurdu” olarak tanımlamışlardır. Mustafa Kemal’in kültürel ve siyasal biçim- lenişine işte bu kozmopolit Selanik kenti, ya- zarın deyişiyle, “yataklık” etmiştir. Ben Selanik’e yıllar önce iki kez gittim... İzmir esintisini yansıtan Selanik, beni de çok etkile- miştir... Kitap Atatürk’le ilgili pek çok şeyi anlatıyor. Fa- natik İslamcılar, antisiyonistler, bazı Batılı ırk- çı tarihçiler, yine ırkçı Yunanlılar Mustafa Kemal’in dönme ve Mason olduğu “komplo teo- risi”ni savunmuşlardır. Zaten günümüz Türkiyesi’nde bu tartışma ay- nı çevrelerce ısıtılıp ısıtılıp ortaya atılıyor. Osmanlı paşaları da Atatürk’e kin kusmuyor- lar mıydı “soyu belli olmayan Mekedonyalı bir devrimci, vatan haini, isyancı” diye. Bunun an- lamı da Atatürk’ün Bulgar, Yunan ve Sırp olduğu yolundaydı. Kitabı okurken Atatürk’ü bir kez daha dolu do- lu sevdim, yüreğimin en derin köşesine koydum. Atatürk hem içeriden hem de dışarıdan ku- şatılmıştı. Yunanlı tarihçiler Atatürk’ü sevmedikleri için Türkiye’yi sevmezler... Atatürk, sağcı-solcu; faşist-milliyetçi Yunanlılar için bir düşmandır. Çünkü Mustafa Kemal, Küçük Asya ve Pon- tus’taki Rumları yok etmiştir. Kitabın yazarı ise şöyle diyor: “Oysa Mustafa Kemal ne sıradan bir insan- dır ne de Türkiye’nin onlarca liderinden her- hangi biridir. Atatürk bir kahraman ve efsanedir.” Atatürk öleli 70 yıl olmuş... Aynı sevgiyle ku- caklıyor Türk halkı onu... Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın hazırlattığı sekiz tıpatıp gazete ve 70 yıl önceki Cumhuriyet’te Abidin Daver’in yazısı: “Hiçbir ölüm onu öldüremez!” hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Yunan halkıyla dayanışma çağrısı İSTANBUL/İZMİR (Cumhuriyet) - Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) üyeleri, dün Beyoğlu’ndaki Yunanistan Konsolosluğu önünde bir araya gelerek, Yunan halkõyla dayanõşma ve Yunan devletini protesto çağrõsõ yaptõ. İzmir’de de, Yunanistan’õn İzmir Konsolosluğu önünde bir araya gelen liseli öğrenciler, “Polis ve devlet şiddetine karşõ barikatlarõn arkasõnda bedenleriyle, yürekleriyle dövüşen Yunanistanlõ kardeşlerimiz biliniz ki denizin öte kõyõsõnda yüreği sizinle bir atan kardeşlerimiz var” açõklamasõ yaptõ. ‘Kültürler Bahçesi’nde Atatürk ANKARA (AA) - Kültür ve Turizm Bakanõ Ertuğrul Günay, Kõrgõzistan ziyareti sõrasõnda, dünyanõn ikinci en büyük dağ gölü olan Issõk Gölü kenarõnda çeşitli liderlerin heykellerinin yer aldõğõ “Kültürler Bahçesi”ni gezdiğini ve Atatürk’ün heykelinin bulunmadõğõnõ fark ettiğini belirtti. Günay, “Atatürk heykeli niye yok, diye sordum. Onlar da ‘yapõn’ dediler. Atatürk de olsun istedik, onlar da heyecanla kabul ettiler” dedi. Altınözü’nde hareketli günler HATAY (Cumhuriyet) - Hatay’õn Altõnözü ilçesinde CHP Belediye Başkan adayõ Mustafa Hammudi’nin adaylõk töreninde farklõ partilerden yüzlerce kişi CHP’ye katõldõ. CHP Hatay Milletvekili Fuat Çay, İl Başkanõ Halef Tiftikçi ve işadamõ Tuncay Eraslan’õn da katõldõğõ törende Hammudi, adaylõk başvurusunu yaptõ. Milletvekili Çay, burada yaptõğõ konuşmada Hatay’da CHP rüzgârõ estiğini belirterek, “Altõnözü’nde yeni bir dönem başlõyor. 29 Mart’ta CHP bayrağõ dalgalanacaktõr” dedi. Zana Brüksel’de DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakõr 5. Ağõr Ceza Mahkemesi’nce bir süre önce, “Terör örgütünün propagandasõnõ yapmak” ve “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adõna suç işlemek” suçlarõndan 10 yõl hapse çarptõrõlan kapatõlan DEP’in eski Milletvekili Leyla Zana, Belçika’nõn başkenti Brüksel’e gitti. Zana’nõn Avrupa Parlamentosu’nun Çinli insan haklarõ savunucusu Hu Jia’ya 17 Aralõk’ta vereceği Sakharov ödül törenine davetli olduğu belirtildi. Aynõ ödül, 1995 yõlõnda da Zana’ya verilmişti. Sadak aday DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatõlan DEP milletvekillerinden Selim Sadak, mart ayõnda yapõlacak yerel seçimlerde Siirt’ten belediye başkan aday adaylõğõ için başvurdu. 60 günde 60 bin asker ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AB ile müzakerelerin başlamasõnõ Ara- lõk 2004 tarihinde Ankara Kõzõlay’da gündüz havai fişekler atarak kutlayan AKP hükümeti, aradan geçen zaman- da AB’yi unuttu. Üyelik sürecinin ar- dõndan sadece 3 tane reform paketi hazõrlanabildi. AB, 2003 yõlõn- dan bu yana Ulusal Program’õn yenilenmesini isterken, yaz so- nunda hazõrlanan taslak metin halen TBMM’ye getirilerek yasalaştõrõlamadõ. Eskiden hükümet AB zirvelerine üst düzeyde katõlõm için yarõşõrken, dün sona eren AB Hükümet ve Devlet Başkanlarõ zirvesine, Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül ve Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan da- vet bile edilmedi. Aralõk 2004’te Ankara’da havai fişeklerle kutlanarak başlatõlan Türkiye-AB mü- zakereleri, ciddi bir duraklama dönemi yaşõyor. Hükümetin AB’nin istediği reform paketle- rini bir türlü TBMM’ye getirme- mesi ve AB’nin 2007 yõlõnda Kõbrõs sorunu nedeniyle 8 başlõğõ askõya almasõ nedeniyle müzakereler neredeyse dur- du. Dün Brüksel’de gerçekleştirilen AB Hükümet ve Devlet Başkanlarõ Zirvesi’ne Türkiye’nin davet edilme- mesi de AB ile Ankara arasõndaki so- ğukluğu bir kez daha ortaya koydu. Tür- kiye zirveye Daimi Temsilci Volkan Bozkır ile katõlmak zorunda kaldõ. AB zirvede Türkiye’ye yönelik önemli ka- rarlar alõrken, sonuç bildirgesinde Tür- kiye’nin hedefinin tam üyelik olduğu ifadesine yer verilmedi. Yasalar çıkmadı Müzakerelerin başlamasõnõn ardõndan AB’ye Uyum Yasasõ adõ altõnda çok sa- yõda düzenlemeyi TBMM’den geçiren hükümet birliğe üyeliğin temel un- surlarõ olarak belirtilen “yargı reformu, yolsuzlukla mücadele stratejisi be- lirlenmesi, yurttaş haklarının etkin biçimde korunması, işkence ve kötü muameleyle mücadele, ifade özgür- lüğü, kültür, kadın, çocuk, sendika hakları” ile “sivillerin ordu üzerin- deki denetiminin güçlendirilmesi” konularõnda ise adõm atmadõ. AB’nin özellikle sendikal haklarõ garanti altõna alan ILO Sözleşmesi’nin onaylanmasõ konusundaki tüm õsrarla- rõ da hükümetten döndü. Çõkarõlan re- form paketleri de tam olarak uygulan- madõ. Son olarak 2007 yõlõnda hazõr- lanan 9. reform paketinde yer alan ve AB’nin vazgeçilmez unsurlarõ arasõn- da bulunan dokunulmazlõklarõn kaldõ- rõlmasõ, Siyasi Etik Kurulu’nun oluş- turulmasõ ve ombudsmanlõk sistemle- rine geçiş 3 yõldõr süren çağrõlara kar- şõn halen uygulamaya geçirilemedi. 10. reform paketi Türkiye-AB ilişkilerinde tam anla- mõyla “kara yıl” ise 2008 oldu. Hü- kümet 2008 yõlõnda herhangi bir reform paketi açõklamazken, hazõrlanan Ulu- sal Program Taslağõ da bir türlü TBMM’ye getirilemedi. Muhalefet, taslağõn gecikmesi nedeniyle AKP’ye “içeriği boş” eleştirilerini yöneltirken hükümet ise gecikmeye gerekçe olarak “mevzuat boşluğu nedeniyle muha- lefetin engellemesi, sivil toplum ör- gütlerinden görüşlerin gecikmesi ve AB yöneticilerinin açıklamalarına tepki duyan kamuoyunun desteğinin azalması”nõ gösterdi. 400 sayfayõ aşan Ulusal Program’a şimdiye kadar 51 si- vil toplum örgütünden görüş ve öne- riler gelirken, siyasi partilerden sa- dece BBP görüş bildirdi. Taslak 4 aydõr Başbakanlõk’ta bekletiliyor. Hırvatistan’a tarih Türkiye’ye tavsiye Müzakerelere Türkiye’nin etkisiyle, başlayan Hõrvatistan ise müzakere sürecini nere- deyse tamamladõ. Türkiye he- nüz 34 başlõğõn 6’sõnda fiili müzakerelere başlarken, Hõr- vatistan 25. başlõğõnõ 15-16 Aralõk tarihlerindeki Hükü- metlerarasõ Konferans’ta aç- mayõ planlõyor. 2008 yõlõ Hazi- ran zirvesinde Hõrvatistan’a üye- lik tarihi olarak 2009 yõlõ verilmişti. Böylece Hõrvatistan, 4 yõlda AB ile müzakere sürecini tamamlayarak bir- liğin 28. üyesi olacak. Türkiye’nin ise birçok başlõğõ açmasõ için öncelikli olarak açõş kriterlerini gerçekleştirme- si gerekiyor. Hükümetlerarası Konferans 15-16 Aralõk tarihlerinde Dõşişleri Ba- kanlarõ seviyesinde toplanacak AB Hükümetlerarasõ Konferans’ta Türki- ye’ye yönelik 2 yeni müzakere başlõ- ğõnõn daha açõlmasõ gündeme gelecek. AB gözlemcileri yeni başlõklar açõl- masõnõn zor olduğunu belirtirken An- kara hâlâ yeni fasõllarda müzakerelere başlanabileceğini ümit ediyor. Ko- nuyla ilgili bilgi veren Dõşişleri Ba- kanlõğõ kaynaklarõ, “sermayenin ser- best dolaşımı” ve “bilgi toplumu” fa- sõllarõnda müzakerelere başlanabile- ceğini belirtiyorlar. Ancak Kõbrõs Rum Kesimi halen bu başlõklarõn açõlmasõ- nõ onaylamadõ. Hükümetlararasõ Kon- ferans’a Türkiye adõna Dõşişleri Baka- nõ Ali Babacan katõlacak. UZMAN TUNÇKAŞIK’IN HAZIRLADIĞI TEZDE, YÜRÜTMENİN YASAMANIN ÖNÜNE GEÇTİĞİNE DİKKAT ÇEKİLDİ ‘TBMM’ye hesap vermiyorlar’ EMİNE KAPLAN ANKARA - TBMM uzmanõ tara- fõndan hazõrlanan “Parlamenterler Rejimlerde Kuvvetler Ayrılığı ve Parlamento Krizi” başlõklõ tezde, son dönemlerde yürütmenin yasamanõn önüne geçtiği, parlamentonun hükümete karşõ gücünü kaybettiği saptamasõ ya- põldõ. TBMM komisyonlarõ ve genel ku- rulunun hükümet tarafõndan kontrol edildiği, iktidar milletvekillerinin par- ti liderinin tercihine göre oy kullandõ- ğõna dikkat çekilen tezde, hükümetle- rin TBMM’ye hesap vermekten kaçtõ- ğõ vurgulandõ. TBMM Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlõğõ Araştõrma Merkezi Müdür- lüğü uzmanõ Halit Tunçkaşık tarafõn- dan hazõrlanan “Parlamenterler Re- jimlerde Kuvvetler Ayrılığı ve Par- lamento Krizi” konulu tezde, son yõl- lardaki yasama, yürütme ve yargõ or- ganlarõ arasõndaki ilişki irdelendi. ? 1982 Anayasası ile TBMM’nin zayıflatılması süreci ileri bir evreye taşınmıştır. Anayasa gerek üslubu gerekse içeriği itibariyle yürütmeyi güçlendiren düzenlemeler ge- tirmiştir. Başlangıç kısmında, kuvvetler ayrılığının devlet organları arasında herhangi bir üstünlük anla- mına gelmediği ve sadece bir işbölümünden ibaret ol- duğunun ifade edilmesi, yasama organının herhangi bir ayrıcalığı olmadığını hatırlatmaktadır. Ne var ki, sorun yalnızca yasama organının ayrıcalıklı konumunu yi- tirmesi değil medeni işbölümünde kendisine özgülenen fonksiyonlarını (yasama, denetim, temsil) yitirmesidir. ? TBMM’nin hükümet ile ilişkileri, yasama ve denetim faaliyetleri bağlamõnda ele alõndõğõnda yasama orga- nõnõn teorik olarak sahip olduğu güce pratikte olma- dõğõ görülmektedir. Yasama faaliyetleri anlamõnda hü- kümetin tasarõlarõnõn kabul edilme olanağõ, milletve- killerinin teklifleriyle kõyaslanmayacak ölçüde fazla- dõr. Komisyonlar evresine bakõldõğõnda yine teorik ola- rak hükümet önerileri üzerinde tasarruf yetkisine sa- hip bu kurumlar, hükümet tarafõndan kontrol edil- mektedirler. Çünkü komisyonlarda da üyelerin ço- ğunluğu iktidar partisine mensuptur. ? Genel kurul görüşmeleri istişare amaçlı tartışma- lar olmaktan çıkmıştır. Günlerce süren konuşmalardan sonra vekillerin oy tercihlerinde bir değişiklik gerçek- leşmemektedir. Bu durum milletvekillerinin, oylarını bu görüşmelerde dile getirilen bilgiler ışığında değil, baş- ka yerlerde alınmış kararlar doğrultusunda verdikleri- ni göstermektedir. Parlamentoların genel kurullarında milletvekillerinin kendi iradelerini askıya alması ve par- ti liderliğinin belirlediği tercihe mecbur olması, yasa- ma organının bağımsız bir organ olma özelliğini zede- lemektedir. ? Parlamentolarõn ikinci önemli işlevi olan yürütme- yi denetleme yetkisinin etkin olarak kullanõldõğõnõ söyle- mek mümkün değildir. Hükümetler genellikle TBMM’ye hesap vermekten kaçõnmaktadõr. Bakanlar Kurulu üye- lerinin ürettiği politikalar ve gerçekleştiği icraatlar ne- deniyle sorgulanmasõ için anayasa ve içtüzükte düzen- lenmiş olan soru, genel görüşme, meclis araştõrmasõ, mec- lis soruşturmasõ ve gensoru kurumlarõ etkin olarak kul- lanõlmamaktadõr. BAĞIMSIZ BİR ORGAN OLMA ÖZELLİĞİ ZEDELENİYOR Hükümet AB’yi unuttu Müzakerelere Türkiye ile birlikte başlayan Hõrvatistan üyelik için tarih alõrken, dünkü Hükümet ve Devlet Başkanlarõ Sonuç Bildirgesi’nde Türkiye’nin hedefinin tam üyelik olduğu ifadesine dahi yer verilmedi. AB Türkiye’yi üst düzeyli temsil için zirveye de davet etmedi. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ÇİMEN TURUNÇ BATURALP BRÜKSEL - AB Komisyonu’nun, sera etkisi yapan gazlarõn düşürülme- sini sağlamak amacõyla geliştirdiği ik- lim değişikliği paketi AB liderleri ta- rafõndan kabul edildi. Brüksel’de 2 gün süren ve yoğun tartõşmalarõn yaşandõğõ zirve sonunda, 27 üye ülke 2020 yõlõ- na kadar sera etkisi yapan gazlarõn sa- lõmõnõ yüzde 20 düşüreceklerini taah- hüt eden kararõ imzaladõ. Avrupa’yõ pençesine alan ekonomik durgunluk sürecinde, ulusal sanayile- rinin olumsuz etkilenmesi tehlikesi karşõsõnda Polonya ve Almanya iklim değişikliği paketine çekinceyle yak- laşõyordu. Fransõz dönem başkanlõ- ğõnda gerçekleşen zirvenin sonunda Fransa Cumhurbaşkanõ Nicolas Sar- kozy, bunun tarihi bir karar olduğunu belirterek “dünyada böylesine bağ- layıcı kuralları benimseyen başka bir kıta bulunmayacağını” söyledi. Zirveden çõkan diğer bir sonuç ise AB’nin anayasasõ olarak yürürlüğe gir- mesi beklenen ve bugüne kadar 25 üye ülkenin onayladõğõ Lizbon Anlaşma- sõ ile ilgiliydi. Daha önce Lizbon An- laşmasõ’na hayõr diyen İrlanda halkõ- nõn onayõ için İrlanda’da bir halkoy- lamasõ daha yapõlacağõ kesinlik ka- zandõ. Sarkozy, Lizbon Anlaşma- sõ’nõn yeniden referandumu için İr- landa’ya vergilendirme, işçi haklarõ, kürtaj ve tarafsõzlõk politikasõ gibi konularda AB müdahalesinden ba- ğõmsõzlõk tanõnacağõnõ bildirdi. AB zirvesine sunulan “(Askeri) Kapasitenin Güçlendirilmesi Dek- larasyonu”nda, “gelecek yıllarda AB’nin büyük bir operasyonda, 60 gün içinde 60 bin askeri konuşlan- dırma kapasitesine ulaşması gerek- tiği” vurgulandõ. Mevcut askeri kapasitenin güçlendirilmesini “en önemli” hedef olarak belirleyen bel- gede, uluslararasõ arenada AB’nin ar- tõk “tanınan ve aranan oyuncu” ha- line geldiği ifade edildi. Belgede, “Operasyonlar ve misyonlar için AB prosedürlerine göre ve uygun şe- kilde üye ülkelerin ve kendisinin kapasitesini kullanır ve eğer askeri operasyonları için uygunsa NATO kapasitesinden faydalanır” denildi. AB’ninBrükselzirvesindeaskerikapasiteningüçlendirilmesiiçinkarar alõnõrken iklim değişikliği paketi de liderler tarafõndan kabul edildi AB’nin yakın coğrafyasındaki sorunların çözümünde “bölgesel oyuncuların bir araya getirilmesi gerektiği” an- latılan belgede, “Türkiye, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Katar bölgede artan oranda önemli rol oynuyor. Mede- niyetler İttifakı yoluyla yapılan da dahil olmak üzere Tür- kiye ile birlikte çalışmak özel bir fırsat sunuyor” denildi. ‘Türkiye ile çalõşmak özel fõrsat’ sayõldõ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear