24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 EYLÜL 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EMEK KESK’TEN EYLEM PLANI Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Şubesi’nden yapılan açıklamada, “Önümüzdeki süreçte daha etkin, daha güçlü ve daha organize olmuş bir mücadele yürütülmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu amaçla çağrımıza yanıt verecek emek ve meslek örgütleriyle birlikte ‘Ankara Mitingi’ni de hedefleyen çalışmalarımız başlamıştır. Bu çalışmalar arasında çeşitli eylemler yer alacaktır” denildi. Açıklanan plana göre, çağrıya yanıt verecek emek ve meslek örgütleriyle kasım sonunda ortak bir merkezi Ankara Mitingi’ni de hedefleyen çalışmalar başlatıldı. Bu amaçla; 22 Eylül 12.30’da İnönü Parkı’nda, 6 Ekim 12.30’da da EğitimSen önünde yapılacak eylem ve açıklamalarla hükümet protesto edilecek, emekçilerin talepleri dile getirilecek. 7 Türkİş 1. Bölge Temsilciliği’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, sendikaların sermayenin saldırılarıyla karşı karşıya kaldığını ifade ederek, bu süreçte Havaİş Sendikası’nın iyi bir mücadele örneği verdiğini ve sözleşmesini başarıyla sonuçlandırdığını, bunun diğer sendikalara da moral olduğunu söyledi. TELEKOM’DA GREV GÖRÜNDÜ Türkİş’e bağlı Haberİş Sendikası üyesi 26 bin Telekom işçisi, toplu iş sözleşmesinde anlaşmaya varılmadığı için alınan grev kararı ilanını, 14 Eylül’de işyerlerine asacak. Haberİş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu, “Greve çıkmak için de 60 günlük süre var. Bu süreyi beklemeyeceğiz, en kısa zamanda grev tarihini de ilan edeceğiz’’ dedi. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Bilim Dışı Bilimsellik Sabah gazetesinde yayımlanan (10 Eylül) bir haber iki gündür sürmekte olan bir tartışma başlattı. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü “Medya Profesyonellerinin Aile Algısı ve Değerleri Araştırması” konulu bir çalışma yapıyormuş. Özel bir şirket tarafından yönetilen anketin gerekçesi de ilginç. Genel müdür verdiği bilgide şöyle demiş: “Medya yöneticilerinin eğilimleri, bilgi birikimleri ölçülüyor.” Bilimsel olduğu ileri sürülen anketin bilim dışılığı bu sözlerden açıkça anlaşılıyor. “Hangi toplum” ve “Hangi medya” gibi soruları yok sayarak elmalarla armutları toplamaya özenen bu yaklaşımı bilimsel saymak olası değil. Zaten sorulara bakınca, hangi toplumun görüşlerine göre düzenlendiği de anlaşılıyor. İşte size, katılıyorum ya da katılmıyorum seçeneklerinin işaretlenmesi istenilen birkaç örnek soru: Genç erkeklerin evlilik öncesi cinsel ilişki kurmasında sakınca görmüyorum. Anneler mevcut dini ve manevi değerleri dikkate alarak yaşamlarını sürdürmelidir. Kadınların ufak tefek kaçamakları hoş görülebilir. Evlilik dışı cinsel ilişki kurulmamalıdır. Kadın dediğin kocanın tokadını sineye çekmelidir. Sonunda anket gelip dilin altındaki baklayı çıkarmaya benzeyen soruya dayanıyor: Medya, aile değerleri açısından devlet tarafından denetlenmelidir. ??? Medyayı terbiye etme niyeti, kimi siyasetçiler ve iktidarlar için yaşama geçirilmesine çalışılan amaçlardan biri olmuştur. Ama şimdiye kadar böylesine açık olarak ve belgeleyerek niyet belirtilmesine ilk kez rastlanılmaktadır. ??? Medyanın “değer yargılarını yozlaştıran tutumu” ile ilgili iddialar da iktidara yakın kesimlerin dile getirdiği öznel bir değerlendirmeyi yansıtmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki medya profesyonellerinin görüşlerini öğrenme çabası, anayasa ile güvence altında olduğu söylenen pek çok kurala aykırıdır. Başta özel hayatın gizliliği ilkesi gelir. Çünkü anket sorularına göre verilecek kişisel yanıtlar, düşünce düzeyinde de olsa, o kişinin aile hayatı olarak algılanacaktır. Yine anayasaya göre “şiddet” yasak sayılan bir uygulamadır. Buna karşın ankette kadına yönelik şiddete hoşgörülü bir yaklaşım sergilenmektedir. Sorulardan yola çıkarak pek çok niyet soruları üretilebilir. Bu nedenle uzatmaya değmez. Ama anketi yanıtlayanların kimliklerinin gizli tutulacağı iddiası ayrı bir özellik göstermektedir. Toplanan bilgilerin nasıl kullanılacağı ve yanıtların, medyanın tümünü kapsayıp kapsamayacağı belli değildir. Türkiye’de bilgi güvenliğinden sorumlu bir kurum yoktur. Bu nedenle toplanan bilgilerin güvenliği ve korunması konusunda hiçbir yasal hüküm bulunmamaktadır. “Devlet sırrı” ve “ticari sır” konularındaki yasa yapma girişimleri bile henüz askıdayken kişisel sırlara özen gösterilmesini beklemek ne kadar doğru ve geçerli olabilir. Türk aile yapısını (ki o da çok değişken bir yapıdır) korumayı, medyayı hedef tahtasına koyarak başaracaklarını umanlar, öncelikle yolsuzluk, fakirlik, işsizlik gibi sorunların çözümüne ağırlık vermelidirler. Öztaşkın, sendikaların küresel sermaye saldırılarını tek başına durduramayacağını savundu Haydi işçiler birleşin Öztaşkın T ürkiye’de sendikal hareketin içinde bulunduğu duruma ilişkin kafa yoranlar aşağı yukarı aynı sonuçlarda uzlaşıyor. Örgütlenmenin önünde her geçen gün yeni bir engelin yaratıldığı ülkede, var olan sendikaların daha da güçsüzleştiği bilinen bir gerçek. Havaİş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin’in ardından Petrolİş Başkanı Mustafa Öztaşkın da aynı sorunlar karşısında benzer önerileri dillendirerek işçi konfederasyonlarını birleşmeye çağırdı. Hatta Öztaşkın, bu uğurda bir fedakârlıkta bulunmaya da hazır. “Eğer birleşmelerin önündeki engel koltuklarımızsa, biz koltuklarımızı terk etmeye hazır olduğumuzu ilan ediyoruz” diyen Öztaşkın, Petrolİş Sendikası’nın 25. Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, parçalanmış, dağınık ve güçsüz görünümdeki sendikal örgütlerin, küresel sermayeden gelen saldırıları tek başına durdurma başarısını gösteremeyeceğini savundu. Topyekun mücadele için hem niceliksel hem de niteliksel olarak güçlü sendikal örgütlenmelere ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Öztaşkın, “Bu bakımdan öncelikle 3 işçi konfederasyonu birleşmeyi gündemine almalı. Ardından emek veya çalışan kavramı adı altında emeği temsil eden örgütlerin tek çatı altında toplanması gerçekleştirilmelidir” diye konuştu. etrolİş’in 25. Olağan Genel Kurulu, topyekun mücadele için hem niteliksel hem de niceliksel olarak güçlü sendikal örgütlenmelere gerek duyulduğuna vurgu yapan konuşmalara sahne oldu. P Y Ö N E T İ M E TA Z E K A N İstanbul Haber Servisi Petrolİş’in 25. Olağan Merkez Genel Kurulu sonunda Mustafa Öztaşkın yeniden genel başkanlığa seçilirken genel sekreterliğe Mustafa Çavdar, genel mali sekreterliğe İbrahim Doğangül, genel örgütlenme ve eğitim sekreterliğine Nimetullah Sözen ve genel yönetim sekreterliğine de Mehmet Güray seçildi. Sendikanın Öztaşkın “Hükümet daha önce satmayı başaramadığı Petkim’i bir kez daha yine karanlık bir konsorsiyuma pazarlamıştır. Halen üretimde olan son kuruluşumuz Petkim’e sahip çıkacağız, kamunun üretimle olan ilişkisinin kesilmesine engel olacağız. BOTAŞ ve TPAO’da da özelleştirme uygulamaları başlatılmış ve bu kuruluşlar da sermayenin ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılmaya çalışılmaktadır. Sendikamız, bu uygulamalara karşı da sağlam bir duvar örecektir” dedi. Türkİş Başkanı Salih Kılıç da “Küreselleşmenin yarattığı olumsuzluklara karşı birleşmek için tabandan tavana ortak stratejiler geliştirmemiz gerekiyor” dedi. Kıdem tazminatı, bölgesel asgari ücret, işsizlik sigortası ve zorunlu istihdam gibi konuları hükümetin gündeme getirmek istediğine işaret eden Kılıç, “İşçi sınıfının kazanılmış haklarından taviz vermeyeceğiz. Kıdem tazminatı gibi kazanılmış haklara dokunmak genel grev nedeni olacaktır” diye konuştu. Petrolİş olarak aynı işkolundaki sendikalara da birleşme çağrısında bulunan Öztaşkın, “Eğer birleşmelerin önündeki engel koltuklarımızsa, biz koltuklarımızı terk etmeye hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Asıl işimiz koltuklarımızı değil, işçi sınıfının kazanım larını korumaktır” dedi. Sendikal hareketlerin kendilerini yeniden yorumlaması gerektiğinin altını çizen Öztaşkın, sendikal örgütlerin uygulamalardan zarar gören en geniş toplumsal kesimleri bir araya getirmesine ihtiyaç olduğunu vurguladı. TA R I M İ Ş Ç İ S İ N E YERLEŞİK DÜZEN Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki evlerinde 3 ay kalan, 9 ayı ise Çukurova’daki tarım arazilerinde çalışarak geçiren ailelerin, çadırlarını sağlamlaştırarak yılın 12 ayı yörede kaldıkları gözleniyor. Tarım işçileri gelişgidiş masrafları, ekonomik sıkıntılar nedeniyle kışın az da olsa devam eden tarım faaliyetlerinde çalışmanın dışında çocuklarının eğitim sorunları ve iklim değişikliği ile ortaya çıkan sağlık sorunlarının kendilerini yılın 12 ayı Çukurova’da kalmaya zorladığını ifade ediyorlar. Tarım işçilerinin bu tasarrufu yaşam tarzlarına da yansıyor. Saman, kamış ile naylondan yapılan çadırlar, duvarları sağlamlaştırılıp, yavaş yavaş konut görünümü kazandırılıyor. Daha modern görüntüye kavuşan çadırlarda, elektrik tesisatı, uydu anten ve beyaz eşyalar kullanıldığı görülüyor. Yaşam koşullarının zorluğu, geçici tarım işçilerini kalıcılaştırıyor. Kışın az da olsa tarım faaliyetlerinin devam etmesinin yanı sıra çocukların eğitim ve sağlık sorunları, işçileri sürekli kalmaya zorluyor. (Fotoğraf: AA) GÖRÜŞ / DR.ATİLLA ÖZSEVER * Ricacı Değil, Mücadeleci Türkİş Son dönemde özelleştirmeye karşı aktif mücadelesiyle kamuoyunun dikkatini çeken Türkİş’in etkili sendikalarından Petrolİş’in 25. Genel Kurulu geçen hafta sonu İstanbul’da yapıldı. İşçi hareketinin içinde bulunduğu sorunların tartışıldığı, önümüzdeki döneme ilişkin hangi politikaların izlenmesi gerektiğinin görüşüldüğü genel kurul, nitelikli ve olgun bir düzeyde geçti. Petrolİş’in eski başkanlarından 84 yaşındaki Ziya Hepbir de kongrede bir konuşma yaptı. Sendikanın eylemlerine çağrılmadığı için sitemde bulundu, bunun üzerine Petrolİş Başkanı Mustafa Öztaşkın, bundan böyle tüm eylemlerde Hepbir’le birlikte en önde yürüyeceklerini söyledi. Ziya Hepbir, Venezüella Devlet Başkanı Chavez’in petrol tesislerini kamulaştıran haberini çerçeveletip sendikaya hediye ederken salonda büyük bir alkış koptu. Yine eski başkanlardan 80 yaşındaki İsmail Topkar, “Genel grevi göze almayan liderler tasfiye edilmeli” deyince dakikalarca alkışlandı. Söz alan şube başkanları da özetle şu konulara değindiler: Emek hareketini önümüzdeki dönemde daha zorlu bir süreç bekliyor. Bölgesel asgari ücret, kıdem tazminatının kaldırılması girişimleri, özelleştirmenin hızlanması, esnek çalışmanın yaygınlaşması, sosyal güvenlik haklarının kısıtlanması başlıca sorunları oluşturuyor. AKP, bir anlamda seçim sonuçlarıyla toplumdan vize aldığı için emeğe ve sendikalara yönelik saldırılarını yoğunlaştıracaktır. Tüm baskılara rağmen Havaİş’in başarılı bir mücadele verdiği dikkate alınarak emek hareketi ortak bir mücadeleye yönelmelidir. Tepede birleşme yerine işyerlerinde, tabanda başlayan bir birleşmeye önem verilmelidir. AKP’ye daha yakın bir Türkİş isteniyor. O nedenle “Ne ricacı, ne maceracı, mücadeleci bir Türkİş” yaratılmalıdır. Gerçekten, şimdiden kulislerde başlayan söylentilere göre Aralık 2007’de yapılacak Türkİş Genel Kurulu’nda AKP’nin tam kontrolünde olan bir yönetim arzulanıyor. AKP, Türkİş’te de “50”lık bir sonuç istiyor. Şu anda yönetimdeki 2 ya da 3 sendika AKP paralelinde bir izlenim verirken Genel Başkan Salih Kılıç’ın da dışlanması hesabı yapılıyor. Petrolİş kongresinde ise mevcut yönetimin ötesinde, daha mücadeleci bir Türkİş için çaba harcanması görüşü ortaya kondu. Dibe vuran sendikal hareket, tam bir yol ayrımına doğru gidiyor. Ya iyice etkisiz hale gelecek ya da toplumsal muhalefet oluşumu için bir kıvılcımı ateşleyecek… Rıdvan Budak, TEKSİF’in sözleşmeden kazanım elde etmediğini dile getirdi oerinc?cumhuriyet.com.tr Tekstilde mücadele başlayacak BURAK ALİÇAVUŞOĞLU KISA... KISA...KISA... Sosyalİş’te genel kurul ocakta DİSK’e bağlı Sosyalİş Sendikası’nın 12. Olağan Genel Kurulu’nun 1213 Ocak 2008’de gerçekleştirileceği ve bu tarihe kadar Genel Sekreter Tamer Atış’ın Genel Başkan Vekilliği yapacağı açıklandı. Yönetim Kurulu’nca yapılan açıklamada, 19 Temmuz 2007’de sendikanın Genel Başkanı Özcan Kesgeç’in hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Açıklamada, “Gerek sendikamız Sosyalİş, gerekse Türkiye işçi sınıfının sendikal ve siyasal mücadelesinde unutulmaz bir yere sahip Genel Başkanımız Kesgeç’in anısına küçük bir saygı ifadesi olarak, onun bıraktığı göreve hiçbir Genel Yönetim Kurulu üyemiz aday olmamıştır. Bunun üzerine, 1213 Ocak 2008’de toplanacak olan 12. Olağan Genel Kurulumuza kadar, Genel Sekreter Tamer Atış’ın Genel Başkan Vekili sıfatı ile bu görevi fiilen sürdürmesinin devamına karar verilmiştir’’ denildi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Tekstil Sendikası’nın Genel Başkanı Rıdvan Budak, grev kararından son anda vazgeçen Türkİş’e bağlı TEKSİF’in işçiler lehine kazanım elde etmediğini savunarak, “Yapılan toplusözleşmede ‘alınan zamlar ve haklar’ diye bir şeyden bahsedemeyiz. Enflasyon karşısında emekçilerin yaşamını bile koruyamıyorsanız, orada alınan bir hak olamaz” diye konuştu. Tekstil Sendikası’nın bir ay sonra toplusözleşme masasına oturacağını belirten Budak, “Bizim yapacağımız toplusözleşmede işçilerden yana kararlar çıkmazsa emekçilerin de istemesi durumunda greve gideceğiz” diye konuştu. Tekstil Sendikası’na büyük çoğunluğun oyunu alarak genel başkan seçilen Rıdvan Budak, DİSK ve tekstil sektöründe işçi sorunlarına ilişkin sorularımızı yanıtladı. Sekiz yıl aranın ardından sendikacılığa dönerek, Tekstil Sendikası’nda başkanlık yarışına girmesinin nedenini “sendika içindeki yönetim zafiyeti” olarak açıklayan Budak, “Bütün şube başkanları bir araya gelip geri dönmem konusunda ısrar edince yapabileceğim bir şey kalmadı. Zaten oybirliğiyle görevimize geri döndük. Amacım tekstil sektöründeki işçileri yeniden sendikal mücadeleye çekmek” dedi. Türkiye’de sendikal hareketin son yıllarda büyük bir gerileme yaşadığına dikkat çeken Budak, “En son THY ve Havaİş Sendikası arasındaki anlaşmazlıkta Türkİş’in du ruşu bir konfederasyonun duruşu değildir. Bir sendikanın ‘Herkes sakin olmalı’ demeye hakkı yoktur. Sendikal hareketin bir sınıf mücadelesi olduğu ve sermaye sınıfının bütün gücüyle kendini her alanda var ettiği bir ortamda kalkıp da ‘Valla biz işçi işveren ilişikisinde tarafsızız’ deme şansına sahip değildir” dedi. Budak, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin 2008 yılındaki genel kurulda başkan adayı olacağını açıklamasını ise “Çelebi’nin ‘DİSK başkanı adayıyım’ demesi bir şey ifade etmiyor. Çoğunluk sağlanmadıkça aday olamaz. Çelebi’nin şu anda başkan olduğu bir sendika yok. Çelebi, Tekstil Sendikası’nın dışında başka sendikaların desteğiyle aday olması etik değil” sözleriyle değerlendirdi. Rıdvan Budak, sekiz yıl aradan sonra yeniden genel başkan seçildi. Harbİş’ten esnek çalışma eylemiTürk Harbİş Sendikası Genel Başkanı Osman Çimen, işyerlerinde ve iş çıkışında yapacakları demokratik eylemlerle işverenin dayattığı esnek çalışma koşullarını ve kazanımlarını geri götürme gayretlerine “hayır’’ diyeceklerini açıkladı. MKE’de zam Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nda (MKE) çalışan işçiler, kamu kesiminde çalışan diğer işçilerden daha yüksek zam alacak. Çelikİş Sendikası Genel Teşkilat Sekreteri Ergin Ersan’ın verdiği bilgiye göre, sendikanın, MKE’nin Ankara, Kırıkkale, Çankırı, İzmir, İzmit ve İstanbul’daki işyerlerinde çalışan 3 bin 500 üyesi adına yürüttüğü toplu iş sözleşmesi anlaşmayla sonuçlandı. MKE işçilerine birinci yıl için yüzde 10 zam verilecek. Fındık işçisi TIR’da da yakalandı Samsun’da yapılan kontrolde, Adana’ya gitmek üzere araca bindirilmiş 57 fındık işçisini taşıyan TIR trafikten alıkonuldu. Belediyede işbırakma eylemi Tunceli’nin Mazgirt ilçesi belediyesinde çalışanlar, 20 aydır ücret alamadıkları gerekçesiyle iş bıraktılar. İşsizlik sigortası tek kişiyi bile geçindirmiyor DİSK tarafından yapılan araştırmada, 2.5 milyon işsize karşın şu ana kadar ayda sadece 100 bin kişinin işsizlik sigortasından yararlanabildiği belirtilerek “İşsizlik sigortası, işverenlerin düş gücünü zenginleştiren atıl fonlar oluşturmak yerine, çalışanların gereksinimlerini karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmeli’’ denildi. DİSKAR Birimi’nce gerçekleştirilen araştırmada, AB ülkeleri ve Türkiye’deki işsizlik sigortası uygulamaları, temel özellikleri açısından karşılaştırıldı. Buna göre, Avrupa’da işsizlik sigortasından yararlanmak için en fazla katkıyı Doğu Bloku ülkeleri, en fazla koşulu daTürkiye koyuyor. Araştırmada, “İşsizlik ödeneğinin tek kişilik aylık giderleri bile karşılamadığı bilinen bir gerçekken işsizlerin aldıkları ödeneklerle yeni iş arama kanallarını zorlaması mümkün değildir’’ denilerek yararlanma koşullarının değiştirilmesi gerektiği dile getirildi. *Maltepe Üniversitesi aozsever@gmail.com CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear