17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 MAYIS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ÇANKAYA’YI TEMİZ TUT, TÜRKİYE’Yİ KİRLETME! 17 AKP, erken seçim kararı almış... “Geç kalmadılar mı!” DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Hoşgörü Ali Aktaş: “Abdüllatif Şener, alanları dolduran halka hoşgörüyle bakıyor ama, halkın bugüne kadar onun gibilere fazlasıyla hoşgörü gösterdiğini fark etmiyor!” Ya ğ m u r E k i m Orhan Pamuk: “AB yanlıları baskı altında.” Azınlık hakkı isteyin! GururSa Azize Ecevit: “Çağlayan mitingiyle gurur duyduğunu söyleyen Güler Sabancı, TÜSİAD’dan istifa etmeyi düşünüyor mu?” ÖZETLE; halkın dörtte birinin oyu ile Meclis’in üçte ikisini ele geçiren İslamcı iktidarın, dindar bir cumhurbaşkanı atama girişimi Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Şimdi cumhurbaşkanını seçme sürecinin yeniden başlatılması gerekiyor. Amma ve lakin AKP Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, yeni süreci dikkate almadan halkın cumhurbaşkanını da seçeceği bir erken seçim planı yapıyor; Meclis’in ve cumhurbaşkanının görev süresini yeniden düzenliyor; falan filan. Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yetkili kurullarını toplayıp konuşuyor; falan filan. Meclis Başkanı Bülent Arınç, basın toplantısı yapıyor, Meclis Danışma Kurulu’nu topluyor; falan filan. Öteki beriki siyasi parti genel başkanları sabahtan akşama televizyon kanallarını dolaşıp anayasa değişikliği şöyle olursa böyle olur diye demeçler veriyor; falan filan. Profesörler, uzmanlar, eski siyasiler görüş bildiriyor; falan filan. Neredeyse 10 dakikada bir yeni bir yorum, yeni bir karar, yeni bir şeyle siyaset almış başını gidiyor; falan filan. O yalan, bu yalan gel biraz da sen oyalan! Gerçeği bulmak için bir durum saptaması yapalım: Bir: Meclis, anayasa gereği yeni cumhurbaşkanını seçmek için seçim sürecini başlattı. İki: Meclis, yeni cumhurbaşkanını seçmek için ilk tur oylamayı yaptı. Üç: CHP, “oylama yanlış yapıldı” diyerek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Dört: Anayasa Mahkemesi yanlış yapıldığına ve cumhurbaşkanı seçim sürecinin Falan filan yeniden başlatılmasına karar verdi. Bundan sonra olması gereken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresinin dolacağı 16 Mayıs’a kadar Meclis’in yeni cumhurbaşkanını seçmesidir. Seçerse sorun yok. Seçemezse 16 Mayıs itibarıyla Yüksek Seçim Kurulu devreye girecek ve Türkiye’yi genel seçime götürecek kararları yürürlüğe koyacaktır. Meclis, yeniden başlayan cumhurbaşkanı seçim sürecini “cumhurbaşkanını halk falan seçsin” diyerek yarıda kesip yeni cumhurbaşkanını seçmezse karşısına yine Anayasa Mahkemesi çıkacak ve 16 Mayıs’ta yine Yüksek Seçim Kurulu devreye girecektir. AKP Siirt Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan’ın, falanla filanla hukuku kendi hesabına göre evirip çevirerek Türkiye’yi bu sürecin dışına çekme şansı yoktur! İki 1 Mayıs!.. 1 Mayıs 2007, tam iki kez tarihe geçti!.. Bu tarih, gelecek kuşaklar tarafından daima ülkeyi karanlık bir geleceğe mahkum etmek isteyenlere karşı hukuk ve demokrasinin zaferi olarak anımsanacak… Tayyip Bey’in dün AKP grup toplantısında söylediği şu cümle bile tek başına bu düşüncemde ne denli haklı olduğumu gösterdi: Anayasa Mahkemesi’nin kararı demokrasiye sıkılmış bir kurşundur!.. Beyefendiye göre, halkın yüzde altmışının temsil edilemediği bir parlamentoda, seçmenin yüzde 24’ünün oyuyla üçte iki milletvekilliğini ele geçirerek her istediğini yapmak, 5 yıllık iktidarı sona ererken, bir 7 yıllık iktidarı daha ele geçirmek için her türlü ayak oyununu, zorlamayı gerçekleştirmek, yasama ve yürütmenin yanına Çankaya’yı da ekleme hırsına tüm değerleri alet etmek demokratik, en yüksek mahkemenin gerekçelerini ortaya koyarak AKP’nin anayasaya uymadığını göstermesi ve zatıâlilerinin “planını” engellemesi antidemokratik!.. Bu kafa yapısı, AKP’nin önderlerinin asla demokratik bir kafa yapısına sahip olamayacağının, demokrasiyi, tıpkı yıllar önce bizzat Tayyip Bey’in tanımladığı üzere “zamanı geldiğinde inilecek bir tramvay” olarak gördüklerinin en açık göstergesi değil mi?. Aslında Tayyip Bey ve yandaşlarıyla ilgili en kısa ve en özlü tanımlamayı, onları en yakından tanıyan ANAP lideri Erkan Mumcu geçen cuma günü, Cumhurbaşkanlığı ilk tur görüşmelerinin hemen öncesinde yapmıştı: Bu kadroya devlet emanet edilemez!. Arkasını ABD ve AB’ye yaslayıp Türkiye için biçilen senaryoyu uygulamaya çalışan iktidara halk önce Tandoğan’da, sonra da Çağlayan’da “hayır” dedi, anlamazlıktan geldiler. Askerin 27 Nisan gecesi “rejimi çok zorluyorsunuz, yapmayın” uyarısına kulak tıkadılar. Şimdi ise, Anayasa Mahkemesi’nin, bir hukuk öğrencisinin bile gayet kolaylıkla anlayabileceği kararı sonrasında giderayak rejimle alabildiğine oynama gayreti içine girdiler!.. Tayyip Bey’in önceki gece ve dün yapmış olduğu “Cumhurbaşkanını halk seçsin. Görev süresi 5+5 olsun. Halkın önüne iki sandık koyalım” açıklaması, kusura bakmasınlar ama düpedüz Anavatan Partisi’ne yönelik bir “siyasi rüşvet” atağıdır!.. Bu, Tayyip Bey’in öteden beri gönlünde yatan aslan, yani “Başkanlık Sistemi”ne geçiş demektir ve bu sistem senaryosu bozulduğu için hırçınlaşan bir siyasi partinin, “madem öyle, alın işte” tavrıyla dayatabileceği bir konu hiç değildir. Rejimin neredeyse tümüyle değişmesi demek olan, parlamenter demokrasiyi rafa kaldıran ve de ABD dışında uygulama alanı bulduğu ülkeleri diktatörlüğe sürükleyen böyle bir sistemi, böylesine ucuz polemiklerle gündeme sokmaya çalışmak da doğal olarak AKP’ye yakışırdı… Görünen o ki Türkiye doludizgin bir erken seçim sürecine girecek. Halk son olarak Çağlayan’da ne düşündüğünü yüksek sesle haykırdı, muhalefete “Birleşin, iktidara geçin” dedi. Şimdi tüm sorumluluk ve yetki liderlerde. Buna ister önsezi, ister dilek, ister bir umudun yüksek sesle dile getirilmesi deyin; ben, en büyük sorumluluğu üstlenen Deniz Baykal’ın beklenmeyen bir atak yapacağını, büyük bir sürprizin altına imza atacağını düşünüyorum… Tarihe geçmek, bir liderin ayağına her zaman gelmez!.. ??? 1 Mayıs 2007, İstanbul’da da tarihe geçti… Olabilecek en rezilane biçimde!.. Ellerinde çiçeklerle 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlamak isteyen işçilerden okuluna gitmek isteyen öğrencisine, işine gitmek isteyen yurttaştan İstanbul’u gezmeye gelen turistine, gazetecisine dek herkes polisin inanılmaz şiddetinden nasibini aldı. Vali bey, “Yasadışı örgütler” diyor. Asıl radikal örgütlere fırsat verenin kendi tutumları olduğunu görmüyor, göremiyor!.. Ancak, sorumlu olarak gösterilen adres yanlıştır!.. Sorumlu İstanbul Valisi değildir. O yalnızca bir uygulayıcıdır. Asıl sorumlu hükümettir, adı var kendi yok İçişleri Bakanı’dır!.. Bu, adeta Çağlayan mitinginin rövanşıdır.. DİSK’e gelince; bu denli açık bir biçimde, göstererek gelen provokasyona alet oldular.. Kadıköy’de yapılan güzelim kutlamaya da gölge düşürdüler… Tarih bunu da yazacaktır!.. e posta: umitzileli?gmail.com SESSİZ SEDASIZ (!) Mersin Üniversitesi’ndeki disiplin cezası MERSİN Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süha Aydın, Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Terek’e disiplin kurulunca verilen disiplin cezasına ilişkin bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: “Prof. Mustafa Terek’e, teknik programlar bölümünde bölüm başkanlığı görevini yürütmekte iken disiplin amiri tarafından açılan soruşturma sonunda, kasıtlı olarak verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek fiilini işlediği sonucuna varılmış Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Şaşkın Gülhan Elmas: “Erdoğan herkesi şaşırtacaktı; kendileri şaşırdılar!” Ilım Akif Kökçe: “Amerika’nın Türkiye projesi, iki mitingle ‘Bunalımlı İslam Cumhuriyeti’ne döndü.” olmakla, disiplin yönetmeliği hükümlerine göre görevinden ayırma cezası verilmişti. İlgilinin cezanın iptali için açtığı davada mahkeme, cezayı disiplin kurulu yerine disiplin amiri verdiği için usul yönünden iptal etmesi üzerine verilen ceza, Danıştay’ın emsal kararları doğrultusunda Mersin İdare Mahkemesi’nce verilen karara uyularak disiplin kurulunca karara bağlanmıştır. İlgili hakkında açılan soruşturmada savunması alındığı gibi alınan kurul kararında işlemin seyri hukuki süreçleriyle açıkça belirtilmiştir.” Özelleştiremedikleri kitleler devlete ve cumhuriyete sahip çıkıyor! Ahmet Necdet Sezer ve Sonrası İ. GÜRŞEN KAFKAS 16 Mayıs 2007’de cumhurbaşkanlığı süresi bitecek olan Ahmet Necdet Sezer’i, Atatürkçü düşüncedeki duygu, söylem ve eylemleriyle hatırlayacağız. Yedi yıllık çalışma sürecinde, sessiz, durgun, derin düşünceli, gösterişten uzak ve ölçülü duruşu ile akıllarda yer edecektir. Laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda Sn. Sezer’in görevine yakışan bir yapıda olduğu düşünülmektedir. Ahmet Necdet Sezer, eğlencenin, renkli yaşamın, varlıklıların düğün, şölen, tören gibi etkinliklerinin renkli katılımcısı ve ayrılmaz parçası olmadı. Çağdaş bir birey olarak evsel sorunlarını, aile isteklerini eşi ile birlikte bizzat alışveriş yaparak karşıladı. Trafik kurallarına uydu, ayrıcalıklı olmak yerine toplumcu ve katılımcı oldu. Önceki mesleği olan “Anayasa Mahkemesi Başkanlığı/Yüksek Yargıçlığı” bireye aşıladığı “mesleki ciddiyeti/ölçülü olmayı” korumasını bildi. 2001’de, MGK toplantısındaki hükümete yönelik çıkışını ve ülke genelinde beliren ekonomik/sosyal sonuçlarını da mantıklı, akıllı ve olumlu yapısıyla aşmasını bildi. Sn. Sezer, çalışma yaşamı sürecinde politika ile uğraşmamış, politikadan uzak durmuştu. Politikacılarla da sıkı fıkı olmak yerine, dengeli durduğu görüldü. ??? Emekli öğretmen olan eşi Sn. Sezer de aynı ölçüde dengeliydi. Ülkemiz kız çocuklarının okuma oranlarının düşüklüğü konusuna, “Haydi kızlar okula” kampanyası ile önemli değerde destekte bulundu. Bu kampanya nedeniyle Sn. Bayan Sezer’in eğitimle ilgili ülkeye emekleri unutulmayacaktır. Atatürk’ün, yeni cumhuriyetin kuruluşu ile ilgili bütün önemli kararlarının alındığı “Çankaya Köşkü”, onuruna uygun konuğuyla gönençliydi. Kabul günlerine, “zevkü sefa”ya, iş, ihale, görev istemeye ödün vermedi. Çocuklarına, yakınlarına, dost ve akrabalarına özel ilgi gösterilmesine, iş takibi, aracı olmalarına olanak tanımadı. Hiçbir yakınının “Sezer” adını kullanarak çıkar sağlamasına, bir yerlere gelmesine izin verilmedi. Yakınlarının ülke çıkarlarına aykırı davranışlarına, yolsuzluk, soygun yapmalarına da olanak tanımadı. Bayram, tören ve devlet yapısıyla ilgili açılış/kapanışlardaki söylevlerinde kullandığı akıcı, duru ve öz Türkçesi ilgi çekiciydi. Türkçemizin kirlendiği bu ortamda Sn. Sezer’in, Cumhurbaşkanımız olarak dilimize gösterdiği özen de unutulmayacaklardandır. Sn. Sezer, Atatürkçü düşüncede, çağdaş yapıda, Cumhuriyetin temel felsefesiyle bütünleşmiş bir aydındı. Bu yapısıyla o, anayasal sisteme saygılı ve bağlıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğuna ve tüm işlevlerde hukukun üstünlüğü ile ilgili temel ilkelere saygılı biriydi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce çıkarılan yasalardan, anayasaya ve hukukun temel ilkelerine aykırı gördüklerine karşı durdu, geri gönderdi. Tüm baskı ve zorlamaları hiçe sayarak direndi. Gerektiğinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Ülke adına hak aradı. Onun için önemli olan, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri doğrultusunda çalışmaktı. Görev yaptığı süreçte, “Türkiye bir hukuk devleti” olma özelliğini korudu. Hukuk devletinin gerçek koruyucusunun Çankaya olduğunu halkına benimsetti. Cumhuriyetin temel değerleri ve kazanımlarına karşı düşüncedeki dinci ya da köktendincilerin önerilen devlet yapısında görev almamalarına özen gösterdi. Bunlarla ilgili devletin temel yapısı ve özelliğini göz önünde bulundurarak ince eleyip sık dokuduğu bilinmektedir. Devletin bürokrat yapısında çokça görülen vekâlet dönemi bu nedenlerledir. ??? Çağdaş, aydınlık ve gelişkin Cumhuriyet Türkiyesi, bütün bu titizlenmelere karşın hükümetin kendi bulduğu yöntemlerle gerçekleştirdiği atamalarla, kadrolaşma, çoğalma ve yerleşme planlarıyla içinde bulunduğumuz konuma taşındı. Sn. Sezer elinden geleni yaptı. O, sosyal ve ışıltılı bir yaşamın parçası olmadı. On cumhurbaşkanımızın unutulmazlarından biri olacaktır. Sn. Sezer’in varlığı, demokratik hukuk devleti açısından bir güvenceydi. Kişilerin, zümrelerin, varlıklıların, sözde aydınların değil, o Türkiye Cumhuriyeti’nin güven duyulan cumhurbaşkanıydı. Sn. Sezer’in cumhurbaşkanlığı olağanüstü bir süreçten geçen ülkemizin siyaset, ekonomi, basın, eğitim, sağlık, hukuk, demokrasi ve bilimin normal düzeyde geçtiği bir dönem olmuştur, her insanın olduğu gibi onun da hataları, yanlışları, paylaşmadığımız görüşleri olmuştur. Ancak halka dönük yüzüyle, Cumhuriyete, Atatürk ilkelerine bağlı yapısı, dürüstlüğü ve dengeli duruşuyla Sn. Sezer, anket verilerine göre; “en güvenilir kişiydi”. 864 rakımlı tepe, ülkenin en üst tepesidir. Oradaki yaşam, ilke ve davranışlar hep merak edildi. Geleceğimizin güvencesi noktalarından biri olan bu önemli yere, Atatürk ilke ve devrimlerine özde bağlı, dinci değil, laik demokrat yapıda birinin gelmesi temel isteğimizdir. Sn. Sezer bu değerleri taşıyan yapısıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne yakışan bir cumhurbaşkanıydı. 14 Nisan’da Ankara’da, 29 Nisan’da Çağlayan’daki halkın sesine kulak verilmelidir. Genelkurmay Başkanı’nın demeç ve bildirileri ile Sn. Sezer’in uyarıcı söylevi, gölgelenen demokratik yaşamın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini haykırıyor. Bu ülke, çok büyük uğraşlar sonucunda “laik demokratik Cumhuriyet” aydınlığına ulaştı. Halkı bölmek, germek, ileriyi geri çekmek yerine aydınlık yarınlara hep birlikte koşmayı denesek... Sn. Sezer’e gelecekte sağlık ve gönenç dolu güzel bir yaşam diliyorum. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Mayıs www.mumtazarikan.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Doğanın bil1 gisine büyüsel işlemlerle varı 2 labileceği inan 3 cı. 2/ Yelkenle 4 rin açılması için verilen ko 5 mut... İzmir’in 6 Seferihisar il 7 çesinde ünlü 8 bir antik kent. 3/ Acele, tez... 9 ABD profesyonel bas1 2 3 4 5 6 7 8 9 ketbol ligini simgele1 M A G N E S İ A yen harfler. 4/ Aslı pik2 İ D A S A L S A rit asit olan patlayıcı bir 3 R GU R K İ S madde. 5/ Bir nota... 4 Z A M A Ç E T E Gümüş parlaklığında 5 A S P A R A G A S bir element. 6/ “Göl saT Ö R G E N nırdık ne zaman dalsak 6 K ÖME Ç gözlerine” (F. N. 7 T A Ç R O Z E A Çamlıbel).... İlgi eki... 8 Ü N N A L Siper, hendek. 7/ Alış 9 N A V A R verişte satıcının alıcıya yaptığı indirim... Gösteriş, caka. 8/ Eski Türklerde toplumsal ve örgütsel içerikli büyük ziyafet... Kısa kır şiiri. 9/ Bulgaristan’da bir liman kenti... Olumsuzluk belirten bir önek. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bakırdan yapılmış nefesli bir çalgı. 2/ Yerip çekiştirme... Bir oda ya da mekâna açılan, duvar ya da çitle çevrilmiş girinti. 3/ Faiz... Operalarda solistlerden birinin orkestra eşliğinde söylediği şarkı. 4/ Reçinesi hekimlikte kullanılan bir ağaççık. 5/ İdare lambası. 6/ Köpek... “Ölümdür yaşanan tek başına / Aşk kişiliktir” (Ataol Behramoğlu)... Galyum elementinin simgesi. 7/ Ortaoyununda kadın rolüne çıkan erkek oyuncu... Aldatma işi, hile. 8/ Bir aracın içinde taşınabilen telsiz telefon alıcıvericisi. 9/ Doğu Anadolu’nun Irak sınırı yakınında yüksek bir dağ... Letonya’nın başkenti. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear